» 8 / Enfâl  34:

Kuran Sırası: 8
İniş Sırası: 88
Enfal Suresi = Ganimetler Suresi
Savas ganimetlerinin durumundan bu adi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَمَا (WME) = vemā : neden
2. لَهُمْ (LHM) = lehum : onlara
3. أَلَّا (ÊLE) = ellā :
4. يُعَذِّبَهُمُ (YAZ̃BHM) = yuǎƶƶibehumu : azabetmesin?
5. اللَّهُ (ELLH) = llahu : Allah
6. وَهُمْ (WHM) = vehum : onlar
7. يَصُدُّونَ (YṦD̃WN) = yeSuddūne : geri çevirdikleri
8. عَنِ (AN) = ǎni :
9. الْمَسْجِدِ (ELMSCD̃) = l-mescidi : Mescid-i
10. الْحَرَامِ (ELḪREM) = l-Harāmi : haramdan
11. وَمَا (WME) = vemā : ve
12. كَانُوا (KENWE) = kānū : olmadıkları halde
13. أَوْلِيَاءَهُ (ÊWLYEÙH) = evliyā'ehu : onun velisi
14. إِنْ (ÎN) = in :
15. أَوْلِيَاؤُهُ (ÊWLYEÙH) = evliyā'uhu : onun velileri
16. إِلَّا (ÎLE) = illā : sadece
17. الْمُتَّقُونَ (ELMTGWN) = l-mutteḳūne : korunanlardır
18. وَلَٰكِنَّ (WLKN) = velākinne : fakat
19. أَكْثَرَهُمْ (ÊKS̃RHM) = ekṧerahum : çokları
20. لَا (LE) = lā :
21. يَعْلَمُونَ (YALMWN) = yeǎ'lemūne : bilmezler
neden | onlara | | azabetmesin? | Allah | onlar | geri çevirdikleri | | Mescid-i | haramdan | ve | olmadıkları halde | onun velisi | | onun velileri | sadece | korunanlardır | fakat | çokları | | bilmezler |

[] [] [] [AZ̃B] [] [] [ṦD̃D̃] [] [SCD̃] [ḪRM] [] [KWN] [WLY] [] [WLY] [] [WGY] [] [KS̃R] [] [ALM]
WME LHM ÊLE YAZ̃BHM ELLH WHM YṦD̃WN AN ELMSCD̃ ELḪREM WME KENWE ÊWLYEÙH ÎN ÊWLYEÙH ÎLE ELMTGWN WLKN ÊKS̃RHM LE YALMWN

vemā lehum ellā yuǎƶƶibehumu llahu vehum yeSuddūne ǎni l-mescidi l-Harāmi vemā kānū evliyā'ehu in evliyā'uhu illā l-mutteḳūne velākinne ekṧerahum yeǎ'lemūne
وما لهم ألا يعذبهم الله وهم يصدون عن المسجد الحرام وما كانوا أولياءه إن أولياؤه إلا المتقون ولكن أكثرهم لا يعلمون

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وما | WME vemā neden But what
لهم | LHM lehum onlara (is) for them
ألا | ÊLE ellā that not
يعذبهم ع ذ ب | AZ̃B YAZ̃BHM yuǎƶƶibehumu azabetmesin? (should) punish them
الله | ELLH llahu Allah Allah
وهم | WHM vehum onlar while they
يصدون ص د د | ṦD̃D̃ YṦD̃WN yeSuddūne geri çevirdikleri hinder (people)
عن | AN ǎni from
المسجد س ج د | SCD̃ ELMSCD̃ l-mescidi Mescid-i Al-Masjid
الحرام ح ر م | ḪRM ELḪREM l-Harāmi haramdan Al-Haraam,
وما | WME vemā ve while not
كانوا ك و ن | KWN KENWE kānū olmadıkları halde they are
أولياءه و ل ي | WLY ÊWLYEÙH evliyā'ehu onun velisi its guardians?
إن | ÎN in Not (can be)
أولياؤه و ل ي | WLY ÊWLYEÙH evliyā'uhu onun velileri its guardians
إلا | ÎLE illā sadece except
المتقون و ق ي | WGY ELMTGWN l-mutteḳūne korunanlardır the ones who fear Allah,
ولكن | WLKN velākinne fakat but
أكثرهم ك ث ر | KS̃R ÊKS̃RHM ekṧerahum çokları most of them
لا | LE (do) not
يعلمون ع ل م | ALM YALMWN yeǎ'lemūne bilmezler know.

8:34 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

neden | onlara | | azabetmesin? | Allah | onlar | geri çevirdikleri | | Mescid-i | haramdan | ve | olmadıkları halde | onun velisi | | onun velileri | sadece | korunanlardır | fakat | çokları | | bilmezler |

[] [] [] [AZ̃B] [] [] [ṦD̃D̃] [] [SCD̃] [ḪRM] [] [KWN] [WLY] [] [WLY] [] [WGY] [] [KS̃R] [] [ALM]
WME LHM ÊLE YAZ̃BHM ELLH WHM YṦD̃WN AN ELMSCD̃ ELḪREM WME KENWE ÊWLYEÙH ÎN ÊWLYEÙH ÎLE ELMTGWN WLKN ÊKS̃RHM LE YALMWN

vemā lehum ellā yuǎƶƶibehumu llahu vehum yeSuddūne ǎni l-mescidi l-Harāmi vemā kānū evliyā'ehu in evliyā'uhu illā l-mutteḳūne velākinne ekṧerahum yeǎ'lemūne
وما لهم ألا يعذبهم الله وهم يصدون عن المسجد الحرام وما كانوا أولياءه إن أولياؤه إلا المتقون ولكن أكثرهم لا يعلمون

[] [] [] [ع ذ ب] [] [] [ص د د] [] [س ج د] [ح ر م] [] [ك و ن] [و ل ي] [] [و ل ي] [] [و ق ي] [] [ك ث ر] [] [ع ل م]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وما | WME vemā neden But what
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
REM – prefixed resumption particle
INTG – interrogative noun
الواو استئنافية
اسم استفهام
لهم | LHM lehum onlara (is) for them
Lam,He,Mim,
30,5,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
ألا | ÊLE ellā that not
,Lam,Elif,
,30,1,
SUB – subordinating conjunction
NEG – negative particle
حرف مصدري
حرف نفي
يعذبهم ع ذ ب | AZ̃B YAZ̃BHM yuǎƶƶibehumu azabetmesin? (should) punish them
Ye,Ayn,Zel,Be,He,Mim,
10,70,700,2,5,40,
V – 3rd person masculine singular (form II) imperfect verb, subjunctive mood
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل مضارع منصوب و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
الله | ELLH llahu Allah Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
وهم | WHM vehum onlar while they
Vav,He,Mim,
6,5,40,
CIRC – prefixed circumstantial particle
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
الواو حالية
ضمير منفصل
يصدون ص د د | ṦD̃D̃ YṦD̃WN yeSuddūne geri çevirdikleri hinder (people)
Ye,Sad,Dal,Vav,Nun,
10,90,4,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
عن | AN ǎni from
Ayn,Nun,
70,50,
P – preposition
حرف جر
المسجد س ج د | SCD̃ ELMSCD̃ l-mescidi Mescid-i Al-Masjid
Elif,Lam,Mim,Sin,Cim,Dal,
1,30,40,60,3,4,
"N – genitive masculine noun → Masjid al-Haram"
اسم مجرور
الحرام ح ر م | ḪRM ELḪREM l-Harāmi haramdan Al-Haraam,
Elif,Lam,Ha,Re,Elif,Mim,
1,30,8,200,1,40,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
وما | WME vemā ve while not
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
REM – prefixed resumption particle
NEG – negative particle
الواو استئنافية
حرف نفي
كانوا ك و ن | KWN KENWE kānū olmadıkları halde they are
Kef,Elif,Nun,Vav,Elif,
20,1,50,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
أولياءه و ل ي | WLY ÊWLYEÙH evliyā'ehu onun velisi its guardians?
,Vav,Lam,Ye,Elif,,He,
,6,30,10,1,,5,
N – accusative masculine plural noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
اسم منصوب والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
إن | ÎN in Not (can be)
,Nun,
,50,
NEG – negative particle
حرف نفي
أولياؤه و ل ي | WLY ÊWLYEÙH evliyā'uhu onun velileri its guardians
,Vav,Lam,Ye,Elif,,He,
,6,30,10,1,,5,
N – nominative masculine plural noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
اسم مرفوع والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
إلا | ÎLE illā sadece except
,Lam,Elif,
,30,1,
RES – restriction particle
أداة حصر
المتقون و ق ي | WGY ELMTGWN l-mutteḳūne korunanlardır the ones who fear Allah,
Elif,Lam,Mim,Te,Gaf,Vav,Nun,
1,30,40,400,100,6,50,
N – nominative masculine plural (form VIII) active participle
اسم مرفوع
ولكن | WLKN velākinne fakat but
Vav,Lam,Kef,Nun,
6,30,20,50,
REM – prefixed resumption particle
ACC – accusative particle
الواو استئنافية
حرف نصب من اخوات «ان»
أكثرهم ك ث ر | KS̃R ÊKS̃RHM ekṧerahum çokları most of them
,Kef,Se,Re,He,Mim,
,20,500,200,5,40,
N – accusative masculine singular noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم منصوب و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
لا | LE (do) not
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
يعلمون ع ل م | ALM YALMWN yeǎ'lemūne bilmezler know.
Ye,Ayn,Lam,Mim,Vav,Nun,
10,70,30,40,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَمَا: neden | لَهُمْ: onlara | أَلَّا: | يُعَذِّبَهُمُ: azabetmesin? | اللَّهُ: Allah | وَهُمْ: onlar | يَصُدُّونَ: geri çevirdikleri | عَنِ: | الْمَسْجِدِ: Mescid-i | الْحَرَامِ: haramdan | وَمَا: ve | كَانُوا: olmadıkları halde | أَوْلِيَاءَهُ: onun velisi | إِنْ: | أَوْلِيَاؤُهُ: onun velileri | إِلَّا: sadece | الْمُتَّقُونَ: korunanlardır | وَلَٰكِنَّ: fakat | أَكْثَرَهُمْ: çokları | لَا: | يَعْلَمُونَ: bilmezler |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وما WME neden | لهم LHM onlara | ألا ÊLE | يعذبهم YAZ̃BHM azabetmesin? | الله ELLH Allah | وهم WHM onlar | يصدون YṦD̃WN geri çevirdikleri | عن AN | المسجد ELMSCD̃ Mescid-i | الحرام ELḪREM haramdan | وما WME ve | كانوا KENWE olmadıkları halde | أولياءه ÊWLYEÙH onun velisi | إن ÎN | أولياؤه ÊWLYEÙH onun velileri | إلا ÎLE sadece | المتقون ELMTGWN korunanlardır | ولكن WLKN fakat | أكثرهم ÊKS̃RHM çokları | لا LE | يعلمون YALMWN bilmezler |
Kırık Meal (Okunuş) : |vemā: neden | lehum: onlara | ellā: | yuǎƶƶibehumu: azabetmesin? | llahu: Allah | vehum: onlar | yeSuddūne: geri çevirdikleri | ǎni: | l-mescidi: Mescid-i | l-Harāmi: haramdan | vemā: ve | kānū: olmadıkları halde | evliyā'ehu: onun velisi | in: | evliyā'uhu: onun velileri | illā: sadece | l-mutteḳūne: korunanlardır | velākinne: fakat | ekṧerahum: çokları | : | yeǎ'lemūne: bilmezler |
Kırık Meal (Transcript) : |WME: neden | LHM: onlara | ÊLE: | YAZ̃BHM: azabetmesin? | ELLH: Allah | WHM: onlar | YṦD̃WN: geri çevirdikleri | AN: | ELMSCD̃: Mescid-i | ELḪREM: haramdan | WME: ve | KENWE: olmadıkları halde | ÊWLYEÙH: onun velisi | ÎN: | ÊWLYEÙH: onun velileri | ÎLE: sadece | ELMTGWN: korunanlardır | WLKN: fakat | ÊKS̃RHM: çokları | LE: | YALMWN: bilmezler |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ne diye Allah onları azaplandırmasın ki onlar, hizmetine lâyık olmadıkları halde halkı Mescid-i Harâm'dan menediyorlar, onun hizmetine lâyık olanlar, ancak çekinenlerdir, fakat çoğu bilmez bunu.
Adem Uğur : Onlar Mescid-i Haram'ın mütevellîleri olmadıkları halde (müminleri) oradan geri çevirirlerken Allah onlara ne diye azap etmeyecek? Oranın mütevellîleri takvâ sahiplerinden başkaları değildir. Fakat onların çoğu bunu bilmez.
Ahmed Hulusi : Onlar Mescid-i Haram'dan (iman edenleri ziyaretten) engelledikleri hâlde, Allâh onlara ne diye azap vermesin? (Üstteki âyetle bu çelişmez; orada toplumsal azaptan burada bireysel azaptan söz edilmekte. . . ) (Hem) onlar, Onun (Mescid'in) velîleri değillerdir. . . Onun velîleri ancak korunanlardır. . . Ne var ki, onların çoğunluğu (Mescid-i Haram'ın ne olduğunu) bilmezler.
Ahmet Tekin : Onlar, mü’minleri Kâbe yolundan geri çevirirlerken, engeller çıkarırken, Allah’ın onları cezalandırmaması için bir imtiyazları mı var? Onlar Mescidi Haram’ın mütevellisi de değildirler. Mescid-i Haram’ın hizmetinde görevli olanlar, yalnızca Allah’a sığınanlar, emirlerine yapışanlar, günahlardan arınıp, azaptan korunanlar, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranan, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olan mü’minlerdir, müttakilerdir, takvâ sahipleridir. Fakat onların çoğu bunu bilmez.
Ahmet Varol : Onlar gerçekte onu korumaya ehil olmadıkları halde insanları Mescidi Haram'dan alıkoyarlarken Allah onlara neden azap etmesin! Onu korumaya ehil olanlar ancak takva sahipleridir. Fakat onların çoğu bunu bilmez.
Ali Bulaç : Onlar, Mescid-i Haram'dan (insanları) alıkoyarlarken ve onun (gerçek ve layık) koruyucuları değilken Allah, ne diye onları azablandırmasın? Onun (asıl) koruyucuları yalnızca korkup sakınanlardır. Ancak onların çoğu bilmezler.
Ali Fikri Yavuz : Sen aralarından çıktıktan sonra, Allah’ın kendilerine azap etmemesi için ne imkânları var. Mescid-i Hârâm’ı tavâf etmekten mü’minleri menediyorlar, halbuki ona hizmet etmeye ehil de değiller; onun hizmetine ehil olanlar, ancak şirkten sakınan müminlerdir. Fakat onların çoğu bunu bilmezler.
Bekir Sadak : Yoksa Mescidi Haram'a girmekten menederlerken Allah onlara nicin azap etmesin? Hem de O'nun dostu degiller; O'nun dostlari ancak karsi gelmekten sakinanlardir. Fakat cogu bunu bilmiyorlar.
Celal Yıldırım : (Sen ve İstiğfar eden mü'minler aralarında bulunmayınca) Allah onlara ne diye azâb etmeyecek ? Oysa onlar (mü'minleri) Mescid-i Harâm'a (girmekten) men'ediyorlar. (Bununla beraber) onlar O Mescid'in dostları ve lâyıkları da değillerdir. Onun dostları ve lâyıkları ancak muttaki (Allah'tan saygı ile korkup fenalıklardan sakınanlardır. Ama ne var ki, onların çoğu (bu gerçeği) bilmezler.
Diyanet İşleri : Onlar Mescid-i Haram’dan (mü’minleri) alıkoyarken ve oranın bakımına ehil de değillerken, Allah onlara ne diye azap etmesin? Oranın bakımına ehil olanlar ancak Allah’a karşı gelmekten sakınanlardır. Fakat onların çoğu bilmez.
Diyanet İşleri (eski) : Yoksa Mescidi Haram'a girmekten menederlerken Allah onlara niçin azab etmesin? Hem de O'nun dostu değiller; O'nun dostları ancak karşı gelmekten sakınanlardır. Fakat çoğu bunu bilmiyorlar.
Diyanet Vakfi : Onlar Mescid-i Haram'ın mütevellîleri olmadıkları halde (müminleri) oradan geri çevirirlerken Allah onlara ne diye azap etmeyecek? Oranın mütevellîleri takvâ sahiplerinden başkaları değildir. Fakat onların çoğu bunu bilmez.
Edip Yüksel : Başkalarını Kutsal Mescid'den menederlerken neden ALLAH'ın azabını haketmesinler? Oysa onlar onun koruyucuları değiller. Onun gerçek koruyucuları inananlardır; ancak çokları bunu bilmez.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Şimdi ise Allah'ın kendilerine azab etmemesi için neleri var ki? Oysa Mescid- i Haram'dan menediyorlar. Üstelik onun hizmetine ehil kişiler de değiller. Çünkü onun hizmetine ehil olanlar ancak müttakilerdir. Lâkin çoğu bunu bilmezler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Şimdi ise Allah'ın kendilerine azap etmemesi için neleri var ki? Mü'minleri Mescid-i Haram'dan alıkoyuyorlar, oysa onun hizmetine ehil de değiller; onun hizmetine ehil olanlar ancak Allah'tan korkup kötülüklerden sakınanlardır, lakin çokları bilmezler!
Elmalılı Hamdi Yazır : Şimdi ise Allahın kendilerini azâb etmemesi için neleri var? Mü'minleri Mescidi haramdan menediyorlar, halbuki hizmetine ehil de değiller, onun hizmetine ehl olanlar ancak müttekılerdir ve lâkin çokları bilmezler
Fizilal-il Kuran : Yoksa onlar insanların Mescid-i Haram'a girmelerine engel oldukları halde, Allah onları niye azaba çarptırmasın ki? Onlar oranın korucuları değildiler. Oranın korucuları ancak Allah'ın yasaklarından sakınanlardır. Fakat çokları bunu bilmezler.
Gültekin Onan : Onlar Mescid-i Haram'dan (insanları) alıkoyarlarken ve onun (gerçek ve layık) koruyucuları değilken, Tanrı ne diye onları azablandırmasın? Onun (asıl) koruyucuları yalnızca korkup sakınanlardır. Ancak onların çoğu bilmezler.
Hakkı Yılmaz : Ve onların, kendileri Mescid-i Harâm'ın/dokunulmaz kılınmış ilâhiyat eğitimi merkezinin ayakta tutan mütevellileri/vakıf yöneticileri olmadıkları hâlde ondan menedip dururlarken Allah'ın kendilerine azap etmemesi için neleri var? Onun ayakta tutan mütevellileri/vakıf yöneticileri sadece Allah'ın koruması altına girmiş kimselerdir. Velâkin onların çoğu bilmiyorlar.
Hasan Basri Çantay : (Sen içlerinden çıkdıkdan sonra) Allah onlara ne diye azâb etmeyecek? Onlar mescid-i haramdan, kendileri ona (onun hizmetine) ehil olmadıkları halde, men'edib duranlardır. O (hizmete) takvaaye erenlerden başkaları onun ehilleri değildir. Fakat onların pek çoğu (bunu) bilmezler.
Hayrat Neşriyat : Hem onlar, (mü’minleri) Mescid-i Harâm’dan men' ettikleri ve onun (hizmetinin)ehli olmadıkları hâlde, neden Allah onlara azâb etmesin? Onun (hizmetinin) ehli olanlar, ancak takvâ sâhibleridir; fakat onların çoğu bilmezler.
İbni Kesir : Allah onlara, niçin azab etmesin ki; onlar, kendileri ona ehil olmadıkları halde (insanları) Mescid-i Haram'dan men'edip duranlardır. Hem O'nun dostu değillerdir. O'nun dostları ancak müttakilerdir, ama onların çoğu bilmezler.
İskender Evrenosoğlu : Ve onlar, Mecsid-i Haram'dan men ediyorlarken (engel oluyorlarken) ve onlar, O'nun (Allah'ın) dostları değilken; Allah, niçin onlara azap etmesin? O'nun dostları ancak takva sahibi olanlardır. Ve fakat, onların çoğu bilmezler.
Muhammed Esed : Fakat (şimdi), kendileri oranın (gerçek) sahipleri olmadıkları halde saldırmazlık örfü altında bulunan o Mescid-i Haramdan (inananları) alıkoymaları yüzünden Allahın onları cezalandırmaması için ne gibi bir güvenceleri var ellerinde? Allaha karşı sorumluluk bilinci içinde olanlardan başkası o evin bakıcısı olamaz: ne var ki, onların çoğu bunun farkında değil;
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve neleri vardır ki, Allah Teâlâ onları muazzep kılmasın? Ve onlar Mescid-i Haram'dan men ediyorlar. Halbuki O'nun mütevellileri değildirler. Onun mütevellileri muttakîlerden başka değildir. Velâkin onların bir çokları bilmezler.
Ömer Öngüt : Onlar Mescid-i haram'ın hizmetine ehil olmadıkları halde müminleri oradan geri çevirirlerken Allah onlara ne diye azap etmeyecek? Onun gerçek dostları (mütevellisi) ancak takvâ sahipleridir. Fakat onların çoğu bunu bilmezler.
Şaban Piriş : Onlar, Mescid-i Haram’a girmeye engel olurken, yoksa onlara Allah ne diye azap etmesin?! Üstelik onun (Mescid-i Haram’ın) sahipleri de değiller. Onun sahipleri yalnızca muttakilerdir. Fakat onların çokları bunu bilmez.
Suat Yıldırım : Allah ne diye onları cezalandırmasın ki onlar kendileri Mescid-i Haramı yönetmeye layık olmadıkları halde, üstelik orayı ziyaret etmek isteyen müminleri de geri çeviriyorlar?Oranın hizmet ve yönetimine asıl ehil olanlar, Allah’ı sayıp O’na şerik koşmaktan sakınanlardır. Fakat onların çoğu bunu bilmezler.
Süleyman Ateş : Onlar, (inananları) Mescid-i harâmdan geri çevirdikleri ve onun velisi, (bakıcısı, koruyucusu) olmadıkları halde neden Allâh onlara azâbetmesin? Onun velileri, (bakıcıları, koruyucuları) sadece (günâhlardan) korunanlardır. Fakat çokları bilmezler.
Tefhim-ul Kuran : Onlar, Mescid-i Haram'dan (insanları) alıkoyarlarken ve onun (gerçek ve layık) koruyucuları değilken Allah, ne diye onları azablandırmasın? Onun (asıl) koruyucuları yalnızca korkup sakınanlardır. Ancak onların çoğu bilmezler.
Ümit Şimşek : Yoksa, onlar insanları Mescid-i Haramdan alıkoyarlarken, Allah niçin onlara azap etmesin? Halbuki onlar Mescid-i Haramın idaresine ehil de değillerdir. Ona ehil olanlar, Allah'a şirk koşmaktan ve Ona karşı gelmekten sakınanlardır; lâkin onların çoğu bunu bilmez.
Yaşar Nuri Öztürk : Onlar Mescid-i Haram'dan geri çevirip dururken, Allah onlara neden azap etmeyecekmiş? Onlar onun dostları/koruyucuları da değillerdir. Onun dostları/koruyucuları takva sahiplerinden başkası değildir. Ama onların çokları bunu bilmezler.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}