Yaşar Nuri Öztürk Meali |
|
Kâf, Hâ, Yâ, Ayn, Sâd.(19:1) | |
Rabbinin rahmetinin, Zekeriyya kuluna anılışıdır bu...(19:2) | |
Hani o, Rabbine gizli bir sesle seslenmişti de,(19:3) | |
Şöyle demişti: "Rabbim, işte karşındayım. Kemik gevşedi bende. İhtiyarlıktan başım beyaz alevle tutuştu. Sana yakarma konusunda ise Rabbim, hiç bedbaht olmadım."(19:4) | |
"Ben, arkamdan gelecek yakınlarımdan endişe ediyorum. Karımsa kısır. O halde, katından bana bir dost bağışla;(19:5) | |
Ki hem bana mirasçı olsun hem de Yakub hanedanına mirasçı olsun. Ve onu hoşnutluğunu kazanmış bir kul eyle, Rabbim."(19:6) | |
Ey Zekeriyya! Biz sana bir oğul müjdeliyoruz; adı Yahya, daha önce ona hiç kimseyi adaş yapmadık.(19:7) | |
Dedi: "Rabbim, benim için oğul nasıl söz konusu olur? Karım, doğurganlığını yitirmiştir, bense yaşlılığın gerçekten en ileri basamağına ulaştım."(19:8) | |
"Bu budur." dedi. Rabbin şöyle buyurdu: "Onu yapmak benim için çok kolaydır. Nitekim daha önce de sen hiçbir şey değilken seni yaratmıştım."(19:9) | |
Dedi: "Rabbim, bana bir işaret ver." Cevap verdi: "İşaretin, sapasağlam olduğun halde üç gece insanlarla konuşmamandır."(19:10) | |
Bunun üzerine Zekeriyya, yakarış yerinden ayrılıp halkının karşısına geçti ve onlara "sabah akşam tespih edin" diye işaret verdi.(19:11) | |
"Ey Yahya! Kitap'ı kuvvetle tut." Biz ona daha sabi iken hikmet verdik.(19:12) | |
Katımızdan bir kalp yumuşaklığı, bir temizlik verdik. Korunan biriydi o.(19:13) | |
Ana-babasına iyilik eden biriydi; zorba, isyancı biri değil.(19:14) | |
Selam olsun ona, doğduğu gün, öleceği gün ve diri olarak kaldırılacağı gün.(19:15) | |
Kitap'ta Meryem'i de an. Hani o, ailesinden ayrılıp doğu tarafında bir mekâna çekilmişti.(19:16) | |
Onlarla arasına bir perde çekmişti. Biz de ruhumuzu ona göndermiştik de o kendisine sapasağlam bir insan şeklinde görünmüştü.(19:17) | |
Meryem demişti: "Ben senden, Rahman'a sığınıyorum. Takva sahibi biriysen dikkatli ol."(19:18) | |
Ruh dedi: "Ben, sadece Rabbinin elçisiyim. Sana tertemiz bir oğlan bağışlamak için buradayım."(19:19) | |
Dedi: "Benim nasıl oğlum olur; bana herhangi bir insan dokunmadı. Ben bir kahpe de değilim."(19:20) | |
Dedi: "İşte böyle! Rabbin buyurdu ki: 'O benim için çok kolaydır. Böyle olması onu, insanlara bir mucize ve bizden bir rahmet yapmamız içindir. Hükme bağlanmış bir iştir bu."(19:21) | |
Ona gebe kaldı. Ardından da onunla uzak bir mekâna çekildi.(19:22) | |
Nihayet doğum sancısı onu, bir hurma ağacının kütüğüne götürdü. "Ah dedi, keşke daha önce ölseydim, keşke unutulup gitseydim."(19:23) | |
Altından ona şöyle seslendi: "Tasalanma, Rabbin senin alt yanında bir su arkı vücuda getirdi."(19:24) | |
"Hurma ağacının kütüğünü kendine doğru salla, üzerine olgun, taze hurma dökülecektir."(19:25) | |
"Artık ye, iç. Gözün aydın olsun. Eğer insanlardan birini görürsen şöyle söyle: 'Ben Rahman için oruç adadım. Onun için bugün, insan cinsinden hiç kimseyle konuşmayacağım."(19:26) | |
Meryem, onu taşıyarak toplumuna getirdi. "Ey Meryem, dediler, şaşılacak bir iş yaptın!"(19:27) | |
"Ey Harun'un kızkardeşi! Baban kötü bir adam değildi. Annen de bir kahpe değildi."(19:28) | |
Meryem, çocuğa işaret etti. Dediler: "Beşikteki bir sabiyle nasıl konuşuruz?"(19:29) | |
Sabi dedi: "Ben Allah'ın kuluyum. O bana kitap verdi, beni peygamber yaptı."(19:30) | |
"Beni, bulunduğum her yerde kutsal ve bereketli kıldı. Yaşadığım sürece bana namazı, zekâtı önerdi."(19:31) | |
"Anneme iyilik etmemi önerdi. Beni zorba bir eşkıya yapmadı."(19:32) | |
"Selam bana doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak kaldırılacağım gün."(19:33) | |
İşte Meryem'in oğlu İsa budur! Hakkında kuşku ve çelişmeye düştükleri şeyin doğrusu bu sözdür.(19:34) | |
Bir oğul edinmek Allah'a asla yakışmaz. O'nun şanı yücedir. Bir iş ve oluşa karar verdi mi, ona sadece "Ol!" der, o hemen oluverir.(19:35) | |
Şüphesiz, Allah, benim de Rabbimdir, sizin de Rabbinizdir. O halde O'na ibadet edin. Dosdoğru yol budur.(19:36) | |
Kendi aralarından çıkan hizipler ihtilafa düştüler. Büyük bir günün tanıklığından ötürü vay o inkârcıların haline!(19:37) | |
Bize gelecekleri gün neler işitecekler, neler görecekler! Fakat o zalimler bugün, açık bir sapıklık içindedirler.(19:38) | |
Sen onları, o hasret günü ile ilgili olarak uyar. Çünkü onlar gaflet içindeyken, iman da etmemişken iş bitirilmiş olacaktır.(19:39) | |
Yeryüzüne ve üzerindekilere biz mirasçı olacağız, biz. Ve bize döndürülecekler.(19:40) | |
Kitap'ta İbrahim'i de an. O, özü sözü doğru bir peygamberdi.(19:41) | |
Hani, babasına demişti ki: "Babacığım; işitmeyen, görmeyen, sana hiçbir yarar sağlamayan şeylere niçin kulluk ediyorsun?"(19:42) | |
"Babacığım, bana ilimden, sana ulaşmayan bir nasip geldi. O halde bana uy ki, seni düzgün bir yola ileteyim."(19:43) | |
"Babacığım, şeytana kulluk etme! Çünkü şeytan Rahman'a isyan etmişti."(19:44) | |
"Babacığım, ben sana Rahman'dan bir azap dokunmasından, böylece şeytanın dostu haline gelmenden korkuyorum!"(19:45) | |
Babası dedi: "Sen benim ilahlarımdan yüz mü çeviriyorsun ey İbrahim! Eğer bu işe son vermezsen, vallahi seni taşlarım. Uzun bir süre uzak kal benden!"(19:46) | |
Dedi: "Selam sana! Senin için Rabbimden af dileyeceğim. Çünkü O, bana karşı çok lütufkârdır."(19:47) | |
"Sizden de Allah dışındaki yakardıklarınızdan da ayrılıyorum; Rabbime dua edeceğim. Umarım, Rabbime yakarışımla bahtsızlığa düşmem."(19:48) | |
İbrahim, onlardan ve Allah dışında kulluk ettiklerinden uzaklaşınca, ona İshak'ı ve Yakub'u bağışladık ve hepsini peygamber yaptık.(19:49) | |
Onlara, rahmetimizden nimetler bağışladık. Ve kendileri için yüksek bir doğruluk dili oluşturduk.(19:50) | |
Kitap'ta Mûsa'yı da an. Çünkü o, içtenlik ve dürüstlüğe erdirilmişti ve o bir resul, bir peygamberdi.(19:51) | |
Ona Tûr'un sağ tarafından seslendik. Onu, fısıldaşan kimse kadar yaklaştırdık.(19:52) | |
Rahmetimizden ona kardeşi Hârun'u bir peygamber olarak armağan ettik.(19:53) | |
Kitap'ta İsmail'i de an. Çünkü o, vaadinde sadıktı; bir resuldü, bir peygamberdi.(19:54) | |
Ailesine namazı, zekâtı emrederdi. Rabbi katında hoşnutluk kazanmış bir kişiydi.(19:55) | |
Kitap'ta İdris'i de an. Çünkü o, özü sözü tam uyuşan bir kişiydi, bir peygamberdi.(19:56) | |
Onu yüce bir mekâna yükselttik.(19:57) | |
İşte bunlar, Allah'ın kendilerine nimet lütfettiği peygamberlerdendir: Âdem'in soyundan, Nûh'la birlikte taşıdıklarımızdan, İbrahim ve İsrail'in soyundan, kılavuzluk edip seçtiğimiz kimselerden. Kendilerine Rahman'ın ayetleri okunduğunda, ağlayarak secdelere kapanırlardı.(19:58) | |
Ama arkalarından öyle bir nesil geldi ki; namazı yitirdiler, şehvetlere uydular. Bunlar, azgınlıklarının cezasını bulacaklardır.(19:59) | |
Tövbe eden, iman edip hayra ve barışa yönelik iyi iş yapan müstesna. Böyleleri cennete girecekler ve hiçbir şekilde haksızlığa uğratılmayacaklar.(19:60) | |
Rahman'ın, kullarına gaybda vaat ettiği Adn cennetlerine girecekler. Kuşkusuz, O'nun vaadi yerine gelir.(19:61) | |
Orada boş lakırdı değil, yalnızca "selam" işitirler. Orada kendilerinin sabah, akşam, rızıkları da hazırdır.(19:62) | |
Kullarımızdan takva sahibi olanları mirasçı yapacağımız cennet işte budur.(19:63) | |
Biz sadece Rabbinin emrini indiririz/biz ancak Rabbinin emriyle ineriz. Önümüzdeki, arkamızdaki ve bunlar arasındaki herşey O'nundur. Rabbin asla unutkan değildir.(19:64) | |
Göklerin, yerin ve bunlar arasındaki şeylerin Rabbidir o. O'na kulluk/ibadet et ve O'na ibadette sabırlı ol. O'na adaş olacak birini biliyor musun?(19:65) | |
Diyor ki insan: "Öldüğüm zaman diri olarak tekrar çıkarılacak mıyım?"(19:66) | |
Hatırlamıyor mu insan; o daha önce hiçbir şey değilken, onu biz yarattık.(19:67) | |
Rabbine yemin olsun ki; onları da, şeytanları da mutlaka haşredeceğiz, sonra hepsini diz çökmüş halde cehennemin çevresinde hazır bulunduracağız.(19:68) | |
Sonra her gruptan, Rahman'a karşı kafa tutmada daha şiddetli davrananlar kimlerse, onları ayıracağız.(19:69) | |
Elbette ki biz, oraya girmeye daha layık olanların kimler olduğunu herkesten iyi biliriz.(19:70) | |
İçinizden oraya uğramayacak hiç kimse yoktur. Bu, Rabbin üzerinde kesinleşmiş bir hükümdür.(19:71) | |
Sonra biz, korunup sakınanları kurtaracağız. Zalimleri de orada dizleri üzerinde çökmüş bırakacağız.(19:72) | |
Onlara ayetlerimiz açık seçik okunduğunda, inkâr edenler inananlara şöyle derler: "İki zümreden hangisi makamca daha üstün, meclisçe daha güzel?"(19:73) | |
Onlardan önce nice kuşaklar helak ettik ki, malca ve manzaraca daha alımlıydılar.(19:74) | |
De ki: "Her kim sapıklıkta ise Rahman ona iyice süre versin. Nihayet, kendilerine vaat edileni, azabı veya kıyametin kopuşunu gördüklerinde mekânca daha kötü, taraflarca daha zayıf olanın kim olduğunu bilecekler."(19:75) | |
Allah, doğru yolda olanların hidayetini artırır. Barışa ve hayra yönelik kalıcı işler, Rabbin katında sevapça daha üstün, sonuç bakımından daha hayırlıdır.(19:76) | |
Ayetlerimizi inkâr edip, "Bana mal da evlat da kesinlikle verilecek." diyeni gördün mü?(19:77) | |
Bu adam gaybı mı öğrendi, yoksa Rahman katında bir söz mü aldı?(19:78) | |
Hayır, hayır! Biz onun söylediğini yazacağız ve onun için azabı uzattıkça uzatacağız.(19:79) | |
O dediklerine biz vâris olacağız. Kendisi bir başına bize gelecek.(19:80) | |
Kendilerine onur ve destek olsunlar diye Allah dışında ilahlar edindiler.(19:81) | |
Hayır; (o yalancı tanrılar) onların tapınışlarına küfredecekler ve onlara karşı çelişkiye düşecekler.(19:82) | |
Görmedin mi biz, şeytanları inkârcıların üzerine salmışız da onları oynatıp kıvırttırıyorlar.(19:83) | |
Onlar için acele etme. Biz onlar için günleri teker teker sayıyoruz.(19:84) | |
Gün olur, o sakınanları biz, Rahman'ın huzurunda heyet halinde toplarız.(19:85) | |
Suçluları da susuz ve yaya olarak cehenneme sevk ederiz.(19:86) | |
Rahman katında söz almış olandan başkaları şefaat imkânı bulamazlar.(19:87) | |
"Rahman çocuk edindi." dediler.(19:88) | |
Yemin olsun ki siz, çok çirkin bir iddiada bulundunuz.(19:89) | |
Bu söz yüzünden neredeyse gökler çatlayacak, yer parçalanacak, dağlar yıkılıp çökecek;(19:90) | |
Rahman için çocuk iddia ettiklerinden ötürü.(19:91) | |
Rahman'a çocuk edinmek yakışmaz.(19:92) | |
Göklerde ve yerde bulunan herkes, Rahman'a kul olarak gelecektir.(19:93) | |
Yemin olsun, O onların hepsini kuşatmış ve tamamını tek tek saymıştır.(19:94) | |
Ve onların hepsi kıyamet günü O'na tek tek gelecektir.(19:95) | |
İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlara gelince, Rahman onlar için bir sevgi oluşturacaktır.(19:96) | |
Biz onu; senin dilinle kolaylaştırdık ki, sakınanları onunla müjdeleyesin, inatçı bir kavmi de onunla uyarasın.(19:97) | |
Biz onlardan önce de nice kuşaklar helâk ettik. Onlardan herhangi birini hissediyor musun, yahut onların bir iniltisini duyuyor musun?(19:98) | |