» 28 / Kasas  51:

Kuran Sırası: 28
İniş Sırası: 49
Kisas Suresi = Hikayeler/Tarihi Vakalar Suresi
Ismini 25. ayetinde geçen kasas kelimesinden alimistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَلَقَدْ (WLGD̃) = veleḳad : ve andolsun
2. وَصَّلْنَا (WṦLNE) = veSSalnā : biz birbirine bitiştirdik
3. لَهُمُ (LHM) = lehumu : onlar için
4. الْقَوْلَ (ELGWL) = l-ḳavle : sözü(müzü)
5. لَعَلَّهُمْ (LALHM) = leǎllehum : belki
6. يَتَذَكَّرُونَ (YTZ̃KRWN) = yeteƶekkerūne : düşünüp öğüt alırlar
ve andolsun | biz birbirine bitiştirdik | onlar için | sözü(müzü) | belki | düşünüp öğüt alırlar |

[] [WṦL] [] [GWL] [] [Z̃KR]
WLGD̃ WṦLNE LHM ELGWL LALHM YTZ̃KRWN

veleḳad veSSalnā lehumu l-ḳavle leǎllehum yeteƶekkerūne
ولقد وصلنا لهم القول لعلهم يتذكرون

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولقد | WLGD̃ veleḳad ve andolsun And indeed,
وصلنا و ص ل | WṦL WṦLNE veSSalnā biz birbirine bitiştirdik We have conveyed
لهم | LHM lehumu onlar için to them
القول ق و ل | GWL ELGWL l-ḳavle sözü(müzü) the Word
لعلهم | LALHM leǎllehum belki so that they may
يتذكرون ذ ك ر | Z̃KR YTZ̃KRWN yeteƶekkerūne düşünüp öğüt alırlar remember.

28:51 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve andolsun | biz birbirine bitiştirdik | onlar için | sözü(müzü) | belki | düşünüp öğüt alırlar |

[] [WṦL] [] [GWL] [] [Z̃KR]
WLGD̃ WṦLNE LHM ELGWL LALHM YTZ̃KRWN

veleḳad veSSalnā lehumu l-ḳavle leǎllehum yeteƶekkerūne
ولقد وصلنا لهم القول لعلهم يتذكرون

[] [و ص ل] [] [ق و ل] [] [ذ ك ر]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولقد | WLGD̃ veleḳad ve andolsun And indeed,
Vav,Lam,Gaf,Dal,
6,30,100,4,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
EMPH – emphatic prefix lām
CERT – particle of certainty
الواو عاطفة
اللام لام التوكيد
حرف تحقيق
وصلنا و ص ل | WṦL WṦLNE veSSalnā biz birbirine bitiştirdik We have conveyed
Vav,Sad,Lam,Nun,Elif,
6,90,30,50,1,
V – 1st person plural (form II) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
لهم | LHM lehumu onlar için to them
Lam,He,Mim,
30,5,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
القول ق و ل | GWL ELGWL l-ḳavle sözü(müzü) the Word
Elif,Lam,Gaf,Vav,Lam,
1,30,100,6,30,
N – accusative masculine verbal noun
اسم منصوب
لعلهم | LALHM leǎllehum belki so that they may
Lam,Ayn,Lam,He,Mim,
30,70,30,5,40,
ACC – accusative particle
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
حرف نصب من اخوات «ان» و«هم» ضمير متصل في محل نصب اسم «لعل»
يتذكرون ذ ك ر | Z̃KR YTZ̃KRWN yeteƶekkerūne düşünüp öğüt alırlar remember.
Ye,Te,Zel,Kef,Re,Vav,Nun,
10,400,700,20,200,6,50,
V – 3rd person masculine plural (form V) imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَلَقَدْ: ve andolsun | وَصَّلْنَا: biz birbirine bitiştirdik | لَهُمُ: onlar için | الْقَوْلَ: sözü(müzü) | لَعَلَّهُمْ: belki | يَتَذَكَّرُونَ: düşünüp öğüt alırlar |
Kırık Meal (Harekesiz) : |ولقد WLGD̃ ve andolsun | وصلنا WṦLNE biz birbirine bitiştirdik | لهم LHM onlar için | القول ELGWL sözü(müzü) | لعلهم LALHM belki | يتذكرون YTZ̃KRWN düşünüp öğüt alırlar |
Kırık Meal (Okunuş) : |veleḳad: ve andolsun | veSSalnā: biz birbirine bitiştirdik | lehumu: onlar için | l-ḳavle: sözü(müzü) | leǎllehum: belki | yeteƶekkerūne: düşünüp öğüt alırlar |
Kırık Meal (Transcript) : |WLGD̃: ve andolsun | WṦLNE: biz birbirine bitiştirdik | LHM: onlar için | ELGWL: sözü(müzü) | LALHM: belki | YTZ̃KRWN: düşünüp öğüt alırlar |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve andolsun öğüt alsınlar diye sözü, birbiri ardınca âyet âyet ulayıp indirmedeyiz.
Adem Uğur : Andolsun ki biz, düşünüp öğüt alsınlar diye, sözü (vahyi) birbiri ardınca yetiştirmişizdir (aralıksız vahiylerimizi göndermişizdir).
Ahmed Hulusi : Andolsun ki onlara sözümüzü ardı ardına ulaştırdık. . . Umulur ki hatırlayıp düşünürler!
Ahmet Tekin : Andolsun ki, biz ilâhi kitapları, ilâhi kelâmı, birbiri ardınca, birbirleriyle irtibatlı olarak onların lehlerine göndermeye devam ettik, şer’î ahkâmın, ahlâkî ilkelerin, geçmiş örneklerin, örfün vaatlerin ve tehditlerin, müjdelerin ve uyarıların, Kur’ân âyetlerinin birbirleriyle irtibatlandırılarak, bir bütünlük içinde anlaşılmasını ve uygulanmasını emrettik. Ola ki bunun hikmetini düşünüp öğüt alırlar.
Ahmet Varol : Andolsun biz, olur ki düşünürler diye onlar için sözü (Kur'an'ı) birbiri ardınca indirdik.
Ali Bulaç : Andolsun, biz öğüt alıp düşünsünler diye, sözü birbiri ardınca dizip indirdik.
Ali Fikri Yavuz : Gerçekten o kâfirlere, Kur’an ayetlerini, birbiri ardınca inzal ve beyan ettik ki, ibret alıp iman etsinler.
Bekir Sadak : And olsun ki, Biz vahyi onlara ard arda yetistirdik; belki dusunurler.
Celal Yıldırım : Biz, düşünürler de öğüt alırlar diye sözü birbiri ardınca getirdik,
Diyanet İşleri : Andolsun, düşünüp öğüt alsınlar diye o sözü (Kur’an âyetlerini) onlara peş peşe ulaştırdık.
Diyanet İşleri (eski) : And olsun ki, Biz vahyi onlara ard arda yetiştirdik; belki düşünürler.
Diyanet Vakfi : Andolsun ki biz, düşünüp öğüt alsınlar diye, sözü (vahyi) birbiri ardınca yetiştirmişizdir (aralıksız vahiylerimizi göndermişizdir).
Edip Yüksel : Öğüt alırlar diye kendilerine mesajı iletip durduk.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Andolsun ki biz, düşünüp öğüt alsınlar diye, sözü (vahyi) birbiri ardınca ulamışızdır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Andolsun ki, iyi düşünsünler diye, onlar hakkında sözü uladık da uladık.
Elmalılı Hamdi Yazır : Celâlim hakkı için onlar hakkında sözü uladık da uladık ki iyi düşünsünler
Fizilal-il Kuran : Andolsun biz, düşünüp öğüt alsınlar diye vahyi birbirine bitiştirdik.
Gültekin Onan : Andolsun, biz öğüt alıp düşünsünler diye, sözü birbiri ardınca dizip indirdik.
Hakkı Yılmaz : Ve andolsun Biz, Söz'ü [vahyi/Kur’ân'ı] öğüt alırlar diye birbiri ardınca yolladık.
Hasan Basri Çantay : Andolsun ki biz onlar için, nasıyhat kabul etsinler diye, sözü birbiri ardınca inzal edib durmuşuzdur.
Hayrat Neşriyat : Celâlim hakkı için, ibret alırlar diye sözü (vahyi) onlar için ardı ardına yetiştirdik.
İbni Kesir : Andolsun ki; Biz, onlar için sözü birbirine bitiştirdik. Belki düşünürler diye.
İskender Evrenosoğlu : Ve andolsun ki, tezekkür etsinler diye sözü (âyetlerimizi) ardarda onlara ulaştırdık.
Muhammed Esed : Gerçek şu ki, Biz vahyi onlara adım adım ulaştırdık ki böylece belki (üzerinde düşünür), akıllarında tutarlar.
Ömer Nasuhi Bilmen : Kasem olsun ki, onlar için belki düşünürler diye sözü birbiri ardınca irâd ettik.
Ömer Öngüt : Gerçekten biz onlar için sözü birbiri ardınca ulaştırdık ki belki düşünürler.
Şaban Piriş : Andolsun ki, belki düşünürler diye, onlar için sözü ard arda bildirdik.
Suat Yıldırım : Düşünüp ibret almaları için Biz, sözümüzü birbiri ardından getirdik.
Süleyman Ateş : Andolsun biz, düşünüp öğüt alsınlar diye onlar için sözü(müzü) birbirine bitiştirdik (ardı ardına gerçeği kanıtlayan âyetler gönderdik).
Tefhim-ul Kuran : Andolsun, biz öğüt alıp düşünsünler diye, sözü birbiri ardınca dizip indirdik.
Ümit Şimşek : Güzelce düşünüp öğüt alsınlar diye, Biz sözümüzü onlara peş peşe ulaştırdık.
Yaşar Nuri Öztürk : Yemin olsun, biz onlar için sözü ardarda getirdik ki, düşünüp öğüt alabilsinler.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}