Ahmet Varol Meali |
|
Kıyamet olayı gerçekleştiği zaman,(56:1) | |
Onun gerçekleşmesini yalanlayan çıkmaz.(56:2) | |
O alçaltıcı, yükselticidir.(56:3) | |
Yer şiddetli bir sarsılışla sarsıldığı,(56:4) | |
Dağlar bir serpilişle serpildiği,(56:5) | |
Böylece dağılmış toz haline geldiği,(56:6) | |
Sizin de üç sınıf olduğunuz zaman.(56:7) | |
Sağ ashabı [1] ne (mutludurlar) o sağ ashabı!(56:8) | |
Sol ashabı [2] ne (bedbahttırlar) o sol ashabı!(56:9) | |
(Hayırda) öne geçenler öncülerdir.(56:10) | |
İşte onlar (Allah'a) yaklaştırılmış olanlardır.(56:11) | |
Nimet cennetlerindedirler.(56:12) | |
Çoğu öncekilerden.(56:13) | |
Birazı da sonrakilerden.(56:14) | |
Mücevherlerle özenle işlenmiş tahtlar üzerindedirler.(56:15) | |
Onların üzerlerine karşılıklı olarak yaslanırlar.(56:16) | |
Etraflarında ölümsüz hayata kavuşturulmuş gençler dolaşırlar.(56:17) | |
(Şarap) kaynağından doldurulmuş testiler, ibrikler ve kadehlerle.(56:18) | |
Ondan dolayı ne başları ağrıtılır ne de akılları giderilir.(56:19) | |
Bir de beğenip seçtikleri meyvalar.(56:20) | |
Ve canlarının çektiği kuş eti (ile de dolaşırlar).(56:21) | |
(Orada) iri gözlü huriler (vardır).(56:22) | |
Saklı inciler benzeri.(56:23) | |
Yaptıklarına karşılık olarak.(56:24) | |
Orada ne boş bir söz ne de günâha götürücü söz duyarlar.(56:25) | |
Sadece: 'Selâm, selâm' (sözü duyarlar).(56:26) | |
Sağ ashabı ne (mutludurlar) o sağ ashabı!(56:27) | |
Dikensiz kiraz ağacı,(56:28) | |
Meyva yüklü muz ağacı,(56:29) | |
Uzayıp giden gölge,(56:30) | |
Sürekli akan su,(56:31) | |
Çok miktarda meyva,(56:32) | |
Kesilmeyen ve yasaklanmayan!(56:33) | |
Yükseltilmiş döşeklerde(dirler).(56:34) | |
Gerçekten biz onları (hurileri), yepyeni bir yaratışla yarattık.(56:35) | |
Onları bakireler kıldık.(56:36) | |
Eşlerine tutkun yaşıt kızlar.(56:37) | |
Sağ ashabı için.(56:38) | |
Birçokları öncekilerden,(56:39) | |
Birçokları da sonrakilerdendir.(56:40) | |
Sol ashabı ne (bedbahttırlar) o sol ashabı!(56:41) | |
Delikçiklere (hücrelere) kadar işleyen bir azap ve kaynar su içinde.(56:42) | |
Ve kapkara dumandan bir gölge altında.(56:43) | |
Ne serindir ne de ferahlatıcı.(56:44) | |
Çünkü onlar bundan önce varlık içinde şımartılmışlardı.(56:45) | |
O büyük günâhta da ısrar ediyorlardı.(56:46) | |
Ve diyorlardı ki: 'Biz öldüğümüz, toprak ve kemik haline geldiğimiz zaman mı gerçekten biz mi diriltileceğiz?(56:47) | |
Ve önceki atalarımız da mı?'(56:48) | |
De ki: 'Şüphesiz öncekiler de sonrakiler de.(56:49) | |
Bilinen bir günün buluşma vaktinde mutlaka toplanacaklardır.(56:50) | |
Sonra siz, ey sapıklar, yalanlayıcılar!(56:51) | |
Kesinlikle, zakkumdan olan bir ağaçtan yiyeceksiniz.(56:52) | |
Böylece karınlarınızı ondan dolduracaksınız.(56:53) | |
Onun üzerine de kaynar sudan içeceksiniz.(56:54) | |
Üstelik suya kanmayan susamış develerin içişi gibi içeceksiniz.(56:55) | |
İşte ceza günü onlara verilecek ziyafet budur.(56:56) | |
Sizi biz yarattık. (Yeniden dirilişi de) doğrulamanız gerekmez mi?(56:57) | |
Akıttığınız meniyi gördünüz mü?(56:58) | |
Onu siz mi yaratıyorsunuz yoksa yaratan biz miyiz?(56:59) | |
Aranızda ölümü biz takdir ettik ve bizim önümüze geçilmiş değildir.(56:60) | |
Yerinize benzerlerinizi getirmemiz ve sizi bilmediğiniz şekillerde yeniden yaratmamız hususunda (kimse bizim önümüze geçemez).(56:61) | |
Andolsun ki ilk yaratmayı bildiniz. O halde düşünüp öğüt almanız gerekmez mi?(56:62) | |
Ekmekte olduğunuz (tohum)u gördünüz mü?(56:63) | |
Onu siz mi bitiriyorsunuz yoksa bitiren biz miyiz?(56:64) | |
Dileseydik onu kuru bir çöp yapardık siz de şaşırıp kalırdınız.(56:65) | |
(Derdiniz ki): 'Doğrusu biz ağır borca sokulduk. [3](56:66) | |
Daha doğrusu biz yoksun bırakıldık.'(56:67) | |
İçtiğiniz suyu gördünüz mü?(56:68) | |
Onu buluttan siz mi indirdiniz yoksa indiren biz miyiz?(56:69) | |
Dileseydik onu tuzlu yapardık. O halde şükretmeli değil misiniz?(56:70) | |
Yaktığınız ateşi gördünüz mü?(56:71) | |
Onun ağacını siz mi yarattınız yoksa yaratan biz miyiz?(56:72) | |
Biz onu hem bir ibret hem de ihtiyaç sahiplerine bir yarar kıldık.(56:73) | |
Öyleyse Yüce Rabbinin adını tesbih et.(56:74) | |
Hayır. Yıldızların doğuş ve batış yerlerine yemin ederim.(56:75) | |
Ki gerçekten bu, eğer bilirseniz, büyük bir yemindir.(56:76) | |
Muhakkak ki o şerefli bir Kur'an'dır.(56:77) | |
Korunmuş bir kitaptadır.(56:78) | |
Ona temiz olanlardan başkası dokunamaz.(56:79) | |
(O) alemlerin Rabbinden indirilmedir.(56:80) | |
Şimdi siz bu sözü mü küçümsüyorsunuz?(56:81) | |
Rızkınızı, yalanlamanızdan ibaret mi kılıyorsunuz? [4](56:82) | |
Hele o can boğaza dayandığında!(56:83) | |
O vakit siz (can çekişene) bakar durursunuz.(56:84) | |
Biz ona sizden daha yakınız fakat siz göremezsiniz.(56:85) | |
Haydi bakalım, eğer ceza görmeyecekseniz;(56:86) | |
Eğer doğru sözlülerseniz, onu (çıkan canı) geri çevirsenize!(56:87) | |
Eğer o (ölen kişi, Allah'a) yaklaştırılanlardan ise;(56:88) | |
(Bu durumda ona) rahatlık, güzel rızık ve nimet cenneti (var).(56:89) | |
Eğer sağ ashabından ise;(56:90) | |
Sağ ashabından sana selâm olsun.(56:91) | |
Ama eğer yalanlayan sapıklardan ise;(56:92) | |
(Ona da) kaynar sudan bir ziyafet.(56:93) | |
Ve cehenneme atılma (var).(56:94) | |
Şüphe yok ki, kesin gerçek işte budur.(56:95) | |