Kırık Meal (Arapça) : |أَفَرَأَيْتُمُ : gördünüz mü? | النَّارَ : ateşi | الَّتِي : | تُورُونَ : çıkardığınız | Kırık Meal (Harekesiz) : |أفرأيتم ÊFRÊYTM gördünüz mü? | النار ELNER ateşi | التي ELTY | تورون TWRWN çıkardığınız | Kırık Meal (Okunuş) : |eferaeytumu : gördünüz mü? | n-nāra : ateşi | lletī : | tūrūne : çıkardığınız | Kırık Meal (Transcript) : |ÊFRÊYTM : gördünüz mü? | ELNER : ateşi | ELTY : | TWRWN : çıkardığınız | Abdulbaki Gölpınarlı : Görmez misiniz çakmakla çakıp yaktığınız ateşi? Adem Uğur : Söyleyin şimdi bana, tutuşturmakta olduğunuz ateşi, Ahmed Hulusi : Çakarak (ağaçtan) çıkardığınız o ateşi gördünüz mü? Ahmet Tekin : Çakarak, sürterek yaktığınız ateş üzerinde hiç düşündünüz mü? Ahmet Varol : Yaktığınız ateşi gördünüz mü? Ali Bulaç : Şimdi yakmakta olduğunuz ateşi gördünüz mü? Ali Fikri Yavuz : Şimdi çakıp yakmakta olduğunuz ateşi bana haber verin: Bekir Sadak : (71-72) Soyleyin; yaktiginiz atesin agacini var eden sizler misiniz, yoksa onu Biz mi var ederiz? Celal Yıldırım : Ya yaktığınız ateşe ne dersiniz ? Diyanet İşleri : Tutuşturduğunuz ateşe ne dersiniz?! Diyanet İşleri (eski) : (71-72) Söyleyin; yaktığınız ateşin ağacını var eden sizler misiniz, yoksa onu Biz mi var ederiz? Diyanet Vakfi : Söyleyin şimdi bana, tutuşturmakta olduğunuz ateşi, Edip Yüksel : Yakmakta olduğunuz ateşe dikkat ettiniz mi? Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Yaktığınız ateşi gördünüz mü? Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Bir de o çaktığınız ateşi gördünüz mü? Elmalılı Hamdi Yazır : bir de gördünüz mü o çakdığınız ateşi? Fizilal-il Kuran : Tutuşturduğunuz ateşi görüyor musunuz? Gültekin Onan : Şimdi yakmakta olduğunuz ateşi gördünüz mü? Hakkı Yılmaz : Peki, yakıp durduğunuz o ateşi/oksijeni hiç düşündünüz mü? Hasan Basri Çantay : Şimdi bana (yeşil bir ağacdan) çakmakda olduğunuz ateşi söyleyin. Hayrat Neşriyat : Peki söyleyin bana, (dallarını birbirine sürterek) çakmakta olduğunuz ateşi! İbni Kesir : Söyleyin bana, şimdi çakmakta olduğunuz ateşi, İskender Evrenosoğlu : Ayrıca o yaktığınız ateşi gördünüz mü? Muhammed Esed : Hiç tutuşturduğunuz ateşi düşündünüz mü? Mustafa İslamoğlu : Hiç tutuşturduğunuz ateşi düşündünüz mü? Ömer Nasuhi Bilmen : (69-71) Onu buluttan siz mi indirdiniz, yoksa indiriciler Bizler miyiz? Eğer dilese idik onu acı bir su yapardık. Artık şükretmeli değil misiniz? Sonra gördünüz mü o ateşi ki, çakıverirsiniz? Ömer Öngüt : Söyleyin şimdi bana, çakmakta olduğunuz ateşi! Şaban Piriş : -Çaktığınız ateşi gördünüz mü? Suat Yıldırım : Peki, yakmakta olduğunuz ateşe ne dersiniz? Süleyman Ateş : (İki dalı birbirine sürterek) Çıkardığınız ateşi gördünüz mü? Tefhim-ul Kuran : Şimdi yakmakta olduğunuz ateşi gördünüz mü? Ümit Şimşek : Gördünüz mü tutuşturduğunuz ateşi? Yaşar Nuri Öztürk : Çakıp çakıp çıkardığınız o ateşi gördünüz mü?