Kırık Meal (Okunuş) Meali |
|
|yā : EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | n-nebiyyu: peygamber | tteḳi: kork | llahe: Allah'tan | ve lā: ve asla | tuTiǐ: ita'at etme | l-kāfirīne: kafirlere | velmunāfiḳīne: ve münafıklara | inne: şüphesiz | llahe: Allah | kāne: | ǎlīmen: bilendir | Hakīmen: hüküm ve hikmet sahibidir | (33:1) | |
|vettebiǎ': ve uy | mā: şeye | yūHā: vahyedilen | ileyke: sana | min: -den | rabbike: Rabbin- | inne: muhakkak ki | llahe: Allah | kāne: | bimā: şeyleri | teǎ'melūne: yaptıklarınız | ḣabīran: haber almaktadır | (33:2) | |
|ve teve kkel: ve dayan | ǎlā: | llahi: Allah'a | ve kefā: yeter | billahi: Allah | vekīlen: vekil olarak | (33:3) | |
|mā: | ceǎle: yaratmadı | llahu: Allah | liraculin: bir adama | min: | ḳalbeyni: iki kalb | fī: | cevfihi: (göğüs) boşluğunda | ve mā: ve | ceǎle: yapmadı | ezvācekumu: eşlerinizi | l-lāī: | tuZāhirūne: zıhar yaptığınız | minhunne: onlarla | ummehātikum: sizin anneleriniz | ve mā: ve | ceǎle: kılmadı | ed'ǐyā'ekum: evlatlıklarınızı | ebnā'ekum: sizin öz oğullarınız | ƶālikum: bunlar | ḳavlukum: sizin sözlerinizdir | biefvāhikum: ağızlarınıza gelen | vallahu: Allah | yeḳūlu: söyler | l-Haḳḳa: gerçeği | ve huve: ve O | yehdī: iletir | s-sebīle: doğru yola | (33:4) | |
|Ad'ǔhum: onları çağırın | liābāihim: babalarına nisbetle | huve: bu | eḳseTu: daha adaletlidir | ǐnde: yanında | llahi: Allah | fein: eğer | lem: | teǎ'lemū: bilmiyorsanız | ābā'ehum: babalarını | feiḣvānukum: onlar sizin kardeşlerinizdir | fī: | d-dīni: dinde | ve mevālīkum: ve dostlarınızdır | veleyse: ve yoktur | ǎleykum: size | cunāHun: bir günah | fīmā: yaptığınızda | eḣTa'tum: yanılarak | bihi: bu konuda | velākin: fakat vardır | mā: | teǎmmedet: bile bile yaptığında | ḳulūbukum: kalblerinizin | ve kāne: ve | llahu: Allah | ğafūran: çok bağışlayandır | raHīmen: çok esirgeyendir | (33:5) | |
|En-nebiyyu: peygamber | evlā: daha yakındır | bil-mu'minīne: mü'minlere | min: -ndan | enfusihim: canları- | ve ezvācuhu: ve onun eşleri | ummehātuhum: onların anneleridir | ve ūlū: (anne tarafından akrabalar) | l-erHāmi: (anne tarafından akrabalar) | beǎ'Duhum: bir kısmı | evlā: daha yakındırlar | bibeǎ'Din: diğerine | fī: | kitābi: kitabında | llahi: Allah'ın | mine: öteki | l-mu'minīne: mü'minlerden | velmuhācirīne: ve muhacirlerden | illā: ancak hariç | en: | tef'ǎlū: yapmanız | ilā: | evliyāikum: dostlarınıza | meǎ'rūfen: bir iyilik | kāne: | ƶālike: bunlar | fī: | l-kitābi: Kitapta | mesTūran: yazılmıştır | (33:6) | |
|ve iƶ: ve hani | eḣaƶnā: biz almıştık | mine: -den | n-nebiyyīne: peygamberler- | mīṧāḳahum: ahidlerini | ve minke: ve senden | ve min: ve | nūHin: Nuh'dan | ve ibrāhīme: ve İbrahim'den | ve mūsā: ve Musa'dan | ve ǐysā: ve Îsa'dan | bni: oğlu | meryeme: Meryem | ve eḣaƶnā: ve almıştık | minhum: onlardan | mīṧāḳan: söz | ğalīZen: sapasağlam | (33:7) | |
|liyesele: sorması için | S-Sādiḳīne: doğrulara | ǎn: -ndan | Sidḳihim: doğrulukları- | ve eǎdde: ve hazırlamıştır | lilkāfirīne: kafirler için | ǎƶāben: bir azab | elīmen: acıklı | (33:8) | |
|yā : EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | elleƶīne: kimseler | āmenū: inanan(lar) | ƶkurū: hatırlayın | niǎ'mete: ni'metini | llahi: Allah'ın | ǎleykum: size olan | iƶ: hani bir zaman | cā'etkum: size gelmişti | cunūdun: ordular | fe erselnā: ve biz göndermiştik | ǎleyhim: onların üzerine | rīHen: bir rüzgar | ve cunūden: ve ordular | lem: | teravhā: sizin görmediğiniz | ve kāne: ve idi | llahu: Allah | bimā: şeyleri | teǎ'melūne: yaptıklarınız | beSīran: görmekte | (33:9) | |
|iƶ: hani | cā'ūkum: onlar gelmişlerdi | min: -den | fevḳikum: üstünüz- | ve min: ve | esfele: alt tarafınızdan | minkum: sizin | ve iƶ: ve hani | zāğati: kaymıştı | l-ebSāru: gözler | ve beleğati: ve dayanmıştı | l-ḳulūbu: yürekler | l-Hanācira: hançerelere | ve teZunnūne: ve zanda bulunuyordunuz | billahi: Allah hakında | Z-Zunūnā: türlü düşüncelerle | (33:10) | |
|hunālike: işte orada | btuliye: denenmişti | l-mu'minūne: mü'minler | ve zulzilū: ve sarsılmışlardı | zilzālen: bir sarsıntı ile | şedīden: şiddetli | (33:11) | |
|ve iƶ: ve hani | yeḳūlu: diyordu | l-munāfiḳūne: münafıklar | velleƶīne: ve bulunanlar | fī: | ḳulūbihim: kalblerinde | meraDun: hastalık | mā: | veǎdenā: bize vaadde bulunmadı | llahu: Allah | ve rasūluhu: ve Resulü | illā: dışında | ğurūran: boş vaatler | (33:12) | |
|ve iƶ: ve hani | ḳālet: demişti ki | Tāifetun: bir grup | minhum: onlardan | yā: EY/HEY/AH | ehle: halk | yeṧribe: Yesrib (Medine) | lā: artık yoktur | muḳāme: duracak yer | lekum: size | ferciǔ: dönün | ve yeste'ƶinu: ve izin istiyordu | ferīḳun: bir topluluk | minhumu: onlardan | n-nebiyye: peygamberden | yeḳūlūne: diyerek | inne: gerçekten | buyūtenā: evlerimiz | ǎvratun: (sağlam değil) açıktır | ve mā: oysa değildi | hiye: onlar(ın evleri) | biǎvratin: açık | in: | yurīdūne: istemiyorlardı | illā: başka bir şey | firāran: kaçmak(tan) | (33:13) | |
|velev: ve eğer | duḣilet: girilseydi | ǎleyhim: onların üzerine | min: -dan | eḳTārihā: her yan- | ṧumme: sonra | suilū: istenseydi | l-fitnete: baskı ve işkence yapmaları | lātevhā: elbette yaparlardı | ve mā: ve | telebbeṧū: gecikmezlerdi | bihā: bunda | illā: dışında | yesīran: azıcık | (33:14) | |
|veleḳad: oysa | kānū: idiler | ǎāhedū: söz vermişler | llahe: Allah'a | min: | ḳablu: daha önce | lā: | yuvellūne: dön(üp kaç)mayacaklarına | l-edbāra: arkalarına | ve kāne: ve idiler | ǎhdu: verilen sözden | llahi: Allah'a | mes'ūlen: sorumlu | (33:15) | |
|ḳul: de ki | len: | yenfeǎkumu: size fayda vermez | l-firāru: kaçmak | in: eğer | ferartum: kaçıyorsanız | mine: -den | l-mevti: ölüm- | evi: veya | l-ḳatli: öldürülmekten | ve iƶen: o zaman bile | lā: | tumetteǔne: yaşatılmazsınız | illā: dışında | ḳalīlen: pek az | (33:16) | |
|ḳul: de ki | men: kimdir? | ƶā: şu | lleƶī: kimse ki | yeǎ'Simukum: sizi koruyacak | mine: -dan | llahi: Allah- | in: eğer | erāde: istese | bikum: size | sū'en: bir kötülük | ev: veya | erāde: dilese | bikum: size | raHmeten: rahmet | ve lā: | yecidūne: bulamazlar | lehum: kendilerine | min: | dūni: başka | llahi: Allah'tan | veliyyen: bir dost | ve lā: ne de | neSīran: bir yardımcı | (33:17) | |
|ḳad: elbette | yeǎ'lemu: biliyor | llahu: Allah | l-muǎvviḳīne: alıkoyanları | minkum: içinizden | velḳāilīne: ve diyenleri | liiḣvānihim: kardeşlerine | helumme: gelin | ileynā: bize | ve lā: | ye'tūne: onlar gelmezler | l-be'se: savaşa | illā: dışında | ḳalīlen: pek azı | (33:18) | |
|eşiHHaten: cimriler olarak | ǎleykum: size karşı | feiƶā: ne zaman ki | cā'e: gelince | l-ḣavfu: korku | raeytehum: görürsün | yenZurūne: baktıklarını | ileyke: sana | tedūru: dönerek | eǎ'yunuhum: gözleri | kālleƶī: gibi | yuğşā: baygınlığı | ǎleyhi: onların üstüne | mine: | l-mevti: ölüm | feiƶā: ne zaman ki | ƶehebe: gidince | l-ḣavfu: korku | seleḳūkum: sizi incitirler | bielsinetin: dillerle | Hidādin: sivri | eşiHHaten: düşkünlük göstererek | ǎlā: karşı | l-ḣayri: hayra | ulāike: onlar | lem: | yu'minū: inanmamışlar | feeHbeTa: bu yüzden boşa çıkarmıştır | llahu: Allah | eǎ'mālehum: onların işlerini | ve kāne: ve | ƶālike: bu | ǎlā: göre | llahi: Allah'a | yesīran: kolaydır | (33:19) | |
|yeHsebūne: sanıyorlardı | l-eHzābe: orduların | lem: | yeƶhebū: gitmediklerini | ve in: eğer | ye'ti: gelseler | l-eHzābu: ordular | yeveddū: arzu ederlerdi | lev: keşke | ennehum: kendileri | bādūne: çölde bulunmayı | fī: arasında | l-eǎ'rābi: Araplar | yeselūne: sorup öğrenmeyi | ǎn: --den | enbāikum: sizin haberleriniz- | velev: ve şayet | kānū: bulunsalardı | fīkum: içinizde | mā: | ḳātelū: dövüşmezlerdi | illā: dışında | ḳalīlen: pek azı | (33:20) | |
|leḳad: andolsun | kāne: vardır | lekum: sizin için | fī: | rasūli: Elçisinde | llahi: Allah'ın | usvetun: bir örnek | Hasenetun: en güzel | limen: kimseler için | kāne: | yercū: kavuşmaya inanan | llahe: Allah'a | velyevme: ve gününe | l-āḣira: ahiret | ve ƶekera: ve anan | llahe: Allah'ı | keṧīran: çokça | (33:21) | |
|velemmā: zaman | raā: gördükleri | l-mu'minūne: mü'minler | l-eHzābe: (düşman) orduları | ḳālū: dediler | hāƶā: bu | mā: | veǎdenā: bize va'dettiğidir | llahu: Allah'ın | ve rasūluhu: ve Resulünün | ve Sadeḳa: ve doğrudur | llahu: Allah | ve rasūluhu: ve Resulü | ve mā: ve | zādehum: artırmadı | illā: başka bir şey | īmānen: imanlarını | ve teslīmen: ve teslimiyetlerini | (33:22) | |
|mine: -den | l-mu'minīne: mü'minler- | ricālun: erkekler | Sadeḳū: durdular | mā: | ǎāhedū: verdikleri sözde | llahe: Allah | ǎleyhi: üzerine | fe minhum: onlardan | men: kimi | ḳaDā: yerine getirdi | neHbehu: adağını | ve minhum: ve onlardan | men: kimi | yenteZiru: (şehidlik) beklemektedir | ve mā: ve asla | beddelū: (sözlerini) değiştirmemişlerdir | tebdīlen: değişiklikle | (33:23) | |
|liyecziye: mükafatladırsın | llahu: Allah | S-Sādiḳīne: doğruları | biSidḳihim: doğruluklarıyle | ve yuǎƶƶibe: ve azabetsin | l-munāfiḳīne: iki yüzlülere | in: şayet | şā'e: dilerse | ev: yahut | yetūbe: tevbelerini kabul buyursun | ǎleyhim: onlardan | inne: şüphesiz | llahe: Allah | kāne: | ğafūran: çok bağışlayandır | raHīmen: çok esirgeyendir | (33:24) | |
|ve radde: geri çevirdi | llahu: Allah | elleƶīne: kimseleri | keferū: inkar edenleri | biğayZihim: öfkeleriyle | lem: | yenālū: eremediler | ḣayran: hayra | ve kefā: ve yeter | llahu: Allah | l-mu'minīne: mü'minlere | l-ḳitāle: savaşta | ve kāne: ve | llahu: Allah | ḳaviyyen: güçlüdür | ǎzīzen: üstündür | (33:25) | |
|ve enzele: ve indirdi | elleƶīne: kimseleri | Zāherūhum: onlara yardım eden | min: -nden | ehli: ehli- | l-kitābi: Kitap | min: -nden | SayāSiyhim: kaleleri- | ve ḳaƶefe: ve düşürdü | fī: içine | ḳulūbihimu: kalbleri | r-ruǎ'be: korku | ferīḳan: bir kısmını | teḳtulūne: öldürüyordunuz | ve te'sirūne: ve esir alıyordunuz | ferīḳan: bir kısmını da | (33:26) | |
|ve evraṧekum: ve size miras verdi | erDehum: topraklarını | ve diyārahum: ve yurtlarını | ve emvālehum: ve mallarını | ve erDan: ve bir toprağı | lem: | teTaūhā: henüz ayak basmadığınız | ve kāne: ve | llahu: Allah | ǎlā: üzerine | kulli: her | şey'in: şey | ḳadīran: kadirdir | (33:27) | |
|yā : EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | n-nebiyyu: peygamber | ḳul: söyle | liezvācike: eşlerine | in: eğer | kuntunne: siz | turidne: istiyorsanız | l-Hayāte: hayatını | d-dunyā: dünya | ve zīnetehā: ve süsünü | feteǎāleyne: gelin | umettiǎ'kunne: size (boşanma bedeli) vereyim | ve userriHkunne: ve sizi salayım | serāHen: bir salışla | cemīlen: güzel | (33:28) | |
|vein: ve eğer | kuntunne: siz | turidne: istiyorsanız | llahe: Allah'ı | ve rasūlehu: ve Eçisini | ve ddāra: ve yurdunu | l-āḣirate: ahiret | feinne: şüphesiz | llahe: Allah | eǎdde: hazırlamıştır | lilmuHsināti: güzel hareket edenlere | minkunne: sizden | ecran: bir mükafat | ǎZīmen: büyük | (33:29) | |
|yā: EY/HEY/AH | nisā'e: kadınları | n-nebiyyi: peygamber | men: kim | ye'ti: yaparsa | minkunne: sizden | bifāHişetin: bir fuhuş (edepsizlik) | mubeyyinetin: açık | yuDāǎf: artırılır | lehā: onun için | l-ǎƶābu: azab | Diǎ'feyni: iki kat | ve kāne: ve | ƶālike: bu | ǎlā: göre | llahi: Allah'a | yesīran: kolaydır | (33:30) | |
|ve men: fakat kim | yeḳnut: ita'ate devam ederse | minkunne: sizden | lillahi: Allah'a | ve rasūlihi: ve Resulüne | ve teǎ'mel: ve yaparsa | SāliHen: yararlı iş | nu'tihā: ona veririz | ecrahā: mükafatını | merrateyni: iki kez | ve eǎ'tednā: ve hazırlamışızdır | lehā: onun için | rizḳan: bir rızık | kerīmen: bol | (33:31) | |
|yā: EY/HEY/AH | nisā'e: kadınları | n-nebiyyi: peygamber | lestunne: siz değilsiniz | keeHadin: herhangi biri gibi | mine: -dan | n-nisā'i: kadınlar- | ini: eğer | tteḳaytunne: (Allah'tan) sakınıyorsanız | felā: | teḣDeǎ'ne: yumuşak bir eda yapmayın | bil-ḳavli: sözlerinizde | feyeTmeǎ: böylece tamah etmesin | lleƶī: bulunan | fī: | ḳalbihi: kalbinde | meraDun: hastalık | veḳulne: ve söyleyin | ḳavlen: bir söz | meǎ'rūfen: güzel | (33:32) | |
|ve ḳarne: ve vakarla oturun | fī: | buyūtikunne: evlerinizde | ve lā: asla | teberracne: açılıp kırıtmayın | teberruce: açılıp kırıtması gibi | l-cāhiliyyeti: cahiliyenin | l-ūlā: ilk | ve eḳimne: ve -doğrulun | S-Salāte: SaLâTe/Desteğe- | ve ātīne: ve verin | z-zekāte: zekatı | ve eTiǎ'ne: ve uyun | llahe: Allah'a | ve rasūlehu: ve Resulüne | innemā: şüphesiz | yurīdu: istiyor | llahu: Allah | liyuƶhibe: gidermek | ǎnkumu: sizden | r-ricse: kiri | ehle: -halkı | l-beyti: Yapı | ve yuTahhirakum: ve sizi temizlemek | teThīran: tertemiz | (33:33) | |
|veƶkurne: ve hatırlayın | mā: şeyleri | yutlā: okunan | fī: -a dair | buyūtikunne: Yapılanmanız | min: -nden | āyāti: ayetleri- | llahi: Allah'ın | velHikmeti: ve hikmeti | inne: şüphesiz | llahe: Allah | kāne: | leTīfen: latiftir | ḣabīran: haber alandır | (33:34) | |
|inne: şüphesiz | l-muslimīne: müslüman erkekler | velmuslimāti: ve müslüman kadınlar | velmu'minīne: mü'min erkekler | velmu'mināti: ve mü'min kadınlar | velḳānitīne: ta'ate devam eden erkekler | velḳānitāti: ve ta'ate devam eden kadınlar | ve SSādiḳīne: doğru erkekler | ve SSādiḳāti: ve doğru kadınlar | ve SSābirīne: sabreden erkekler | ve SSābirāti: ve sabreden kadınlar | velḣāşiǐyne: saygılı erkekler | velḣāşiǎāti: ve saygılı kadınlar | velmuteSaddiḳīne: sadaka veren erkekler | velmuteSaddiḳāti: ve sadaka veren kadınlar | ve SSāimīne: oruç tutan erkekler | ve SSāimāti: ve oruç tutan kadınlar | velHāfiZīne: koruyan erkekler | furūcehum: ırzlarını | velHāfiZāti: ve koruyan kadınlar | veƶƶākirīne: zikreden erkekler | llahe: Allah'ı | keṧīran: çok | veƶƶākirāti: ve zikreden kadınlar | eǎdde: hazırlamıştır | llahu: Allah | lehum: bunlar için | meğfiraten: bağışlanma | ve ecran: ve bir mükafat | ǎZīmen: büyük | (33:35) | |
|ve mā: artık yoktur | kāne: | limu'minin: inanmış bir erkek için | ve lā: ve | mu'minetin: inanmış kadın (için) | iƶā: zaman | ḳaDā: hüküm verdiği | llahu: Allah | ve rasūluhu: ve Resulü | emran: bir işte | en: | yekūne: olması | lehumu: onlar için | l-ḣiyeratu: seçme hakkı | min: | emrihim: o işi | ve men: ve kim | yeǎ'Si: karşı gelirse | llahe: Allah'a | ve rasūlehu: ve Resulüne | feḳad: elbette | Delle: sapıklığa düşer | Delālen: bir sapkınlıkla | mubīnen: apaçık | (33:36) | |
|ve iƶ: ve hani | teḳūlu: diyordun | lilleƶī: kimseye | en'ǎme: ni'met verdiği | llahu: Allah'ın | ǎleyhi: ona | ve en'ǎmte: ve senin ni'met verdiğin | ǎleyhi: kendisine | emsik: tut | ǎleyke: yanında | zevceke: eşini | vetteḳi: ve kork | llahe: Allah'tan | vetuḣfī: fakat gizliyordun | fī: | nefsike: içinde | mā: şeyi | llahu: Allah'ın | mubdīhi: açığa vuracağı | ve teḣşā: ve çekiniyordun | n-nāse: insanlardan | vallahu: Allah'tır | eHaḳḳu: layık olan | en: | teḣşāhu: çekinmene | felemmā: ne zaman ki | ḳaDā: kesince | zeydun: Zeyd | minhā: o kadından | veTaran: ilişiğini | zevvecnākehā: biz onu sana nikahladık | likey: için | lā: | yekūne: olmaması | ǎlā: üzerine | l-mu'minīne: mü'minler | Haracun: bir güçlük | fī: hususunda | ezvāci: evlenmek | ed'ǐyāihim: evlatlıkları | iƶā: zaman | ḳaDev: kestikleri | minhunne: kadınlarıyle | veTaran: ilişkilerini | ve kāne: ve | emru: buyruğu | llahi: Allah'ın | mef'ǔlen: yerine getirilmiştir | (33:37) | |
|mā: yoktur | kāne: | ǎlā: üzerine | n-nebiyyi: Peygamber | min: herhangi | Haracin: bir güçlük | fīmā: bir şeyde | feraDe: takdir ettiği | llahu: Allah'ın | lehu: kendisine | sunnete: yasasıdır | llahi: Allah'ın | fī: arasında | elleƶīne: | ḣalev: geçenler | min: | ḳablu: sizden önce | ve kāne: ve | emru: emri | llahi: Allah'ın | ḳaderan: bir kaderdir | meḳdūran: takdir edilmiş | (33:38) | |
|elleƶīne: onlar ki | yubelliğūne: duyururlar | risālāti: elçiliğini | llahi: Allah'ın | ve yeḣşevnehu: ve O'ndan korkarlar | ve lā: ve | yeḣşevne: korkmazlar | eHaden: kimseden | illā: başka | llahe: Allah'dan | ve kefā: ve yeter | billahi: Allah | Hasīben: hesap görücü olarak | (33:39) | |
|mā: değildir | kāne: | muHammedun: Muhammed | ebā: babası | eHadin: birinin | min: -den | ricālikum: sizin erkekleriniz- | velākin: fakat | rasūle: Elçisidir | llahi: Allah'ın | ve ḣāteme: ve sonuncusudur | n-nebiyyīne: peygamberlerin | ve kāne: ve | llahu: Allah | bikulli: her | şey'in: şeyi | ǎlīmen: bilendir | (33:40) | |
|yā : EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | elleƶīne: kimseler | āmenū: inanan(lar) | ƶkurū: anın | llahe: Allah'ı | ƶikran: anışla | keṧīran: çok | (33:41) | |
|ve sebbiHūhu: ve O'nu tesbih edin | bukraten: sabah | ve eSīlen: akşam | (33:42) | |
|huve: O | lleƶī: (Allah) ki | yuSallī: desteklemektedir | ǎleykum: üzerinize | ve melāiketuhu: ve melekleri | liyuḣricekum: çıkasınız diye | mine: -dan | Z-Zulumāti: karanlıklar- | ilā: | n-nūri: aydınlığa | ve kāne: ve | bil-mu'minīne: inananlara karşı | raHīmen: çok esirgeyendir | (33:43) | |
|teHiyyetuhum: karşılanırlar | yevme: gün | yelḳavnehu: kendisine kavuştukları | selāmun: selam ile | ve eǎdde: ve hazırlanmıştır | lehum: onlara | ecran: bir mükafat | kerīmen: güzel | (33:44) | |
|yā : EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | n-nebiyyu: peygamber | innā: elbette biz | erselnāke: seni gönderdik | şāhiden: şahid | ve mubeşşiran: ve müjdeci | ve neƶīran: ve uyarıcı | (33:45) | |
|ve dāǐyen: ve da'vetçi | ilā: | llahi: Allah'a | biiƶnihi: izniyle | ve sirācen: ve bir lamba | munīran: aydınlatıcı | (33:46) | |
|ve beşşiri: ve müjdele | l-mu'minīne: mü'minlere | bienne: ki gerçekten | lehum: onlara vardır | mine: -tan | llahi: Allah- | feDlen: bir lutuf | kebīran: büyük | (33:47) | |
|ve lā: ve asla | tuTiǐ: ita'at etme | l-kāfirīne: kafirlere | velmunāfiḳīne: ve münafıklara | ve deǎ': ve aldırma | eƶāhum: onların eziyetlerine | ve teve kkel: ve dayan | ǎlā: | llahi: Allah'a | ve kefā: ve yeter | billahi: Allah | vekīlen: vekil olarak | (33:48) | |
|yā : EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | elleƶīne: kimseler | āmenū: inanan(lar) | iƶā: zaman | nekeHtumu: nikahladığınız | l-mu'mināti: inanan kadınları | ṧumme: sonra | Talleḳtumūhunne: boşarsanız | min: | ḳabli: önce | en: | temessūhunne: onlara dokunmadan | femā: yoktur | lekum: size | ǎleyhinne: onların üzerinde | min: | ǐddetin: bir iddet (hakkınız) | teǎ'teddūnehā: sayacağınız | femettiǔhunne: hemen geçimliklerini verin | ve serriHūhunne: ve onları serbest bırakın | serāHen: bir bırakışla | cemīlen: güzel | (33:49) | |
|yā : EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | n-nebiyyu: peygamber | innā: şüphesiz biz | eHlelnā: helal kıldık | leke: sana | ezvāceke: eşlerini | l-lātī: | āteyte: verdiğin | ucūrahunne: ücretlerini (mehirlerini) | ve mā: ve | meleket: bulunanları | yemīnuke: elinde | mimmā: -nden | efā'e: ganimet verdiği- | llahu: Allah'ın | ǎleyke: sana | ve benāti: ve kızlarını | ǎmmike: amcanın | ve benāti: ve kızlarını | ǎmmātike: halalarının | ve benāti: ve kızlarını | ḣālike: dayının | ve benāti: ve kızlarını | ḣālātike: teyzelerinin | l-lātī: | hācerne: hicret eden | meǎke: seninle beraber | vemraeten: ve kadını | mu'mineten: inanmış | in: eğer | vehebet: hibe ederse | nefsehā: kendisini | linnebiyyi: peygambere | in: eğer | erāde: dilediyse | n-nebiyyu: peygamberi | en: | yestenkiHahā: kendisini nikahlamayı | ḣāliSaten: mahsus olarak | leke: sana | min: | dūni: dışında | l-mu'minīne: mü'minlerin | ḳad: elbette | ǎlimnā: biz biliyoruz | mā: şeyi | feraDnā: gerekli kıldığımız | ǎleyhim: onlara | fī: hakkında | ezvācihim: eşleri | ve mā: ve | meleket: bulunanlar | eymānuhum: ellerinin | likeylā: için | yekūne: olmaması | ǎleyke: sana | Haracun: bir zorluk | ve kāne: ve | llahu: Allah | ğafūran: çok bağışlayan | raHīmen: çok esirgeyendir | (33:50) | |
|turcī: geri bırakır | men: kimseyi | teşā'u: dilediği | minhunne: onlardan | vetu'vī: ve alırsın | ileyke: yanına | men: kimseyi | teşā'u: dilediğin | ve meni: ve kimseye | bteğayte: arzu ettiği(ne dönmekte) | mimmen: | ǎzelte: ayrıldıklarından | felā: yoktur | cunāHa: bir günah | ǎleyke: senin üzerine | ƶālike: budur | ednā: en elverişli olan | en: | teḳarra: aydınlanmasına | eǎ'yunuhunne: onların gözlerinin | ve lā: ve | yeHzenne: tasalanmamalarına | ve yerDeyne: ve razı olmalarına | bimā: | āteytehunne: senin verdiklerine | kulluhunne: hepsinin | vallahu: Allah | yeǎ'lemu: bilir | mā: olanı | fī: | ḳulūbikum: sizin kalblerinizde | ve kāne: ve | llahu: Allah | ǎlīmen: bilendir | Halīmen: halimdir | (33:51) | |
|lā: değildir | yeHillu: helal | leke: sana | n-nisā'u: (başka) kadınlar | min: | beǎ'du: bundan sonra | ve lā: ve yoktur | en: | tebeddele: değiştirmen | bihinne: bunları | min: | ezvācin: başka eşlerle | velev: şayet | eǎ'cebeke: çok hoşuna gitse de | Husnuhunne: güzellikleri | illā: bunun dışındadır | mā: | meleket: bulunanlar (cariyeler) | yemīnuke: elinde | ve kāne: ve | llahu: Allah | ǎlā: üzerine | kulli: her | şey'in: şey | raḳīben: gözetleyicidir | (33:52) | |
|yā : EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | elleƶīne: kimseler | āmenū: inanan(lar) | lā: | tedḣulū: girmeyin | buyūte: evlerine | n-nebiyyi: Peygamber'in | illā: ancak hariçtir | en: | yu'ƶene: izin verilmesi | lekum: size | ilā: | Taǎāmin: yemeğe | ğayra: olmadan | nāZirīne: gözetleyiciler | ināhu: vaktini | velākin: fakat | iƶā: zaman | duǐytum: çağrıldığınız | fedḣulū: girin | fe iƶā: | Taǐmtum: yemeği yeyince | fenteşirū: dağılın | ve lā: | muste'nisīne: dalmayın | liHadīṧin: söze | inne: çünkü | ƶālikum: bu | kāne: | yu'ƶī: incitiyordu | n-nebiyye: Peygamberi | fe yesteHyī: fakat o utanıyordu | minkum: sizden | vallahu: fakat Allah | lā: | yesteHyī: utanmaz | mine: -ten | l-Haḳḳi: gerçek(i söylemek)- | ve iƶā: zaman | seeltumūhunne: onlarda istediğiniz | metāǎn: bir şey | feselūhunne: isteyin | min: -ndan | verā'i: arkası- | Hicābin: perde | ƶālikum: bu | eTheru: daha temizdir | liḳulūbikum: sizin kalbleriniz için | ve ḳulūbihinne: ve onların kalbleri için | ve mā: ve olamaz | kāne: | lekum: sizin | en: | tu'ƶū: incitmeniz | rasūle: Elçisini | llahi: Allah'ın | ve lā: ve olamaz | en: | tenkiHū: nikahlamanız | ezvācehu: onun eşlerini | min: | beǎ'dihi: kendisinden sonra | ebeden: asla | inne: çünkü | ƶālikum: bu | kāne: | ǐnde: katında | llahi: Allah | ǎZīmen: büyük(bir günah)tır | (33:53) | |
|in: eğer | tubdū: açığa vursanız | şey'en: bir şeyi | ev: yahut | tuḣfūhu: onu gizleseniz | feinne: şüphesiz | llahe: Allah | kāne: | bikulli: her | şey'in: şeyi | ǎlīmen: bilmektedir | (33:54) | |
|lā: yoktur | cunāHa: bir günah | ǎleyhinne: onlara | fī: hakkında | ābāihinne: babaları | ve lā: ve yoktur | ebnāihinne: oğulları | ve lā: ve yoktur | iḣvānihinne: kardeşleri | ve lā: ve yoktur | ebnā'i: oğulları | iḣvānihinne: kardeşlerinin | ve lā: ve yoktur | ebnā'i: oğulları | eḣavātihinne: kızkardeşlerinin | ve lā: ve yoktur | nisāihinne: kadınları | ve lā: ve yoktur | mā: | meleket: bulunan(köle)leri | eymānuhunne: ellerinde | vetteḳīne: ve korkun | llahe: Allah'tan | inne: şüphesiz | llahe: Allah | kāne: | ǎlā: üzerine | kulli: her | şey'in: şey | şehīden: şahittir | (33:55) | |
|inne: şüphesiz | llahe: Allah | ve melāiketehu: ve melekleri | yuSallūne: -desteklemektedirler | ǎlā: | n-nebiyyi: Nebiyi- | yā : EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | elleƶīne: -kimseler | āmenū: doğrulamış- | Sallū: -destekleşin | ǎleyhi: üzerine(ona)- | ve sellimū: ve barışarak | teslīmen: barıştırın | (33:56) | |
|inne: Kİ | elleƶīne: -kimselerdir | yu'ƶūne: inciten- | llahe: Allah'ı | ve rasūlehu: ve Elçisini | leǎnehumu: -lanetledikleri | llahu: Allah'ın- | fī: | d-dunyā: dünyada | vel'āḣirati: ve ahirette | ve eǎdde: ve hazırlamıştır | lehum: onlar için | ǎƶāben: bir azab | muhīnen: alçaltıcı | (33:57) | |
|velleƶīne: | yu'ƶūne: incitenler | l-mu'minīne: mü'min erkekleri | velmu'mināti: ve mü'min kadınları | biğayri: dışındaki | mā: bir şeyle | ktesebū: yaptıklarının | feḳadi: elbette | Htemelū: yüklenmişlerdir | buhtānen: bir iftira | ve iṧmen: ve bir günah | mubīnen: açık | (33:58) | |
|yā : EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | n-nebiyyu: Peygamber | ḳul: söyle | liezvācike: eşlerine | ve benātike: ve kızlarına | ve nisā'i: ve kadınlarına | l-mu'minīne: inananların | yudnīne: salsınlar | ǎleyhinne: üstlerine | min: | celābībihinne: örtülerini | ƶālike: budur | ednā: en elverişli olan | en: | yuǎ'rafne: onların tanınması için | fe lā: | yu'ƶeyne: incitilmemesi için | ve kāne: ve | llahu: Allah | ğafūran: çok bağışlayandır | raHīmen: çok esirgeyendir | (33:59) | |
|lein: andolsun eğer | lem: | yentehi: vazgeçmezlerse | l-munāfiḳūne: iki yüzlüler | velleƶīne: ve | fī: bulunanlar | ḳulūbihim: kalblerinde | meraDun: bir hastalık | velmurcifūne: kötü haberler yayanlar | fī: | l-medīneti: şehirde | lenuğriyenneke: seni üstüne süreriz | bihim: onların | ṧumme: sonra | lā: | yucāvirūneke: senin yanında kalamazlar | fīhā: orada | illā: dışında | ḳalīlen: az bir zaman | (33:60) | |
|mel'ǔnīne: la'netlenirler | eynemā: nerede | ṧuḳifū: bulunsalar | uḣiƶū: yakalanırlar | ve ḳuttilū: ve öldürülürler | teḳtīlen: şiddetle | (33:61) | |
|sunnete: sünneti (yasası) budur | llahi: Allah'ın | fī: arasındaki | elleƶīne: | ḣalev: geçen(millet)ler | min: | ḳablu: önceden | velen: ve | tecide: (imkan) bulamazsın | lisunneti: sünnetini (yasasını) | llahi: Allah'ın | tebdīlen: değiştirmeğe | (33:62) | |
|yeseluke: sana soruyorlar | n-nāsu: insanlar | ǎni: | s-sāǎti: sa'atten | ḳul: de ki | innemā: şüphesiz | ǐlmuhā: onun bilgisi | ǐnde: yanındadır | llahi: Allah'ın | ve mā: ve ne? | yudrīke: bilirsin | leǎlle: belki | s-sāǎte: sa'at | tekūnu: olur | ḳarīben: yakın | (33:63) | |
|inne: şüphesiz | llahe: Allah | leǎne: la'net etmiştir | l-kāfirīne: kafirlere | ve eǎdde: ve hazırlamıştır | lehum: onlar için | seǐyran: çılgın bir ateş | (33:64) | |
|ḣālidīne: kalacaklardır | fīhā: orada | ebeden: ebediyyen | lā: | yecidūne: bulamayacaklardır | veliyyen: bir dost | ve lā: ve ne de | neSīran: yardımcı | (33:65) | |
|yevme: gün | tuḳallebu: çevrildiği | vucūhuhum: yüzleri | fī: içinde | n-nāri: ateşin | yeḳūlūne: derler ki | yā: EY/HEY/AH | leytenā: keşke biz | eTaǎ'nā: ita'at etseydik | llahe: Allah'a | ve eTaǎ'nā: ve ita'at etseydik | r-rasūlā: elçiye | (33:66) | |
|ve ḳālū: ve dediler ki | rabbenā: rabbimiz | innā: şüphesiz biz | eTaǎ'nā: uyduk | sādetenā: beylerimize | ve kuberā'enā: ve büyüklerimize | fe eDellūnā: bizi saptırdılar | s-sebīlā: yoldan | (33:67) | |
|rabbenā: rabbimiz | ātihim: onlara ver | Diǎ'feyni: iki kat | mine: -dan | l-ǎƶābi: azab- | vel'ǎnhum: ve onlara la'net eyle | leǎ'nen: bir la'netle | kebīran: büyük | (33:68) | |
|yā : EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | elleƶīne: kimseler | āmenū: inanan(lar) | lā: | tekūnū: olmayın | kālleƶīne: kimseler gibi | āƶev: eziyet eden | mūsā: Musa'ya | feberraehu: onu beraat ettirdi | llahu: Allah | mimmā: | ḳālū: onların dediklerinden | ve kāne: ve idi | ǐnde: yanında | llahi: Allah | vecīhen: itibarlı | (33:69) | |
|yā : EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | elleƶīne: kimseler | āmenū: inanan(lar) | tteḳū: korkun | llahe: Allah'tan | ve ḳūlū: ve söyleyin | ḳavlen: söz | sedīden: doğru | (33:70) | |
|yuSliH: düzeltsin | lekum: sizin | eǎ'mālekum: işlerinizi | ve yeğfir: ve bağışlasın | lekum: sizin | ƶunūbekum: günahlarınızı | ve men: ve kim | yuTiǐ: ita'at ederse | llahe: Allah'a | ve rasūlehu: ve Resulüne | feḳad: elbette | fāze: ermiş olur | fevzen: bir başarıya | ǎZīmen: büyük | (33:71) | |
|innā: şüphesiz biz | ǎraDnā: sunduk | l-emānete: emaneti | ǎlā: | s-semāvāti: göklere | vel'erDi: ve yere | velcibāli: ve dağlara | feebeyne: fakat kaçındılar | en: | yeHmilnehā: onu yüklenmekten | ve eşfeḳne: ve korktular | minhā: ondan | veHamelehā: ve onu yüklendi | l-insānu: insan | innehu: doğrusu o | kāne: | Zelūmen: çok zalimdir | cehūlen: çok cahildir | (33:72) | |
|liyuǎƶƶibe: azab etsin diye | llahu: Allah | l-munāfiḳīne: iki yüzlü erkeklere | velmunāfiḳāti: ve iki yüzlü kadınlara | velmuşrikīne: ve ortak koşan erkeklere | velmuşrikāti: ve ortak koşan kadınlara | ve yetūbe: ve bağışlasın diye | llahu: Allah | ǎlā: | l-mu'minīne: inanan erkekleri | velmu'mināti: ve inanan kadınları | ve kāne: ve | llahu: Allah | ğafūran: çok bağışlayandır | raHīmen: çok esirgeyendir | (33:73) | |