Edip Yüksel Meali |
|
Kaçınılmaz olay gerçekleştiği zaman,(56:1) | |
Onun gerçekleşmesini artık yalanlayan çıkmaz.(56:2) | |
O alçaltıcıdır, yücelticidir.(56:3) | |
Yerin sallanıp sarsılacağı,(56:4) | |
Ve dağların paramparça edileceği zaman,(56:5) | |
Artık o toz duman haline gelmiştir.(56:6) | |
Sizler de üç bölüme ayrılırsınız.(56:7) | |
Mutlular ne kadar da mutludurlar!(56:8) | |
Mutsuzlar ne kadar da mutsuzdurlar!(56:9) | |
Bir de ileri geçen öncü elitler vardır.(56:10) | |
Onlar (Tanrı'ya) yaklaştırılanlardır.(56:11) | |
Nimet cennetlerinde (bahçelerinde)...(56:12) | |
Onların büyük bir kısmı önceki nesillerden,(56:13) | |
Küçük bir kısmı da sonraki nesillerdendir.(56:14) | |
Lüks mobilyalar üzerinde,(56:15) | |
Karşılıklı yaslanmışlardır.(56:16) | |
Onlara ölümsüz gençler servis yaparlar.(56:17) | |
Kaynaktan doldurulmuş bardaklar, sürahiler ve kadehlerle.(56:18) | |
Ne ara verirler ne de yorulurlar.(56:19) | |
Ve beğendikleri meyveler...(56:20) | |
Canlarının çektiği kuş etleri...(56:21) | |
Güzel eşler...(56:22) | |
Korunmuş inciler gibi...(56:23) | |
Yapmış olduklarına bir karşılık olarak verilir.(56:24) | |
Orada ne bir saçmalık, ne de günaha sokan bir söz işitmezler.(56:25) | |
Sadece, 'Selam, selam,' derler.(56:26) | |
Sağ tarafta olanlar sağ tarafta olacaklar!(56:27) | |
Dikensiz meyve ağaçları,(56:28) | |
Salkımları sarkmış muz ağaçları,(56:29) | |
Uzamış gölgeler,(56:30) | |
Fışkıran sular,(56:31) | |
Ve bol meyveler içindedirler.(56:32) | |
Bunlar ne tükenirler, ne de yasak edilirler!(56:33) | |
Ve onlar yükseltilmiş mobilyalar üzerindedirler.(56:34) | |
Biz kadınları yeniden biçimlendirdik.(56:35) | |
Onları, gençleştirdik.(56:36) | |
Mükemmel biçimde eşlenmişlerdir.(56:37) | |
Sağ tarafta olanlar içindir.(56:38) | |
Onların bir çoğu önceki nesillerdendir.(56:39) | |
Onların bir çoğu da sonraki nesillerdendir.(56:40) | |
Sol tarafta bulunanlar, sol tarafta olacaklardır.(56:41) | |
İşleyen ve kaynayan bir azap içindedirler.(56:42) | |
Sıcak gölgeler altındadırlar.(56:43) | |
Ne soğuktur, ne de yararlı.(56:44) | |
Bundan önce onlar konfor içinde şımarmışlardı.(56:45) | |
Büyük günahı işlemekte direniyorlardı.(56:46) | |
Diyorlardı ki, 'Biz öldükten, toz ve kemiğe dönüştükten sonra mı diriltileceğiz?'(56:47) | |
'Önceki atalarımız da mı?'(56:48) | |
De ki, 'Öncekiler de, sonrakiler de.'(56:49) | |
'Bilinen günün buluşma anı için toplanacaklardır.'(56:50) | |
'Sonra da siz, ey sapıtmışlar, ey yalanlayıcılar,'(56:51) | |
'Zakkum ağacından yiyeceksiniz.'(56:52) | |
'Onunla karnınızı dolduracaksınız.'(56:53) | |
'Ve üzerine kaynar su içeceksiniz.'(56:54) | |
'Susamış devenin içişi gibi içeceksiniz.'(56:55) | |
Yargı gününde işte böyle ağırlanacaklardır.(56:56) | |
Sizi biz yarattık, doğrulamanız gerekmez miydi?(56:57) | |
Attığınız meniye dikkat ettiniz mi?(56:58) | |
Siz mi onu yaratıyorsunuz, yoksa biz mi yaratıyoruz?(56:59) | |
Aranızda ölümünüzü önceden biz belirledik. Kimse bizi engelleyemez:(56:60) | |
Sizi başka nesillerle değiştirmekten, yahut sizi bilmediğiniz bir biçimde yaratmaktan....(56:61) | |
İlk yaratılışı biliyorsunuz. Öğüt almalı değil misiniz?(56:62) | |
Ektiğinize dikkat ettiniz mi?(56:63) | |
Siz mi onu yetiştiriyorsunuz, yoksa biz mi?(56:64) | |
Dileseydik onu samana çevirirdik de siz şaşardınız:(56:65) | |
'Borca girdik.'(56:66) | |
'Doğrusu, yoksun bırakıldık.'(56:67) | |
İçmekte olduğunuz suya dikkat ettiniz mi?(56:68) | |
Onu bulutlardan siz mi indiriyorsunuz, yoksa biz mi?(56:69) | |
Dileseydik onu tuzlu yapardık. Şükretmez misiniz?(56:70) | |
Yakmakta olduğunuz ateşe dikkat ettiniz mi?(56:71) | |
Onun ağacını siz mi başlattınız, yoksa biz mi başlatmaktayız?(56:72) | |
Kullananlar için biz onu bir ibret ve yararlı yaptık.(56:73) | |
Öyleyse Büyük Rabbinin ismini yücelt.(56:74) | |
Yıldızların yerlerine yemin ederim.(56:75) | |
Onun ne büyük bir yemin olduğunu bir bilseniz!(56:76) | |
Bu, onurlu bir Kuran'dır.(56:77) | |
Gizli bir kitaptadır.(56:78) | |
Onu ancak temizler kavrayabilir.(56:79) | |
Evrenlerin Rabbinden indirilmiştir.(56:80) | |
Siz bu sözü mü küçümsüyorsunuz?(56:81) | |
İnkar etmeyi iş mi ediniyorsunuz?(56:82) | |
Ya can boğaza dayandığı zaman?(56:83) | |
O anda siz bakınmaktasınız.(56:84) | |
Biz ona (can çekişene) sizden daha yakınız; ancak siz göremezsiniz.(56:85) | |
Yaptığınızın karşılığını görmeyeceğiniz doğruysa,(56:86) | |
Onu geri çevirsenize, eğer doğru sözlü iseniz?(56:87) | |
Ancak o, (bana) yaklaştırılanlardan ise-(56:88) | |
o zaman neşe, çiçekler ve nimet cennetleri...(56:89) | |
O, sağda olanlardan ise,(56:90) | |
'Sana sağdakilerden selam olsun!'(56:91) | |
Ama o yalanlayan sapıklardan ise-(56:92) | |
kaynar sudan bir ağırlanma-(56:93) | |
ve cehennemde yanma...(56:94) | |
Mutlak gerçek budur.(56:95) | |
Öyleyse Büyük Rabbinin ismini yücelt(56:96) | |