» 18 / Kehf  58:

Kuran Sırası: 18
İniş Sırası: 69
Kehf Suresi = Magara Suresi
9-27. ayetlerinde putperest kavimlerinden kaçip magaraya gizlenen bir grup gencin hikayesi anlatildigindan dolayi bu ismi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَرَبُّكَ (WRBK) = ve rabbuke : ve Rabbin
2. الْغَفُورُ (ELĞFWR) = l-ğafūru : çok bağışlayandır
3. ذُو (Z̃W) = ƶū : sahibidir
4. الرَّحْمَةِ (ELRḪMT) = r-raHmeti : rahmet
5. لَوْ (LW) = lev : eğer
6. يُؤَاخِذُهُمْ (YÙEḢZ̃HM) = yuāḣiƶuhum : onları hemen cezalandırsaydı
7. بِمَا (BME) = bimā :
8. كَسَبُوا (KSBWE) = kesebū : yaptıklariyle
9. لَعَجَّلَ (LACL) = leǎccele : çabuklaştırırdı
10. لَهُمُ (LHM) = lehumu : onların
11. الْعَذَابَ (ELAZ̃EB) = l-ǎƶābe : azabını
12. بَلْ (BL) = bel : fakat
13. لَهُمْ (LHM) = lehum : onlar için vardır
14. مَوْعِدٌ (MWAD̃) = mev'ǐdun : va'dedilen bir zaman
15. لَنْ (LN) = len : asla
16. يَجِدُوا (YCD̃WE) = yecidū : bulamayacaklardır
17. مِنْ (MN) = min :
18. دُونِهِ (D̃WNH) = dūnihi : ondan başka
19. مَوْئِلًا (MWÙLE) = mev'ilen : sığınacak bir yer
ve Rabbin | çok bağışlayandır | sahibidir | rahmet | eğer | onları hemen cezalandırsaydı | | yaptıklariyle | çabuklaştırırdı | onların | azabını | fakat | onlar için vardır | va'dedilen bir zaman | asla | bulamayacaklardır | | ondan başka | sığınacak bir yer |

[RBB] [ĞFR] [] [RḪM] [] [EḢZ̃] [] [KSB] [ACL] [] [AZ̃B] [] [] [WAD̃] [] [WCD̃] [] [D̃WN] [WEL]
WRBK ELĞFWR Z̃W ELRḪMT LW YÙEḢZ̃HM BME KSBWE LACL LHM ELAZ̃EB BL LHM MWAD̃ LN YCD̃WE MN D̃WNH MWÙLE

ve rabbuke l-ğafūru ƶū r-raHmeti lev yuāḣiƶuhum bimā kesebū leǎccele lehumu l-ǎƶābe bel lehum mev'ǐdun len yecidū min dūnihi mev'ilen
وربك الغفور ذو الرحمة لو يؤاخذهم بما كسبوا لعجل لهم العذاب بل لهم موعد لن يجدوا من دونه موئلا

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وربك ر ب ب | RBB WRBK ve rabbuke ve Rabbin And your Lord
الغفور غ ف ر | ĞFR ELĞFWR l-ğafūru çok bağışlayandır (is) the Most Forgiving,
ذو | Z̃W ƶū sahibidir Owner
الرحمة ر ح م | RḪM ELRḪMT r-raHmeti rahmet (of) the Mercy.
لو | LW lev eğer If
يؤاخذهم ا خ ذ | EḢZ̃ YÙEḢZ̃HM yuāḣiƶuhum onları hemen cezalandırsaydı He were to seize them
بما | BME bimā for what
كسبوا ك س ب | KSB KSBWE kesebū yaptıklariyle they have earned,
لعجل ع ج ل | ACL LACL leǎccele çabuklaştırırdı surely, He (would) have hastened
لهم | LHM lehumu onların for them
العذاب ع ذ ب | AZ̃B ELAZ̃EB l-ǎƶābe azabını the punishment.
بل | BL bel fakat But
لهم | LHM lehum onlar için vardır for them
موعد و ع د | WAD̃ MWAD̃ mev'ǐdun va'dedilen bir zaman (is) an appointment,
لن | LN len asla never
يجدوا و ج د | WCD̃ YCD̃WE yecidū bulamayacaklardır they will find
من | MN min other than it
دونه د و ن | D̃WN D̃WNH dūnihi ondan başka other than it
موئلا و ا ل | WEL MWÙLE mev'ilen sığınacak bir yer an escape.

18:58 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve Rabbin | çok bağışlayandır | sahibidir | rahmet | eğer | onları hemen cezalandırsaydı | | yaptıklariyle | çabuklaştırırdı | onların | azabını | fakat | onlar için vardır | va'dedilen bir zaman | asla | bulamayacaklardır | | ondan başka | sığınacak bir yer |

[RBB] [ĞFR] [] [RḪM] [] [EḢZ̃] [] [KSB] [ACL] [] [AZ̃B] [] [] [WAD̃] [] [WCD̃] [] [D̃WN] [WEL]
WRBK ELĞFWR Z̃W ELRḪMT LW YÙEḢZ̃HM BME KSBWE LACL LHM ELAZ̃EB BL LHM MWAD̃ LN YCD̃WE MN D̃WNH MWÙLE

ve rabbuke l-ğafūru ƶū r-raHmeti lev yuāḣiƶuhum bimā kesebū leǎccele lehumu l-ǎƶābe bel lehum mev'ǐdun len yecidū min dūnihi mev'ilen
وربك الغفور ذو الرحمة لو يؤاخذهم بما كسبوا لعجل لهم العذاب بل لهم موعد لن يجدوا من دونه موئلا

[ر ب ب] [غ ف ر] [] [ر ح م] [] [ا خ ذ ] [] [ك س ب] [ع ج ل] [] [ع ذ ب] [] [] [و ع د] [] [و ج د] [] [د و ن] [و ا ل]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وربك ر ب ب | RBB WRBK ve rabbuke ve Rabbin And your Lord
Vav,Re,Be,Kef,
6,200,2,20,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – nominative masculine noun
PRON – 2nd person masculine singular possessive pronoun
الواو عاطفة
اسم مرفوع والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
الغفور غ ف ر | ĞFR ELĞFWR l-ğafūru çok bağışlayandır (is) the Most Forgiving,
Elif,Lam,Ğayn,Fe,Vav,Re,
1,30,1000,80,6,200,
ADJ – nominative masculine singular adjective
صفة مرفوعة
ذو | Z̃W ƶū sahibidir Owner
Zel,Vav,
700,6,
N – nominative masculine singular noun
اسم مرفوع
الرحمة ر ح م | RḪM ELRḪMT r-raHmeti rahmet (of) the Mercy.
Elif,Lam,Re,Ha,Mim,Te merbuta,
1,30,200,8,40,400,
N – genitive feminine noun
اسم مجرور
لو | LW lev eğer If
Lam,Vav,
30,6,
COND – conditional particle
حرف شرط
يؤاخذهم ا خ ذ | EḢZ̃ YÙEḢZ̃HM yuāḣiƶuhum onları hemen cezalandırsaydı He were to seize them
Ye,,Elif,Hı,Zel,He,Mim,
10,,1,600,700,5,40,
V – 3rd person masculine singular (form III) imperfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل مضارع و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
بما | BME bimā for what
Be,Mim,Elif,
2,40,1,
P – prefixed preposition bi
REL – relative pronoun
جار ومجرور
كسبوا ك س ب | KSB KSBWE kesebū yaptıklariyle they have earned,
Kef,Sin,Be,Vav,Elif,
20,60,2,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
لعجل ع ج ل | ACL LACL leǎccele çabuklaştırırdı surely, He (would) have hastened
Lam,Ayn,Cim,Lam,
30,70,3,30,
EMPH – emphatic prefix lām
V – 3rd person masculine singular (form II) perfect verb
اللام لام التوكيد
فعل ماض
لهم | LHM lehumu onların for them
Lam,He,Mim,
30,5,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
العذاب ع ذ ب | AZ̃B ELAZ̃EB l-ǎƶābe azabını the punishment.
Elif,Lam,Ayn,Zel,Elif,Be,
1,30,70,700,1,2,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
بل | BL bel fakat But
Be,Lam,
2,30,
RET – retraction particle
حرف اضراب
لهم | LHM lehum onlar için vardır for them
Lam,He,Mim,
30,5,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
موعد و ع د | WAD̃ MWAD̃ mev'ǐdun va'dedilen bir zaman (is) an appointment,
Mim,Vav,Ayn,Dal,
40,6,70,4,
N – nominative masculine indefinite noun
اسم مرفوع
لن | LN len asla never
Lam,Nun,
30,50,
NEG – negative particle
حرف نفي
يجدوا و ج د | WCD̃ YCD̃WE yecidū bulamayacaklardır they will find
Ye,Cim,Dal,Vav,Elif,
10,3,4,6,1,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع منصوب والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
من | MN min other than it
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
دونه د و ن | D̃WN D̃WNH dūnihi ondan başka other than it
Dal,Vav,Nun,He,
4,6,50,5,
N – genitive noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
اسم مجرور والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
موئلا و ا ل | WEL MWÙLE mev'ilen sığınacak bir yer an escape.
Mim,Vav,,Lam,Elif,
40,6,,30,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَرَبُّكَ: ve Rabbin | الْغَفُورُ: çok bağışlayandır | ذُو: sahibidir | الرَّحْمَةِ: rahmet | لَوْ: eğer | يُؤَاخِذُهُمْ: onları hemen cezalandırsaydı | بِمَا: | كَسَبُوا: yaptıklariyle | لَعَجَّلَ: çabuklaştırırdı | لَهُمُ: onların | الْعَذَابَ: azabını | بَلْ: fakat | لَهُمْ: onlar için vardır | مَوْعِدٌ: va'dedilen bir zaman | لَنْ: asla | يَجِدُوا: bulamayacaklardır | مِنْ: | دُونِهِ: ondan başka | مَوْئِلًا: sığınacak bir yer |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وربك WRBK ve Rabbin | الغفور ELĞFWR çok bağışlayandır | ذو Z̃W sahibidir | الرحمة ELRḪMT rahmet | لو LW eğer | يؤاخذهم YÙEḢZ̃HM onları hemen cezalandırsaydı | بما BME | كسبوا KSBWE yaptıklariyle | لعجل LACL çabuklaştırırdı | لهم LHM onların | العذاب ELAZ̃EB azabını | بل BL fakat | لهم LHM onlar için vardır | موعد MWAD̃ va'dedilen bir zaman | لن LN asla | يجدوا YCD̃WE bulamayacaklardır | من MN | دونه D̃WNH ondan başka | موئلا MWÙLE sığınacak bir yer |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve rabbuke: ve Rabbin | l-ğafūru: çok bağışlayandır | ƶū: sahibidir | r-raHmeti: rahmet | lev: eğer | yuāḣiƶuhum: onları hemen cezalandırsaydı | bimā: | kesebū: yaptıklariyle | leǎccele: çabuklaştırırdı | lehumu: onların | l-ǎƶābe: azabını | bel: fakat | lehum: onlar için vardır | mev'ǐdun: va'dedilen bir zaman | len: asla | yecidū: bulamayacaklardır | min: | dūnihi: ondan başka | mev'ilen: sığınacak bir yer |
Kırık Meal (Transcript) : |WRBK: ve Rabbin | ELĞFWR: çok bağışlayandır | Z̃W: sahibidir | ELRḪMT: rahmet | LW: eğer | YÙEḢZ̃HM: onları hemen cezalandırsaydı | BME: | KSBWE: yaptıklariyle | LACL: çabuklaştırırdı | LHM: onların | ELAZ̃EB: azabını | BL: fakat | LHM: onlar için vardır | MWAD̃: va'dedilen bir zaman | LN: asla | YCD̃WE: bulamayacaklardır | MN: | D̃WNH: ondan başka | MWÙLE: sığınacak bir yer |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve Rabbin, suçları örter, rahmet sâhibidir. Kazandıklarına karşılık onları helâk ediverse çabucak azâp ederdi; fakat onlara vaadedilmiş mukadder bir zaman var, o zaman geldi mi, ondan başka sığınacak hiçbir makam bulamazlar.
Adem Uğur : Senin, bağışı bol olan Rabbin merhamet sahibidir; şayet yaptıkları yüzünden onları (hemen) muaheze edecek olsaydı, onlara azabı çarçabuk verirdi. Fakat kendilerine tanınmış belli bir süre vardır ki, artık bundan kaçıp kurtulacakları bir sığınak bulamayacaklardır.
Ahmed Hulusi : Rabbin Ğafûr ve zür Rahmet'tir (Rahmet sahibi)! Eğer kazandıklarının sonuçlarını hemen yaşatmayı dilemiş olsaydı, elbette azabı (vefat ettirmeyi) çabuklaştırırdı! Ancak onlar için vadedilen bir zaman vardır ki, ona ulaşmamaları mümkün değildir.
Ahmet Tekin : Rabbin çok bağışlayıcıdır, sonsuz rahmet ve merhamet sahibidir. Eğer işledikleri günahlar, yaptıkları kötülükler, hakettikleri cezalar yüzünden onları hemen sorguya çekip cezalandıracak olsaydı, elbette cezalarını çabucak infaz ederdi. Fakat kendilerine tanınmış belli bir süre vardır. Asla, azaptan kaçıp kurtulabilecekleri bir yer bulamayacaklar.
Ahmet Varol : Rabbin bağışlayıcı, rahmet sahibidir. Onları yaptıklarından dolayı hemen hesaba çekecek olsaydı onlara azabı çabuklaştırırdı. Hayır; onlar için vaadedilen bir vakit vardır ki ondan kaçacak bir yer bulamazlar.
Ali Bulaç : Senin Rabbin rahmet sahibi (ve) bağışlayıcıdır. Eğer, kazandıklarından dolayı onları (azabla) yakalasaydı, şüphesiz onlara azabı (bir an önce) çabuklaştırırdı. Hayır, onlar için bir buluşma zamanı vardır, onun dışında asla başka bir sığınak bulamayacaklardır.
Ali Fikri Yavuz : Bununla beraber rahmet sahibi olan Rabbin çok bağışlayıcıdır. Eğer Allah, onları, yaptıkları günahlar yüzünden yakalayıverecek olsaydı, haklarında azabı hemen verirdi. Fakat onlar için vaad edilen bir azap vakti vardır ki, o geldiği zaman, Allah’ın azabından bir kurtuluş yeri bulamazlar.
Bekir Sadak : Bununla beraber, Rabbin magfiret ve merhamet sahibidir. Eger onlari, yaptiklarindan dolayi hemen hesaba cekmek isteseydi, azaba ugramakta acele ederdi. Ama onlarin bir vadesi vardir. Ondan kacip siginacak yer bulamazlar.
Celal Yıldırım : Rabbin rahmet sahibi olup bağışlayandır. Eğer onları kazanıp elde ettiklerinden dolayı yakalayıp (hesaba çekseydi) elbette onlara azabı acele ederdi. Ama onlar için va'dedilen bir vakit vardır; (o vakit gelince artık) ondan kaçıp sığınılacak hiçbir yer bulamıyacaklardır.
Diyanet İşleri : Rabbin, çok bağışlayıcıdır, merhamet sahibidir. Eğer yaptıkları yüzünden onları (dünyada) cezaya çarptırsaydı, elbette azaplarını çarçabuk verirdi. Hayır, onlar için belirlenmiş bir gün vardır ki (o gün gelince) hiçbir kurtuluş çaresi bulamazlar.
Diyanet İşleri (eski) : Bununla beraber, Rabbin mağfiret ve merhamet sahibidir. Eğer onları, yaptıklarından dolayı hemen hesaba çekmek isteseydi, azaba uğratmakta acele ederdi. Ama onların bir vadesi vardır. Ondan kaçıp sığınacak yer bulamazlar.
Diyanet Vakfi : Senin, bağışı bol olan Rabbin merhamet sahibidir; şayet yaptıkları yüzünden onları (hemen) muaheze edecek olsaydı, onlara azabı çarçabuk verirdi. Fakat kendilerine tanınmış belli bir süre vardır ki, artık bundan kaçıp kurtulacakları bir sığınak bulamayacaklardır.
Edip Yüksel : Rabbin Bağışlayandır, Merhamet Sahibidir. Yaptıklarıyla hemen onları hesaba çekse onlar için azabı çabuklaştırmış olurdu. Ancak, onlara belirli bir süre verir de onun ötesine kaçamazlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Bununla beraber rahmet sahibi olan Rabbin çok bağışlayıcıdır, tevbe eden kullarına rahmeti boldur. Eğer Allah, işledikleri günahlar yüzünden onları hemen cezalandıracak olsaydı, onlara hemen azab ederdi. Fakat onlara vaad edilen bir zaman vardır ki, o geldiğinde Allah'ın azabından bir kurtuluş yeri bulamazlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Hem o bağışlaması çok, merhamet sahibi Rabbin onları kazandıkları günahlar yüzünden hemen cezalandıracak olsaydı, elbette hemen azap ederdi. Fakat onlar için va'dolunmuş bir zaman vardır ki, o gelince hiçbir kurtuluş çaresi bulamazlar.
Elmalılı Hamdi Yazır : Hem o mağrifeti çok rahmet sahibi rabbın onları kesibleriyle derhal muâhaze ediverecek olsa idi haklarında azâbı elbette ta'cil buyururdu, fakat onlar için bir mîy'âd vardır ki o gelince hiç bir çare-i necat bulamazlar
Fizilal-il Kuran : Affedici ve merhametli Rabb'in, eğer onları kötülükleri karşılığında hemen cezalandırmak isteseydi, azaplarını çabuklaştırırdı. Fakat onların belirli bir vadesi vardır, o zaman gelince, kaçıp saklanacakları bir sığınak bulamazlar.
Gültekin Onan : Senin rabbin rahmet sahibi (ve) bağışlayıcıdır. Eğer, kazandıklarından dolayı onları (azabla) yakalasaydı, şüphesiz onlara azabı (bir an önce) çabuklaştırırdı. Hayır, onlar için bir buluşma zamanı vardır, onun dışında asla başka bir sığınak bulamayacaklardır.
Hakkı Yılmaz : Bununla beraber senin rahmet sahibi Rabbin çok bağışlayıcıdır. Eğer senin rahmet sahibi Rabbin, işledikleri günahlar yüzünden onları hemen yakalayacak olsaydı, onlara azabı kesinlikle acele verirdi. Aksine onlara vaat edilen bir zaman vardır. Onlar, O'nun astlarından bir sığınak asla bulamazlar.
Hasan Basri Çantay : (Bununla beraber) Rabbin rahmet saahibi çok yarlığayıcıdır. Eğer onları kazandıkları (günâhlar) yüzünden yakalayacak olsaydı elbette onların azabını çarçabuk verirdi. Hayır, onlar için va'd edilen bir zaman vardır ki onun karşısında hiç bir melce' bulamayacaklardır.
Hayrat Neşriyat : Bununla berâber, çok bağışlayıcı olan Rabbin, rahmet sâhibidir. Eğer onları (o kâfirleri) kazandıkları (günahlar) sebebiyle hemen hesâba çekecek olsaydı, onları elbette çok çabuk azâba uğratırdı. Fakat onlara va'd edilen bir zaman (kıyâmet günü) vardır ki, onun ötesinde kaçıp sığınacak bir yer aslâ bulamayacaklardır!
İbni Kesir : Bununla beraber Rabbın Gafur'dur, merhamet sahibidir. Eğer onları, yaptıklarından dolayı hemen yakalasaydı; elbette çabucak azaba uğratırdı. Fakat onların bir vadesi vardır ve ondan kaçıp sığınacak yer bulamazlar.
İskender Evrenosoğlu : Senin Rabbin, mağfiret ve rahmet sahibidir. Eğer onları muaheze etseydi (sorgulasaydı) elbette onlara azap için acele ederdi. Hayır, onlara, vaadedilmiş bir zaman vardır. Onlar, O'ndan (Allah'tan) başka sığınacak bir yer asla bulamazlar.
Muhammed Esed : (Bununla birlikte,) yine de senin Rabbin sınırsız rahmet sahibi, gerçek bağışlayıcıdır. Yoksa, işledikleri (kötülükler) için onları hemen paylayacak olsaydı, kuşkusuz, hak ettikleri azabı çarçabuk başlarına salardı. Ama işte, onlar için, aşıp ötesine geçemeyecekleri bir süre belirlenmiştir;
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve Rabbin, mağfireti pek ziyâdedir, rahmet sahibidir. Eğer onları kazandıkları sebebiyle muaheze edecek olsa elbette onlar için azabı tacil ederdi. Fakat onlar için vaadedilmiş bir zaman vardır. Onun ötesinde bir mahall-i necât bulamazlar.
Ömer Öngüt : Senin Rabbin çok bağışlayıcıdır, merhamet sahibidir. Eğer onları, yaptıkları yüzünden hemen yakalayıp cezalandırsaydı, onlara çabucak azap ederdi. Fakat kendilerine verilmiş belli bir süre vardır. Artık ondan kaçıp aslâ bir sığınak bulamazlar.
Şaban Piriş : Rabbin ise bağışlayıcı ve merhametlidir. Eğer onları yaptıkları dolayısıyla hemen sorgulasaydı, elbette onları çabucak cezalandırırdık. Fakat onlara bir süre tanınmıştır. Ondan başka bir sığınak asla bulamazlar.
Suat Yıldırım : Senin mağfireti bol Rabbin, merhametlidir. Eğer işledikleri suçları sebebiyle onları cezalandıracak olsaydı, azabı onlara hemen gönderirdi. Fakat onlar için belirlenmiş bir süre vardır ki o vâde geldiğinde Allah’ın cezasından kaçıp sığınacak hiçbir yer bulamazlar.
Süleyman Ateş : Ama çok bağışlayan, esirgeyen Rabbin eğer onları, yaptıklariyle hemen cezâlandıracak olsaydı, onların azâbını çabuklaştırırdı. Fakat onlar için va'dedilen bir zaman vardır ki, ondan (kaçıp) sığınacak bir yer bulamayacaklardır.
Tefhim-ul Kuran : Senin Rabbin rahmet sahibi (ve) bağışlayıcıdır. Eğer, kazanmakta olduklarından dolayı onları (azabla) yakalayıverseydi, şüphesiz onlara azabı (bir an önce) çabuklaştırırdı. Hayır, onlar için bir buluşma zamanı vardır, onun dışında asla başka bir sığınak bulamayacaklardır.
Ümit Şimşek : Rabbin çok bağışlayıcı bir rahmet sahibidir. Eğer O kazandıkları günahlar yüzünden insanları cezalandırsaydı, azaplarını hemen gönderiverirdi. Fakat onlar için vaad edilmiş bir zaman vardır; vakit eriştiğinde, ondan kaçıp sığınacak bir yer bulamazlar.
Yaşar Nuri Öztürk : O affedici, o rahmet sahibi Rabbin, onları, kazandıkları yüzünden hesaba çekseydi, kendileri için azabı mutlaka çabuklaştırırdı. Böyle olmamıştır, ama onlar için, hiçbir kaçıp kurtulma imkânı bulamayacakları bir hesap sorma zamanı öngörülmüştür.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}