» 9 / Tevbe  43:

Kuran Sırası: 9
İniş Sırası: 113
Tevbe Suresi = Tövbe Suresi
ismini 104. ayetinde yer alan Allah’in tövbeleri çokça kabul ettigi çokça bagisladiginin ifade edilmesinden alir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. عَفَا (AFE) = ǎfā : affetsin
2. اللَّهُ (ELLH) = llahu : Allah
3. عَنْكَ (ANK) = ǎnke : seni
4. لِمَ (LM) = lime : niçin
5. أَذِنْتَ (ÊZ̃NT) = eƶinte : izin verdin
6. لَهُمْ (LHM) = lehum : onlara
7. حَتَّىٰ (ḪT) = Hattā : kadar
8. يَتَبَيَّنَ (YTBYN) = yetebeyyene : iyice belli olana
9. لَكَ (LK) = leke : sana
10. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : kimseler
11. صَدَقُوا (ṦD̃GWE) = Sadeḳū : doğru söyleyen(ler)
12. وَتَعْلَمَ (WTALM) = ve teǎ'leme : ve öğreninceye
13. الْكَاذِبِينَ (ELKEZ̃BYN) = l-kāƶibīne : yalan söyleyenler
affetsin | Allah | seni | niçin | izin verdin | onlara | kadar | iyice belli olana | sana | kimseler | doğru söyleyen(ler) | ve öğreninceye | yalan söyleyenler |

[AFW] [] [] [] [EZ̃N] [] [] [BYN] [] [] [ṦD̃G] [ALM] [KZ̃B]
AFE ELLH ANK LM ÊZ̃NT LHM ḪT YTBYN LK ELZ̃YN ṦD̃GWE WTALM ELKEZ̃BYN

ǎfā llahu ǎnke lime eƶinte lehum Hattā yetebeyyene leke elleƶīne Sadeḳū ve teǎ'leme l-kāƶibīne
عفا الله عنك لم أذنت لهم حتى يتبين لك الذين صدقوا وتعلم الكاذبين

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
عفا ع ف و | AFW AFE ǎfā affetsin (May) Allah forgive
الله | ELLH llahu Allah (May) Allah forgive
عنك | ANK ǎnke seni you!
لم | LM lime niçin Why (did)
أذنت ا ذ ن | EZ̃N ÊZ̃NT eƶinte izin verdin you grant leave
لهم | LHM lehum onlara to them
حتى | ḪT Hattā kadar until
يتبين ب ي ن | BYN YTBYN yetebeyyene iyice belli olana (became) evident
لك | LK leke sana to you
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler those who
صدقوا ص د ق | ṦD̃G ṦD̃GWE Sadeḳū doğru söyleyen(ler) were truthful,
وتعلم ع ل م | ALM WTALM ve teǎ'leme ve öğreninceye and you knew
الكاذبين ك ذ ب | KZ̃B ELKEZ̃BYN l-kāƶibīne yalan söyleyenler the liars?

9:43 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

affetsin | Allah | seni | niçin | izin verdin | onlara | kadar | iyice belli olana | sana | kimseler | doğru söyleyen(ler) | ve öğreninceye | yalan söyleyenler |

[AFW] [] [] [] [EZ̃N] [] [] [BYN] [] [] [ṦD̃G] [ALM] [KZ̃B]
AFE ELLH ANK LM ÊZ̃NT LHM ḪT YTBYN LK ELZ̃YN ṦD̃GWE WTALM ELKEZ̃BYN

ǎfā llahu ǎnke lime eƶinte lehum Hattā yetebeyyene leke elleƶīne Sadeḳū ve teǎ'leme l-kāƶibīne
عفا الله عنك لم أذنت لهم حتى يتبين لك الذين صدقوا وتعلم الكاذبين

[ع ف و] [] [] [] [ا ذ ن] [] [] [ب ي ن] [] [] [ص د ق] [ع ل م] [ك ذ ب]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
عفا ع ف و | AFW AFE ǎfā affetsin (May) Allah forgive
Ayn,Fe,Elif,
70,80,1,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
الله | ELLH llahu Allah (May) Allah forgive
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
عنك | ANK ǎnke seni you!
Ayn,Nun,Kef,
70,50,20,
P – preposition
PRON – 2nd person masculine singular object pronoun
جار ومجرور
لم | LM lime niçin Why (did)
Lam,Mim,
30,40,
P – prefixed preposition lām
INTG – interrogative noun
جار ومجرور
أذنت ا ذ ن | EZ̃N ÊZ̃NT eƶinte izin verdin you grant leave
,Zel,Nun,Te,
,700,50,400,
V – 2nd person masculine singular perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل
لهم | LHM lehum onlara to them
Lam,He,Mim,
30,5,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
حتى | ḪT Hattā kadar until
Ha,Te,,
8,400,,
P – preposition
حرف جر
يتبين ب ي ن | BYN YTBYN yetebeyyene iyice belli olana (became) evident
Ye,Te,Be,Ye,Nun,
10,400,2,10,50,
V – 3rd person masculine singular (form V) imperfect verb, subjunctive mood
فعل مضارع منصوب
لك | LK leke sana to you
Lam,Kef,
30,20,
P – prefixed preposition lām
PRON – 2nd person masculine singular personal pronoun
جار ومجرور
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
صدقوا ص د ق | ṦD̃G ṦD̃GWE Sadeḳū doğru söyleyen(ler) were truthful,
Sad,Dal,Gaf,Vav,Elif,
90,4,100,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
وتعلم ع ل م | ALM WTALM ve teǎ'leme ve öğreninceye and you knew
Vav,Te,Ayn,Lam,Mim,
6,400,70,30,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 2nd person masculine singular imperfect verb, subjunctive mood
الواو عاطفة
فعل مضارع منصوب
الكاذبين ك ذ ب | KZ̃B ELKEZ̃BYN l-kāƶibīne yalan söyleyenler the liars?
Elif,Lam,Kef,Elif,Zel,Be,Ye,Nun,
1,30,20,1,700,2,10,50,
N – accusative masculine plural active participle
اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |عَفَا: affetsin | اللَّهُ: Allah | عَنْكَ: seni | لِمَ: niçin | أَذِنْتَ: izin verdin | لَهُمْ: onlara | حَتَّىٰ: kadar | يَتَبَيَّنَ: iyice belli olana | لَكَ: sana | الَّذِينَ: kimseler | صَدَقُوا: doğru söyleyen(ler) | وَتَعْلَمَ: ve öğreninceye | الْكَاذِبِينَ: yalan söyleyenler |
Kırık Meal (Harekesiz) : |عفا AFE affetsin | الله ELLH Allah | عنك ANK seni | لم LM niçin | أذنت ÊZ̃NT izin verdin | لهم LHM onlara | حتى ḪT kadar | يتبين YTBYN iyice belli olana | لك LK sana | الذين ELZ̃YN kimseler | صدقوا ṦD̃GWE doğru söyleyen(ler) | وتعلم WTALM ve öğreninceye | الكاذبين ELKEZ̃BYN yalan söyleyenler |
Kırık Meal (Okunuş) : |ǎfā: affetsin | llahu: Allah | ǎnke: seni | lime: niçin | eƶinte: izin verdin | lehum: onlara | Hattā: kadar | yetebeyyene: iyice belli olana | leke: sana | elleƶīne: kimseler | Sadeḳū: doğru söyleyen(ler) | ve teǎ'leme: ve öğreninceye | l-kāƶibīne: yalan söyleyenler |
Kırık Meal (Transcript) : |AFE: affetsin | ELLH: Allah | ANK: seni | LM: niçin | ÊZ̃NT: izin verdin | LHM: onlara | ḪT: kadar | YTBYN: iyice belli olana | LK: sana | ELZ̃YN: kimseler | ṦD̃GWE: doğru söyleyen(ler) | WTALM: ve öğreninceye | ELKEZ̃BYN: yalan söyleyenler |
Abdulbaki Gölpınarlı : Allah seni affetsin, ne diye izin verdin onlara? Vermeseydin de sence gerçekler de açığa çıksaydı, yalancıları da bilseydin.
Adem Uğur : Allah seni affetti. Fakat doğru söyleyenler sana iyice belli olup, sen yalancıları bilinceye kadar onlara niçin izin verdin?
Ahmed Hulusi : Allâh seni affetti (bunun sıkıntısını yaşamazsın)! (Tebuk Seferi dolayısıyla) doğru söyleyenleri ve yalancıları net olarak bilinceye kadar niçin onlara izin verdin?
Ahmet Tekin : Allah seni affetsin. Doğru söyleyenler ortaya çıkmadan, yalancıları bellemeden niçin onlara izin verdin?
Ahmet Varol : Allah seni affetsin! Doğru söyleyenler sana iyice belli olmadan ve kimlerin de yalancı olduklarını bilmeden onlara niçin izin verdin? [4]
Ali Bulaç : Allah seni affetsin; doğru söyleyenler sana açıkça belli oluncaya ve yalancıları da öğreninceye kadar niye onlara izin verdin?
Ali Fikri Yavuz : Ey Yüce Peygamber! Allah senden hüznü gidersin; şu doğru söyleyenler sana belli oluncaya ve sen yalancıları bilinceye kadar, neden beklemeyip onlara izin verdin? (bekleyip de, özründe sadık olanlarla yalancı bulunanları bileydin).
Bekir Sadak : Allah seni affetsin; dogrular sana belli olup, yalancilari bilmeden once, nicin onlara izin verdin?
Celal Yıldırım : Allah seni affetsin ! Doğru söyleyenler sence belli oluncaya ve yalancılar bilininceye kadar neden onlara izin verdin ?
Diyanet İşleri : Allah, seni affetsin! Doğru söyleyenler sana iyice belli olup, yalancıları bilinceye kadar beklemeden niçin onlara izin verdin?
Diyanet İşleri (eski) : Allah seni affetsin; doğrular sana belli olup, yalancıları bilmeden önce, niçin onlara izin verdin?
Diyanet Vakfi : Allah seni affetti. Fakat doğru söyleyenler sana iyice belli olup, sen yalancıları bilinceye kadar onlara niçin izin verdin?
Edip Yüksel : ALLAH seni affetti: Doğrular ve yalancılar sana belli olmadan önce neden onlara izin verdin?
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Allah seni affetsin. Doğru söyleyenler kimler, gerçekten yalancılar kimlerdir, bunların iyice belli olmasını beklemeden niçin onlara izin verdin?
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Allah seni affetti ya! Neden doğru söyleyenler sence belli oluncaya ve yalancıları öğreninceye kadar beklemedin de onlara izin verdin?
Elmalılı Hamdi Yazır : Allah senden afvetti ya, şu neden onlara izin verdin de beklemedin ki doğru söyliyenler sence tebeyyün ede ve yalancıları bilesin?
Fizilal-il Kuran : Allah affetsin seni. Kimlerin doğru söylediği belli oluncaya ve kimlerin yalancı olduğunu belirleyinceye kadar onlara niçin izin verdin?
Gültekin Onan : Tanrı seni affetsin; doğru söyleyenler sana açıkça belli oluncaya ve yalancıları da öğreninceye kadar niye onlara izin verdin?
Hakkı Yılmaz : Allah, seni affetti. Doğru kimseler, sana iyice belli oluncaya ve sen yalancıları bilinceye kadar, niçin onlara izin verdin?
Hasan Basri Çantay : Hay Allah aafiyet veresice, şu (özründe) saadık olanlar sana besbelli oluncaya ve sen o yalancıları bilinceye kadar, neden izin verdin onlara?
Hayrat Neşriyat : (Habîbim, yâ Muhammed!) Allah, (geçmiş gelecek her türlü günahtan korumakla) seni affetmiştir. (Fakat) doğru (söyleyen) kimseler sana belli olmadan ve yalancıları bilmeden niçin onlara izin verdin?
İbni Kesir : Allah seni affetsin. Doğrular sana besbelli olup yalancıları bilmeden önce neden onlara izin verdin?
İskender Evrenosoğlu : Allah seni affetti, sadık olanlar sana belli oluncaya ve yalancıları bilinceye (öğreninceye) kadar niçin (beklemeyip) onlara izin verdin?
Muhammed Esed : Allah seni affetsin (ey Peygamber)! Daha kimin doğru söylediği senin için (iyice) ortaya çıkmadan ve sen (kimler) yalancı (iyice) tanımadan, niçin (evde kalmaları yolunda) onlara izin verdin?
Ömer Nasuhi Bilmen : Allah Teâlâ seni affetsin, ne için sadâkatte bulunanlar sence tayin edinceye ve sen yalancıları bilinceye kadar (beklemeden) onlara izin verdin.
Ömer Öngüt : Allah seni affetsin! Doğru söyleyenler sana besbelli olup, yalancıları bilmeden önce, neden onlara izin verdin?
Şaban Piriş : Allah seni affetsin, niçin doğrular sana belli olup, yalancıları tanımadan onlara izin verdin?!
Suat Yıldırım : Hay Allah seni affedesice! Niçin sence doğru söyleyenler iyice belli oluncaya ve yalancılar da meydana çıkıncaya kadar beklemeyip izin isteyen o münafıklara izin verdin?
Süleyman Ateş : Allâh seni affetsin; doğru söyleyenler sana iyice belli olup, yalan söyleyenleri bilmezden önce niçin onlara izin verdin?
Tefhim-ul Kuran : Allah seni affetsin; doğru söyleyenler sana açıkça belli oluncaya ve yalancıları da öğreninceye kadar niye onlara izin verdin?
Ümit Şimşek : Allah seni affetsin, neden kimin doğru söylediğini, kimin yalancı olduğunu anlayıncaya kadar beklemedin de onlara izin verdin?
Yaşar Nuri Öztürk : Allah seni affetsin; neden onlara izin verdin de beklemedin ki, doğru söyleyenler sana açık seçik belli olsun da yalancıları bilesin.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}