Diyanet İşleri (eski) Meali |
|
İnsanların hesap görme zamanı yaklaştı, fakat onlar hala habersiz, hakdan yüz çeviriyorlar.(21:1) | |
(2-3) Rablerinden kendilerine gelen her yeni ihtarı mutlaka, gönülleri gaflet içinde eğlenerek dinlerler. Zulmedenler, gizli toplantılarında: 'Bu zat, sizin gibi bir insandan başka bir şey midir? Siz, göz göre göre sihre mi uyarsınız?' diye konuşurlar.(21:2) | |
Peygamber: 'Benim Rabbim gökte ve yerde söyleneni bilir. O, işitendir, bilendir' dedi.(21:4) | |
Onlar: 'Hayır; bunlar karışık rüyalardır', 'Hayır; onu uydurmuştur', 'Hayır; o şairdir', 'Haydi önceki peygamberler gibi o da bize bir mucize getirsin' dediler.(21:5) | |
Onlardan önce yoketmiş olduğumuz kasabalar halkı inanmadılar, bunlar mı inanacaklar?(21:6) | |
Senden önce de, kendilerine vahyettiğimiz adamlar gönderdik. Bilmiyorsanız kitablılara sorun.(21:7) | |
Biz onları yemek yemez birer ceset kılmadık ve onlar ölümsüz de değillerdi.(21:8) | |
Sonra Biz onlara verdiğimiz sözü yerine getirdik, kendilerini ve dilediklerimizi kurtardık; aşırı gidenleri ise yok ettik.(21:9) | |
And olsun ki,size şerefiniz ve öğüt veren bir Kitap indirdik; akletmiyor musunuz?(21:10) | |
Halkı zalim olan nice kasabaları kırıp geçirdik ve onlardan sonra başka milletler varettik.(21:11) | |
Onlar bizim baskınımızı hissettiklerinde, oradan kaçmağa koyuluyorlardı.(21:12) | |
'Koşup kaçmayın; size nimet verilen yere, yurdlarınıza dönün, elbette sorguya çekileceksiniz' dedik.(21:13) | |
'Vay başımıza gelenlere! Doğrusu biz haksızlık yapmış kimseleriz' dediler.(21:14) | |
Biz onları biçilmiş ot ve bir yığın kül haline getirinceye kadar haykırmaları devam etti.(21:15) | |
Biz gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri oyun olsun diye yaratmadık.(21:16) | |
Eğlenme dileseydik, bunu yapacak olsaydık, şanımıza uygun şekilde yapardık; ama yapmayız.(21:17) | |
Gerçeği batılın başına çarparız ve onun beynini parçalar; böylece batıl ortadan kalkar. Allah'a yakıştırdığınız vasıflardan ötürü yazıklar olsun size!(21:18) | |
Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur. Katında olanlar O'na kulluk etmekten çekinmezler ve usanmazlar.(21:19) | |
Gece ve gündüz, bıkmadan tesbih ederler.(21:20) | |
Yeryüzünde edindikleri tanrılar mı, onlar mı ölüleri diriltecekler?(21:21) | |
Eğer yerle gökte Allah'tan başka tanrılar olsaydı, ikisi de bozulurdu. Arşın Rabbi olan Allah, onların vasıflandırdıklarından münezzehtir.(21:22) | |
O, yaptığından sorumlu değildir, onlar ise sorumlu tutulacaklardır.(21:23) | |
O'nu bırakıp tanrılar mı edindiler? De ki: 'Kesin delilinizi getirin. İşte benim ve ümmetimin Kitap'ı ve senden öncekilerin kitapları.' Hayır; onların çoğu gerçeği bilmez de yüz çevirirler.(21:24) | |
Senden önce gönderdiğimiz her peygambere: 'Benden başka tanrı yoktur, Bana kulluk edin' diye vahyetmişizdir.(21:25) | |
'Rahman çocuk edindi' dediler. Haşa; hayır, melekler şerefli kılınmış kullardır.(21:26) | |
Allah'tan önce söz söyleyemezler; ancak O'nun emri üzerine iş işlerler.(21:27) | |
Allah, onların yaptıklarını ve yapmakta olduklarını bilir. Onlar Allah'ın hoşnut olduğu kimseden başkasına şefaat edemezler; O'nun korkusundan titrerler.(21:28) | |
Bunlar içinde kim 'Ben, Allah'tan başka bir tanrıyım' derse, işte onu cehennemle cezalandırırız. Zulmedenlerin cezasını böyle veririz.(21:29) | |
İnkar edenler, gökler ve yer yapışıkken onları ayırdığımızı ve bütün canlıları sudan meydana getirdiğimizi bilmezler mi? İnanmıyorlar mı?(21:30) | |
Yeryüzüne, insanlar sarsılmasın diye sabit dağlar yerleştirdik; rahat gidebilsinler diye aralarında geniş yollar varettik.(21:31) | |
Göğü karışıklıktan korunmuş bir tavan kıldık; oysa onlar bundaki delillerden yüz çeviriyorlar.(21:32) | |
Geceyi ve gündüzü, güneşi ve ayı yaratan O'dur. Her biri bir yörüngede yürür.(21:33) | |
Senden önce de hiçbir insanı ölümsüz kılmadık, sen ölürsün de onlar baki kalır mı?(21:34) | |
Her can ölümü tadacaktır. Bir imtihan olarak size iyilik ve kötülük veririz. Sonunda Bize dönersiniz.(21:35) | |
İnkarcılar seni gördükleri zaman, şüphesiz, seni alaya almaktan başka bir şey yapmazlar. 'Sizin tanrılarınızı diline dolayan bu mudur?' derler ve Rahman'ın Kitabını işte onlar inkar ederler.(21:36) | |
İnsan aceleci olarak yaratılmıştır. Size ayetlerimi göstereceğim, bunu Benden acele istemeyin.(21:37) | |
'Doğru sözlü iseniz bildirin bu tehdit ne zamandır?' derler.(21:38) | |
Bu kafirler, ateşi yüzlerinden ve sırtlarından menedemeyecekleri ve yardım da göremiyecekleri zamanı keşke bilseler.(21:39) | |
Belki aniden gelecek de onları şaşırtacaktır. Artık onu geri çeviremezler; kendileri de ertelenmez.(21:40) | |
And olsun ki, senden önce birçok peygamber alaya alınmıştı da, alaya alanları, eğlendikleri şey mahvetmişti.(21:41) | |
De ki: 'Geceleyin ve gündüzün sizi Rahman'dan kim koruyabilir?' Ama onlar Rablerinin Kitabından yüz çevirmektedirler.(21:42) | |
Yoksa kendilerini bize karşı savunacak tanrıları mı var? O tanrılar kendilerine bile yardım edemezler. Katımızdan da dostluk görmezler.(21:43) | |
Biz bunlara ve babalarına geçimlikler verdik de ömürleri uzadı; şimdi memleketlerini her yandan eksilttiğimizi görmüyorlar mı? Üstün gelen onlar mıdır?(21:44) | |
De ki: 'Ben ancak sizi vahy ile uyarıyorum' Uyarıldıkları zaman, sağırlar çağrıyı duymazlar.(21:45) | |
Rabbinin azabından onlara bir esinti dokunsa: 'Vah bize! Doğrusu biz haksızdık' derler.(21:46) | |
Kıyamet günü doğru teraziler kurarız; hiçbir kimse hiçbir haksızlığa uğratılmaz. Hardal tanesi kadar olsa bile yapılanı ortaya koyarız. Hesap gören olarak Biz yeteriz.(21:47) | |
And olsun ki, Musa ve Harun'a eğriyi doğrudan ayıran Kitap'ı sakınanlar için ışık ve öğüt olarak verdik.(21:48) | |
Onlar görmedikleri halde Rablerinden korkarlar; kıyamet saatinden de titrerler.(21:49) | |
İşte bu, indirdiğimiz kutsal bir Kitap'dır. Siz mi onu inkar ediyorsunuz?(21:50) | |
And olsun ki, daha önce İbrahim'e de akla uygun olanı göstermiştik. Biz onu biliyorduk.(21:51) | |
İbrahim, babasına ve milletine: 'Bu tapınıp durduğunuz heykeller nedir?' demişti.(21:52) | |
'Babalarımızı onlara tapar bulduk' demişlerdi.(21:53) | |
İbrahim: 'And olsun ki sizler de babalarınız da apaçık bir sapıklık içindesiniz' deyince:(21:54) | |
'Sen bize gerçeği mi getirdin yoksa şaka mı ediyorsun?' dediler.(21:55) | |
O şöyle dedi: 'Hayır; Rabbiniz, göklerin ve yerin Rabbidir ki onları O yaratmıştır. Ben de buna şahidlik edenlerdenim.'(21:56) | |
'Allah'a yemin ederim ki, siz ayrıldıktan sonra, putlarınıza bir tuzak kuracağım!'(21:57) | |
Hepsini paramparça edip, içlerinden büyüğünü ona başvursunlar diye, sağlam bıraktı.(21:58) | |
Milleti: 'Tanrılarımıza bunu kim yaptı? Doğrusu o zalimlerden biridir' dediler.(21:59) | |
(60-61) Bazıları: 'İbrahim denen bir gencin onları diline doladığını duymuştuk' deyince, 'O halde bunların şahidlik edebilmeleri için onu halkın gözü önüne getirin' dediler.(21:60) | |
İbrahim gelince, ona: 'Ey İbrahim, bunu tanrılarımıza sen mi yaptın?' dediler.(21:62) | |
İbrahim: 'Belki onu şu büyükleri yapmıştır, konuşabiliyorlarsa onlara sorun' dedi.(21:63) | |
(64-65) Kendi kendilerine: 'Doğrusu siz haksızsınız', sonra kafalarında olan eski inançlarına dönerek: 'Ey İbrahim! bunların konuşmayacağını, and olsun ki, bilirsin' dediler.(21:64) | |
(66-67) İbrahim: 'O halde, Allah'ı bırakıp da size hiçbir fayda ve zarar veremeyecek olan putlara ne diye taparsınız? Size de, Allah'ı bırakıp taptıklarınıza da yazıklar olsun! Akletmiyor musunuz?' dedi.(21:66) | |
Onlar: 'Bir şey yapacaksanız, şunu yakın da tanrılarınıza yardım edin' dediler.(21:68) | |
Biz: 'Ey ateş! İbrahim'e karşı serin ve zararsız ol' dedik.(21:69) | |
Ona düzen kurmak istediler, fakat Biz onları hüsrana uğrattık.(21:70) | |
Onu da, Lut'u da, alemler için kutsal kıldığımız yere ulaştırıp kurtardık.(21:71) | |
İbrahim'e, buna ilaveten İshak ve Yakub'u da verdik, her birini iyi kimseler kıldık.(21:72) | |
Onları, buyruğumuz altında insanları doğru yola götüren önderler yaptık; onlara, iyi işler yapmayı, namaz kılmayı, zekat vermeyi vahyettik. Onlar, bize kulluk eden kimselerdi.(21:73) | |
Lut'a da hüküm ve ilim verdik; onu, çirkin işler işleyen kasabadan kurtardık. Doğrusu onlar yoldan çıkmış kötü bir milletti.(21:74) | |
Lut'u rahmetimizin içine aldık; doğrusu o iyilerdendi.(21:75) | |
Nuh da daha önceleri Bize yalvarmıştı, onun duasını kabul edip, kendisini ve ailesini büyük sıkıntıdan kurtardık.(21:76) | |
Ayetlerimizi yalanlayan millete karşı ona yardım ettik. Doğrusu onlar fena bir milletti, hepsini suda boğduk.(21:77) | |
Davud ve Süleyman da milletin koyunlarının yayıldığı bir ekin hakkında hüküm veriyorlarken, Biz onların hükmüne şahiddik.(21:78) | |
Süleyman'a bu meselenin hükmünü bildirmiştik; her birine hüküm ve ilim verdik. Davud ile beraber tesbih etsinler diye dağları ve kuşları buyruk altına aldık. Bunları Biz yapmıştık.(21:79) | |
Ona, sizi savaşta korumak için zırh yapma sanatını öğrettik, artık şükreder misiniz?(21:80) | |
Bereketli kıldığımız yere doğru, Süleyman'ın emriyle yürüyen şiddetli rüzgarı, onun buyruğuna verdik. Biz herşeyi biliyorduk.(21:81) | |
Dalgıçlık yapan ve bundan başka işler de gören şeytanlardan da onun buyruğu altına verdik. Onların hepsini gözetiyorduk.(21:82) | |
Eyyub da: 'Başıma bir bela geldi, (Sana sığındım), Sen merhametlilerin merhametlisisin' diye Rabbine nida etmişti.(21:83) | |
Biz de onun duasını kabul etmiş ve başına gelenleri kaldırmıştık. Katımızdan bir rahmet ve kulluk edenlere bir hatıra olmak üzere ona tekrar ailesini ve kaybettikleriyle bir mislini daha vermiştik.(21:84) | |
İsmail, İdris ve Zülkifl hakkında anlattığımızı da an; onların her biri sabredenlerdendi.(21:85) | |
Onları rahmetimizin içine aldık; doğrusu onlar iyilerdendi.(21:86) | |
Zünnun (Balık Sahibi; Yunus) hakkında söylediğimizi de an. O, öfkelenerek giderken, kendisini sıkıntıya sokmayacağımızı sanmıştı; fakat sonunda karanlıklar içinde: 'Senden başka tanrı yoktur, Sen münezzehsin, doğrusu ben haksızlık edenlerdenim' diye seslenmişti.(21:87) | |
Biz de ona cevap verip, onu üzüntüden kurtarmıştık. inananları böyle kurtarırız.(21:88) | |
Zekeriya da: 'Rabbim! Beni tek Başıma bırakma, Sen varislerin en hayırlısısın' diye nida etmişti.(21:89) | |
Biz de ona icabet ederek, Yahya'yı bahşetmiş, eşini de doğum yapacak hale getirmiştik. Doğrusu onlar iyi işlerde yarışıyorlar, korkarak ve umarak Bize yalvarıyorlardı. Bize karşı gönülden saygı duyuyorlardı.(21:90) | |
Mahrem yerini koruyan Meryem'e ruhumuzdan üflemiş, onu ve oğlunu, alemler için bir mucize kılmıştık.(21:91) | |
Doğrusu tevhid dini olan Müslümanlık, bir tek din olarak sizin dininizdir ve Ben de Rabbinizim, artık Bana kulluk edin.(21:92) | |
Ama insanlar, din konusunda aralarında bölüklere ayrıldılar, hepsi Bize döneceklerdir.(21:93) | |
İnanmış olarak yararlı iş işleyenin ameli inkar edilmeyecektir. Biz onu yazmaktayız.(21:94) | |
Yok ettiğimiz kasaba halkının ahirette ceza görmek üzere Bize dönmemesi imkansızdır.(21:95) | |
Yecüc ve Mecüc'ün seddi yıkıldığı zaman her dere ve tepeden boşanırlar.(21:96) | |
Gerçek vaad yaklaştığında, inkar edenlerin gözleri beleriverir: 'Vah bize! Bundan önce gaflet içindeydik, hem de zalimdik' derler.(21:97) | |
Siz ve Allah'tan başka taptıklarınız, cehennemin yakıtısınız; oraya gireceksiniz.(21:98) | |
Eğer bunlar tanrı olsaydı cehenneme girmezlerdi; hepsi orada temelli kalacaktır.(21:99) | |
Orada onlara ah etmek vardır; birşey de işitemezler.(21:100) | |
Yaptıklarına karşılık katımızdan kendileri için iyi şeyler yazılmış olanlar, işte onlar cehennemden uzak tutulanlardır.(21:101) | |
Cehennemin uğultusunu duymazlar. Canlarının istediği şeyler içinde temelli kalırlar.(21:102) | |
En büyük korku bile onları üzmez; kendilerini melekler: 'Size söz verilen gün işte bugündür' diye karşılarlar.(21:103) | |
Göğü, kitap dürer gibi dürdüğümüz zaman, yaratmaya ilk başladığımız gibi katımızdan verilmiş bir söz olarak onu tekrar var edeceğiz. Doğrusu Biz yaparız.(21:104) | |
And olsun ki, Tevrat'tan sonra Zebur'da da yeryüzüne ancak iyi kullarımın mirasçı olduğunu yazmıştık.(21:105) | |
Doğrusu bu Kuran'da, kulluk eden kimselere bildiri vardır.(21:106) | |
Biz seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik.(21:107) | |
De ki: 'Doğrusu tanrınızın tek bir Tanrı olduğu bana şüphesiz vahyolundu. Artık müslüman olacak mısınız?'(21:108) | |
Eğer yüz çevirirlerse, de ki: 'Size düpedüz açıkladım; tehdit olunduğunuz şeyin yakın mı uzak mı olduğunu bilmem.'(21:109) | |
'Doğrusu O, açığa vurulan sözü de bilir, gizlediklerinizi de bilir.'(21:110) | |
'Bilmem; belki bu gecikme sizi denemek ve bir süreye kadar geçindirmek içindir.'(21:111) | |
Peygamber: 'Rabbim! Aramızda gerçekle hükmet, anlattıklarınıza karşı ancak Rahman olan Rabbimizden yardım istenir' dedi.(21:112) | |