V – 3rd person masculine singular imperfect verb PRON – 3rd person masculine plural object pronoun فعل مضارع و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
من
|
MN
min
her
of
Mim,Nun, 40,50,
P – preposition حرف جر
ذكر
ذ ك ر | Z̃KR
Z̃KR
ƶikrin
ikazı
a Reminder
Zel,Kef,Re, 700,20,200,
N – genitive masculine indefinite verbal noun اسم مجرور
من
|
MN
min
-den
from
Mim,Nun, 40,50,
P – preposition حرف جر
ربهم
ر ب ب | RBB
RBHM
rabbihim
Rablerin-
their Lord,
Re,Be,He,Mim, 200,2,5,40,
N – genitive masculine noun PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun اسم مجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
محدث
ح د ث | ḪD̃S̃
MḪD̃S̃
muHdeṧin
yeni
anew
Mim,Ha,Dal,Se, 40,8,4,500,
N – genitive masculine indefinite (form IV) passive participle اسم مجرور
إلا
|
ÎLE
illā
ancak
except
,Lam,Elif, ,30,1,
RES – restriction particle أداة حصر
استمعوه
س م ع | SMA
ESTMAWH
stemeǔhu
dinlerler
they listen to it
Elif,Sin,Te,Mim,Ayn,Vav,He, 1,60,400,40,70,6,5,
V – 3rd person masculine plural (form VIII) perfect verb PRON – subject pronoun PRON – 3rd person masculine singular object pronoun فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
وهم
|
WHM
vehum
onlar
while they
Vav,He,Mim, 6,5,40,
CIRC – prefixed circumstantial particle PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun الواو حالية ضمير منفصل
يلعبون
ل ع ب | LAB
YLABWN
yel'ǎbūne
eğlenerek
(are at) play
Ye,Lam,Ayn,Be,Vav,Nun, 10,30,70,2,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb PRON – subject pronoun فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.
Konu Başlığı: -
Kırık Meal (Arapça) : |مَا: | يَأْتِيهِمْ: kendilerine gelen | مِنْ: her | ذِكْرٍ: ikazı | مِنْ: -den | رَبِّهِمْ: Rablerin- | مُحْدَثٍ: yeni | إِلَّا: ancak | اسْتَمَعُوهُ: dinlerler | وَهُمْ: onlar | يَلْعَبُونَ: eğlenerek |
Kırık Meal (Harekesiz) : |ما ME | يأتيهم YÊTYHMkendilerine gelen | من MNher | ذكر Z̃KRikazı | من MN-den | ربهم RBHMRablerin- | محدث MḪD̃S̃yeni | إلا ÎLEancak | استمعوه ESTMAWHdinlerler | وهم WHMonlar | يلعبون YLABWNeğlenerek |
Kırık Meal (Okunuş) : |mā: | ye'tīhim: kendilerine gelen | min: her | ƶikrin: ikazı | min: -den | rabbihim: Rablerin- | muHdeṧin: yeni | illā: ancak | stemeǔhu: dinlerler | vehum: onlar | yel'ǎbūne: eğlenerek |
Kırık Meal (Transcript) : |ME: | YÊTYHM: kendilerine gelen | MN: her | Z̃KR: ikazı | MN: -den | RBHM: Rablerin- | MḪD̃S̃: yeni | ÎLE: ancak | ESTMAWH: dinlerler | WHM: onlar | YLABWN: eğlenerek |
Abdulbaki Gölpınarlı : Rablerinden, Kur'ân'a âit yeni bir âyet geldi mi onu alaya alarak dinlerler, oyun sanırlar.
Adem Uğur : Rablerinden kendilerine ne zaman yeni bir ihtar gelse, onlar bunu, hep alaya alarak dinlerler.
Ahmed Hulusi : Rablerinden gelen her yeni uyarıyı, alaya alarak dinliyorlar!
Ahmet Tekin : Rablerinden gelen, okunması ibadet olan övünç kaynağı Kur’ân âyetlerinden her yeni ikazı alaya alırlarken kesinlikle ona kulak da kabartıyorlar.
Ahmet Varol : Ne zaman kendilerine Rablerinden yeni bir uyarı gelse onu ancak alaya alarak dinlerler.
Ali Bulaç : Rablerinden kendilerine yeni bir hatırlatma gelmeyiversin, bunu mutlaka oyun konusu yaparak dinliyorlar.
Ali Fikri Yavuz : Rablerinden kendilerine gelen her yeni ihtarı, hep eğlenerek dinliyorlar.
Bekir Sadak : (2-3) Rablerinden kendilerine gelen her yeni ihtari mutlaka, gonulleri gaflet icinde eglenerek dinlerler. Zulmedenler, gizli toplantilarinda: «Bu zat, sizin gibi bir insandan baska bir sey midir? Siz, goz gore gore sihre mi uyarsiniz?» diye konusurlar.
Celal Yıldırım : Rablarından kendilerine gelen her yeni uyarıyı mutlaka eğlenerek dinlerler.
Diyanet İşleri : (2-3) Rab’lerinden kendilerine yeni bir öğüt (bir uyarı) gelmez ki, onlar mutlaka onu alaya alarak, kalpleri de gaflette olarak dinlemesinler. O zulmedenler gizlice şöyle konuştular: “Bu da ancak sizin gibi bir insan. Şimdi siz göz göre göre sihre mi kapılacaksınız?”
Diyanet İşleri (eski) : (2-3) Rablerinden kendilerine gelen her yeni ihtarı mutlaka, gönülleri gaflet içinde eğlenerek dinlerler. Zulmedenler, gizli toplantılarında: 'Bu zat, sizin gibi bir insandan başka bir şey midir? Siz, göz göre göre sihre mi uyarsınız?' diye konuşurlar.
Diyanet Vakfi : (2-3) Rablerinden kendilerine ne zaman yeni bir ihtar gelse, onlar bunu, hep alaya alarak, kalpleri oyuna, eğlenceye dalarak dinlemişlerdir. O zalimler şöyle fısıldaştılar: Bu (Muhammed), sizin gibi bir beşer olmaktan başka nedir ki! Siz şimdi gözünüz göre göre büyüye mi kapılıyorsunuz?
Edip Yüksel : Her ne zaman Rab'lerinden kendilerine yeni bir mesaj (zikr) gelse, onu ciddiye almadan dinlerler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Rablerinden kendilerine gelen her yeni uyarıyı ancak alaya alarak dinliyorlar.
Elmalılı Hamdi Yazır : Rablarından kendilerine gelen her yeni ıhtarı mutlak eğlenerek dinliyorlar
Fizilal-il Kuran : Onlar Rabb'lerinden gelen her yeni uyarıyı kesinlikle alaya alarak dinliyorlar.
Gültekin Onan : Rablerinden kendilerine yeni bir hatırlatma gelmeyiversin, bunu mutlaka oyun konusu yaparak dinliyorlar.
Hakkı Yılmaz : (2,3) "Rablerinden kendilerine gelen her yeni öğüdü/hatırlatmayı ancak oyun yaparak ve kalpleri eğlenerek dinlerler. Ve şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapan o kimseler, aralarında şu fısıltıyı gizlediler: “Bu, sizin gibi bir insandan başka bir şey midir? Artık görüp dururken büyüye mi gidiyorsunuz?” "
Hasan Basri Çantay : (2-3) Rablerinden kendilerine yeni bir ihtaar gelmeye dursun, onlar bunu ille istihza ederek ve kalbleri oyuna dalarak dinlemişlerdir. Zaalimler gizli fısıltı ile (şöyle) konuşdular: «Bu sizin gibi bir insandan başka mıdır? Kendiniz görüb (ve bilib) dururken şimdi sihre mi geleceksiniz»?
Hayrat Neşriyat : (2-3) Rablerinden kendilerine gelen her yeni nasîhati, ancak alaya alarak, onu kalbleri gaflet içinde dinlerler. Ve o zulmedenler, (aralarında) şu fısıldamaları gizli tuttular: 'Bu(Muhammed), sâdece sizin gibi bir insan değil midir? Şimdi siz, görüp dururken sihre mi geliyorsunuz?'
İbni Kesir : Rabblarından kendilerine yeni bir uyarı gelmeye dursun; onlar, bunu mutlaka eğlenerek dinlemişlerdir.
İskender Evrenosoğlu : Rabbinden, yeni bir zikir (uyarı) gelmeye görsün. Onu, ancak oynayarak (alay ederek) dinlerler.
Muhammed Esed : Ne zaman Rablerinden kendilerine yeni bir uyarıcı, hatırlatıcı (mesaj) gelse, onu ancak alaya alarak dinliyorlar,
Ömer Nasuhi Bilmen : Onlara Rablerinden yeni bir ihtar gelmez ki, illâ onu müstehziyâne bir halde dinlerler.
Ömer Öngüt : Rablerinden kendilerine gelen her yeni zikri (öğüt ve uyarıyı) mutlaka alaya alarak dinlerler.
Şaban Piriş : Rab’lerinden gelen her yeni uyarıyı ancak alay ederek dinlerler.
Suat Yıldırım : (2-3) Rab’leri tarafından kendilerine gelen her yeni uyarıyı, alaya alıp kalpleri eğlenceye dalarak dinlerler. Hem o zalimler aralarında kulis yapıp, şu fısıltıyı, gizlice yayarlar: "O da sizin gibi bir insandan başka bir şey değil. Şimdi siz göz göre göre sihire mi kapılacaksınız yani?"
Süleyman Ateş : Kendilerine Rablerinden gelen her yeni ikazı mutlaka eğlenerek dinlerler.
Tefhim-ul Kuran : Rablerinden kendilerine yeni bir hatırlatma gelmeyiversin, onlar bunu mutlaka oyun konusu yaparak dinlemektedirler.
Ümit Şimşek : Onlara ne zaman Rablerinden yeni bir öğüt gelse, eğlenerek dinlerler.
Yaşar Nuri Öztürk : Rablerinden kendilerine ulaşan, söze bürünmüş her yeni öğüt ve hatırlatmayı ancak eğlenerek dinliyorlar.
Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için
TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen
dikkatli olunuz.]