» 21 / Enbiyâ  58:

Kuran Sırası: 21
İniş Sırası: 73
Enbiya Suresi = Peygamberler Suresi
agirlikli olarak peygamberlerden söz edildiginden bu adi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. فَجَعَلَهُمْ (FCALHM) = feceǎlehum : nihayet onları etti
2. جُذَاذًا (CZ̃EZ̃E) = cuƶāƶen : parça parça
3. إِلَّا (ÎLE) = illā : yalnız hariç
4. كَبِيرًا (KBYRE) = kebīran : büyüğü
5. لَهُمْ (LHM) = lehum : onların
6. لَعَلَّهُمْ (LALHM) = leǎllehum : belki
7. إِلَيْهِ (ÎLYH) = ileyhi : ona
8. يَرْجِعُونَ (YRCAWN) = yerciǔne : müracaat ederler (diye)
nihayet onları etti | parça parça | yalnız hariç | büyüğü | onların | belki | ona | müracaat ederler (diye) |

[CAL] [CZ̃Z̃] [] [KBR] [] [] [] [RCA]
FCALHM CZ̃EZ̃E ÎLE KBYRE LHM LALHM ÎLYH YRCAWN

feceǎlehum cuƶāƶen illā kebīran lehum leǎllehum ileyhi yerciǔne
فجعلهم جذاذا إلا كبيرا لهم لعلهم إليه يرجعون

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فجعلهم ج ع ل | CAL FCALHM feceǎlehum nihayet onları etti So he made them
جذاذا ج ذ ذ | CZ̃Z̃ CZ̃EZ̃E cuƶāƶen parça parça (into) pieces
إلا | ÎLE illā yalnız hariç except
كبيرا ك ب ر | KBR KBYRE kebīran büyüğü a large (one)
لهم | LHM lehum onların of them,
لعلهم | LALHM leǎllehum belki so that they may
إليه | ÎLYH ileyhi ona to it
يرجعون ر ج ع | RCA YRCAWN yerciǔne müracaat ederler (diye) return.

21:58 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

nihayet onları etti | parça parça | yalnız hariç | büyüğü | onların | belki | ona | müracaat ederler (diye) |

[CAL] [CZ̃Z̃] [] [KBR] [] [] [] [RCA]
FCALHM CZ̃EZ̃E ÎLE KBYRE LHM LALHM ÎLYH YRCAWN

feceǎlehum cuƶāƶen illā kebīran lehum leǎllehum ileyhi yerciǔne
فجعلهم جذاذا إلا كبيرا لهم لعلهم إليه يرجعون

[ج ع ل] [ج ذ ذ ] [] [ك ب ر] [] [] [] [ر ج ع]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فجعلهم ج ع ل | CAL FCALHM feceǎlehum nihayet onları etti So he made them
Fe,Cim,Ayn,Lam,He,Mim,
80,3,70,30,5,40,
REM – prefixed resumption particle
V – 3rd person masculine singular perfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
الفاء استئنافية
فعل ماض و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
جذاذا ج ذ ذ | CZ̃Z̃ CZ̃EZ̃E cuƶāƶen parça parça (into) pieces
Cim,Zel,Elif,Zel,Elif,
3,700,1,700,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
إلا | ÎLE illā yalnız hariç except
,Lam,Elif,
,30,1,
RES – restriction particle
أداة حصر
كبيرا ك ب ر | KBR KBYRE kebīran büyüğü a large (one)
Kef,Be,Ye,Re,Elif,
20,2,10,200,1,
N – accusative masculine singular indefinite noun
اسم منصوب
لهم | LHM lehum onların of them,
Lam,He,Mim,
30,5,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
لعلهم | LALHM leǎllehum belki so that they may
Lam,Ayn,Lam,He,Mim,
30,70,30,5,40,
ACC – accusative particle
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
حرف نصب من اخوات «ان» و«هم» ضمير متصل في محل نصب اسم «لعل»
إليه | ÎLYH ileyhi ona to it
,Lam,Ye,He,
,30,10,5,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
جار ومجرور
يرجعون ر ج ع | RCA YRCAWN yerciǔne müracaat ederler (diye) return.
Ye,Re,Cim,Ayn,Vav,Nun,
10,200,3,70,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |فَجَعَلَهُمْ: nihayet onları etti | جُذَاذًا: parça parça | إِلَّا: yalnız hariç | كَبِيرًا: büyüğü | لَهُمْ: onların | لَعَلَّهُمْ: belki | إِلَيْهِ: ona | يَرْجِعُونَ: müracaat ederler (diye) |
Kırık Meal (Harekesiz) : |فجعلهم FCALHM nihayet onları etti | جذاذا CZ̃EZ̃E parça parça | إلا ÎLE yalnız hariç | كبيرا KBYRE büyüğü | لهم LHM onların | لعلهم LALHM belki | إليه ÎLYH ona | يرجعون YRCAWN müracaat ederler (diye) |
Kırık Meal (Okunuş) : |feceǎlehum: nihayet onları etti | cuƶāƶen: parça parça | illā: yalnız hariç | kebīran: büyüğü | lehum: onların | leǎllehum: belki | ileyhi: ona | yerciǔne: müracaat ederler (diye) |
Kırık Meal (Transcript) : |FCALHM: nihayet onları etti | CZ̃EZ̃E: parça parça | ÎLE: yalnız hariç | KBYRE: büyüğü | LHM: onların | LALHM: belki | ÎLYH: ona | YRCAWN: müracaat ederler (diye) |
Abdulbaki Gölpınarlı : Onları paramparça etti, yalnız, ona baş vursunlar diye büyüklerini bıraktı.
Adem Uğur : Sonunda İbrahim onları paramparça etti. Yalnız onların büyüğünü bıraktı; belki ona müracaat ederler diye.
Ahmed Hulusi : (Nihayet İbrahim) belki ona gidip sorarlar diye, en büyükleri dışında putları paramparça etti.
Ahmet Tekin : Sonunda İbrâhim onların büyük putlarının dışında, bütün putlarını paramparça etti. Büyük puta başvururlar diye düşündü.
Ahmet Varol : Böylece belki ona başvururlar diye büyükleri dışında putları paramparça etti.
Ali Bulaç : Böylece o, yalnızca büyükleri hariç olmak üzere onları paramparça etti; belki ona başvururlar diye.
Ali Fikri Yavuz : Nihayet o putları paramparça etti, yalnız bunların büyüğünü bıraktı ki, belki ona müracaat ederler (de hadiseyi sorarlar).
Bekir Sadak : Hepsini paramparca edip, iclerinden buyugunu ona basvursunlar diye, saglam birakti.
Celal Yıldırım : Derken İbrahim, onları parça parça etti; ancak dönüp başvururlar diye (putların) en büyüğünü kırmadı.
Diyanet İşleri : Derken (İbrahim) belki kendisine başvururlar diye içlerinden bir büyüğü bırakarak onları (putları) paramparça etti.
Diyanet İşleri (eski) : Hepsini paramparça edip, içlerinden büyüğünü ona başvursunlar diye, sağlam bıraktı.
Diyanet Vakfi : Sonunda İbrahim onları paramparça etti. Yalnız onların büyüğünü bıraktı; belki ona müracaat ederler diye.
Edip Yüksel : Hepsini param parça etti; ancak belki ona danışırlar diye en büyüklerine dokunmadı.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Derken o, bunları parça parça etti. Yalnız kendisine başvursunlar diye onların büyüğünü sağlam bıraktı.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Derken, onları parça parça etti. Ancak büyüklerinden birini bıraktı ki belki ona müracaat ederler.
Elmalılı Hamdi Yazır : Derken onları parça parça etti, ancak bir büyüklerini bıraktı ki belki ona müracaat ederler
Fizilal-il Kuran : Arkasından o putları kırıp parça parça etti, fakat bilgisine (!) başvursunlar diye en büyük putu sağlam bıraktı.
Gültekin Onan : Böylece o, yalnızca büyükleri hariç olmak üzere onları paramparça etti; belki ona başvururlar diye.
Hakkı Yılmaz : Sonra da İbrâhîm, ona müracaat etsinler diye kendilerine ait büyükleri dışında bunları parça parça etti.
Hasan Basri Çantay : Derken o, bunları parça parça etdi. Yalınız onların büyüğünü bırakdı, belki ona müracaat ederler diye.
Hayrat Neşriyat : Nihâyet (İbrâhîm) onları (o putları) paramparça etti; ancak onların büyüğünü(bıraktı) ki, belki ona mürâcaat ederler!
İbni Kesir : Derken hepsini paramparça edip içlerinden büyüğünü, ona başvursunlar diye sağlam bıraktı.
İskender Evrenosoğlu : Sonra onları (putları) cüz cüz (parça parça) yaptı. Onların büyük olanı hariç. Umulur ki böylece onlar, ona rücu ederler (dönerler).
Muhammed Esed : Ve en büyükleri dışında (putların) hepsini paramparça etti; belki dönüp (bu olup biten için) ona başvururlar diye.
Ömer Nasuhi Bilmen : Artık onları parça parça etti. Ancak onların bir büyüğünü değil, belki kendisine müracaat ederler diye.
Ömer Öngüt : Sonunda İbrahim onları paramparça etti. Yalnız içlerinden büyüğünü, ona başvursunlar diye sağlam bıraktı.
Şaban Piriş : Sonunda İbrahim hepsini paramparça edip, içlerinden büyüğünü ona başvursunlar diye sağlam bıraktı.
Suat Yıldırım : Onların bütün putlarını paramparça etti, yalnız, halk, belki de olup biten olay hakkında kendisine sorarlar düşüncesiyle, onların büyüklerine dokunmadı.
Süleyman Ateş : Nihâyet (İbrâhim) onları parça parça etti, yalnız onların büyüğünü bıraktı; belki ona müracaat ederler diye(!)
Tefhim-ul Kuran : Böylece o, yalnızca büyükleri hariç olmak üzere onları paramparça kıldı; belki ona başvururlar diye.
Ümit Şimşek : Sonra onları parça parça etti; yalnız, gelip sorsunlar diye büyüklerine dokunmadı.
Yaşar Nuri Öztürk : Sonunda onları parça parça etti. Yalnız en büyüklerini bıraktı ki, dönüp ona başvurabilsinler.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}