» 21 / Enbiyâ  31:

Kuran Sırası: 21
İniş Sırası: 73
Enbiya Suresi = Peygamberler Suresi
agirlikli olarak peygamberlerden söz edildiginden bu adi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَجَعَلْنَا (WCALNE) = ve ceǎlnā : ve yarattık
2. فِي (FY) = fī :
3. الْأَرْضِ (ELÊRŽ) = l-erDi : yerde
4. رَوَاسِيَ (RWESY) = ravāsiye : yüksek dağlar
5. أَنْ (ÊN) = en : diye
6. تَمِيدَ (TMYD̃) = temīde : sarsar
7. بِهِمْ (BHM) = bihim : onları
8. وَجَعَلْنَا (WCALNE) = ve ceǎlnā : ve açtık
9. فِيهَا (FYHE) = fīhā : orada
10. فِجَاجًا (FCECE) = ficācen : geniş
11. سُبُلًا (SBLE) = subulen : yollar
12. لَعَلَّهُمْ (LALHM) = leǎllehum : umulur ki
13. يَهْتَدُونَ (YHTD̃WN) = yehtedūne : yollarını bulurlar
ve yarattık | | yerde | yüksek dağlar | diye | sarsar | onları | ve açtık | orada | geniş | yollar | umulur ki | yollarını bulurlar |

[CAL] [] [ERŽ] [RSW] [] [MYD̃] [] [CAL] [] [FCC] [SBL] [] [HD̃Y]
WCALNE FY ELÊRŽ RWESY ÊN TMYD̃ BHM WCALNE FYHE FCECE SBLE LALHM YHTD̃WN

ve ceǎlnā l-erDi ravāsiye en temīde bihim ve ceǎlnā fīhā ficācen subulen leǎllehum yehtedūne
وجعلنا في الأرض رواسي أن تميد بهم وجعلنا فيها فجاجا سبلا لعلهم يهتدون

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وجعلنا ج ع ل | CAL WCALNE ve ceǎlnā ve yarattık And We (have) placed
في | FY in
الأرض ا ر ض | ERŽ ELÊRŽ l-erDi yerde the earth
رواسي ر س و | RSW RWESY ravāsiye yüksek dağlar firmly set mountains,
أن | ÊN en diye lest
تميد م ي د | MYD̃ TMYD̃ temīde sarsar it (should) shake
بهم | BHM bihim onları with them,
وجعلنا ج ع ل | CAL WCALNE ve ceǎlnā ve açtık and We made
فيها | FYHE fīhā orada therein
فجاجا ف ج ج | FCC FCECE ficācen geniş broad passes
سبلا س ب ل | SBL SBLE subulen yollar (as) ways,
لعلهم | LALHM leǎllehum umulur ki so that they may
يهتدون ه د ي | HD̃Y YHTD̃WN yehtedūne yollarını bulurlar (be) guided.

21:31 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve yarattık | | yerde | yüksek dağlar | diye | sarsar | onları | ve açtık | orada | geniş | yollar | umulur ki | yollarını bulurlar |

[CAL] [] [ERŽ] [RSW] [] [MYD̃] [] [CAL] [] [FCC] [SBL] [] [HD̃Y]
WCALNE FY ELÊRŽ RWESY ÊN TMYD̃ BHM WCALNE FYHE FCECE SBLE LALHM YHTD̃WN

ve ceǎlnā l-erDi ravāsiye en temīde bihim ve ceǎlnā fīhā ficācen subulen leǎllehum yehtedūne
وجعلنا في الأرض رواسي أن تميد بهم وجعلنا فيها فجاجا سبلا لعلهم يهتدون

[ج ع ل] [] [ا ر ض] [ر س و] [] [م ي د] [] [ج ع ل] [] [ف ج ج] [س ب ل] [] [ه د ي]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وجعلنا ج ع ل | CAL WCALNE ve ceǎlnā ve yarattık And We (have) placed
Vav,Cim,Ayn,Lam,Nun,Elif,
6,3,70,30,50,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
في | FY in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
الأرض ا ر ض | ERŽ ELÊRŽ l-erDi yerde the earth
Elif,Lam,,Re,Dad,
1,30,,200,800,
"N – genitive feminine noun → Earth"
اسم مجرور
رواسي ر س و | RSW RWESY ravāsiye yüksek dağlar firmly set mountains,
Re,Vav,Elif,Sin,Ye,
200,6,1,60,10,
N – accusative feminine plural active participle
اسم منصوب
أن | ÊN en diye lest
,Nun,
,50,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
تميد م ي د | MYD̃ TMYD̃ temīde sarsar it (should) shake
Te,Mim,Ye,Dal,
400,40,10,4,
V – 3rd person feminine singular imperfect verb, subjunctive mood
فعل مضارع منصوب
بهم | BHM bihim onları with them,
Be,He,Mim,
2,5,40,
P – prefixed preposition bi
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
وجعلنا ج ع ل | CAL WCALNE ve ceǎlnā ve açtık and We made
Vav,Cim,Ayn,Lam,Nun,Elif,
6,3,70,30,50,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
فيها | FYHE fīhā orada therein
Fe,Ye,He,Elif,
80,10,5,1,
P – preposition
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
جار ومجرور
فجاجا ف ج ج | FCC FCECE ficācen geniş broad passes
Fe,Cim,Elif,Cim,Elif,
80,3,1,3,1,
N – accusative masculine plural indefinite noun
اسم منصوب
سبلا س ب ل | SBL SBLE subulen yollar (as) ways,
Sin,Be,Lam,Elif,
60,2,30,1,
N – accusative masculine plural indefinite noun
اسم منصوب
لعلهم | LALHM leǎllehum umulur ki so that they may
Lam,Ayn,Lam,He,Mim,
30,70,30,5,40,
ACC – accusative particle
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
حرف نصب من اخوات «ان» و«هم» ضمير متصل في محل نصب اسم «لعل»
يهتدون ه د ي | HD̃Y YHTD̃WN yehtedūne yollarını bulurlar (be) guided.
Ye,He,Te,Dal,Vav,Nun,
10,5,400,4,6,50,
V – 3rd person masculine plural (form VIII) imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَجَعَلْنَا: ve yarattık | فِي: | الْأَرْضِ: yerde | رَوَاسِيَ: yüksek dağlar | أَنْ: diye | تَمِيدَ: sarsar | بِهِمْ: onları | وَجَعَلْنَا: ve açtık | فِيهَا: orada | فِجَاجًا: geniş | سُبُلًا: yollar | لَعَلَّهُمْ: umulur ki | يَهْتَدُونَ: yollarını bulurlar |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وجعلنا WCALNE ve yarattık | في FY | الأرض ELÊRŽ yerde | رواسي RWESY yüksek dağlar | أن ÊN diye | تميد TMYD̃ sarsar | بهم BHM onları | وجعلنا WCALNE ve açtık | فيها FYHE orada | فجاجا FCECE geniş | سبلا SBLE yollar | لعلهم LALHM umulur ki | يهتدون YHTD̃WN yollarını bulurlar |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve ceǎlnā: ve yarattık | : | l-erDi: yerde | ravāsiye: yüksek dağlar | en: diye | temīde: sarsar | bihim: onları | ve ceǎlnā: ve açtık | fīhā: orada | ficācen: geniş | subulen: yollar | leǎllehum: umulur ki | yehtedūne: yollarını bulurlar |
Kırık Meal (Transcript) : |WCALNE: ve yarattık | FY: | ELÊRŽ: yerde | RWESY: yüksek dağlar | ÊN: diye | TMYD̃: sarsar | BHM: onları | WCALNE: ve açtık | FYHE: orada | FCECE: geniş | SBLE: yollar | LALHM: umulur ki | YHTD̃WN: yollarını bulurlar |
Abdulbaki Gölpınarlı : İnsanlarla berâber çalkalanmasın diye yeryüzünde metin dağlar yarattık ve yollarını bulsunlar, maksatlarına ersinler diye de orada geniş yollar açtık.
Adem Uğur : Onları sarsmasın diye yeryüzünde bir takım dağlar diktik. Orada geniş geniş yollar açtık; ta ki maksatlarına ulaşsınlar.
Ahmed Hulusi : Arzda, kendilerini sallayıp sarsmasın diye sâbit dağlar (vücutta organlar) oluşturduk. . . Dağlar arasında geniş yollar oluşturduk ki doğru yolu bulsunlar.
Ahmet Tekin : Yeryüzüne, insanlar sarsılmasın diye ağır baskılı, oturaklı, derin temellere dayalı dağlar yerleştirdik. İstedikleri yerlere gide-bilsinler diye orada dağlar arasında geniş açık geçitler, yollar açtık.
Ahmet Varol : Yeryüzü onları sarsmasın diye üzerinde sabit dağlar yarattık ve doğru gidebilsinler diye orada geniş yollar açtık.
Ali Bulaç : Yeryüzünde, onları sarsmasın diye, sabit dağlar yarattık ve doğru gidebilsinler diye geniş yollar açtık.
Ali Fikri Yavuz : Yeryüzünde, insanları çalkalamamak için sabit dağlar yarattık; dağlar arasında pek çok yollar yaptık ki, doğru gidebilsinler.
Bekir Sadak : Yeryuzune, insanlar sarsilmasin diye sabit daglar yerlestirdik; rahat gidebilsinler diye aralarinda genis yollar varettik.
Celal Yıldırım : Yeryüzü, insanları sarsıp çalkalar diye onda sabit dağlar oluşturduk (da sarsıntıyı önledik); doğru hareket edebilsinler (şaşırmadan varacakları yere varsınlar) diye onda yollar geçitler meydana getirdik.
Diyanet İşleri : Onları sarsmasın diye yere de sabit dağlar yerleştirdik ve (varacakları yere) yol bulabilsinler diye ondan geçitler, yollar meydana getirdik.
Diyanet İşleri (eski) : Yeryüzüne, insanlar sarsılmasın diye sabit dağlar yerleştirdik; rahat gidebilsinler diye aralarında geniş yollar varettik.
Diyanet Vakfi : Onları sarsmasın diye yeryüzünde bir takım dağlar diktik. Orada geniş geniş yollar açtık; ta ki maksatlarına ulaşsınlar.
Edip Yüksel : Onları sarsmasın diye yeryüzüne dağları yerleştirdik. Yolu bulmaları için onda geniş geçitler açtık.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Yeryüzünde, insanlar sarsılmasın diye sabit dağlar yarattık, rahat gidebilsinler diye dağların aralarında geniş yollar var ettik.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Yeryüzünde de onları çalkalar diye, baskılar oturttuk (sabit dağlar yerleştirdik), doğru gidebilsinler diye orada bol bol açıklıklar (yollar) yaptık.
Elmalılı Hamdi Yazır : Arzda da onları çalkalar diye baskılar oturttuk, hem onda bol bol açıklıklar yaptık ki doğru gidebilsinler
Fizilal-il Kuran : Yeryüzü dengede dursun da insanları sarsmasın diye orada köklü dağlar yarattık ve istedikleri yere gidebilsinler diye o dağlarda geçit veren yollar açtık.
Gültekin Onan : Yeryüzünde, onları sarsmasın diye, sabit dağlar yarattık ve doğru gidebilsinler diye geniş yollar açtık.
Hakkı Yılmaz : Ve Biz, yeryüzünün içinde, size sofra olsun diye sağlam kazıklar yaptık. Ve orada kılavuzlandıkları yollarını bulsunlar diye bol bol yollar oluşturduk.
Hasan Basri Çantay : Yer (yüzün) de, onları (insanları) çalkalar diye, sabit sabit dağlar yaratdık. Aralarında da bol bol yollar açdık. Tâki (maksadlarına) ersinler.
Hayrat Neşriyat : Onları sarsar diye yeryüzünde (buna mâni' olacak) sâbit dağlar yaptık ve orada genişce yollar açtık. Tâ ki doğru gidebilsinler!
İbni Kesir : Onlar sarsılmasın diye yeryüzünde sabit dağlar yerleştirdik. Doğru yoldan gitsinler diye orada geniş yollar açtık.
İskender Evrenosoğlu : Ve arzda (yeryüzünde), onları sarsar diye (sarsmaması için) dağlar kıldık. Ve orada geniş yollar oluşturduk. Umulur ki (böylece) onlar, hidayete ererler (ulaşırlar).
Muhammed Esed : Ve (görmüyorlar mı ki,) onları sarsmasın diye arz üzerine sapasağlam dağlar yerleştirdik; ve kolayca yollarını bulabilsinler diye orada vadiler açtık;
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve yeryüzünde onları çalkalar diye sabit dağları yarattık ve onlara geniş yollar açtık, tâ ki maksatlarına erebilsinler.
Ömer Öngüt : Yer onları sarsmasın diye, onun üstünde sâbit dağlar yarattık ve doğru gidebilmeleri için orada geniş yollar açtık.
Şaban Piriş : Sarsılmasınlar diye yeryüzünde sabit dağlar, yollarını bulabilsinler diye orada geniş yollar yaptık.
Suat Yıldırım : Yerin insanları sarsmaması için oraya dağlar yerleştirdik. Maksatlarına ermeleri için orada geniş yollar, geçitler yaptık.
Süleyman Ateş : Yer, onları sarsar diye, onun üstünde yüksek dağlar yarattık. Ve istedikleri yere gidebilmeleri için orada geniş yollar açtık.
Tefhim-ul Kuran : Yer onları sarsmasın diye onun üstünde dağlar yarattık. Ve orada iniş yolları açtık. Ta ki (maksatlarına) ulaşabilsinler.
Ümit Şimşek : Sizi sarsmasın diye yere sağlam dağlar diktik; gidecekleri yere ulaşsınlar diye onda geniş yollar açtık.
Yaşar Nuri Öztürk : Yerküreye, onları çalkalamasın diye bir takım dağlar diktik. Ve orada geniş geniş yollar açtık ki, doğru gidebilsinler.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}