» 25 / Furkân  18:

Kuran Sırası: 25
İniş Sırası: 42
Furkan Suresi = Furkan Suresi
ismini 1. ayetinde geçen hakki batildan ayiran manasindaki Furkan kelimesinden alir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. قَالُوا (GELWE) = ḳālū : derler ki
2. سُبْحَانَكَ (SBḪENK) = subHāneke : senin şanın yücedir
3. مَا (ME) = mā :
4. كَانَ (KEN) = kāne : değildi
5. يَنْبَغِي (YNBĞY) = yenbeğī : yaraşır
6. لَنَا (LNE) = lenā : bize
7. أَنْ (ÊN) = en :
8. نَتَّخِذَ (NTḢZ̃) = netteḣiƶe : edinmek
9. مِنْ (MN) = min :
10. دُونِكَ (D̃WNK) = dūnike : senden başka
11. مِنْ (MN) = min :
12. أَوْلِيَاءَ (ÊWLYEÙ) = evliyā'e : veliler
13. وَلَٰكِنْ (WLKN) = velākin : fakat
14. مَتَّعْتَهُمْ (MTATHM) = metteǎ'tehum : sen onları ni'metlendirdin
15. وَابَاءَهُمْ (W ËBEÙHM) = ve ābā'ehum : ve atalarını
16. حَتَّىٰ (ḪT) = Hattā : kadar
17. نَسُوا (NSWE) = nesū : unutuncaya
18. الذِّكْرَ (ELZ̃KR) = ƶ-ƶikra : anmayı
19. وَكَانُوا (WKENWE) = ve kānū : ve oldular
20. قَوْمًا (GWME) = ḳavmen : bir topluluk
21. بُورًا (BWRE) = būran : helaki hak eden
derler ki | senin şanın yücedir | | değildi | yaraşır | bize | | edinmek | | senden başka | | veliler | fakat | sen onları ni'metlendirdin | ve atalarını | kadar | unutuncaya | anmayı | ve oldular | bir topluluk | helaki hak eden |

[GWL] [SBḪ] [] [KWN] [BĞY] [] [] [EḢZ̃] [] [D̃WN] [] [WLY] [] [MTA] [EBW] [] [NSY] [Z̃KR] [KWN] [GWM] [BWR]
GELWE SBḪENK ME KEN YNBĞY LNE ÊN NTḢZ̃ MN D̃WNK MN ÊWLYEÙ WLKN MTATHM W ËBEÙHM ḪT NSWE ELZ̃KR WKENWE GWME BWRE

ḳālū subHāneke kāne yenbeğī lenā en netteḣiƶe min dūnike min evliyā'e velākin metteǎ'tehum ve ābā'ehum Hattā nesū ƶ-ƶikra ve kānū ḳavmen būran
قالوا سبحانك ما كان ينبغي لنا أن نتخذ من دونك من أولياء ولكن متعتهم وآباءهم حتى نسوا الذكر وكانوا قوما بورا

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
قالوا ق و ل | GWL GELWE ḳālū derler ki They say,
سبحانك س ب ح | SBḪ SBḪENK subHāneke senin şanın yücedir """Glory be to You!"
ما | ME Not
كان ك و ن | KWN KEN kāne değildi it was proper
ينبغي ب غ ي | BĞY YNBĞY yenbeğī yaraşır it was proper
لنا | LNE lenā bize for us
أن | ÊN en that
نتخذ ا خ ذ | EḢZ̃ NTḢZ̃ netteḣiƶe edinmek we take
من | MN min besides You
دونك د و ن | D̃WN D̃WNK dūnike senden başka besides You
من | MN min any
أولياء و ل ي | WLY ÊWLYEÙ evliyā'e veliler protectors.
ولكن | WLKN velākin fakat But
متعتهم م ت ع | MTA MTATHM metteǎ'tehum sen onları ni'metlendirdin You gave them comforts
وآباءهم ا ب و | EBW W ËBEÙHM ve ābā'ehum ve atalarını and their forefathers
حتى | ḪT Hattā kadar until
نسوا ن س ي | NSY NSWE nesū unutuncaya they forgot
الذكر ذ ك ر | Z̃KR ELZ̃KR ƶ-ƶikra anmayı the Message
وكانوا ك و ن | KWN WKENWE ve kānū ve oldular and became
قوما ق و م | GWM GWME ḳavmen bir topluluk a people
بورا ب و ر | BWR BWRE būran helaki hak eden "ruined."""

25:18 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

derler ki | senin şanın yücedir | | değildi | yaraşır | bize | | edinmek | | senden başka | | veliler | fakat | sen onları ni'metlendirdin | ve atalarını | kadar | unutuncaya | anmayı | ve oldular | bir topluluk | helaki hak eden |

[GWL] [SBḪ] [] [KWN] [BĞY] [] [] [EḢZ̃] [] [D̃WN] [] [WLY] [] [MTA] [EBW] [] [NSY] [Z̃KR] [KWN] [GWM] [BWR]
GELWE SBḪENK ME KEN YNBĞY LNE ÊN NTḢZ̃ MN D̃WNK MN ÊWLYEÙ WLKN MTATHM W ËBEÙHM ḪT NSWE ELZ̃KR WKENWE GWME BWRE

ḳālū subHāneke kāne yenbeğī lenā en netteḣiƶe min dūnike min evliyā'e velākin metteǎ'tehum ve ābā'ehum Hattā nesū ƶ-ƶikra ve kānū ḳavmen būran
قالوا سبحانك ما كان ينبغي لنا أن نتخذ من دونك من أولياء ولكن متعتهم وآباءهم حتى نسوا الذكر وكانوا قوما بورا

[ق و ل] [س ب ح] [] [ك و ن] [ب غ ي] [] [] [ا خ ذ ] [] [د و ن] [] [و ل ي] [] [م ت ع] [ا ب و] [] [ن س ي] [ذ ك ر] [ك و ن] [ق و م] [ب و ر]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
قالوا ق و ل | GWL GELWE ḳālū derler ki They say,
Gaf,Elif,Lam,Vav,Elif,
100,1,30,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
سبحانك س ب ح | SBḪ SBḪENK subHāneke senin şanın yücedir """Glory be to You!"
Sin,Be,Ha,Elif,Nun,Kef,
60,2,8,1,50,20,
N – accusative masculine noun
PRON – 2nd person masculine singular possessive pronoun
اسم منصوب والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ما | ME Not
Mim,Elif,
40,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
كان ك و ن | KWN KEN kāne değildi it was proper
Kef,Elif,Nun,
20,1,50,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
ينبغي ب غ ي | BĞY YNBĞY yenbeğī yaraşır it was proper
Ye,Nun,Be,Ğayn,Ye,
10,50,2,1000,10,
V – 3rd person masculine singular (form VII) imperfect verb
فعل مضارع
لنا | LNE lenā bize for us
Lam,Nun,Elif,
30,50,1,
P – prefixed preposition lām
PRON – 1st person plural personal pronoun
جار ومجرور
أن | ÊN en that
,Nun,
,50,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
نتخذ ا خ ذ | EḢZ̃ NTḢZ̃ netteḣiƶe edinmek we take
Nun,Te,Hı,Zel,
50,400,600,700,
V – 1st person plural (form VIII) imperfect verb, subjunctive mood
فعل مضارع منصوب
من | MN min besides You
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
دونك د و ن | D̃WN D̃WNK dūnike senden başka besides You
Dal,Vav,Nun,Kef,
4,6,50,20,
N – genitive noun
PRON – 2nd person masculine singular possessive pronoun
اسم مجرور والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
من | MN min any
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
أولياء و ل ي | WLY ÊWLYEÙ evliyā'e veliler protectors.
,Vav,Lam,Ye,Elif,,
,6,30,10,1,,
N – genitive masculine plural noun
اسم مجرور
ولكن | WLKN velākin fakat But
Vav,Lam,Kef,Nun,
6,30,20,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
AMD – amendment particle
الواو عاطفة
حرف استدراك
متعتهم م ت ع | MTA MTATHM metteǎ'tehum sen onları ni'metlendirdin You gave them comforts
Mim,Te,Ayn,Te,He,Mim,
40,400,70,400,5,40,
V – 2nd person masculine singular (form II) perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
وآباءهم ا ب و | EBW W ËBEÙHM ve ābā'ehum ve atalarını and their forefathers
Vav,,Be,Elif,,He,Mim,
6,,2,1,,5,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative masculine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
الواو عاطفة
اسم منصوب و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
حتى | ḪT Hattā kadar until
Ha,Te,,
8,400,,
P – preposition
حرف جر
نسوا ن س ي | NSY NSWE nesū unutuncaya they forgot
Nun,Sin,Vav,Elif,
50,60,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
الذكر ذ ك ر | Z̃KR ELZ̃KR ƶ-ƶikra anmayı the Message
Elif,Lam,Zel,Kef,Re,
1,30,700,20,200,
N – accusative masculine verbal noun
اسم منصوب
وكانوا ك و ن | KWN WKENWE ve kānū ve oldular and became
Vav,Kef,Elif,Nun,Vav,Elif,
6,20,1,50,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
قوما ق و م | GWM GWME ḳavmen bir topluluk a people
Gaf,Vav,Mim,Elif,
100,6,40,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
بورا ب و ر | BWR BWRE būran helaki hak eden "ruined."""
Be,Vav,Re,Elif,
2,6,200,1,
ADJ – accusative masculine plural indefinite adjective
صفة منصوبة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |قَالُوا: derler ki | سُبْحَانَكَ: senin şanın yücedir | مَا: | كَانَ: değildi | يَنْبَغِي: yaraşır | لَنَا: bize | أَنْ: | نَتَّخِذَ: edinmek | مِنْ: | دُونِكَ: senden başka | مِنْ: | أَوْلِيَاءَ: veliler | وَلَٰكِنْ: fakat | مَتَّعْتَهُمْ: sen onları ni'metlendirdin | وَابَاءَهُمْ: ve atalarını | حَتَّىٰ: kadar | نَسُوا: unutuncaya | الذِّكْرَ: anmayı | وَكَانُوا: ve oldular | قَوْمًا: bir topluluk | بُورًا: helaki hak eden |
Kırık Meal (Harekesiz) : |قالوا GELWE derler ki | سبحانك SBḪENK senin şanın yücedir | ما ME | كان KEN değildi | ينبغي YNBĞY yaraşır | لنا LNE bize | أن ÊN | نتخذ NTḢZ̃ edinmek | من MN | دونك D̃WNK senden başka | من MN | أولياء ÊWLYEÙ veliler | ولكن WLKN fakat | متعتهم MTATHM sen onları ni'metlendirdin | وآباءهم W ËBEÙHM ve atalarını | حتى ḪT kadar | نسوا NSWE unutuncaya | الذكر ELZ̃KR anmayı | وكانوا WKENWE ve oldular | قوما GWME bir topluluk | بورا BWRE helaki hak eden |
Kırık Meal (Okunuş) : |ḳālū: derler ki | subHāneke: senin şanın yücedir | : | kāne: değildi | yenbeğī: yaraşır | lenā: bize | en: | netteḣiƶe: edinmek | min: | dūnike: senden başka | min: | evliyā'e: veliler | velākin: fakat | metteǎ'tehum: sen onları ni'metlendirdin | ve ābā'ehum: ve atalarını | Hattā: kadar | nesū: unutuncaya | ƶ-ƶikra: anmayı | ve kānū: ve oldular | ḳavmen: bir topluluk | būran: helaki hak eden |
Kırık Meal (Transcript) : |GELWE: derler ki | SBḪENK: senin şanın yücedir | ME: | KEN: değildi | YNBĞY: yaraşır | LNE: bize | ÊN: | NTḢZ̃: edinmek | MN: | D̃WNK: senden başka | MN: | ÊWLYEÙ: veliler | WLKN: fakat | MTATHM: sen onları ni'metlendirdin | W ËBEÙHM: ve atalarını | ḪT: kadar | NSWE: unutuncaya | ELZ̃KR: anmayı | WKENWE: ve oldular | GWME: bir topluluk | BWRE: helaki hak eden |
Abdulbaki Gölpınarlı : Diyecekler ki: Tenzîh ederiz seni, senden başka dost ve yardımcı kabûl etmek bize yaraşmaz; fakat sen, onları da, atalarını da nîmetler vererek yaşattın, sonunda seni anmayı unuttular ve helâke müstahak bir topluluk oldular.
Adem Uğur : Onlar: Seni tenzih ederiz. Seni bırakıp da başka dostlar edinmek bize yaraşmaz; fakat sen onlara ve atalarına o kadar bol nimet verdin ki, sonunda (seni) anmayı unuttular ve helâki hak eden bir kavim oldular, derler.
Ahmed Hulusi : (Tapındıkları nesneler) dediler ki: "Subhansın sen! Senin dûnundan velîler edinmek bizim için mümkün değil! Ne var ki, sen onları ve atalarını yararlandırınca, bedensel zevklere dalıp; nihayet, hakikat bilgisini hatırlamaz oldular! Sonunda mahvoldular!"
Ahmet Tekin : Onlar: 'Seni tenzih ederiz. Seni bırakıp, kulların durumundakilerden, dostlar koruyucular, otoriteler edinmek bize yakışmaz. Fakat sen, onlara ve atalarına o kadar nimet verdin ki, sonunda seni zikretmeyi, okunması ibadet olan övünç kaynağı Kurân’ı ve şeriatı unuttular. Helâkî hak eden bir kavim oldular.' derler.
Ahmet Varol : Derler ki: 'Seni tenzih ederiz. Senden başka dostlar edinmemiz bize yaraşmaz. Ancak sen onları ve atalarını yararlandırdın, onlar da zikri [3] unuttular ve böylece helake uğrayan bir topluluk oldular.'
Ali Bulaç : Derler ki: "Sen yücesin; senin dışında başka veliler edinmemiz bize yakışmaz, ancak onları ve atalarını sen meta verip yararlandırdın, öyle ki (senin) zikri(ni) unuttular ve böylece yıkıma uğrayan bir kavim oldular."
Ali Fikri Yavuz : Putlar şöyle derler: “- Seni tenzih ederiz. Senden başka veliler edinmemiz bize lâyık olmaz (böyle iken, biz başkasına nasıl mabud olabiliriz?) Fakat sen onları ve atalarını zevk içine daldırdın, nihayet zikri (tevhidi ve sana ibadeti) unuttular ve helâke düşen bir kavim oldular.”
Bekir Sadak : Onlar: «Hasa; Seni birakip baska dostlar edinmek bize yarasmaz; fakat Sen onlara ve babalarina nimetler verdin de sonunda Seni anmayi unuttular ve helaki hak eden bir millet oldular» derler.
Celal Yıldırım : Onlar (tapılan şeyler), «seni tenzîh ederiz, bize senden başka dostlar ve sahip edinmeler yakışmaz ; ne var ki ,sen onları ve babalarını nimetlerle zevke daldırdın, o kadar ki seni anmayı unuttular ve yok olmaya uğratılan bir millet oldular» derler.
Diyanet İşleri : Onlar, “Seni eksikliklerden uzak tutarız. Seni bırakıp da başka dostlar edinmek bize yaraşmaz. Fakat sen onlara ve atalarına o kadar bol nimet verdin ki, sonunda seni anmayı unuttular ve helâke giden bir toplum oldular” derler.
Diyanet İşleri (eski) : Onlar: 'Haşa; Seni bırakıp başka dostlar edinmek bize yaraşmaz; fakat Sen onlara ve babalarına nimetler verdin de sonunda Seni anmayı unuttular ve helaki hak eden bir millet oldular' derler.
Diyanet Vakfi : Onlar: Seni tenzih ederiz. Seni bırakıp da başka dostlar edinmek bize yaraşmaz; fakat sen onlara ve atalarına o kadar bol nimet verdin ki, sonunda (seni) anmayı unuttular ve helâki hak eden bir kavim oldular, derler.
Edip Yüksel : 'Sen yücesin, senin yanında kimseyi veliler kabul etmek bize yakışmaz. Fakat, sen onlara ve atalarına nimetler bağışladın. Nihayet, onlar mesajı unutup yozlaşan bir toplum oldular,' diye karşılık verdiler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Onlar: «Sübhansın seni tenzih ederiz. Seni bırakıp da senden başka dostlar edinmek bize yaraşmaz; fakat sen onlara ve atalarına o kadar nimet verdin ki, sonunda seni anmayı unuttular ve helaki hak eden bir kavim oldular.» derler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : onlar: «Seni tenzih ederiz, Senden başka dostlar edinmemiz bize yakışmazdı; fakat Sen, onları ve atalarını zevke daldırdın ki, zikri(ni) unuttular ve helaka giden bir topluluk oldular!» diyeceklerdir.
Elmalılı Hamdi Yazır : Sübhansın, demişlerdir: Senden başka veliler ittihaz etmemiz (olunmamız ) bize yaraşır değildi ve lâkin sen onları ve atalarını zevka daldırdın, o kadar ki nihayet zikri unuttular ve helâke giden bir kavm oldular
Fizilal-il Kuran : Düzmece ilahlar derler ki; «Sen her türlü noksanlıktan münezzehsin! Senin dışında başka korucular ve dayanaklar edinmek bize yakışacak bir tutum değildir. Fakat sen onlara ve atalarına o kadar bol nimetler verdin ki; sonunda seni anmayı unutarak yok edilmeyi hakeden bir topluluk oldular.»
Gültekin Onan : Derler ki: "Sen yücesin; senin dışında başka veliler edinmemiz bize yakışmaz, ancak onları ve atalarını sen meta verip yararlandırdın, öyle ki (senin ) zikri(ni) unuttular ve böylece yıkıma uğrayan bir kavim oldular."
Hakkı Yılmaz : O sahte ilâhlar dediler ki: “Tüm noksanlıklardan arındırırız Seni. Senin astlarından yardım eden, yol gösteren ve koruyan yakınlar edinmek bize yaraşmaz. Ama Sen onları ve atalarını öylesine nimetlendirdin ki, Öğüt'ü/ Kitab'ı terk ettiler ve değişime/ yıkıma uğramaya giden bir topluluk oldular.”
Hasan Basri Çantay : (görürsün ki) onlar (şöyle) demişlerdir: «Seni tenzîh ederiz. Seni bırakıb da başka velîler edinmemiz bize yakışmaz. Fakat (gerek) onları (n) ve (gerek) ataları (nın azâb müddetlerini) kendin uzatdın da nihayet zikri unutdular ve helak (e mahkûm) bir kavm oldular».
Hayrat Neşriyat : (Onlar:) 'Seni tenzîh ederiz; senden başka dostlar edinmek bize yaraşmaz; fakat onlara ve babalarına birçok ni'metler verdin de sonunda (seni) anmayı unuttular ve helâk edilmeyi hak eden bir kavim oldular!' derler.
İbni Kesir : Onlar da derler ki: Tenzih ederiz, Seni bırakır da başka dostlar edinmek bize yaraşmaz. Ama Sen, onlara ve babalarına nimetler verdin de, Seni anmayı unuttular ve helaki hak eden bir kavim oldular.
İskender Evrenosoğlu : (Putlar) dediler ki: “Sen Sübhan'sın (münezzehsin), Senden başka dostlar edinmemiz bize yakışmaz. Fakat Sen, onları ve onların babalarını metalandırdın. (Bu sebeple) öyle ki zikri unuttular ve helâkı hakeden bir kavim oldular.”
Muhammed Esed : Onlar: "Sınırsız kudret ve yüceliğinle Seni tenzih ederiz!" diye cevap verecekler, "Senden başka dostlar, efendiler edinmek bize yakışmazdı! Fakat, (bunlara gelince) Sen bunlara ve babalarına dünya hayatının tadını çıkarmaları için fırsat verdin; öyle ki, onlar da sonunda (Seni) anmayı büsbütün unuttular; çünkü bunlar her türlü iyilikten yoksun kimselerdi".
Ömer Nasuhi Bilmen : (O mabûd ittihaz edilenler de) derler ki: «Sen zât-ı ehâdiyetine layık olmayan şeylerden münezzehsin. Bizim için yaraşmaz ki, Sen'den başka velîler ittihaz edinelim. Fakat, onları ve babalarını nîmetlere nâil kıldın, tâ ki, zikri unuttular ve helâk olmuş bir kavim oldular.»
Ömer Öngüt : Derler ki: “Seni tenzih ederiz, seni bırakıp da başka dostlar edinmek bize yaraşmaz. Sen onlara ve atalarına bol nimetler verdin, sonunda da seni anmayı unuttular ve helâkı hak olan bir topluluk olup çıktılar. ”
Şaban Piriş : Onlar da derler ki: -Seni tenzih ederiz, senden başka veliler edinmek bize yaraşmaz. Fakat sen, onlara da babalarına da nimetler verdin. O derece ki zikri/kitabı önemsemediler de yok olmayı hak eden bir toplum oldular.
Suat Yıldırım : Onlar şöyle cevap verirler: "Sübhansın! Yüceler Yücesisin! Senden başka dost edinmeyi düşünmek bize yaraşan şey değildir. Ne var ki Sen onları ve babalarını, nimetlerine mazhar edip ömür vererek yaşatınca onlar Sen’i anmayı unuttular ve helâke müstahak bir güruh haline geldiler."
Süleyman Ateş : Derler ki: "Senin şânın yücedir, senden başka veliler edinmek bize yaraşmaz. Fakat sen onları ve atalarını ni'met verip yaşattın, (bolluk içinde dünyaya daldılar da seni) anmayı unuttular ve helâki hak eden bir topluluk oldular.
Tefhim-ul Kuran : Derler ki: «Sen yücesin; senin dışında başka veliler edinmemiz bize yakışmaz, ancak onları ve atalarını sen meta verip yararlandırdın, öyle ki (senin) zikri(ni) unuttular ve böylece yıkıma uğrayan bir kavim oldular.»
Ümit Şimşek : 'Seni her türlü noksandan uzak tutarız,' derler. 'Senden başka veli edinmek bize yaraşmaz. Ancak Sen onları nimetlerinle nasiplendirdin; onlar da Seni anmayı unuttular ve helâk olmayı hak etmiş bir topluluk oldular.'
Yaşar Nuri Öztürk : Derler ki: "Tespih ederiz seni; seni bırakıp da başka dostlar edinmek bize yaraşmazdı. Ama sen onları ve atalarını öylesine nimetlendirdin ki, zikiri/Kur'an'ı unuttular ve helâke giden bir topluluk oldular."


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}