DEM – masculine singular demonstrative pronoun اسم اشارة
عطاؤنا
ع ط و | AŦW
AŦEÙNE
ǎTā'unā
bizim ihsanımızdır
(is) Our gift,
Ayn,Tı,Elif,,Nun,Elif, 70,9,1,,50,1,
N – nominative masculine noun PRON – 1st person plural possessive pronoun اسم مرفوع و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
فامنن
م ن ن | MNN
FEMNN
femnun
artık dilediğine ver
so grant
Fe,Elif,Mim,Nun,Nun, 80,1,40,50,50,
REM – prefixed resumption particle V – 2nd person masculine singular imperative verb الفاء استئنافية فعل أمر
أو
|
ÊW
ev
veya
or
,Vav, ,6,
CONJ – coordinating conjunction حرف عطف
أمسك
م س ك | MSK
ÊMSK
emsik
verme
withhold
,Mim,Sin,Kef, ,40,60,20,
V – 2nd person masculine singular (form IV) imperative verb فعل أمر
بغير
غ ي ر | ĞYR
BĞYR
biğayri
yoktur
without
Be,Ğayn,Ye,Re, 2,1000,10,200,
P – prefixed preposition bi N – genitive masculine noun جار ومجرور
حساب
ح س ب | ḪSB
ḪSEB
Hisābin
hesabı
"account."""
Ha,Sin,Elif,Be, 8,60,1,2,
N – genitive masculine indefinite (form III) verbal noun اسم مجرور
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.
Konu Başlığı: -
Kırık Meal (Arapça) : |هَٰذَا: bu | عَطَاؤُنَا: bizim ihsanımızdır | فَامْنُنْ: artık dilediğine ver | أَوْ: veya | أَمْسِكْ: verme | بِغَيْرِ: yoktur | حِسَابٍ: hesabı |
Kırık Meal (Harekesiz) : |هذا HZ̃Ebu | عطاؤنا AŦEÙNEbizim ihsanımızdır | فامنن FEMNNartık dilediğine ver | أو ÊWveya | أمسك ÊMSKverme | بغير BĞYRyoktur | حساب ḪSEBhesabı |
Kırık Meal (Okunuş) : |hāƶā: bu | ǎTā'unā: bizim ihsanımızdır | femnun: artık dilediğine ver | ev: veya | emsik: verme | biğayri: yoktur | Hisābin: hesabı |
Kırık Meal (Transcript) : |HZ̃E: bu | AŦEÙNE: bizim ihsanımızdır | FEMNN: artık dilediğine ver | ÊW: veya | ÊMSK: verme | BĞYR: yoktur | ḪSEB: hesabı |
Abdulbaki Gölpınarlı : Bu, bizim vergimizdir demiştik, istersen sayısız olarak sen de ihsân et; istersen elini yum, verme.
Adem Uğur : İşte bu bizim bağışımızdır. İster ver, ister (elinde) tut; hesapsızdır dedik.
Ahmed Hulusi : "İşte bu (sana özel tasarruf edeceğin mülk) bizim hibemizdir; öyleyse ister ver ister verme, sınırsızca kullan!"
Ahmet Tekin : İşte bunlar bizim ihsanımız. Artık ister başkalarına ikram et. İster elinde tut. Bunun hesabı sana sorulmayacak.
Ahmet Varol : Bu bizim ihsanımızdır. Artık dilediğine ver veya tut. (Bunun) bir hesabı yoktur.
Ali Bulaç : "İşte bu, bizim vergimizdir. (Ey Süleyman) Artık sen de hesaba vurmaksızın, ver ya da tut."
Ali Fikri Yavuz : (Biz buyurduk ki): “- Bu bizim ihsanımızdır. Artık dilediğine hesabsız olarak ver, yahud tut (verme, ey Süleyman).
Diyanet Vakfi : «İşte bu bizim bağışımızdır. İster ver, ister (elinde) tut; hesapsızdır» dedik.
Edip Yüksel : 'Bu bizim bağışımızdır. İster ver, ister tut, tükenmez.'
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : «İşte bu, bizim ihsanımızdır. Artık sen dilersen başkalarına ver veya verme. Bundan hesaba çekilmeyeceksin» dedik.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : İşte bu bizim ihsanımızdır. Artık dilersen başkasına ver, dilersen verme. Hesabı yok, dedik.
Elmalılı Hamdi Yazır : Bu işte, dedik: bizim atâmız artık diler kerem et, diler imsâk, hisabı yok.
Fizilal-il Kuran : İşte bizim bağışımız budur; «ister ver, ister tut, hesapsızdır» dedik.
Gültekin Onan : "İşte bu, bizim vergimizdir. (Ey Süleyman) Artık sen de hesaba vurmaksızın, ver ya da tut."
Hakkı Yılmaz : İşte bu, Bizim hesaba gelmez ihsanımızdır. Artık sen dilersen başkalarına ver veya vermeyip tut.-
Hasan Basri Çantay : (Dedik ki:) «Bu, bizim vergimizdir. Artık (dilediğine) hesabsız ver, yahud tut (kıs)».
Hayrat Neşriyat : Bu bizim ihsânımızdır; artık ister (dilediğine) hesabsız olarak ver, ister tut!
İbni Kesir : Bu, bizim bağışımızdır. Artık ister hesabsızca ver, ister tut.
İskender Evrenosoğlu : Bunlar bizim atâmızdır (ihsanımızdır, verdiklerimizdir). Artık dilediğine hesapsız ver veya verme.
Muhammed Esed : (Ve ona dedik:) "Bu Bizim hediyemizdir, onu hiçbir hesap yapmadan başkalarına dilediğin gibi vermen yahut elinde tutman sana kalmıştır!"
Ömer Nasuhi Bilmen : (Dedik ki:) «Bu Bizim ihsanımızdır. Artık dilediğine hesapsız ikram et ve tutuver.»
Ömer Öngüt : İşte bu bizim bağışımızdır. Sen de bol bol ver, veya yanında tut, hesapsızdır.
Şaban Piriş : Bu, bizim hesapsız bağışımızdır. İster ver, ister tut.
Suat Yıldırım : Buyurduk: "Süleyman! İşte bu, sana ihsanımızdır. İster dağıt, ister yanında tut, bu hesapsızdır."
Süleyman Ateş : "Bu bizim ihsânımızdır. Artık dilediğine ver veya verme, hesapsızdır." (dedik).
Tefhim-ul Kuran : «İşte bu, bizim vergimizdir. (Ey Süleyman) Artık sen de hesaba vurmaksızın, ver ya da tut.»
Yaşar Nuri Öztürk : Bu, bizim lütfumuzdur; ister ver, ister elinde tut. Hesap yok...
Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için
TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen
dikkatli olunuz.]