» 38 / Sâd  22:

Kuran Sırası: 38
İniş Sırası: 38
Sad Suresi = Sad Suresi
Sad harfi ile basladigindan dolayi bu adi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. إِذْ (ÎZ̃) = iƶ : hani
2. دَخَلُوا (D̃ḢLWE) = deḣalū : girmişlerdi
3. عَلَىٰ (AL) = ǎlā : yanına
4. دَاوُودَ (D̃EWWD̃) = dāvūde : Davud'un
5. فَفَزِعَ (FFZA) = fe fe ziǎ : ve korkmuştu
6. مِنْهُمْ (MNHM) = minhum : onlardan
7. قَالُوا (GELWE) = ḳālū : dediler
8. لَا (LE) = lā :
9. تَخَفْ (TḢF) = teḣaf : korkma
10. خَصْمَانِ (ḢṦMEN) = ḣismāni : biz iki davacıyız
11. بَغَىٰ (BĞ) = beğā : saldırdı
12. بَعْضُنَا (BAŽNE) = beǎ'Dunā : birimiz
13. عَلَىٰ (AL) = ǎlā : hakkına
14. بَعْضٍ (BAŽ) = beǎ'Din : ötekinin
15. فَاحْكُمْ (FEḪKM) = feHkum : şimdi sen hükmet
16. بَيْنَنَا (BYNNE) = beynenā : aramızda
17. بِالْحَقِّ (BELḪG) = bil-Haḳḳi : hak ile
18. وَلَا (WLE) = ve lā : ve
19. تُشْطِطْ (TŞŦŦ) = tuşTiT : haksızlık etme
20. وَاهْدِنَا (WEHD̃NE) = vehdinā : bizi götür
21. إِلَىٰ (ÎL) = ilā :
22. سَوَاءِ (SWEÙ) = sevā'i : ortasına (adalete)
23. الصِّرَاطِ (ELṦREŦ) = S-SirāTi : yolun
hani | girmişlerdi | yanına | Davud'un | ve korkmuştu | onlardan | dediler | | korkma | biz iki davacıyız | saldırdı | birimiz | hakkına | ötekinin | şimdi sen hükmet | aramızda | hak ile | ve | haksızlık etme | bizi götür | | ortasına (adalete) | yolun |

[] [D̃ḢL] [] [] [FZA] [] [GWL] [] [ḢWF] [ḢṦM] [BĞY] [BAŽ] [] [BAŽ] [ḪKM] [BYN] [ḪGG] [] [ŞŦŦ] [HD̃Y] [] [SWY] [ṦRŦ]
ÎZ̃ D̃ḢLWE AL D̃EWWD̃ FFZA MNHM GELWE LE TḢF ḢṦMEN BAŽNE AL BAŽ FEḪKM BYNNE BELḪG WLE TŞŦŦ WEHD̃NE ÎL SWEÙ ELṦREŦ

deḣalū ǎlā dāvūde fe fe ziǎ minhum ḳālū teḣaf ḣismāni beğā beǎ'Dunā ǎlā beǎ'Din feHkum beynenā bil-Haḳḳi ve lā tuşTiT vehdinā ilā sevā'i S-SirāTi
إذ دخلوا على داوود ففزع منهم قالوا لا تخف خصمان بغى بعضنا على بعض فاحكم بيننا بالحق ولا تشطط واهدنا إلى سواء الصراط

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
إذ | ÎZ̃ hani When
دخلوا د خ ل | D̃ḢL D̃ḢLWE deḣalū girmişlerdi they entered
على | AL ǎlā yanına upon
داوود | D̃EWWD̃ dāvūde Davud'un Dawood
ففزع ف ز ع | FZA FFZA fe fe ziǎ ve korkmuştu and he was afraid
منهم | MNHM minhum onlardan of them,
قالوا ق و ل | GWL GELWE ḳālū dediler they said,
لا | LE """(Do) not"
تخف خ و ف | ḢWF TḢF teḣaf korkma fear.
خصمان خ ص م | ḢṦM ḢṦMEN ḣismāni biz iki davacıyız (We are) two litigants,
بغى ب غ ي | BĞY beğā saldırdı has wronged
بعضنا ب ع ض | BAŽ BAŽNE beǎ'Dunā birimiz one of us
على | AL ǎlā hakkına to
بعض ب ع ض | BAŽ BAŽ beǎ'Din ötekinin another,
فاحكم ح ك م | ḪKM FEḪKM feHkum şimdi sen hükmet so judge
بيننا ب ي ن | BYN BYNNE beynenā aramızda between us
بالحق ح ق ق | ḪGG BELḪG bil-Haḳḳi hak ile in truth
ولا | WLE ve lā ve and (do) not
تشطط ش ط ط | ŞŦŦ TŞŦŦ tuşTiT haksızlık etme be unjust
واهدنا ه د ي | HD̃Y WEHD̃NE vehdinā bizi götür and guide us
إلى | ÎL ilā to
سواء س و ي | SWY SWEÙ sevā'i ortasına (adalete) an even
الصراط ص ر ط | ṦRŦ ELṦREŦ S-SirāTi yolun [the] path.

38:22 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

hani | girmişlerdi | yanına | Davud'un | ve korkmuştu | onlardan | dediler | | korkma | biz iki davacıyız | saldırdı | birimiz | hakkına | ötekinin | şimdi sen hükmet | aramızda | hak ile | ve | haksızlık etme | bizi götür | | ortasına (adalete) | yolun |

[] [D̃ḢL] [] [] [FZA] [] [GWL] [] [ḢWF] [ḢṦM] [BĞY] [BAŽ] [] [BAŽ] [ḪKM] [BYN] [ḪGG] [] [ŞŦŦ] [HD̃Y] [] [SWY] [ṦRŦ]
ÎZ̃ D̃ḢLWE AL D̃EWWD̃ FFZA MNHM GELWE LE TḢF ḢṦMEN BAŽNE AL BAŽ FEḪKM BYNNE BELḪG WLE TŞŦŦ WEHD̃NE ÎL SWEÙ ELṦREŦ

deḣalū ǎlā dāvūde fe fe ziǎ minhum ḳālū teḣaf ḣismāni beğā beǎ'Dunā ǎlā beǎ'Din feHkum beynenā bil-Haḳḳi ve lā tuşTiT vehdinā ilā sevā'i S-SirāTi
إذ دخلوا على داوود ففزع منهم قالوا لا تخف خصمان بغى بعضنا على بعض فاحكم بيننا بالحق ولا تشطط واهدنا إلى سواء الصراط

[] [د خ ل] [] [] [ف ز ع] [] [ق و ل] [] [خ و ف] [خ ص م] [ب غ ي] [ب ع ض] [] [ب ع ض] [ح ك م] [ب ي ن] [ح ق ق] [] [ش ط ط] [ه د ي] [] [س و ي] [ص ر ط]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
إذ | ÎZ̃ hani When
,Zel,
,700,
T – time adverb
ظرف زمان
دخلوا د خ ل | D̃ḢL D̃ḢLWE deḣalū girmişlerdi they entered
Dal,Hı,Lam,Vav,Elif,
4,600,30,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
على | AL ǎlā yanına upon
Ayn,Lam,,
70,30,,
P – preposition
حرف جر
داوود | D̃EWWD̃ dāvūde Davud'un Dawood
Dal,Elif,Vav,Vav,Dal,
4,1,6,6,4,
"PN – genitive proper noun → David"
اسم علم مجرور بالفتحة بدلاً من الكسرة لأنه ممنوع من الصرف
ففزع ف ز ع | FZA FFZA fe fe ziǎ ve korkmuştu and he was afraid
Fe,Fe,Ze,Ayn,
80,80,7,70,
CONJ – prefixed conjunction fa (and)
V – 3rd person masculine singular perfect verb
الفاء عاطفة
فعل ماض
منهم | MNHM minhum onlardan of them,
Mim,Nun,He,Mim,
40,50,5,40,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
قالوا ق و ل | GWL GELWE ḳālū dediler they said,
Gaf,Elif,Lam,Vav,Elif,
100,1,30,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
لا | LE """(Do) not"
Lam,Elif,
30,1,
PRO – prohibition particle
حرف نهي
تخف خ و ف | ḢWF TḢF teḣaf korkma fear.
Te,Hı,Fe,
400,600,80,
V – 2nd person masculine singular imperfect verb, jussive mood
فعل مضارع مجزوم
خصمان خ ص م | ḢṦM ḢṦMEN ḣismāni biz iki davacıyız (We are) two litigants,
Hı,Sad,Mim,Elif,Nun,
600,90,40,1,50,
N – nominative masculine dual noun
اسم مرفوع
بغى ب غ ي | BĞY beğā saldırdı has wronged
Be,Ğayn,,
2,1000,,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
بعضنا ب ع ض | BAŽ BAŽNE beǎ'Dunā birimiz one of us
Be,Ayn,Dad,Nun,Elif,
2,70,800,50,1,
N – nominative masculine noun
PRON – 1st person plural possessive pronoun
اسم مرفوع و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
على | AL ǎlā hakkına to
Ayn,Lam,,
70,30,,
P – preposition
حرف جر
بعض ب ع ض | BAŽ BAŽ beǎ'Din ötekinin another,
Be,Ayn,Dad,
2,70,800,
N – genitive masculine indefinite noun
اسم مجرور
فاحكم ح ك م | ḪKM FEḪKM feHkum şimdi sen hükmet so judge
Fe,Elif,Ha,Kef,Mim,
80,1,8,20,40,
REM – prefixed resumption particle
V – 2nd person masculine singular imperative verb
الفاء استئنافية
فعل أمر
بيننا ب ي ن | BYN BYNNE beynenā aramızda between us
Be,Ye,Nun,Nun,Elif,
2,10,50,50,1,
LOC – accusative location adverb
PRON – 1st person plural possessive pronoun
ظرف مكان منصوب و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
بالحق ح ق ق | ḪGG BELḪG bil-Haḳḳi hak ile in truth
Be,Elif,Lam,Ha,Gaf,
2,1,30,8,100,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine noun
جار ومجرور
ولا | WLE ve lā ve and (do) not
Vav,Lam,Elif,
6,30,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
PRO – prohibition particle
الواو عاطفة
حرف نهي
تشطط ش ط ط | ŞŦŦ TŞŦŦ tuşTiT haksızlık etme be unjust
Te,Şın,Tı,Tı,
400,300,9,9,
V – 3rd person feminine singular (form IV) imperfect verb, jussive mood
فعل مضارع مجزوم
واهدنا ه د ي | HD̃Y WEHD̃NE vehdinā bizi götür and guide us
Vav,Elif,He,Dal,Nun,Elif,
6,1,5,4,50,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 2nd person masculine singular imperative verb
PRON – 1st person plural object pronoun
الواو عاطفة
فعل أمر و«نا» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
إلى | ÎL ilā to
,Lam,,
,30,,
P – preposition
حرف جر
سواء س و ي | SWY SWEÙ sevā'i ortasına (adalete) an even
Sin,Vav,Elif,,
60,6,1,,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
الصراط ص ر ط | ṦRŦ ELṦREŦ S-SirāTi yolun [the] path.
Elif,Lam,Sad,Re,Elif,Tı,
1,30,90,200,1,9,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |إِذْ: hani | دَخَلُوا: girmişlerdi | عَلَىٰ: yanına | دَاوُودَ: Davud'un | فَفَزِعَ: ve korkmuştu | مِنْهُمْ: onlardan | قَالُوا: dediler | لَا: | تَخَفْ: korkma | خَصْمَانِ: biz iki davacıyız | بَغَىٰ: saldırdı | بَعْضُنَا: birimiz | عَلَىٰ: hakkına | بَعْضٍ: ötekinin | فَاحْكُمْ: şimdi sen hükmet | بَيْنَنَا: aramızda | بِالْحَقِّ: hak ile | وَلَا: ve | تُشْطِطْ: haksızlık etme | وَاهْدِنَا: bizi götür | إِلَىٰ: | سَوَاءِ: ortasına (adalete) | الصِّرَاطِ: yolun |
Kırık Meal (Harekesiz) : |إذ ÎZ̃ hani | دخلوا D̃ḢLWE girmişlerdi | على AL yanına | داوود D̃EWWD̃ Davud'un | ففزع FFZA ve korkmuştu | منهم MNHM onlardan | قالوا GELWE dediler | لا LE | تخف TḢF korkma | خصمان ḢṦMEN biz iki davacıyız | بغى BĞ saldırdı | بعضنا BAŽNE birimiz | على AL hakkına | بعض BAŽ ötekinin | فاحكم FEḪKM şimdi sen hükmet | بيننا BYNNE aramızda | بالحق BELḪG hak ile | ولا WLE ve | تشطط TŞŦŦ haksızlık etme | واهدنا WEHD̃NE bizi götür | إلى ÎL | سواء SWEÙ ortasına (adalete) | الصراط ELṦREŦ yolun |
Kırık Meal (Okunuş) : |: hani | deḣalū: girmişlerdi | ǎlā: yanına | dāvūde: Davud'un | fe fe ziǎ: ve korkmuştu | minhum: onlardan | ḳālū: dediler | : | teḣaf: korkma | ḣismāni: biz iki davacıyız | beğā: saldırdı | beǎ'Dunā: birimiz | ǎlā: hakkına | beǎ'Din: ötekinin | feHkum: şimdi sen hükmet | beynenā: aramızda | bil-Haḳḳi: hak ile | ve lā: ve | tuşTiT: haksızlık etme | vehdinā: bizi götür | ilā: | sevā'i: ortasına (adalete) | S-SirāTi: yolun |
Kırık Meal (Transcript) : |ÎZ̃: hani | D̃ḢLWE: girmişlerdi | AL: yanına | D̃EWWD̃: Davud'un | FFZA: ve korkmuştu | MNHM: onlardan | GELWE: dediler | LE: | TḢF: korkma | ḢṦMEN: biz iki davacıyız | : saldırdı | BAŽNE: birimiz | AL: hakkına | BAŽ: ötekinin | FEḪKM: şimdi sen hükmet | BYNNE: aramızda | BELḪG: hak ile | WLE: ve | TŞŦŦ: haksızlık etme | WEHD̃NE: bizi götür | ÎL: | SWEÙ: ortasına (adalete) | ELṦREŦ: yolun |
Abdulbaki Gölpınarlı : Hani Dâvûd'un tapısına girmişlerdi de Dâvûd, onlardan pek korkmuştu; korkma demişlerdi, iki hısımız, birimiz, öbürünün hakkına tecâvüz etti, adâletle hükmet aramızda, birimize meylederek hakkı aşma ve bizi dosdoğru yola sevket.
Adem Uğur : Davud'un yanına girmişlerdi de Dâvud onlardan korkmuştu. "Korkma! Biz birbirine hasım iki davacıyız, aramızda adaletle hükmet, haksızlık etme; bize doğru yolu göster" dediler.
Ahmed Hulusi : Hani ansızın Davud'un yanına girmişlerdi de bu yüzden onlardan ürkmüştü. . . Dediler ki: "Korkma, biz iki davacıyız: Bazımız bazımıza (çoğul kapsamlı ifade) zulmetti. . . O hâlde aramızda HAKK olarak hükmet, haksızlık etme ve bizi yolun tam ortasına yönlendir. "
Ahmet Tekin : Dâvûd’un yanına girmişlerdi. Dâvûd ihtilâlciler zannederek, onlardan korktu. 'Korkma, biz birbirine hasım, birbirimize haksızlık eden iki davacıyız. Aramızda hakkaniyet ile, adâlet ile hüküm ver, icraat yap. Haksızlık etme. Bize doğru, âdil çözümü göster.' dediler.
Ahmet Varol : Onlar Davud'un yanına girdiklerinde kendilerinden korktu. Dediler ki: 'Korkma. (Biz) iki davacı(yız). Birimiz ötekine haksızlık etti. Sen aramızda hak ile hükmet, zulme sapma ve bizi yolun ortasına yönelt.
Ali Bulaç : Davud'a girdiklerinde, o, onlardan ürkmüştü; dediler ki: "Korkma, iki davacıyız, birimiz diğerimize haksızlıkta bulundu. Şimdi sen aramızda hak ile hükmet, kararında zulme sapma ve bizi doğru yolun ortasına yöneltip ilet."
Ali Fikri Yavuz : O vakit Davûd’un yanına vardılar da o, bunlardan ürktü. (Ona şöyle) dediler: “- Korkma, iki davacıyız. Birimiz ötekine tecavüz etti. Şimdi sen aramızda adaletle hüküm ver. Aşırı gitme de bizi hak yola çıkar.”
Bekir Sadak : (21-22) Sana davacilarin haberi ulasti mi? Mabedin duvarina tirmanip Davud'un yanina girmislerdi de, o onlardan urkmustu. soyle demislerdi: «Korkma, birbirinin hakkina tecavuz etmis iki davaci; aramizda adaletle hukmet, ondan ayrilma, bizi dogru yola cikar.»
Celal Yıldırım : Hani Davud'un yanına girmişlerdi de O, onlardan korkup ürkmüştü. Onlar: Korkma, birbirinin hakkına tecâvüz eden iki davacı; aramızda hak ve adaletle hüküm ver, hak olan sınırı aşma, bize doğru yolu göster, dediler.
Diyanet İşleri : Hani Dâvûd’un yanına girmişlerdi de Dâvûd onlardan korkmuştu. Onlar, “Korkma! Biz, iki davacı grubuz. Birimiz diğerine haksızlık etmiştir. Aramızda adaletle hükmet. Zulmetme ve bizi hak yola ilet” dediler.
Diyanet İşleri (eski) : (21-22) Sana davacıların haberi ulaştı mı? Mabedin duvarına tırmanıp Davud'un yanına girmişlerdi de, o onlardan ürkmüştü. Şöyle demişlerdi: 'Korkma, birbirinin hakkına tecavüz etmiş iki davacıyız; aramızda adaletle hükmet, ondan ayrılma, bizi doğru yola çıkar.'
Diyanet Vakfi : (21-22) (Ey Muhammed!) Sana davacıların haberi ulaştı mı? Mâbedin duvarına tırmanıp, Davud'un yanına girmişlerdi de Dâvud onlardan korkmuştu. «Korkma! Biz birbirine hasım iki davacıyız, aramızda adaletle hükmet, haksızlık etme; bize doğru yolu göster» dediler.
Edip Yüksel : Davud'un yanına girdiklerinde onlardan irkilmişti. 'Korkma' demişlerdi, 'Bir birinin hakkını çiğneyen iki davacı... Aramızda gerçeğe göre hüküm ver, haksızlık etme. Bize yolun ortasını göster.'
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Davud'un yanına giriverdiler de onlardan telaşe düştü. Ona «Korkma!» dediler, «biz iki davacıyız. Birimiz, birimize haksızlık etti. Şimdi sen aramızda hak ile hüküm ver ve aşırı gitme de bizi doğru yolun ortasına çıkar.»
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : O zaman Davud'un yanına giriverdiler de onlardan telaşa düştü. Ona «Korkma!» dediler, «biz iki davacıyız, birimiz diğerinin hakkına tecavüz etti. Şimdi sen aramızda doğrulukla hükmet ve aşırı gitme de bizi doğru yolun ortasına çıkar.»
Elmalılı Hamdi Yazır : O vakıt Davudun üzerine giriverdiler de onlardan telâşa düştü, korkma dediler: iki hasmız, ba'zımız ba'zımıza tecavüz etti, şimdi sen aramızda hakk ile hukmet ve aşırı gitme de bizi doğru yolun ortasına çıkar
Fizilal-il Kuran : Hani Davud'un yanına girmişlerdi de, Davud onlardan korkmuştu. «Korkma dediler, biz iki davacıyız. Birimiz ötekinin hakkına saldırdı. Şimdi sen aramızda hak ile hükmet, adaletten ayrılıp bize zulmetme, bizi doğru yola çıkar.»
Gültekin Onan : Davud'a girdiklerinde, o, onlardan ürkmüştü; dediler ki: "Korkma, iki davacıyız, birimiz diğerimize haksızlıkta bulundu. Şimdi sen aramızda hak ile hükmet, kararında zulme sapma ve bizi doğru yolun ortasına yöneltip ilet."
Hakkı Yılmaz : (22,23) Dâvûd'un yanına girdiklerinde o, onlardan korkuvermişti. Ona, “Korkma! Biz, iki davacıyız. Kimimiz, kimimize haksızlık etti. Şimdi sen aramızda hak ile hüküm ver, haksızlık etme ve bizi doğru yolun ortasına yönelt” dediler. Birisi de dedi ki: “İşte bu benim kardeşim. Onun doksan dokuz koyunu var, benim ise bir tek koyunum var. Böyle iken, ‘Onu da bana ver’ dedi ve konuşmada bana üstün geldi/tartışmada beni yendi.”
Hasan Basri Çantay : O vakit Dâvudun karşısına girivermişlerdi de o, bunlardan telâşa düşmüşdü. «Korkma, dediler, (biz) iki da'vâcı (yız). Birimiz ötekimin hakkına) tecâvüz etdi. Şimdi sen aramızda adaletle hükmet. Aşırı gitme. Bizi doğru yolun ortasına çıkar».
Hayrat Neşriyat : O vakit Dâvûd’un yanına girmişlerdi de (Dâvûd) onlardan ürkmüştü. Dediler ki: 'Korkma! (Biz) birbirimizin hakkına tecâvüz eden iki da'vâcıyız; şimdi (sen) aramızda hak ile hükmet; haksızlık etme ve bizi (doğru) yolun ortasına çıkar!'
İbni Kesir : Davud'un yanına girmişlerdi de o, kendilerinden ürkmüştü. Demişlerdi ki: Korkma, iki davacı; birimiz birimizin hakkına tecavüz etti. Sen, aramızda hak ile hüküm ver. Ve ondan ayrılma. Bizi, doğru yolun ortasına ilet.
İskender Evrenosoğlu : Dâvud (a.s)'ın yanına girdikleri zaman (Dâvud a.s) onlardan dehşete kapıldı (korktu). "Korkma! Birbirine haksızlık etmiş iki hasımız (davacıyız). Artık aramızda sen, hak ile hükmet. Aşırı gitme (haksızlık etme)! Bizi orta yola (adaletli çözüme) ulaştır."
Muhammed Esed : Davud, onları yanında görünce telaşlanıp korktu; bunun üzerine: "Korkma!" dediler, "Biz (sadece) iki davacıyız. Birimiz ötekinin hakkına tecavüz etti, şimdi aramızda adaletle karar ver, doğrudan ayrılma ve (ikimize) dürüstlük yolunu göster".
Ömer Nasuhi Bilmen : O vakit te ki, Dâvûd'un karşısına girmişlerdi de, onlardan korkuya düşmüştü. Dediler ki: «Korkma, iki davacı ki, bazımız bazısı üzerine tecavüz etmiş oldu. Artık sen aramızda hak ile hükmet, gadr etme ve bizi doğru yolun ortasına sevket.»
Ömer Öngüt : Davut'un yanına girmişlerdi de o onlardan ürkmüştü. "Korkma! Biz birbirine hasım iki dâvâcıyız. Birimiz diğerimize haksızlıkta bulundu. Aramızda adaletle hükmet! Hak olan sınırı aşma, bize doğru yolu göster!"
Şaban Piriş : Davud’un yanına girmişlerdi. Davut da onlardan korkmuştu. -Korkma, dediler. Birbirinin hakkını yemiş iki davacıyız. Aramızda hakkıyla hüküm ver. Hak’tan ayrılma. Bize orta yolu buldur.
Suat Yıldırım : (21-22) O mahkemeleşen hasımların olayından haberin oldu mu? Onlar mâbedin duvarına tırmanıp Davud’un yanına birden girince o, onlardan ürktü. Onlar da "Korkma! dediler, biz sadece birbirimize hakkı geçen iki dâvalıyız. Senden dileğimiz: Aramızda adaletle hükmet, haktan uzaklaşma ve bize tam doğruyu göster."
Süleyman Ateş : Dâvûd'un yanına girmişlerdi de (Dâvûd) onlardan korkmuştu: "Korkma, dediler, biz iki dâvâcıyız. Birimiz, ötekinin hakkına saldırdı. Şimdi sen aramızda hak ile hükmet, (adâletten ayrılıp bize) zulmetme. Bizi yolun ortasına (adâlete) götür."
Tefhim-ul Kuran : Davud(un yanın)a girdiklerinde, o, onlardan ürkmüştü; onlar dediler ki: «Korkma, iki davacıyız, birimiz diğerimize haksızlıkta bulundu. Şimdi sen aramızda hak ile hükmet, kararında zulme sapma ve bizi doğru yolun ortasına yöneltip ilet.»
Ümit Şimşek : Yanına girdiklerinde, Davud onlardan korktu. 'Korkma,' dediler. 'Biz birbirimize hakkı geçen iki dâvâlıyız. Aşırı gitmeden, aramızda adaletle hükmet ve bize yolun doğrusunu göster.
Yaşar Nuri Öztürk : Davûd'un yanına girmişlerdi de onlardan korkmuştu. "Korkma!" dediler, "biz iki davacıyız. Birimiz ötekinin hakkını çiğnedi. Şimdi sen, aramızda hak ile hükmet, adaletsizlik etme. Bizi yolun denge noktasına ilet.!"


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}