» 43 / Zuhruf  38:

Kuran Sırası: 43
İniş Sırası: 63
Zuhruf Suresi = Mücevher/Gösteris-Süsler Suresi
ismini 35. ayetinde Allah’in verdigi ifade edilen altin-gümüs gibi süslerin sadece bu dünya hayatinin mali oldugunun ifade edilmesinden almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. حَتَّىٰ (ḪT) = Hattā : nihayet
2. إِذَا (ÎZ̃E) = iƶā : zaman
3. جَاءَنَا (CEÙNE) = cā'enā : bize geldiği
4. قَالَ (GEL) = ḳāle : der ki
5. يَا (YE) = yā : EY/HEY/AH
6. لَيْتَ (LYT) = leyte : Keşke!
7. بَيْنِي (BYNY) = beynī : benimle
8. وَبَيْنَكَ (WBYNK) = ve beyneke : senin aranda
9. بُعْدَ (BAD̃) = buǎ'de : kadar uzaklık
10. الْمَشْرِقَيْنِ (ELMŞRGYN) = l-meşriḳayni : iki doğu
11. فَبِئْسَ (FBÙS) = febi'se : meğer ne kötü
12. الْقَرِينُ (ELGRYN) = l-ḳarīnu : arkadaş(mışsın)
nihayet | zaman | bize geldiği | der ki | EY/HEY/AH | Keşke! | benimle | senin aranda | kadar uzaklık | iki doğu | meğer ne kötü | arkadaş(mışsın) |

[] [] [CYE] [GWL] [Y] [LYT] [BYN] [BYN] [BAD̃] [ŞRG] [BES] [GRN]
ḪT ÎZ̃E CEÙNE GEL YE LYT BYNY WBYNK BAD̃ ELMŞRGYN FBÙS ELGRYN

Hattā iƶā cā'enā ḳāle leyte beynī ve beyneke buǎ'de l-meşriḳayni febi'se l-ḳarīnu
حتى إذا جاءنا قال يا ليت بيني وبينك بعد المشرقين فبئس القرين

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
حتى | ḪT Hattā nihayet Until
إذا | ÎZ̃E iƶā zaman when
جاءنا ج ي ا | CYE CEÙNE cā'enā bize geldiği he comes to Us
قال ق و ل | GWL GEL ḳāle der ki he says,
يا ي | Y YE EY/HEY/AH """O!"
ليت ل ي ت | LYT LYT leyte Keşke! Would that/i wish/if
بيني ب ي ن | BYN BYNY beynī benimle between me
وبينك ب ي ن | BYN WBYNK ve beyneke senin aranda and between you
بعد ب ع د | BAD̃ BAD̃ buǎ'de kadar uzaklık (were the) distance
المشرقين ش ر ق | ŞRG ELMŞRGYN l-meşriḳayni iki doğu "(of) the East and the West."""
فبئس ب ا س | BES FBÙS febi'se meğer ne kötü How wretched is
القرين ق ر ن | GRN ELGRYN l-ḳarīnu arkadaş(mışsın) the companion!

43:38 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

nihayet | zaman | bize geldiği | der ki | EY/HEY/AH | Keşke! | benimle | senin aranda | kadar uzaklık | iki doğu | meğer ne kötü | arkadaş(mışsın) |

[] [] [CYE] [GWL] [Y] [LYT] [BYN] [BYN] [BAD̃] [ŞRG] [BES] [GRN]
ḪT ÎZ̃E CEÙNE GEL YE LYT BYNY WBYNK BAD̃ ELMŞRGYN FBÙS ELGRYN

Hattā iƶā cā'enā ḳāle leyte beynī ve beyneke buǎ'de l-meşriḳayni febi'se l-ḳarīnu
حتى إذا جاءنا قال يا ليت بيني وبينك بعد المشرقين فبئس القرين

[] [] [ج ي ا] [ق و ل] [ي] [ل ي ت] [ب ي ن] [ب ي ن] [ب ع د] [ش ر ق] [ب ا س] [ق ر ن]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
حتى | ḪT Hattā nihayet Until
Ha,Te,,
8,400,,
INC – inceptive particle
حرف ابتداء
إذا | ÎZ̃E iƶā zaman when
,Zel,Elif,
,700,1,
T – time adverb
ظرف زمان
جاءنا ج ي ا | CYE CEÙNE cā'enā bize geldiği he comes to Us
Cim,Elif,,Nun,Elif,
3,1,,50,1,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
PRON – 1st person plural object pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
قال ق و ل | GWL GEL ḳāle der ki he says,
Gaf,Elif,Lam,
100,1,30,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
يا ي | Y YE EY/HEY/AH """O!"
Ye,Elif,
10,1,

ليت ل ي ت | LYT LYT leyte Keşke! Would that/i wish/if
Lam,Ye,Te,
30,10,400,
VOC – prefixed vocative particle ya
ACC – accusative particle
أداة نداء
حرف نصب من اخوات «ان»
بيني ب ي ن | BYN BYNY beynī benimle between me
Be,Ye,Nun,Ye,
2,10,50,10,
LOC – location adverb
PRON – 1st person singular possessive pronoun
ظرف مكان والياء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وبينك ب ي ن | BYN WBYNK ve beyneke senin aranda and between you
Vav,Be,Ye,Nun,Kef,
6,2,10,50,20,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
LOC – accusative location adverb
PRON – 2nd person masculine singular possessive pronoun
الواو عاطفة
ظرف مكان منصوب والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
بعد ب ع د | BAD̃ BAD̃ buǎ'de kadar uzaklık (were the) distance
Be,Ayn,Dal,
2,70,4,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
المشرقين ش ر ق | ŞRG ELMŞRGYN l-meşriḳayni iki doğu "(of) the East and the West."""
Elif,Lam,Mim,Şın,Re,Gaf,Ye,Nun,
1,30,40,300,200,100,10,50,
N – nominative masculine dual noun
اسم مرفوع
فبئس ب ا س | BES FBÙS febi'se meğer ne kötü How wretched is
Fe,Be,,Sin,
80,2,,60,
REM – prefixed resumption particle
V – 3rd person masculine singular perfect verb
الفاء استئنافية
فعل ماض
القرين ق ر ن | GRN ELGRYN l-ḳarīnu arkadaş(mışsın) the companion!
Elif,Lam,Gaf,Re,Ye,Nun,
1,30,100,200,10,50,
N – nominative masculine noun
اسم مرفوع
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |حَتَّىٰ: nihayet | إِذَا: zaman | جَاءَنَا: bize geldiği | قَالَ: der ki | يَا: EY/HEY/AH | لَيْتَ: Keşke! | بَيْنِي: benimle | وَبَيْنَكَ: senin aranda | بُعْدَ: kadar uzaklık | الْمَشْرِقَيْنِ: iki doğu | فَبِئْسَ: meğer ne kötü | الْقَرِينُ: arkadaş(mışsın) |
Kırık Meal (Harekesiz) : |حتى ḪT nihayet | إذا ÎZ̃E zaman | جاءنا CEÙNE bize geldiği | قال GEL der ki | يا YE EY/HEY/AH | ليت LYT Keşke! | بيني BYNY benimle | وبينك WBYNK senin aranda | بعد BAD̃ kadar uzaklık | المشرقين ELMŞRGYN iki doğu | فبئس FBÙS meğer ne kötü | القرين ELGRYN arkadaş(mışsın) |
Kırık Meal (Okunuş) : |Hattā: nihayet | iƶā: zaman | cā'enā: bize geldiği | ḳāle: der ki | : EY/HEY/AH | leyte: Keşke! | beynī: benimle | ve beyneke: senin aranda | buǎ'de: kadar uzaklık | l-meşriḳayni: iki doğu | febi'se: meğer ne kötü | l-ḳarīnu: arkadaş(mışsın) |
Kırık Meal (Transcript) : |ḪT: nihayet | ÎZ̃E: zaman | CEÙNE: bize geldiği | GEL: der ki | YE: EY/HEY/AH | LYT: Keşke! | BYNY: benimle | WBYNK: senin aranda | BAD̃: kadar uzaklık | ELMŞRGYN: iki doğu | FBÙS: meğer ne kötü | ELGRYN: arkadaş(mışsın) |
Abdulbaki Gölpınarlı : Sonunda bizim tapımıza geldi mi keşke der, seninle benim aramda doğuyla batı kadar bir uzaklık olsaydı, gerçekten de ne kötü arkadaşmış.
Adem Uğur : O şeytan dostu kimse, en sonunda bize gelince arkadaşına: Keşke benimle senin aranda doğu ile batı arası kadar uzaklık olsaydı, ne kötü arkadaşmışsın! der.
Ahmed Hulusi : Nihayet bize geldiğinde: "Keşke benimle senin aranda iki doğunun uzaklığı (ulaşılmaz mesafe) olsaydı. . . Ne kötü bir arkadaşmışsın!" dedi.
Ahmet Tekin : Nihayet, Kıyamet günü bize geldiklerinde, arkadaşına: 'Keşke benimle senin aranda doğu ile batı arasındaki kadar bir uzaklık olsaydı, sen ne kötü bir arkadaşmışsın.' der.
Ahmet Varol : Sonunda bize geldiğinde (şeytanına) der ki: 'Keşke seninle benim aram iki doğunun uzaklığı kadar olsaydı! Meğer ne kötü bir yakınmışsın!
Ali Bulaç : Sonunda bize geldiği zaman, der ki: "Keşke benimle senin aranda iki doğu (doğu ile batı) uzaklığı olsaydı. Meğer ne kötü yakın dost(muşsun sen)."
Ali Fikri Yavuz : Nihayet (Allah’dan göz yuman kâfir, şeytanla bir arada Mahşerde) bize geldiği zaman, (arkadaşı şeytana) şöyle der: “- Keşke benimle senin aranda, doğu ile batı uzaklığı olaydı!... Sen ne kötü arkadaşmışsın!...”
Bekir Sadak : (38-39) Sonunda Bize gelince arkadasina: «Keski benimle senin aranda dogu ile bati arasindaki kadar uzaklik olsaydi, sen ne kotu arkadas imissin!» der; nedametin bungun size hic faydasiz dokunmaz; zira haksizlik etmistiniz, simdi azabda birlesiniz.
Celal Yıldırım : Sonunda bize gelince, yandaşına : «Keşke benimle senin aranda doğu ile batı arası kadar uzaklık olsaydı. (Meğer) sen ne kötü arkadaşmışsın !.» der.
Diyanet İşleri : Sonunda bize geldiğinde, arkadaşına, “Keşke benimle senin aranda doğu ile batı arası kadar uzaklık olsaydı! Ne kötü arkadaşmışsın!” der.
Diyanet İşleri (eski) : (38-39) Sonunda Bize gelince arkadaşına: 'Keşke benimle senin aranda doğu ile batı arasındaki kadar uzaklık olsaydı, sen ne kötü arkadaş imişsin!' der. Nedametin bugün size hiç faydası dokunmaz; zira haksızlık etmiştiniz, şimdi azabda ortaksınız.
Diyanet Vakfi : O şeytan dostu kimse, en sonunda bize gelince arkadaşına: Keşke benimle senin aranda doğu ile batı arası kadar uzaklık olsaydı, ne kötü arkadaşmışsın! der.
Edip Yüksel : Nihayet bize geldiğinde, 'Keşke benimle senin aranda iki doğu arası kadar uzaklık olsaydı; sen ne kötü bir arkadaş mışsın sen!' der.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Nihayet kıyamet günü bize gelince, arkadaşına: «Keşke seninle benim aramda doğu ile batı arasındaki kadar bir uzaklık olsaydı. Sen ne kötü arkadaşmışsın!» der.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Sonunda Bize geldiği zaman: «Ah! Keşke benimle senin aranda doğu ile batı arası kadar uzaklık olsaydı; sen ne kötü arkadaşmışsın!» der.
Elmalılı Hamdi Yazır : Nihayet bize geldiği vakıt ah, der: keşke benimle senin aranda iki maşrık bu'du olsa idi! sen ne kötü arkadaşmışın
Fizilal-il Kuran : O şeytanın dostu bize geldiği zaman arkadaşına: «Keşke benimle senin aranda doğu ile batı arası kadar uzaklık olsaydı» der. Meğer ne kötü arkadaşmış.
Gültekin Onan : Sonunda bize geldiği zaman, der ki: "Keşke benimle senin aranda iki doğu (doğu ile batı) uzaklığı olsaydı. Meğer ne kötü yakın dost(muşsun sen)."
Hakkı Yılmaz : Sonunda Bize gelince: “Keşke seninle benim aramda doğu ile batı arasındaki kadar bir uzaklık olsaydı” der. –Öyleyse bu ne kötü bir akrandır/ yandaştır!–
Hasan Basri Çantay : Nihayet o bize geldiği zaman dedi ki (der ki): «Keşki seninle benim aramda gün doğrusu ile gün batısı kadar uzaklık olsaydı! (Sen) ne kötü arkadaş (mışsın)»!
Hayrat Neşriyat : Nihâyet (o kimse şeytanıyla berâber) bize geldiğinde (şeytanına): 'Keşke benimle senin aranda, doğu ile batı arası kadar uzaklık olsaydı. Demek (sen) ne kötü arkadaşmış(sın)!' der.
İbni Kesir : Nihayet Bize gelince der ki: Keşki benimle senin aranda Doğu ile Batı arasındaki kadar uzaklık olsaydı. Sen, ne kötü arkadaş imişsin.
İskender Evrenosoğlu : O (onlardan biri), sonunda (kıyâmet günü) bize geldiği zaman: “Keşke benimle senin aran, iki doğu kadar uzak olsaydı.” dedi (der). İşte bu kötü bir yakınlık.
Muhammed Esed : Ama sonunda (bu şekilde günaha batmış olan) kişi, (Hesap Günü) önümüze geldiği zaman, (öteki kişiliğine,) "Keşke benimle senin aranda doğu ile batı kadar bir mesafe olsaydı!" diyecektir; şu öteki kişilik ne kadar da kötüymüş!
Ömer Nasuhi Bilmen : Nihâyet Bize geldiği zaman (o refikine) der ki: «Keşki benim ile senin aranda iki maşrıkın uzaklığı olsa idi, (sen) ne kötü refîk!»
Ömer Öngüt : Nihayet o bize geldiği zaman der ki: "Ey şeytan! Keşke benimle senin aranda gün doğusu ile gün batısı kadar uzaklık olsaydı. Ne kötü arkadaşmışsın sen!"
Şaban Piriş : Nihayet, bize geldiği zaman: -Keşke benimle senin aranda doğu ve batı kadar uzaklık olsaydı. Ne kötü bir dostmuşsun!
Suat Yıldırım : Ta ki huzurumuza gelinceye kadar böyle devam eder. Huzurumuza çıktığında arkadaşına: "Keşke seninle aramız doğu ile batı arası kadar uzak olsaydı! Meğer sen ne kötü arkadaşmışsın!" der.
Süleyman Ateş : Nihâyet (Zikr'imize karşı körlük edip yoldan çıkan o adam) bize geldiği zaman (kötü arkadaşına) der ki: "Keşke benimle senin aranda iki doğu (doğu ile batı) arası kadar uzaklık olsaydı (seni hiç görmeseydim); meğer ne kötü arkadaş(mışsın sen)!"
Tefhim-ul Kuran : Sonunda bize geldiği zaman, der ki: «Keşke benimle senin aranda iki doğu (doğu ile batı) uzaklığı olsaydı. Meğer ne kötü yakın dost(muşsun sen).»
Ümit Şimşek : Nihayet huzurumuza geldiğinde, 'Keşke seninle aramız iki doğunun arası kadar uzak olsaydı! Sen ne kötü arkadaşsın!' der.
Yaşar Nuri Öztürk : Sonunda bize geldiğinde, şeytan yoldaşına şöyle der: "Keşke aramızda iki doğu arası kadar uzaklık olsaydı. Ne kötü yoldaşmışsın sen!"


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}