» 11 / Hûd  58:

Kuran Sırası: 11
İniş Sırası: 52
Hud Suresi = Hud Suresi
Hz. Hud’un hayati anlatildigi için bu adi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَلَمَّا (WLME) = velemmā : ve ne zaman ki
2. جَاءَ (CEÙ) = cā'e : gelince
3. أَمْرُنَا (ÊMRNE) = emrunā : emrimiz
4. نَجَّيْنَا (NCYNE) = necceynā : kurtardık
5. هُودًا (HWD̃E) = hūden : Hud'u
6. وَالَّذِينَ (WELZ̃YN) = velleƶīne : ve kimseleri
7. امَنُوا ( ËMNWE) = āmenū : iman eden(leri)
8. مَعَهُ (MAH) = meǎhu : beraberindeki
9. بِرَحْمَةٍ (BRḪMT) = biraHmetin : bir rahmetle
10. مِنَّا (MNE) = minnā : bizden
11. وَنَجَّيْنَاهُمْ (WNCYNEHM) = ve necceynāhum : ve onları koruduk
12. مِنْ (MN) = min :
13. عَذَابٍ (AZ̃EB) = ǎƶābin : bir azaptan
14. غَلِيظٍ (ĞLYƵ) = ğalīZin : kaskatı
ve ne zaman ki | gelince | emrimiz | kurtardık | Hud'u | ve kimseleri | iman eden(leri) | beraberindeki | bir rahmetle | bizden | ve onları koruduk | | bir azaptan | kaskatı |

[] [CYE] [EMR] [NCW] [HWD̃] [] [EMN] [] [RḪM] [] [NCW] [] [AZ̃B] [ĞLƵ]
WLME CEÙ ÊMRNE NCYNE HWD̃E WELZ̃YN ËMNWE MAH BRḪMT MNE WNCYNEHM MN AZ̃EB ĞLYƵ

velemmā cā'e emrunā necceynā hūden velleƶīne āmenū meǎhu biraHmetin minnā ve necceynāhum min ǎƶābin ğalīZin
ولما جاء أمرنا نجينا هودا والذين آمنوا معه برحمة منا ونجيناهم من عذاب غليظ

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولما | WLME velemmā ve ne zaman ki And when
جاء ج ي ا | CYE CEÙ cā'e gelince came
أمرنا ا م ر | EMR ÊMRNE emrunā emrimiz Our command,
نجينا ن ج و | NCW NCYNE necceynā kurtardık We saved
هودا ه و د | HWD̃ HWD̃E hūden Hud'u Hud
والذين | WELZ̃YN velleƶīne ve kimseleri and those who
آمنوا ا م ن | EMN ËMNWE āmenū iman eden(leri) believed
معه | MAH meǎhu beraberindeki with him,
برحمة ر ح م | RḪM BRḪMT biraHmetin bir rahmetle by a Mercy
منا | MNE minnā bizden from Us
ونجيناهم ن ج و | NCW WNCYNEHM ve necceynāhum ve onları koruduk and We saved them
من | MN min from
عذاب ع ذ ب | AZ̃B AZ̃EB ǎƶābin bir azaptan a punishment
غليظ غ ل ظ | ĞLƵ ĞLYƵ ğalīZin kaskatı severe.

11:58 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve ne zaman ki | gelince | emrimiz | kurtardık | Hud'u | ve kimseleri | iman eden(leri) | beraberindeki | bir rahmetle | bizden | ve onları koruduk | | bir azaptan | kaskatı |

[] [CYE] [EMR] [NCW] [HWD̃] [] [EMN] [] [RḪM] [] [NCW] [] [AZ̃B] [ĞLƵ]
WLME CEÙ ÊMRNE NCYNE HWD̃E WELZ̃YN ËMNWE MAH BRḪMT MNE WNCYNEHM MN AZ̃EB ĞLYƵ

velemmā cā'e emrunā necceynā hūden velleƶīne āmenū meǎhu biraHmetin minnā ve necceynāhum min ǎƶābin ğalīZin
ولما جاء أمرنا نجينا هودا والذين آمنوا معه برحمة منا ونجيناهم من عذاب غليظ

[] [ج ي ا] [ا م ر] [ن ج و] [ه و د] [] [ا م ن] [] [ر ح م] [] [ن ج و] [] [ع ذ ب] [غ ل ظ]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولما | WLME velemmā ve ne zaman ki And when
Vav,Lam,Mim,Elif,
6,30,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
T – time adverb
الواو عاطفة
ظرف زمان
جاء ج ي ا | CYE CEÙ cā'e gelince came
Cim,Elif,,
3,1,,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
أمرنا ا م ر | EMR ÊMRNE emrunā emrimiz Our command,
,Mim,Re,Nun,Elif,
,40,200,50,1,
N – nominative masculine noun
PRON – 1st person plural possessive pronoun
اسم مرفوع و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
نجينا ن ج و | NCW NCYNE necceynā kurtardık We saved
Nun,Cim,Ye,Nun,Elif,
50,3,10,50,1,
V – 1st person plural (form II) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
هودا ه و د | HWD̃ HWD̃E hūden Hud'u Hud
He,Vav,Dal,Elif,
5,6,4,1,
"PN – accusative masculine indefinite proper noun → Hud"
اسم علم منصوب
والذين | WELZ̃YN velleƶīne ve kimseleri and those who
Vav,Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
6,1,30,700,10,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
REL – masculine plural relative pronoun
الواو عاطفة
اسم موصول
آمنوا ا م ن | EMN ËMNWE āmenū iman eden(leri) believed
,Mim,Nun,Vav,Elif,
,40,50,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
معه | MAH meǎhu beraberindeki with him,
Mim,Ayn,He,
40,70,5,
LOC – accusative location adverb
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
ظرف مكان منصوب والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
برحمة ر ح م | RḪM BRḪMT biraHmetin bir rahmetle by a Mercy
Be,Re,Ha,Mim,Te merbuta,
2,200,8,40,400,
P – prefixed preposition bi
N – genitive feminine indefinite noun
جار ومجرور
منا | MNE minnā bizden from Us
Mim,Nun,Elif,
40,50,1,
P – preposition
PRON – 1st person plural object pronoun
جار ومجرور
ونجيناهم ن ج و | NCW WNCYNEHM ve necceynāhum ve onları koruduk and We saved them
Vav,Nun,Cim,Ye,Nun,Elif,He,Mim,
6,50,3,10,50,1,5,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 1st person plural (form II) perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
من | MN min from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
عذاب ع ذ ب | AZ̃B AZ̃EB ǎƶābin bir azaptan a punishment
Ayn,Zel,Elif,Be,
70,700,1,2,
N – genitive masculine indefinite noun
اسم مجرور
غليظ غ ل ظ | ĞLƵ ĞLYƵ ğalīZin kaskatı severe.
Ğayn,Lam,Ye,Zı,
1000,30,10,900,
ADJ – genitive masculine singular indefinite adjective
صفة مجرورة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَلَمَّا: ve ne zaman ki | جَاءَ: gelince | أَمْرُنَا: emrimiz | نَجَّيْنَا: kurtardık | هُودًا: Hud'u | وَالَّذِينَ: ve kimseleri | امَنُوا: iman eden(leri) | مَعَهُ: beraberindeki | بِرَحْمَةٍ: bir rahmetle | مِنَّا: bizden | وَنَجَّيْنَاهُمْ: ve onları koruduk | مِنْ: | عَذَابٍ: bir azaptan | غَلِيظٍ: kaskatı |
Kırık Meal (Harekesiz) : |ولما WLME ve ne zaman ki | جاء CEÙ gelince | أمرنا ÊMRNE emrimiz | نجينا NCYNE kurtardık | هودا HWD̃E Hud'u | والذين WELZ̃YN ve kimseleri | آمنوا ËMNWE iman eden(leri) | معه MAH beraberindeki | برحمة BRḪMT bir rahmetle | منا MNE bizden | ونجيناهم WNCYNEHM ve onları koruduk | من MN | عذاب AZ̃EB bir azaptan | غليظ ĞLYƵ kaskatı |
Kırık Meal (Okunuş) : |velemmā: ve ne zaman ki | cā'e: gelince | emrunā: emrimiz | necceynā: kurtardık | hūden: Hud'u | velleƶīne: ve kimseleri | āmenū: iman eden(leri) | meǎhu: beraberindeki | biraHmetin: bir rahmetle | minnā: bizden | ve necceynāhum: ve onları koruduk | min: | ǎƶābin: bir azaptan | ğalīZin: kaskatı |
Kırık Meal (Transcript) : |WLME: ve ne zaman ki | CEÙ: gelince | ÊMRNE: emrimiz | NCYNE: kurtardık | HWD̃E: Hud'u | WELZ̃YN: ve kimseleri | ËMNWE: iman eden(leri) | MAH: beraberindeki | BRḪMT: bir rahmetle | MNE: bizden | WNCYNEHM: ve onları koruduk | MN: | AZ̃EB: bir azaptan | ĞLYƵ: kaskatı |
Abdulbaki Gölpınarlı : Emrimiz gelince Hûd'u ve onunla berâber bulunan inanmış kişileri, bizden bir rahmet olarak kurtardık ve onlara ağır bir azaptan necat verdik.
Adem Uğur : Emrimiz gelince, Hûd'u ve onunla beraber iman edenleri tarafımızdan bir rahmetle kurtardık, onları ağır bir azaptan kurtuluşa erdirdik.
Ahmed Hulusi : Hükmümüz oluştuğunda Hud'u ve onunla beraber iman etmişleri rahmetimizle kurtardık. . . Onları ağır bir azaptan kurtardık.
Ahmet Tekin : Planımız, azâbımız gerçekleştirilirken, Hûd’u ve onunla birlikte iman edenleri tarafımızdan bir rahmetle kurtardık. Onları ağır bir cezadan kurtarmış olduk.
Ahmet Varol : Emrimiz gelince Hud'u ve beraberindeki iman edenleri bizden bir rahmetle kurtardık. Onları kaskatı bir azaptan koruduk.
Ali Bulaç : Emrimiz geldiği zaman, tarafımızdan bir rahmet ile Hud'u ve O'nunla birlikte iman edenleri kurtardık. Onları şiddetli, ağır bir azabtan kurtardık.
Ali Fikri Yavuz : Helâk emrimiz gelince, bizden bir rahmet olarak Hûd’u ve beraberindeki müminleri kurtardık; hem onları çok ağır bir azabdan kurtardık.
Bekir Sadak : Buyrugumuz gelince, Hud'u ve beraberindeki inananlari, rahmetimizle kurtardik. Onlari cetin bir azabdan koruduk.
Celal Yıldırım : Buyruğumu taşıyan hükmümüz gelince, kendi katımızdan bir rahmetle Hûd'u ve onunla birlikte olan mü'minleri kurtardık, onları oldukça ağır bir azâbdan selâmete erdirdik.
Diyanet İşleri : Helâk emrimiz gelince, Hûd’u ve beraberindeki iman etmiş olanları, tarafımızdan bir rahmetle kurtardık. Onları ağır bir azaptan kurtardık.
Diyanet İşleri (eski) : Buyruğumuz gelince, Hud'u ve beraberindeki inananları, rahmetimizle kurtardık. Onları çetin bir azabdan koruduk.
Diyanet Vakfi : Emrimiz gelince, Hûd'u ve onunla beraber iman edenleri tarafımızdan bir rahmetle kurtardık, onları ağır bir azaptan kurtuluşa erdirdik.
Edip Yüksel : Emrimiz gelince Hud'u ve beraberindeki inananları bizden bir rahmetle kurtardık. Onları dehşetli bir azaptan kurtardık.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Ne zaman ki emrimiz geldi, Hud'u ve beraberindeki iman edenleri, tarafımızdan bir rahmet ile kurtardık, ayrıca onları çok ağır bir azaptan da kurtardık.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Fermanımız geldiğinde Hud'u ve beraberinde iman etmiş olanları tarafımızdan bir rahmetle kurtardık, hem onları ağır bir azaptan kurtardık.
Elmalılı Hamdi Yazır : Vaktâ ki emrimiz geldi, Hûdu ve maıyyetinde iyman etmiş olanları tarafımızdan bir rahmet ile kurtardık, hem onları galîz bir azâbdan kurtardık
Fizilal-il Kuran : Azaba ilişkin emrimiz geldiğinde Hud'u ve beraberindeki mü'minleri, rahmetimizin sonucu olarak, kurtardık; onları ağır azaptan koruduk.
Gültekin Onan : Buyruğumuz geldiği zaman, tarafımızdan bir rahmet ile Hud'u ve O'nunla birtikte inananları kurtardık. Onları şiddetli / ağır bir azabtan kurtardık.
Hakkı Yılmaz : Ve ne zaman ki emrimiz geldi, Hûd'u ve o'nunla birlikte iman etmiş olan kişileri tarafımızdan bir rahmet ile kurtardık, Biz onları çok ağır bir azaptan da kurtardık.
Hasan Basri Çantay : Vaktaki (azâb) emrimiz geldi. Hûd'ü de, maiyyetindeki mü'minleri de, bizden bir rahmet olarak, selâmete erdirdik, onları ağır azâbdan kurtardık.
Hayrat Neşriyat : Nihâyet emrimiz gelince, Hûd’u ve berâberindeki îmân edenleri tarafımızdan bir rahmetle kurtuluşa erdirdik ve onları şiddetli bir azabdan kurtardık.
İbni Kesir : Emrimiz gelince; Hud'u ve beraberindeki mü'minleri tarafımızdan bir rahmetle kurtardık. Onları katı bir azabtan kurtardık.
İskender Evrenosoğlu : Ve emrimiz geldiği zaman, Bizden bir rahmet ile Hud (A.S)'ı ve âmenû olanları, onunla beraber kurtardık. Ve onları ağır (çok şiddetli) bir azaptan kurtardık.
Muhammed Esed : Ve böylece, hükmümüz vaki olunca, Hud'u ve onunla aynı inancı paylaşanları katımızdan bir koruma lütfuyla kurtardık; kendilerini (ahiretteki) ağır ve zorlu azaptan (da) kurtardık.
Ömer Nasuhi Bilmen : Vaktâ ki emrimiz geldi. Hûd'u ve O'nunla beraber imân etmiş olanları Bizden bir rahmet ile kurtardık ve onları kaba bir azaptan da hâlâs ettik.
Ömer Öngüt : Emrimiz gelince Hud'u ve beraberindeki iman edenleri katımızdan bir rahmetle kurtardık. Onları çok çetin bir azaptan kurtuluşa erdirdik.
Şaban Piriş : Emrimiz gelince Hûd’u ve yanındaki müminleri rahmetimizle kurtardık. Onları çetin bir azaptan koruduk.
Suat Yıldırım : Azaba dair emrimiz gelince Hûd ve beraberinde olan müminleri, tarafımızdan bir rahmet eseri olarak kurtardık, onları pek ağır bir azaptan selâmete çıkardık.
Süleyman Ateş : Emrimiz gelince Hûd'u ve onunla beraber inanmış olanları bizden bir rahmetle kurtardık; onları katı bir azâbdan kurtardık.
Tefhim-ul Kuran : Emrimiz geldiği zaman, tarafımızdan bir rahmet ile Hûd'u ve onunla birlikte iman edenleri kurtardık. Onları şiddetli, ağır bir azabtan kurtardık.
Ümit Şimşek : Emrimiz geldiğinde, Hud'u ve beraberindeki iman edenleri tarafımızdan bir rahmetle kurtardık. Onları kıyamet gününde ağır bir azaptan da kurtardık.
Yaşar Nuri Öztürk : Emrimiz gelince, Hûd'u ve onunla birlikte iman etmiş olanları bizden bir rahmetle kurtardık. Biz onları çok ağır bir azaptan kurtardık.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}