» 11 / Hûd  110:

Kuran Sırası: 11
İniş Sırası: 52
Hud Suresi = Hud Suresi
Hz. Hud’un hayati anlatildigi için bu adi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَلَقَدْ (WLGD̃) = veleḳad : ve andolsun
2. اتَيْنَا ( ËTYNE) = āteynā : verdik
3. مُوسَى (MWS) = mūsā : Musa'ya
4. الْكِتَابَ (ELKTEB) = l-kitābe : Kitab'ı
5. فَاخْتُلِفَ (FEḢTLF) = feḣtulife : ayrılığa düşüldü
6. فِيهِ (FYH) = fīhi : onda
7. وَلَوْلَا (WLWLE) = velevlā : eğer olmasaydı
8. كَلِمَةٌ (KLMT) = kelimetun : bir söz
9. سَبَقَتْ (SBGT) = sebeḳat : önceden geçmiş
10. مِنْ (MN) = min : tarafından
11. رَبِّكَ (RBK) = rabbike : Rabbin
12. لَقُضِيَ (LGŽY) = leḳuDiye : hüküm verilirdi
13. بَيْنَهُمْ (BYNHM) = beynehum : aralarında
14. وَإِنَّهُمْ (WÎNHM) = ve innehum : şüphesiz onlar
15. لَفِي (LFY) = lefī : içindedirler
16. شَكٍّ (ŞK) = şekkin : bir tereddüt
17. مِنْهُ (MNH) = minhu : bunun hakkında
18. مُرِيبٍ (MRYB) = murībin : gocundurucu
ve andolsun | verdik | Musa'ya | Kitab'ı | ayrılığa düşüldü | onda | eğer olmasaydı | bir söz | önceden geçmiş | tarafından | Rabbin | hüküm verilirdi | aralarında | şüphesiz onlar | içindedirler | bir tereddüt | bunun hakkında | gocundurucu |

[] [ETY] [] [KTB] [ḢLF] [] [] [KLM] [SBG] [] [RBB] [GŽY] [BYN] [] [] [ŞKK] [] [RYB]
WLGD̃ ËTYNE MWS ELKTEB FEḢTLF FYH WLWLE KLMT SBGT MN RBK LGŽY BYNHM WÎNHM LFY ŞK MNH MRYB

veleḳad āteynā mūsā l-kitābe feḣtulife fīhi velevlā kelimetun sebeḳat min rabbike leḳuDiye beynehum ve innehum lefī şekkin minhu murībin
ولقد آتينا موسى الكتاب فاختلف فيه ولولا كلمة سبقت من ربك لقضي بينهم وإنهم لفي شك منه مريب

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولقد | WLGD̃ veleḳad ve andolsun And verily
آتينا ا ت ي | ETY ËTYNE āteynā verdik We gave
موسى | MWS mūsā Musa'ya Musa
الكتاب ك ت ب | KTB ELKTEB l-kitābe Kitab'ı the Book,
فاختلف خ ل ف | ḢLF FEḢTLF feḣtulife ayrılığa düşüldü but differences arose
فيه | FYH fīhi onda therein.
ولولا | WLWLE velevlā eğer olmasaydı And if not
كلمة ك ل م | KLM KLMT kelimetun bir söz (for) a Word
سبقت س ب ق | SBG SBGT sebeḳat önceden geçmiş (that) preceded
من | MN min tarafından from
ربك ر ب ب | RBB RBK rabbike Rabbin your Lord,
لقضي ق ض ي | GŽY LGŽY leḳuDiye hüküm verilirdi surely would have been judged
بينهم ب ي ن | BYN BYNHM beynehum aralarında between them.
وإنهم | WÎNHM ve innehum şüphesiz onlar And indeed, they
لفي | LFY lefī içindedirler surely (are) in
شك ش ك ك | ŞKK ŞK şekkin bir tereddüt doubt
منه | MNH minhu bunun hakkında concerning it
مريب ر ي ب | RYB MRYB murībin gocundurucu suspicious.

11:110 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve andolsun | verdik | Musa'ya | Kitab'ı | ayrılığa düşüldü | onda | eğer olmasaydı | bir söz | önceden geçmiş | tarafından | Rabbin | hüküm verilirdi | aralarında | şüphesiz onlar | içindedirler | bir tereddüt | bunun hakkında | gocundurucu |

[] [ETY] [] [KTB] [ḢLF] [] [] [KLM] [SBG] [] [RBB] [GŽY] [BYN] [] [] [ŞKK] [] [RYB]
WLGD̃ ËTYNE MWS ELKTEB FEḢTLF FYH WLWLE KLMT SBGT MN RBK LGŽY BYNHM WÎNHM LFY ŞK MNH MRYB

veleḳad āteynā mūsā l-kitābe feḣtulife fīhi velevlā kelimetun sebeḳat min rabbike leḳuDiye beynehum ve innehum lefī şekkin minhu murībin
ولقد آتينا موسى الكتاب فاختلف فيه ولولا كلمة سبقت من ربك لقضي بينهم وإنهم لفي شك منه مريب

[] [ا ت ي] [] [ك ت ب] [خ ل ف] [] [] [ك ل م] [س ب ق] [] [ر ب ب] [ق ض ي] [ب ي ن] [] [] [ش ك ك] [] [ر ي ب]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولقد | WLGD̃ veleḳad ve andolsun And verily
Vav,Lam,Gaf,Dal,
6,30,100,4,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
EMPH – emphatic prefix lām
CERT – particle of certainty
الواو عاطفة
اللام لام التوكيد
حرف تحقيق
آتينا ا ت ي | ETY ËTYNE āteynā verdik We gave
,Te,Ye,Nun,Elif,
,400,10,50,1,
V – 1st person plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
موسى | MWS mūsā Musa'ya Musa
Mim,Vav,Sin,,
40,6,60,,
"PN – nominative masculine proper noun → Musa"
اسم علم مرفوع
الكتاب ك ت ب | KTB ELKTEB l-kitābe Kitab'ı the Book,
Elif,Lam,Kef,Te,Elif,Be,
1,30,20,400,1,2,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
فاختلف خ ل ف | ḢLF FEḢTLF feḣtulife ayrılığa düşüldü but differences arose
Fe,Elif,Hı,Te,Lam,Fe,
80,1,600,400,30,80,
REM – prefixed resumption particle
V – 3rd person masculine singular (form VIII) passive perfect verb
الفاء استئنافية
فعل ماض مبني للمجهول
فيه | FYH fīhi onda therein.
Fe,Ye,He,
80,10,5,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
جار ومجرور
ولولا | WLWLE velevlā eğer olmasaydı And if not
Vav,Lam,Vav,Lam,Elif,
6,30,6,30,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
COND – conditional particle
الواو عاطفة
حرف شرط
كلمة ك ل م | KLM KLMT kelimetun bir söz (for) a Word
Kef,Lam,Mim,Te merbuta,
20,30,40,400,
N – nominative feminine indefinite noun
اسم مرفوع
سبقت س ب ق | SBG SBGT sebeḳat önceden geçmiş (that) preceded
Sin,Be,Gaf,Te,
60,2,100,400,
V – 3rd person feminine singular perfect verb
فعل ماض
من | MN min tarafından from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
ربك ر ب ب | RBB RBK rabbike Rabbin your Lord,
Re,Be,Kef,
200,2,20,
N – genitive masculine noun
PRON – 2nd person masculine singular possessive pronoun
اسم مجرور والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
لقضي ق ض ي | GŽY LGŽY leḳuDiye hüküm verilirdi surely would have been judged
Lam,Gaf,Dad,Ye,
30,100,800,10,
EMPH – emphatic prefix lām
V – 3rd person masculine singular passive perfect verb
اللام لام التوكيد
فعل ماض مبني للمجهول
بينهم ب ي ن | BYN BYNHM beynehum aralarında between them.
Be,Ye,Nun,He,Mim,
2,10,50,5,40,
LOC – accusative location adverb
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
ظرف مكان منصوب و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وإنهم | WÎNHM ve innehum şüphesiz onlar And indeed, they
Vav,,Nun,He,Mim,
6,,50,5,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
ACC – accusative particle
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
الواو عاطفة
حرف نصب و«هم» ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
لفي | LFY lefī içindedirler surely (are) in
Lam,Fe,Ye,
30,80,10,
EMPH – emphatic prefix lām
P – preposition
اللام لام التوكيد
حرف جر
شك ش ك ك | ŞKK ŞK şekkin bir tereddüt doubt
Şın,Kef,
300,20,
N – genitive masculine indefinite noun
اسم مجرور
منه | MNH minhu bunun hakkında concerning it
Mim,Nun,He,
40,50,5,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
جار ومجرور
مريب ر ي ب | RYB MRYB murībin gocundurucu suspicious.
Mim,Re,Ye,Be,
40,200,10,2,
N – genitive masculine indefinite (form IV) active participle
اسم مجرور
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَلَقَدْ: ve andolsun | اتَيْنَا: verdik | مُوسَى: Musa'ya | الْكِتَابَ: Kitab'ı | فَاخْتُلِفَ: ayrılığa düşüldü | فِيهِ: onda | وَلَوْلَا: eğer olmasaydı | كَلِمَةٌ: bir söz | سَبَقَتْ: önceden geçmiş | مِنْ: tarafından | رَبِّكَ: Rabbin | لَقُضِيَ: hüküm verilirdi | بَيْنَهُمْ: aralarında | وَإِنَّهُمْ: şüphesiz onlar | لَفِي: içindedirler | شَكٍّ: bir tereddüt | مِنْهُ: bunun hakkında | مُرِيبٍ: gocundurucu |
Kırık Meal (Harekesiz) : |ولقد WLGD̃ ve andolsun | آتينا ËTYNE verdik | موسى MWS Musa'ya | الكتاب ELKTEB Kitab'ı | فاختلف FEḢTLF ayrılığa düşüldü | فيه FYH onda | ولولا WLWLE eğer olmasaydı | كلمة KLMT bir söz | سبقت SBGT önceden geçmiş | من MN tarafından | ربك RBK Rabbin | لقضي LGŽY hüküm verilirdi | بينهم BYNHM aralarında | وإنهم WÎNHM şüphesiz onlar | لفي LFY içindedirler | شك ŞK bir tereddüt | منه MNH bunun hakkında | مريب MRYB gocundurucu |
Kırık Meal (Okunuş) : |veleḳad: ve andolsun | āteynā: verdik | mūsā: Musa'ya | l-kitābe: Kitab'ı | feḣtulife: ayrılığa düşüldü | fīhi: onda | velevlā: eğer olmasaydı | kelimetun: bir söz | sebeḳat: önceden geçmiş | min: tarafından | rabbike: Rabbin | leḳuDiye: hüküm verilirdi | beynehum: aralarında | ve innehum: şüphesiz onlar | lefī: içindedirler | şekkin: bir tereddüt | minhu: bunun hakkında | murībin: gocundurucu |
Kırık Meal (Transcript) : |WLGD̃: ve andolsun | ËTYNE: verdik | MWS: Musa'ya | ELKTEB: Kitab'ı | FEḢTLF: ayrılığa düşüldü | FYH: onda | WLWLE: eğer olmasaydı | KLMT: bir söz | SBGT: önceden geçmiş | MN: tarafından | RBK: Rabbin | LGŽY: hüküm verilirdi | BYNHM: aralarında | WÎNHM: şüphesiz onlar | LFY: içindedirler | ŞK: bir tereddüt | MNH: bunun hakkında | MRYB: gocundurucu |
Abdulbaki Gölpınarlı : Andolsun ki biz Mûsâ'ya da kitap vermiştik de onda ihtilâfa düşmüşlerdi; Rabbinin taktîr ettiği vaadi olmasaydı çoktan aralarında hükmedilir, iş bitmiş olurdu ve onlar, gerçekten de bu hususta şiddetli bir şüphe ve tereddüd içinde kalmışlardır.
Adem Uğur : Andolsun biz Musa'ya Kitab'ı verdik; fakat onda ihtilaf edildi. Eğer Rabbinden bir söz geçmemiş olsaydı, elbette onların arasında hüküm verilmişti (ve işleri de bitirilmişti). Şüphesiz ki onlar (Mekkeliler) de Kur'an hakkında derin bir şüphe içindedirler.
Ahmed Hulusi : Andolsun ki Musa'ya Hakikat BİLGİsi verdik de onda ayrılığa düştüler! Eğer Rabbinden (hükmedilmiş) geçmiş bir söz olmasaydı, mutlaka aralarında iş bitirilirdi. . . Muhakkak ki onlar Ondan (vehimleri yüzünden) kuşku içindeler.
Ahmet Tekin : Andolsun biz Mûsâ’ya kutsal kitabı vermiştik. Hür iradeye, özgürce seçme hakkına sahipken, Mûsâ’ya ve Tevrat’a itibar etmedikleri için, Tevrat’ta da ihtilâfa düşüldü. Eğer insanların sorumlu tutularak muhakeme edileceği, mükâfata nâil olanla cezaya müstehak olanların hükümlerinin kesinleşeceği ile ilgili, rahmeti gazabına baskın olan Rabbinin koyduğu-kurduğu, mühlet verilen bir düzen olmasaydı, onların aralarında âcilen yargı gerçekleştirilir, hüküm icra edilirdi. Hâlâ onlar, hak kitaba, Kuran’a karşı da sû-i zanlarının-art niyetlerinin beslediği şüpheler içindedirler.
Ahmet Varol : Andolsun Musa'ya Kitab'ı verdik de onda ayrılığa düşüldü. Eğer Rabbin tarafından önceden bir söz geçmiş olmasaydı aralarında hüküm verilmiş olurdu. Onlar bunun (Kur'an'ın) hakkında gocundurucu bir tereddüt içindedirler.
Ali Bulaç : Andolsun, Musa'ya kitabı verdik, onda anlaşmazlığa düşüldü. Eğer Rabbinden bir söz geçmiş (verilmiş) olmasaydı, mutlaka aralarında hüküm verilmiş olacaktı. Gerçekten onlar, bundan (Kur'an'dan) yana kuşku verici bir tereddüt içindedirler.
Ali Fikri Yavuz : Yemin olsun ki, biz Mûsa’ya Tevrat’ı verdik de onun hakkında (bazısı inanıp, bâzısı inanmamak suretiyle) ihtilâfa düşüldü. Eğer Rabbinden bir kelime (ilâhi bir takdîr) bulunup geçmiş olmasaydı, hemen aralarında hüküm verilmiş, cezaları görülmüştü. Gerçekten (Ey Rasûlüm) senin milletinin kâfirleri de Kur’ân dan kuşkulandırıcı bir şüphe içindedirler.
Bekir Sadak : And olsun ki, Musa'ya Kitap verdik; onda ayriliga dustuler. Eger Rabbinin verilmis bir sozu olmasaydi, aralarinda coktan hukmedilmis olurdu. Dogrusu onlar, Kitap'in Allah katindan oldugunda suphe ve endise icindedirler.
Celal Yıldırım : And olsun ki, Musa'ya kitab verdik, ne var ki, (idraksizler yüzünden) onda anlaşmazlık meydana geldi. Eğer Rabbinden geçmiş bir söz olmasaydı hemen aralarında hükmedilip (çoktan) sonuca bağlanmış olurdu bile. Ve doğrusu onlar bunda kuşku ve şüphe içindeler.
Diyanet İşleri : Andolsun, biz Mûsâ’ya Kitab’ı (Tevrat’ı) vermiştik de onun hakkında ayrılığa düşülmüştü. Eğer daha önce Rabbinin bir sözü geçmemiş olsaydı, elbette aralarında hüküm verilirdi. Onlar da (müşrikler de) o Kur’an hakkında derin bir şüphe içindedirler.
Diyanet İşleri (eski) : And olsun ki, Musa'ya Kitap verdik; onda ayrılığa düştüler. Eğer Rabbinin verilmiş bir sözü olmasaydı, aralarında çoktan hükmedilmiş olurdu. Doğrusu onlar, Kitap'ın Allah katından olduğunda şüphe ve endişe içindedirler.
Diyanet Vakfi : Andolsun biz Musa'ya Kitab'ı verdik; fakat onda ihtilaf edildi. Eğer Rabbinden bir söz geçmemiş olsaydı, elbette onların arasında hüküm verilmişti (ve işleri de bitirilmişti). Şüphesiz ki onlar (Mekkeliler) de Kur'an hakkında derin bir şüphe içindedirler.
Edip Yüksel : Musa'ya kitabı verdik; ancak onda anlaşmazlığa düştüler. Rabbinin verilmiş bir sözü olmasaydı aralarında hüküm verilecekti. Onlar ondan kuşku içindedirler, kararsızdırlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Andolsun ki, Musa'ya kitabı verdik, yine de onda ihtilafa düşüldü. Eğer Rabbinden daha önce verilmiş bir karar olmasa idi, elbette haklarında hüküm verilmiş bitmişti. Muhakkak ki onlar, bundan kuşkulu bir şüphe içindedirler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Andolsun ki, Musa' ya kitabı verdik de onda anlaşmazlığa düşüldü. Rabbinden önceden verilmiş bir söz olmasaydı, kesinlikle aralarında hüküm verilmiş, bitmiş olurdu. Onlar ise bundan kuşkulu bir şüphe içindedirler.
Elmalılı Hamdi Yazır : Kasem olsun ki Musâya kitabı verdik de onda ıhtılâf edildi, rabbından bir kelime sebk etmiş olmasa idi elbette aralarında huküm verilmiş bitmişti, ve her halde onlar bundan kuşkulu bir şekk içindedirler
Fizilal-il Kuran : Musa'ya kitap verdik, fakat bu kitap (Tevrat) hakkında insanlar görüş ayrılığına düştüler. Eğer Rabbinin daha önce verilmiş kesin hükmü olmasaydı, o anlaşmazlığa düşenler hakkında çoktan hüküm verilirdi. Onlar Tevrat konusunda koyu bir kuşku içindedirler.
Gültekin Onan : Andolsun, Musa'ya kitabı verdik, onda anlaşmazlığa düşüldü. Eğer rabbinden bir söz geçmiş (verilmiş) olmasaydı, mutlaka aralarında hüküm verilmiş olacaktı. Gerçekten onlar, bundan (Kuran'dan) yana kuşku verici bir tereddüt içindedirler.
Hakkı Yılmaz : Ve andolsun ki Biz Mûsâ'ya Kitab'ı verdik de onda ihtilâfa düşüldü. Eğer Rabbinden daha önce verilmiş bir Söz olmasa idi, elbette bu dünyada hemen cezalandırılırlardı. Ve onlar şüphesiz, Kur’ân'dan kuşkulu bir şüphe içindedirler.
Hasan Basri Çantay : Andolsun ki biz Musâya o kitabı (Tevrâtı) verdik de onun hakkında da ihtilâf edildi. Eğer Rabbinden bir söz geçmiş olmasaydı elbette aralarında (şimdiye kadar) hüküm verilmiş bitmişdi bile. Hakıykat onlar (senin kavmin) bu (Kur'an) dan yana şiddetli bir tereddüd ve şübhe içindedirler.
Hayrat Neşriyat : And olsun ki Mûsâ’ya Kitâb’ı (Tevrât’ı) verdik; fakat onda ihtilâfa düşüldü(bazısı îmân etti, bazısı etmedi). Fakat Rabbin tarafından (azâbın te’hîrine dâir) önceden söylenmiş bir söz olmasaydı, elbette aralarında hüküm (çoktan) verilmiş olurdu. Çünki doğrusu onlar (kavmindeki kâfirler), bundan (Kur’ân’dan), (kendilerine) kuşku veren ciddî bir şübhe içindedirler.
İbni Kesir : Andolsun ki; Musa'ya kitabı verdik de hakkında ihtilafa düştüler. Eğer Rabbından bir söz geçmiş olmasaydı; aralarında hüküm verilmiş bitmişti bile. Doğrusu onlar, bundan yana şiddetli bir tereddüd ve şüphe içindedirler.
İskender Evrenosoğlu : Ve andolsun Musa (A.S)'a kitap verdik. Onun hakkında ihtilâfa (anlaşmazlığa) düştüler. Rabbinden bir söz (hesabın kıyâmet gününde görüleceği) geçmemiş olsaydı onların aralarında mutlaka hüküm verilmiş olurdu. Muhakkak ki onlar, mutlaka O'ndan (Kur'ân'dan) şüpheli bir tereddüt içindedirler.
Muhammed Esed : Ve gerçek şu ki, Biz Musa'ya da (öz olarak aynı ilkeleri içine alan bir) kitap verdik, insanların bir kısmı ona karşı (da) kendi görüşleriyle karşı çıktılar. Eğer Rabbin tarafından önceden takdir edilmiş bir karar olmasaydı, şüphesiz, aralarında (hemen, o safhada) yargı gerçekleştirilir (ve işleri bitirilir)di: çünkü, onlar da (sana karşı çıkan kimseler gibi) (kendilerini Allah'a çağıran) kişi hakkında ciddi bir şüphe ve güvensizlik göstermişlerdi.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve yemin olsun ki, Mûsa'ya kitabı verdik. Derken onda ihtilâf olundu. Eğer Rabbin tarafından bir kelime geçmiş olmasa idi elbette aralarında hükmolunurdu. Ve muhakkak ki, onlar ondan ızdıraba düşüren şiddetli bir şüphe içindedirler.
Ömer Öngüt : Andolsun ki Musa'ya Kitab'ı verdik, onda da ayrılığa düştüler. Eğer Rabbinden bir söz geçmiş olmasaydı, aralarında hüküm verilmiş bitmişti bile. Doğrusu onlar (senin kavminin kâfirleri de), bu Kur'an'dan yana şiddetli bir tereddüt ve şüphe içindedirler.
Şaban Piriş : Musa’ya kitab vermiştik. Onda ihtilaf ettiler. Daha önce Rabbin tarafından verilmiş bir söz olmasaydı, aralarındaki ihtilaf halledilirdi. Onlar, hala ondan şek ve şüphe içindedirler.
Suat Yıldırım : Mûsâ’ya Tevrat’ı verdik. Kur’ân hakkında senin halkının yaptığı gibi onun hakkında da ihtilâf edip kimi iman, kimi inkâr etti. Şayet Rabbinin, insanlara mühlet verme vaadi olmasaydı, elbette haklarında nihâi hüküm verilmiş, iş bitirilmiş olurdu. Bu gerçeğe rağmen, senin halkın hâlâ, Kur’ân’dan ve azaptan yana şiddetli bir tereddüt ve şüphe içindedir.
Süleyman Ateş : Andolsun, Mûsâ'ya Kitabı verdik, onda da ayrılığa düşüldü. Rabbin, (süre tanıyacağına) söz vermemiş olsaydı, derhal aralarında hüküm verilmiş, (hak eden, cezâsını bulmuş) olurdu. Onlar, bu(Kur'â)n'dan kuşkulu bir şüphe içindedirler.
Tefhim-ul Kuran : Andolsun, Musa'ya kitabı verdik, onda anlaşmazlığa düşüldü. Eğer Rabbinden bir söz geçmiş (verilmiş) olmasaydı, mutlaka aralarında hüküm verilmiş olacaktı. Gerçekten onlar, bundan (Kur'an'dan) yana kuşku verici bir tereddüt içindedirler.
Ümit Şimşek : Biz Musa'ya kitabı verdik; sonra onda anlaşmazlık çıktı. Eğer daha önce Rabbin tarafından verilmiş bir söz olmasaydı, işleri çoktan bitirilirdi. Hâlâ da onlar kitap hakkında derin bir şüphe içindeler.
Yaşar Nuri Öztürk : Yemin olsun, Mûsa'ya Kitap'ı verdik de onda da ihtilafa düşüldü. Rabbinden bir kelime, önceden gelmiş olmasaydı, aralarında iş mutlaka bitirilirdi. Onlar bunun hakkında, kafaları karıştıran bir kuşku içindedirler.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}