» 27 / Neml  Suresi:

Kuran Sırası: 27
İniş Sırası: 48
Neml Suresi = Karinca Suresi
ismini 18. ayetinde Hz. Süleyman’in ordusunu görünce yoldan çekilen karincalardan almistir.

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"

Kırık Meal (Okunuş) Meali
|Ts: Ta sin | tilke: şunlar | āyātu: ayetleridir | l-ḳurāni: Kur'an'ın | ve kitābin: ve bir Kitabın | mubīnin: apaçık | (27:1)
|huden: yol göstericidir | ve buşrā: ve müjdedir | lilmu'minīne: inananlara | (27:2)
|elleƶīne: o kimseler | yuḳīmūne: doğrulurlar | S-Salāte: SaLâTe/Desteğe- | ve yu'tūne: ve verirler | z-zekāte: zekatı | ve hum: ve onlar | bil-āḣirati: ahirete | hum: onlar | yūḳinūne: kesin olarak inanırlar | (27:3)
|inne: şüphesiz | elleƶīne: kimselerin | : | yu'minūne: inanmayan | bil-āḣirati: ahirete | zeyyennā: süslemişizdir | lehum: kendilerine | eǎ'mālehum: işlerini | fehum: onlar | yeǎ'mehūne: körü körüne bocalarlar | (27:4)
|ulāike: onlar | elleƶīne: öyle kimselerdir ki | lehum: kendilerinindir | sū'u: en kötü | l-ǎƶābi: azab | ve hum: ve onlar | : | l-āḣirati: ahirette | humu: onlar | l-eḣserūne: ziyana uğrayanlardır | (27:5)
|ve inneke: ve şüphesiz | letuleḳḳā: sana verilmektedir | l-ḳurāne: Kur'an | min: | ledun: katından | Hakīmin: hüküm ve hikmet sahibi | ǎlīmin: (herşeyi) bilen | (27:6)
|: hani | ḳāle: demişti | mūsā: Musa | liehlihi: ailesine | innī: şüphesiz ben | ānestu: gördüm | nāran: bir ateş | sātīkum: size getireyim | minhā: ondan | biḣaberin: bir haber | ev: yahut | ātīkum: size getireyim | bişihābin: bir ateş | ḳabesin: koru | leǎllekum: belki | teSTalūne: ısınırsınız | (27:7)
|felemmā: ne zaman ki | cā'ehā: oraya geldi | nūdiye: seslenildi | en: diye | būrike: mübarek kılındı | men: bulunan kimse | : içinde | n-nāri: ateşin | ve men: ve olan kimse | Havlehā: çevresinde | ve subHāne: eksikliklerden münezzehtir | llahi: Allah | rabbi: Rabbi | l-ǎālemīne: alemlerin | (27:8)
|: EY/HEY/AH | mūsā: Musa | innehu: gerçek şu ki | enā: ben | llahu: Allah'ım | l-ǎzīzu: güçlü | l-Hakīmu: hüküm ve hikmet sahibi | (27:9)
|veelḳi: ve at | ǎSāke: asanı | felemmā: ne zaman ki | rāhā: görünce | tehtezzu: titreştiğini | keennehā: gibi | cānnun: bir yılan | vellā: dön(üp kaç)dı | mudbiran: arkaya | velem: ve | yuǎḳḳib: geri dönmedi | : EY/HEY/AH | mūsā: Musa | : | teḣaf: korkma | innī: çünkü ben | : | yeḣāfu: korkmaz(lar) | ledeyye: benim huzurumda | l-murselūne: elçiler | (27:10)
|illā: ancak | men: kim | Zeleme: zulmeder | ṧumme: sonra da | beddele: değiştirirse | Husnen: iyilikle | beǎ'de: sonra | sū'in: (yaptığı) kötülükten | feinnī: şüphesiz ben | ğafūrun: bağışlayıcıyım | raHīmun: esirgeyiciyim | (27:11)
|ve edḣil: ve sok | yedeke: elini | : | ceybike: koynuna | teḣruc: çıksın | beyDā'e: bembeyaz | min: | ğayri: olmaksızın | sū'in: kusur | : içinde | tis'ǐ: dokuz | āyātin: mu'cize | ilā: | fir'ǎvne: Fir'avn'a (git) | ve ḳavmihi: ve onun kavmine | innehum: çünkü onlar | kānū: oldular | ḳavmen: bir kavim | fāsiḳīne: fasık | (27:12)
|felemmā: ne zaman ki | cā'ethum: onlara gelince | āyātunā: ayetlerimiz | mubSiraten: açıkça görünen | ḳālū: dediler | hāƶā: bu | siHrun: bir büyüdür | mubīnun: apaçık | (27:13)
|ve ceHadū: ve inkar ettiler | bihā: onları | vesteyḳanethā: kanaat getirdiği halde | enfusuhum: vicdanları | Zulmen: haksızlıkları yüzünden | ve ǔluvve n: ve böbürlenmeleri yüzünden | fenZur: bak işte | keyfe: nasıl | kāne: oldu | ǎāḳibetu: sonu | l-mufsidīne: bozguncuların | (27:14)
|veleḳad: ve andolsun | āteynā: biz verdik | dāvūde: Davud'a | ve suleymāne: ve Süleyman'a | ǐlmen: bir ilim | ve ḳālā: ve dediler | l-Hamdu: hamdolsun | lillahi: Allah'a | lleƶī: ki | feDDelenā: bizi üstün kıldı | ǎlā: üzerine | keṧīrin: birçoğu | min: -ndan | ǐbādihi: kulları- | l-mu'minīne: inanan | (27:15)
|ve veriṧe: ve mirasçı oldu | suleymānu: Süleyman | dāvūde: Davud'a | ve ḳāle: ve dedi ki | : EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | n-nāsu: insanlar | ǔllimnā: bize öğretildi | menTiḳa: dili | T-Tayri: kuşların | ve ūtīnā: ve bize verildi | min: (bir pay) | kulli: her | şey'in: şeyden | inne: şüphesiz | hāƶā: bu | lehuve: elbette o | l-feDlu: bir lutuftur | l-mubīnu: açık | (27:16)
|ve Huşira: ve toplandı | lisuleymāne: Süleyman'a | cunūduhu: orduları | mine: -den | l-cinni: cinler- | vel'insi: ve insanlar(dan) | ve TTayri: ve kuşlar(dan) | fe hum: onlar | yūzeǔne: sevk ediliyordu | (27:17)
|Hattā: nihayet | iƶā: zaman | etev: geldikleri | ǎlā: üzerine | vādi: vadisi | n-nemli: karınca | ḳālet: dedi | nemletun: bir karınca | : EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | n-nemlu: karıncalar | dḣulū: girin | mesākinekum: yuvalarınıza | : | yeHTimennekum: sizi ezmesinler | suleymānu: Süleyman | ve cunūduhu: ve orduları | vehum: ve onlar | : | yeş'ǔrūne: farkında olmayarak | (27:18)
|fetebesseme: tebessüm etti | DāHiken: gülümseyerek | min: | ḳavlihā: onun sözüne | ve ḳāle: ve dedi | rabbi: Rabbim | evziǎ'nī: gönlüme ilham eyle | en: diye | eşkura: şükredeyim | niǎ'meteke: ni'metine | lletī: | en'ǎmte: lutfettiğin | ǎleyye: bana | ve ǎlā: ve | velideyye: anama babama | ve en: ve diye | eǎ'mele: yapayım | SāliHen: faydalı bir iş | terDāhu: senin beğeneceğin | ve edḣilnī: ve beni sok | biraHmetike: rahmetinle | : arasına | ǐbādike: kullarının | S-SāliHīne: iyi | (27:19)
|ve tefeḳḳade: ve teftiş etti | T-Tayra: kuşları | fe ḳāle: dedi ki | : neden | liye: ben | : | erā: göremiyorum | l-hudhude: hüdhüdü | em: yoksa | kāne: (mı) oldu? | mine: | l-ğāibīne: kayıplardan- | (27:20)
|leuǎƶƶibennehu: ona azabedeceğim | ǎƶāben: bir azapla | şedīden: çetin | ev: ya da | leeƶbeHannehu: onu keseceğim | ev: yahut da | leye'tīennī: bana getirecek | bisulTānin: bir delil | mubīnin: açık | (27:21)
|femekeṧe: geldi | ğayra: | beǐydin: çok geçmeden | fe ḳāle: ve dedi | eHaTtu: ben gördüm | bimā: bir şey | lem: | tuHiT: senin görmediğin | bihi: onda | ve ci'tuke: ve sana getirdim | min: -dan | sebein: Seba- | binebein: bir haber | yeḳīnin: gerçek | (27:22)
|innī: şüphesiz ben | vecedtu: buldum | mraeten: bir kadın | temlikuhum: onlara hükümdarlık eden | ve ūtiyet: ve kendisine verilmiştir | min: -den | kulli: her | şey'in: şey- | ve lehu: ve onlar | ǎrşun: bir tahtı | ǎZīmun: büyük | (27:23)
|ve cedtuhā: onu buldum | ve ḳavmehā: ve kavmini | yescudūne: secde aderlerken | lişşemsi: güneşe | min: | dūni: bırakıp | llahi: Allah'ı | ve zeyyene: ve süsledi | lehumu: onlara | ş-şeyTānu: şeytan | eǎ'mālehum: işlerini | fe Saddehum: ve onları çevirdi | ǎni: -dan | s-sebīli: (doğru) yol- | fehum: (bu yüzden) onlar | : | yehtedūne: yola gelmiyorlar | (27:24)
|ellā: | yescudū: secde etmezler mi? | lillahi: Allah'a | lleƶī: | yuḣricu: açığa çıkaran | l-ḣab'e: gizleneni | : | s-semāvāti: göklerde | vel'erDi: ve yerde | ve yeǎ'lemu: ve bilen | : şeyleri | tuḣfūne: gizledikleri | ve mā: ve şeyleri | tuǎ'linūne: açığa vurdukları | (27:25)
|Allahu: Allah (ki) | : yoktur | ilāhe: Tanrı | illā: başka | huve: O'ndan | rabbu: Rabbidir | l-ǎrşi: Arş'ın | l-ǎZīmi: büyük | (27:26)
|ḳāle: dedi ki | senenZuru: bakacağız | eSadeḳte: doğru mu söyledin | em: yoksa | kunte: mı oldun? | mine: -dan | l-kāƶibīne: yalancılar- | (27:27)
|İƶheb: götür | bikitābī: mektubumu | hāƶā: bu | fe elḳih: ve at | ileyhim: onlara | ṧumme: sonra | tevelle: biraz öteye çekil | ǎnhum: onlardan | fenZur: ve bak | māƶā: neye | yerciǔne: başvuruyorlar | (27:28)
|ḳālet: dedi ki | : EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | l-meleu: ileri gelenler | innī: gerçekten | ulḳiye: bırakıldı | ileyye: bana | kitābun: bir mektup | kerīmun: çok önemli | (27:29)
|innehu: muhakkak o | min: -dandır | suleymāne: Süleyman- | ve innehu: ve o | bismi: adıyla(başlamakta)dır | llahi: Allah'ın | r-raHmāni: Rahman | r-raHīmi: Rahim | (27:30)
|ellā: | teǎ'lū: büyüklük taslamayın | ǎleyye: bana karşı | ve'tūnī: ve bana gelin (diye yazıyor) | muslimīne: teslim olarak | (27:31)
|ḳālet: dedi ki | : EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | l-meleu: ileri gelenler | eftūnī: bana bir fikir verin | : | emrī: (bu) işimde | : | kuntu: ben olmam | ḳāTiǎten: kesip atan | emran: hiçbir işi | Hattā: sürece | teşhedūni: siz olmadığınız | (27:32)
|ḳālū: dediler ki | neHnu: biz | ūlū: sahibiyiz | ḳuvvetin: güç | ve ūlū: ve erbabıyız | be'sin: savaş | şedīdin: yaman | vel'emru: ama emir | ileyki: senindir | fenZurī: o halde bak | māƶā: ne | te'murīne: buyurursan | (27:33)
|ḳālet: dedi | inne: şüphesiz | l-mulūke: hükümdarlar | iƶā: zaman | deḣalū: girdikleri | ḳaryeten: bir ülkeye | efsedūhā: orayı bozarlar | ve ceǎlū: ve kılarlar | eǐzzete: şereflilerini | ehlihā: halkının | eƶilleten: zillet içinde | ve keƶālike: ve böyle | yef'ǎlūne: yaparlar | (27:34)
|veinnī: şüphesiz ben | mursiletun: göndereyim | ileyhim: onlara | bihediyyetin: bir hediye | fe nāZiratun: ve bakayım | bime: ne ile | yerciǔ: dönecekler | l-murselūne: elçiler | (27:35)
|felemmā: ne zaman ki | cā'e: gelince | suleymāne: Süleyman'a | ḳāle: dedi ki | etumiddūneni: bana yardım mı etmek istiyorsunuz? | bimālin: mal ile | femā: oysa ne ki | ātāniye: bana vermiştir | llahu: Allah | ḣayrun: (o) daha hayırlıdır | mimmā: -nden | ātākum: size verdiği- | bel: bilakis | entum: siz | bihediyyetikum: hediyenizle | tefraHūne: sevinirsiniz | (27:36)
|İrciǎ': dön (söyle) | ileyhim: onlara | felene'tiyennehum: onlara gelirim | bicunūdin: ordularla | : asla | ḳibele: karşı koyamayacakları | lehum: kendilerinin | bihā: ona | velenuḣricennehum: ve onları sürüp çıkarırım | minhā: oradan | eƶilleten: zilletle | ve hum: ve onları | Sāğirūne: hor ve hakir olarak | (27:37)
|ḳāle: dedi | : EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | l-meleu: ileri gelenler | eyyukum: hanginiz | ye'tīnī: bana getirebilir | biǎrşihā: onun tahtını | ḳable: önce | en: | ye'tūnī: bana gelmelerinden | muslimīne: teslim olarak | (27:38)
|ḳāle: dedi ki | ǐfrītun: bir ifrit | mine: -den | l-cinni: cinler- | enā: ben | ātīke: sana getiririm | bihi: onu | ḳable: önce | en: | teḳūme: sen kalkmadan | min: -dan | meḳāmike: makamın- | ve innī: gerçekten benim | ǎleyhi: buna | leḳaviyyun: gücüm yeter | emīnun: bana güvenilir | (27:39)
|ḳāle: dedi ki | lleƶī: bulunan | ǐndehu: yanında | ǐlmun: bir ilim | mine: -tan | l-kitābi: Kitap- | enā: ben | ātīke: sana getirebilirim | bihi: onu | ḳable: önce | en: | yertedde: sen kırpmadan | ileyke: sana | Tarfuke: gözünü | felemmā: ne zaman ki | rāhu: onu görünce | musteḳirran: yerleşmiş | ǐndehu: yanında | ḳāle: dedi ki | hāƶā: bu | min: -ndandır | feDli: lutfu- | rabbī: Rabbimin | līebluvenī: beni sınaması için | eeşkuru: şükür mü edeceğim? | em: yoksa | ekfuru: inkar mı edeceğim? | ve men: ve kim | şekera: şükrederse | feinnemā: şüphesiz | yeşkuru: şükretmiştir | linefsihi: kendisi için | ve men: ve kim | kefera: inkar ederse | feinne: şüphesiz | rabbī: Rabbim | ğaniyyun: zengindir | kerīmun: kerimdir | (27:40)
|ḳāle: dedi ki | nekkirū: tanınmaz hale getirin | lehā: onun | ǎrşehā: tahtını | nenZur: bakalım | etehtedī: tanıyabilecek mi | em: yoksa | tekūnu: olacak (mı) | mine: | elleƶīne: kimselerden | : | yehtedūne: tanımayan | (27:41)
|felemmā: ne zaman ki | cā'et: gelince | ḳīle: dendi | ehākeƶā: böyle mi? | ǎrşuki: senin tahtın | ḳālet: dedi | keennehu: tıpkı (öyle) | huve: o | ve ūtīnā: ve bize verilmişti | l-ǐlme: bilgi | min: | ḳablihā: daha önce | ve kunnā: ve biz olmuştuk | muslimīne: müslüman | (27:42)
|ve Saddehā: ve onu alıkoymuştu | : şeyler | kānet: olduğu | teǎ'budu: tapmış | min: | dūni: başka | llahi: Allah'tan | innehā: çünkü kendisi | kānet: idi | min: -den | ḳavmin: bir kavim- | kāfirīne: inkar eden | (27:43)
|ḳīle: dendi | lehā: ona | dḣulī: gir | S-SarHa: köşke | felemmā: ne zaman ki | raethu: (köşkü) görünce | Hasibethu: sandı | lucceten: derin bir su | ve keşefet: ve sıvadı | ǎn: | sāḳayhā: bacaklarını | ḳāle: dedi | innehu: muhakkak o | SarHun: köşk | mumerradun: cilalı | min: -dandır | ḳavārīra: şeffaf sırça- | ḳālet: (Kraliçe) dedi ki | rabbi: Rabbim | innī: ben | Zelemtu: zulmetmişim | nefsī: kendime | ve eslemtu: ve teslim oldum | meǎ: beraber | suleymāne: Süleyman'la | lillahi: Allah'a | rabbi: Rabbi | l-ǎālemīne: alemlerin | (27:44)
|veleḳad: ve andolsun | erselnā: biz gönderdik | ilā: | ṧemūde: Semud(kavmin)e | eḣāhum: kardeşleri | SāliHen: Salih'i | eni: diye | ǎ'budū: kulluk etsinler | llahe: Allah'a | feiƶā: o zaman | hum: onlar | ferīḳāni: iki bölük olmuşlardı | yeḣteSimūne: birbiriyle çekişen | (27:45)
|ḳāle: dedi ki | : EY/HEY/AH | ḳavmi: kavmim | lime: neden | testeǎ'cilūne: koşuyorsunuz | bis-seyyieti: kötülüğe | ḳable: önce | l-Haseneti: iyilikten | levlā: gerekmez mi? | testeğfirūne: mağfiret dilemeniz | llahe: Allah'tan | leǎllekum: belki | turHamūne: esirgenirsiniz | (27:46)
|ḳālū: dediler | TTayyernā: uğursuzluğa uğradık | bike: senin yüzünden | ve bimen: ve bulunanların yüzünden | meǎke: seninle beraber | ḳāle: dedi | Tāirukum: uğursuzluğunuz | ǐnde: katındadır | llahi: Allah | bel: doğrusu | entum: siz | ḳavmun: bir toplumsunuz | tuftenūne: sınanan | (27:47)
|ve kāne: ve vardı | : | l-medīneti: şehirde | tis'ǎtu: dokuz | rahTin: kişi | yufsidūne: bozgunculuk yaparlardı | : | l-erDi: yeryüzünde | ve lā: ve | yuSliHūne: düzeltmezlerdi | (27:48)
|ḳālū: dediler | teḳāsemū: and içerek | billahi: Allah'a | lenubeyyitennehu: biz gece ona baskın yapalım | ve ehlehu: ve ailesine | ṧumme: sonra | leneḳūlenne: diyelim | liveliyyihi: velisine | : | şehidnā: şahit olmadık | mehlike: helakine | ehlihi: ailesinin | ve innā: ve biz | leSādiḳūne: gerçekten doğrulardanız | (27:49)
|vemekerū: ve tuzak kurdular | mekran: bir tuzak | ve mekernā: biz de tuzak kurduk | mekran: bir tuzak | vehum: ve onlar | : hiç | yeş'ǔrūne: farkında değillerdi | (27:50)
|fenZur: bak | keyfe: nasıl | kāne: oldu | ǎāḳibetu: sonucu | mekrihim: tuzaklarının | ennā: biz | demmernāhum: onları yıktık yok ettik | ve ḳavmehum: ve kavimlerini | ecmeǐyne: hepsini | (27:51)
|fetilke: işte şunlar | buyūtuhum: evleridir | ḣāviyeten: çökmüş ıssız kalmış | bimā: yüzünden | Zelemū: zulümleri | inne: şüphesiz | : vardır | ƶālike: bunda | lāyeten: ibret | liḳavmin: bir kavim için | yeǎ'lemūne: bilen | (27:52)
|ve enceynā: ve kurtardık | elleƶīne: kimseleri | āmenū: inanan(ları) | ve kānū: ve | yetteḳūne: korunanları | (27:53)
|velūTen: ve Lut | : hani | ḳāle: demişti ki | liḳavmihi: kavmine | ete'tūne: -mü yapıyorsunuz? | l-fāHişete: o aşırı kötülüğü- | veentum: siz | tubSirūne: göre göre | (27:54)
|einnekum: siz mi? | lete'tūne: -mi yaklaşıyorsunuz? | r-ricāle: erkeklere | şehveten: şehvetle | min: | dūni: bırakıp | n-nisā'i: kadınları | bel: gerçekten | entum: siz | ḳavmun: bir toplumsunuz | techelūne: cahil | (27:55)
|femā: fakat | kāne: oldu | cevābe: cevabı | ḳavmihi: kavminin | illā: sadece | en: şöyle | ḳālū: demek | eḣricū: çıkarın | āle: ailesini | lūTin: Lut | min: -den | ḳaryetikum: kentiniz- | innehum: çünkü onlar | unāsun: kimselermiş | yeteTahherūne: temiz kalmak isteyen() | (27:56)
|feenceynāhu: biz de onu kurtardık | ve ehlehu: ve ailesini | illā: dışında | mraetehu: karısı | ḳaddernāhā: ona takdir ettik | mine: | l-ğābirīne: kalanlardan olmasını | (27:57)
|ve emTarnā: ve yağdırdık | ǎleyhim: üzerlerine | meTaran: yağmur | fe sā'e: ne kötü oldu | meTaru: yağmur | l-munƶerīne: uyarılanlara | (27:58)
|ḳuli: de ki | l-Hamdu: hamd olsun | lillahi: Allah'a | ve selāmun: ve selam | ǎlā: üzerine | ǐbādihi: O'nun kulları | elleƶīne: | STafā: seçtiği | āllehu: Allah mı? | ḣayrun: hayırlı | emmā: yoksa | yuşrikūne: ortak koştukları mı? | (27:59)
|emmen: yahut kim? | ḣaleḳa: yarattı | s-semāvāti: gökleri | vel'erDe: ve yeri | ve enzele: ve indirdi | lekum: size | mine: -ten | s-semāi: gök- | māen: su | fe enbetnā: ve bitirdik | bihi: onunla | Hadāiḳa: bahçeler | ƶāte: gönül açıcı | behcetin: gönül açıcı | : olmayan | kāne: mümkün | lekum: sizin için | en: | tunbitū: bitirmeniz | şecerahā: bir ağacını (bile) | eilāhun: tanrı mı var? | meǎ: ile beraber | llahi: Allah | bel: hayır | hum: onlar | ḳavmun: bir kavimdir | yeǎ'dilūne: (haktan) sapan | (27:60)
|emmen: yahut kimdir? | ceǎle: yapan | l-erDe: dünyayı | ḳarāran: durulacak yer | ve ceǎle: ve yapan | ḣilālehā: arasında | enhāran: ırmaklar | ve ceǎle: ve yaratan | lehā: üstünde | ravāsiye: sağlam dağlar | ve ceǎle: ve yaratan | beyne: arasında | l-beHrayni: iki deniz | Hācizen: bir perde olarak | eilāhun: tanrı mı var? | meǎ: ile beraber | llahi: Allah | bel: hayır | ekṧeruhum: çokları | : | yeǎ'lemūne: bilmiyorlar | (27:61)
|emmen: yahut kimdir? | yucību: yetişen | l-muDTarra: darda kalmışa | iƶā: zaman | deǎāhu: du'a ettiği | ve yekşifu: ve kaldıran | s-sū'e: kötülüğü | ve yec'ǎlukum: ve sizi yapan | ḣulefā'e: sahipleri | l-erDi: yeryüzünün | eilāhun: tanrı mı var? | meǎ: ile beraber | llahi: Allah | ḳalīlen: ne de az | : | teƶekkerūne: düşünüyorsunuz | (27:62)
|emmen: yahut kimdir? | yehdīkum: size yol gösteren | : içinde | Zulumāti: karanlıkları | l-berri: karanın | velbeHri: ve denizin | ve men: ve kimdir? | yursilu: gönderen | r-riyāHa: rüzgarları | buşran: müjdeci | beyne: önünde | yedey: önünde | raHmetihi: rahmetinin | eilāhun: tanrı mı var? | meǎ: ile beraber | llahi: Allah | teǎālā: yücedir | llahu: Allah | ǎmmā: şeylerden | yuşrikūne: ortak koştukları | (27:63)
|emmen: yahut kimdir? | yebdeu: başlayan | l-ḣalḳa: yaratmağa | ṧumme: sonra | yuǐyduhu: onu iade eden | ve men: ve kimdir? | yerzuḳukum: sizi rızıklandıran | mine: -ten | s-semāi: gök- | vel'erDi: ve yerden | eilāhun: tanrı mı var? | meǎ: ile beraber | llahi: Allah | ḳul: de ki | hātū: getirin | burhānekum: delilinizi | in: eğer | kuntum: iseniz | Sādiḳīne: doğrular(dan) | (27:64)
|ḳul: de ki | : | yeǎ'lemu: bilmez | men: kimse | : | s-semāvāti: göklerde | vel'erDi: ve yerde | l-ğaybe: gaybı | illā: başka | llahu: Allah'tan | ve mā: ve | yeş'ǔrūne: bilmezler | eyyāne: ne zaman | yub'ǎṧūne: dirileceklerini | (27:65)
|beli: doğrusu | ddārake: ardarda geldi | ǐlmuhum: onların bilgileri | : hakkındaki | l-āḣirati: ahiret | bel: fakat | hum: onlar | : içindedirler | şekkin: bir kuşku | minhā: ondan | bel: daha doğrusu | hum: onlar | minhā: ondan yana | ǎmūne: kördürler | (27:66)
|ve ḳāle: dediler ki | elleƶīne: kimseler | keferū: inkar eden(ler) | eiƶā: zaman mı? | kunnā: olduğumuz | turāben: toprak | ve ābā'unā: ve babalarımız | einnā: biz mi? | lemuḣracūne: (diriltilip) çıkarılacağız | (27:67)
|leḳad: andolsun | vuǐdnā: vadedildi (yapıldı) | hāƶā: bu (tehdid) | neHnu: bize | ve ābā'unā: ve atalarımıza | min: | ḳablu: önceden | in: değildir | hāƶā: bu | illā: başka bir şey | esāTīru: masallarından | l-evvelīne: öncekilerin | (27:68)
|ḳul: de ki | sīrū: yürüyün (gezin) | : | l-erDi: yeryüzünde | fenZurū: ve görün | keyfe: nasıl | kāne: olduğunu | ǎāḳibetu: sonunun | l-mucrimīne: suçluların | (27:69)
|ve lā: | teHzen: üzülme | ǎleyhim: onlar(ın sözlerin)e | ve lā: ve | tekun: olma | : | Deyḳin: sıkıntıda | mimmā: -ndan | yemkurūne: tuzakları- | (27:70)
|ve yeḳūlūne: ve diyorlar | metā: ne zaman? | hāƶā: bu | l-veǎ'du: tehdid(ettiğiniz azab) | in: eğer | kuntum: iseniz | Sādiḳīne: doğrular(dan) | (27:71)
|ḳul: de ki | ǎsā: belki de | en: | yekūne: olmuştur | radife: ardınıza takılmıştır | lekum: sizin | beǎ'Du: bir kısmı | lleƶī: | testeǎ'cilūne: acele ettiğiniz(azab)ın | (27:72)
|ve inne: ve şüphesiz | rabbeke: Rabbin | leƶū: sahibidir | feDlin: lutuf | ǎlā: karşı | n-nāsi: insanlara | velākinne: fakat | ekṧerahum: çokları | : | yeşkurūne: şükretmezler | (27:73)
|ve inne: ve elbette | rabbeke: Rabbin | leyeǎ'lemu: bilir | : şeyleri | tukinnu: gizlediği | Sudūruhum: onların göğüslerinin | ve mā: ve şeyleri | yuǎ'linūne: açığa vurdukları | (27:74)
|ve mā: ve yoktur | min: hiçbir şey | ğāibetin: gizli | : | s-semāi: gökte | vel'erDi: ve yerde | illā: olmayan | : | kitābin: Kitapta | mubīnin: apaçık | (27:75)
|inne: şüphesiz | hāƶā: bu | l-ḳurāne: Kur'an | yeḳuSSu: anlatmaktadır | ǎlā: | benī: oğullarına | isrāīle: İsrail | ekṧera: birçoğunu | lleƶī: şeylerin | hum: kendilerinin | fīhi: onda | yeḣtelifūne: ayrılığa düştükleri | (27:76)
|ve innehu: ve elbette O | lehuden: bir yol göstericidir | ve raHmetun: ve rahmettir | lilmu'minīne: mü'minlere | (27:77)
|inne: şüphesiz | rabbeke: Rabbin | yeḳDī: icra eder | beynehum: onlar arasında | biHukmihi: hükmünü | ve huve: ve O | l-ǎzīzu: azizdir | l-ǎlīmu: hakkiyle bilendir | (27:78)
|fetevekkel: o halde tevekkül et | ǎlā: | llahi: Allah'a | inneke: çünkü sen | ǎlā: üzerindesin | l-Haḳḳi: gerçek | l-mubīni: apaçık | (27:79)
|inneke: elbette sen | : | tusmiǔ: duyuramazsın | l-mevtā: ölülere | ve lā: ve | tusmiǔ: işittiremezsin | S-Summe: sağırlara | d-duǎā'e: çağrıyı | iƶā: zaman | vellev: kaçtıkları | mudbirīne: arkalarını dönerek | (27:80)
|ve mā: ve değilsin | ente: sen | bihādī: doğru yola getirecek | l-ǔmyi: kör(ler)i | ǎn: -ndan | Delāletihim: sapıklıkları- | in: | tusmiǔ: sen duyuramazsın | illā: dışındakilere | men: | yu'minu: inananlar | biāyātinā: ayetlerimize | fehum: işte onlar | muslimūne: müslümanlardır | (27:81)
|ve iƶā: ve zaman | veḳaǎ: geldiği | l-ḳavlu: söz | ǎleyhim: başlarına | eḣracnā: çıkarırız | lehum: onlara | dābbeten: bir Dabbe (canlı) | mine: -den | l-erDi: yer- | tukellimuhum: o onlara söyler | enne: elbetteki | n-nāse: insanların | kānū: olduklarını | biāyātinā: ayetlerimize | : | yūḳinūne: inanmıyor(lar) | (27:82)
|ve yevme: o gün | neHşuru: toplarız | min: -ten | kulli: her | ummetin: ümmet- | fevcen: bir cemaat | mimmen: -dan | yukeƶƶibu: yalanlayanlar- | biāyātinā: ayetlerimizi | fe hum: onlar | yūzeǔne: (ilahi huzura) sevk edilirler | (27:83)
|Hattā: nihayet | iƶā: | cā'ū: geldiklerinde | ḳāle: (Allah onlara) der ki | ekeƶƶebtum: yalanladınız mı? | biāyātī: ayetlerimi | velem: | tuHīTū: anlamadığınız halde | bihā: onları | ǐlmen: ilmen | emmāƶā: yoksa nedir? | kuntum: olduğunuz | teǎ'melūne: yapıyor(lar) | (27:84)
|ve veḳaǎ: ve vuku bulmuştur | l-ḳavlu: karar | ǎleyhim: başlarına | bimā: yüzünden | Zelemū: zulmetmeleri | fe hum: onlar artık | : | yenTiḳūne: konuşmazlar | (27:85)
|elem: | yerav: görmediler mi? | ennā: elbette biz | ceǎlnā: yarattık | l-leyle: geceyi | liyeskunū: istirahat etmeleri için | fīhi: içinde | ve nnehāra: ve gündüzü | mubSiran: aydınlık yaptık | inne: şüphesiz | : vardır | ƶālike: bunda | lāyātin: ayetler | liḳavmin: bir kavim için | yu'minūne: inanan | (27:86)
|ve yevme: ve gün | yunfeḣu: üfleneceği | : | S-Sūri: Sur'a | fe fe ziǎ: korku içinde kalırlar (bayılır) | men: kimseler | : | s-semāvāti: göklerde bulunan | ve men: ve kimseler | : | l-erDi: ve yerde bulunan | illā: dışındaki | men: kimseler | şā'e: diledikleri | llahu: Allah'ın | ve kullun: ve hepsi | etevhu: O'na gelirler | dāḣirīne: boyun bükerek | (27:87)
|ve terā: görürsün | l-cibāle: dağları | teHsebuhā: sandığın | cāmideten: cansız | vehiye: o | temurru: yürümektedir | merra: yürümesi gibi | s-seHābi: bulutun | Sun'ǎ: yapısıdır | llahi: Allah'ın | lleƶī: | etḳane: gayet iyi yapan | kulle: her | şey'in: şeyi | innehu: doğrusu O | ḣabīrun: haber almaktadır | bimā: şeyleri | tef'ǎlūne: yaptıklarınız | (27:88)
|men: kim | cā'e: getirirse | bil-Haseneti: iyilik | fe lehu: Zira onlar/onlarsa | ḣayrun: daha hayırlısı | minhā: ondan | ve hum: ve onlar | min: | fezeǐn: korkudan uzaktırlar | yevmeiƶin: o gün | āminūne: güven içindedirler | (27:89)
|ve men: ve kim | cā'e: getirirse | bis-seyyieti: kötülük | fekubbet: yıkılır | vucūhuhum: onların yüzleri | : | n-nāri: cehenneme | hel: -mi? | tuczevne: cezalandırılıyorsunuz | illā: başka bir şeyle- | : şeylerden | kuntum: olduğunuz | teǎ'melūne: yapıyor(lar) | (27:90)
|innemā: elbette | umirtu: ben emrolundum | en: | eǎ'bude: sadece kulluk etmekle | rabbe: Rabbine | hāƶihi: bu | l-beldeti: kentin | lleƶī: O | Harramehā: burayı saygıdeğer kıldı | ve lehu: ve onlar | kullu: her | şey'in: şey | ve umirtu: ve bana emredildi | en: | ekūne: olmam | mine: -dan | l-muslimīne: müslümanlar- | (27:91)
|ve en: ve (emredildi) | etluve: okumam | l-ḳurāne: Kur'an | fe meni: şimdi kim | htedā: yola gelirse | feinnemā: elbette | yehtedī: yola gelmiş olur | linefsihi: kendi yararına | ve men: ve kim | Delle: saparsa | feḳul: de ki | innemā: elbette | enā: ben | mine: | l-munƶirīne: ancak uyarıcılardanım | (27:92)
|ve ḳuli: ve de ki | l-Hamdu: hamdolsun | lillahi: Allah'a | seyurīkum: O size gösterecek | āyātihi: ayetlerini | fe teǎ'rifūnehā: siz de onları tanıyacaksınız | ve mā: ve değildir | rabbuke: Rabbin | biğāfilin: gafil | ǎmmā: şeylerden | teǎ'melūne: yaptıklarınız | (27:93)


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{sure_meali.php}