» 27 / Neml  37:

Kuran Sırası: 27
İniş Sırası: 48
Neml Suresi = Karinca Suresi
ismini 18. ayetinde Hz. Süleyman’in ordusunu görünce yoldan çekilen karincalardan almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. ارْجِعْ (ERCA) = İrciǎ' : dön (söyle)
2. إِلَيْهِمْ (ÎLYHM) = ileyhim : onlara
3. فَلَنَأْتِيَنَّهُمْ (FLNÊTYNHM) = felene'tiyennehum : onlara gelirim
4. بِجُنُودٍ (BCNWD̃) = bicunūdin : ordularla
5. لَا (LE) = lā : asla
6. قِبَلَ (GBL) = ḳibele : karşı koyamayacakları
7. لَهُمْ (LHM) = lehum : kendilerinin
8. بِهَا (BHE) = bihā : ona
9. وَلَنُخْرِجَنَّهُمْ (WLNḢRCNHM) = velenuḣricennehum : ve onları sürüp çıkarırım
10. مِنْهَا (MNHE) = minhā : oradan
11. أَذِلَّةً (ÊZ̃LT) = eƶilleten : zilletle
12. وَهُمْ (WHM) = ve hum : ve onları
13. صَاغِرُونَ (ṦEĞRWN) = Sāğirūne : hor ve hakir olarak
dön (söyle) | onlara | onlara gelirim | ordularla | asla | karşı koyamayacakları | kendilerinin | ona | ve onları sürüp çıkarırım | oradan | zilletle | ve onları | hor ve hakir olarak |

[RCA] [] [ETY] [CND̃] [] [GBL] [] [] [ḢRC] [] [Z̃LL] [] [ṦĞR]
ERCA ÎLYHM FLNÊTYNHM BCNWD̃ LE GBL LHM BHE WLNḢRCNHM MNHE ÊZ̃LT WHM ṦEĞRWN

İrciǎ' ileyhim felene'tiyennehum bicunūdin ḳibele lehum bihā velenuḣricennehum minhā eƶilleten ve hum Sāğirūne
ارجع إليهم فلنأتينهم بجنود لا قبل لهم بها ولنخرجنهم منها أذلة وهم صاغرون

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ارجع ر ج ع | RCA ERCA İrciǎ' dön (söyle) Return
إليهم | ÎLYHM ileyhim onlara to them,
فلنأتينهم ا ت ي | ETY FLNÊTYNHM felene'tiyennehum onlara gelirim surely, we will come to them
بجنود ج ن د | CND̃ BCNWD̃ bicunūdin ordularla with hosts
لا | LE asla not
قبل ق ب ل | GBL GBL ḳibele karşı koyamayacakları (is) resistance
لهم | LHM lehum kendilerinin for them
بها | BHE bihā ona of it,
ولنخرجنهم خ ر ج | ḢRC WLNḢRCNHM velenuḣricennehum ve onları sürüp çıkarırım and surely, we will drive them out
منها | MNHE minhā oradan from there
أذلة ذ ل ل | Z̃LL ÊZ̃LT eƶilleten zilletle (in) humiliation,
وهم | WHM ve hum ve onları and they
صاغرون ص غ ر | ṦĞR ṦEĞRWN Sāğirūne hor ve hakir olarak "(will be) abased."""

27:37 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

dön (söyle) | onlara | onlara gelirim | ordularla | asla | karşı koyamayacakları | kendilerinin | ona | ve onları sürüp çıkarırım | oradan | zilletle | ve onları | hor ve hakir olarak |

[RCA] [] [ETY] [CND̃] [] [GBL] [] [] [ḢRC] [] [Z̃LL] [] [ṦĞR]
ERCA ÎLYHM FLNÊTYNHM BCNWD̃ LE GBL LHM BHE WLNḢRCNHM MNHE ÊZ̃LT WHM ṦEĞRWN

İrciǎ' ileyhim felene'tiyennehum bicunūdin ḳibele lehum bihā velenuḣricennehum minhā eƶilleten ve hum Sāğirūne
ارجع إليهم فلنأتينهم بجنود لا قبل لهم بها ولنخرجنهم منها أذلة وهم صاغرون

[ر ج ع] [] [ا ت ي] [ج ن د] [] [ق ب ل] [] [] [خ ر ج] [] [ذ ل ل] [] [ص غ ر]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ارجع ر ج ع | RCA ERCA İrciǎ' dön (söyle) Return
Elif,Re,Cim,Ayn,
1,200,3,70,
V – 2nd person masculine singular imperative verb
فعل أمر
إليهم | ÎLYHM ileyhim onlara to them,
,Lam,Ye,He,Mim,
,30,10,5,40,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
فلنأتينهم ا ت ي | ETY FLNÊTYNHM felene'tiyennehum onlara gelirim surely, we will come to them
Fe,Lam,Nun,,Te,Ye,Nun,He,Mim,
80,30,50,,400,10,50,5,40,
REM – prefixed resumption particle
EMPH – emphatic prefix lām
V – 1st person plural imperfect verb
EMPH – emphatic suffix nūn
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
الفاء استئنافية
اللام لام التوكيد
فعل مضارع والنون للتوكيد و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
بجنود ج ن د | CND̃ BCNWD̃ bicunūdin ordularla with hosts
Be,Cim,Nun,Vav,Dal,
2,3,50,6,4,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine plural indefinite noun
جار ومجرور
لا | LE asla not
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
قبل ق ب ل | GBL GBL ḳibele karşı koyamayacakları (is) resistance
Gaf,Be,Lam,
100,2,30,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
لهم | LHM lehum kendilerinin for them
Lam,He,Mim,
30,5,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
بها | BHE bihā ona of it,
Be,He,Elif,
2,5,1,
P – prefixed preposition bi
PRON – 3rd person feminine singular personal pronoun
جار ومجرور
ولنخرجنهم خ ر ج | ḢRC WLNḢRCNHM velenuḣricennehum ve onları sürüp çıkarırım and surely, we will drive them out
Vav,Lam,Nun,Hı,Re,Cim,Nun,He,Mim,
6,30,50,600,200,3,50,5,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
EMPH – emphatic prefix lām
V – 1st person plural (form IV) imperfect verb
EMPH – emphatic suffix nūn
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
الواو عاطفة
اللام لام التوكيد
فعل مضارع والنون للتوكيد و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
منها | MNHE minhā oradan from there
Mim,Nun,He,Elif,
40,50,5,1,
P – preposition
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
جار ومجرور
أذلة ذ ل ل | Z̃LL ÊZ̃LT eƶilleten zilletle (in) humiliation,
,Zel,Lam,Te merbuta,
,700,30,400,
N – accusative masculine plural indefinite noun
اسم منصوب
وهم | WHM ve hum ve onları and they
Vav,He,Mim,
6,5,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
الواو عاطفة
ضمير منفصل
صاغرون ص غ ر | ṦĞR ṦEĞRWN Sāğirūne hor ve hakir olarak "(will be) abased."""
Sad,Elif,Ğayn,Re,Vav,Nun,
90,1,1000,200,6,50,
N – nominative masculine plural active participle
اسم مرفوع
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |ارْجِعْ: dön (söyle) | إِلَيْهِمْ: onlara | فَلَنَأْتِيَنَّهُمْ: onlara gelirim | بِجُنُودٍ: ordularla | لَا: asla | قِبَلَ: karşı koyamayacakları | لَهُمْ: kendilerinin | بِهَا: ona | وَلَنُخْرِجَنَّهُمْ: ve onları sürüp çıkarırım | مِنْهَا: oradan | أَذِلَّةً: zilletle | وَهُمْ: ve onları | صَاغِرُونَ: hor ve hakir olarak |
Kırık Meal (Harekesiz) : |ارجع ERCA dön (söyle) | إليهم ÎLYHM onlara | فلنأتينهم FLNÊTYNHM onlara gelirim | بجنود BCNWD̃ ordularla | لا LE asla | قبل GBL karşı koyamayacakları | لهم LHM kendilerinin | بها BHE ona | ولنخرجنهم WLNḢRCNHM ve onları sürüp çıkarırım | منها MNHE oradan | أذلة ÊZ̃LT zilletle | وهم WHM ve onları | صاغرون ṦEĞRWN hor ve hakir olarak |
Kırık Meal (Okunuş) : |İrciǎ': dön (söyle) | ileyhim: onlara | felene'tiyennehum: onlara gelirim | bicunūdin: ordularla | : asla | ḳibele: karşı koyamayacakları | lehum: kendilerinin | bihā: ona | velenuḣricennehum: ve onları sürüp çıkarırım | minhā: oradan | eƶilleten: zilletle | ve hum: ve onları | Sāğirūne: hor ve hakir olarak |
Kırık Meal (Transcript) : |ERCA: dön (söyle) | ÎLYHM: onlara | FLNÊTYNHM: onlara gelirim | BCNWD̃: ordularla | LE: asla | GBL: karşı koyamayacakları | LHM: kendilerinin | BHE: ona | WLNḢRCNHM: ve onları sürüp çıkarırım | MNHE: oradan | ÊZ̃LT: zilletle | WHM: ve onları | ṦEĞRWN: hor ve hakir olarak |
Abdulbaki Gölpınarlı : Dön, git onlara, öyle bir orduyla geleceğim ki karşı duramayacaklar ve oradan, hor hakir bir halde çıkaracağım onları, aşağılık bir hâle gelecek onlar.
Adem Uğur : (Ey elçi!) Onlara dön; iyi bilsinler ki, kendilerine asla karşı koyamıyacakları ordularla gelir, onları muhakkak surette hor ve hakir halde oradan çıkarırız!
Ahmed Hulusi : "Geri dönün onlara (bildirin). . . Yemin ederim ki, karşı çıkamayacakları ordularımla gelirim ve oradan onları âcizler ve aşağılanmışlar olarak çıkarırım!"
Ahmet Tekin : Elçiye: 'Hediyeleriyle onların, seni gönderenlerin yanına dön. Kendilerine asla karşı koyamayacakları, kurmaylar ve ordularla geliriz. Onları, kesinlikle hor ve hakir halde ülkelerinden çıkarırız.' dedi.
Ahmet Varol : Sen onlara dön. Andolsun biz onlara karşı koyamayacakları ordularla gelir ve onları oradan aşağılanmış ve küçük düşürülmüş bir halde çıkarırız.'
Ali Bulaç : "Sen onlara dön, biz onlara öyle ordularla geliriz ki, onların karşı koymaları mümkün değil ve biz onları ordan horlanmış, aşağılanmış ve küçük düşürülmüşler olarak sürüp çıkarırız."
Ali Fikri Yavuz : (Ey heyet reisi, hediyelerinle) dön o padişaha (Belkıs’a) ve kavmine... VAllahi, karşı gelemiyecekleri ordularla varırım da, oradan (Sebe’den) kendilerini zilletler içinde hor oldukları halde çıkarırım.”
Bekir Sadak : (36-37) Suleyman'a geldiklerinde: «Bana mal ile yardim etmek mi istiyorsunuz? Alalh'in bana verdigi size verdiginden daha iyidir. Ama belki de siz hediyenizle sevinirsiniz. Onlara don! And olsun ki, guc yetiremiyecekleri bir ordu ile gelir onlari oradan alcalmis ve kucuk dusmus olarak cikaririz» dedi.
Celal Yıldırım : Sen artık (getirdiğin hediyenle) onlara dön. Yemin ederim ki, karşı koyamıyacakları bir ordu ile kendilerine geleceğiz ve onları aşağılayıp rüsvay edilmiş bir halde zelil ve hakîr olarak (yurtlarından) çıkaracağız,» dedi.
Diyanet İşleri : “Sen onlara dön. Andolsun, biz onlara, karşı koyamayacakları ordularla gelir ve onları oradan aşağılanmış ve küçük düşürülmüş olarak çıkarırız.”
Diyanet İşleri (eski) : (36-37) Süleyman'a geldiklerinde: 'Bana mal ile yardım etmek mi istiyorsunuz? Allah'ın bana verdiği size verdiğinden daha iyidir. Ama belki de siz hediyenizle sevinirsiniz. Onlara dön! And olsun ki, güç yetiremeyecekleri bir ordu ile gelir onları oradan alçalmış ve küçük düşmüş olarak çıkarırız' dedi.
Diyanet Vakfi : (Ey elçi!) Onlara dön; iyi bilsinler ki, kendilerine asla karşı koyamıyacakları ordularla gelir, onları muhakkak surette hor ve hakir halde oradan çıkarırız!
Edip Yüksel : 'Onlara dön, (ve bildir ki) karşı konulamıyacak ordularla üzerlerine varacağız ve onları aşağılanmış ve küçültülmüş olarak oradan çıkartacağız.'
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : «(Ey elçi) Onlara var (söyle); iyi bilsinler ki, kendilerine asla karşı koyamayacakları ordularla gelir, onları, muhakkak surette hor ve hakir halde oradan çıkarırız!»
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : (Ey elçi) dön onlara (söyle): «Vallahi karşı gelemeyecekleri ordularla varırım da, oradan kendilerini perişanlıklar içinde hor ve hakir oldukları halde çıkarırım.» dedi.
Elmalılı Hamdi Yazır : Dön onlara, vallahi karşı gelemiyecekleri ordularla varırım da oradan kendilerini zilletler içinde hor, hakıyr oldukları halde çıkarırım
Fizilal-il Kuran : Şimdi efendilerine dön. Yemin ederim ki, karşı koyamayacakları kadar güçlü bir ordu ile üzerlerine yürürüz. Ve onurlarını çiğneyerek burunlarını yere sürte sürte onları yurtlarından çıkarırız.
Gültekin Onan : "Sen onlara dön, biz onlara öyle ordularla geliriz ki, onların karşı koymaları mümkün değil ve biz onları ordan horlanmış, aşağılanmış ve küçük düşürülmüşler olarak sürüp çıkarırız."
Hakkı Yılmaz : (36,37) "Elçi Süleymân'a gelince Süleymân, “Siz bana mal ile yardım mı etmek istiyorsunuz? İşte, Allah'ın bana verdiği, size verdiğinden daha iyidir. Tersine siz, hediyenizle böbürlenirsiniz. Onlara geri dön; iyi bilsinler ki, kendilerine asla karşı koyamayacakları ordularla gelir, onları, kesinlikle hor ve aşağılanmış olarak çıkarırız!” dedi. "
Hasan Basri Çantay : «Dön onlara. Andolsun önüne geçemeyecekleri ordularla onlara gelir, onları, hor ve hakîr oldukları halde, oradan çıkarırım».
Hayrat Neşriyat : '(Ey elçi!) Onlara dön; (eğer Müslüman kimseler olarak bana gelmezlerse) artık şübhesiz öyle ordularla onlara geliriz ki, onların buna karşı mukavemetleri yoktur. Ve kendilerini mutlaka zelîl ve küçük düşmüş kimseler olarak oradan çıkarırız.'
İbni Kesir : Geri rötür onlara. Andolsun ki; güç yetiremeyecekleri bir ordu ile gelir onları oradan alçalmış ve küçük düşmüş olarak çıkartırım.
İskender Evrenosoğlu : Onlara (geri) dön. Bundan sonra mutlaka onların karşı koyamayacakları ordularla onlara geliriz. Ve mutlaka onları küçük düşürerek, zilletle oradan çıkarırız.
Muhammed Esed : "(Şimdi seni gönderenlere) dön! Çünkü, (Allah diyor ki:) Şüphesiz, karşı duramayacakları güçlerle onların üzerine yürüyecek ve onları, küçük düşürülmüş olarak (o ülkeden) mutlaka çıkaracağız!"
Ömer Nasuhi Bilmen : «Onlara dön, elbette onlara öyle ordular ile gelirim ki, onların bunlara karşı takatları yoktur. Ve elbette onları zelil ve onları hakîr (kuvvetten mahrum) kimseler oldukları halde oradan çıkarırım.»
Ömer Öngüt : “Onlara dön! İyi bilsinler ki, kendilerine aslâ karşı koyamayacakları ordularla gelir, onları muhakkak surette hor ve hakir bir halde oradan çıkarırız. ”
Şaban Piriş : Onlara dön. Karşı koyamayacakları bir ordu ile gelmekte olduğumuzu haber ver. Onları aşağılık bir halde, küçük düşürerek oradan çıkaracağız.
Suat Yıldırım : "Sen dön ve onlara de ki: Biz onların üzerine, karşı koyamayacakları ordularla yürüyeceğiz. Onları yurtlarından mağlup ve zelil olarak çıkaracağız."
Süleyman Ateş : Sen, onlara dön (söyle): onlara, kendilerinin asla karşı koyamayacakları ordularla gelirim ve onları hor ve hakir bir durumda oradan sürüp çıkarırım."
Tefhim-ul Kuran : «Sen onlara dön, biz onlara öyle ordularla geliriz ki, onlar için karşı koymak mümkün değil ve biz onları ordan horlanmış, aşağılanmış ve küçük düşürülmüşler olarak sürüp çıkarırız.»
Ümit Şimşek : 'Onlara dön ve şunu bildir: Karşı konulmaz ordularla onların üzerine geliriz ve onları hor ve hakir halde oradan çıkarırız.'
Yaşar Nuri Öztürk : "Seni gönderenlere dön. Vallahi, karşı koyamayacakları ordularla üstlerine gelirim ve onları oradan, başları eğik, aşağılanmış bir halde sürer çıkarırım."


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}