CONJ – prefixed conjunction wa (and) T – time adverb الواو عاطفة ظرف زمان
بلغ
ب ل غ | BLĞ
BLĞ
beleğa
erişince
he reached
Be,Lam,Ğayn, 2,30,1000,
V – 3rd person masculine singular perfect verb فعل ماض
أشده
ش د د | ŞD̃D̃
ÊŞD̃H
eşuddehu
kuvvetli çağına
his maturity,
,Şın,Dal,He, ,300,4,5,
N – accusative masculine noun PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun اسم منصوب والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
آتيناه
ا ت ي | ETY
ËTYNEH
āteynāhu
ona verdik
We gave him
,Te,Ye,Nun,Elif,He, ,400,10,50,1,5,
V – 1st person plural (form IV) perfect verb PRON – subject pronoun PRON – 3rd person masculine singular object pronoun فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
حكما
ح ك م | ḪKM
ḪKME
Hukmen
hüküm
wisdom
Ha,Kef,Mim,Elif, 8,20,40,1,
N – accusative masculine indefinite noun اسم منصوب
وعلما
ع ل م | ALM
WALME
ve ǐlmen
ve ilim
and knowledge.
Vav,Ayn,Lam,Mim,Elif, 6,70,30,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and) N – accusative masculine indefinite noun الواو عاطفة اسم منصوب
وكذلك
|
WKZ̃LK
ve keƶālike
işte böyle
And thus
Vav,Kef,Zel,Lam,Kef, 6,20,700,30,20,
CONJ – prefixed conjunction wa (and) P – prefixed preposition ka DEM – masculine singular demonstrative pronoun الواو عاطفة جار ومجرور
N – accusative masculine plural (form IV) active participle اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.
Konu Başlığı: -
Kırık Meal (Arapça) : |وَلَمَّا: ne zaman ki | بَلَغَ: erişince | أَشُدَّهُ: kuvvetli çağına | اتَيْنَاهُ: ona verdik | حُكْمًا: hüküm | وَعِلْمًا: ve ilim | وَكَذَٰلِكَ: işte böyle | نَجْزِي: mükafatlandırırız | الْمُحْسِنِينَ: güzel hareket edenleri |
Kırık Meal (Harekesiz) : |ولما WLMEne zaman ki | بلغ BLĞerişince | أشده ÊŞD̃Hkuvvetli çağına | آتيناه ËTYNEHona verdik | حكما ḪKMEhüküm | وعلما WALMEve ilim | وكذلك WKZ̃LKişte böyle | نجزي NCZYmükafatlandırırız | المحسنين ELMḪSNYNgüzel hareket edenleri |
Kırık Meal (Okunuş) : |velemmā: ne zaman ki | beleğa: erişince | eşuddehu: kuvvetli çağına | āteynāhu: ona verdik | Hukmen: hüküm | ve ǐlmen: ve ilim | ve keƶālike: işte böyle | neczī: mükafatlandırırız | l-muHsinīne: güzel hareket edenleri |
Kırık Meal (Transcript) : |WLME: ne zaman ki | BLĞ: erişince | ÊŞD̃H: kuvvetli çağına | ËTYNEH: ona verdik | ḪKME: hüküm | WALME: ve ilim | WKZ̃LK: işte böyle | NCZY: mükafatlandırırız | ELMḪSNYN: güzel hareket edenleri |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ergenlik çağına girince ona hükmetme kabiliyeti ve bilgi verdik ve işte iyilik edenleri böyle mükâfatlandırırız.
Adem Uğur : (Yusuf) erginlik çağına erişince, ona (isabetle) hükmetme (yeteneği) ve ilim verdik. İşte güzel davrananları biz böyle mükâfatlandırırız.
Ahmed Hulusi : (Yusuf) aklını kullanacak yaşa erdiğinde, Ona hüküm ve ilim verdik. Muhsinleri işte böyle mükâfatlandırırız.
Ahmet Tekin : O erginlik, yiğitlik çağına-onsekiz yaşına gelince, ona hükümranlık, yargı ve icra yetkisi, şeriat ve ilim verdik. İyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan müslüman önderleri, idarecileri, mü’minleri, işte biz böyle mükâfatlandırırız.
Ahmet Varol : O erginlik çağına erişince kendisine hüküm ve ilim verdik. İşte iyilik yapanları böyle ödüllendiririz.
Ali Bulaç : Erginlik çağına erişince, kendisine hüküm ve ilim verdik. İşte biz, iyilik yapanları böyle ödüllendiririz.
Ali Fikri Yavuz : Yûsuf tam kemal çağına ( veya yaşına) varınca, kendisine hikmet ve ilim verdik (ilimle amel, dinde de anlayış bahşettik). İşte biz, güzel iş yapanlara böyle mükâfat veririz.
Bekir Sadak : Erginlik cagina erince ona hikmet ve bilgi verdik. Iyi davrananlari boyle mukafatlandiririz.
Celal Yıldırım : Olgunluk çağına erişince ona hikmetle hükmetme becerisi ve ilim verdik. Ve işte iyiliği, yardımseverliği huy edinenleri böyle mükâfatlandırırız.
Diyanet İşleri : Olgunluk çağına erişince, ona hikmet ve ilim verdik. İşte biz, iyi davrananları böyle mükâfatlandırırız.
Diyanet İşleri (eski) : Erginlik çağına erince ona hikmet ve bilgi verdik. İyi davrananları böyle mükafatlandırırız.
Diyanet Vakfi : (Yusuf) erginlik çağına erişince, ona (isabetle) hükmetme (yeteneği) ve ilim verdik. İşte güzel davrananları biz böyle mükâfatlandırırız.
Edip Yüksel : Büyüyüp erginleşince ona bilgelik ve bilgi verdik. Güzel davrananları böyle ödüllendiririz.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : O, tam erginlik çağına gelince, kendisine ilim ve hüküm verdik. İşte biz, güzel iş yapanları böyle mükafatlandırırız.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Kıvamına geldiği zaman, Biz ona bir nüfuz ve peygamberlik bilgisi verdik. işte Biz, iyi hareket edenlere böyle karşılık veririz.
Elmalılı Hamdi Yazır : Vaktâ ki kıvamına irdi biz ana bir huküm ve bir ılim bahşettik ve işte muhsinlere böyle karşılık veririz
Fizilal-il Kuran : Yusuf ergenlik çağına erince kendisine hikmet ve bilgi bağışladık. Biz iyi davranışlıları işte böyle ödüllendiririz.
Gültekin Onan : Erginlik çağına erişince, kendisine hüküm ve ilim verdik. İşte biz, iyilik yapanları böyle ödüllendiririz.
Hakkı Yılmaz : Ve Yûsuf, tam erginlik çağına gelince, kendisine bilgi ve hüküm verdik. Ve işte Biz, güzelleştirenlere böyle karşılık veririz. ***
Hasan Basri Çantay : O, tam erginlik çağına girince kendisine hüküm ve ilim verdik, işte iyi hareket eden insanları biz böyle mükâfatlandırırız.
Hayrat Neşriyat : Nihâyet (Yûsuf’un) gücü kemâle erince, (biz) ona hikmet ve ilim verdik. İşte iyilik edenleri böyle mükâfâtlandırırız.
İbni Kesir : Ergenlik çağına gelince; ona hüküm ve ilim verdik. İşte böyle mükafaatlandırırız Biz, ihsan edenleri.
İskender Evrenosoğlu : Ve en kuvvetli çağına ulaştığı (bulûğa erdiği) zaman ona hüküm (hikmet) ve ilim verdik. Muhsinleri işte böyle mükâfatlandırırız.
Muhammed Esed : Derken, ergenlik çağını aştığı zaman (eğriyi doğruyu ayırmaya yetecek) keskin bir muhakeme gücü ve (derin) bir kavrayış yeteneği bahşettik o'na: iyilik yapanları Biz işte böyle ödüllendiririz.
Ömer Nasuhi Bilmen : Vaktâ ki ergenlik çağına erişti, O'na bir hüküm ve bir ilim verdik ve işte muhsin olanları öylece mükâfaatlandırırız.
Ömer Öngüt : Erginlik çağına erince ona hikmet ve ilim verdik. İşte biz güzel hareket edenleri böyle mükâfatlandırırız.
Şaban Piriş : Erginlik çağına ulaşınca ona hikmet ve ilim verdik. İyileri işte böyle ödüllendiririz.
Suat Yıldırım : O kemâl çağına geldiğinde kendisine hüküm ve ilim verdik. İşte güzel iş yapanlara biz böyle karşılık veririz.
Süleyman Ateş : (Yûsuf), kuvvetli çağına erişince ona hüküm ve ilim verdik. İşte biz, güzel hareket edenleri böyle mükâfâtlandırırız.
Tefhim-ul Kuran : Erginlik çağına erişince, kendisine hüküm ve ilim verdik. İşte biz, iyilik yapanları böyle ödüllendiririz.
Ümit Şimşek : Yusuf olgunluk çağına erişince, ona hüküm ve ilim verdik. İyilik yapan ve iyi kulluk edenleri Biz böyle ödüllendiririz.
Yaşar Nuri Öztürk : Yûsuf gerekli olgunluğa ulaşınca ona hükmetme yeteneği ve ilim verdik. Güzel düşünüp güzel davrananları biz işte böyle ödüllendiririz.
Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için
TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen
dikkatli olunuz.]