Kırık Meal (Okunuş) Meali |
|
|Elif, Lâm, Râ: Elif Lâm Râ | tilke: bunlar | āyātu: ayetleridir | l-kitābi: Kitabın | l-mubīni: apaçık | (12:1) | |
|innā: elbette biz | enzelnāhu: onu indirdik | ḳur'ānen: bir Kur'an olarak | ǎrabiyyen: arapça | leǎllekum: diye | teǎ'ḳilūne: anlayasınız | (12:2) | |
|neHnu: biz | neḳuSSu: anlatıyoruz | ǎleyke: sana | eHsene: en güzelini | l-ḳaSaSi: kıssaların | bimā: | evHaynā: vahyetmekle | ileyke: sana | hāƶā: bu | l-ḳurāne: Kur'an'ı | vein: ve oysa | kunte: sen idin | min: | ḳablihi: ondan önce | lemine: kimselerden | l-ğāfilīne: bilmeyen | (12:3) | |
|iƶ: hani | ḳāle: demişti | yūsufu: Yusuf | liebīhi: babasına | yā: EY/HEY/AH | ebeti: babacığım | innī: ben | raeytu: (rü'yada) gördüm | eHade: (on) bir | ǎşera: on (bir) | kevkeben: yıldız | ve şşemse: ve güneşi | velḳamera: ve ayı | raeytuhum: gördüm ki onlar | lī: bana | sācidīne: secde ediyorlardı | (12:4) | |
|ḳāle: dedi | yā : EY/HEY/AH | benī: Çocukları | lā: | teḳSuS: anlatma | ru'yāke: rü'yanı | ǎlā: | iḣvetike: kardeşlerine | feyekīdū: sonra kurarlar | leke: sana | keyden: bir tuzak | inne: şüphesiz | ş-şeyTāne: şeytan | lilinsāni: insan için | ǎduvvun: bir düşmandır | mubīnun: apaçık | (12:5) | |
|ve keƶālike: ve böyece | yectebīke: seni seçecek | rabbuke: Rabbin | ve yuǎllimuke: ve sana öğretecektir | min: | te'vīli: yorumunu | l-eHādīṧi: düşlerin | ve yutimmu: ve tamamlayacaktır | niǎ'metehu: ni'metini | ǎleyke: sana | ve ǎlā: ve üzerine | āli: soyu | yeǎ'ḳūbe: Ya'kub | kemā: gibi | etemmehā: tamamladığı | ǎlā: üzerine | ebeveyke: ataları | min: | ḳablu: daha önce | ibrāhīme: İbrahim | ve isHāḳa: ve İshak | inne: şüphesiz | rabbeke: Rabbin | ǎlīmun: bilendir | Hakīmun: hüküm ve hikmet sahibidir | (12:6) | |
|leḳad: andolsun | kāne: vardır | fī: | yūsufe: Yusuf | ve iḣve tihi: ve kardeşlerinde | āyātun: ibretler | lissāilīne: soranlar için | (12:7) | |
|iƶ: hani | ḳālū: demişlerdi ki | leyūsufu: Yusuf | ve eḣūhu: ve kardeşi | eHabbu: daha sevgilidir | ilā: | ebīnā: babamıza | minnā: bizden | veneHnu: oysa biz | ǔSbetun: bir cemaatiz | inne: şüphesiz | ebānā: babamız | lefī: içindedir | Delālin: bir yanlışlık | mubīnin: açık | (12:8) | |
|Aḳtulū: öldürün | yūsufe: Yusuf'u | evi: ya da | TraHūhu: onu bırakın | erDan: bir yere | yeḣlu: yönelsin | lekum: yalnız size | vechu: yüzü | ebīkum: babanızın | ve tekūnū: olursunuz | min: | beǎ'dihi: ondan sonra | ḳavmen: bir topluluk | SāliHīne: iyi | (12:9) | |
|ḳāle: dedi | ḳāilun: bir sözcü | minhum: içlerinden | lā: | teḳtulū: öldürmeyin | yūsufe: Yusuf'u | veelḳūhu: onu atın | fī: | ğayābeti: dibine | l-cubbi: kuyunun | yelteḳiThu: onu (görüp) alsın | beǎ'Du: biri | s-seyyārati: kervanlardan | in: eğer | kuntum: iseniz | fāǐlīne: yapacak | (12:10) | |
|ḳālū: dediler ki | yā: EY/HEY/AH | ebānā: babamız | mā: neden | leke: sen | lā: | te'mennā: bize güvenmiyorsun | ǎlā: hakkında | yūsufe: Yusuf | veinnā: oysa biz | lehu: ona | lenāSiHūne: öğüt verenleriz | (12:11) | |
|ersilhu: onu gönder | meǎnā: bizimle beraber | ğaden: yarın | yerteǎ': gezsin | ve yel'ǎb: ve oynasın | ve innā: ve biz elbette | lehu: onu | leHāfiZūne: koruruz | (12:12) | |
|ḳāle: dedi ki | innī: şüphesiz | leyeHzununī: beni üzer | en: | teƶhebū: götürmeniz | bihi: onu | ve eḣāfu: ve korkarım | en: diye | ye'kulehu: onu yer | ƶ-ƶi'bu: bir kurt | veentum: sizin | ǎnhu: ondan | ğāfilūne: haberiniz yokken | (12:13) | |
|ḳālū: dediler ki | lein: andolsun | ekelehu: onu yerse | ƶ-ƶi'bu: kurt | veneHnu: biz (olduğumuz halde) | ǔSbetun: bir topluluk | innā: elbette biz | iƶen: o zaman | leḣāsirūne: tamamen kaybedenlerdeniz | (12:14) | |
|felemmā: nihayet | ƶehebū: götürdüler | bihi: onu | ve ecmeǔ: ve karar verdiler | en: | yec'ǎlūhu: atmaya | fī: | ğayābeti: dibine | l-cubbi: kuyunun | veevHaynā: ve biz vahyettik | ileyhi: O'na | letunebbiennehum: andolsun haber vereceksin | biemrihim: onların işlerini | hāƶā: bu | vehum: ve onlar | lā: hiç değillerken | yeş'ǔrūne: farkında | (12:15) | |
|ve cā'ū: ve geldiler | ebāhum: babalarına | ǐşā'en: akşamleyin | yebkūne: ağlayarak | (12:16) | |
|ḳālū: dediler | yā: EY/HEY/AH | ebānā: babamız | innā: biz | ƶehebnā: gittik | nestebiḳu: yarışıyorduk | ve teraknā: ve bırakmıştık | yūsufe: Yusuf'u | ǐnde: yanında | metāǐnā: yiyeceğimizin | fe ekelehu: onu yemiş | ƶ-ƶi'bu: kurt | vemā: fakat değilsin | ente: sen | bimu'minin: inanacak | lenā: bize | velev: şayet | kunnā: (söylesek de) | Sādiḳīne: dosdoğru | (12:17) | |
|ve cā'ū: ve getirdiler | ǎlā: üzeri | ḳamīSihi: gömleğinin | bidemin: kanlı | keƶibin: yalandan | ḳāle: dedi ki | bel: herhalde | sevvelet: aldattıp sürüklemiş | lekum: sizi | enfusukum: nefisleriniz | emran: bir işe | feSabrun: artık (tek çarem) sabretmektir | cemīlun: güzelce | vallahu: ancak Allan'tan | l-musteǎānu: yardım istenir | ǎlā: kaşı | mā: | teSifūne: dediğinize | (12:18) | |
|ve cā'et: ve geldi | seyyāratun: bir kervan | fe erselū: gönderdiler | veridehum: sucularını | feedlā: sarkıttı | delvehu: kovasını | ḳāle: dedi ki | yā: EY/HEY/AH | buşrā: müjde! | hāƶā: bu | ğulāmun: bir oğlan! | ve eserrūhu: ve onu sakladılar | biDāǎten: ticaret için | vallahu: halbuki Allah | ǎlīmun: biliyordu | bimā: şeyleri | yeǎ'melūne: onların yaptıkları | (12:19) | |
|ve şeravhu: ve onu sattılar | biṧemenin: bir pahaya | beḣsin: düşük | derāhime: paraya | meǎ'dūdetin: birkaç | ve kānū: ve idiler | fīhi: ona karşı | mine: | z-zāhidīne: isteksiz | (12:20) | |
|ve ḳāle: ve dedi ki | lleƶī: kimse | şterāhu: onu satın alan | min: | miSra: Mısır'lı | liAmraetihi: karısına | ekrimī: ona kıymet ver | meṧvāhu: iyi bak | ǎsā: belki | en: | yenfeǎnā: bize yararı dokunur | ev: ya da | netteḣiƶehu: onu ediniriz | veleden: evlad | ve keƶālike: ve böylece | mekkennā: bir imkan verdik | līūsufe: Yusuf'a | fī: | l-erDi: o yerde | velinuǎllimehu: ve ona öğrettik | min: | te'vīli: yorumunu | l-eHādīṧi: düşlerin | vallahu: ve Allah | ğālibun: galip olandır | ǎlā: | emrihi: işinde | velākinne: ama | ekṧera: çoğu | n-nāsi: insanların | lā: | yeǎ'lemūne: bilmezler | (12:21) | |
|velemmā: ne zaman ki | beleğa: erişince | eşuddehu: kuvvetli çağına | āteynāhu: ona verdik | Hukmen: hüküm | ve ǐlmen: ve ilim | ve keƶālike: işte böyle | neczī: mükafatlandırırız | l-muHsinīne: güzel hareket edenleri | (12:22) | |
|ve rāve dethu: ve murad almak istedi | lletī: kadın | huve: o (Yusuf) | fī: --nda | beytihā: Yapısı | ǎn: | nefsihi: onun nefsinden | ve ğalleḳati: ve kilitledi | l-ebvābe: kapıları | ve ḳālet: ve dedi | heyte: haydi gelsene | leke: sen | ḳāle: dedi | meǎāƶe: sığınırım | llahi: Allah'a | innehu: şüphesiz | rabbī: efendim | eHsene: en güzel şekilde | meṧvāye: bana baktı | innehu: şüphesiz | lā: | yufliHu: iflah olmaz | Z-Zālimūne: zalimler | (12:23) | |
|veleḳad: andolsun | hemmet: kadın arzu etmişti | bihi: onu | ve hemme: o da arzu etmişti | bihā: onu | levlā: eğer | en: | raā: görmeseydi | burhāne: doğruyu gösteren delilini | rabbihi: Rabbinin | keƶālike: böylece | lineSrife: çevirmek istedik | ǎnhu: ondan | s-sū'e: kötülüğü | velfeHşā'e: ve fuhşu | innehu: çünkü o | min: | ǐbādinā: kullarımızdandır | l-muḣleSīne: ihlasa erdirilmiş | (12:24) | |
|vestebeḳā: ve koşuştular | l-bābe: kapıya doğru | ve ḳaddet: ve kadın yırttı | ḳamīSahu: gömleğini | min: | duburin: arkasından | ve elfeyā: ve rastladılar | seyyidehā: kadının kocasına | ledā: yanında | l-bābi: kapının | ḳālet: (kadın) dedi ki | mā: nedir? | cezā'u: cezası | men: kimsenin | erāde: isteyen | biehlike: senin ailene | sū'en: kötülük | illā: başka | en: | yuscene: hapsolunmaktan | ev: veya | ǎƶābun: bir azaptan | elīmun: acıklı | (12:25) | |
|ḳāle: (Yusuf) dedi ki | hiye: O | rāvedetnī: murad almak istedi | ǎn: | nefsī: benden | ve şehide: ve şahidlik etti | şāhidun: bir şahid | min: -nden | ehlihā: kadının ailesi- | in: eğer | kāne: ise | ḳamīSuhu: gömleği | ḳudde: yırtılmış | min: | ḳubulin: önden | feSadeḳat: kadın doğrudur | ve huve: o ise | mine: | l-kāƶibīne: yalancılardandır | (12:26) | |
|vein: ve şayet | kāne: ise | ḳamīSuhu: onun gömleği | ḳudde: yırtılmış | min: | duburin: arkadan | fekeƶebet: kadın yalancıdır | ve huve: o ise | mine: | S-Sādiḳīne: doğrulardandır | (12:27) | |
|felemmā: ne zaman ki | raā: gördüler | ḳamīSahu: gömleğinin | ḳudde: yırtıldığını | min: | duburin: arkadan | ḳāle: (kadına) dedi ki | innehu: şüphesiz bu | min: | keydikunne: sizin hilenizdir | inne: gerçekten | keydekunne: sizin hileniz | ǎZīmun: büyüktür | (12:28) | |
|yūsufu: Yusuf | eǎ'riD: sen vazgeç | ǎn: | hāƶā: bundan | vesteğfirī: (kadın) sen de bağışlanmasını dile | liƶenbiki: günahının | inneki: çünkü sen | kunti: oldun | mine: | l-ḣāTiīne: günahkarlardan | (12:29) | |
|ve ḳāle: ve dediler ki | nisvetun: birtakım kadınlar | fī: | l-medīneti: şehirde | mraetu: karısı | l-ǎzīzi: Vezir'in | turāvidu: murad almak istemiş | fetāhā: uşağının | ǎn: | nefsihi: nefsinden | ḳad: muhakak | şeğafehā: onun bağrını yakmış | Hubben: sevda | innā: elbette biz | lenerāhā: onu görüyoruz | fī: içinde | Delālin: bir sapıklık | mubīnin: açık | (12:30) | |
|felemmā: ne zaman ki | semiǎt: (kadın) işitti | bimekrihinne: onların hilelerini | erselet: (haber) gönderdi | ileyhinne: onlara | ve eǎ'tedet: ve hazırladı | lehunne: onlar için | muttekeen: dayanacak yastıklar | ve ātet: ve verdi | kulle: her | vāHidetin: birine | minhunne: onlardan | sikkīnen: birer bıçak | ve ḳāleti: ve dedi | ḣruc: çık! | ǎleyhinne: karşılarına | felemmā: ne zaman ki | raeynehu: O'nu görünce | ekbernehu: onu (gözlerinde) büyüttüler | ve ḳaTTaǎ'ne: ve kestiler | eydiyehunne: ellerini | veḳulne: ve dediler | Hāşe: haşa | lillahi: Allah için | mā: değildir | hāƶā: bu | beşeran: insan | in: | hāƶā: bu | illā: ancak | melekun: bir melektir | kerīmun: güzel | (12:31) | |
|ḳālet: dedi ki | feƶālikunne: işte siz | lleƶī: ki | lumtunnenī: beni kınamıştınız | fīhi: bunun için | veleḳad: andolsun | rāvedtuhu: ben murad almak istedim | ǎn: | nefsihi: kendisinden | festeǎ'Same: o reddetti | velein: ama | lem: | yef'ǎl: yapmazsa | mā: şeyi | āmuruhu: emrettiğim | leyuscenenne: elbette zindana atılacaktır | veleyekūnen: ve olacaktır | mine: | S-Sāğirīne: alçalanlardan | (12:32) | |
|ḳāle: (Yusuf) dedi ki | rabbi: Rabbim | s-sicnu: zindan | eHabbu: daha iyidir | ileyye: bana göre | mimmā: şeyden | yed'ǔnenī: beni çağırdığı | ileyhi: bunların | ve illā: ve eğer | teSrif: savmazsan | ǎnnī: benden | keydehunne: onların hilelerini | eSbu: kayarım | ileyhinne: onlara | ve ekun: ve olurum | mine: | l-cāhilīne: cahillerden | (12:33) | |
|festecābe: du'asını kabul etti | lehu: onun | rabbuhu: Rabbi | fe Sarafe: savdı | ǎnhu: ondan | keydehunne: onların hilelerini | innehu: şüphesiz | huve: O | s-semīǔ: işitendir | l-ǎlīmu: bilendir | (12:34) | |
|ṧumme: sonra | bedā: uygun geldi | lehum: onlara | min: | beǎ'di: sonra (bile) | mā: | raevu: gördükten | l-āyāti: delilleri | leyescununnehu: onu zindana atmaları | Hattā: kadar | Hīnin: bir süreye | (12:35) | |
|ve deḣale: ve girdi | meǎhu: onunla beraber | s-sicne: zindana | feteyāni: iki genç daha | ḳāle: dedi ki | eHaduhumā: onlardan biri | innī: şüphesiz ben | erānī: (düşümde) görüyorum | eǎ'Siru: sıktığımı | ḣamran: şarap | ve ḳāle: ve dedi | l-āḣaru: öteki de | innī: ben de | erānī: görüyorum ki | eHmilu: taşıyorum | fevḳa: üstünde | ra'sī: başımın | ḣubzen: ekmek | te'kulu: yiyor | T-Tayru: kuşlar | minhu: ondan | nebbi'nā: bize haber ver | bite'vīlihi: bunun yorumunu | innā: zira biz | nerāke: seni görüyoruz | mine: | l-muHsinīne: güzel davrananlardan | (12:36) | |
|ḳāle: (Yusuf) şöyle dedi | lā: | ye'tīkumā: size gelmez | Taǎāmun: bir yemek | turzeḳānihi: rızık olarak verilen | illā: mutlaka | nebbe'tukumā: size haber vermiş olurum | bite'vīlihi: bunun yorumunu | ḳable: önceden | en: | ye'tiyekumā: size gelmeden | ƶālikumā: bu | mimmā: şeylerdendir | ǎllemenī: bana öğrettiği | rabbī: Rabbimin | innī: şüphesiz ben | teraktu: terk ettim | millete: dinini | ḳavmin: bir kavmin | lā: | yu'minūne: inanmıyorlar | billahi: Allah'a | ve hum: ve onlar | bil-āḣirati: ahireti | hum: onlar | kāfirūne: inkar ediyorlar | (12:37) | |
|vettebeǎ'tu: ve uydum | millete: dinine | ābāī: atalarım | ibrāhīme: İbrahim'in | ve isHāḳa: ve İshak'ın | ve yeǎ'ḳūbe: ve Ya'kub'un | mā: (hakkımız) yoktur | kāne: | lenā: bizim | en: | nuşrike: ortak koşmağa | billahi: Allah'a | min: herhangi bir | şey'in: şeyi | ƶālike: bu | min: | feDli: bir lutfudur | llahi: Allah'ın | ǎleynā: üzerimize | ve ǎlā: ve üzerine | n-nāsi: insanların | velākinne: ama | ekṧera: çoğu | n-nāsi: insanların | lā: | yeşkurūne: şükretmezler | (12:38) | |
|yā: EY/HEY/AH | SāHibeyi: arkadaşlarım | s-sicni: zindan | eerbābun: tanrılar mı? | muteferriḳūne: çeşitli | ḣayrun: daha hayırlıdır | emi: yoksa | llahu: Allah (mı?) | l-vāHidu: tek | l-ḳahhāru: kahhar olan | (12:39) | |
|mā: | teǎ'budūne: siz tapmıyorsunuz | min: | dūnihi: o'nu bırakıp | illā: başkasına | esmā'en: (boş) isimlerden | semmeytumūhā: isimlendirdiği | entum: sizin | ve ābā'ukum: ve atalarınızın | mā: | enzele: indirmemiştir | llahu: Allah | bihā: onlar hakkında | min: hiçbir | sulTānin: delil | ini: yoktur | l-Hukmu: (hiçbir) Hüküm | illā: dışında | lillahi: Allah'ın | emera: O emretmiştir | ellā: | teǎ'budū: tapmamanızı | illā: başkasına | iyyāhu: kendisinden | ƶālike: işte budur | d-dīnu: din | l-ḳayyimu: doğru | velākinne: ama | ekṧera: çoğu | n-nāsi: insanların | lā: | yeǎ'lemūne: bilmezler | (12:40) | |
|yā: EY/HEY/AH | SāHibeyi: arkadaşlarım | s-sicni: zindan | emmā: | eHadukumā: ikinizden biriniz | feyesḳī: yine sunacak | rabbehu: efendisine | ḣamran: şarap | ve emmā: | l-āḣaru: diğeri ise | feyuSlebu: asılacak | fe te'kulu: yiyecek | T-Tayru: kuşlar | min: | ra'sihi: onun başından | ḳuDiye: kesinleşmiştir | l-emru: iş | lleƶī: | fīhi: hakkında | testeftiyāni: sorduğunuz | (12:41) | |
|ve ḳāle: ve dedi ki | lilleƶī: kişiye | Zenne: sandığı | ennehu: onun | nācin: kurtulacağını | minhumā: o iki kişiden | ƶkurnī: beni an | ǐnde: yanında | rabbike: efendin(kralın)ın | feensāhu: fakat ona unutturdu | ş-şeyTānu: şeytan | ƶikra: söylemeyi | rabbihi: efendisine | felebiṧe: (böylece) kaldı | fī: | s-sicni: zindanda | biD'ǎ: birkaç | sinīne: yıl | (12:42) | |
|ve ḳāle: ve dedi ki | l-meliku: Kral | innī: şüphesiz ben | erā: (düşümde) görüyorum | seb'ǎ: yedi | beḳarātin: inek | simānin: semiz | ye'kuluhunne: bunları yiyor | seb'ǔn: yedi | ǐcāfun: zayıf inek | ve seb'ǎ: ve yedi | sunbulātin: başak | ḣuDrin: yeşil | ve uḣara: ve diğerleri de | yābisātin: kuru | yā : EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | l-meleu: efendiler | eftūnī: bana anlatın | fī: | ru'yāye: bu rü'yamı | in: eğer | kuntum: siz | lirru'yā: rü'ya | teǎ'burūne: ta'bir ediyorsanız | (12:43) | |
|ḳālū: dediler ki | eDğāṧu: karmakarışık | eHlāmin: düşler | ve mā: değiliz | neHnu: biz | bite'vīli: yorumunu | l-eHlāmi: düşlerin | biǎālimīne: bilen(kişi)ler | (12:44) | |
|veḳāle: dedi ki | lleƶī: | necā: kurtulanı | minhumā: iki kişiden | veddekera: hatırladı | beǎ'de: sonra | ummetin: uzun bir süre | enā: ben | unebbiukum: size haber veririm | bite'vīlihi: onun yorumunu | feersilūni: hemen beni gönderin | (12:45) | |
|yūsufu: Yusuf | eyyuhā: ey | S-Siddīḳu: çok doğru söyleyen | eftinā: bize bilgi ver | fī: hakkında | seb'ǐ: yedi | beḳarātin: ineği | simānin: semiz | ye'kuluhunne: yiyorlar | seb'ǔn: yedi | ǐcāfun: zayıf (inek) | ve seb'ǐ: ve yedi | sunbulātin: başak | ḣuDrin: yeşil | ve uḣara: diğeri de | yābisātin: kuru | leǎllī: umarım ki | erciǔ: dönerim | ilā: | n-nāsi: insanlara | leǎllehum: onlar da | yeǎ'lemūne: bilirler | (12:46) | |
|ḳāle: (Yusuf) dedi ki | tezraǔne: siz (ürünü) ekin | seb'ǎ: yedi | sinīne: yıl | deeben: âdetiniz üzere | fe mā: ne ki | HaSadtum: biçtiniz | feƶerūhu: bırakın onu | fī: | sunbulihi: başağında | illā: hariç | ḳalīlen: az bir mikdar | mimmā: | te'kulūne: yiyeceğiniz | (12:47) | |
|ṧumme: sonra | ye'tī: gelir | min: | beǎ'di: ardından | ƶālike: onun | seb'ǔn: yedi | şidādun: zorlu (yıl) | ye'kulne: yeyip bitirir | mā: | ḳaddemtum: önceden (biriktirdiklerinizi) | lehunne: onlardan | illā: dışında | ḳalīlen: az miktar | mimmā: | tuHSinūne: sakladığınız | (12:48) | |
|ṧumme: sonra | ye'tī: gelir | min: | beǎ'di: ardından | ƶālike: bunun | ǎāmun: bir yıl | fīhi: o (yılda) | yuğāṧu: bol yağmur verilir | n-nāsu: insanlara | ve fīhi: ve o (yıl) | yeǎ'Sirūne: (insanlar meyve) sıkarlar | (12:49) | |
|ve ḳāle: dedi ki | l-meliku: Kral | 'tūnī: bana getirin | bihi: onu | felemmā: ne zaman ki | cā'ehu: gelince (Yusuf'a) | r-rasūlu: elçi | ḳāle: dedi | rciǎ': dön | ilā: | rabbike: efendine | feselhu: ve ona sor | mā: neydi? | bālu: maksadı | n-nisveti: kadınların | l-lātī: | ḳaTTaǎ'ne: kesen | eydiyehunne: ellerini | inne: şüphesiz | rabbī: Rabbim | bikeydihinne: onların tuzaklarını | ǎlīmun: biliyor | (12:50) | |
|ḳāle: dedi | mā: neydi? | ḣaTbukunne: durumunuz | iƶ: zaman | rāvedtunne: murad almak istediğiniz | yūsufe: Yusuf'un | ǎn: | nefsihi: nefsinden | ḳulne: dediler ki | Hāşe: haşa | lillahi: Allah için | mā: | ǎlimnā: biz bilmiyoruz | ǎleyhi: onun | min: hiçbir | sū'in: kötülüğünü | ḳāleti: dedi | mraetu: karısı da | l-ǎzīzi: Aziz'in | l-āne: işte şimdi | HaSHaSa: yerini buldu | l-Haḳḳu: hak | enā: ben | rāvedtuhu: murad almak istemiştim | ǎn: | nefsihi: onun nefsinden | ve innehu: şüphesiz o | lemine: | S-Sādiḳīne: doğrulardandır | (12:51) | |
|ƶālike: bu (sözlerim) | liyeǎ'leme: bilmesi içindir | ennī: benim | lem: | eḣunhu: kendisine hainlik etmediğimi | bil-ğaybi: arkadan | ve enne: ve muhakkak | llahe: Allah'ın | lā: | yehdī: başarıya ulaştırmayacağını | keyde: tuzağını | l-ḣāinīne: hainlerin | (12:52) | |
|ve mā: | uberriu: ben temize çıkarmam | nefsī: nefsimi | inne: çünkü | n-nefse: nefis | leemmāratun: daima emredicidir | bis-sū'i: kötülüğü | illā: hariç | mā: | raHime: esirgediği | rabbī: Rabbimin | inne: şüphesiz | rabbī: Rabbim | ğafūrun: bağışlayandır | raHīmun: esirgeyendir | (12:53) | |
|ve ḳāle: dedi | l-meliku: Kral | 'tūnī: bana getirin | bihi: onu | esteḣliShu: onu özel (dost) yapayım | linefsī: kendime | felemmā: ne zaman ki | kellemehu: onunla konuşunca | ḳāle: dedi ki | inneke: şüphesiz sen | l-yevme: bugün | ledeynā: yanımızda | mekīnun: mevki sahibisin | emīnun: güvenilir(bir kimse)sin | (12:54) | |
|ḳāle: dedi | c'ǎlnī: beni tayin et | ǎlā: üstüne | ḣazāini: hazineleri | l-erDi: ülkenin | innī: çünkü ben | HafīZun: iyi korur | ǎlīmun: iyi bilirim | (12:55) | |
|ve keƶālike: böylece | mekkennā: biz iktidar verdik | līūsufe: Yusuf'a | fī: | l-erDi: o ülke'de | yetebevveu: konaklardı | minhā: orada | Hayṧu: yerde | yeşā'u: dilediği | nuSību: biz ulaştırırız | biraHmetinā: rahmetimizi | men: kimseye | neşā'u: dilediğimiz | ve lā: | nuDīǔ: zayi etmeyiz | ecra: ecrini | l-muHsinīne: güzel davrananların | (12:56) | |
|veleecru: elbette ödülü | l-āḣirati: ahiret | ḣayrun: daha hayırlıdır | lilleƶīne: kimseler için | āmenū: inanan(lar) | ve kānū: ve (için) | yetteḳūne: korunanlar | (12:57) | |
|ve cā'e: ve geldiler | iḣvetu: kardeşleri | yūsufe: Yusuf'un | fe deḣalū: girdiler | ǎleyhi: onun yanına | fe ǎrafe hum: o onları tanıdı | vehum: fakat onlar | lehu: onu | munkirūne: tanımıyorlardı | (12:58) | |
|velemmā: ve ne zaman ki | cehhezehum: yükletti | bicehāzihim: onların yüklerini | ḳāle: dedi ki | 'tūnī: bana getirin | bieḣin: kardeşinizi | lekum: sizin | min: -dan (olan) | ebīkum: babanız- | elā: | teravne: görmüyor musunuz? | ennī: ben | ūfī: tam yapıyorum | l-keyle: ölçüyü | ve enā: ve ben | ḣayru: en iyisiyim | l-munzilīne: konukseverlerin | (12:59) | |
|fein: eğer | lem: | te'tūnī: bana getirmezseniz | bihi: onu | felā: artık yoktur | keyle: ölçecek bir şey | lekum: size | ǐndī: benim yanımda | ve lā: | teḳrabūni: (bir daha) bana yaklaşmayın | (12:60) | |
|ḳālū: dediler ki | senurāvidu: istemeğe çalışacağız | ǎnhu: onu | ebāhu: babasından | ve innā: ve biz muhakkak | lefāǐlūne: mutlaka yapacağız | (12:61) | |
|ve ḳāle: ve dedi ki | lifityānihi: uşaklarına | c'ǎlū: koyun! | biDāǎtehum: onların sermayelerini | fī: içine | riHālihim: yüklerinin | leǎllehum: belki onlar | yeǎ'rifūnehā: bunun farkına varırlar | iƶā: zaman | nḳalebū: döndükleri | ilā: | ehlihim: ailelerine | leǎllehum: belki de | yerciǔne: geri dönerler | (12:62) | |
|felemmā: zaman | raceǔ: döndükleri | ilā: | ebīhim: babalarına | ḳālū: dediler ki | yā: EY/HEY/AH | ebānā: babamız | muniǎ: men'edildi | minnā: bizden | l-keylu: ölçü | feersil: (oyüzden) gönder | meǎnā: bizimle beraber | eḣānā: kardeşimizi | nektel: ölç(üp al)alım | ve innā: şüphesiz biz | lehu: onu | leHāfiZūne: mutlaka koruruz | (12:63) | |
|ḳāle: dedi ki | hel: mi? | āmenukum: size güveneyim | ǎleyhi: onun hakkında | illā: ancak | kemā: gibi | emintukum: size güvendiğim | ǎlā: (için) | eḣīhi: kardeşi | min: | ḳablu: daha önce | fallahu: Allah'tır | ḣayrun: en iyi | HāfiZen: koruyan | ve huve: ve O | erHamu: en merhametlisidir | r-rāHimīne: merhametlilerin | (12:64) | |
|velemmā: ne zaman ki | feteHū: açtılar | metāǎhum: (zahire) yüklerini | vecedū: buldular | biDāǎtehum: sermayelerini | ruddet: geri verilmiş | ileyhim: kendilerine | ḳālū: dediler ki | yā: EY/HEY/AH | ebānā: babamız | mā: daha ne? | nebğī: istiyoruz | hāƶihi: işte | biDāǎtunā: sermayemiz | ruddet: geri verilmiş | ileynā: bize | ve nemīru: yine yiyecek getiririz | ehlenā: ailemize | ve neHfeZu: ve koruruz | eḣānā: kardeşimizi | ve nezdādu: ve fazla alırız | keyle: yükü | beǐyrin: bir deve | ƶālike: bu | keylun: bir ölçüdür | yesīrun: az | (12:65) | |
|ḳāle: dedi ki | len: | ursilehu: onu asla göndermem | meǎkum: sizinle | Hattā: kadar | tu'tūni: siz bana verinceye | mevṧiḳan: sağlam bir söz | mine: | llahi: Allah adına | lete'tunnenī: bana getireceğinize | bihi: onu | illā: dışında | en: | yuHāTa: kuşatılıp engellenmeniz | bikum: sizin | fe lemmā: ne zaman ki | ātevhu: verdiler | mevṧiḳahum: sözlerini | ḳāle: dedi | llahu: Allah | ǎlā: üzerine | mā: şey | neḳūlu: söylediğimiz | vekīlun: vekildir | (12:66) | |
|ve ḳāle: ve dedi ki | yā : EY/HEY/AH | benī: Çocukları | lā: | tedḣulū: girmeyin | min: | bābin: kapıdan | vāHidin: bir | vedḣulū: (fakat) girin | min: | ebvābin: kapılardan | muteferriḳatin: ayrı ayrı | ve mā: ve | uğnī: savamam | ǎnkum: sizden | mine: | llahi: Allah'tan gelecek | min: hiçbir | şey'in: şeyi | ini: yoktur | l-Hukmu: (hiçbir) Hüküm | illā: dışında | lillahi: Allah'ın | ǎleyhi: O'na | tevekkeltu: tevekkül ettim | ve ǎleyhi: ve O'na | felyetevekkeli: tevekkül etsinler | l-mutevekkilūne: tevekkül edenler | (12:67) | |
|velemmā: ne zaman ki | deḣalū: girdiler | min: | Hayṧu: yerden | emerahum: emrettiği | ebūhum: babalarının | mā: | kāne: idi | yuğnī: savamaz | ǎnhum: onlardan | mine: -tan (gelecek) | llahi: Allah | min: hiçbir | şey'in: şeyi | illā: ama sadece | Hāceten: bir dileği | fī: içindeki | nefsi: nefsi | yeǎ'ḳūbe: Ya'kub'un | ḳaDāhā: açığa çıkardı | ve innehu: şüphesiz O | leƶū: sahibi idi | ǐlmin: bilgi | limā: ötürü | ǎllemnāhu: ona öğrettiğimizden | velākinne: fakat | ekṧera: çoğu | n-nāsi: insanların | lā: | yeǎ'lemūne: bilmezler | (12:68) | |
|velemmā: ne zaman ki | deḣalū: girince | ǎlā: huzuruna | yūsufe: Yusuf'un | āvā: aldı | ileyhi: yanına | eḣāhu: kardeşini | ḳāle: dedi | innī: gerçekten ben | enā: ben | eḣūke: senin kardeşinim | felā: | tebteis: üzülme | bimā: sebebiyle | kānū: | yeǎ'melūne: onların yaptıkları | (12:69) | |
|felemmā: ne zaman ki | cehhezehum: hazırlatırken | bicehāzihim: onların yüklerini | ceǎle: koydu | s-siḳāyete: su tasını | fī: içine | raHli: yükünün | eḣīhi: kardeşinin | ṧumme: sonra | eƶƶene: seslendi | mu'eƶƶinun: bir tellal | eyyetuhā: Ey | l-ǐyru: kervan | innekum: şüphesiz siz | lesāriḳūne: hırsızsınız | (12:70) | |
|ḳālū: dediler ki | veeḳbelū: dönerek | ǎleyhim: bunlara | māƶā: ne? | tefḳidūne: kaybettiniz | (12:71) | |
|ḳālū: dediler ki | nefḳidu: kaybettik | Suvāǎ: su tasını | l-meliki: Kralın | velimen: kimseye | cā'e: ve getiren | bihi: onu | Himlu: yükü (mükafat) var | beǐyrin: bir deve | ve enā: ve ben | bihi: buna | zeǐymun: kefilim | (12:72) | |
|ḳālū: dediler | tāllehi: Allah'a and olsun | leḳad: elbette | ǎlimtum: siz de bilmişsinizdir ki | mā: | ci'nā: biz gelmedik | linufside: bozgunculuk yapmak için | fī: | l-erDi: bu yere | ve mā: ve | kunnā: değiliz | sāriḳīne: hırsız | (12:73) | |
|ḳālū: dediler | femā: nedir? | cezā'uhu: cezası | in: eğer | kuntum: iseniz | kāƶibīne: yalancı | (12:74) | |
|ḳālū: dediler | cezā'uhu: cezası | men: kimin | vucide: bulunursa | fī: | raHlihi: yükünde | fehuve: işte o | cezā'uhu: onun karşılığıdır | keƶālike: böylece | neczī: biz cezalandırırız | Z-Zālimīne: haksızları | (12:75) | |
|febedee: (aramağa) başladı | biev'ǐyetihim: onların yüklerini | ḳable: önce | viǎā'i: yükünden | eḣīhi: kardeşinin | ṧumme: sonra | steḣracehā: (tası) çıkardı | min: | viǎā'i: yükünden | eḣīhi: kardeşinin | keƶālike: işte böyle | kidnā: bir çare öğrettik | līūsufe: Yusuf'a | mā: | kāne: idi | liye'ḣuƶe: yoksa alamaz | eḣāhu: kardeşini | fī: göre | dīni: dini(kanunu)na | l-meliki: kralın | illā: dışında | en: eğer | yeşā'e: dilemesi | llahu: Allah'ın | nerfeǔ: biz yükseltiriz | deracātin: derecelerle | men: kimseyi | neşā'u: dilediğimiz | vefevḳa: ve üstünde (vardır) | kulli: her | ƶī: sahibinin | ǐlmin: bilgi | ǎlīmun: daha bir bilen | (12:76) | |
|ḳālū: dediler ki | in: eğer | yesriḳ: çaldıysa | feḳad: elbette | seraḳa: çalmıştı | eḣun: kardeşi de | lehu: onun | min: | ḳablu: bundan önce | feeserrahā: bunu sakladı | yūsufu: Yusuf | fī: | nefsihi: içinde | velem: | yubdihā: açmadı | lehum: onlara | ḳāle: dedi | entum: siz | şerrun: fena | mekānen: durumdasınız | vallahu: ve Allah | eǎ'lemu: çok iyi biliyor | bimā: (içyüzünü) | teSifūne: anlattığınızın | (12:77) | |
|ḳālū: dediler ki | yā : EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | l-ǎzīzu: vezir | inne: şüphesiz | lehu: onun vardır | eben: babası | şeyḣen: bir ihtiyar | kebīran: büyük | feḣuƶ: o yüzden al | eHadenā: (bizden) birimizi | mekānehu: onun yerine | innā: doğrusu biz | nerāke: seni görüyoruz | mine: -den | l-muHsinīne: iyilik edenler- | (12:78) | |
|ḳāle: dedi | meǎāƶe: sığınırız | llahi: Allah'a | en: | ne'ḣuƶe: almaktan | illā: başkasını | men: kimseden | vecednā: bulduğumuz | metāǎnā: eşyamızı | ǐndehu: yanında | innā: yoksa biz | iƶen: o zaman | leZālimūne: zulmedenler (oluruz) | (12:79) | |
|felemmā: ne zaman ki | steyesū: umudu kesince | minhu: ondan | ḣaleSū: (bir kenara) çekildiler | neciyyen: fısıldaşarak | ḳāle: dedi ki | kebīruhum: büyükleri | elem: | teǎ'lemū: bilmiyor musunuz? | enne: ki | ebākum: babanız | ḳad: muhakkak | eḣaƶe: aldı | ǎleykum: sizden | mevṧiḳan: kesin söz | mine: (adına) | llahi: Allah | ve min: ve | ḳablu: daha önce | mā: işlediğiniz | ferraTtum: kusurunuz | fī: hakkında | yūsufe: Yusuf | felen: asla | ebraHa: ayrılmayacağım | l-erDe: bu yerden | Hattā: kadar | ye'ƶene: izin verinceye | lī: bana | ebī: babam | ev: yahut | yeHkume: hükmedinceye | llahu: Allah | lī: benim için | ve huve: ve O | ḣayru: en iyisidir | l-Hākimīne: hükmedenlerin | (12:80) | |
|İrciǔ: dönün | ilā: | ebīkum: babanıza | fe ḳūlū: deyin ki | yā: EY/HEY/AH | ebānā: babamız | inne: şüphesiz | bneke: oğlun | seraḳa: hırsızlık etti | ve mā: değiliz | şehidnā: biz şahid | illā: dışındakine | bimā: şeyin | ǎlimnā: bildiğimiz | ve mā: ve | kunnā: biz değiliz | lilğaybi: gaybın | HāfiZīne: muhafızları | (12:81) | |
|veseli: (istersen) sor | l-ḳaryete: kente | lletī: | kunnā: bulunduğumuz | fīhā: İçinde | vel'ǐyra: ve kervana | lletī: | eḳbelnā: geldiğimiz | fīhā: İçinde | ve innā: ve biz | leSādiḳūne: doğru söylüyoruz | (12:82) | |
|ḳāle: dedi | bel: herhalde | sevvelet: süsledi | lekum: size | enfusukum: nefisleriniz | emran: bir işi | feSabrun: artık sabretmek gerek | cemīlun: güzelce | ǎsā: belki de | llahu: Allah | en: | ye'tīenī: bana getirir | bihim: onların | cemīǎn: hepsini | innehu: çünkü o | huve: O | l-ǎlīmu: bilendir | l-Hakīmu: herşeyi hikmetle yapandır | (12:83) | |
|ve tevellā: ve yüzünü çevirdi | ǎnhum: onlardan | ve ḳāle: ve dedi | yā: EY/HEY/AH | esefā: kederim | ǎlā: üzerindeki | yūsufe: Yusuf | vebyeDDet: ve ağardı | ǎynāhu: gözleri | mine: -den | l-Huzni: keder- | fe huve: O | keZīmun: yutkunuyordu | (12:84) | |
|ḳālū: dediler ki | tāllehi: Vallahi | tefteu: sen hâlâ | teƶkuru: anıyorsun | yūsufe: Yusuf'u | Hattā: sonunda | tekūne: olacaksın | HaraDan: hasta | ev: yahut | tekūne: olacaksın | mine: -dan | l-hālikīne: helak olanlar- | (12:85) | |
|ḳāle: dedi | innemā: şüphesiz ben | eşkū: arz ederim | beṧṧī: üzüntümü | ve Huznī: ve tasamı | ilā: yalnız | llahi: Allah'a | ve eǎ'lemu: ve bilirim | mine: tarafından | llahi: Allah | mā: şeyleri | lā: | teǎ'lemūne: sizin bilmediğiniz | (12:86) | |
|yā : EY/HEY/AH | benī: Çocukları | ƶhebū: gidin | fe teHassesū: araştırın | min: | yūsufe: Yusuf'u | ve eḣīhi: ve kardeşini | ve lā: | teyesū: umut kesmeyin | min: -nden | ravHi: rahmeti- | llahi: Allah'ın | innehu: zira | lā: | yeyesu: umut kesmez | min: | ravHi: rahmetinden | llahi: Allah'ın | illā: başkası | l-ḳavmu: kavimden | l-kāfirūne: kafir | (12:87) | |
|felemmā: böylece | deḣalū: girdiklerinde | ǎleyhi: onun huzuruna | ḳālū: dediler ki | yā : EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | l-ǎzīzu: vezir | messenā: bize dokundu | ve ehlenā: ve çocuklarımıza | D-Durru: darlık | ve ci'nā: ve geldik | bibiDāǎtin: bir sermaye ile | muzcātin: değersiz | feevfi: tam ver | lenā: bize | l-keyle: ölçyü | ve teSaddeḳ: ve tasadduk eyle | ǎleynā: bize | inne: çünkü | llahe: Allah | yeczī: mükafatlandırır | l-muteSaddiḳīne: tasadduk edenleri | (12:88) | |
|ḳāle: dedi ki | hel: mi? | ǎlimtum: bildiniz | mā: neler | feǎltum: yaptığınızı | bīūsufe: Yusuf'a | ve eḣīhi: ve kardeşine | iƶ: iken | entum: sizler | cāhilūne: cahiller | (12:89) | |
|ḳālū: dediler | einneke: yoksa sen misin? | leente: sen | yūsufu: Yusuf | ḳāle: dedi | enā: ben | yūsufu: Yusuf'um | ve hāƶā: ve bu da | eḣī: kardeşimdir | ḳad: muhakkak | menne: lutfetti | llahu: Allah | ǎleynā: bize | innehu: doğrusu o | men: kim | yetteḳi: korkarsa | ve yeSbir: ve sabrederse | feinne: şüphesiz | llahe: Allah | lā: | yuDīǔ: zayi etmez | ecra: ecrini | l-muHsinīne: iyilik edenlerin | (12:90) | |
|ḳālū: dediler | tāllehi: vallahi | leḳad: doğrusu | āṧerake: seni üstün kıldı | llahu: Allah | ǎleynā: bize | ve in: ve doğrusu | kunnā: biz | leḣāTiīne: suç işlemiştik | (12:91) | |
|ḳāle: dedi | lā: yoktur | teṧrībe: kınama | ǎleykumu: size | l-yevme: bugün | yeğfiru: bağışlar | llahu: Allah | lekum: sizi | ve huve: ve O | erHamu: en merhametlisidir | r-rāHimīne: merhametlilerin | (12:92) | |
|İƶhebū: götürün | biḳamīSī: benim gömleğimi | hāƶā: şu | fe elḳūhu: koyun | ǎlā: üzerine | vechi: yüzü | ebī: babamın | ye'ti: başlasın | beSīran: görmeye | ve'tūnī: ve bana gelin | biehlikum: ailenizle birlikte | ecmeǐyne: bütün | (12:93) | |
|velemmā: ne zaman ki | feSaleti: ayrıldı | l-ǐyru: kervan | ḳāle: dedi ki | ebūhum: babaları | innī: ben | leecidu: alıyorum | rīHa: kokusunu | yūsufe: Yusuf'un | levlā: eğer | en: | tufennidūni: bana bunak demezseniz | (12:94) | |
|ḳālū: dediler | tāllehi: vallahi | inneke: elbette sen | lefī: içindesin | Delālike: şaşkınlığının | l-ḳadīmi: eski | (12:95) | |
|felemmā: zaman | en: | cā'e: geldiği | l-beşīru: müjdeci | elḳāhu: koyunca | ǎlā: üzerine | vechihi: yüzü | fertedde: derhal | beSīran: görür oldu | ḳāle: dedi ki | elem: | eḳul: demedim mi? | lekum: size | innī: elbett ben | eǎ'lemu: bilirim | mine: -tan | llahi: Allah- | mā: şeyleri | lā: | teǎ'lemūne: sizin bilmediğiniz | (12:96) | |
|ḳālū: dediler | yā: EY/HEY/AH | ebānā: babamız | steğfir: bağışlanmasını dile | lenā: bizim | ƶunūbenā: günahlarımızın | innā: gerçekten biz | kunnā: | ḣāTiīne: günah işledik | (12:97) | |
|ḳāle: dedi | sevfe: (şimdi) | esteğfiru: mağfiret dileyeceğim | lekum: sizin için | rabbī: Rabbimden | innehu: şüphesiz O | huve: O | l-ğafūru: bağışlayandır | r-raHīmu: esirgeyendir | (12:98) | |
|felemmā: nihayet | deḣalū: vardıklarında | ǎlā: yanına | yūsufe: Yusuf'un | āvā: çekip kucakladı | ileyhi: kendine | ebeveyhi: ana-babasını | ve ḳāle: ve dedi | dḣulū: girin | miSra: Mısır'a | in: | şā'e: dileğiyle | llahu: Allah'ın | āminīne: güven içinde | (12:99) | |
|ve rafeǎ: ve çıkardı | ebeveyhi: ana-babasını | ǎlā: üstüne | l-ǎrşi: tahtın | ve ḣarrū: ve hepsi kapandılar | lehu: onun için | succeden: secdeye | ve ḳāle: ve dedi | yā: EY/HEY/AH | ebeti: babacığım | hāƶā: işte bu | te'vīlu: yorumudur | ru'yāye: rü'yanın | min: | ḳablu: önceki | ḳad: muhakkak | ceǎlehā: onu yaptı | rabbī: Rabbim | Haḳḳan: gerçek | ve ḳad: ve gerçekten | eHsene: iyilik etti | bī: bana | iƶ: zira | eḣracenī: beni çıkardı | mine: -dan | s-sicni: zindan- | ve cā'e: ve getirdi | bikum: sizi de | mine: -den | l-bedvi: çöl- | min: | beǎ'di: sonra | en: | nezeğa: fitne soktuktan | ş-şeyTānu: şeytan | beynī: aramıza | ve beyne: ve arasına | iḣvetī: kardeşlerim | inne: gerçekten | rabbī: Rabbim | leTīfun: çok ince düzenler | limā: şeyi | yeşā'u: dilediği | innehu: şüphesiz O | huve: O | l-ǎlīmu: bilendir | l-Hakīmu: her şeyi yerli yerince yapandır | (12:100) | |
|rabbi: Rabbim | ḳad: gerçekten | āteytenī: bana verdin | mine: | l-mulki: mülk | ve ǎllemtenī: ve bana öğrettin | min: | te'vīli: yorumunu | l-eHādīṧi: düşlerin | fāTira: yaratıcısı | s-semāvāti: göklerin | vel'erDi: ve yerin | ente: sensin | velīyī: benim velim | fī: | d-dunyā: dünyada | vel'āḣirati: ve ahirette | teveffenī: beni öldür | muslimen: müslüman olarak | ve elHiḳnī: ve beni kat | biS-SāliHīne: iyilere | (12:101) | |
|ƶālike: bu | min: | enbā'i: haberlerindendir | l-ğaybi: gayb | nūHīhi: vahyettiğimiz | ileyke: sana | ve mā: değildin | kunte: sen | ledeyhim: onların yanında | iƶ: zaman | ecmeǔ: toplandıkları | emrahum: yapacakları işleri için | vehum: ve onlar | yemkurūne: tuzak kurarlarken | (12:102) | |
|ve mā: ve değildir | ekṧeru: çoğu | n-nāsi: insanların | velev: ama | HaraSte: ne kadar istesen de | bimu'minīne: inanacak | (12:103) | |
|ve mā: | teseluhum: sen istemiyorsun | ǎleyhi: buna karşılık | min: bir | ecrin: ücret | in: | huve: O | illā: sadece | ƶikrun: bir öğüttür | lil'ǎālemīne: bütün alemler için | (12:104) | |
|ve keeyyin: nice var ki | min: | āyetin: ayet(ler) | fī: | s-semāvāti: göklerde | vel'erDi: ve yerde | yemurrūne: uğrarlar da | ǎleyhā: yanlarına | vehum: ve onlar | ǎnhā: ondan | muǎ'riDūne: yüzlerini çevirirler | (12:105) | |
|ve mā: ve | yu'minu: inanmazlar | ekṧeruhum: onların çoğu | billahi: Allah'a | illā: dışında | vehum: onlar | muşrikūne: ortak koşmaları | (12:106) | |
|efeeminū: onlar emin midirler? | en: | te'tiyehum: kendilerine gelmeyeceğinden | ğāşiyetun: sargın bir belanın | min: | ǎƶābi: azabından | llahi: Alah'ın | ev: veya | te'tiyehumu: kendilerine gelmeyeceğinden | s-sāǎtu: O sa'atin | beğteten: ansızın | vehum: ve onlar | lā: hiç | yeş'ǔrūne: farkında değillerken | (12:107) | |
|ḳul: de ki | hāƶihi: işte budur | sebīlī: benim yolum | ed'ǔ: da'vet ederim | ilā: | llahi: Allah'a | ǎlā: | beSīratin: basiretle | enā: ben | ve meni: ve kimseler | ttebeǎnī: bana uyan(lar) | ve subHāne: ve şanı yücedir | llahi: Allah'ın | ve mā: ve değilim | enā: ben | mine: -dan | l-muşrikīne: ortak koşanlar- | (12:108) | |
|ve mā: | erselnā: göndermedik | min: | ḳablike: senden önce | illā: başka | ricālen: erkeklerden | nūHī: vahyettiğimiz | ileyhim: kendilerine | min: -dan | ehli: halkın- | l-ḳurā: kentler | efelem: | yesīrū: hiç gezmediler mi? | fī: | l-erDi: yeryüzünde | fe yenZurū: görsünler | keyfe: nasıl | kāne: olduğunu | ǎāḳibetu: sonunun | elleƶīne: kimselerin | min: | ḳablihim: kendilerinden önceki | veledāru: ve yurdu | l-āḣirati: ahiret | ḣayrun: daha iyidir | lilleƶīne: | tteḳav: korunanlar için | efelā: | teǎ'ḳilūne: aklınızı kullanmıyor musunuz? | (12:109) | |
|Hattā: hatta | iƶā: ne zaman ki | steyese: umutlarını kestiler | r-rusulu: elçiler | ve Zennū: ve sandılar | ennehum: kendilerinin | ḳad: gerçekten | kuƶibū: yalanlandıklarını | cā'ehum: onlara geldi | neSrunā: yardımımız | fe nucciye: ve kurtarıldı | men: kimseler | neşā'u: dilediğimiz | ve lā: asla | yuraddu: geri çevrilmez | be'sunā: azabımız | ǎni: -ndan | l-ḳavmi: topluluğu- | l-mucrimīne: suçlular | (12:110) | |
|leḳad: elbette | kāne: | fī: vardır | ḳaSaSihim: onların hikayelerinde | ǐbratun: ibret | liūlī: sahipleri için | l-elbābi: akıl | mā: | kāne: (bu) değildir | Hadīṧen: bir söz | yufterā: uydurulacak | velākin: ancak | teSdīḳa: doğrulanmasıdır | lleƶī: kimsenin | beyne: | yedeyhi: kendinden öncekinin | ve tefSīle: ve açıklamasıdır | kulli: her | şey'in: şeyin | ve huden: ve bir hidayettir | ve raHmeten: ve rahmettir | liḳavmin: toplumlar için | yu'minūne: inanan | (12:111) | |