» 6 / En’âm  1:

Kuran Sırası: 6
İniş Sırası: 55
Enam Suresi = Davar Suresi
Araplarin hayvanlara uyguladiklari bazi gelenekler kinandigi için bu adi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. الْحَمْدُ (ELḪMD̃) = El-Hamdu : hamdolsun
2. لِلَّهِ (LLH) = lillahi : o Allah'a
3. الَّذِي (ELZ̃Y) = lleƶī : ki
4. خَلَقَ (ḢLG) = ḣaleḳa : yarattı
5. السَّمَاوَاتِ (ELSMEWET) = s-semāvāti : gökleri
6. وَالْأَرْضَ (WELÊRŽ) = vel'erDe : ve yeri
7. وَجَعَلَ (WCAL) = ve ceǎle : ve var etti
8. الظُّلُمَاتِ (ELƵLMET) = Z-Zulumāti : karanlıkları
9. وَالنُّورَ (WELNWR) = ve nnūra : ve aydınlığı
10. ثُمَّ (S̃M) = ṧumme : yine de
11. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : kimseler
12. كَفَرُوا (KFRWE) = keferū : inkar eden(ler)
13. بِرَبِّهِمْ (BRBHM) = birabbihim : Rablerine
14. يَعْدِلُونَ (YAD̃LWN) = yeǎ'dilūne : eşler tutuyorlar
hamdolsun | o Allah'a | ki | yarattı | gökleri | ve yeri | ve var etti | karanlıkları | ve aydınlığı | yine de | kimseler | inkar eden(ler) | Rablerine | eşler tutuyorlar |

[ḪMD̃] [] [] [ḢLG] [SMW] [ERŽ] [CAL] [ƵLM] [NWR] [] [] [KFR] [RBB] [AD̃L]
ELḪMD̃ LLH ELZ̃Y ḢLG ELSMEWET WELÊRŽ WCAL ELƵLMET WELNWR S̃M ELZ̃YN KFRWE BRBHM YAD̃LWN

El-Hamdu lillahi lleƶī ḣaleḳa s-semāvāti vel'erDe ve ceǎle Z-Zulumāti ve nnūra ṧumme elleƶīne keferū birabbihim yeǎ'dilūne
الحمد لله الذي خلق السماوات والأرض وجعل الظلمات والنور ثم الذين كفروا بربهم يعدلون

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
الحمد ح م د | ḪMD̃ ELḪMD̃ El-Hamdu hamdolsun (All) the praises and thanks
لله | LLH lillahi o Allah'a (be) to Allah,
الذي | ELZ̃Y lleƶī ki the One Who
خلق خ ل ق | ḢLG ḢLG ḣaleḳa yarattı created
السماوات س م و | SMW ELSMEWET s-semāvāti gökleri the heavens
والأرض ا ر ض | ERŽ WELÊRŽ vel'erDe ve yeri and the earth
وجعل ج ع ل | CAL WCAL ve ceǎle ve var etti and made
الظلمات ظ ل م | ƵLM ELƵLMET Z-Zulumāti karanlıkları the darkness[es]
والنور ن و ر | NWR WELNWR ve nnūra ve aydınlığı and the light.
ثم | S̃M ṧumme yine de Then
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler those who
كفروا ك ف ر | KFR KFRWE keferū inkar eden(ler) disbelieved
بربهم ر ب ب | RBB BRBHM birabbihim Rablerine in their Lord
يعدلون ع د ل | AD̃L YAD̃LWN yeǎ'dilūne eşler tutuyorlar equate others with Him.

6:1 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

hamdolsun | o Allah'a | ki | yarattı | gökleri | ve yeri | ve var etti | karanlıkları | ve aydınlığı | yine de | kimseler | inkar eden(ler) | Rablerine | eşler tutuyorlar |

[ḪMD̃] [] [] [ḢLG] [SMW] [ERŽ] [CAL] [ƵLM] [NWR] [] [] [KFR] [RBB] [AD̃L]
ELḪMD̃ LLH ELZ̃Y ḢLG ELSMEWET WELÊRŽ WCAL ELƵLMET WELNWR S̃M ELZ̃YN KFRWE BRBHM YAD̃LWN

El-Hamdu lillahi lleƶī ḣaleḳa s-semāvāti vel'erDe ve ceǎle Z-Zulumāti ve nnūra ṧumme elleƶīne keferū birabbihim yeǎ'dilūne
الحمد لله الذي خلق السماوات والأرض وجعل الظلمات والنور ثم الذين كفروا بربهم يعدلون

[ح م د] [] [] [خ ل ق] [س م و] [ا ر ض] [ج ع ل] [ظ ل م] [ن و ر] [] [] [ك ف ر] [ر ب ب] [ع د ل]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
الحمد ح م د | ḪMD̃ ELḪMD̃ El-Hamdu hamdolsun (All) the praises and thanks
Elif,Lam,Ha,Mim,Dal,
1,30,8,40,4,
N – nominative masculine noun
اسم مرفوع
لله | LLH lillahi o Allah'a (be) to Allah,
Lam,Lam,He,
30,30,5,
"P – prefixed preposition lām
PN – genitive proper noun → Allah"
جار ومجرور
الذي | ELZ̃Y lleƶī ki the One Who
Elif,Lam,Zel,Ye,
1,30,700,10,
REL – masculine singular relative pronoun
اسم موصول
خلق خ ل ق | ḢLG ḢLG ḣaleḳa yarattı created
Hı,Lam,Gaf,
600,30,100,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
السماوات س م و | SMW ELSMEWET s-semāvāti gökleri the heavens
Elif,Lam,Sin,Mim,Elif,Vav,Elif,Te,
1,30,60,40,1,6,1,400,
N – accusative feminine plural noun
اسم منصوب
والأرض ا ر ض | ERŽ WELÊRŽ vel'erDe ve yeri and the earth
Vav,Elif,Lam,,Re,Dad,
6,1,30,,200,800,
"CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative feminine noun → Earth"
الواو عاطفة
اسم منصوب
وجعل ج ع ل | CAL WCAL ve ceǎle ve var etti and made
Vav,Cim,Ayn,Lam,
6,3,70,30,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine singular perfect verb
الواو عاطفة
فعل ماض
الظلمات ظ ل م | ƵLM ELƵLMET Z-Zulumāti karanlıkları the darkness[es]
Elif,Lam,Zı,Lam,Mim,Elif,Te,
1,30,900,30,40,1,400,
N – accusative feminine plural noun
اسم منصوب
والنور ن و ر | NWR WELNWR ve nnūra ve aydınlığı and the light.
Vav,Elif,Lam,Nun,Vav,Re,
6,1,30,50,6,200,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative masculine noun
الواو عاطفة
اسم منصوب
ثم | S̃M ṧumme yine de Then
Se,Mim,
500,40,
CONJ – coordinating conjunction
حرف عطف
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
كفروا ك ف ر | KFR KFRWE keferū inkar eden(ler) disbelieved
Kef,Fe,Re,Vav,Elif,
20,80,200,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
بربهم ر ب ب | RBB BRBHM birabbihim Rablerine in their Lord
Be,Re,Be,He,Mim,
2,200,2,5,40,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
جار ومجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
يعدلون ع د ل | AD̃L YAD̃LWN yeǎ'dilūne eşler tutuyorlar equate others with Him.
Ye,Ayn,Dal,Lam,Vav,Nun,
10,70,4,30,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |الْحَمْدُ: hamdolsun | لِلَّهِ: o Allah'a | الَّذِي: ki | خَلَقَ: yarattı | السَّمَاوَاتِ: gökleri | وَالْأَرْضَ: ve yeri | وَجَعَلَ: ve var etti | الظُّلُمَاتِ: karanlıkları | وَالنُّورَ: ve aydınlığı | ثُمَّ: yine de | الَّذِينَ: kimseler | كَفَرُوا: inkar eden(ler) | بِرَبِّهِمْ: Rablerine | يَعْدِلُونَ: eşler tutuyorlar |
Kırık Meal (Harekesiz) : |الحمد ELḪMD̃ hamdolsun | لله LLH o Allah'a | الذي ELZ̃Y ki | خلق ḢLG yarattı | السماوات ELSMEWET gökleri | والأرض WELÊRŽ ve yeri | وجعل WCAL ve var etti | الظلمات ELƵLMET karanlıkları | والنور WELNWR ve aydınlığı | ثم S̃M yine de | الذين ELZ̃YN kimseler | كفروا KFRWE inkar eden(ler) | بربهم BRBHM Rablerine | يعدلون YAD̃LWN eşler tutuyorlar |
Kırık Meal (Okunuş) : |El-Hamdu: hamdolsun | lillahi: o Allah'a | lleƶī: ki | ḣaleḳa: yarattı | s-semāvāti: gökleri | vel'erDe: ve yeri | ve ceǎle: ve var etti | Z-Zulumāti: karanlıkları | ve nnūra: ve aydınlığı | ṧumme: yine de | elleƶīne: kimseler | keferū: inkar eden(ler) | birabbihim: Rablerine | yeǎ'dilūne: eşler tutuyorlar |
Kırık Meal (Transcript) : |ELḪMD̃: hamdolsun | LLH: o Allah'a | ELZ̃Y: ki | ḢLG: yarattı | ELSMEWET: gökleri | WELÊRŽ: ve yeri | WCAL: ve var etti | ELƵLMET: karanlıkları | WELNWR: ve aydınlığı | S̃M: yine de | ELZ̃YN: kimseler | KFRWE: inkar eden(ler) | BRBHM: Rablerine | YAD̃LWN: eşler tutuyorlar |
Abdulbaki Gölpınarlı : Hamt Allah'a ki gökleri ve yeryüzünü halketti, karanlıkları ve ışığı yarattı, sonra da kâfir olanlar, taptıklarını Rableriyle denk tutarlar.
Adem Uğur : Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah'a mahsustur. (Bunca âyet ve delillerden) sonra kâfir olanlar (hâla putları) Rab'leri ile denk tutuyorlar.
Ahmed Hulusi : Hamd; semâlar ve arz'ı yaratan, karanlıkları (bilgisizlikler) ve Nur'u (ilmi) oluşturan Allâh'a aittir. . . Öte yandan, hakikati inkârda ısrar edenler, (varsandıkları dışsal tanrılarını) Rablerine (hakikatlerindeki El Esmâ mertebesine) denk tutarlar (bunun sonucunda da şirk ortaya çıkar)!
Ahmet Tekin : Gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah’a hamdolsun. Bunca âyet ve delillerden sonra, Rablerini inkârda ısrar edip, küfre sapanlar, hâlâ kulluk ve ibadette, Rablerine denk varlıklar icat ediyorlar.
Ahmet Varol : Gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı vareden Allah'a hamdolsun. Sonra, inkarcılar Rabblerine başkalarını denk tutuyorlar.
Ali Bulaç : Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı (nuru) kılan Allah'adır. (Bundan) Sonra bile, inkâr edenler, Rablerine (bir takım varlıkları ve güçleri) denk tutuyorlar.
Ali Fikri Yavuz : Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı yapan Allah’a mahsustur. Sonra da Rablerini tanımıyanlar, ona, putları denk tutuyorlar.
Bekir Sadak : Hamd, gokleri ve yeri yaratan, karanliklari ve aydinligi vareden Allah'a mahsustur. Oyle iken, inkar edenler Rablerine baskalarini esit tutuyorlar.
Celal Yıldırım : Hamd o Allah'a ki gökleri ve yeri yaratmış, karanlıkları ve aydınlığı düzenleyip var kılmıştır. Sonra da (Hakk'ı) inkâr edenler Rablarına, (yaptıkları putları, putlaştırdıkları kişileri) denk tutuyorlar.
Diyanet İşleri : Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah’a mahsustur. Böyle iken inkâr edenler başka şeyleri Rablerine denk tutuyorlar.
Diyanet İşleri (eski) : Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı vareden Allah'a mahsustur. Öyle iken, inkar edenler Rablerine başkalarını eşit tutuyorlar.
Diyanet Vakfi : Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah'a mahsustur. (Bunca âyet ve delillerden) sonra kâfir olanlar (hâla putları) Rab'leri ile denk tutuyorlar.
Edip Yüksel : Övgü, gökleri ve yeri yaratan, karanlığı ve ışığı vareden ALLAH'a yaraşır. Buna rağmen, inkarcılar Rab'lerini başkalarıyla denk tutuyor.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah'a mahsustur. Böyleyken kâfirler hâlâ Rablerine başkalarını eşit sayıyorlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah'a mahsustur. Yine de hakkı tanımayanlar bunları kendilerini yaratana denk tutuyorlar.
Elmalılı Hamdi Yazır : Hamd o Allahın hakkıdır ki Gökleri ve yeri yarattı zulmetleri ve nuru yaptı, sonra da Hakkı tanımayanlar bunları kendilerini yaratana denk tutuyorlar
Fizilal-il Kuran : Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı yoktan var eden Allah'a mahsustur. Durum böyleyken kafirler, bu yaratıkları Rabblerine denk tutuyorlar.
Gültekin Onan : Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve nuru kılan Tanrı'yadır. (Bundan) Sonra bile, küfredenler, rablerine (bir takım varlıkları ve güçleri) denk tutuyorlar.
Hakkı Yılmaz : "Tüm övgüler, gökleri ve yeri oluşturan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah'a mahsustur; başkası övülemez. Sonra da Allah’ın ilâhlığını ve Rabliğini kabul etmeyen şu kişiler, bir şeyleri Rabblerine eşit / denk tutuyorlar. "
Hasan Basri Çantay : Hamd olsun — O gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden — Allaha. Kâfir olanlar (bunca âyet ve delillerin zuhurundan) sonra (bunları veya bunlardan bir kısmını) haalâ Rableriyle denk tutuyorlar.
Hayrat Neşriyat : Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah’a mahsustur. Sonra, inkâr edenler (hâlâ bu putları) Rablerine denk tutuyorlar!
İbni Kesir : Hamd; gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı vareden Allah'a mahsustur. Sonra da kafirler bunları rabblarına denk tutuyorlar.
İskender Evrenosoğlu : Hamd semaları ve arzı yaratan, zulmeti ve nuru var eden Allah'a mahsustur. Sonra da kâfirler, Rab'lerine (başka şeyleri) eş (denk, adl) tutuyorlar.
Muhammed Esed : Her türlü övgü, gökleri ve yeri yaratan, derin karanlığı ve (parlak) aydınlığı var eden Allaha özgüdür: Ama hakikati inkara şartlanmış olanlar, başka güçleri Rableri ile eş tutarlar!
Ömer Nasuhi Bilmen : Hamd o Allah Teâlâ'ya mahsustur ki, gökleri ve yeri yaratmış ve zulmetler ile nûru var etmiştir. Sonra kâfir olanlar, (bunları) Rablerine denk tutuyorlar.
Ömer Öngüt : Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah'a mahsustur. Sonra da kâfirler Rablerine (başkalarını) denk tutuyorlar.
Şaban Piriş : Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah’a mahsustur. Yine de kafirler Rab’lerine (başkalarını) denk tutuyorlar.
Suat Yıldırım : Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah’ın hakkıdır. Bir de kâfirler kalkmışlar, birtakım putları Rab’lerine eşit sayıyorlar!
Süleyman Ateş : Hamdolsun o Allah'a ki, gökleri ve yeri yarattı, karanlıkları ve aydınlığı var etti. Yine de inkârcılar, Rablerine eşler tutuyorlar.
Tefhim-ul Kuran : Hamd gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı (nuru) kılan Allah'adır. (Bundan) Sonra bile küfre sapanları, Rablerine (birtakım varlıkları ve güçleri) denk tutuyorlar.
Ümit Şimşek : Hamd, bütünüyle o Allah'a aittir ki, gökleri ve yeri yaratmış, karanlıkları ve aydınlığı var etmiştir. Yine de inkâr edenler, başkalarını Rablerine denk tutuyorlar.
Yaşar Nuri Öztürk : Hamt Allah'adır! O ki gökleri ve yeri yaratmış, karanlıklara ve nura vücut vermiştir. Sonra, gerçeği örtenler bunları Rablerine denk tutuyorlar.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}