» 6 / En’âm  63:

Kuran Sırası: 6
İniş Sırası: 55
Enam Suresi = Davar Suresi
Araplarin hayvanlara uyguladiklari bazi gelenekler kinandigi için bu adi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. قُلْ (GL) = ḳul : de ki
2. مَنْ (MN) = men : kim
3. يُنَجِّيكُمْ (YNCYKM) = yuneccīkum : sizi kurtarıyor
4. مِنْ (MN) = min : -ndan
5. ظُلُمَاتِ (ƵLMET) = Zulumāti : karanlıkları-
6. الْبَرِّ (ELBR) = l-berri : karanın
7. وَالْبَحْرِ (WELBḪR) = velbeHri : ve denizin
8. تَدْعُونَهُ (TD̃AWNH) = ted'ǔnehu : O'na yakardığınızda
9. تَضَرُّعًا (TŽRAE) = teDerruǎn : gizli olarak
10. وَخُفْيَةً (WḢFYT) = ve ḣufyeten : ve açık olarak
11. لَئِنْ (LÙN) = lein : eğer
12. أَنْجَانَا (ÊNCENE) = encānā : bizi kurtarırsa
13. مِنْ (MN) = min :
14. هَٰذِهِ (HZ̃H) = hāƶihi : bundan
15. لَنَكُونَنَّ (LNKWNN) = lenekūnenne : elbette olacağız
16. مِنَ (MN) = mine : -den
17. الشَّاكِرِينَ (ELŞEKRYN) = ş-şākirīne : şükredenler-
de ki | kim | sizi kurtarıyor | -ndan | karanlıkları- | karanın | ve denizin | O'na yakardığınızda | gizli olarak | ve açık olarak | eğer | bizi kurtarırsa | | bundan | elbette olacağız | -den | şükredenler- |

[GWL] [] [NCW] [] [ƵLM] [BRR] [BḪR] [D̃AW] [ŽRA] [ḢFY] [] [NCW] [] [] [KWN] [] [ŞKR]
GL MN YNCYKM MN ƵLMET ELBR WELBḪR TD̃AWNH TŽRAE WḢFYT LÙN ÊNCENE MN HZ̃H LNKWNN MN ELŞEKRYN

ḳul men yuneccīkum min Zulumāti l-berri velbeHri ted'ǔnehu teDerruǎn ve ḣufyeten lein encānā min hāƶihi lenekūnenne mine ş-şākirīne
قل من ينجيكم من ظلمات البر والبحر تدعونه تضرعا وخفية لئن أنجانا من هذه لنكونن من الشاكرين

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
قل ق و ل | GWL GL ḳul de ki Say,
من | MN men kim """Who"
ينجيكم ن ج و | NCW YNCYKM yuneccīkum sizi kurtarıyor saves you
من | MN min -ndan from
ظلمات ظ ل م | ƵLM ƵLMET Zulumāti karanlıkları- darkness[es]
البر ب ر ر | BRR ELBR l-berri karanın (of) the land
والبحر ب ح ر | BḪR WELBḪR velbeHri ve denizin and the sea,
تدعونه د ع و | D̃AW TD̃AWNH ted'ǔnehu O'na yakardığınızda you call Him
تضرعا ض ر ع | ŽRA TŽRAE teDerruǎn gizli olarak humbly
وخفية خ ف ي | ḢFY WḢFYT ve ḣufyeten ve açık olarak and secretly,
لئن | LÙN lein eğer """If"
أنجانا ن ج و | NCW ÊNCENE encānā bizi kurtarırsa He saves us
من | MN min from
هذه | HZ̃H hāƶihi bundan this,
لنكونن ك و ن | KWN LNKWNN lenekūnenne elbette olacağız surely we will be
من | MN mine -den from
الشاكرين ش ك ر | ŞKR ELŞEKRYN ş-şākirīne şükredenler- "the grateful ones."""

6:63 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

de ki | kim | sizi kurtarıyor | -ndan | karanlıkları- | karanın | ve denizin | O'na yakardığınızda | gizli olarak | ve açık olarak | eğer | bizi kurtarırsa | | bundan | elbette olacağız | -den | şükredenler- |

[GWL] [] [NCW] [] [ƵLM] [BRR] [BḪR] [D̃AW] [ŽRA] [ḢFY] [] [NCW] [] [] [KWN] [] [ŞKR]
GL MN YNCYKM MN ƵLMET ELBR WELBḪR TD̃AWNH TŽRAE WḢFYT LÙN ÊNCENE MN HZ̃H LNKWNN MN ELŞEKRYN

ḳul men yuneccīkum min Zulumāti l-berri velbeHri ted'ǔnehu teDerruǎn ve ḣufyeten lein encānā min hāƶihi lenekūnenne mine ş-şākirīne
قل من ينجيكم من ظلمات البر والبحر تدعونه تضرعا وخفية لئن أنجانا من هذه لنكونن من الشاكرين

[ق و ل] [] [ن ج و] [] [ظ ل م] [ب ر ر] [ب ح ر] [د ع و] [ض ر ع] [خ ف ي] [] [ن ج و] [] [] [ك و ن] [] [ش ك ر]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
قل ق و ل | GWL GL ḳul de ki Say,
Gaf,Lam,
100,30,
V – 2nd person masculine singular imperative verb
فعل أمر
من | MN men kim """Who"
Mim,Nun,
40,50,
INTG – interrogative noun
اسم استفهام
ينجيكم ن ج و | NCW YNCYKM yuneccīkum sizi kurtarıyor saves you
Ye,Nun,Cim,Ye,Kef,Mim,
10,50,3,10,20,40,
V – 3rd person masculine singular (form II) imperfect verb
PRON – 2nd person masculine plural object pronoun
فعل مضارع والكاف ضمير متصل في محل نصب مفعول به
من | MN min -ndan from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
ظلمات ظ ل م | ƵLM ƵLMET Zulumāti karanlıkları- darkness[es]
Zı,Lam,Mim,Elif,Te,
900,30,40,1,400,
N – genitive feminine plural noun
اسم مجرور
البر ب ر ر | BRR ELBR l-berri karanın (of) the land
Elif,Lam,Be,Re,
1,30,2,200,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
والبحر ب ح ر | BḪR WELBḪR velbeHri ve denizin and the sea,
Vav,Elif,Lam,Be,Ha,Re,
6,1,30,2,8,200,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – genitive masculine noun
الواو عاطفة
اسم مجرور
تدعونه د ع و | D̃AW TD̃AWNH ted'ǔnehu O'na yakardığınızda you call Him
Te,Dal,Ayn,Vav,Nun,He,
400,4,70,6,50,5,
V – 2nd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
تضرعا ض ر ع | ŽRA TŽRAE teDerruǎn gizli olarak humbly
Te,Dad,Re,Ayn,Elif,
400,800,200,70,1,
N – accusative masculine indefinite (form V) verbal noun
اسم منصوب
وخفية خ ف ي | ḢFY WḢFYT ve ḣufyeten ve açık olarak and secretly,
Vav,Hı,Fe,Ye,Te merbuta,
6,600,80,10,400,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative feminine indefinite noun
الواو عاطفة
اسم منصوب
لئن | LÙN lein eğer """If"
Lam,,Nun,
30,,50,
EMPH – emphatic prefix lām
COND – conditional particle
اللام لام التوكيد
حرف شرط
أنجانا ن ج و | NCW ÊNCENE encānā bizi kurtarırsa He saves us
,Nun,Cim,Elif,Nun,Elif,
,50,3,1,50,1,
V – 3rd person masculine singular (form IV) perfect verb
PRON – 1st person plural object pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
من | MN min from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
هذه | HZ̃H hāƶihi bundan this,
He,Zel,He,
5,700,5,
DEM – feminine singular demonstrative pronoun
اسم اشارة
لنكونن ك و ن | KWN LNKWNN lenekūnenne elbette olacağız surely we will be
Lam,Nun,Kef,Vav,Nun,Nun,
30,50,20,6,50,50,
EMPH – emphatic prefix lām
V – 1st person plural imperfect verb
EMPH – emphatic suffix nūn
اللام لام التوكيد
فعل مضارع والنون للتوكيد
من | MN mine -den from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
الشاكرين ش ك ر | ŞKR ELŞEKRYN ş-şākirīne şükredenler- "the grateful ones."""
Elif,Lam,Şın,Elif,Kef,Re,Ye,Nun,
1,30,300,1,20,200,10,50,
N – genitive masculine plural active participle
اسم مجرور
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |قُلْ: de ki | مَنْ: kim | يُنَجِّيكُمْ: sizi kurtarıyor | مِنْ: -ndan | ظُلُمَاتِ: karanlıkları- | الْبَرِّ: karanın | وَالْبَحْرِ: ve denizin | تَدْعُونَهُ: O'na yakardığınızda | تَضَرُّعًا: gizli olarak | وَخُفْيَةً: ve açık olarak | لَئِنْ: eğer | أَنْجَانَا: bizi kurtarırsa | مِنْ: | هَٰذِهِ: bundan | لَنَكُونَنَّ: elbette olacağız | مِنَ: -den | الشَّاكِرِينَ: şükredenler- |
Kırık Meal (Harekesiz) : |قل GL de ki | من MN kim | ينجيكم YNCYKM sizi kurtarıyor | من MN -ndan | ظلمات ƵLMET karanlıkları- | البر ELBR karanın | والبحر WELBḪR ve denizin | تدعونه TD̃AWNH O'na yakardığınızda | تضرعا TŽRAE gizli olarak | وخفية WḢFYT ve açık olarak | لئن LÙN eğer | أنجانا ÊNCENE bizi kurtarırsa | من MN | هذه HZ̃H bundan | لنكونن LNKWNN elbette olacağız | من MN -den | الشاكرين ELŞEKRYN şükredenler- |
Kırık Meal (Okunuş) : |ḳul: de ki | men: kim | yuneccīkum: sizi kurtarıyor | min: -ndan | Zulumāti: karanlıkları- | l-berri: karanın | velbeHri: ve denizin | ted'ǔnehu: O'na yakardığınızda | teDerruǎn: gizli olarak | ve ḣufyeten: ve açık olarak | lein: eğer | encānā: bizi kurtarırsa | min: | hāƶihi: bundan | lenekūnenne: elbette olacağız | mine: -den | ş-şākirīne: şükredenler- |
Kırık Meal (Transcript) : |GL: de ki | MN: kim | YNCYKM: sizi kurtarıyor | MN: -ndan | ƵLMET: karanlıkları- | ELBR: karanın | WELBḪR: ve denizin | TD̃AWNH: O'na yakardığınızda | TŽRAE: gizli olarak | WḢFYT: ve açık olarak | LÙN: eğer | ÊNCENE: bizi kurtarırsa | MN: | HZ̃H: bundan | LNKWNN: elbette olacağız | MN: -den | ELŞEKRYN: şükredenler- |
Abdulbaki Gölpınarlı : De ki: Sızlanıp yalvararak gizlice, bizi bundan kurtarırsan şükredenlerden oluruz diye duâ ettiğiniz zaman sizi karanın ve denizin karanlıklarından kurtaran kimdir?
Adem Uğur : De ki: Karanın ve denizin karanlıklarından (tehlikelerinden) sizi kim kurtarır ki? (O zaman) O'na gizli gizli yalvararak "Eğer bizi bundan kurtarırsan andolsun şükredenlerden olacağız" diye dua edersiniz.
Ahmed Hulusi : De ki: "Karanın ve denizin karanlıklarından 'Bizi bundan kurtarırsan, elbette şükredenlerden olacağız' diye boyun büküp, derûnunuzdan O'na dua ettiğinizde, kim sizi kurtarır?"
Ahmet Tekin : 'Karadaki ve denizdeki sıkıntılardan ve korkulardan sizi kim kurtaracak?' de. O zaman O’na, açıktan açığa, gizliden gizliye dua edersiniz: 'Allah bizi bundan kurtarırsa kesinlikle şükredenlerden olacağız' dersiniz.
Ahmet Varol : De ki: ''Eğer bizi şu durumdan kurtarırsa mutlaka şükredenlerden olacağız' diyerek kendisine açıktan ve gizlice yakarışta bulunduğunuz Allah'tan başka sizi karanın ve denizin karanlıklarından kim kurtarır?'
Ali Bulaç : De ki: "Sizi karanın ve denizin karanlıklarından kim kurtarmaktadır ki, siz (açıktan ve) gizliden gizliye ona yalvararak dua etmektesiniz: -Andolsun, bizi bundan kurtarırsan, gerçekten şükredenlerden oluruz."
Ali Fikri Yavuz : (Ey Rasûlüm Mekke’lilere) de ki: “- Karada ve denizde olan karanlıklardan (tehlikelerden) sizi kim kurtarır? O halde iken, gizli ve aşikâr Allah’a şöyle dua edersiniz; “- Andolsun, eğer bizi bu tehkileden kurtarırsan, muhakkak şükredenlerden olacağız.”
Bekir Sadak : De ki: «Kara ve denizin karanliklarindan sizi kim kurtarir? Bundan bizi kurtarirsan sukredenlerden olacagiz diye O'na gizli gizli yalvarir yakarirsiniz.»
Celal Yıldırım : De ki: Sizi kara ve denizin karanlıklarından kim kurtarır ? Yalvara yalvara gizlice Allah'a duâ edersiniz de eğer bizi bundan kurtarırsa herhalde şükredenlerden oluruz (dersiniz).
Diyanet İşleri : De ki: “Sizler, açıktan ve gizlice O’na ‘Eğer bizi bundan kurtarırsa, elbette şükredenlerden olacağız’ diye dua ederken, sizi karanın ve denizin karanlıklarından (tehlikelerinden) kim kurtarır?”
Diyanet İşleri (eski) : De ki: 'Kara ve denizin karanlıklarından sizi kim kurtarır? Bundan bizi kurtarırsan şükredenlerden olacağız diye O'na gizli gizli yalvarır yakarırsınız.'
Diyanet Vakfi : De ki: Karanın ve denizin karanlıklarından (tehlikelerinden) sizi kim kurtarır ki? (O zaman) O'na gizli gizli yalvararak «Eğer bizi bundan kurtarırsan andolsun şükredenlerden olacağız» diye dua edersiniz.
Edip Yüksel : De ki: 'Gizli ve açık olarak 'Bizi bundan kurtarsan şükredenlerden olacağız.' diye O'na yalvardığınızda sizi karanın ve denizin karanlıklarından kim kurtarabilir?'
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : De ki: «Bizi bu tehlikeden kurtarırsa elbette şükredenlerden olacağız» diye gizli ve aşikâr O'na yalvarıp dururken, karanın ve denizin karanlıklarından sizi kim kurtarır?
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : De ki: «Karanın, denizin karanlıklarından, gizliden gizliye yalvara yalvara: «Ahdimiz olsun eğer bizi kurtarırsan, hiç şüphesiz şükredenlerden oluruz.» dediğinizde kim kurtarır sizi?
Elmalılı Hamdi Yazır : De ki kim kurtarır sizi o karanın, denizin zulmetlerinden, gizliden gizliye yalvara yalvara dualar ederek dediğiniz demler: Ahdimiz olsun eğer bizi bundan kurtarırsan şeksiz şüphesiz şakirînden oluruz
Fizilal-il Kuran : De ki; «Sizi karanın ve denizin karanlıklarından kurtaran kimdir? Ki O'na -Eğer bizi bu zor durumdan kurtarırsa kesinlikle şükredenlerden olacağız- diye açıktan ya da gizlice yalvarırsınız.
Gültekin Onan : De ki: Sizi karanın ve denizin karanlıklarından kim kurtarmaktadır ki, siz (açıktan ve) gizliden gizliye ona yalvararak dua etmektesiniz: Andolsun, bizi bundan kurtarırsan, gerçekten şükredenlerden oluruz."
Hakkı Yılmaz : De ki: “Siz, ‘bizi bundan kurtarırsa kesinlikle karşılığını ödeyenlerden olacağız’ diye gizli ve yakararak O'na yalvarıp dururken, karanın ve denizin karanlıklarından sizi kim kurtarır?”
Hasan Basri Çantay : De ki: «Karanın ve denizin karanlıkları içinden sizi kim kurtarıyor ki ona (aşikâr ve) gizli yalvararak (şöyle) düâ edersiniz: Eğer bizi bundan selâmete erdirirsen andolsun şükredenlerden olacağız».
Hayrat Neşriyat : De ki: 'Karanın ve denizin karanlıklarından (tehlikelerinden) sizi kim kurtarır?'(O zaman, sıkıntıdan kıvranarak) açıkça ve gizlice O’na duâ edersiniz: 'Yemîn olsun ki, eğer (Allah) bizi bundan kurtarırsa, mutlaka (kendimizi düzelterek) şükredenlerden olacağız'(dersiniz).
İbni Kesir : De ki: Karanın ve denizlerin karanlıklarından sizi, kim kurtarır? Siz, gizlice O'na yalvarır yakarırsınız. Bizi bundan kurtarırsa; andolsun şükredenlerden olacağız.
İskender Evrenosoğlu : “Sizi karanın ve denizin karanlıklarından kim kurtarır?” de. Gizlice ona yalvararak: “Eğer bizi bundan kurtarırsan biz mutlaka şükredenlerden oluruz.” diye dua edersiniz.
Muhammed Esed : De ki: "Siz, boynunuzu bükerek ve içinizden, 'Eğer O bizi bu (sıkıntı)dan kurtarırsa kesinlikle şükredenlerden olacağız! diye Allaha yalvardığınızda karanın ve denizin kapkara tehlikelerinden sizi koruyacak olan kimdir?"
Ömer Nasuhi Bilmen : De ki: «Sizleri karanın ve denizin karanlıklarından kim kurtarır? O'na alaniyeten ve sırren dua eder de, 'Eğer bizi bundan kurtarırsan elbette bizler şükredenlerden oluruz.' (diye yalvardığınız zaman).»
Ömer Öngüt : De ki: “Karanın ve denizin karanlıklarından sizi kim kurtarır? Halbuki siz: 'Eğer bizi bundan kurtarırsan andolsun ki şükredenlerden olacağız!' diye yalvararak ve gizlice O'na duâ edersiniz. ”
Şaban Piriş : De ki: -Karanın ve denizin karanlıklarından bizi kurtarırsan, elbette şükredenlerden olacağız, diye yalvararak ve gizlice dua ettiğinizde, sizi bundan kim kurtarır?
Suat Yıldırım : De ki: "Siz yalvara yakara, ağlaya sızlaya ve gizlice dualar ederek şöyle dediğiniz demler sizi karanın ve denizin karanlıklarından, tehlikelerinden kim kurtarır?""Eğer bizi bundan kurtarırsa, ahdimiz olsun, kesinlikle şükredenlerden olacağız."
Süleyman Ateş : De ki: "Gizli ve açık olarak: 'Bizi bundan kurtarırsa elbette şükredenlerden olacağız!' diye O'na yalvarıp yakardığınız zaman, karanın ve denizin karanlıklarından sizi kim kurtarıyor?"
Tefhim-ul Kuran : De ki: «Sizi karanın ve denizin karanlıklarından kim kurtarmaktadır ki, siz (açıktan ve) gizliden gizliye ona yalvararak dua etmektesiniz: -Andolsun, bizi bundan kurtarırsan, gerçekten şükredenlerden oluruz.»
Ümit Şimşek : De ki: Karanın ve denizin tehlikelerinden sizi kurtaran kimdir? Siz yalvarır, yakarır, gizlice Ona dua eder ve 'Bizi bundan kurtarırsan şükredenlerden olacağız' dersiniz.
Yaşar Nuri Öztürk : Şunu sor: "Bizi bu durumdan kurtarırsa andolsun şükredenlerden olacağız' diye boyun büküp ürpererek O'na yakardığınızda, karanın ve denizin karanlıklarından sizi kim kurtarıyor?"


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}