» 26 / Su’arâ  Suresi:

Kuran Sırası: 26
İniş Sırası: 47
Suara Suresi = Sairler Suresi
224. ayetinde sairlerden söz edildigi için bu adi almistir.

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"

Ahmed Hulusi Meali
Ta, Siin, Miim.(26:1)
Bunlar apaçık ortada olan BİLGİnin (Sünnetullah'ın) işaretleridir.(26:2)
İman etmiyorlar diye neredeyse kendini helâk edeceksin?(26:3)
Eğer dilesek semâdan üzerlerine bir mucize inzâl ederiz de, zorunlu olarak boyunları bükülüp, hükmü kabul ederler!(26:4)
Ne zaman kendilerine Rahman'dan yeni bir hatırlatma gelse, hep ondan yüz çevirirler.(26:5)
Gerçekten yalanladılar! Alay edegeldikleri şeyin haberleri, kendilerine yakında gelecektir.(26:6)
Görmediler mi arzı ki, orada her cömert çiftten (genetik çifte sarmalından) nice (şeyler) yetiştirip büyüttük?(26:7)
Muhakkak ki bunda bir işaret vardır. . . Onların ekseriyeti (Hakk'a, hakikatlerine) iman etmemişlerdir.(26:8)
Muhakkak ki senin Rabbin "HÛ"; El Aziyz'dir, Er Rahıym'dir.(26:9)
Hani Rabbin Musa'ya: "Zâlimler topluluğuna git!" diye nida etmişti.(26:10)
"Firavun'un halkına. . . Korkup korunmayacaklar mı?"(26:11)
(Musa) dedi ki: "Rabbim, beni yalanlamalarından korkuyorum!"(26:12)
"İçim daralıyor, dilim çözülmüyor, bunun için Harun'a (görev) irsâl et!"(26:13)
"Beni öldürmelerinden korkuyorum; çünkü onların haklı oldukları bir suçum var!"(26:14)
Buyurdu ki: "Hayır, asla!". . . "İkiniz mucizelerimiz - delillerimiz olarak gidiniz. . . Doğrusu biz sizinle BİRlikteyiz, işiticileriz. "(26:15)
"İkiniz Firavun'a gelin ve deyin ki: Muhakkak ki biz Rabb-ül âlemîn'in (Esmâ özellikleriyle âlemdekileri yaratanın) Rasûlüyüz. . . "(26:16)
"İsrailoğullarını bizimle birlikte gönder. "(26:17)
(Fir'avun) dedi ki: '(Biz) seni çocukken içimizde yetiştirmedik mi? Ömrünün nice yıllarını aramızda geçirmedin mi?'(26:18)
"Bir de o fiili işledin! (Firavun'un halkından birini öldürmek). . . Sen nankörlerdensin!"(26:19)
(Musa) dedi ki: "O filli işlediğimde ben ne yaptığımın farkında değildim. "(26:20)
"Bu yüzden de sizden korkumdan firar ettim. . . Rabbim de bana bir hüküm hibe etti ve beni Rasûllerden kıldı. "(26:21)
"Nimetim diye başıma kaktığın şey, İsrailoğullarını köleleştirmen yüzünden oluşan bir olaydır!"(26:22)
Firavun dedi ki: "Peki, Rabb-ül âlemîn nedir?"(26:23)
(Musa) dedi ki: "Semâların, arzın ve ikisi arasında olan şeylerin Rabbi (Esmâ'sından meydana getireni), eğer yakîn ehliyseniz (bilirsiniz)!"(26:24)
(Firavun) etrafında olanlara: "İşitiyor musunuz?" dedi.(26:25)
(Musa) dedi ki: "Sizin de Rabbiniz, önceki atalarınızın da Rabbi. "(26:26)
(Firavun) dedi ki: "Size irsâl olunan bu Rasûlünüz kesinlikle cinnî etki altındadır. " (Rasûllerin birçoğu hakikati dillendirdiğinde, cin etkisi altında olma ithamına maruz kalmıştır. A. H. )(26:27)
(Musa) dedi ki: "Doğu, batı ve ikisi arasındaki her şeyin Rabbi. . . Eğer aklınızı kullanıyorsanız!"(26:28)
(Firavun) dedi ki: "Andolsun ki, eğer benim gayrımı tanrı edinirsen, seni zindana attırırım!"(26:29)
(Musa) dedi ki: "Apaçık bir şey ile (apaçık bir delil olarak) sana gelmişsem de mi?"(26:30)
(Firavun) dedi ki: "Hadi göster bakalım, eğer doğru söyleyenlerden isen?"(26:31)
(Musa da) asasını bıraktı; birden o kesinlikle yılan olarak göründü!(26:32)
(Musa) elini çekip çıkardı (gömleğinden), bakanlar bembeyaz gördü!(26:33)
(Firavun) çevresindeki ileri gelenlerine dedi ki: "Muhakkak ki bu çok bilen bir sihirbaz. . . "(26:34)
"Sihri ile sizi mekânınızdan çıkarmayı diliyor. . . Nedir öneriniz?"(26:35)
Dediler ki: "Onu ve kardeşini alıkoy. . . Şehirlere de haberciler yolla. . . "(26:36)
"Bütün bilgiç sihirbazları sana getirsinler!"(26:37)
Nihayet sihirbazlar belirlenen zamanda, bilinen bir yerde toplandılar.(26:38)
İnsanlara: "Hepiniz toplandınız mı?" denildi.(26:39)
"Eğer galip gelirlerse, muhtemelen biz sihirbazlara tâbi oluruz" (dedi halk).(26:40)
Sihirbazlar geldiklerinde, Firavun'a dediler ki: "Peki biz galip gelirsek, bir kazancımız olacak mı?"(26:41)
(Firavun): "Evet" dedi. . . "Siz o takdirde benim en yakınlarım olacaksınız. "(26:42)
Musa onlara dedi ki: "Atın (ortaya) bakalım elinizdekileri!"(26:43)
Onlar da iplerini ve asalarını attılar ve: "Firavun'un izzetine yemin olsun, galip geleceğiz" dediler.(26:44)
Musa da asasını attı; bir de ne görsünler, o (asa), onların var gösterdiklerini kapıp yutuyor!(26:45)
Bunu gören sihirbazlar, yere kapandılar Musa önünde!(26:46)
Dediler ki: "Âlemlerin Rabbine iman ediyoruz. . . "(26:47)
"Musa'nın ve Harun'un Rabbine!"(26:48)
(Firavun) dedi ki: "Ben size izin vermeden mi Ona iman ettiniz? Kesinlikle O, size sihri öğreten büyüğünüzdür. . . Yakında bileceksiniz. . . Ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama kestirip, kesinlikle hepinizi toptan astıracağım. "(26:49)
(İman eden sihirbazlar da) dediler ki: "Zararı olmaz! Kesinlikle biz Rabbimize (hakikatimize) dönücüleriz. "(26:50)
"Biz ilk iman edenler olarak, Rabbimizin hatalarımızı mağfiret edeceğini umuyoruz. "(26:51)
Musa'ya: "Kullarımı gece oradan götür. . . Siz takip edileceksiniz" diye vahyettik.(26:52)
Firavun, şehirlere haberciler saldı. . .(26:53)
"Bunlar (İsrailoğulları) önemsiz bir azınlıktır!"(26:54)
"Ne var ki bizi öfkelendiriyorlar!"(26:55)
"Doğrusu biz (her şeye) hazırlıklı bir topluluğuz" (dedi Firavun).(26:56)
Bu yüzden onları bağ-bahçelerden ve pınarlardan çıkardık.(26:57)
Hazinelerden, zenginliklerden!(26:58)
İşte böyle. . . (Sonunda) onlara (Firavun hanedanına) İsrailoğullarını vâris kıldık.(26:59)
(Firavun ve ordusu) güneş doğarken onları izlediler.(26:60)
İki topluluk birbirini görünce, Musa'nın çevresindekiler: "Bize yetiştiler" dediler.(26:61)
(Musa) dedi ki: "Hayır! Rabbim benimledir; (kurtuluşun) yolunu gösterecektir!"(26:62)
Musa'ya: "Asan ile denize vur" diye vahyettik. . . (Vurunca) patladı, ikiye yarıldı. . . Sonra her bir yan büyük bir dağ gibi oldu.(26:63)
Diğerlerini de (takip edenleri) oraya yaklaştırdık.(26:64)
Musa'yı ve Onunla beraber olanların hepsini kurtardık.(26:65)
Sonra, ötekilerini suda boğduk.(26:66)
Muhakkak ki bu olayda bir mucize - ders var! Onların çoğunluğu ise buna iman etmiş değillerdir.(26:67)
Muhakkak ki senin Rabbin "HÛ"dur; El Aziyz'dir, Er Rahıym'dir.(26:68)
İbrahim'in haberini de anlat onlara.(26:69)
Hani (İbrahim) babasına ve toplumuna: "Neye kulluk ediyorsunuz?" demişti.(26:70)
Dediler ki: "Putlara kulluk ederiz, hep onlarla meşgulüz. "(26:71)
(İbrahim) dedi ki: "Dua ettiğinizde sizi işitirler mi?"(26:72)
"Yahut size fayda sağlıyor ya da zarar veriyorlar mı?"(26:73)
Dediler ki: "Hayır! Fakat atalarımızı bunu uygular bulduk (biz de taklit ediyoruz onları)!"(26:74)
(İbrahim) dedi ki: "Bir düşünün! Neye kulluk ediyorsunuz. . . "(26:75)
"Siz ve geçmişteki atalarınız!"(26:76)
"Kesinlikle onlar benim düşmanımdır. . . Sadece Rabb-ül âlemîn. . . "(26:77)
"Ki O, beni yarattı. . . O bana hidâyet eder. "(26:78)
"Ki O, beni yedirip doyurur ve içirir. "(26:79)
"Hastalandığımda, O'dur bana şifa veren. "(26:80)
"Ki O, beni öldüren, sonra dirilten. "(26:81)
"Ki O, Din hükümleri sürecinde hatalarımı mağfiret edeceğini umduğum. "(26:82)
"Rabbim, bana bir hüküm hibe et ve beni sâlihlere dâhil et!"(26:83)
"Arkamdan geleceklere de hakikati iletmemi sağla!"(26:84)
"Beni nimetler cennetinin vârislerinden kıl!"(26:85)
"Babamı mağfiret et! Muhakkak ki o, doğru inançtan sapanlardandı!"(26:86)
"Bâ's sürecinde beni rezil - rüsva etme!"(26:87)
"O süreçte zenginlik de fayda vermez, oğullar da (fayda vermez). "(26:88)
"Sadece, Allâh'a kalb-i selîm (şuurunda hakikat açığa çıkmış olan) ile gelmiş kimse müstesna!"(26:89)
Korunmuşlara cennet (yaşantısı) yaklaştırılmıştır.(26:90)
Hakikatten sapanlar içinse; cehennem önlerine getirilmiştir!(26:91)
Onlara: "Nerede tapındığınız şeyler?" denildi.(26:92)
"Allâh dûnunda tapındıklarınız. . . Size yardım ediyorlar mı? Yahut kendilerine bir yardımları dokunur mu?"(26:93)
Onlar (taptıklarınız) ve hakikatinden sapıp putlara tapanlar, onun içinde (cehennemde) tepetaklak yüzüstü yere çarpılmıştır!(26:94)
İblis'in orduları da toptan (oraya atılmıştır).(26:95)
Onlar orada tartışarak dediler ki:(26:96)
"Tallahi, kesinlikle apaçık bir sapkınlık içinde imişiz!"(26:97)
"Hani sizi Rabb-ül âlemîn ile eşit kılmıştık. "(26:98)
"Bizi ancak o suçlular (hakikati inkâr edenler) saptırdı. "(26:99)
"Şefaatçimiz de yok. "(26:100)
"Güveneceğimiz bir dostumuz da yok. "(26:101)
"Keşke geri dönebilsek de (hakikate) iman etmenin getirisini elde etsek. "(26:102)
Muhakkak ki bu olayda bir ders vardır. . . Onların çoğunluğu (hakikatlerine) iman etmiş değillerdir.(26:103)
Kesinlikle Rabbin "HÛ"; El Aziyz'dir, Er Rahıym'dir.(26:104)
Nuh toplumu da Rasûlleri yalanladı.(26:105)
Hani kardeşleri Nuh onlara dedi ki: "Korkup sakınmaz mısınız?"(26:106)
"Kesinlikle sizin için güvenilir bir Rasûlüm. "(26:107)
"O hâlde Allâh'tan (kesinlikle yaptıklarınızın sonucunu yaşatacağı için) korunun ve bana itaat edin!"(26:108)
"Bunun için sizden bir karşılık istemiyorum. . . Çalışmamın karşılığını yaşatacak olan sadece Rabb-ül âlemîn'dir!"(26:109)
Dediler ki: "En alt tabaka sana tâbi oluyor iken, sana iman eder miyiz hiç?"(26:111)
(Nuh) dedi ki: "Onların yaptıkları konusunda bilgim yok. . . "(26:112)
"Onların yaptıklarının sonucu, Rabbimin bileceği iştir. . . Olayın şuuruna varsaydınız!"(26:113)
"Ben iman edenleri uzaklaştırıcı değilim!"(26:114)
"Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım!"(26:115)
Dediler ki: "Andolsun ki ey Nuh, eğer vazgeçmezsen kesinlikle taşlanarak öldürüleceksin!"(26:116)
(Nuh) dedi ki: "Rabbim. . . Halkım kesinkes beni yalanladı!"(26:117)
"Benimle onların arasını aç ki (lâyıklarını bulsunlar; Rasûl aralarında yaşarken azap gelmez); beni ve iman edenlerden benimle beraber olanları kurtar. "(26:118)
Biz de Onu ve Onunla beraber olan kimselerle dolu gemiyle, onları kurtardık.(26:119)
Sonra, onların ardında kalanları suda boğduk!(26:120)
Muhakkak ki bu olayda bir mucize - ders vardır. . . Ne var ki onların ekseriyeti iman edenler değillerdir!(26:121)
Kesinlikle Rabbindir "HÛ"; El Aziyz'dir, Er Rahıym'dir.(26:122)
Ad (Hud a. s. ın halkı) da Rasûlleri yalanladı.(26:123)
Hani kardeşleri Hud onlara dedi ki: "Korkup sakınmaz mısınız (korunun; takva elde edin!)?"(26:124)
"Şüphesiz ki ben sizin için güvenilir bir Rasûlüm. "(26:125)
"O hâlde Allâh'tan (kesinlikle yaptıklarınızın sonucunu yaşatacağı için) korunun ve bana itaat edin. "(26:126)
"Bunun üzerine sizden bir karşılık istemiyorum. . . Çalışmamın karşılığı sadece Rabb-ül âlemîn'e aittir. "(26:127)
"Siz her tepeye köşkler inşa edip, oyalanıyor musunuz?"(26:128)
"Sonsuz yaşayacakmış gibi kale benzeri evler mi yaptırıyorsunuz?"(26:129)
"Gücünüze dayanarak hakları ortadan kaldırıp, ele geçirdiğinize sahip oluyorsunuz!"(26:130)
"Artık Allâh'tan (kesinlikle yaptıklarınızın sonucunu yaşatacağı için) korunun ve bana itaat edin. "(26:131)
"Bildiğiniz nimetlerle size yardım edenden korunun. "(26:132)
"En'am (kurban edilebilir hayvanlar) ve oğullar verdi. "(26:133)
"Bahçeler, pınarlar. . . "(26:134)
"Doğrusu, çok büyük bir sürecin azabı üzerinizdedir (diye) korkuyorum. "(26:135)
Dediler ki: "İster öğüt ver ister verme; bize birdir!"(26:136)
"Bu eskilerin uydurmasıdır!"(26:137)
"Biz azaba da çarpılmayacağız!"(26:138)
Böylece Onu yalanladılar, biz de onları helâk ettik! Muhakkak ki bu olayda bir mucize - ders vardır! Onların ekseriyeti de iman eden değillerdir.(26:139)
Kesinlikle senin Rabbin'dir "HÛ"; El Aziyz'dir, Er Rahıym'dir.(26:140)
Semud da Rasûlleri yalanladı.(26:141)
Hani kardeşleri Sâlih onlara dedi ki: "Korkup sakınmaz mısınız?"(26:142)
"Ben kesinlikle güveneceğiniz bir Rasûlüm. "(26:143)
"Bunun için sizden bir karşılık istemiyorum. . . Hizmetimin karşılığı yalnızca Rabb-ül âlemîn'e aittir. "(26:145)
"(Ne yaparsanız yapın) hep böyle güvende olacağınızı mı sanıyorsunuz?"(26:146)
"Cennetler (bahçeler) ve pınarlar içinde. . . "(26:147)
"Ekinler ve tomurcuklarıyla hurma ağaçları!"(26:148)
"Hünerli ve keyifli olarak dağlardan evler yontuyorsunuz!"(26:149)
"Yetkisini aşanların emrine itaat etmeyin!"(26:151)
"Ki onlar (yetkilerini aşanlar) dünyada insanları yanlışa yönlendirirler, düzeltici olmazlar. "(26:152)
Dediler ki: "Sen büyülenmişsin (etki altına girmişsin). "(26:153)
"Sen yalnızca bizim benzerimiz bir beşersin (ama kendini farklı sanıyorsun)! Eğer sözünde sadıksan hadi bir mucize göster!"(26:154)
(Sâlih) dedi ki: "Şu (başıboş) dişi deve. . . Onun da bir su içme sırası var, sizin develerinizin de. . . "(26:155)
"(Sakın) ona kötülük yapmayın. (Aksi takdirde) sizi çok güçlü bir sürecin azabı yakalar. "(26:156)
(Uyarıyı dinlemeyip) dişi deveyi vahşice boğazladılar; sonunda da çok pişman oldular.(26:157)
Sonunda o azap onları çarptı! Muhakkak ki bu olayda bir işaret - ders vardır. . . Onların çoğunluğu iman etmemişlerdir!(26:158)
Lût toplumu da Rasûlleri yalanladı.(26:160)
Hani kardeşleri Lût onlara dedi ki: "Korkup sakınmaz mısınız?"(26:161)
"İnsanlardan (dişileri bırakıp) erkeklerle mi yatmak istiyorsunuz?"(26:165)
"Rabbinizin sizin için yarattığı kadınları bırakıyorsunuz! Hayır, siz sınırlarınızı aşan bir topluluksunuz!"(26:166)
Dediler ki: "Andolsun ki ey Lût, eğer (bu söylemlerinden) vazgeçmezsen, kesinlikle (buradan) çıkarılacaksın!"(26:167)
(Lût) dedi ki: "Gerçek şu ki, sizin bu fiillerinizden nefret ediyorum! (Fâile değil, fiile nefret gerçeği vurgulanıyor. A. H. )"(26:168)
"Rabbim, beni ve ehlimi (bunların) yaptıklarından kurtar. "(26:169)
Bunun üzerine Onu ve ehlini toptan kurtardık.(26:170)
Sadece gelmek istemeyen kocakarı (Lût a. s. ın iman etmeyen karısı) hariç!(26:171)
Sonra diğerlerini yerle bir ettik!(26:172)
Onların üzerine öyle bir yağmur yağdırdık ki! Uyarılanların yağmuru ne kötüdür!(26:173)
Muhakkak ki bu olayda da bir işaret - ders vardır. . . Ne var ki onların çoğunluğu iman etmemiştir.(26:174)
Ashab-ı Eyke de (orman halkı, Şuayb a. s. ın kavmi) Rasûlleri yalanladı!(26:176)
Hani Şuayb onlara dedi ki: "Korkup sakınmaz mısınız?"(26:177)
"Ölçmeyi tam yapın. . . Tartıda hile yapıp eksik vermeyin!"(26:181)
"Sağlıklı ölçümleme ile ölçün!"(26:182)
"İnsanların hakkını vermemezlik etmeyin ve düzgün düzeni bozmayın, dünyada taşkınlık yapmayın. "(26:183)
"Sizi ve önceki nesilleri yaratandan (onlara yaptıklarının sonucunu yaşattığı ve size de yaşatacağı için) korunun!"(26:184)
Dediler ki: "Sen yalnızca büyülenmişsin (etki altındasın)!"(26:185)
"Sen bizim gibi bir beşersin! Senin yalancı olduğunu düşünüyoruz!"(26:186)
"Eğer sözünde sadıksan, hadi üzerimize semâdan parçalar düşürt. "(26:187)
(Şuayb) dedi ki: "Rabbim, yaptıklarınızı (yaratan olarak) daha iyi bilir. "(26:188)
Böylece Onu yalanladılar da bu yüzden o kararan günün şiddetli azabı onları yakaladı. . . Muhakkak ki o aziym bir sürecin azabı idi.(26:189)
Muhakkak ki bu olayda da işaret - ders vardır. . . Ne var ki onların çoğunluğu iman etmemiştir!(26:190)
Muhakkak ki O (Kur'ân), Rabb-ül âlemîn'in tenzîlidir (hakikatin olan El Esmâ mertebesinden şuuruna boyutsal iniştir)!(26:192)
Er Ruh-ul Emin (Fuadına yansıyan Esmâ ilmi) Onunla (Cibrîl) indi!(26:193)
Senin kalbine (şuuruna) ki, (bu bilgiye dayalı olarak) uyarıcılardan olasın!(26:194)
Apaçık bir Arapça anlatım diliyle!(26:195)
Şüphesiz ki O (hakikat bilgisi), öncekilerin hikmetli bilgilerinde de vardır.(26:196)
İsrailoğullarının âlimlerinin Onu bilmesi, onlar için bir delil değil midir?(26:197)
Eğer Onu Arapça bilmeyen birine inzâl etseydik;(26:198)
Onu, onlara bildirseydi; gene Ona iman etmezlerdi.(26:199)
İşte Onu, (hakikati inkâr) suçu işleyenlerin akıllarına bu kadar sokarız!(26:200)
Feci azabı görünceye kadar Ona iman etmezler.(26:201)
(Ölüm azabı) onlara, düşünmedikleri bir anda, ansızın gelir! (Ölüm, en büyük azaptır; çünkü kişi ölümü tadarak hakikatini bizzat müşahede eder ve hakikatinin hakkını veremediğini kavrar; artık bunun gereğini yerine getirme imkânı kalmadığını idrak ederek çok büyük bir pişmanlığın azabı içine düşer. A. H. )(26:202)
(O vakit) derler ki: "Bize ek süre tanınır mı ki?"(26:203)
Azabımızın kendilerinde açığa çıkmasını acele mi istiyorlar?(26:204)
Görüyorsun işte. . . Onları senelerce çeşitli nimetlerle zevklendirsek,(26:205)
Sonra, uyarıldıkları başlarına gelse. . .(26:206)
Sahip olduklarıyla yaşadıkları zevkler, onlara hiçbir yarar sağlamaz!(26:207)
Biz, uyarıcıları gelmemiş hiçbir bölge halkını helâk etmedik.(26:208)
(Önce) hatırlatma olur! Biz haksızlık etmeyiz!(26:209)
Onu (Kurân'ı) şeytanlar oluşturmadı!(26:210)
Onların işlevine uymaz! (Zaten) buna yetecek kuvvelere de sahip değillerdir!(26:211)
Muhakkak ki onlar algılama kapasitesinden yoksundurlar!(26:212)
O hâlde Allâh (hakikati ortada iken) yanı sıra tanrı kavramına yönelme! Yoksa azabı yaşayacaklardan olursun!(26:213)
Uyarmaya en yakınlarından başla!(26:214)
İman edenlerden sana tâbi olanları kanadının altına al!(26:215)
Eğer sana âsi olurlar ise de ki: "Ben yaptıklarınızdan berîyim!"(26:216)
(Hakikatin olan Esmâ mertebesine) Aziyz Rahıym'e tevekkül et!(26:217)
Ki O, işlevine kalktığında seni görür. . .(26:218)
Secde edenler içinde yer aldığını da!(26:219)
Muhakkak ki O, "HÛ"; Semi'dir, Aliym'dir.(26:220)
Şeytanların kime indiğini size haber vereyim mi?(26:221)
Kendini aldatan vebal sahibini etkilerler!(26:222)
Kendilerini aldatanlar, (şeytanlara - bilinçteki aldatıcı fikirlere) kulak verirler ve onların ekseriyeti yalancıdırlar.(26:223)
Şairler (şiirlerle duygusallığı tahrik ederek, insanları tanrı edindiklerine tapınmaya yönlendirenler); onlara hakikatten sapanlar tâbi olur.(26:224)
Görmez misin ki onlar hayal - evham dünyalarında yaşarlar!(26:225)
Muhakkak ki onlar yapmayacakları şeyleri söylerler!(26:226)
Ancak (hakikate) iman edenler ve imanın gereğini uygulayanlar, Allâh'ı çok zikredenler ve zulme uğradıktan sonra zafere ulaşanlar müstesna. . . (Nefslerine) zulmedenler, yakında hangi dönüşüme uğrayacaklarını kavrayacaklar (ama iş işten geçmiş olacak)!(26:227)


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{sure_meali.php}