» 26 / Su’arâ  201:

Kuran Sırası: 26
İniş Sırası: 47
Suara Suresi = Sairler Suresi
224. ayetinde sairlerden söz edildigi için bu adi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. لَا (LE) = lā :
2. يُؤْمِنُونَ (YÙMNWN) = yu'minūne : inanmazlar
3. بِهِ (BH) = bihi : ona
4. حَتَّىٰ (ḪT) = Hattā : kadar
5. يَرَوُا (YRWE) = yeravu : görünceye
6. الْعَذَابَ (ELAZ̃EB) = l-ǎƶābe : azabı
7. الْأَلِيمَ (ELÊLYM) = l-elīme : acıklı
| inanmazlar | ona | kadar | görünceye | azabı | acıklı |

[] [EMN] [] [] [REY] [AZ̃B] [ELM]
LE YÙMNWN BH ḪT YRWE ELAZ̃EB ELÊLYM

yu'minūne bihi Hattā yeravu l-ǎƶābe l-elīme
لا يؤمنون به حتى يروا العذاب الأليم

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
لا | LE Not
يؤمنون ا م ن | EMN YÙMNWN yu'minūne inanmazlar they will believe
به | BH bihi ona in it
حتى | ḪT Hattā kadar until
يروا ر ا ي | REY YRWE yeravu görünceye they see
العذاب ع ذ ب | AZ̃B ELAZ̃EB l-ǎƶābe azabı the punishment
الأليم ا ل م | ELM ELÊLYM l-elīme acıklı [the] painful.

26:201 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

| inanmazlar | ona | kadar | görünceye | azabı | acıklı |

[] [EMN] [] [] [REY] [AZ̃B] [ELM]
LE YÙMNWN BH ḪT YRWE ELAZ̃EB ELÊLYM

yu'minūne bihi Hattā yeravu l-ǎƶābe l-elīme
لا يؤمنون به حتى يروا العذاب الأليم

[] [ا م ن] [] [] [ر ا ي] [ع ذ ب] [ا ل م]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
لا | LE Not
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
يؤمنون ا م ن | EMN YÙMNWN yu'minūne inanmazlar they will believe
Ye,,Mim,Nun,Vav,Nun,
10,,40,50,6,50,
V – 3rd person masculine plural (form IV) imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
به | BH bihi ona in it
Be,He,
2,5,
P – prefixed preposition bi
PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun
جار ومجرور
حتى | ḪT Hattā kadar until
Ha,Te,,
8,400,,
P – preposition
حرف جر
يروا ر ا ي | REY YRWE yeravu görünceye they see
Ye,Re,Vav,Elif,
10,200,6,1,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع منصوب والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
العذاب ع ذ ب | AZ̃B ELAZ̃EB l-ǎƶābe azabı the punishment
Elif,Lam,Ayn,Zel,Elif,Be,
1,30,70,700,1,2,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
الأليم ا ل م | ELM ELÊLYM l-elīme acıklı [the] painful.
Elif,Lam,,Lam,Ye,Mim,
1,30,,30,10,40,
ADJ – accusative masculine singular adjective
صفة منصوبة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |لَا: | يُؤْمِنُونَ: inanmazlar | بِهِ: ona | حَتَّىٰ: kadar | يَرَوُا: görünceye | الْعَذَابَ: azabı | الْأَلِيمَ: acıklı |
Kırık Meal (Harekesiz) : |لا LE | يؤمنون YÙMNWN inanmazlar | به BH ona | حتى ḪT kadar | يروا YRWE görünceye | العذاب ELAZ̃EB azabı | الأليم ELÊLYM acıklı |
Kırık Meal (Okunuş) : |: | yu'minūne: inanmazlar | bihi: ona | Hattā: kadar | yeravu: görünceye | l-ǎƶābe: azabı | l-elīme: acıklı |
Kırık Meal (Transcript) : |LE: | YÙMNWN: inanmazlar | BH: ona | ḪT: kadar | YRWE: görünceye | ELAZ̃EB: azabı | ELÊLYM: acıklı |
Abdulbaki Gölpınarlı : Fakat elemli azâbı görmedikçe inanmazlar ona.
Adem Uğur : Onun için, acıklı azabı görünceye kadar ona iman etmezler.
Ahmed Hulusi : Feci azabı görünceye kadar Ona iman etmezler.
Ahmet Tekin : Can yakıp inleten müthiş azâbı görmedikçe onlar Kur’ân’a iman etmeyecekler.
Ahmet Varol : Acıklı azabı görünceye kadar ona iman etmezler.
Ali Bulaç : Onlar, o pek acı azabı görünceye kadar ona inanmazlar.
Ali Fikri Yavuz : O acıklı azabı görecekleri ana kadar, bu Kur’ân’a iman etmezler.
Bekir Sadak : (200-20) 2 Suclularin kalblerine Kuran'i boylece sokariz da, can yakici azabi gormedikce ona inanmazlar. Bu azap onlara haberleri olmadan geliverecektir.
Celal Yıldırım : (200-201) İşte biz onu (=inkâr ve sapıklığı) böylece suçlu günahkârların kalblerine aktarıp soktuk da elem verici azabı görmedikçe mümkün değil ona inanmazlar.
Diyanet İşleri : (201-203) Onlar, farkında olmadan ansızın kendilerine gelecek olan elem dolu azabı görüp de, “Bize mühlet verilmez mi?” demedikçe, ona inanmazlar.
Diyanet İşleri (eski) : (200-202) Suçluların kalblerine Kuran'ı böylece sokarız da, can yakıcı azabı görmedikçe ona inanmazlar. Bu azap onlara haberleri olmadan geliverecektir.
Diyanet Vakfi : (200-201) Onu günahkârların kalplerine böyle soktuk. Onun için, acıklı azabı görünceye kadar ona iman etmezler.
Edip Yüksel : Acı azabı görünceye kadar ona inanmazlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : (200-201) Böylece onu günahkarların kalplerine soktuk. (Okuyup anladılar, ama yine de) acıklı azabı görünceye kadar ona iman etmezler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Onlar acı azabı görecekleri zamana kadar ona iman etmezler
Elmalılı Hamdi Yazır : İyman etmezler ana tâ o elim azâbı görecekleri deme kadar
Fizilal-il Kuran : Onlar acıklı azabı görmedikçe ona inanmazlar.
Gültekin Onan : Onlar, o pek acı azabı görünceye kadar ona inanmazlar.
Hakkı Yılmaz : (200,201) Böylece onu günahkârların kalplerine soktuk. Onlar acıklı azabı görünceye kadar ona iman etmezler.
Hasan Basri Çantay : o pek çetin azâbı görecekleri (âna) kadar onlar (kaabil değil) bu (Kur'ana) inanmazlar.
Hayrat Neşriyat : Elemli bir azâbı görmedikçe ona îmân etmezler.
İbni Kesir : Elim azabı görünceye kadar ona inanmazlar.
İskender Evrenosoğlu : Onlar elîm azabı görmedikçe O'na îmân etmezler (mü'min olmazlar, Allah'a ulaşmayı dilemezlerdi).
Muhammed Esed : o can yakıcı azabı görmedikçe ona inanmayacaklardır.
Ömer Nasuhi Bilmen : O pek acılı azabı görünceye değin ona (Kur'an'a) imân etmezler.
Ömer Öngüt : Onlar o acıklı azabı görünceye kadar ona inanmazlar.
Şaban Piriş : Acı azabı görünceye kadar yine de ona inanmazlar.
Suat Yıldırım : (200-201) İşte aynen bunun gibi, Biz o yalanlamayı suçlu kâfirlerin kalplerine öyle bir soktuk ki, o can yakıcı azaba girmedikçe ona iman etmezler.
Süleyman Ateş : Acı azâbı görünceye kadar da ona inanmazlar.
Tefhim-ul Kuran : Onlar, o pek acıklı azabı görünceye kadar ona inanmazlar.
Ümit Şimşek : Öyle ki, acı azabı görmedikçe iman etmezler.
Yaşar Nuri Öztürk : Acıklı azabı görünceye değin ona inanmazlar.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}