» 26 / Su’arâ  Suresi:

Kuran Sırası: 26
İniş Sırası: 47
Suara Suresi = Sairler Suresi
224. ayetinde sairlerden söz edildigi için bu adi almistir.

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"

Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Ta, Sin, Mim.(26:1)
Bunlar sana o mübin kitabın âyetleri(26:2)
Sen âdetâ kendine kıyacaksın mü'min olmıyacaklar diye(26:3)
Dilersek üzerlerine Semadan bir âyet indiriveririz de ona boyunları eğile kalır(26:4)
Bununla beraber Rahmandan kendilerine yeni bir zikir gelmiyor ki ondan yüz çevirmiş olmasınlar(26:5)
Evet tekzib etmekteler, fakat onlara o istihza ettikleri şeyin müdhiş haberleri gelecek(26:6)
Arza bir bakmadılar da mı? biz onda her hoş çiftten ne kadar bitirmişiz.(26:7)
Şübhesiz ki bunda mutlak bir âyet var, hemde ekserîsi mü'min olmadı(26:8)
Ve şübhesiz ki rabbın o öyle azîz, öyle rahîm(26:9)
Bir vakıt da rabbın, Musaya nidâ buyurdu: git o zalim kavme dedi(26:10)
Fir'avn kavmine, daha sakınmıyacaklar mı?(26:11)
Yarab! dedi: doğrusu ben korkarım ki beni tekzib ederler(26:12)
ve Göğsüm daralır, dilim açılmaz, onun için Harûna da risalet ver(26:13)
Hem onlara üzerinde bir günah var, ondan dolayı korkarım ki hemen beni öldürürler(26:14)
Hayır, buyurdu: haydi ikiniz bir, âyetlerimizle gidin, her halde biz sizinle beraberiz, dinliyoruzdur(26:15)
Haydin Fir'avne varın da deyin: inan biz, rabbülaleminin resulüyüz(26:16)
Beni İsraili bizimle beraber salıver(26:17)
(Kendisine Allah'ın emri tebliğ edilince Firavun) dedi ki: Biz seni çocukken himayemize alıp büyütmedik mi? Hayatının birçok yıllarını aramızda geçirmedin mi?(26:18)
Hem de o yaptığın fi'li yaptın, o halde sen o nankör kâfirlerdensin(26:19)
O vakıt, dedi: o fi'li yaptım şaşkınlardandım(26:20)
Onun üzerine vaktâki sizden korktum, içinizden kaçtım, derken rabbım bana huküm ihsan buyurdu ve beni mürselinden kıldı(26:21)
O başıma kakdığın bir ni'met de Beni İsraili kul, köle edinmiş olmandır.(26:22)
Fir'avn, rabbülâlemin de nedir? dedi(26:23)
Göklerin ve Yerin ve bütün aralarındakilerin rabbı, eğer ehli yakîn iseniz dedi(26:24)
Etrafındakilere dinlemezmisiniz? dedi(26:25)
Rabbınızın ve evvelki atalarınızın rabbı dedi(26:26)
Her halde size gönderilmiş olan resulünüz mutlak mecnun dedi(26:27)
Meşrık ve Mağrıbın ve bütün aralarındakilerin rabbı, eğer siz âkıl iseniz dedi(26:28)
Yemin ederim ki dedi: eğer benden başka bir ilâh tutarsan seni mutlak ve muhakkak zindandakilerden ederim(26:29)
Ya, dedi: sana apaçık isbat edecek bir şey getirdimse de mi?(26:30)
Haydi, dedi: getir onu bakayım sadıklardan isen(26:31)
Bunun üzerine Asasını bırakıverdi, apaçık bir ejderha kesiliverdi(26:32)
Bir de elini çekti çıkardı, o da bakanlara bembeyaz oluverdi(26:33)
Etrafındaki cem'ıyyete bu, dedi: her halde bilgiç bir sihirbaz(26:34)
Sihrile sizi yerinizden çıkarmak istiyor, binaenaleyh ne emredersiniz?(26:35)
Bunu ve kardeşini dediler; eğle, şehirlere de derleyiciler yolla(26:36)
Bütün bilgiç sihirbazları getirsinler(26:37)
Bu suretle ma'lûm bir gün miykat ta'yin olunarak sihirbazlar cemolundu(26:38)
Ve halka siz toplu musunuz denildi(26:39)
Sanırız bizler sihirbazlara tabi' olacağız şayed onlar olursa galibler(26:40)
Derken vaktâ ki sihirbazlar geldiler Firavne elbette: biz galip gelirsek bize mutlak ecir var ya? dediler(26:41)
Evet, dedi: hem siz o vakıt muhakkak mukarrebîndensiniz(26:42)
Mûsâ onlara atın dedi: siz ne atacaksanız(26:43)
Hemen iplerini ve sopalarını ortaya attılar ve Firavnin ızzeti hakkı için elbette biz galibiz, şüphesiz, dediler(26:44)
Mûsâ da Asasını koyuverdi, bir de baktılar ki o, her ne dolap çeviriyorlarsa yutuyor(26:45)
Derhal sihirbazlar secdeye kapandılar(26:46)
«iyman ettik rabbül'âlemîne(26:47)
Musâ ve Hârunun rabbına» dediler(26:48)
Ona, dedi: ben size izin vermeden iyman ettiniz, anlaşıldı ki o size sihri ta'lim eden büyüğünüzmüş, o halde mutlak yakında bileceksiniz, çaresiz ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazına kestireceğim, hem muhakkak hepinizi çarmıha gerdireceğim.(26:49)
Dediler: zararı yok, her halde biz rabbımıza döneceğiz(26:50)
Her halde biz mü'minlerin evveli olduğumuzdan dolayı rabbımızın bize mağfiret buyuracağını ümid ederiz.(26:51)
Hem Musâya şu vahyi yerdik: kullarımı gece yürüt çünkü ta'kıb edileceksiniz(26:52)
Firavn de şehirlere asker toplayıcılar gönderdi(26:53)
Şunlar şübhe yok ki bir şirzimei kaliledirler(26:54)
Fakat hakkımızda çok gayz besliyorlar(26:55)
Biz ise uyanık ihtiyatlı bir cem'ıyyet bulunuyoruz, diyordu(26:56)
Bu suretle bunları bostanlardan, pınarlardan(26:57)
Hazinelerden, ve dilrubâ makamlardan çıkardık(26:58)
Ve onları Beni İsraile miras kıldık(26:59)
Derken arkalarına düştüler Güneş doğmuştu(26:60)
Vaktâ ki iki cem'ıyyet biribirine göründü Musânın eshabı yakalandık dediler(26:61)
Hayır asla, dedi: rabbım muhakkak benimledir, bana yolunu gösterecektir(26:62)
Bunun üzerine Musâya «vur Asan ile denize» diye vahyeyledik, vurunca bir infilak etti her bölük koca bir dağ gibi oluverdi(26:63)
Ötekileri de buraya yanaştırmıştık(26:64)
Musâyı ve maıyyetindekileri tamamen necata çıkardık(26:65)
Sonra da ötekileri gark ettik(26:66)
Şübhesiz bunda mutlak bir âyet var, öyle iken ekserîsi mü'min olmadı(26:67)
Ve şübhesiz ki rabbın o öyle azîz öyle rahîm(26:68)
Onlara İbrahimin kıssasını da oku(26:69)
O bir vakıt babasına ve kavmine: siz neye taparsınız? dedi(26:70)
Bir takım putlara taparız da dediler: onlar sayesinde toplanırız(26:71)
Onlar, dedi: dua ettiğiniz vakıt işidirler mi?(26:72)
Veya size bir menfeat verir yâhud bir zarar ederler mi(26:73)
Yok dediler: atalarımızı bulduk, böyle yapıyorlardı(26:74)
Şimdi, dedi: gördünüz a o sizin ve eski atalarınızın taptıklarınızı(26:75)
(76-77) Hep onlar benim düşmanım ancak o rabbül'âlemîn başka(26:76)
O ki beni yarattı sonra da bana o hidayet eder(26:78)
Ve o ki bana o, yedirir, o içirir,(26:79)
Hastalandığım vakıt da bana o şifa verir(26:80)
Ve o ki beni öldürür, sonra beni yine diriltir(26:81)
Ve o ki ceza günü ben onun günahımı afiv buyurmasını niyaz ederim(26:82)
Yarab, bana bir huküm ıhsan et ve beni sâlihine ilhak buyur(26:83)
Ve bana sonrakiler içinde bir «lisanı sıdık» tahsıys eyle(26:84)
Ve beni naıym cennetinin varislerinden eyle(26:85)
Babama da mağfiret buyur, çünkü o yanlış gidenlerden idi(26:86)
Ve utandırma beni ba's olunacakları gün(26:87)
O gün ki ne mal faide verir ne oğullar,(26:88)
Ancak Allaha selim bir kalb ile varan başka(26:89)
Hem müttekiler için cennet yaklaştırılmış(26:90)
Azgınlar için de Cehennem hortlatılmıştır(26:91)
(92-93) Ve bunlara hani nerede o Allahın gayrıdan taptıklarınız? Nasıl size yardım ediyorlar veya kendilerini kurtarıyorlar mı? denilmekte(26:92)
Ve arkasından hep onlar o Cehennemin içine fırlatılmaktadır(26:94)
(95-96) Ve bütün o İblis orduları onun içinde birbirleriyle çekişirlerken şöyle demektedirler(26:95)
Tallahi biz doğrusu açık bir dalâl içinde imişiz(26:97)
Çünkü sizi rabbül'âlemîn seviyyesinde tutuyorduk(26:98)
Ve bizi hep o mücrimler şaşırtmıştı(26:99)
Bak şimdi bizim için ne şefaatciler var(26:100)
Ne de yakın bir sadîk(26:101)
Bari bizim için geriye bir dönmek olsa idi de mü'minlerden olsa idik(26:102)
Ve şüphesiz ki rabbın o öyle azîz öyle rahîm(26:104)
Nuh kavmı gönderilen Resulleri tekzib etti(26:105)
O vakıt ki kardeşleri Nuh onlara şöyle demişti: siz Allahdan korkmaz mısınız?(26:106)
Haberiniz olsun ben size gönderilmiş bir Resulüm, bir eminim(26:107)
Gelin Allahdan korkun, bana itaat edin(26:108)
Buna karşı ben sizden bir ecir de istemiyorum, benim ecrim ancak rabbül'âlemîne aiddir(26:109)
Gelin Allahdan korkun bana itaat edin(26:110)
A, dediler: hiç biz sana inanır mıyız? Senin ardına hep o erzail düşmüş?(26:111)
Benim ne ılmim olabilir? dedi: onlar ne yapıyorlarmış(26:112)
Sizin şuurunuz olsa onların hısabı ancak rabbıma aiddir(26:113)
Hem ben iyman edenleri koğmaya me'mur değilim(26:114)
Ben ancak açık, bir nezirim(26:115)
And ederiz ki dediler; eğer vazgeçmezsen yâ Nuh! Mutlak ve muhakkak recm edilenlerden olacaksın(26:116)
Yâ rab! dedi: anlaşıldı ki kavmim beni tekzib ettiler(26:117)
Artık benimle onların arasını nasıl ayırd edeceksen et de bana ve beraberimdeki mü'minlere necat ver(26:118)
Bunun üzerine biz de onu ve beraberindekileri o dolu gemide necata çıkardık(26:119)
Sonra da arkasından kalanları garkettik(26:120)
Şübhesiz bunda mutlak bir âyet var öyle iken ekserîsi mü'min olmadı(26:121)
ve şübhesiz ki rabbın, o öyle azîz, öyle rahîm(26:122)
Âd, gönderilen Resulleri tekzib etti(26:123)
O vakıt ki kardeşleri Hûd onlara demişti: siz Allahdan korkmaz mısınız?(26:124)
Haberiniz olsun ki ben size gönderilmiş bir Resulüm, emînim(26:125)
Gelin Allahdan korkun ve bana itaat edin(26:126)
Buna karşı ben sizden bir ecir de istemiyorum. benim ecrim ancak rabbül'âlemîne aiddir(26:127)
Siz her tepeye bir alâmet bina eder eğlenir misiniz?(26:128)
Bir takım masnuat da ediniyorsunuz ki sanki muhalled kalacaksınız(26:129)
Hem tuttuğunuz vakıt merhametsiz, cebbarcasına tutuyorsunuz(26:130)
Artık Allahdan korkun ve bana itaat edin(26:131)
O Allahdan korkun ki size o bildiğiniz şeylere imdad buyurdu(26:132)
En'am, oğullar(26:133)
Cennet gibi bağlar, bahçeler, menba'lar ile size imdad buyurmakta(26:134)
Cidden ben size büyük bir günün azâbından korkuyorum(26:135)
Sen, dediler: ha va'zetmişin ha va'zedenlerden olmamışın bizce müsavidir(26:136)
Bu sırf eskilerin âdeti(26:137)
Biz ta'zib olunmayız(26:138)
Diye onu tekzib ettiler de kendilerini helâk ediverdik. Şübhesiz bunda mutlak bir âyet var, öyle iken ekserîsi mü'min olmadı(26:139)
Ve şübhesiz ki rabbın o, öyle azîz öyle rahîm(26:140)
Semûd gönderilen Resulleri tekzib etti(26:141)
O vakıt ki kardeşleri Salih onlara demişti: Allahdan korkmaz mısınız?(26:142)
Buna karşı ben sizden bir ecir istemiyorum, benim ecrim ancak rabbül'âlemîne aiddir(26:145)
Siz burada emn-ü eman ile bırakılacak mısınız?(26:146)
O Cennetler, pınarlar(26:147)
Lâtıf tal'ı sarkmış hurmalar, ekinler içinde(26:148)
Ki bir de dağlardan keyfli keyfli evler yontuyorsunuz(26:149)
Gelin Allahdan korkun da bana itaat eyleyin(26:150)
İtaat etmeyin o kimselere ki(26:151)
yeryüzünü fesada verirler de islâh etmezler(26:152)
Sen dediler: çok büyülenmişlerdensin(26:153)
Sen bizim gibi bir beşerden başka nesin? Haydi bir âyet getir eğer sadıklardan isen(26:154)
Ha, dedi: işte bir naka ona bir şirb hakkı, size de ma'lûm bir günün şirb hakkı(26:155)
Sakın ona bir kötülükle ilişmeyin ki o yüzden sizi büyük bir günün azâbı yakalar(26:156)
Derken onu vurdular, fakat nâdim oldular(26:157)
Çünkü kendilerini azâb yakalayıverdi şüphesiz bunda mutlak bir âyet var öyle iken ekserîsi mü'min olmadı(26:158)
Ve şüphesiz rabbın o, öyle azîz öyle rahîm(26:159)
Lût kavmı gönderilen Resulleri tekzib etti(26:160)
O vakıt ki kardeşleri Lût onlara demişti: siz Allahdan korkmaz mısınız?(26:161)
Haberiniz olsun ben size gönderilmiş bir Resulüm, eminim(26:162)
Gelin Allahdan korkun da bana itaat edin(26:163)
Âlemîn içinden erkeklere mi gidiyorsunuz?(26:165)
Bırakıyorsunuz da sizin için yarattığı çiftleri? Doğrusu siz insanlıktan çıkmış bir kavimsiniz(26:166)
And ederiz ki dediler vazgeçmezsen ya Lût, mutlak ve muhakkak çıkarılanlardan olacaksın(26:167)
Ben, dedi: doğrusu sizin amelinize buğz edenlerdenim(26:168)
Yâ rabb! Beni ve ehlimi bunların amellerinin şumundan halâs et(26:169)
Biz de onu ve ehlini temamen halâs ettik(26:170)
ancak bir acüze kaldı(26:171)
Sonra geridekileri hep tedmir eyledik(26:172)
Ve üzerlerine öyle bir yağmur yağdırdık ki ne fena idi o münzerin yağmuru(26:173)
Eshabı Eyke gönderilen Resulleri tekzib etti(26:176)
O Vakit ki Şuayb onlara demişti: Siz Allahdan korkmaz mısınız?(26:177)
Buna karşı sizden bir ecir istemiyorum, benim ecrim ancak rabbül'âlemîne aiddir(26:180)
Ölçeği tam ölçün de hak yiyenlerden olmayın(26:181)
Ve doğru terazi ile tartın(26:182)
Halkın eşyalarını değerinden düşürmeyin ve yeryüzünü ihtilâlcılıkla fesada vermeyin(26:183)
O sizi ve sizden evvelki cibilleti yaratan hâlıktan korkun(26:184)
Sen, dediler: muhakkak sihirlilerdensin(26:185)
Sen bizim gibi bir beşerden başka nesin, doğrusu biz seni her halde yalancılardan sanıyoruz(26:186)
Üzerimize Semâdan bir kıt'ayı düşürüver haydi sâdıklardan isen(26:187)
Rabbım a'lemdir, dedi: yaptıklarınıza(26:188)
Hasılı onu tekzib ettiler, kendilerini de o zulle gününün azâbı alıverdi ki o cidden büyük bir günün azâbı idi(26:189)
Şüphesiz bunda mutlak bir âyet var, öyle iken ekserîsi mü'min olmadı(26:190)
Ve şüphesiz ki rabbın o, öyle azîz öyle rahîm(26:191)
Ve hakıkat bu (kur'an) rabbül'âlemînin şübhesiz bir tenzilidir(26:192)
Onu Ruhı emîn indirdi(26:193)
Senin kalbin üzerine ki o münzirlerden olasın(26:194)
Açık parlak bir Arabi lisan ile(26:195)
Hem o şübhesiz evvelkilerin kitablarında da var(26:196)
Onu Beni İsrail ulemasının bilmesi de onlara bir âyet (bir delil) değil mi(26:197)
Eğer onu Arabca bilmiyenlerin birine indirseydik de(26:198)
o kendilerine kıraet etse idi yine iyman etmiyeceklerdi(26:199)
Biz onu mücrimlerin kalblerine öyle sokmuşuzdur.(26:200)
İyman etmezler ana tâ o elim azâbı görecekleri deme kadar(26:201)
Ki geliversin de kendilerine ansızın, hiç farkında değillerken(26:202)
Desinler ki acaba bize bir müsaade edilir mi?(26:203)
Ya şimdi azâbımızı iviyorlar mı?(26:204)
Gördün a artık onlara senelerce zevk ettirsek(26:205)
Sonra kendilerine edilen vaid gelip çatarsa(26:206)
O yaşatıldıkları zevkın kendilerine hiç faidesi olmıyacaktır(26:207)
Maamafih biz hangi memleketi helâk ettikse her halde onu inzar edenler olmuştur(26:208)
İhtar edilmiştir ve biz zulmetmiş değilizdir(26:209)
Ve bunu Şeytanlar indirmedi(26:210)
Bu onlara hem yaraşmaz hem güçleri yetmez?(26:211)
Onlar işitmekten sureti kat'ıyyede azledilmişlerdir(26:212)
Binaenaleyh sakın Allah ile beraber diğer bir ilâha çağırma ki o ta'zib edileceklerden olmıyasın(26:213)
Hem en yakın hısımlarını inzar et(26:214)
Ve sana ittiba' eden mü'minlere kanadını indir(26:215)
Bunun üzerine sana ısyan ederlerse ben sizin amellerinizden beriyim de!(26:216)
Ve o, azîz rahime mütevekkil ol(26:217)
O ki görüyor kıyam ettiğin vakıt seni(26:218)
Ve secdekârlar içinde dolaşmanı(26:219)
Çünkü o öyle semi öyle alîmdir(26:220)
Haber vereyim mi size Şeytanlar kimin üzerine inerler?(26:221)
Vebal yüklenici her bir sahtekâr üzerine inerler(26:222)
Onlar kulak verirler ve ekseri yalan söylerler(26:223)
Şairler, bunların arkasına da çapkınlar, sapkınlar düşer(26:224)
Görmez misin bunlar her vâdide hayran olurlar(26:225)
hem de onlar yapmıyacakları şeyleri söylerler(26:226)
Ancak iyman edip iyi ameller işliyenler ve Allahı çok zikredenler ve kendilerine zulmedildikten sonra öclerini alanlar müstesna, yarın bilecek o zulmedenler hangi ınkılâba münkalib olacaklar(26:227)


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{sure_meali.php}