» 17 / Isrâ  73:

Kuran Sırası: 17
İniş Sırası: 50
Isra Suresi = Gece Yürüyüsü Suresi
Allah’in Hz. Muhammed’i gecenin bir vaktinde ayetlerinden bir kismini göstermek üzere Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksaya yürütmesinde almistir ismini.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَإِنْ (WÎN) = ve in : ve eğer
2. كَادُوا (KED̃WE) = kādū : az daha onlar
3. لَيَفْتِنُونَكَ (LYFTNWNK) = leyeftinūneke : seni kandıracaklardı
4. عَنِ (AN) = ǎni :
5. الَّذِي (ELZ̃Y) = lleƶī :
6. أَوْحَيْنَا (ÊWḪYNE) = evHaynā : vahyettiğimizden
7. إِلَيْكَ (ÎLYK) = ileyke : sana
8. لِتَفْتَرِيَ (LTFTRY) = litefteriye : iftira atman için
9. عَلَيْنَا (ALYNE) = ǎleynā : üstümüze
10. غَيْرَهُ (ĞYRH) = ğayrahu : ondan başkasını
11. وَإِذًا (WÎZ̃E) = ve iƶen : işte o zaman
12. لَاتَّخَذُوكَ (LETḢZ̃WK) = lātteḣaƶūke : seni edinirlerdi
13. خَلِيلًا (ḢLYLE) = ḣalīlen : dost
ve eğer | az daha onlar | seni kandıracaklardı | | | vahyettiğimizden | sana | iftira atman için | üstümüze | ondan başkasını | işte o zaman | seni edinirlerdi | dost |

[] [KWD̃] [FTN] [] [] [WḪY] [] [FRY] [] [ĞYR] [] [EḢZ̃] [ḢLL]
WÎN KED̃WE LYFTNWNK AN ELZ̃Y ÊWḪYNE ÎLYK LTFTRY ALYNE ĞYRH WÎZ̃E LETḢZ̃WK ḢLYLE

ve in kādū leyeftinūneke ǎni lleƶī evHaynā ileyke litefteriye ǎleynā ğayrahu ve iƶen lātteḣaƶūke ḣalīlen
وإن كادوا ليفتنونك عن الذي أوحينا إليك لتفتري علينا غيره وإذا لاتخذوك خليلا

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإن | WÎN ve in ve eğer And indeed,
كادوا ك و د | KWD̃ KED̃WE kādū az daha onlar they were about (to)
ليفتنونك ف ت ن | FTN LYFTNWNK leyeftinūneke seni kandıracaklardı tempt you away
عن | AN ǎni from
الذي | ELZ̃Y lleƶī that which
أوحينا و ح ي | WḪY ÊWḪYNE evHaynā vahyettiğimizden We revealed,
إليك | ÎLYK ileyke sana to you
لتفتري ف ر ي | FRY LTFTRY litefteriye iftira atman için that you invent
علينا | ALYNE ǎleynā üstümüze about Us
غيره غ ي ر | ĞYR ĞYRH ğayrahu ondan başkasını other (than) it.
وإذا | WÎZ̃E ve iƶen işte o zaman And then
لاتخذوك ا خ ذ | EḢZ̃ LETḢZ̃WK lātteḣaƶūke seni edinirlerdi surely they would take you
خليلا خ ل ل | ḢLL ḢLYLE ḣalīlen dost (as) a friend.

17:73 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve eğer | az daha onlar | seni kandıracaklardı | | | vahyettiğimizden | sana | iftira atman için | üstümüze | ondan başkasını | işte o zaman | seni edinirlerdi | dost |

[] [KWD̃] [FTN] [] [] [WḪY] [] [FRY] [] [ĞYR] [] [EḢZ̃] [ḢLL]
WÎN KED̃WE LYFTNWNK AN ELZ̃Y ÊWḪYNE ÎLYK LTFTRY ALYNE ĞYRH WÎZ̃E LETḢZ̃WK ḢLYLE

ve in kādū leyeftinūneke ǎni lleƶī evHaynā ileyke litefteriye ǎleynā ğayrahu ve iƶen lātteḣaƶūke ḣalīlen
وإن كادوا ليفتنونك عن الذي أوحينا إليك لتفتري علينا غيره وإذا لاتخذوك خليلا

[] [ك و د] [ف ت ن] [] [] [و ح ي] [] [ف ر ي] [] [غ ي ر] [] [ا خ ذ ] [خ ل ل]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإن | WÎN ve in ve eğer And indeed,
Vav,,Nun,
6,,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
COND – conditional particle
الواو عاطفة
حرف شرط
كادوا ك و د | KWD̃ KED̃WE kādū az daha onlar they were about (to)
Kef,Elif,Dal,Vav,Elif,
20,1,4,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع اسم «كاد»
ليفتنونك ف ت ن | FTN LYFTNWNK leyeftinūneke seni kandıracaklardı tempt you away
Lam,Ye,Fe,Te,Nun,Vav,Nun,Kef,
30,10,80,400,50,6,50,20,
EMPH – emphatic prefix lām
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 2nd person masculine singular object pronoun
اللام لام التوكيد
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل والكاف ضمير متصل في محل نصب مفعول به
عن | AN ǎni from
Ayn,Nun,
70,50,
P – preposition
حرف جر
الذي | ELZ̃Y lleƶī that which
Elif,Lam,Zel,Ye,
1,30,700,10,
REL – masculine singular relative pronoun
اسم موصول
أوحينا و ح ي | WḪY ÊWḪYNE evHaynā vahyettiğimizden We revealed,
,Vav,Ha,Ye,Nun,Elif,
,6,8,10,50,1,
V – 1st person plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
إليك | ÎLYK ileyke sana to you
,Lam,Ye,Kef,
,30,10,20,
P – preposition
PRON – 2nd person masculine singular object pronoun
جار ومجرور
لتفتري ف ر ي | FRY LTFTRY litefteriye iftira atman için that you invent
Lam,Te,Fe,Te,Re,Ye,
30,400,80,400,200,10,
PRP – prefixed particle of purpose lām
V – 2nd person masculine singular (form VIII) imperfect verb, subjunctive mood
اللام لام التعليل
فعل مضارع منصوب
علينا | ALYNE ǎleynā üstümüze about Us
Ayn,Lam,Ye,Nun,Elif,
70,30,10,50,1,
P – preposition
PRON – 1st person plural object pronoun
جار ومجرور
غيره غ ي ر | ĞYR ĞYRH ğayrahu ondan başkasını other (than) it.
Ğayn,Ye,Re,He,
1000,10,200,5,
N – accusative masculine noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
اسم منصوب والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وإذا | WÎZ̃E ve iƶen işte o zaman And then
Vav,,Zel,Elif,
6,,700,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
SUR – surprise particle
الواو عاطفة
حرف فجاءة
لاتخذوك ا خ ذ | EḢZ̃ LETḢZ̃WK lātteḣaƶūke seni edinirlerdi surely they would take you
Lam,Elif,Te,Hı,Zel,Vav,Kef,
30,1,400,600,700,6,20,
EMPH – emphatic prefix lām
V – 3rd person masculine plural (form VIII) perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 2nd person masculine singular object pronoun
اللام لام التوكيد
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل والكاف ضمير متصل في محل نصب مفعول به
خليلا خ ل ل | ḢLL ḢLYLE ḣalīlen dost (as) a friend.
Hı,Lam,Ye,Lam,Elif,
600,30,10,30,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَإِنْ: ve eğer | كَادُوا: az daha onlar | لَيَفْتِنُونَكَ: seni kandıracaklardı | عَنِ: | الَّذِي: | أَوْحَيْنَا: vahyettiğimizden | إِلَيْكَ: sana | لِتَفْتَرِيَ: iftira atman için | عَلَيْنَا: üstümüze | غَيْرَهُ: ondan başkasını | وَإِذًا: işte o zaman | لَاتَّخَذُوكَ: seni edinirlerdi | خَلِيلًا: dost |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وإن WÎN ve eğer | كادوا KED̃WE az daha onlar | ليفتنونك LYFTNWNK seni kandıracaklardı | عن AN | الذي ELZ̃Y | أوحينا ÊWḪYNE vahyettiğimizden | إليك ÎLYK sana | لتفتري LTFTRY iftira atman için | علينا ALYNE üstümüze | غيره ĞYRH ondan başkasını | وإذا WÎZ̃E işte o zaman | لاتخذوك LETḢZ̃WK seni edinirlerdi | خليلا ḢLYLE dost |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve in: ve eğer | kādū: az daha onlar | leyeftinūneke: seni kandıracaklardı | ǎni: | lleƶī: | evHaynā: vahyettiğimizden | ileyke: sana | litefteriye: iftira atman için | ǎleynā: üstümüze | ğayrahu: ondan başkasını | ve iƶen: işte o zaman | lātteḣaƶūke: seni edinirlerdi | ḣalīlen: dost |
Kırık Meal (Transcript) : |WÎN: ve eğer | KED̃WE: az daha onlar | LYFTNWNK: seni kandıracaklardı | AN: | ELZ̃Y: | ÊWḪYNE: vahyettiğimizden | ÎLYK: sana | LTFTRY: iftira atman için | ALYNE: üstümüze | ĞYRH: ondan başkasını | WÎZ̃E: işte o zaman | LETḢZ̃WK: seni edinirlerdi | ḢLYLE: dost |
Abdulbaki Gölpınarlı : Onlar, sana vahyettiğimizden başka şeyler düzüp bize iftirâ etmen için az kaldı ki seni bile fitneye düşüreceklerdi ve o vakit seni dost edineceklerdi işte.
Adem Uğur : Müşrikler, sana vahyettiğimizden başka bir şeyi yalan yere bize isnat etmen için seni, nerdeyse, sana vahyettiğimizden saptıracaklar ve ancak o takdirde seni candan dost kabul edeceklerdi.
Ahmed Hulusi : Neredeyse seni bile, sana vahyettiğimizin gayrını bizim aleyhimize uydurasın diye, fitneye düşüreceklerdi! (Başarsalardı) işte o takdirde seni dost edinirlerdi!
Ahmet Tekin : Seni sana vahyettiklerimizden ayırarak, vahyimizin dışında, bizim adımıza, gelişigüzel şeyler uydurman konusunda az kalsın büyük bir sıkıntıya sokacaklardı. Bunu başarabilselerdi, kesinlikle seni dost edineceklerdi.
Ahmet Varol : Onlar neredeyse, sana vahyettiğimizden başkasını bize karşı iftira etmen için seni fitneye düşürecek ve o zaman seni dost edineceklerdi.
Ali Bulaç : Onlar neredeyse, sana vahyettiğimizden başkasını bize karşı düzüp uydurman için seni fitneye düşüreceklerdi; o zaman seni dost edineceklerdi.
Ali Fikri Yavuz : Az kalsın seni bile, sana vahy ettiğimizden başkasını bize iftira edesin diye, fitneye düşüreceklerdi ve o takdirde seni dost edineceklerdi. (Bu âyet-i kerime, Sakîf kabilesinin, Hz. Peygamber efendimizden din hükümlerini kendi menfaatlerine uygun olarak değiştirmesini istemeleri üzerine nâzil olmuştur.)
Bekir Sadak : Seni, sana vahyettigimizden ayirip baska bir seyi Bize karsi uydurman icin ugrasirlar. O zaman seni dost edinirler.
Celal Yıldırım : Neredeyse onlar sana vahyettiğimizden başkasını bize karşı uydurman için seni bile fitneye düşürecek ve o takdirde seni samimi bir dost edineceklerdi.
Diyanet İşleri : Onlar, sana vahyettiğimizden başkasını bize karşı uydurman için az kalsın seni ondan şaşırtacaklardı. (Eğer böyle yapabilselerdi) işte o zaman seni dost edinirlerdi.
Diyanet İşleri (eski) : Seni, sana vahyettiğimizden ayırıp başka bir şeyi Bize karşı uydurman için uğraşırlar. O zaman seni dost edinirler.
Diyanet Vakfi : Müşrikler, sana vahyettiğimizden başka bir şeyi yalan yere bize isnat etmen için seni, nerdeyse, sana vahyettiğimizden saptıracaklar ve ancak o takdirde seni candan dost kabul edeceklerdi.
Edip Yüksel : Başka bir şeyi uydurup bize yakıştırman için nerdeyse seni sana vahyettiğimizden ayırıp saptıracaklardı. İşte o zaman seni dost edineceklerdi.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : (Ey Muhammed!) Az kalsın seni bile, sana vahyettiğimizden başkasını bize karşı iftira edesin diye, fitneye düşüreceklerdi ve o takdirde seni dost edineceklerdi.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Az kalsın seni bile, sana vahyettiğimizden başkasını bize karşı iftira edesin diye fitneye düşüreceklerdi ve o takdirde seni dost edineceklerdi.
Elmalılı Hamdi Yazır : Az daha seni bile, sana vahyettiğimizden gayrısını bize karşı iftira edesin diye, fitneye düşüreceklerdi ve o takdirde seni halîl ittihaz edeceklerdi
Fizilal-il Kuran : Ey Muhammed, müşrikler az kalsın seni, indirdiğimiz vahiyden ayırıp adımıza başka sözler uydurmanı sağlıyorlardı, eğer bunu başarabilselerdi, seni dost edineceklerdi.
Gültekin Onan : Onlar neredeyse, sana vahyettiğimizden başkasını bize karşı düzüp uydurman içir seni fitneye düşüreceklerdi; o zaman seni dost edineceklerdi.
Hakkı Yılmaz : Az kalsın onlar seni, sana vahyettiğimizden uzaklaştırarak ondan başkasını Bize dayandırarak söyleyesin diye sana yanlış yaptırıp seni ateşte yakacaklardı. İşte o takdirde seni halil/ iz bırakan bir önder edinirlerdi.
Hasan Basri Çantay : (Akıllarınca) onlar sana vahy etdiğimzden başkasını uydurub bize (atf ve) iftira edesin diye seni bile hemen hemen fitneye düşürecekler, o takdirde seni (candan) dost edineceklerdi.
Hayrat Neşriyat : (Habîbim, yâ Muhammed!) Neredeyse (o müşrikler) seni dahi, sana vahyettiğimizden başkasını bize karşı iftirâ edesin diye, gerçekten fitneye düşüreceklerdi ve(sen onlara uysaydın) o takdirde seni dost edineceklerdi.
İbni Kesir : Onlar; sana vahyettiğimizden ayırıp başka bir şeyi Bize karşı uydurman için, seni fitneye düşürmeye çalışırlar. O zaman, seni dost edineceklerdi.
İskender Evrenosoğlu : Ve neredeyse sana vahyettiğimiz şeyden başkası ile Bize iftira etmen için gerçekten seni fitneye düşürüyorlardı. Ve o taktirde seni mutlaka dost edinirlerdi.
Muhammed Esed : O (Yolunu şaşırmış) kimseler, Bizim adımıza, vahyettiğimizden başka bir şey ortaya atasın diye seni ayartarak, seni vahyettiğimiz (gerçeklerden) uzaklaştırmaya çalışmaktalar; öyle ki, bunu başarabilselerdi seni hemen kendilerine dost edinirlerdi!
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve onlar az kalsın sana vahyettiğimiz şeyden başkasını Bize iftira edesin diye seni fitneye düşüreceklerdi. O zaman seni elbette dost edineceklerdi.
Ömer Öngüt : Neredeyse onlar sana vahyettiğimizden başkasını bize karşı uydurman için akıllarınca seni bile fitneye düşürecek ve o takdirde seni samimi bir dost edineceklerdi.
Şaban Piriş : -Sana vahyettiğimizden başka bir şeyi bizim hakkımızda uydurarak neredeyse seni fitneye düşüreceklerdi. İşte o zaman seni dost edineceklerdi.
Suat Yıldırım : Az kalsın, seni bile sana vahyettiğimizden başka bir şeyi uydurup, Bize mal etmen için akılları sıra kandıracak ve ancak o takdirde seni dost edineceklerdi.
Süleyman Ateş : Az daha onlar, baskı ile seni, sana vahyettiğimizden ayırarak ondan başkasını üstümüze atman için kandıracaklardı. İşte o zaman seni dost edinirlerdi.
Tefhim-ul Kuran : Onlar neredeyse, sana vahyettiğimizden başkasını bize karşı düzüp uydurman için seni fitneye düşüreceklerdi; o zaman da seni dost edineceklerdi.
Ümit Şimşek : Sana vahyettiğimizden başka birşeyi Bize yakıştırman için, akıllarınca seni fitneye düşürecekler ve o zaman seni dost edineceklerdi.
Yaşar Nuri Öztürk : Az kalsın seni, sana vahyettiğimizden uzaklaştırarak ondan gayrısını bize isnat edesin diye fitneye düşüreceklerdi. İşte o takdirde seni dost edinirlerdi.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}