» 17 / Isrâ  90:

Kuran Sırası: 17
İniş Sırası: 50
Isra Suresi = Gece Yürüyüsü Suresi
Allah’in Hz. Muhammed’i gecenin bir vaktinde ayetlerinden bir kismini göstermek üzere Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksaya yürütmesinde almistir ismini.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَقَالُوا (WGELWE) = ve ḳālū : dediler ki
2. لَنْ (LN) = len :
3. نُؤْمِنَ (NÙMN) = nu'mine : inanmayız
4. لَكَ (LK) = leke : sana
5. حَتَّىٰ (ḪT) = Hattā : kadar
6. تَفْجُرَ (TFCR) = tefcura : fışkırtıncaya
7. لَنَا (LNE) = lenā : bize
8. مِنَ (MN) = mine : -nden
9. الْأَرْضِ (ELÊRŽ) = l-erDi : yeryüzü-
10. يَنْبُوعًا (YNBWAE) = yenbūǎn : bir göze
dediler ki | | inanmayız | sana | kadar | fışkırtıncaya | bize | -nden | yeryüzü- | bir göze |

[GWL] [] [EMN] [] [] [FCR] [] [] [ERŽ] [NBA]
WGELWE LN NÙMN LK ḪT TFCR LNE MN ELÊRŽ YNBWAE

ve ḳālū len nu'mine leke Hattā tefcura lenā mine l-erDi yenbūǎn
وقالوا لن نؤمن لك حتى تفجر لنا من الأرض ينبوعا

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وقالوا ق و ل | GWL WGELWE ve ḳālū dediler ki And they say,
لن | LN len """Never"
نؤمن ا م ن | EMN NÙMN nu'mine inanmayız we will believe
لك | LK leke sana in you
حتى | ḪT Hattā kadar until
تفجر ف ج ر | FCR TFCR tefcura fışkırtıncaya you cause to gush forth
لنا | LNE lenā bize for us
من | MN mine -nden from
الأرض ا ر ض | ERŽ ELÊRŽ l-erDi yeryüzü- the earth
ينبوعا ن ب ع | NBA YNBWAE yenbūǎn bir göze a spring.

17:90 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

dediler ki | | inanmayız | sana | kadar | fışkırtıncaya | bize | -nden | yeryüzü- | bir göze |

[GWL] [] [EMN] [] [] [FCR] [] [] [ERŽ] [NBA]
WGELWE LN NÙMN LK ḪT TFCR LNE MN ELÊRŽ YNBWAE

ve ḳālū len nu'mine leke Hattā tefcura lenā mine l-erDi yenbūǎn
وقالوا لن نؤمن لك حتى تفجر لنا من الأرض ينبوعا

[ق و ل] [] [ا م ن] [] [] [ف ج ر] [] [] [ا ر ض] [ن ب ع]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وقالوا ق و ل | GWL WGELWE ve ḳālū dediler ki And they say,
Vav,Gaf,Elif,Lam,Vav,Elif,
6,100,1,30,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
لن | LN len """Never"
Lam,Nun,
30,50,
NEG – negative particle
حرف نفي
نؤمن ا م ن | EMN NÙMN nu'mine inanmayız we will believe
Nun,,Mim,Nun,
50,,40,50,
V – 1st person plural (form IV) imperfect verb, subjunctive mood
فعل مضارع منصوب
لك | LK leke sana in you
Lam,Kef,
30,20,
P – prefixed preposition lām
PRON – 2nd person masculine singular personal pronoun
جار ومجرور
حتى | ḪT Hattā kadar until
Ha,Te,,
8,400,,
P – preposition
حرف جر
تفجر ف ج ر | FCR TFCR tefcura fışkırtıncaya you cause to gush forth
Te,Fe,Cim,Re,
400,80,3,200,
V – 2nd person masculine singular imperfect verb, subjunctive mood
فعل مضارع منصوب
لنا | LNE lenā bize for us
Lam,Nun,Elif,
30,50,1,
P – prefixed preposition lām
PRON – 1st person plural personal pronoun
جار ومجرور
من | MN mine -nden from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
الأرض ا ر ض | ERŽ ELÊRŽ l-erDi yeryüzü- the earth
Elif,Lam,,Re,Dad,
1,30,,200,800,
"N – genitive feminine noun → Earth"
اسم مجرور
ينبوعا ن ب ع | NBA YNBWAE yenbūǎn bir göze a spring.
Ye,Nun,Be,Vav,Ayn,Elif,
10,50,2,6,70,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَقَالُوا: dediler ki | لَنْ: | نُؤْمِنَ: inanmayız | لَكَ: sana | حَتَّىٰ: kadar | تَفْجُرَ: fışkırtıncaya | لَنَا: bize | مِنَ: -nden | الْأَرْضِ: yeryüzü- | يَنْبُوعًا: bir göze |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وقالوا WGELWE dediler ki | لن LN | نؤمن NÙMN inanmayız | لك LK sana | حتى ḪT kadar | تفجر TFCR fışkırtıncaya | لنا LNE bize | من MN -nden | الأرض ELÊRŽ yeryüzü- | ينبوعا YNBWAE bir göze |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve ḳālū: dediler ki | len: | nu'mine: inanmayız | leke: sana | Hattā: kadar | tefcura: fışkırtıncaya | lenā: bize | mine: -nden | l-erDi: yeryüzü- | yenbūǎn: bir göze |
Kırık Meal (Transcript) : |WGELWE: dediler ki | LN: | NÙMN: inanmayız | LK: sana | ḪT: kadar | TFCR: fışkırtıncaya | LNE: bize | MN: -nden | ELÊRŽ: yeryüzü- | YNBWAE: bir göze |
Abdulbaki Gölpınarlı : Dediler ki: Bize yeryüzünden bir kaynak çıkarıp akıtmadıkça inanmayız sana.
Adem Uğur : Onlar: "Sen, dediler, bizim için yerden bir kaynak fışkırtmadıkça sana asla inanmayacağız."
Ahmed Hulusi : Dediler ki: "Bizim için arzdan bir pınar fışkırtmadıkça sana asla iman etmeyeceğiz. "
Ahmet Tekin : Onlar: 'Sen bizim için, yerden bir kaynak, bir pınar büngüldetmedikçe asla biz sana güvenmeyeceğiz, inanmayacağız' dediler.
Ahmet Varol : Dediler ki: 'Yerden bir kaynak fışkırtmadığın sürece sana inanmayacağız.
Ali Bulaç : Dediler ki: "Bize yerden pınarlar fışkırtmadıkça sana kesinlikle inanmayız."
Ali Fikri Yavuz : (Kur’an’ın belâgat ve azameti karşısında âciz kalan müşrikler şöyle) dediler: “- Biz, sana, asla inanmayız; tâ ki bizim için şu yerden (Mekke’den) bir pınar akıtırsın.
Bekir Sadak : soyle soylediler: «Bize, yerden kaynaklar fiskirtmadikca sana inanmayacagiz",
Celal Yıldırım : (Sapık kâfirler) dediler ki: Mümkün değil sana inanmayız, tâ ki bize yerden kaynak (su) çıkarasın.
Diyanet İşleri : (90-93) Dediler ki: “Yerden bize bir pınar fışkırtmadıkça; yahut senin hurmalardan, üzümlerden oluşan bir bahçen olup, aralarından şarıl şarıl ırmaklar akıtmadıkça; yahut iddia ettiğin gibi, gökyüzünü üzerimize parça parça düşürmedikçe; yahut Allah’ı ve melekleri karşımıza getirmedikçe; yahut altından bir evin olmadıkça; ya da göğe çıkmadıkça sana asla inanmayacağız. Bize gökten okuyacağımız bir kitap indirmedikçe göğe çıktığına da inanacak değiliz.” De ki: “Rabbimi tenzih ederim. Ben ancak resûl olarak gönderilen bir beşerim.”
Diyanet İşleri (eski) : Şöyle söylediler: 'Bize, yerden kaynaklar fışkırtmadıkça sana inanmayacağız',
Diyanet Vakfi : Onlar: «Sen, dediler, bizim için yerden bir kaynak fışkırtmadıkça sana asla inanmayacağız.»
Edip Yüksel : Dediler ki: 'Yerden bize bir kaynak fışkırtmadıkça sana inanmayız.'
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Kâfirler şöyle dediler: «Sen, bizim için yerden suyu kesilmeyen bir kaynak fışkırtmadıkça sana asla inanmayacağız.»
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ve dediler: Biz sana asla inanmayız, ta ki bizim için şu yerden bir pınar akıtasın,
Elmalılı Hamdi Yazır : Ve biz dediler: sana ıhtimali yok inanmayız, tâ ki bizim için şu yerden bir menba' akıtasın
Fizilal-il Kuran : Bunlar dediler ki; «Bize yer altından pınarlar fışkırtmadıkça sana kesinlikle inanmayız.
Gültekin Onan : Dediler ki: "Bize yerden pınarlar fışkırtmadıkça (tefcürelena) sana kesinlikle / asla inanmayız."
Hakkı Yılmaz : (90-93) Ve “Bizim için yerden bir pınar fışkırtmadıkça sana asla inanmayacağız. Yahut senin hurmalardan, üzümlerden oluşan bir bahçen olmalı. Onların aralarında şarıl şarıl ırmaklar akıtmalısın. Yahut iddia ettiğin gibi göğü parçalar hâlinde üzerimize düşürmelisin yahut Allah'ı ve melekleri karşımıza getirmelisin. Yahut senin altın süslemeli bir evin olmalı yahut göğe yükselmelisin. Ancak, senin yükselişine, öğrenip öğreteceğimiz bir kitabı bize indirmene kadar asla inanmayız” dediler. Sen de ki: “Rabbim noksanlıklardan arınıktır. Ben, beşer bir elçiden başka bir şey miyim ki!”
Hasan Basri Çantay : «Biz, dediler, sana kat'iyyen inanmayız. Tâki bizim için şu yerden bir pınar akıtasın».
Hayrat Neşriyat : Ve dediler ki: 'Bize yerden bir pınar fışkırtmadıkça sana aslâ îmân etmeyiz!'
İbni Kesir : Dediler ki: Sen, bize yerden bir kaynak fışkırtıncaya kadar sana asla inanmayacağız.
İskender Evrenosoğlu : Ve dediler ki: “Sen, bize yerden bir memba (pınar) çıkarmadıkça (fışkırtmadıkça) sana asla inanmayız.”
Muhammed Esed : Nitekim, "Ey Muhammed, bize yerden gözeler fışkırtmadıkça sana inanmayacağız" diyorlar,
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve dediler ki: «Biz sana imân etmeyiz. Bize yerden suyu çok bir çeşme akıtıncaya kadar.»
Ömer Öngüt : Dediler ki: “Sen bizim için yerden bir kaynak fışkırtmadıkça sana aslâ inanmayız. ”
Şaban Piriş : -Yerden bize bir pınar fışkırtmadıkça asla sana inanmayacağız, demişlerdi.
Suat Yıldırım : Ve "Biz" dediler; "Sana asla inanmayacağız. Ta ki yerden bir pınar akıtasın.
Süleyman Ateş : Dediler ki: "Yerden bize bir göze fışkırtmadıkça sana inanmayız!"
Tefhim-ul Kuran : Dediler ki: «Bize yerden pınarlar fışkırtmadıkça sana kesinlikle inanmayız,»
Ümit Şimşek : Dediler ki: 'Bize yerden bir pınar akıtmadıkça sana inanacak değiliz.
Yaşar Nuri Öztürk : Dediler ki: "Bizim için yerden bir pınar fışkırtmadığın sürece sana asla inanmayacağız!"


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}