Kırık Meal (Transcript) Meali |
|
|SBḪEN: eksiklikten uzaktır | ELZ̃Y: O (Allah) ki | ÊSR: yürüttü | BABD̃H: kulunu | LYLE: gecenin bir vaktinde | MN: | ELMSCD̃: Mescid-i | ELḪREM: Haram'dan | ÎL: | ELMSCD̃: Mescid-i | ELÊGṦ: Aksa'ya | ELZ̃Y: öyle ki | BERKNE: bereketli kıldığımız | ḪWLH: çevresini | LNRYH: kendisine göstermemiz için | MN: bir bölümünü | ËYETNE: ayetlerimizden | ÎNH: gerçekten | HW: O | ELSMYA: işitendir | ELBṦYR: görendir | (17:1) | |
|W ËTYNE: ve biz verdik | MWS: Musa'ya | ELKTEB: Kitabı | WCALNEH: ve onu yaptık | HD̃: bir kılavuz | LBNY: oğullarına | ÎSREÙYL: İsrail | ÊLE: diye | TTḢZ̃WE: edinmeyin | MN: | D̃WNY: benden başka | WKYLE: bir vekil | (17:2) | |
|Z̃RYT: çocukları | MN: kimselerin | ḪMLNE: taşıdığımız | MA: ile beraber | NWḪ: Nuh | ÎNH: doğrusu o | KEN: idi | ABD̃E: bir kul | ŞKWRE: çok şükreden | (17:3) | |
|WGŽYNE: ve şu hükmü verdik | ÎL: | BNY: oğullarına | ÎSREÙYL: İsrail | FY: | ELKTEB: Kitapta | LTFSD̃N: bozgunculuk yapacaksınız | FY: | ELÊRŽ: o ülkede | MRTYN: iki kez | WLTALN: ve çok böbürleneceksiniz | ALWE: büyüklenme ile | KBYRE: kibirli | (17:4) | |
|FÎZ̃E: ne zaman ki | CEÙ: gelince | WAD̃: zamanı | ÊWLEHME: birincisinin | BAS̃NE: gönderdik | ALYKM: üzerinize | ABED̃E: kullarımızı | LNE: bizim | ÊWLY: çok güçlü | BÊS: çok güçlü | ŞD̃YD̃: çok güçlü | FCESWE: (sizi) araştırdılar | ḢLEL: aralarına girip | ELD̃YER: evlerin | WKEN: idi | WAD̃E: bir va'd | MFAWLE: yapılması gereken | (17:5) | |
|S̃M: sonra | RD̃D̃NE: verdik | LKM: size | ELKRT: tekrar | ALYHM: onları yenme imkanı | WÊMD̃D̃NEKM: ve sizi destekledik | BÊMWEL: mallarla | WBNYN: ve oğullarla | WCALNEKM: ve yaptık sizi | ÊKS̃R: daha çok | NFYRE: savaşçılarınızı | (17:6) | |
|ÎN: eğer | ÊḪSNTM: iyilik ederseniz | ÊḪSNTM: iyilik etmiş olursunuz | LÊNFSKM: kendinize | WÎN: ve eğer | ÊSÊTM: kötülük ederseniz | FLHE: o da aleyhinizedir | FÎZ̃E: ne zaman ki | CEÙ: gelince | WAD̃: zamanı | EL ËḢRT: sonuncusunun | LYSWÙWE: kötü duruma soksunlar diye | WCWHKM: yüzlerinizi | WLYD̃ḢLWE: ve girsinler diye | ELMSCD̃: Mescid'e (Kudüs'e) | KME: gibi | D̃ḢLWH: girdikleri | ÊWL: ilk | MRT: kez | WLYTBRWE: ve mahvetsinler diye | ME: şeyleri | ALWE: ele geçirdikleri | TTBYRE: helak ederek | (17:7) | |
|AS: belki | RBKM: Rabbiniz | ÊN: | YRḪMKM: size acır | WÎN: ve eğer | AD̃TM: siz dönerseniz | AD̃NE: biz de döneriz | WCALNE: ve yapmışızdır | CHNM: cehennemi | LLKEFRYN: kafirler için | ḪṦYRE: kuşatıcı | (17:8) | |
|ÎN: gerçekten | HZ̃E: bu | ELGR ËN: Kur'an | YHD̃Y: iletir | LLTY: ki | HY: o | ÊGWM: doğrultur | WYBŞR: ve müjdeler | ELMÙMNYN: mü'minleri | ELZ̃YN: kimseler | YAMLWN: yapan | ELṦELḪET: iyi işler | ÊN: Kİ | LHM: onlara | ÊCRE: bir ecir | KBYRE: büyük | (17:9) | |
|WÊN: ve şüphesiz | ELZ̃YN: kimselere | LE: | YÙMNWN: inanmayan(lara) | BEL ËḢRT: Ahirete | ÊATD̃NE: hazırlamışızdır | LHM: onlara | AZ̃EBE: bir azab | ÊLYME: acıklı | (17:10) | |
|WYD̃A: ve du'a etmektedir | ELÎNSEN: insan | BELŞR: şerre | D̃AEÙH: du'a eder (gibi) | BELḢYR: hayra | WKEN: ve | ELÎNSEN: insan | ACWLE: pek acelecidir | (17:11) | |
|WCALNE: ve biz yaptık | ELLYL: geceyi | WELNHER: ve gündüzü | ËYTYN: iki ayet | FMḪWNE: (sonra) sildik | ËYT: ayetini | ELLYL: gecenin | WCALNE: ve yaptık | ËYT: ayetini | ELNHER: gündüz | MBṦRT: aydınlatıcı | LTBTĞWE: aramanız için | FŽLE: lutfunu | MN: | RBKM: Rabbinizin | WLTALMWE: ve bilmeniz için | AD̃D̃: sayısını | ELSNYN: yılların | WELḪSEB: ve hesabı | WKL: her | ŞYÙ: şeyi | FṦLNEH: anlattık | TFṦYLE: açık açık | (17:12) | |
|WKL: her | ÎNSEN: insanın | ÊLZMNEH: bağladık | ŦEÙRH: kuşunu (kaderini) | FY: | ANGH: boynuna | WNḢRC: ve çıkarırız | LH: onun için | YWM: günü | ELGYEMT: kıyamet | KTEBE: bir Kitap | YLGEH: bulacağı | MNŞWRE: açılmış olarak | (17:13) | |
|EGRÊ: oku | KTEBK: Kitabını | KF: yeter | BNFSK: kendi nefsin | ELYWM: bugün | ALYK: sana | ḪSYBE: hesapçı olarak | (17:14) | |
|MN: kim | EHTD̃: hihayeti seçerse | FÎNME: şüphesiz | YHTD̃Y: seçmiş olur | LNFSH: kendisi için | WMN: ve kim | ŽL: saparsa | FÎNME: şüphesiz | YŽL: sapar | ALYHE: kendi aleyhine | WLE: ve | TZR: taşımaz | WEZRT: hiçbir günahkar | WZR: günah yükünü | ÊḢR: başkasının | WME: ve | KNE: değiliz | MAZ̃BYN: biz azab edecek | ḪT: sürece | NBAS̃: göndermedikçe | RSWLE: elçi | (17:15) | |
|WÎZ̃E: ve zaman | ÊRD̃NE: biz istediğimiz | ÊN: | NHLK: helak etmek | GRYT: bir kenti | ÊMRNE: emrederiz | MTRFYHE: onun varlıklılarına | FFSGWE: kötü işler yaparlar | FYHE: orada | FḪG: böylece gerekli olur | ALYHE: onlara | ELGWL: (azab) karar(ı) | FD̃MRNEHE: biz de orayı yıkarız | TD̃MYRE: darmadağın | (17:16) | |
|WKM: ve nice | ÊHLKNE: helak ettik | MN: | ELGRWN: kuşakları | MN: | BAD̃: sonra | NWḪ: Nuh'dan | WKF: ve yeter | BRBK: Rabbin | BZ̃NWB: günahlarını | ABED̃H: kullarının | ḢBYRE: haber alıcı | BṦYRE: görücü olarak | (17:17) | |
|MN: kim | KEN: ise | YRYD̃: istiyor (dünyayı) | ELAECLT: acele olanı | ACLNE: çabucak veririz | LH: ona | FYHE: orada | ME: kadar | NŞEÙ: dilediğimiz | LMN: kimseye | NRYD̃: istediğimiz | S̃M: sonra | CALNE: (yerini) yaparız | LH: ona | CHNM: cehennem | YṦLEHE: oraya girer | MZ̃MWME: kınanmış olarak | MD̃ḪWRE: ve kovulmuş olarak | (17:18) | |
|WMN: ve kim de | ÊRED̃: isterse | EL ËḢRT: ahireti | WSA: ve çalışırsa | LHE: ona | SAYHE: yaraşır biçimde | WHW: ve o | MÙMN: inanarak | FÊWLÙK: öylelerinin | KEN: | SAYHM: çalışmalarının | MŞKWRE: karşılığı verilir | (17:19) | |
|KLE: hepsine | NMD̃: uzatırız | HÙLEÙ: onlara da | WHÙLEÙ: ve onlara da | MN: -ndan | AŦEÙ: mükafatı- | RBK: Rabbinin | WME: ve | KEN: değildir | AŦEÙ: hediyesi | RBK: Rabbinin | MḪƵWRE: kısıtlanmış | (17:20) | |
|ENƵR: bak | KYF: nasıl | FŽLNE: üstün yaptık | BAŽHM: onların kimini | AL: üzerine | BAŽ: kimi | WLL ËḢRT: elbette ahiret | ÊKBR: daha büyüktür | D̃RCET: dereceler bakımından | WÊKBR: ve daha büyüktür | TFŽYLE: üstünlük bakımından | (17:21) | |
|LE: asla | TCAL: edinme | MA: ile beraber | ELLH: Allah | ÎLHE: bir tanrı | ËḢR: başka | FTGAD̃: sonra oturup kalırsın | MZ̃MWME: kınanmış olarak | MḢZ̃WLE: ve yalnız başına bırakılmış olarak | (17:22) | |
|WGŽ: ve emretti | RBK: Rabbin | ÊLE: | TABD̃WE: tapmamanızı | ÎLE: başkasına | ÎYEH: kendisinden | WBELWELD̃YN: ve anaya babaya | ÎḪSENE: iyilik etmenizi | ÎME: | YBLĞN: ulaşırsa | AND̃K: senin yanında | ELKBR: ihtiyarlık çağına | ÊḪD̃HME: ikisinden birisi | ÊW: yahut | KLEHME: her ikisi | FLE: sakın | TGL: deme | LHME: onlara | ÊF: Öf! | WLE: ve | TNHRHME: onları azarlama | WGL: söyle | LHME: onlara | GWLE: bir söz | KRYME: güzel | (17:23) | |
|WEḢFŽ: ve indir | LHME: onlara | CNEḪ: kanadını | ELZ̃L: küçülme | MN: dolayı | ELRḪMT: acımadan | WGL: ve deki | RB: Rabbim | ERḪMHME: sen de bunlara acı | KME: | RBYENY: beni nasıl yetiştirdilerse | ṦĞYRE: küçükken | (17:24) | |
|RBKM: Rabbiniz | ÊALM: daha iyi bilir | BME: şeyleri | FY: | NFWSKM: içlerinizdeki | ÎN: eğer | TKWNWE: siz olursanız | ṦELḪYN: iyi kişiler | FÎNH: şüphesiz O | KEN: | LLÊWEBYN: tevbe edenleri | ĞFWRE: bağışlayandır | (17:25) | |
|W ËT: ve ver | Z̃E: | ELGRB: akrabaya | ḪGH: hakkını | WELMSKYN: ve yoksula | WEBN: | ELSBYL: ve yolcuya | WLE: (fakat) | TBZ̃R: saçıp savurma | TBZ̃YRE: savurarak | (17:26) | |
|ÎN: çünkü | ELMBZ̃RYN: savurganlar | KENWE: olmuşlardır | ÎḢWEN: kardeşleri | ELŞYEŦYN: şeytanların | WKEN: ve ise | ELŞYŦEN: şeytan | LRBH: Rabbine karşı | KFWRE: çok nankördür | (17:27) | |
|WÎME: ve eğer | TARŽN: yüz çevirecek olursan | ANHM: onlardan | EBTĞEÙ: bekleyerek | RḪMT: bir rahmeti | MN: | RBK: Rabbinden | TRCWHE: umduğun | FGL: bari söyle | LHM: onlara | GWLE: bir söz | MYSWRE: yumuşak | (17:28) | |
|WLE: ve asla | TCAL: yapma | YD̃K: el(ler)ini | MĞLWLT: bağlanmış | ÎL: | ANGK: boynuna | WLE: ve | TBSŦHE: açma | KL: tamamen | ELBSŦ: açarak | FTGAD̃: sonra kalırsın | MLWME: kınanmış | MḪSWRE: hasret içinde | (17:29) | |
|ÎN: şüphesiz | RBK: Rabbin | YBSŦ: açar (bol bol verir) | ELRZG: rızkı | LMN: kimseye | YŞEÙ: dilediği | WYGD̃R: ve kısar | ÎNH: çünkü O | KEN: | BABED̃H: kullarını | ḢBYRE: bilir | BṦYRE: görür | (17:30) | |
|WLE: | TGTLWE: öldürmeyin | ÊWLED̃KM: çocuklarınızı | ḢŞYT: korkusuyla | ÎMLEG: fakirlik | NḪN: biz | NRZGHM: sizi de besliyoruz | WÎYEKM: onları da | ÎN: şüphesiz | GTLHM: onları öldürmek | KEN: | ḢŦÙE: günahtır | KBYRE: büyük | (17:31) | |
|WLE: ve asla | TGRBWE: yaklaşmayın | ELZNE: zinaya | ÎNH: çünkü o | KEN: | FEḪŞT: açık bir kötülüktür | WSEÙ: ve çok kötü | SBYLE: bir yoldur | (17:32) | |
|WLE: ve asla | TGTLWE: öldürmeyin | ELNFS: canı | ELTY: | ḪRM: haram kıldığı | ELLH: Allah'ın | ÎLE: | BELḪG: haksız yere | WMN: ve kim | GTL: öldürülürse | MƵLWME: haksızlıkla | FGD̃: muhakkak | CALNE: vermişizdir | LWLYH: onun velisine | SLŦENE: bir yetki | FLE: fakat | YSRF: aşırı gitmesin | FY: | ELGTL: öldürmede | ÎNH: çünkü | KEN: | MNṦWRE: kendisine yardım edilmiştir | (17:33) | |
|WLE: ve asla | TGRBWE: yaklaşmayın | MEL: malına | ELYTYM: yetimin | ÎLE: dışında | BELTY: | HY: o | ÊḪSN: en güzel tarz | ḪT: kadar | YBLĞ: erginlik çağına | ÊŞD̃H: erişinceye | WÊWFWE: ve yerine getirin | BELAHD̃: ahdi | ÎN: çünkü | ELAHD̃: ahd'den | KEN: | MSÙWLE: sorulacaktır | (17:34) | |
|WÊWFWE: tam yapın | ELKYL: ölçüyü | ÎZ̃E: zaman | KLTM: ölçtüğünüz | WZNWE: tartın | BELGSŦES: terazi ile | ELMSTGYM: doğru | Z̃LK: bu | ḢYR: daha iyidir | WÊḪSN: ve daha güzeldir | TÊWYLE: sonuç bakımından | (17:35) | |
|WLE: ve | TGF: ardına düşme | ME: şeyin | LYS: olmayan | LK: senin | BH: hakkında | ALM: bilgin | ÎN: çünkü | ELSMA: kulak | WELBṦR: ve göz | WELFÙED̃: ve gönül | KL: hepsi | ÊWLÙK: bunların | KEN: | ANH: o(yaptığı)ndan | MSÙWLE: sorumludur | (17:36) | |
|WLE: ve | TMŞ: yürüme | FY: | ELÊRŽ: yeryüzünde | MRḪE: kabara kabara | ÎNK: çünkü sen | LN: | TḢRG: yırtamazsın | ELÊRŽ: yeri | WLN: ve | TBLĞ: erişemezsin | ELCBEL: dağlara | ŦWLE: boyca | (17:37) | |
|KL: hepsi | Z̃LK: bunların | KEN: olandır | SYÙH: kötü | AND̃: katında | RBK: Rabbinin | MKRWHE: hoş görülmeyen şeylerdir | (17:38) | |
|Z̃LK: şunlar | MME: şeyndendir | ÊWḪ: vahyettiği | ÎLYK: sana | RBK: Rabbinin | MN: -ten | ELḪKMT: Hikmet- | WLE: | TCAL: edinme | MA: ile bereber | ELLH: Allah | ÎLHE: tanrı | ËḢR: başka | FTLG: sonra atılırsın | FY: | CHNM: cehenneme | MLWME: kınanmış olarak | MD̃ḪWRE: uzaklaştırılmış olarak | (17:39) | |
|ÊFÊṦFEKM: size seçti, (öyle) mi? | RBKM: Rabbiniz | BELBNYN: oğulları | WETḢZ̃: ve edindi (kendisine) | MN: -den | ELMLEÙKT: melekler- | ÎNES̃E: kadınlar | ÎNKM: gerçekten siz | LTGWLWN: söylüyorsunuz | GWLE: bir söz | AƵYME: büyük (çok tehlikeli) | (17:40) | |
|WLGD̃: andolsun | ṦRFNE: biz türlü biçimlerde anlattık | FY: | HZ̃E: bu | ELGR ËN: Kur'an'da | LYZ̃KRWE: düşünüp anlasınlar diye | WME: fakat (bu) | YZYD̃HM: artırmıyor | ÎLE: başkasını | NFWRE: nefretlerinden | (17:41) | |
|GL: de ki | LW: eğer | KEN: olsaydı | MAH: O'nunla beraber | ËLHT: tanrılar | KME: gibi | YGWLWN: dedikleri | ÎZ̃E: o zaman | LEBTĞWE: onlar da ararlardı | ÎL: | Z̃Y: sahibine | ELARŞ: Arşın | SBYLE: bir yol | (17:42) | |
|SBḪENH: (haşa) münezzehtir O | WTAEL: ve uludur | AME: -nden | YGWLWN: onların dedikleri- | ALWE: yücedir | KBYRE: çok | (17:43) | |
|TSBḪ: tesbih ederler | LH: O'nu | ELSMEWET: gök | ELSBA: yedi | WELÊRŽ: ve yeryüzü | WMN: ve kimseler | FYHN: bunların içindeki | WÎN: ve yoktur | MN: hiçbir | ŞYÙ: şey | ÎLE: | YSBḪ: tesbih etmeyen | BḪMD̃H: hamd ile | WLKN: ama | LE: | TFGHWN: siz anlamazsınız | TSBYḪHM: onların tesbihlerini | ÎNH: şüphesiz O | KEN: | ḪLYME: halimdir | ĞFWRE: çok bağışlayandır | (17:44) | |
|WÎZ̃E: ve zaman | GRÊT: okuduğun | ELGR ËN: Kur'an | CALNE: çekeriz | BYNK: seninle (aranıza) | WBYN: arasına | ELZ̃YN: kimselerin | LE: | YÙMNWN: inanmayan(ların) | BEL ËḢRT: ahirete | ḪCEBE: bir perde | MSTWRE: gizli | (17:45) | |
|WCALNE: ve kılarız (koyarız) | AL: üzerine | GLWBHM: kableri | ÊKNT: kabuklar | ÊN: | YFGHWH: onu anlamalarına engel olacak | WFY: ve | ËZ̃ENHM: kulaklarına | WGRE: bir ağırlık | WÎZ̃E: ve zaman | Z̃KRT: andığın | RBK: Rabbini | FY: | ELGR ËN: Kur'an'da | WḪD̃H: birliğini | WLWE: dönüp | AL: | ÊD̃BERHM: arkalarına | NFWRE: kaçarlar | (17:46) | |
|NḪN: biz | ÊALM: gayet iyi biliyoruz | BME: ne sebeple | YSTMAWN: dinlediklerini | BH: onların | ÎZ̃: | YSTMAWN: dinlerken | ÎLYK: seni | WÎZ̃: ve zaman | HM: onlar | NCW: fısıldaşırken | ÎZ̃: zaman | YGWL: dedikleri | ELƵELMWN: zalimlerin | ÎN: | TTBAWN: siz uymuyorsunuz | ÎLE: başkasına | RCLE: bir adamdan | MSḪWRE: büyülenmiş | (17:47) | |
|ENƵR: bak | KYF: nasıl | ŽRBWE: misaller verdiler | LK: sana | ELÊMS̃EL: bezetmelerle | FŽLWE: şaştılar | FLE: artık bir daha | YSTŦYAWN: bulamazlar | SBYLE: yolu | (17:48) | |
|WGELWE: ve dediler ki | ÊÎZ̃E: mi? | KNE: biz iken | AƵEME: kemikler | WRFETE: ve ufalanmış toprak | ÊÎNE: biz miyiz? | LMBAWS̃WN: diriltilecek | ḢLGE: yaratılışla | CD̃YD̃E: yeni bir | (17:49) | |
|GL: de ki | KWNWE: (ister) olun | ḪCERT: taş | ÊW: veya | ḪD̃YD̃E: demir | (17:50) | |
|ÊW: veya | ḢLGE: yaratık | MME: herhangi bir | YKBR: büyüyen | FY: | ṦD̃WRKM: gönlünüzde | FSYGWLWN: diyecekler ki | MN: kim | YAYD̃NE: bizi tekrar döndürebilir | GL: de ki | ELZ̃Y: | FŦRKM: sizi yaratan | ÊWL: ilk | MRT: defa | FSYNĞŽWN: alaylı alaylı sallayacaklar | ÎLYK: sana | RÙWSHM: başlarını | WYGWLWN: ve diyecekler | MT: Ne zaman? | HW: o | GL: de ki | AS: belki de | ÊN: | YKWN: olabilir | GRYBE: pek yakın | (17:51) | |
|YWM: gün | YD̃AWKM: sizi çağıracağı | FTSTCYBWN: çağrısına uyarsınız | BḪMD̃H: O'na hamdederek | WTƵNWN: ve sanırsınız | ÎN: | LBS̃TM: (dünyada) kalmadınız | ÎLE: dışında | GLYLE: pek az (bir süre) | (17:52) | |
|WGL: ve söyle | LABED̃Y: kullarıma | YGWLWE: söylesinler | ELTY: | HY: o | ÊḪSN: en güzel (sözü) | ÎN: çünkü | ELŞYŦEN: şeytan | YNZĞ: girer | BYNHM: aralarına | ÎN: doğrusu | ELŞYŦEN: şeytan | KEN: | LLÎNSEN: insanın | AD̃WE: düşmanıdır | MBYNE: apaçık | (17:53) | |
|RBKM: Rabbiniz | ÊALM: daha iyi bilir | BKM: sizi | ÎN: eğer | YŞÊ: dilerse | YRḪMKM: size acır | ÊW: veya | ÎN: eğer | YŞÊ: dilerse | YAZ̃BKM: size azabeder | WME: | ÊRSLNEK: biz seni göndermedik | ALYHM: onların üzerine | WKYLE: bir vekil | (17:54) | |
|WRBK: ve Rabbin | ÊALM: daha iyi bilir | BMN: olanları | FY: | ELSMEWET: göklerde | WELÊRŽ: ve yerde | WLGD̃: ve andolsun ki | FŽLNE: biz üstün kıldık | BAŽ: kimini | ELNBYYN: peygamberlerin | AL: üzerine | BAŽ: kimi | W ËTYNE: ve verdik | D̃EWWD̃: Davud'a da | ZBWRE: Zebur'u | (17:55) | |
|GL: de ki | ED̃AWE: yalvarın | ELZ̃YN: | ZAMTM: (tanrı olduğunu) sandığınız şeylere | MN: | D̃WNH: O'ndan başka | FLE: (fakat) | YMLKWN: güçleri yetmez | KŞF: gidermeye | ELŽR: sıkıntıyı | ANKM: sizden | WLE: ve | TḪWYLE: değiştirmeye | (17:56) | |
|ÊWLÙK: onların | ELZ̃YN: kimseler | YD̃AWN: yalvardıkları | YBTĞWN: ararlar | ÎL: | RBHM: Rablerine | ELWSYLT: bir vesile | ÊYHM: hangisi | ÊGRB: en yakın (diye) | WYRCWN: ve umarlar | RḪMTH: O'nun merhametini | WYḢEFWN: ve korkarlar | AZ̃EBH: azabından | ÎN: çünkü | AZ̃EB: azabı | RBK: Rabbinin | KEN: | MḪZ̃WRE: cidden korkunçtur | (17:57) | |
|WÎN: yoktur ki | MN: hiçbir | GRYT: kent | ÎLE: ancak | NḪN: biz | MHLKWHE: onu yok ederiz | GBL: önce | YWM: gününden | ELGYEMT: kıyamet | ÊW: yahut | MAZ̃BWHE: ona azab ederiz | AZ̃EBE: azap ile | ŞD̃YD̃E: şiddetli bir | KEN: | Z̃LK: Bu | FY: | ELKTEB: Kitapta | MSŦWRE: yazılmıştır | (17:58) | |
|WME: ve yoktur | MNANE: bizi alıkoyan | ÊN: | NRSL: göndermekten | BEL ËYET: ayetler (mu'cizeler) | ÎLE: dışında | ÊN: | KZ̃B: yalanlamaları | BHE: (onları) | ELÊWLWN: evvelkilerin | W ËTYNE: ve verdik | S̃MWD̃: Semud'a | ELNEGT: dişi deveyi | MBṦRT: açık bir mu'cize olarak | FƵLMWE: o zulmetmelerine sebeb oldu | BHE: onlara | WME: ve | NRSL: biz göndermeyiz | BEL ËYET: mu'cizeleri | ÎLE: dışında | TḢWYFE: korkutmak | (17:59) | |
|WÎZ̃: bir zaman | GLNE: demiştik | LK: sana | ÎN: şüphesiz | RBK: Rabbin | ÊḪEŦ: kuşatmıştır | BELNES: insanları | WME: | CALNE: biz yapmadık | ELRÙYE: rü'yayı | ELTY: | ÊRYNEK: sana gösterdiğimiz | ÎLE: başka bir şey | FTNT: sınama (aracı) | LLNES: insanlar için | WELŞCRT: ve ağacı | ELMLAWNT: la'netlenmiş | FY: | ELGR ËN: Kur'an'da | WNḢWFHM: biz onları korkutuyoruz | FME: fakat | YZYD̃HM: artırmıyor | ÎLE: başkasını | ŦĞYENE: azgınlıklarından | KBYRE: daha da fazla | (17:60) | |
|WÎZ̃: bir zaman | GLNE: demiştik | LLMLEÙKT: meleklere | ESCD̃WE: secde edin | L ËD̃M: Adem'e | FSCD̃WE: secde ettiler | ÎLE: dışında | ÎBLYS: İblis | GEL: dedi | ÊÊSCD̃: ben mi secde edeceğim? | LMN: kimseye | ḢLGT: yarattığın | ŦYNE: çamur olarak | (17:61) | |
|GEL: dedi | ÊRÊYTK: gördün mü? | HZ̃E: şu | ELZ̃Y: | KRMT: üstün yaptığını | ALY: benden | LÙN: andolsun eğer | ÊḢRTN: beni ertelersen | ÎL: kadar | YWM: gününe | ELGYEMT: kıyamet | LÊḪTNKN: hakimiyetime alacağım | Z̃RYTH: onun zürriyetini | ÎLE: hariç | GLYLE: pek azı | (17:62) | |
|GEL: (Allah) dedi ki | EZ̃HB: git | FMN: kim | TBAK: sana uyarsa | MNHM: onlardan | FÎN: şüphesiz | CHNM: cehennemdir | CZEÙKM: cezanız | CZEÙ: bir ceza | MWFWRE: mükemmel | (17:63) | |
|WESTFZZ: yerinden oynat | MN: kimseyi | ESTŦAT: gücünün yettiği | MNHM: onlardan | BṦWTK: sesinle | WÊCLB: ve yaygarayı bas | ALYHM: onların üzerine | BḢYLK: atlılarınla | WRCLK: ve yayalarınla | WŞERKHM: ve onlara ortak ol | FY: | ELÊMWEL: mallarda | WELÊWLED̃: ve evladlarda | WAD̃HM: ve onlara va'dler yap | WME: | YAD̃HM: onlara va'detmez | ELŞYŦEN: şeytan | ÎLE: başka bir şey | ĞRWRE: aldatıştan | (17:64) | |
|ÎN: şüphesiz | ABED̃Y: benim kullarıma | LYS: yoktur | LK: senin | ALYHM: onların üzerinde | SLŦEN: bir gücün | WKF: ve yeter | BRBK: Rabbin | WKYLE: vekil olarak | (17:65) | |
|RBKM: Rabbiniz | ELZ̃Y: O'dur ki | YZCY: yürütür | LKM: size | ELFLK: gemileri | FY: | ELBḪR: denizde | LTBTĞWE: (payınızı) aramanız için | MN: | FŽLH: lutfundan | ÎNH: doğrsu O | KEN: | BKM: size | RḪYME: çok acır | (17:66) | |
|WÎZ̃E: zaman | MSKM: size dokunduğu | ELŽR: bir sıkıntı | FY: | ELBḪR: denizde | ŽL: kaybolur | MN: | TD̃AWN: bütün yalvardıklarınız | ÎLE: başka | ÎYEH: O'ndan | FLME: fakat (O) | NCEKM: sizi kurtarıp çıkarınca | ÎL: | ELBR: karaya | ÊARŽTM: yine yüz çevirirsiniz | WKEN: gerçekten | ELÎNSEN: insan | KFWRE: nankördür | (17:67) | |
|ÊFÊMNTM: emin misiniz? | ÊN: | YḢSF: batırmayacağından | BKM: sizi | CENB: ters çevirip | ELBR: karayı | ÊW: yahut | YRSL: göndermeyeceğinden | ALYKM: üzerinize | ḪEṦBE: taşlar savuran bir kasırga | S̃M: sonra | LE: | TCD̃WE: bulamazsınız | LKM: kendinize | WKYLE: bir koruyucu | (17:68) | |
|ÊM: yoksa | ÊMNTM: emin misiniz? | ÊN: | YAYD̃KM: sizi gönderip | FYH: oraya | TERT: bir kez daha | ÊḢR: bir kez daha | FYRSL: salarak | ALYKM: üstünüze | GEṦFE: bir fırtına | MN: | ELRYḪ: kırıp geçiren | FYĞRGKM: ve sizi boğmayacağından | BME: dolayı | KFRTM: inkar ettiğinizden | S̃M: O zaman | LE: | TCD̃WE: bulamazsınız | LKM: kendinize | ALYNE: bize karşı | BH: onu | TBYAE: izleyip koruyacak birini | (17:69) | |
|WLGD̃: ve andolsun | KRMNE: biz çok ikram ettik | BNY: oğullarına | ËD̃M: Adem | WḪMLNEHM: ve onları taşıdık | FY: | ELBR: karada | WELBḪR: ve denizde | WRZGNEHM: ve onları besledik | MN: | ELŦYBET: güzel rızıklarla | WFŽLNEHM: ve onları üstün kıldık | AL: üzerine | KS̃YR: bir çoğu | MMN: | ḢLGNE: yarattıklarımızın | TFŽYLE: tam bir üstünlükle | (17:70) | |
|YWM: gün | ND̃AW: çağırdığımız | KL: her | ÊNES: milleti | BÎMEMHM: imamıyla | FMN: kimlerin | ÊWTY: verilirse | KTEBH: Kitabı | BYMYNH: sağından | FÊWLÙK: işte onlar | YGRÙWN: okurlar | KTEBHM: Kitaplarını | WLE: ve | YƵLMWN: haksızlığa uğratılmazlar | FTYLE: en ufak | (17:71) | |
|WMN: ve kimse | KEN: olan | FY: | HZ̃H: şu (dünyada) | ÊAM: kör | FHW: o | FY: | EL ËḢRT: ahirette de | ÊAM: kördür | WÊŽL: ve daha da sapıktır | SBYLE: yolu | (17:72) | |
|WÎN: ve eğer | KED̃WE: az daha onlar | LYFTNWNK: seni kandıracaklardı | AN: | ELZ̃Y: | ÊWḪYNE: vahyettiğimizden | ÎLYK: sana | LTFTRY: iftira atman için | ALYNE: üstümüze | ĞYRH: ondan başkasını | WÎZ̃E: işte o zaman | LETḢZ̃WK: seni edinirlerdi | ḢLYLE: dost | (17:73) | |
|WLWLE: eğer olmasaydık | ÊN: | S̃BTNEK: biz seni sağlamlaştırmış | LGD̃: gerçekten | KD̃T: neredeyse | TRKN: yanaşacaktın | ÎLYHM: onlara | ŞYÙE: | GLYLE: bir parça | (17:74) | |
|ÎZ̃E: o takdirde | LÊZ̃GNEK: sana taddırırdık | ŽAF: kat kat | ELḪYET: hayatı | WŽAF: ve kat kat | ELMMET: ölümü | S̃M: sonra | LE: | TCD̃: bulamazdın | LK: kendine | ALYNE: bize karşı | NṦYRE: bir yardımcı | (17:75) | |
|WÎN: ve | KED̃WE: neredeyse | LYSTFZWNK: seni tedirgin edeceklerdi | MN: | ELÊRŽ: yurdundan | LYḢRCWK: çıkarmak için | MNHE: oradan | WÎZ̃E: o takdirde | LE: | YLBS̃WN: kalamazlar | ḢLEFK: senin ardından | ÎLE: ancak | GLYLE: pek az | (17:76) | |
|SNT: yasası (budur) | MN: kimsenin | GD̃: | ÊRSLNE: gönderdiğimiz | GBLK: senden önce | MN: -den | RSLNE: elçilerimiz- | WLE: ve asla | TCD̃: bulamazsın | LSNTNE: bizim yasamızda | TḪWYLE: bir değişiklik | (17:77) | |
|ÊGM: -doğrul | ELṦLET: SaLâTe/Desteğe- | LD̃LWK: sarkmasından | ELŞMS: güneşin | ÎL: kadar | ĞSG: kararmasına | ELLYL: gecenin | WGR ËN: ve Kur'an'ını da (unutma) | ELFCR: sabahın | ÎN: çünkü | GR ËN: Kur'an | ELFCR: sabah | KEN: | MŞHWD̃E: görülecek şeydir | (17:78) | |
|WMN: bir kısmında | ELLYL: gecenin | FTHCD̃: uyan (teheccüd kıl) | BH: | NEFLT: özgü olarak | LK: sana | AS: umulur ki | ÊN: | YBAS̃K: seni ulaştırır | RBK: Rabbin | MGEME: bir makama | MḪMWD̃E: güzel | (17:79) | |
|WGL: ve de ki | RB: Rabbim | ÊD̃ḢLNY: beni girdir | MD̃ḢL: girdirişiyle | ṦD̃G: doğruluk | WÊḢRCNY: ve beni çıkar | MḢRC: çıkarışiyle | ṦD̃G: doğruluk | WECAL: ve ver | LY: bana | MN: | LD̃NK: katından | SLŦENE: bir güç | NṦYRE: yardımcı | (17:80) | |
|WGL: ve de ki | CEÙ: geldi | ELḪG: Hak | WZHG: ve gitti | ELBEŦL: batıl | ÎN: zaten | ELBEŦL: batıl | KEN: | ZHWGE: yok olmağa mahkumdur | (17:81) | |
|WNNZL: ve biz indiriyoruz | MN: -dan | ELGR ËN: Kur'an- | ME: şeyler | HW: o | ŞFEÙ: şifa (olan) | WRḪMT: ve rahmet | LLMÙMNYN: mü'minlere | WLE: ama (bu) | YZYD̃: artırmaz | ELƵELMYN: zalimlerin | ÎLE: başka bir şey | ḢSERE: ziyanından | (17:82) | |
|WÎZ̃E: ne zaman | ÊNAMNE: ni'met versek | AL: | ELÎNSEN: insana | ÊARŽ: yüz çevirip | WNÊ: döner | BCENBH: yanını | WÎZ̃E: ve ne zaman ki | MSH: ona dokunsa | ELŞR: bir zarar | KEN: | YÙWSE: umutsuzluğa düşer | (17:83) | |
|GL: de ki | KL: herkes | YAML: hareket eder | AL: üzerine | ŞEKLTH: kendi karakteri | FRBKM: Rabbiniz | ÊALM: daha iyi bilir | BMN: kimin | HW: o | ÊHD̃: en doğru | SBYLE: yoldadır | (17:84) | |
|WYSÊLWNK: ve sana sorarlar | AN: -tan | ELRWḪ: ruh- | GL: de ki | ELRWḪ: Ruh | MN: | ÊMR: emrindendir | RBY: Rabbimin | WME: ve | ÊWTYTM: size verilmemiştir | MN: -den | ELALM: ilim- | ÎLE: dışında | GLYLE: pek az bir şey | (17:85) | |
|WLÙN: andolsun eğer | ŞÙNE: biz dilesek | LNZ̃HBN: tamamen gideririz | BELZ̃Y: | ÊWḪYNE: vahyettiğimizi | ÎLYK: sana | S̃M: sonra | LE: | TCD̃: bulamazsın | LK: sana | BH: bu konuda | ALYNE: bize karşı | WKYLE: bir yardımcı | (17:86) | |
|ÎLE: ancak hariç | RḪMT: rahmeti | MN: | RBK: Rabbinin | ÎN: çünkü | FŽLH: O'nun lutfu | KEN: | ALYK: sana olan | KBYRE: cidden büyüktür | (17:87) | |
|GL: de ki | LÙN: andolsun eğer | ECTMAT: toplansalar | ELÎNS: insan(lar) | WELCN: ve cin(ler) | AL: üzere | ÊN: | YÊTWE: getirmek | BMS̃L: bir benzerini | HZ̃E: bu | ELGR ËN: Kur'an'ın | LE: | YÊTWN: getiremezler | BMS̃LH: onun benzerini | WLW: ve eğer | KEN: olsalar | BAŽHM: biri | LBAŽ: diğerine | ƵHYRE: arka (destek) | (17:88) | |
|WLGD̃: ve andolsun | ṦRFNE: biz türlü biçimlerde anlattık | LLNES: insanlara | FY: | HZ̃E: bu | ELGR ËN: Kur'an'da | MN: her | KL: çeşit | MS̃L: misali | FÊB: ama direttiler | ÊKS̃R: çoğu | ELNES: insanlardan | ÎLE: ancak | KFWRE: inkarda | (17:89) | |
|WGELWE: dediler ki | LN: | NÙMN: inanmayız | LK: sana | ḪT: kadar | TFCR: fışkırtıncaya | LNE: bize | MN: -nden | ELÊRŽ: yeryüzü- | YNBWAE: bir göze | (17:90) | |
|ÊW: yahut | TKWN: olmalı | LK: senin | CNT: bir bahçen | MN: -dan | NḢYL: hurmalar- | WANB: ve üzümlerden | FTFCR: fışkırtmalısın | ELÊNHER: ırmaklar | ḢLELHE: aralarından | TFCYRE: gürül gürül | (17:91) | |
|ÊW: yahut | TSGŦ: düşürmelisin | ELSMEÙ: gökten | KME: gibi | ZAMT: zannettiğin | ALYNE: üzerimize | KSFE: parçalar | ÊW: yahut | TÊTY: getirmelisin | BELLH: Allah'ı | WELMLEÙKT: ve melekleri | GBYLE: karşımıza | (17:92) | |
|ÊW: yahut | YKWN: olmalı | LK: senin | BYT: Yapın | MN: | ZḢRF: altından | ÊW: ya da | TRG: çıkmalısın | FY: | ELSMEÙ: göğe | WLN: ama asla | NÙMN: inanmayız | LRGYK: senin (göğe) çıkmana | ḪT: | TNZL: indirmedikçe | ALYNE: üzerimize | KTEBE: bir Kitap | NGRÙH: okuyacağımız | GL: de ki | SBḪEN: şanı yücedir | RBY: Rabbimin | HL: miyim? | KNT: ben | ÎLE: başka bir şey | BŞRE: bir insan(dan) | RSWLE: elçi ol(arak gönderil)en | (17:93) | |
|WME: ve | MNA: alıkoyan şey | ELNES: insanları | ÊN: | YÙMNWE: iman etmekten | ÎZ̃: zaman | CEÙHM: kendilerine geldiği | ELHD̃: hidayet | ÎLE: ancak | ÊN: | GELWE: demeleridir | ÊBAS̃: mı gönderdi? | ELLH: Allah | BŞRE: bir insanı | RSWLE: elçi olarak | (17:94) | |
|GL: de ki | LW: eğer | KEN: olsaydı | FY: | ELÊRŽ: yer yüzünde | MLEÙKT: melekler | YMŞWN: yürüyen | MŦMÙNYN: uslu uslu | LNZLNE: elbette gönderirdik | ALYHM: onlara | MN: -ten | ELSMEÙ: gök- | MLKE: bir meleği | RSWLE: elçi | (17:95) | |
|GL: de ki | KF: yeter | BELLH: Allah | ŞHYD̃E: şahid olarak | BYNY: benimle | WBYNKM: sizin aranızda | ÎNH: şüphesiz O | KEN: | BABED̃H: kullarını | ḢBYRE: haber alır | BṦYRE: görür | (17:96) | |
|WMN: ve kime | YHD̃: hidayet ederse | ELLH: Allah | FHW: işte odur | ELMHTD̃: doğru yolu bulan | WMN: kimi de | YŽLL: sapıklıkta bırakırsa | FLN: artık | TCD̃: bulamazsın | LHM: onlar için | ÊWLYEÙ: veliler | MN: | D̃WNH: O'ndan başka | WNḪŞRHM: ve onları süreriz | YWM: günü | ELGYEMT: kıyamet | AL: üyerine | WCWHHM: yüzleri | AMYE: kör | WBKME: ve dilsiz | WṦME: ve sağır | MÊWEHM: varacakları yer | CHNM: cehennemdir | KLME: her seferinde | ḢBT: (ateş) dindiği | ZD̃NEHM: onlara artırırız | SAYRE: çılgın alevi | (17:97) | |
|Z̃LK: işte budur | CZEÙHM: cezaları | BÊNHM: çünkü onlar | KFRWE: inkar ettiler | B ËYETNE: ayetlerimizi | WGELWE: ve dediler | ÊÎZ̃E: sonra mı? | KNE: biz olduktan | AƵEME: kemikler | WRFETE: ve ufalanmış toprak | ÊÎNE: biz mi? | LMBAWS̃WN: diriltileceğiz | ḢLGE: bir yaratılışla | CD̃YD̃E: yeni | (17:98) | |
|ÊWLM: | YRWE: görmediler mi ki? | ÊN: şüphesiz | ELLH: Allah | ELZ̃Y: | ḢLG: yaratan | ELSMEWET: gökleri | WELÊRŽ: ve yeri | GED̃R: kadirdir | AL: | ÊN: | YḢLG: yaratmağa da | MS̃LHM: kendilerinin benzerini | WCAL: ve koymuştur | LHM: kendileri için | ÊCLE: bir süre | LE: yoktur | RYB: şüphe | FYH: onda | FÊB: ama yapmazlar | ELƵELMWN: zalimler | ÎLE: başka bir şey | KFWRE: inkardan | (17:99) | |
|GL: de ki | LW: eğer | ÊNTM: siz | TMLKWN: sahip olsaydınız | ḢZEÙN: hazinelerine | RḪMT: rahmet | RBY: Rabbimin | ÎZ̃E: o zaman | LÊMSKTM: tutardınız | ḢŞYT: korkarak | ELÎNFEG: harcamaktan | WKEN: gerçekten | ELÎNSEN: insan | GTWRE: çok cimridir | (17:100) | |
|WLGD̃: andolsun | ËTYNE: biz vermiştik | MWS: Musa'ya | TSA: dokuz | ËYET: mu'cize | BYNET: açık açık | FESÊL: sor | BNY: oğullarına | ÎSREÙYL: İsrail | ÎZ̃: zaman | CEÙHM: (Musa) onlara geldiği | FGEL: demişti | LH: ona | FRAWN: Fir'avn | ÎNY: şüphesiz ben | LÊƵNK: sanıyorum ki sen | YE: EY/HEY/AH | MWS: Musa | MSḪWRE: büyülenmişsin | (17:101) | |
|GEL: (Musa) dedi ki | LGD̃: andolsun | ALMT: sen biliyorsun ki | ME: | ÊNZL: indirmez | HÙLEÙ: bunları | ÎLE: başkası | RB: Rabbinden | ELSMEWET: göklerin | WELÊRŽ: ve yerin | BṦEÙR: kanıtlar olarak | WÎNY: şüphesiz ben de | LÊƵNK: seni görüyorum | YE: EY/HEY/AH | FRAWN: Fir'avn | MS̃BWRE: mahvolmuş | (17:102) | |
|FÊRED̃: (Fir'avn) istedi | ÊN: | YSTFZHM: onları sürüp çıkarmak | MN: | ELÊRŽ: o ülkeden | FÊĞRGNEH: biz de onu boğduk | WMN: kimselerle | MAH: yanındaki | CMYAE: toptan | (17:103) | |
|WGLNE: ve dedik | MN: | BAD̃H: onun ardından | LBNY: oğullarına | ÎSREÙYL: İsrail | ESKNWE: oturun | ELÊRŽ: o ülkede | FÎZ̃E: | CEÙ: gelince | WAD̃: zamanı | EL ËḢRT: ahiret | CÙNE: getireceğiz | BKM: hepinizi | LFYFE: bir araya | (17:104) | |
|WBELḪG: ve hak olarak | ÊNZLNEH: biz o(Kur'a)nı indirdik | WBELḪG: ve hak ile | NZL: inmiştir | WME: | ÊRSLNEK: seni göndermedik | ÎLE: dışında | MBŞRE: müjdeleyici olmak | WNZ̃YRE: ve uyarıcı olmak | (17:105) | |
|WGR ËNE: ve Kur'an'ı | FRGNEH: parçalara ayırdık | LTGRÊH: okuman için | AL: | ELNES: insanlara | AL: | MKS̃: ağır ağır | WNZLNEH: ve onu indirdik | TNZYLE: birbiri ardınca | (17:106) | |
|GL: de ki | ËMNWE: siz inanın | BH: ona | ÊW: veya | LE: | TÙMNWE: inanmayın | ÎN: şüphesiz | ELZ̃YN: kimselere | ÊWTWE: verilen(ler) | ELALM: bilgi | MN: | GBLH: daha önce | ÎZ̃E: zaman | YTL: okunduğu | ALYHM: kendilerine | YḢRWN: onlar derhal kapanırlar | LLÊZ̃GEN: çeneleri üstüne | SCD̃E: secdeye | (17:107) | |
|WYGWLWN: ve derler | SBḪEN: şanı yücedir | RBNE: Rabbimizin | ÎN: gerçekten | KEN: | WAD̃: va'di (sözü) | RBNE: Rabbimizin | LMFAWLE: mutlaka yerine getirilir | (17:108) | |
|WYḢRWN: ve kapanırlar | LLÊZ̃GEN: çeneleri üstüne | YBKWN: ağlayarak | WYZYD̃HM: ve onların (Kur'an) artırır | ḢŞWAE: derin saygısını | (17:109) | |
|GL: de ki | ED̃AWE: çağır | ELLH: Allaha | ÊW: veya | ED̃AWE: çağır | ELRḪMN: Rahmana | ÊYE: senin | ME: -şeyler | TD̃AWE: çağırdın- | FLH: Zira onlar/onlarsa | ELÊSMEÙ: nitelikler/esmalar | ELḪSN: güzel | WLE: | TCHR: abartma | BṦLETK: SaLâTın/Desteğin ile | WLE: ve | TḢEFT: hafifsetme | BHE: onunla | WEBTĞ: -bul | BYN: arasını- | Z̃LK: Budur | SBYLE: yolun | (17:110) | |
|WGL: ve de ki | ELḪMD̃: sorumluluk | LLH: Allah'a | ELZ̃Y: | LM: | YTḢZ̃: edinmeyen | WLD̃E: çocuk | WLM: ve | YKN: olmayan | LH: onun | ŞRYK: ortağı | FY: | ELMLK: mülkte | WLM: ve | YKN: (ihtiyacı) olmayan | LH: onun | WLY: yardımcıya | MN: | ELZ̃L: acze düşüp de | WKBRH: ve O'nu yücelt | TKBYRE: tam bir yüceltme ile | (17:111) | |