» 17 / Isrâ  41:

Kuran Sırası: 17
İniş Sırası: 50
Isra Suresi = Gece Yürüyüsü Suresi
Allah’in Hz. Muhammed’i gecenin bir vaktinde ayetlerinden bir kismini göstermek üzere Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksaya yürütmesinde almistir ismini.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَلَقَدْ (WLGD̃) = veleḳad : andolsun
2. صَرَّفْنَا (ṦRFNE) = Sarrafnā : biz türlü biçimlerde anlattık
3. فِي (FY) = fī :
4. هَٰذَا (HZ̃E) = hāƶā : bu
5. الْقُرْانِ (ELGR ËN) = l-ḳurāni : Kur'an'da
6. لِيَذَّكَّرُوا (LYZ̃KRWE) = liyeƶƶekkerū : düşünüp anlasınlar diye
7. وَمَا (WME) = vemā : fakat (bu)
8. يَزِيدُهُمْ (YZYD̃HM) = yezīduhum : artırmıyor
9. إِلَّا (ÎLE) = illā : başkasını
10. نُفُورًا (NFWRE) = nufūran : nefretlerinden
andolsun | biz türlü biçimlerde anlattık | | bu | Kur'an'da | düşünüp anlasınlar diye | fakat (bu) | artırmıyor | başkasını | nefretlerinden |

[] [ṦRF] [] [] [GRE] [Z̃KR] [] [ZYD̃] [] [NFR]
WLGD̃ ṦRFNE FY HZ̃E ELGR ËN LYZ̃KRWE WME YZYD̃HM ÎLE NFWRE

veleḳad Sarrafnā hāƶā l-ḳurāni liyeƶƶekkerū vemā yezīduhum illā nufūran
ولقد صرفنا في هذا القرآن ليذكروا وما يزيدهم إلا نفورا

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولقد | WLGD̃ veleḳad andolsun And verily,
صرفنا ص ر ف | ṦRF ṦRFNE Sarrafnā biz türlü biçimlerde anlattık We have explained
في | FY in
هذا | HZ̃E hāƶā bu this
القرآن ق ر ا | GRE ELGR ËN l-ḳurāni Kur'an'da the Quran,
ليذكروا ذ ك ر | Z̃KR LYZ̃KRWE liyeƶƶekkerū düşünüp anlasınlar diye that they may take heed,
وما | WME vemā fakat (bu) but not
يزيدهم ز ي د | ZYD̃ YZYD̃HM yezīduhum artırmıyor it increases them
إلا | ÎLE illā başkasını except
نفورا ن ف ر | NFR NFWRE nufūran nefretlerinden (in) aversion.

17:41 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

andolsun | biz türlü biçimlerde anlattık | | bu | Kur'an'da | düşünüp anlasınlar diye | fakat (bu) | artırmıyor | başkasını | nefretlerinden |

[] [ṦRF] [] [] [GRE] [Z̃KR] [] [ZYD̃] [] [NFR]
WLGD̃ ṦRFNE FY HZ̃E ELGR ËN LYZ̃KRWE WME YZYD̃HM ÎLE NFWRE

veleḳad Sarrafnā hāƶā l-ḳurāni liyeƶƶekkerū vemā yezīduhum illā nufūran
ولقد صرفنا في هذا القرآن ليذكروا وما يزيدهم إلا نفورا

[] [ص ر ف] [] [] [ق ر ا] [ذ ك ر] [] [ز ي د] [] [ن ف ر]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولقد | WLGD̃ veleḳad andolsun And verily,
Vav,Lam,Gaf,Dal,
6,30,100,4,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
EMPH – emphatic prefix lām
CERT – particle of certainty
الواو عاطفة
اللام لام التوكيد
حرف تحقيق
صرفنا ص ر ف | ṦRF ṦRFNE Sarrafnā biz türlü biçimlerde anlattık We have explained
Sad,Re,Fe,Nun,Elif,
90,200,80,50,1,
V – 1st person plural (form II) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
في | FY in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
هذا | HZ̃E hāƶā bu this
He,Zel,Elif,
5,700,1,
DEM – masculine singular demonstrative pronoun
اسم اشارة
القرآن ق ر ا | GRE ELGR ËN l-ḳurāni Kur'an'da the Quran,
Elif,Lam,Gaf,Re,,Nun,
1,30,100,200,,50,
"PN – genitive masculine proper noun → Quran"
اسم علم مجرور
ليذكروا ذ ك ر | Z̃KR LYZ̃KRWE liyeƶƶekkerū düşünüp anlasınlar diye that they may take heed,
Lam,Ye,Zel,Kef,Re,Vav,Elif,
30,10,700,20,200,6,1,
PRP – prefixed particle of purpose lām
V – 3rd person masculine plural (form V) imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
اللام لام التعليل
فعل مضارع منصوب والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
وما | WME vemā fakat (bu) but not
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
يزيدهم ز ي د | ZYD̃ YZYD̃HM yezīduhum artırmıyor it increases them
Ye,Ze,Ye,Dal,He,Mim,
10,7,10,4,5,40,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل مضارع و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
إلا | ÎLE illā başkasını except
,Lam,Elif,
,30,1,
RES – restriction particle
أداة حصر
نفورا ن ف ر | NFR NFWRE nufūran nefretlerinden (in) aversion.
Nun,Fe,Vav,Re,Elif,
50,80,6,200,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَلَقَدْ: andolsun | صَرَّفْنَا: biz türlü biçimlerde anlattık | فِي: | هَٰذَا: bu | الْقُرْانِ: Kur'an'da | لِيَذَّكَّرُوا: düşünüp anlasınlar diye | وَمَا: fakat (bu) | يَزِيدُهُمْ: artırmıyor | إِلَّا: başkasını | نُفُورًا: nefretlerinden |
Kırık Meal (Harekesiz) : |ولقد WLGD̃ andolsun | صرفنا ṦRFNE biz türlü biçimlerde anlattık | في FY | هذا HZ̃E bu | القرآن ELGR ËN Kur'an'da | ليذكروا LYZ̃KRWE düşünüp anlasınlar diye | وما WME fakat (bu) | يزيدهم YZYD̃HM artırmıyor | إلا ÎLE başkasını | نفورا NFWRE nefretlerinden |
Kırık Meal (Okunuş) : |veleḳad: andolsun | Sarrafnā: biz türlü biçimlerde anlattık | : | hāƶā: bu | l-ḳurāni: Kur'an'da | liyeƶƶekkerū: düşünüp anlasınlar diye | vemā: fakat (bu) | yezīduhum: artırmıyor | illā: başkasını | nufūran: nefretlerinden |
Kırık Meal (Transcript) : |WLGD̃: andolsun | ṦRFNE: biz türlü biçimlerde anlattık | FY: | HZ̃E: bu | ELGR ËN: Kur'an'da | LYZ̃KRWE: düşünüp anlasınlar diye | WME: fakat (bu) | YZYD̃HM: artırmıyor | ÎLE: başkasını | NFWRE: nefretlerinden |
Abdulbaki Gölpınarlı : Andolsun ki düşünüp ibret almaları için şu Kur'ân'da bu meseleyi apaçık ve defalarca anlattık, fakat bu anlatış, onların ancak, gerçekten büsbütün uzaklaşmalarına sebep olmada.
Adem Uğur : Biz, onların akıllarını başlarına toplamaları için bu Kur'an'da (çeşitli ikaz ve ihtarları) türlü şekillerde tekrar ettik. Fakat bu, onlara, daha da kaçıp uzaklaşmaktan başka bir şey sağlamıyor.
Ahmed Hulusi : Andolsun, şu Kurân'da (hakikati) temsillerle, türlü anlatım yollarıyla açıkladık ki düşünüp hatırlasınlar; fakat bu, onların ancak uzaklaşmalarını arttırıyor.
Ahmet Tekin : Onların akıllarını başlarına toplamaları için, biz, bu Kur’ân’da dini hakikatların delillerini, gerekçelerini, insani ve ahlaki değerlerin zaruretini, çeşitli ikaz ve ihtarları, değişik ifadelerle çok yönlü açıkladık. Bu, onların, Kur’ân’dan uzaklaşmalarından, nefretlerini artırmaktan başka bir şey sağlamadı.
Ahmet Varol : Andolsun öğüt almaları için bu Kur'an'da (bunları) türlü türlü açıkladık. Ama bu onların sadece nefretlerini artırıyor.
Ali Bulaç : Andolsun, biz bu Kur'an'da çeşitli açıklamalar yaptık, öğüt alıp düşünsünler diye. Oysa bu, onların daha uzaklaşmalarından başkasını arttırmıyor.
Ali Fikri Yavuz : Biz, Bu Kur’ân’da ibret misalleri verdik; cennet’le müjdeledik, Cehennem’le korkuttuk ki, düşünüp akıllarını başlarına alsınlar. Halbuki bu, ancak onların hakdan nefretini artırıyor.
Bekir Sadak : Biz, and olsun ki ogut almalari icin bu Kuran'da bunlari turlu turlu acikladik. Fakat bu aciklamalar ancak onlarin nefretini artirmistir.
Celal Yıldırım : Şanıma and olsun ki biz, bu Kur'ân'da (sözü edilen hususları), iyice düşünüp öğüt alsınlar diye bir bir açıklayıp tekrarladık. Ne yazık ki bu uyarı ve öğütler onların sadece nefretini artırmaktadır.
Diyanet İşleri : Andolsun biz, onlar düşünüp öğüt alsınlar diye (gerçekleri) bu Kur’an’da değişik biçimlerde açıkladık. Fakat bu, onların ancak kaçışlarını artırıyor.
Diyanet İşleri (eski) : Biz, and olsun ki öğüt almaları için bu Kuran'da bunları türlü türlü açıkladık. Fakat bu açıklamalar ancak onların nefretini artırmıştır.
Diyanet Vakfi : Biz, onların akıllarını başlarına toplamaları için bu Kur'an'da (çeşitli ikaz ve ihtarları) türlü şekillerde tekrar ettik. Fakat bu, onlara, daha da kaçıp uzaklaşmaktan başka bir şey sağlamıyor.
Edip Yüksel : Biz, öğüt almaları için Kuran'da açıkladık. Ne var ki bu, sadece onların nefretini arttırır
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Biz, bu Kur'ân'da akıllarını başlarına almaları için türlü şekillerde (ikaz ve ihtarı) açıkladık. Fakat bu açıklamalar ancak onların nefretini artırmıştır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Biz bu ikazı bu Kur'an'da türlü şekillerde açıkladık ki; düşünüp akıllarını başlarına alsınlar; oysa bu onların ancak ürkekliğini artırıyor!
Elmalılı Hamdi Yazır : Biz bu ıhtarı bu Kur'anda türlü şekillerle ifade ettik ki düşünüp akıllarını başlarına alsınlar, halbuki o onların ancak ürkekliğini artırıyor
Fizilal-il Kuran : Kâfirler öğüt alıp, akıllarını başlarına toplasınlar diye bu Kur'an'da çeşitli uyarı yöntemleri kullandık. Fakat bu farklı uyarılar onların gerçekten daha da uzaklaşmalarından başka bir şeye yaramamıştır.
Gültekin Onan : Andolsun, biz bu Kuran'da çeşitli açıklamalar yaptık, öğüt alıp düşünsünler diye. Oysa bu, onların daha uzaklaşmalarından başkasını arttırmıyor.
Hakkı Yılmaz : Biz, bu Kur’ân'da, onların akıllarını başlarına almaları için türlü şekillerde evirip çevirdik/farklı farklı şekillerde açıklama yaptık. Ve bu açıklamalar, ancak onların nefretini artırmıştır.
Hasan Basri Çantay : Andolsun, bu (ihtaarı) şu Kur'anda dürlü dürlü şekillerde açıklamışızdır. Tâki iyice düşünüb ibret alsınlar. Halbuki bu, onların (hakdan) nefret etmelerinden başka, bir şey'i artırmıyor.
Hayrat Neşriyat : Şübhesiz ki (bu ihtârı) bu Kur’ân’da türlü şekillerde ifâde ettik ki, düşünüp ibret alsınlar. Fakat (bu), onlara (hakka karşı) nefretten başka bir şey artırmıyor.
İbni Kesir : Andolsun ki; Biz, öğüt alsınlar diye bu Kur'an'da çeşitli açıklamalar yaptık. Fakat bu, onların nefretinden başka bir şeyi artırmıyor.
İskender Evrenosoğlu : Ve andolsun ki Biz, tezekkür (idrak) etsinler diye, bu Kur'ân'da tekrar tekrar (hakikatleri) açıkladık. Oysa bu (açıklamalar), nefretlerinden başka bir şeyi artırmadı.
Muhammed Esed : Gerçek şu ki, bu Kuran'da Biz (gerçeği) pek çok yönden açık açık ortaya koyduk ki (onu inkar edenler) iyice içlerine sindirebilsinler: ne var ki, bu sadece onların nefretini artırdı.
Ömer Nasuhi Bilmen : Andolsun ki, Biz Kur'an'da bu ihtarı güzelce düşünsünler diye (mütenevvi sûrette) beyan ettik. Halbuki, bu onlar için nefretten başka bir şey arttırmıyor.
Ömer Öngüt : Andolsun ki biz, düşünüp anlasınlar diye bu Kur'an'da sözü tekrar tekrar açıkladık. Fakat bu, onlara daha da kaçıp uzaklaşmaktan başka bir yarar sağlamıyor.
Şaban Piriş : Bu Kur’an’da, öğüt alsınlar diye açıklamalar yaptık. Fakat, bu onların sadece nefretini artırdı.
Suat Yıldırım : İnsanlar düşünüp ders alsınlar diye Biz Kur’ân’da bu gerçekleri farklı üsluplarla beyan ettik. Ne var ki bu, onları daha da kaçırmaktan başka bir sonuç vermedi.
Süleyman Ateş : Biz Kur'ân'da sözü türlü biçimlerde anlattık ki, düşünüp anlasınlar. Fakat bu, onların sadece kaçışlarını artırıyor.
Tefhim-ul Kuran : Andolsun, biz bu Kur'anda çeşitli açıklamalar yaptık, öğüt alıp düşünsünler diye, oysa bu, onların daha da uzaklaşmalarından başkasını arttırmıyor.
Ümit Şimşek : Öğüt alsınlar diye, Biz bu Kur'ân'da hakikatleri çeşitli şekillerde açıkladık. Fakat bu onları daha da fazla kaçırıyor.
Yaşar Nuri Öztürk : Biz, gerçeği, Kur'an'da türlü biçimlerde ifade ettik ki, düşünüp anlayabilsinler. Fakat bu onların sadece kaçışlarını artırıyor.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}