» 17 / Isrâ  76:

Kuran Sırası: 17
İniş Sırası: 50
Isra Suresi = Gece Yürüyüsü Suresi
Allah’in Hz. Muhammed’i gecenin bir vaktinde ayetlerinden bir kismini göstermek üzere Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksaya yürütmesinde almistir ismini.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَإِنْ (WÎN) = ve in : ve
2. كَادُوا (KED̃WE) = kādū : neredeyse
3. لَيَسْتَفِزُّونَكَ (LYSTFZWNK) = leyestefizzūneke : seni tedirgin edeceklerdi
4. مِنَ (MN) = mine :
5. الْأَرْضِ (ELÊRŽ) = l-erDi : yurdundan
6. لِيُخْرِجُوكَ (LYḢRCWK) = liyuḣricūke : çıkarmak için
7. مِنْهَا (MNHE) = minhā : oradan
8. وَإِذًا (WÎZ̃E) = veiƶen : o takdirde
9. لَا (LE) = lā :
10. يَلْبَثُونَ (YLBS̃WN) = yelbeṧūne : kalamazlar
11. خِلَافَكَ (ḢLEFK) = ḣilāfeke : senin ardından
12. إِلَّا (ÎLE) = illā : ancak
13. قَلِيلًا (GLYLE) = ḳalīlen : pek az
ve | neredeyse | seni tedirgin edeceklerdi | | yurdundan | çıkarmak için | oradan | o takdirde | | kalamazlar | senin ardından | ancak | pek az |

[] [KWD̃] [FZZ] [] [ERŽ] [ḢRC] [] [] [] [LBS̃] [ḢLF] [] [GLL]
WÎN KED̃WE LYSTFZWNK MN ELÊRŽ LYḢRCWK MNHE WÎZ̃E LE YLBS̃WN ḢLEFK ÎLE GLYLE

ve in kādū leyestefizzūneke mine l-erDi liyuḣricūke minhā veiƶen yelbeṧūne ḣilāfeke illā ḳalīlen
وإن كادوا ليستفزونك من الأرض ليخرجوك منها وإذا لا يلبثون خلافك إلا قليلا

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإن | WÎN ve in ve And indeed,
كادوا ك و د | KWD̃ KED̃WE kādū neredeyse they were about
ليستفزونك ف ز ز | FZZ LYSTFZWNK leyestefizzūneke seni tedirgin edeceklerdi (to) scare you
من | MN mine from
الأرض ا ر ض | ERŽ ELÊRŽ l-erDi yurdundan the land,
ليخرجوك خ ر ج | ḢRC LYḢRCWK liyuḣricūke çıkarmak için that they evict you
منها | MNHE minhā oradan from it.
وإذا | WÎZ̃E veiƶen o takdirde But then
لا | LE not
يلبثون ل ب ث | LBS̃ YLBS̃WN yelbeṧūne kalamazlar they (would) have stayed
خلافك خ ل ف | ḢLF ḢLEFK ḣilāfeke senin ardından after you
إلا | ÎLE illā ancak except
قليلا ق ل ل | GLL GLYLE ḳalīlen pek az a little.

17:76 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve | neredeyse | seni tedirgin edeceklerdi | | yurdundan | çıkarmak için | oradan | o takdirde | | kalamazlar | senin ardından | ancak | pek az |

[] [KWD̃] [FZZ] [] [ERŽ] [ḢRC] [] [] [] [LBS̃] [ḢLF] [] [GLL]
WÎN KED̃WE LYSTFZWNK MN ELÊRŽ LYḢRCWK MNHE WÎZ̃E LE YLBS̃WN ḢLEFK ÎLE GLYLE

ve in kādū leyestefizzūneke mine l-erDi liyuḣricūke minhā veiƶen yelbeṧūne ḣilāfeke illā ḳalīlen
وإن كادوا ليستفزونك من الأرض ليخرجوك منها وإذا لا يلبثون خلافك إلا قليلا

[] [ك و د] [ف ز ز] [] [ا ر ض] [خ ر ج] [] [] [] [ل ب ث] [خ ل ف] [] [ق ل ل]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإن | WÎN ve in ve And indeed,
Vav,,Nun,
6,,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
COND – conditional particle
الواو عاطفة
حرف شرط
كادوا ك و د | KWD̃ KED̃WE kādū neredeyse they were about
Kef,Elif,Dal,Vav,Elif,
20,1,4,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع اسم «كاد»
ليستفزونك ف ز ز | FZZ LYSTFZWNK leyestefizzūneke seni tedirgin edeceklerdi (to) scare you
Lam,Ye,Sin,Te,Fe,Ze,Vav,Nun,Kef,
30,10,60,400,80,7,6,50,20,
EMPH – emphatic prefix lām
V – 3rd person masculine plural (form X) imperfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 2nd person masculine singular object pronoun
اللام لام التوكيد
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل والكاف ضمير متصل في محل نصب مفعول به
من | MN mine from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
الأرض ا ر ض | ERŽ ELÊRŽ l-erDi yurdundan the land,
Elif,Lam,,Re,Dad,
1,30,,200,800,
N – genitive feminine noun
اسم مجرور
ليخرجوك خ ر ج | ḢRC LYḢRCWK liyuḣricūke çıkarmak için that they evict you
Lam,Ye,Hı,Re,Cim,Vav,Kef,
30,10,600,200,3,6,20,
PRP – prefixed particle of purpose lām
V – 3rd person masculine plural (form IV) imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
PRON – 2nd person masculine singular object pronoun
اللام لام التعليل
فعل مضارع منصوب والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل والكاف ضمير متصل في محل نصب مفعول به
منها | MNHE minhā oradan from it.
Mim,Nun,He,Elif,
40,50,5,1,
P – preposition
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
جار ومجرور
وإذا | WÎZ̃E veiƶen o takdirde But then
Vav,,Zel,Elif,
6,,700,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
SUR – surprise particle
الواو عاطفة
حرف فجاءة
لا | LE not
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
يلبثون ل ب ث | LBS̃ YLBS̃WN yelbeṧūne kalamazlar they (would) have stayed
Ye,Lam,Be,Se,Vav,Nun,
10,30,2,500,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
خلافك خ ل ف | ḢLF ḢLEFK ḣilāfeke senin ardından after you
Hı,Lam,Elif,Fe,Kef,
600,30,1,80,20,
N – accusative masculine noun
PRON – 2nd person masculine singular possessive pronoun
اسم منصوب والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
إلا | ÎLE illā ancak except
,Lam,Elif,
,30,1,
RES – restriction particle
أداة حصر
قليلا ق ل ل | GLL GLYLE ḳalīlen pek az a little.
Gaf,Lam,Ye,Lam,Elif,
100,30,10,30,1,
N – accusative masculine singular indefinite noun
اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَإِنْ: ve | كَادُوا: neredeyse | لَيَسْتَفِزُّونَكَ: seni tedirgin edeceklerdi | مِنَ: | الْأَرْضِ: yurdundan | لِيُخْرِجُوكَ: çıkarmak için | مِنْهَا: oradan | وَإِذًا: o takdirde | لَا: | يَلْبَثُونَ: kalamazlar | خِلَافَكَ: senin ardından | إِلَّا: ancak | قَلِيلًا: pek az |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وإن WÎN ve | كادوا KED̃WE neredeyse | ليستفزونك LYSTFZWNK seni tedirgin edeceklerdi | من MN | الأرض ELÊRŽ yurdundan | ليخرجوك LYḢRCWK çıkarmak için | منها MNHE oradan | وإذا WÎZ̃E o takdirde | لا LE | يلبثون YLBS̃WN kalamazlar | خلافك ḢLEFK senin ardından | إلا ÎLE ancak | قليلا GLYLE pek az |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve in: ve | kādū: neredeyse | leyestefizzūneke: seni tedirgin edeceklerdi | mine: | l-erDi: yurdundan | liyuḣricūke: çıkarmak için | minhā: oradan | veiƶen: o takdirde | : | yelbeṧūne: kalamazlar | ḣilāfeke: senin ardından | illā: ancak | ḳalīlen: pek az |
Kırık Meal (Transcript) : |WÎN: ve | KED̃WE: neredeyse | LYSTFZWNK: seni tedirgin edeceklerdi | MN: | ELÊRŽ: yurdundan | LYḢRCWK: çıkarmak için | MNHE: oradan | WÎZ̃E: o takdirde | LE: | YLBS̃WN: kalamazlar | ḢLEFK: senin ardından | ÎLE: ancak | GLYLE: pek az |
Abdulbaki Gölpınarlı : Onlar, nerdeyse seni yurdundan çıkarmak için tacîz edip duracaklar, fakat sen çıktıktan sonra arkandan onlar da pek az bir müddet kalacaklar.
Adem Uğur : Yine onlar, seni yurdundan çıkarmak için nerdeyse dünyayı başına dar getirecekler. O takdirde, senin ardından kendileri de fazla kalamazlar.
Ahmed Hulusi : Seni oradan (Mekke'den) çıkarmak için taciz edeceklerdi. . . İşte o takdirde onlar da senin ardından (dünyada) pek az kalacaklardı. (Bunu yaptılar ve Bedr'de öldürüldüler. A. H. )
Ahmet Tekin : Seni yurdundan, Mekke’den çıkarmak için, huzursuz hale getirerek, neredeyse dünyayı başına dar edecekler. O zaman, sana muhalefet ettikleri için, senin ardından, kendileri de orada fazla kalamayacaklar.
Ahmet Varol : Neredeyse seni bu yerden çıkarmak için tedirgin edeceklerdi. O durumda kendileri de senden sonra ancak az (bir süre) kalabilirler.
Ali Bulaç : Neredeyse seni (bu) yerden (yurdundan) çıkarmak için tedirgin edeceklerdi; bu durumda kendileri de senden sonra az bir süreden başka kalamazlar.
Ali Fikri Yavuz : (Ey Rasûlüm), yakında seni bu Mekke’den çıkarmak için muhakkak ki, seni rahatsız edecekler ve o takdirde kendileri de arkandan pek az kalacaklar (helâk olacaklardır).
Bekir Sadak : Memleketinden cikarmak icin seni nerdeyse zorlayacaklardi. O takdirde senin ardindan onlar da pek az kalabilirlerdi.
Celal Yıldırım : Yakında seni bu yerden çıkartmak için seni rahatsız edip dururlar. O takdirde kendileri de senin ardından pek az bir süre kalıp (sonra da) yok olup giderler.
Diyanet İşleri : Seni o yerden (Mekke’den) sürüp çıkarmak için neredeyse seni sıkıştıracaklardı. Bunu yapabilselerdi, senin ardından orada pek az kalırlardı.
Diyanet İşleri (eski) : Memleketinden çıkarmak için seni nerdeyse zorlayacaklardı. O takdirde senin ardından onlar da pek az kalabilirlerdi.
Diyanet Vakfi : Yine onlar, seni yurdundan çıkarmak için nerdeyse dünyayı başına dar getirecekler. O takdirde, senin ardından kendileri de fazla kalamazlar.
Edip Yüksel : Seni ülkeden çıkarmak için neredeyse seni zorla sürecekler. Bu taktirde senden sonra onlar da fazla kalmayacaklar
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : (Ey Muhammed!) Yakında seni yurdundan çıkarmak için, muhakkak ki rahatsız edecekler ve o takdirde onlar da senin ardından pek az kalacaklardır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Az daha seni bu yerden çıkarmak için rahatsız edeceklerdi ve o takdirde kendileri de senin ardından pek az kalacaklardı.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ve az daha seni bu Arzdan çıkarmak için iz'ac edeceklerdi ve o takdirde kendileri de arkandan pek az kalacaklardı
Fizilal-il Kuran : Gerçi müşrikler seni tedirgin ederek, bıktırarak Mekke'den çıkarmak amacındadırlar, ama o takdirde senden sonra orada ancak kısa bir süre kalabilirler.
Gültekin Onan : Neredeyse seni (bu) yerden (yurdundan) çıkarmak için tedirgin edeceklerdi; bu durumda kendileri de senden sonra az bir süreden başka kalamazlar.
Hakkı Yılmaz : (76,77) Ve yakında seni bu yerden/ yurdundan çıkarmak için kesinlikle rahatsız edecekler. O takdirde senden önce elçilerimizden gönderdiğimiz kişiler hakkındaki yasamıza/uygulamamıza göre onlar da senin ardından pek az kalacaklardır. –Bizim uygulamamızda herhangi bir değişme göremezsin.–
Hasan Basri Çantay : Yakında seni, neredeyse, bu yerden çıkarmak için her halde rahatsız edecekler, (fakat) o takdirde kendileri de arkandan pek az kalacaklardır.
Hayrat Neşriyat : Yine nerede ise seni bu yerden (Mekke’den) çıkarmak için gerçekten rahatsız edeceklerdi; hâlbuki o takdirde (kendileri de) senin ardından (orada) ancak pek az kalacaklardır.
İbni Kesir : Neredeyse seni memleketten çıkarmak için zorlayacaklardı. O zaman, senin ardından onlar da ancak çok az kalabilirler.
İskender Evrenosoğlu : Neredeyse gerçekten, seni dünyada bulunduğun yerden çıkarmak için tedirgin ediyorlardı (edeceklerdi). Ve eğer öyle olsaydı, onlar da senden sonra sadece az bir süre kalabilirlerdi.
Muhammed Esed : Ve (seni ikna edemediklerini görünce, bu sefer) aralarından büsbütün çıkarıp atmak için (doğduğun) toprakta seni tedirgin etmeye çalışıyorlar. Ama, sen ayrıldıktan sonra, onların kendileri de pek fazla kalamayacaklar.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve az kaldı seni yurttan çıkarmak için rahatsız edeceklerdi. O halde onlar da senden sonra pek az kalacaklardır.
Ömer Öngüt : Resulüm! Onlar seni bu yerden söküp atmak için rahatsız edip dururlar. O takdirde kendileri de senden sonra yurtlarında pek az kalabilecekler.
Şaban Piriş : Neredeyse seni yurdundan çıkarmak için zorlayacaklar. O zaman, onlar da senin ardından çok az bir zaman kalabilirler.
Suat Yıldırım : Onlar yurdundan çıkarmak için seni tedirgin edip dururlar. O takdirde kendileri de senden sonra pek az kalır, sonra da yok olur giderler.
Süleyman Ateş : Neredeyse seni yurdundan çıkarmak için tedirgin edeceklerdi. O takdirde kendileri de senin ardından pek az kalabilirler.
Tefhim-ul Kuran : Neredeyse seni (bu) yerden (yurdundan) çıkarmak için tedirgin edeceklerdi; bu durumda kendileri de senden sonra az bir süreden başka kalamazlar.
Ümit Şimşek : Seni yurdundan çıkarmak için neredeyse dünyayı başına dar edecekler. Lâkin senden sonra kendileri de orada fazla kalmazlar.
Yaşar Nuri Öztürk : Az kalsın bu topraktan çıkarmak için seni sıkıştıracaklardı. Böyle bir durumda onlar orada senin arkandan çok az bir süre kalacaklardı.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}