» 20 / Tâ-Hâ  96:

Kuran Sırası: 20
İniş Sırası: 45
Taha Suresi = Taha Suresi
ismini surenin basinda yer alan Ta ve Ha harflerinden almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. قَالَ (GEL) = ḳāle : dedi ki
2. بَصُرْتُ (BṦRT) = beSurtu : ben gördüm
3. بِمَا (BME) = bimā : şeyleri
4. لَمْ (LM) = lem :
5. يَبْصُرُوا (YBṦRWE) = yebSurū : onların görmedikleri
6. بِهِ (BH) = bihi : onda
7. فَقَبَضْتُ (FGBŽT) = feḳabeDtu : sonra aldım
8. قَبْضَةً (GBŽT) = ḳabDeten : bir avuç
9. مِنْ (MN) = min : -nden
10. أَثَرِ (ÊS̃R) = eṧeri : eseri-
11. الرَّسُولِ (ELRSWL) = r-rasūli : Elçinin
12. فَنَبَذْتُهَا (FNBZ̃THE) = fenebeƶtuhā : ve onu attım
13. وَكَذَٰلِكَ (WKZ̃LK) = ve keƶālike : ve böyle (yapmayı)
14. سَوَّلَتْ (SWLT) = sevvelet : hoş gösterdi
15. لِي (LY) = lī : bana
16. نَفْسِي (NFSY) = nefsī : nefsim
dedi ki | ben gördüm | şeyleri | | onların görmedikleri | onda | sonra aldım | bir avuç | -nden | eseri- | Elçinin | ve onu attım | ve böyle (yapmayı) | hoş gösterdi | bana | nefsim |

[GWL] [BṦR] [] [] [BṦR] [] [GBŽ] [GBŽ] [] [ES̃R] [RSL] [NBZ̃] [] [SWL] [] [NFS]
GEL BṦRT BME LM YBṦRWE BH FGBŽT GBŽT MN ÊS̃R ELRSWL FNBZ̃THE WKZ̃LK SWLT LY NFSY

ḳāle beSurtu bimā lem yebSurū bihi feḳabeDtu ḳabDeten min eṧeri r-rasūli fenebeƶtuhā ve keƶālike sevvelet nefsī
قال بصرت بما لم يبصروا به فقبضت قبضة من أثر الرسول فنبذتها وكذلك سولت لي نفسي

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
قال ق و ل | GWL GEL ḳāle dedi ki He said,
بصرت ب ص ر | BṦR BṦRT beSurtu ben gördüm """I perceived"
بما | BME bimā şeyleri what
لم | LM lem not
يبصروا ب ص ر | BṦR YBṦRWE yebSurū onların görmedikleri they perceive,
به | BH bihi onda in it,
فقبضت ق ب ض | GBŽ FGBŽT feḳabeDtu sonra aldım so I took
قبضة ق ب ض | GBŽ GBŽT ḳabDeten bir avuç a handful
من | MN min -nden from
أثر ا ث ر | ES̃R ÊS̃R eṧeri eseri- (the) track
الرسول ر س ل | RSL ELRSWL r-rasūli Elçinin (of) the Messenger
فنبذتها ن ب ذ | NBZ̃ FNBZ̃THE fenebeƶtuhā ve onu attım then threw it,
وكذلك | WKZ̃LK ve keƶālike ve böyle (yapmayı) and thus
سولت س و ل | SWL SWLT sevvelet hoş gösterdi suggested
لي | LY bana to me
نفسي ن ف س | NFS NFSY nefsī nefsim "my soul."""

20:96 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

dedi ki | ben gördüm | şeyleri | | onların görmedikleri | onda | sonra aldım | bir avuç | -nden | eseri- | Elçinin | ve onu attım | ve böyle (yapmayı) | hoş gösterdi | bana | nefsim |

[GWL] [BṦR] [] [] [BṦR] [] [GBŽ] [GBŽ] [] [ES̃R] [RSL] [NBZ̃] [] [SWL] [] [NFS]
GEL BṦRT BME LM YBṦRWE BH FGBŽT GBŽT MN ÊS̃R ELRSWL FNBZ̃THE WKZ̃LK SWLT LY NFSY

ḳāle beSurtu bimā lem yebSurū bihi feḳabeDtu ḳabDeten min eṧeri r-rasūli fenebeƶtuhā ve keƶālike sevvelet nefsī
قال بصرت بما لم يبصروا به فقبضت قبضة من أثر الرسول فنبذتها وكذلك سولت لي نفسي

[ق و ل] [ب ص ر] [] [] [ب ص ر] [] [ق ب ض] [ق ب ض] [] [ا ث ر] [ر س ل] [ن ب ذ ] [] [س و ل] [] [ن ف س]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
قال ق و ل | GWL GEL ḳāle dedi ki He said,
Gaf,Elif,Lam,
100,1,30,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
بصرت ب ص ر | BṦR BṦRT beSurtu ben gördüm """I perceived"
Be,Sad,Re,Te,
2,90,200,400,
V – 1st person singular perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل
بما | BME bimā şeyleri what
Be,Mim,Elif,
2,40,1,
P – prefixed preposition bi
REL – relative pronoun
جار ومجرور
لم | LM lem not
Lam,Mim,
30,40,
NEG – negative particle
حرف نفي
يبصروا ب ص ر | BṦR YBṦRWE yebSurū onların görmedikleri they perceive,
Ye,Be,Sad,Re,Vav,Elif,
10,2,90,200,6,1,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb, jussive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع مجزوم والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
به | BH bihi onda in it,
Be,He,
2,5,
P – prefixed preposition bi
PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun
جار ومجرور
فقبضت ق ب ض | GBŽ FGBŽT feḳabeDtu sonra aldım so I took
Fe,Gaf,Be,Dad,Te,
80,100,2,800,400,
REM – prefixed resumption particle
V – 1st person singular perfect verb
PRON – subject pronoun
الفاء استئنافية
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل
قبضة ق ب ض | GBŽ GBŽT ḳabDeten bir avuç a handful
Gaf,Be,Dad,Te merbuta,
100,2,800,400,
N – accusative feminine indefinite noun
اسم منصوب
من | MN min -nden from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
أثر ا ث ر | ES̃R ÊS̃R eṧeri eseri- (the) track
,Se,Re,
,500,200,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
الرسول ر س ل | RSL ELRSWL r-rasūli Elçinin (of) the Messenger
Elif,Lam,Re,Sin,Vav,Lam,
1,30,200,60,6,30,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
فنبذتها ن ب ذ | NBZ̃ FNBZ̃THE fenebeƶtuhā ve onu attım then threw it,
Fe,Nun,Be,Zel,Te,He,Elif,
80,50,2,700,400,5,1,
REM – prefixed resumption particle
V – 1st person singular perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
الفاء استئنافية
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل و«ها» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
وكذلك | WKZ̃LK ve keƶālike ve böyle (yapmayı) and thus
Vav,Kef,Zel,Lam,Kef,
6,20,700,30,20,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
P – prefixed preposition ka
DEM – masculine singular demonstrative pronoun
الواو عاطفة
جار ومجرور
سولت س و ل | SWL SWLT sevvelet hoş gösterdi suggested
Sin,Vav,Lam,Te,
60,6,30,400,
V – 3rd person feminine singular (form II) perfect verb
فعل ماض
لي | LY bana to me
Lam,Ye,
30,10,
P – prefixed preposition lām
PRON – 1st person singular personal pronoun
جار ومجرور
نفسي ن ف س | NFS NFSY nefsī nefsim "my soul."""
Nun,Fe,Sin,Ye,
50,80,60,10,
N – nominative feminine singular noun
PRON – 1st person singular possessive pronoun
اسم مرفوع والياء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |قَالَ: dedi ki | بَصُرْتُ: ben gördüm | بِمَا: şeyleri | لَمْ: | يَبْصُرُوا: onların görmedikleri | بِهِ: onda | فَقَبَضْتُ: sonra aldım | قَبْضَةً: bir avuç | مِنْ: -nden | أَثَرِ: eseri- | الرَّسُولِ: Elçinin | فَنَبَذْتُهَا: ve onu attım | وَكَذَٰلِكَ: ve böyle (yapmayı) | سَوَّلَتْ: hoş gösterdi | لِي: bana | نَفْسِي: nefsim |
Kırık Meal (Harekesiz) : |قال GEL dedi ki | بصرت BṦRT ben gördüm | بما BME şeyleri | لم LM | يبصروا YBṦRWE onların görmedikleri | به BH onda | فقبضت FGBŽT sonra aldım | قبضة GBŽT bir avuç | من MN -nden | أثر ÊS̃R eseri- | الرسول ELRSWL Elçinin | فنبذتها FNBZ̃THE ve onu attım | وكذلك WKZ̃LK ve böyle (yapmayı) | سولت SWLT hoş gösterdi | لي LY bana | نفسي NFSY nefsim |
Kırık Meal (Okunuş) : |ḳāle: dedi ki | beSurtu: ben gördüm | bimā: şeyleri | lem: | yebSurū: onların görmedikleri | bihi: onda | feḳabeDtu: sonra aldım | ḳabDeten: bir avuç | min: -nden | eṧeri: eseri- | r-rasūli: Elçinin | fenebeƶtuhā: ve onu attım | ve keƶālike: ve böyle (yapmayı) | sevvelet: hoş gösterdi | : bana | nefsī: nefsim |
Kırık Meal (Transcript) : |GEL: dedi ki | BṦRT: ben gördüm | BME: şeyleri | LM: | YBṦRWE: onların görmedikleri | BH: onda | FGBŽT: sonra aldım | GBŽT: bir avuç | MN: -nden | ÊS̃R: eseri- | ELRSWL: Elçinin | FNBZ̃THE: ve onu attım | WKZ̃LK: ve böyle (yapmayı) | SWLT: hoş gösterdi | LY: bana | NFSY: nefsim |
Abdulbaki Gölpınarlı : Sâmirî, onların görmediklerini gördüm ben, sana gelen elçi meleğin izinden bir avuç toprak aldım, eriyen külçeye attım onu ve nefsim, bu işi bana böylece hoş gösterdi dedi.
Adem Uğur : O da: Ben, onların görmediklerini gördüm. Zira, o elçinin izinden bir avuç (toprak) alıp onu (erimiş mücevheratın içine) attım. Bunu böyle nefsim bana hoş gösterdi, dedi.
Ahmed Hulusi : (Samirî) dedi ki: "Onların algılayamadıklarını ben fark ettim! Rasûlün eserinden (bildirdiği B sırrı kuvvesini kullanarak) birazcık aldım da onu (altınların eridiği karışıma) attım. . . İşte böylece nefsim, (hakikatimden gelen kuvveyi) açığa çıkarmaya teşvik etti. "
Ahmet Tekin : 'Sana gelen vahy ve tebliğ ettiğin din konusunda, onların, İsrâiloğulları’nın göremedikleri, anlayamadıkları hususlara ben vâkıf oldum. Bu anlayışıma dayanarak elçinin, Cibril’in getirdiği vahyin epeyce bir kısmını ayıklayıp attım. İşte şu gördüğün, duyduğun nefsimin beni aldatarak sürüklediği oyun böylece ortaya çıktı.' dedi.
Ahmet Varol : Dedi ki: 'Ben onların görmediklerini gördüm ve elçinin (Cebrail'in) izinden bir avuç (toprak) aldım ve onu (buzağı heykelinin içine) [5] attım. Nefsim de böyle yapmayı bana hoş gösterdi.'
Ali Bulaç : Dedi ki: "Ben onların görmediklerini gördüm, böylece elçinin izinden bir avuç alıp atıverdim; böylelikle bana bunu nefsim hoşa giden (bir şey) gösterdi."
Ali Fikri Yavuz : Sâmirî şöyle dedi: “- Ben İsrail oğullarının görmedikleri Cibrîl’i gördüm de, O Rasûlün izinden bir avuç toprak aldım ve onu (erimiş mücevheratın içine) attım. Böylece bunu, bana, nefsim hoş gösterdi.”
Bekir Sadak : Samiri: «Onlarin gormedikleri bir sey gordum ve o sana gelen elcinin bastigi yerden bir avuc avucladim. Bunu ziynet esyasinin eritildigi potaya attim. Nefsim boyle yaptirdi» dedi.
Celal Yıldırım : Sâmiriy, «onların görmediği şeyi gördüm, o (Tanrı) elçisinin izinden bir avuç (toprak) alıp onu (potanın içine) attım; işte böylece nefsim bunu bana hoş gösterdi» dedi.
Diyanet İşleri : Sâmirî, şöyle dedi: “Ben onların görmediği şeyi gördüm. Elçinin izinden bir avuç avuçladım da onu attım. Böyle yapmayı bana nefsim güzel gösterdi.”
Diyanet İşleri (eski) : Samiri: 'Onların görmedikleri bir şey gördüm ve o sana gelen elçinin bastığı yerden bir avuç avuçladım. Bunu ziynet eşyasının eritildiği potaya attım. Nefsim böyle yaptırdı' dedi.
Diyanet Vakfi : O da: Ben, onların görmediklerini gördüm. Zira, o elçinin izinden bir avuç (toprak) alıp onu (erimiş mücevheratın içine) attım. Bunu böyle nefsim bana hoş gösterdi, dedi.
Edip Yüksel : Dedi ki, 'Onların görmediğini gördüm, elçinin öğretisinden bir kısmını alıp attım. Böyle uygun gördüm.'
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Sâmirî: «Onların görmedikleri bir şey gördüm: (Sana gelen) ilâhî elçinin (Cebrail'in) izinden bir avuç (toprak) aldım ve onu (erimiş mücevheratın içine) attım. Bunu, bana böylece nefsim hoş gösterdi» dedi.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Samiri: «Ben onların görmediklerini gördüm de Resülün izinden bir avuç toprak avuçlayıp attım, nefsim bana böyle hoş gösterdi.» dedi.
Elmalılı Hamdi Yazır : ben dedi, onların görmediklerini gördüm de Resulün izinden bir avuç avuçladım da onu attım, ve bana nefsim böyle hoş gösterdi
Fizilal-il Kuran : Samiri dedi ki; «Ben onların görmediklerini gördüm. Bana gelen ilahi elçinin ayak izlerinden avucumu doldurarak onu erimiş altın külçesinin bulunduğu potaya attım. Böyle yapmamın iyi olacağı içime doğdu.»
Gültekin Onan : Dedi ki: "Ben onların görmediklerini gördüm, böylece elçinin izinden bir avuç alıp atıverdim; böylelikle bana bunu nefsim hoşa giden (bir şey) gösterdi."
Hakkı Yılmaz : Samirî: “Ben onların anlamadıkları bir şeyi anladım da elçinin eserinden bir avuç almıştım, sonra da onu fırlatıp attım. Ve bunu, bana böylece nefsim hoş gösterdi” dedi.
Hasan Basri Çantay : O da (şöyle) dedi: — «Ben onların görmediklerini gördüm. Binâen'aleyh o peygamberin izinden bir avuç (toprak) alıb onu (erimiş hulliyyâtın içine) atdım. Bunu bana nefsim hoş gösterdi böyle».
Hayrat Neşriyat : (Sâmirî:) '(Ben, onların) görmedikleri şeyi gördüm ve (sana gelen) o elçinin(Cebrâîl’in atının) izinden bir avuç (toprak) avuçlayıverdim de onu (eritilmiş ziynet eşyâlarının içine) attım; böylece bunu nefsim bana hoş gösterdi' dedi.
İbni Kesir : O da: Onların görmedikleri bir şey gördüm ve o elçinin bastığı yerden bir avuç avuçladım. Ve bunu ziynet eşyasının eritildiği potaya attım. Nefsim bana bunu hoş gösterdi, dedi.
İskender Evrenosoğlu : (Samiri): “Ben, onların görmediği şeyi gördüm. Resûl'ün (Cebrail A.S'ın) izinden (ayağının bastığı yerdeki topraktan) bir avuç aldım. Sonra da onu (erimiş madenin içine) attım. Ve böylece (bu), nefsime (bana) güzel göründü.” dedi.
Muhammed Esed : "Ben onların göremediği bir şeyi gördüm; ve bu yüzden, Elçi'nin öğretilerinden bir tutam aldım ve onu fırlatıp attım; içimde bir şey böyle (yapmaya) itti beni."
Ömer Nasuhi Bilmen : (Sâmirî de) Dedi ki: «Onların görmediklerini ben gördüm. Artık Resûlün izinden bir avuç (toprak) aldım da onu attım ve nefsim bana öylece hoş göstermiş oldu.»
Ömer Öngüt : (Sâmirî) dedi ki: “Onların görmedikleri bir şey gördüm ve onu sana gelen ilâhi elçinin bastığı yerden bir avuç avuçladım. Bunu (ziynet eşyasının eritildiği potaya) attım. Nefsim bana bunu hoş gösterdi. ”
Şaban Piriş : O da: -Onların görmedikleri bir şey gördüm ve elçinin izinden bir avuç avuçladım ve onu attım. İşte nefsim bunu bana hoş gösterdi. dedi.
Suat Yıldırım : "Ben," dedi, onların görmedikleri bir şeyi gördüm. O resul’ün izinden bir avuç toprak alıp onu potanın içine attım. İşte böylece nefsim böyle yapmayı bana hoş gösterdi."
Süleyman Ateş : (Sâmiri): "Ben dedi, onların görmediklerini gördüm. Elçinin eserinden bir avuç aldım da attım; nefsim bana böyle (yapmayı) hoş gösterdi."
Tefhim-ul Kuran : Dedi ki: «Ben onların görmediklerini gördüm, böylece elçinin izinden bir avuç alıp onu atıverdim; böylelikle bana bunu nefsim hoşa giden (bir şey) gösterdi.»
Ümit Şimşek : Sâmirî dedi ki: 'Ben onların görmediğini gördüm. Elçinin izinden bir tutam alıp attım. Nefsim bana bunu hoş gösterdi.'
Yaşar Nuri Öztürk : Sâmirî dedi: "Onların görmediklerini gördüm. Resulün izinden bir avuç avuçladım da onu attım. Nefsim bana böylesini hoş gösterdi."


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}