Ahmet Varol Meali |
|
Andolsun saflar halinde dizilenlere,(37:1) | |
Haykırarak sürükleyenlere,(37:2) | |
Zikri okuyanlara,(37:3) | |
Muhakkak ki sizin ilâhınız birdir.(37:4) | |
(O) göklerin, yerin ve bu ikisinin arasındakilerin Rabbidir. Doğuların Rabbidir.(37:5) | |
Şüphesiz biz en yakın göğü bir süsle, yıldızlarla süsledik.(37:6) | |
Her azgın şeytandan koruduk.(37:7) | |
Onlar yüce topluluğu (mele-i a'layı) dinleyemezler ve her yandan atılırlar.(37:8) | |
Kovulurlar. Onlar için ayrıca kesintisiz bir azap vardır.(37:9) | |
Ancak bir (söz) çalıp kapan olursa onu da parlak bir ateş izler.(37:10) | |
Onlara sor: Yaratılış bakımından kendileri mi daha zorludur yoksa bizim (diğer) yarattıklarımız mı? Biz onları yapışkan bir çamurdan yarattık.(37:11) | |
Hayır, sen (bu yaratışa) hayret ettin; onlarsa alay ediyorlar.(37:12) | |
Kendilerine öğüt verildiğinde öğüt almazlar.(37:13) | |
Bir ayet (mucize) gördüklerinde alaya alırlar.(37:14) | |
'Bu apaçık bir büyüden başka bir şey değildir' derler.(37:15) | |
'Öldüğümüz, toprak ve kemik haline geldiğimiz zaman mı gerçekten biz mi diriltileceğiz?(37:16) | |
Ve önceki atalarımız da mı?'(37:17) | |
De ki: 'Evet hem de küçük düşürülmüş olarak.'(37:18) | |
O sadece bir tek çığlıktan ibarettir. Hemen bakıp kalırlar.(37:19) | |
'Eyvah bize! İşte bu, din günüdür' derler.(37:20) | |
'İşte bu yalanlamakta olduğunuz ayırma (hüküm) günüdür.'(37:21) | |
Zalimleri, onların eşlerini ve tapmakta olduklarını toplayın.(37:22) | |
Allah'tan başka (taptıklarını). Onları cehennemin yoluna yöneltin.(37:23) | |
Durdurun onları, çünkü hesaba çekilecekler...(37:24) | |
Size ne oluyor ki birbirinizle yardımlaşmıyorsunuz?(37:25) | |
Hayır. Onlar bugün tamamen teslim olmuşlardır.(37:26) | |
Birbirlerine dönüp sorarlar.(37:27) | |
Derler ki: 'Doğrusu siz bize sağdan geliyordunuz.' [1](37:28) | |
(Ötekiler de) derler ki: 'Hayır siz zaten mü'minler değildiniz.(37:29) | |
Bizim sizin üzerinizde bir nüfuzumuz yoktu. Aksine siz kendiniz azgın bir topluluktunuz.(37:30) | |
Böylece Rabbimizin sözü üzerimize hak oldu. Şüphesiz biz (azabı) tadacağız.(37:31) | |
Sizi azdırdık. Çünkü biz de zaten azgın kimselerdik.'(37:32) | |
Artık o gün onlar azapta ortaktırlar.(37:33) | |
İşte biz suçlulara böyle yaparız.(37:34) | |
Çünkü onlar, kendilerine: 'Allah'tan başka ilâh yoktur' dendiğinde büyüklük taslıyorlardı.(37:35) | |
'Biz delirmiş bir şair için ilâhlarımızı mı terkedeceğiz? diyorlardı.(37:36) | |
Hayır o hakkı getirmiş ve (daha önce) gönderilmiş elçileri doğrulamıştı.(37:37) | |
Şüphesiz siz acıklı azabı tadacaksınız.(37:38) | |
Siz yaptıklarınızdan başkasıyla cezalandırılmazsınız.(37:39) | |
Ancak Allah'ın ihlasa erdirilmiş kulları müstesna.(37:40) | |
İşte onlar için bilinen bir rızık vardır.(37:41) | |
(Türlü) meyveler. Onlar ikram görenlerdir.(37:42) | |
Nimetleri bol cennetlerde.(37:43) | |
Tahtlar üzerinde birbirlerine karşı (otururlar).(37:44) | |
Kaynaktan doldurulmuş kadehlerle etraflarında dolaşılır.(37:45) | |
Bembeyaz, içenlere lezzet veren (bir içki).(37:46) | |
Onda ne bir sersemletme vardır ne de ondan dolayı sarhoş olurlar.(37:47) | |
Yanlarında bakışlarını yalnız kendilerine dikmiş iri gözlü eşler vardır.(37:48) | |
Onlar adeta örtülü yumurtalar gibidirler.(37:49) | |
İçlerinden biri der ki: 'Benim bir yakınım vardı.(37:51) | |
Derdi ki: 'Gerçekten sen doğrulayanlardan mısın?(37:52) | |
Biz öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman gerçekten cezalandırılacak mıyız?'(37:53) | |
Der ki: 'Siz ona bakar mısınız?'(37:54) | |
Bakar ve onu cehennemin ortasında görür.(37:55) | |
Der ki: 'Allah'a yemin olsun, sen az kalsın beni de helâke götürecektin.(37:56) | |
Eğer Rabbimin nimeti olmasaydı muhakkak ben de (oraya) götürülenlerden olurdum.(37:57) | |
Nasıl biz ölmeyecek miymişiz?(37:58) | |
İlk ölümümüzden başka? Ve azap görmeyecek miymişiz?'(37:59) | |
Muhakkak ki bu, büyük kurtuluştur.(37:60) | |
Artık çalışanlar böylesi için çalışsınlar.(37:61) | |
Ağırlanma olarak bu mu daha hayırlıdır yoksa zakkum ağacı mı?(37:62) | |
Biz onu zalimler için bir fitne (sınama vesilesi) kıldık.(37:63) | |
O cehennemin dibinde çıkan bir ağaçtır.(37:64) | |
Tomurcukları adeta şeytanların başları gibidir.(37:65) | |
Muhakkak ki onlar ondan yiyecekler ve karınları(nı) onunla dolduracaklardır.(37:66) | |
Sonra kendileri için bunun üzerine kaynar su ile karıştırılmış içkiler vardır.(37:67) | |
Sonra dönüşleri elbette cehennemedir.(37:68) | |
Çünkü onlar atalarını sapıtmış buldular.(37:69) | |
Kendileri de, onların izlerinden koşturuluyorlardı.(37:70) | |
Andolsun ki onlardan önce, evvelkilerin çoğu sapıtmıştı.(37:71) | |
Andolsun ki biz onların içlerinde uyarıcılar göndermiştik.(37:72) | |
Uyarılanların sonlarının nasıl olduğuna bir bak!(37:73) | |
Andolsun, Nuh bize seslenmişti de ne güzel cevap vermiştik!(37:75) | |
Onu da ailesini de o büyük sıkıntıdan kurtardık.(37:76) | |
Yalnız onun soyunu sürekli kıldık.(37:77) | |
Sonra gelenler arasında onun için (iyi bir ün) bıraktık.(37:78) | |
Alemler içinde Nuh'a selâm olsun.(37:79) | |
İşte biz iyilik edenleri böyle mükâfatlandırırız.(37:80) | |
Şüphesiz o mü'min kullarımızdandı.(37:81) | |
Sonra diğerlerini (suda) boğduk.(37:82) | |
Doğrusu İbrahim de onun kolundandı. [2](37:83) | |
Hani o Rabbine temiz bir kalple gelmişti.(37:84) | |
Hani o babasına ve kavmine şöyle demişti: 'Siz neye tapıyorsunuz?(37:85) | |
Allah'ı bırakıp düzmece ilâhlar mı istiyorsunuz?(37:86) | |
Peki alemlerin Rabbi hakkındaki kanaatiniz nedir?'(37:87) | |
Derken yıldızlara bir göz attı,(37:88) | |
'Ben hastayım' dedi.(37:89) | |
Bunun üzerine onlar arkalarını dönüp ondan uzaklaştılar.(37:90) | |
O da gizlice onların ilâhlarının yanına sokulup: 'Hani yemiyor musunuz?' dedi.(37:91) | |
'Size ne oluyor ki konuşmuyorsunuz?'(37:92) | |
Sonunda gizlice üzerlerine yürüyüp sağ eliyle bir darbe indirdi.(37:93) | |
(Puta, tapanlar, döndüklerinde putlarını kırılmış görünce) Hemen koşarak ona gittiler.(37:94) | |
Dedi ki: 'Kendi yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz?(37:95) | |
Oysa sizi de yaptıklarınızı da Allah yarattı.(37:96) | |
Dediler ki: 'Onun için bir bina yapın da kendisini (oradan) alevli ateşe atın.'(37:97) | |
Böylelikle ona bir tuzak kurmak istediler. Ama biz kendilerini aşağılık kıldık.(37:98) | |
Dedi ki: 'Ben Rabbime gideceğim. O beni doğru yola iletecektir.(37:99) | |
Rabbim bana salihlerden olan bir (çocuk) bahşet.'(37:100) | |
Biz de ona yumuşak huylu bir oğul müjdeledik.(37:101) | |
(Çocuk) onun yanında koşacak çağa erince dedi ki: 'Ey oğulcağızım! Ben rüyamda seni boğazladığımı görüyorum. Bak ne düşünürsün?' Dedi ki: 'Ey babacığım! Sen emrolunduğunu yap. İnşallah beni sabredenlerden bulacaksın.'(37:102) | |
Böylece ikisi de (Allah'ın emrine) teslim olunca ve onu şakağı üzerine yatırınca,(37:103) | |
Ona şöyle seslendik: 'Ey İbrahim!(37:104) | |
Sen gerçekten rüyayı doğruladın. İşte biz iyilik edenleri böyle mükâfatlandırırız.'(37:105) | |
Doğrusu bu apaçık bir imtihandı.(37:106) | |
Biz ona fidye olarak büyük bir kurbanlık verdik.(37:107) | |
İbrahim'e selâm olsun.(37:109) | |
İyilik edenleri böyle mükâfatlandırırız.(37:110) | |
Şüphesiz o, mü'min kullarımızdandı.(37:111) | |
Ona salihlerden bir peygamber olarak İshak'ı müjdeledik.(37:112) | |
Ona da, İshak'a da bereketler verdik. Onların soylarından iyilik eden de var, kendine açıkça haksızlık eden de.(37:113) | |
Andolsun ki, biz Musa'ya ve Harun'a da lütufta bulunduk.(37:114) | |
Onları da kavimlerini de o büyük sıkıntıdan kurtardık.(37:115) | |
Onlara yardım ettik. Böylece üstün gelenler onlar oldular.(37:116) | |
Onlara açık anlatımlı Kitab'ı verdik.(37:117) | |
Onları dosdoğru yola ilettik.(37:118) | |
Sonra gelenler arasında onlar için (iyi bir ün) bıraktık.(37:119) | |
Musa'ya ve Harun'a selâm olsun.(37:120) | |
Şüphesiz onlar mü'min kullarımızdandılar.(37:122) | |
Şüphesiz İlyas da gönderilmiş peygamberlerdendi.(37:123) | |
Hani o kavmine şöyle demişti: 'Siz (Allah'a karşı gelmekten) sakınmıyor musunuz?(37:124) | |
Ba'l'e tapıp da yaratıcıların en güzelini bırakıyor musunuz? [3](37:125) | |
Sizin de Rabbiniz, önceki atalarınızın da Rabbi olan Allah'ı.'(37:126) | |
Ancak onu yalanladılar. Bundan dolayı onlar da (azap için) getirileceklerdir.(37:127) | |
İlyas'a selâm olsun.(37:130) | |
Şüphesiz Lut da gönderilmiş peygamberlerdendi.(37:133) | |
Hani onu da bütün ailesini de kurtarmıştık.(37:134) | |
Geri kalanların içindeki bir yaşlı kadın hariç.(37:135) | |
Sonra diğerlerini yerle bir ettik.(37:136) | |
Muhakkak ki siz onların yanlarından geçip gidiyorsunuz; sabahleyin(37:137) | |
Ve geceleyin. Akıl etmiyor musunuz?(37:138) | |
Şüphesiz Yunus da gönderilmiş peygamberlerdendi.(37:139) | |
Hani o dolu gemiye kaçmıştı.(37:140) | |
(Gemidekilerle) kura çekmişti de kaybedenlerden olmuştu.(37:141) | |
Bunun üzerine kınanmış halde (denize atıldı ve) balık onu yuttu.(37:142) | |
Eğer tesbih edenlerden olmasaydı;(37:143) | |
(İnsanların) diriltilecekleri güne kadar onun karnında kalırdı.(37:144) | |
Biz de onu, hasta bir halde çıplak boş bir alana attık.(37:145) | |
Üzerine kabak türünden bir ağaç bitirdik.(37:146) | |
Ve onu yüz bin (kişiy)e hatta daha fazlasına peygamber olarak gönderdik.(37:147) | |
Sonunda iman ettiler. Biz de onları belli bir süreye kadar (dünya nimetlerinden) yararlandırdık.(37:148) | |
Şimdi onlara sor: Kızlar senin Rabbinin de erkek çocuklar onların mı?(37:149) | |
Yoksa biz melekleri dişi olarak yarattık da onlar buna şahit mi oldular?(37:150) | |
İyi bilin ki onlar kendi uydurmalarıyla diyorlar ki:(37:151) | |
'Allah doğurdu.' Onlar kesinlikle yalan söylemektedirler.(37:152) | |
O (Allah), kızları oğlanlara tercih mi etti?(37:153) | |
Size ne oluyor, nasıl hüküm veriyorsunuz!(37:154) | |
Düşünüp öğüt almaz mısınız?(37:155) | |
Yoksa sizin açık bir deliliniz mi var?(37:156) | |
Eğer doğru söyleyenlerseniz kitabınızı getirin.(37:157) | |
Onlar O'nunla cinler arasında bir soy bağı kurdular. Oysa andolsun ki, cinler de onların (azaba) getirileceklerini bilmişlerdir.(37:158) | |
Allah onların nitelemelerinden münezzehtir.(37:159) | |
Artık ne siz ne de taptıklarınız;(37:161) | |
O'na karşı kimseyi fitneye sürükleyemezsiniz.(37:162) | |
Ancak cehenneme girecek olan hariç.(37:163) | |
(Melekler derler ki): 'Bizim her birimizin belli bir makamı vardır.(37:164) | |
Şüphesiz, o saflar halinde dizilenler biziz.(37:165) | |
Şüphesiz o tesbih edenler biziz.'(37:166) | |
Gerçi onlar kesin bir şekilde (şöyle) diyorlardı:(37:167) | |
'Eğer yanımızda öncekiler(e inenler)den bir zikir (kitap) olsaydı,(37:168) | |
Muhakkak biz de Allah'ın ihlasa erdirilmiş kulları olurduk.'(37:169) | |
Şimdi ise onu inkâr ettiler. Yakında bilecekler.(37:170) | |
Andolsun, peygamber olarak gönderilenler hakkında şu sözümüz geçmiştir:(37:171) | |
Onlar elbette yardım göreceklerdir.(37:172) | |
Ve hiç şüphesiz üstün gelecek olanlar da bizim askerlerimizdir.(37:173) | |
Bir süreye kadar onlardan yüz çevir.(37:174) | |
(Başlarına geleceği) gözetle. Nitekim onlar da yakında göreceklerdir.(37:175) | |
Onlar azabımızın çarçabuk gelmesini mi istiyorlar?(37:176) | |
Fakat (azap) onların alanlarına [4] inince uyarılanların sabahları ne kötü olur!(37:177) | |
Üstünlük (izzet) sahibi Rabbin onların nitelemelerinden münezzehtir.(37:180) | |
Gönderilmiş peygamberlere selâm olsun.(37:181) | |
Hamd, alemlerin Rabb'i Allah'adır.(37:182) | |