"PN – accusative proper noun → Allah" لفظ الجلالة منصوب
يأمر
ا م ر | EMR
YÊMR
ye'muru
emreder
commands
Ye,,Mim,Re, 10,,40,200,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb فعل مضارع
بالعدل
ع د ل | AD̃L
BELAD̃L
bil-ǎdli
adaleti
justice
Be,Elif,Lam,Ayn,Dal,Lam, 2,1,30,70,4,30,
P – prefixed preposition bi N – genitive masculine noun جار ومجرور
والإحسان
ح س ن | ḪSN
WELÎḪSEN
vel'iHsāni
ve ihsanı
and the good,
Vav,Elif,Lam,,Ha,Sin,Elif,Nun, 6,1,30,,8,60,1,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and) N – genitive masculine (form IV) verbal noun الواو عاطفة اسم مجرور
وإيتاء
ا ت ي | ETY
WÎYTEÙ
ve ītā'i
ve vermeyi
and giving
Vav,,Ye,Te,Elif,, 6,,10,400,1,,
CONJ – prefixed conjunction wa (and) N – genitive masculine (form IV) verbal noun الواو عاطفة اسم مجرور
ذي
|
Z̃Y
ƶī
(to) relatives,
Zel,Ye, 700,10,
N – nominative masculine singular noun اسم مرفوع
القربى
ق ر ب | GRB
ELGRB
l-ḳurbā
akrabaya
(to) relatives,
Elif,Lam,Gaf,Re,Be,, 1,30,100,200,2,,
N – nominative feminine noun اسم مرفوع
وينهى
ن ه ي | NHY
WYNH
ve yenhā
ve meneder
and forbids
Vav,Ye,Nun,He,, 6,10,50,5,,
CONJ – prefixed conjunction wa (and) V – 3rd person masculine singular imperfect verb, subjunctive mood الواو عاطفة فعل مضارع منصوب
عن
|
AN
ǎni
[from]
Ayn,Nun, 70,50,
P – preposition حرف جر
الفحشاء
ف ح ش | FḪŞ
ELFḪŞEÙ
l-feHşā'i
edepsizlikten
the immorality
Elif,Lam,Fe,Ha,Şın,Elif,, 1,30,80,8,300,1,,
N – genitive feminine singular noun اسم مجرور
والمنكر
ن ك ر | NKR
WELMNKR
velmunkeri
ve fenalıktan
and the bad
Vav,Elif,Lam,Mim,Nun,Kef,Re, 6,1,30,40,50,20,200,
CONJ – prefixed conjunction wa (and) N – genitive masculine (form IV) passive participle الواو عاطفة اسم مجرور
والبغي
ب غ ي | BĞY
WELBĞY
velbeğyi
ve azgınlıktan
and the oppression.
Vav,Elif,Lam,Be,Ğayn,Ye, 6,1,30,2,1000,10,
CONJ – prefixed conjunction wa (and) N – genitive masculine noun الواو عاطفة اسم مجرور
يعظكم
و ع ظ | WAƵ
YAƵKM
yeǐZukum
size böyle öğüt verir
He admonishes you
Ye,Ayn,Zı,Kef,Mim, 10,70,900,20,40,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb PRON – 2nd person masculine plural object pronoun فعل مضارع والكاف ضمير متصل في محل نصب مفعول به
لعلكم
|
LALKM
leǎllekum
umulur ki
so that you may
Lam,Ayn,Lam,Kef,Mim, 30,70,30,20,40,
ACC – accusative particle PRON – 2nd person masculine plural object pronoun حرف نصب من اخوات «ان» والكاف ضمير متصل في محل نصب اسم «لعل»
تذكرون
ذ ك ر | Z̃KR
TZ̃KRWN
teƶekkerūne
öğüt alırsınız (diye)
take heed.
Te,Zel,Kef,Re,Vav,Nun, 400,700,20,200,6,50,
V – 2nd person masculine plural (form V) imperfect verb PRON – subject pronoun فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.
Konu Başlığı: -
Kırık Meal (Arapça) : |إِنَّ: şüphesiz | اللَّهَ: Allah | يَأْمُرُ: emreder | بِالْعَدْلِ: adaleti | وَالْإِحْسَانِ: ve ihsanı | وَإِيتَاءِ: ve vermeyi | ذِي: | الْقُرْبَىٰ: akrabaya | وَيَنْهَىٰ: ve meneder | عَنِ: | الْفَحْشَاءِ: edepsizlikten | وَالْمُنْكَرِ: ve fenalıktan | وَالْبَغْيِ: ve azgınlıktan | يَعِظُكُمْ: size böyle öğüt verir | لَعَلَّكُمْ: umulur ki | تَذَكَّرُونَ: öğüt alırsınız (diye) |
Kırık Meal (Harekesiz) : |إن ÎNşüphesiz | الله ELLHAllah | يأمر YÊMRemreder | بالعدل BELAD̃Ladaleti | والإحسان WELÎḪSENve ihsanı | وإيتاء WÎYTEÙve vermeyi | ذي Z̃Y | القربى ELGRBakrabaya | وينهى WYNHve meneder | عن AN | الفحشاء ELFḪŞEÙedepsizlikten | والمنكر WELMNKRve fenalıktan | والبغي WELBĞYve azgınlıktan | يعظكم YAƵKMsize böyle öğüt verir | لعلكم LALKMumulur ki | تذكرون TZ̃KRWNöğüt alırsınız (diye) |
Kırık Meal (Okunuş) : |inne: şüphesiz | llahe: Allah | ye'muru: emreder | bil-ǎdli: adaleti | vel'iHsāni: ve ihsanı | ve ītā'i: ve vermeyi | ƶī: | l-ḳurbā: akrabaya | ve yenhā: ve meneder | ǎni: | l-feHşā'i: edepsizlikten | velmunkeri: ve fenalıktan | velbeğyi: ve azgınlıktan | yeǐZukum: size böyle öğüt verir | leǎllekum: umulur ki | teƶekkerūne: öğüt alırsınız (diye) |
Kırık Meal (Transcript) : |ÎN: şüphesiz | ELLH: Allah | YÊMR: emreder | BELAD̃L: adaleti | WELÎḪSEN: ve ihsanı | WÎYTEÙ: ve vermeyi | Z̃Y: | ELGRB: akrabaya | WYNH: ve meneder | AN: | ELFḪŞEÙ: edepsizlikten | WELMNKR: ve fenalıktan | WELBĞY: ve azgınlıktan | YAƵKM: size böyle öğüt verir | LALKM: umulur ki | TZ̃KRWN: öğüt alırsınız (diye) |
Abdulbaki Gölpınarlı : Şüphe yok ki Allah, adâleti, lütuf ve keremde bulunmayı ve yakınlara ihtiyaçları olan şeyleri vermeyi emreder ve çirkin olan, kötü görünen şeylerle haksızlığı nehyeder; öğüt alasınız diye de size öğüt vermededir.
Adem Uğur : Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder, çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.
Ahmed Hulusi : Muhakkak ki Allâh, hakkını vermeyi, ihsanı (iyilik yapmayı) ve yakınlara cömert olmayı hükmeder. . . Fahşadan (nefsanî davranışlardan), münkerden (imanın gereklerine ters düşen fiillerden) ve bagiyden (zulüm ve hakka tecavüz) nehyeder. . . Düşünüp değerlendirmeniz için öğüt veriyor.
Ahmet Tekin : Allah adâletli, mûtedil davranmayı, adâleti gerçekleştiren, hak sahibine hakkını sağlayan, sosyal, siyasî, ekonomik ve idarî bir düzen kurmayı, iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan müslüman önderler, idareciler, askerî erkân ve müslümanlar olmayı, akrabaya yardım etmeyi emreder. Meşrû olmayan şehevî fiilleri, gayri meşrû ilişkileri, zinayı, haddi aşmayı, cimriliği, ahlâksızlığı, şeriatın suç saydığı ve haram kıldığı, kamu vicdanının tasvip etmediği şeyleri, haksızlığı, saldırıyı, baskı ve zulmü, bozgunculuğu, şeriata karşı çıkmayı, kural tanımamayı, bunların savunuculuğunu, sözcülüğünü yapmayı yasaklayarak, önleyici tedbirler alarak kamu güvenliği sağlar. Size, düşünüp ibret almanıza vesile olur diye öğüt veriyor, sorumluluklarınızı hatırlatıyor, uyarıyor.
Ahmet Varol : Şüphesiz Allah adaleti, ihsanı ve yakınlara vermeyi emreder, hayasızlıktan, kötülükten ve zorbalıktan da nehyeder. Olur ki öğüt alırsınız diye size öğüt veriyor.
Ali Bulaç : Şüphesiz Allah, adaleti, ihsanı, yakınlara vermeyi emreder; çirkin utanmazlıklardan (fahşadan), kötülüklerden ve zorbalıklardan sakındırır. Size öğüt vermektedir, umulur ki öğüt alıp düşünürsünüz.
Ali Fikri Yavuz : Muhakkak ki Allah, adaleti, ihsanı ve akrabaya vermeyi emrediyor. Zinadan, fenalıklardan ve insanlara zulüm yapmaktan da nehyediyor. Size böyle öğüd veriyor ki, benimseyip tutasınız. (ADÂLET: Her şeyi yerli yerine koymak demektir. Zulmün zıddıdır. Her hakkın başı, Allah hakkı olduğundan ona ortak koşmamak, tevhide iman etmek esastır. Bundan sonra ilâhi ölçülere göre her şeyin hakkını vermek adalettir. İHSAN: Farzları yerine getirmek, Allah’ı görür gibi kendisine ibadet etmek, bir şeyi güzel ve iyi yapmak mânâlarına gelir.)
Bekir Sadak : Allah suphesiz adaleti, iyilik yapmayi, yakinlara bakmayi emreder; hayasizligi, fenaligi ve haddi asmayi yasak eder. tutasiniz diye size ogut verir.
Celal Yıldırım : Şüphesiz ki Allah, adaleti, iyiligi, yakınlardan (ihtiyaç sahiplerine) vermeyi emreder. Her türlü hayâsızlığı, (aklın, örfün ve şer'in hoş görmediği) kötülüğü ve her çeşit (haksız) tecâvüzü men'eder. Dinleyip düşünesiniz, düşünüp anlayasınız diye size öğüt verir.
Diyanet İşleri : Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.
Diyanet İşleri (eski) : Allah şüphesiz adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara bakmayı emreder; hayasızlığı, fenalığı ve haddi aşmayı yasak eder. Tutasınız diye size öğüt verir.
Diyanet Vakfi : Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder, çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.
Edip Yüksel : ALLAH adaleti, iyilik yapmayı ve akrabaya yardım etmeyi emreder. Kötülükten, fenalıktan ve azgınlıktan ise sizi meneder. Öğüt almanız için sizi böyle aydınlatır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Şüphesiz ki Allah, size adaleti, iyilik yapmayı ve yakınlara bakmayı emreder; hayasızlıktan, fenalıktan ve azgınlıktan nehyeder. Öğüt almanız için size böyle öğüt verir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Haberiniz olsun ki Allah, size adaleti, iyi davranmayı ve yakınlara yardımda bulunmayı emrediyor; hayasızlığı, fenalığı ve azgınlığı yasaklıyor; dinleyip anlayıp tutasınız diye size öğüt veriyor.
Elmalılı Hamdi Yazır : Haberiniz olsun ki Allah size adli, ihsanı ve yakınlığı olana atâyı emrediyor ve fuhşiyyâttan, münkerden, bagiyden nehyediyor, size va'zediyor ki dinleyip anlayıp tutasınız
Fizilal-il Kuran : Allah size adaleti, iyiliği, akrabalara yardım etmeyi emreder. Çirkin davranışları ve iğrençlikleri yasaklar. Sözünü tutasınız diye O, size öğüt verir.
Gültekin Onan : Şüphesiz Tanrı, adaleti, ihsanı, yakınlara vermeyi buyurur; çirkin utanmazlıklardan (fahşadan), münkerden ve zorbalıklardan sakındırır. Size öğüt vermektedir, umulur ki öğüt alıp düşünürsünüz.
Hakkı Yılmaz : "Şüphesiz Allah, adaleti, iyileştirmeyi-güzelleştirmeyi ve yakınlara vermeyi emreder; hayâsızlıktan, kötülükten ve azgınlıktan nehyeder. O, düşünüp öğüt alırsınız diye size öğüt verir. "
Hasan Basri Çantay : Şübhesiz ki Allah adaleti, iyiliği, (hususiyle) akrabaya (muhtâc oldukları şeyleri) vermeyi emr eder. Taşkın kötülük (ler) den, münkerden, zulm ve tecebbürden nehyeder. Size (bu suretle) öğüd verir ki iyice dinleyib ve anlayıb tutasınız.
Hayrat Neşriyat : Şübhesiz ki Allah, adâleti, iyiliği ve akrabâya (muhtaç oldukları şeyleri) vermeyi emreder; fuhşiyâttan, kötülükten ve azgınlıktan da men' eder. İbret alasınız diye size(Allah, böyle) nasîhat eder.
İbni Kesir : Muhakkak ki Allah; adaleti, ihsanı, yakınlara vermeyi emreder. Hayasızlığı, fenalığı ve taşkınlığı ise yasaklar. Tezekkür edesiniz diye size öğüt verir.
İskender Evrenosoğlu : Muhakkak ki Allah, adaletli olmayı ve ihsanı ve akrabalara vermeyi emreder. Ve fuhuştan, münkerden (Allah'ın yasakladığı şeylerden) ve azgınlıktan (hakka tecavüzden) sizi nehyeder. Böylece umulur ki siz, tezekkür edersiniz diye size öğüt veriyor.
Muhammed Esed : Gerçek şu ki, Allah adaleti ve iyilik yapmayı, yakınlara karşı cömert olmayı emredip utanç verici ve arsızca olanı, akıl ve sağduyuya aykırı olanı ve azgınlığı, taşkınlığı yasaklıyor; ve size (böyle tekrar tekrar) öğüt veriyor ki, böylece (bütün bunları) belki aklınızda tutarsınız.
Ömer Nasuhi Bilmen : Muhakkak ki, Allah Teâlâ adâleti, iyiliği ve karabet sahiplerine (muhtaç oldukları şeyleri) vermeyi emrediyor ve fuhşiyattan, münkerden, hukuka tecavüzden de nehyediyor. Düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.
Ömer Öngüt : Muhakkak ki Allah adaleti, iyilik yapmayı, akrabaya yardım etmeyi emreder. Hayâsızlığı, fenalığı ve haddi aşmayı da yasak eder. Düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.
Şaban Piriş : Allah, adaleti, iyiliği ve yakınlara vermeyi emreder. Ahlaksızlığı, kötülüğü ve taşkınlığı yasaklar. Düşünesiniz diye size öğüt verir.
Suat Yıldırım : Allah adaleti, hatta adaletten de fazla olarak ihsanı, en güzel davranışı ve muhtaç oldukları şeyleri yakınlara vermeyi emreder. Hayasızlığı, çirkin işleri, zulüm ve tecavüzü yasaklar. Düşünüp tutasınız diye size öğüt verir.
Süleyman Ateş : Allâh adâleti, ihsanı, akrabâya vermeyi emreder, fahşâ(edepsizlikten)dan, münker(fenâlık)den ve bağy(azgınlık)den meneder. Öğüt almanız için size böyle öğüt verir.
Tefhim-ul Kuran : Şüphe yok Allah, adaleti, ihsanı, yakınlara vermeyi emreder; çirkin utanmazlıklardan (fahşâdan), kötülüklerden ve zorbalıklardan sakındırır. Size öğüt vermektedir, umulur ki öğüt alıp düşünürsünüz.
Ümit Şimşek : Allah adaleti, iyiliği, akrabaya ikramı emreder; fuhşiyatı, kötülüğü ve azgınlığı yasaklar. Düşünesiniz diye O size böyle öğüt veriyor.
Yaşar Nuri Öztürk : Şu bir gerçek ki Allah; adaleti, iyi ve güzel davranmayı, akrabaya vermeyi emreder. Tüm pisliklerden/edepsizliklerden, kötülükten, azgınlık, doymazlık ve kıskançlıktan yasaklar. Düşünüp ibret alırsınız ümidiyle size öğüt veriyor.
Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için
TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen
dikkatli olunuz.]