» 2 / Bakara  20:

Kuran Sırası: 2
İniş Sırası: 87
Bakara Suresi = Inek Suresi
67-71. ayetlerinde Yahudilere kesilmesi emredilen inekten söz edildigi için bu ismi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. يَكَادُ (YKED̃) = yekādu : neredeyse
2. الْبَرْقُ (ELBRG) = l-berḳu : şimşek
3. يَخْطَفُ (YḢŦF) = yeḣTafu : kapıverecek
4. أَبْصَارَهُمْ (ÊBṦERHM) = ebSārahum : gözlerini
5. كُلَّمَا (KLME) = kullemā : zaman
6. أَضَاءَ (ÊŽEÙ) = eDā'e : aydınlattığı
7. لَهُمْ (LHM) = lehum : onları
8. مَشَوْا (MŞWE) = meşev : yürürler
9. فِيهِ (FYH) = fīhi : o(nun ışığı)nda
10. وَإِذَا (WÎZ̃E) = ve iƶā : zaman
11. أَظْلَمَ (ÊƵLM) = eZleme : karanlık çöktüğü
12. عَلَيْهِمْ (ALYHM) = ǎleyhim : üzerlerine
13. قَامُوا (GEMWE) = ḳāmū : dikilip kalırlar
14. وَلَوْ (WLW) = velev : eğer
15. شَاءَ (ŞEÙ) = şā'e : dileseydi
16. اللَّهُ (ELLH) = llahu : Allah
17. لَذَهَبَ (LZ̃HB) = leƶehebe : elbette götürürdü
18. بِسَمْعِهِمْ (BSMAHM) = bisem'ǐhim : işitmelerini
19. وَأَبْصَارِهِمْ (WÊBṦERHM) = ve ebSārihim : ve görmelerini
20. إِنَّ (ÎN) = inne : Şüphesiz
21. اللَّهَ (ELLH) = llahe : Allah'ın
22. عَلَىٰ (AL) = ǎlā : üzerine
23. كُلِّ (KL) = kulli : her
24. شَيْءٍ (ŞYÙ) = şey'in : şey
25. قَدِيرٌ (GD̃YR) = ḳadīrun : gücü yeter
neredeyse | şimşek | kapıverecek | gözlerini | zaman | aydınlattığı | onları | yürürler | o(nun ışığı)nda | zaman | karanlık çöktüğü | üzerlerine | dikilip kalırlar | eğer | dileseydi | Allah | elbette götürürdü | işitmelerini | ve görmelerini | Şüphesiz | Allah'ın | üzerine | her | şey | gücü yeter |

[KWD̃] [BRG] [ḢŦF] [BṦR] [KLL] [ŽWE] [] [MŞY] [] [] [ƵLM] [] [GWM] [] [ŞYE] [] [Z̃HB] [SMA] [BṦR] [] [] [] [KLL] [ŞYE] [GD̃R]
YKED̃ ELBRG YḢŦF ÊBṦERHM KLME ÊŽEÙ LHM MŞWE FYH WÎZ̃E ÊƵLM ALYHM GEMWE WLW ŞEÙ ELLH LZ̃HB BSMAHM WÊBṦERHM ÎN ELLH AL KL ŞYÙ GD̃YR

yekādu l-berḳu yeḣTafu ebSārahum kullemā eDā'e lehum meşev fīhi ve iƶā eZleme ǎleyhim ḳāmū velev şā'e llahu leƶehebe bisem'ǐhim ve ebSārihim inne llahe ǎlā kulli şey'in ḳadīrun
يكاد البرق يخطف أبصارهم كلما أضاء لهم مشوا فيه وإذا أظلم عليهم قاموا ولو شاء الله لذهب بسمعهم وأبصارهم إن الله على كل شيء قدير

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
يكاد ك و د | KWD̃ YKED̃ yekādu neredeyse Almost
البرق ب ر ق | BRG ELBRG l-berḳu şimşek the lightning
يخطف خ ط ف | ḢŦF YḢŦF yeḣTafu kapıverecek snatches away
أبصارهم ب ص ر | BṦR ÊBṦERHM ebSārahum gözlerini their sight.
كلما ك ل ل | KLL KLME kullemā zaman Whenever
أضاء ض و ا | ŽWE ÊŽEÙ eDā'e aydınlattığı it flashes
لهم | LHM lehum onları for them
مشوا م ش ي | MŞY MŞWE meşev yürürler they walk
فيه | FYH fīhi o(nun ışığı)nda in it,
وإذا | WÎZ̃E ve iƶā zaman and when
أظلم ظ ل م | ƵLM ÊƵLM eZleme karanlık çöktüğü it darkens
عليهم | ALYHM ǎleyhim üzerlerine on them
قاموا ق و م | GWM GEMWE ḳāmū dikilip kalırlar they stand (still).
ولو | WLW velev eğer And if
شاء ش ي ا | ŞYE ŞEÙ şā'e dileseydi had willed
الله | ELLH llahu Allah Allah,
لذهب ذ ه ب | Z̃HB LZ̃HB leƶehebe elbette götürürdü He would certainly have taken away
بسمعهم س م ع | SMA BSMAHM bisem'ǐhim işitmelerini their hearing,
وأبصارهم ب ص ر | BṦR WÊBṦERHM ve ebSārihim ve görmelerini and their sight.
إن | ÎN inne Şüphesiz Indeed,
الله | ELLH llahe Allah'ın Allah
على | AL ǎlā üzerine (is) on
كل ك ل ل | KLL KL kulli her every
شيء ش ي ا | ŞYE ŞYÙ şey'in şey thing
قدير ق د ر | GD̃R GD̃YR ḳadīrun gücü yeter All-Powerful.

2:20 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

neredeyse | şimşek | kapıverecek | gözlerini | zaman | aydınlattığı | onları | yürürler | o(nun ışığı)nda | zaman | karanlık çöktüğü | üzerlerine | dikilip kalırlar | eğer | dileseydi | Allah | elbette götürürdü | işitmelerini | ve görmelerini | Şüphesiz | Allah'ın | üzerine | her | şey | gücü yeter |

[KWD̃] [BRG] [ḢŦF] [BṦR] [KLL] [ŽWE] [] [MŞY] [] [] [ƵLM] [] [GWM] [] [ŞYE] [] [Z̃HB] [SMA] [BṦR] [] [] [] [KLL] [ŞYE] [GD̃R]
YKED̃ ELBRG YḢŦF ÊBṦERHM KLME ÊŽEÙ LHM MŞWE FYH WÎZ̃E ÊƵLM ALYHM GEMWE WLW ŞEÙ ELLH LZ̃HB BSMAHM WÊBṦERHM ÎN ELLH AL KL ŞYÙ GD̃YR

yekādu l-berḳu yeḣTafu ebSārahum kullemā eDā'e lehum meşev fīhi ve iƶā eZleme ǎleyhim ḳāmū velev şā'e llahu leƶehebe bisem'ǐhim ve ebSārihim inne llahe ǎlā kulli şey'in ḳadīrun
يكاد البرق يخطف أبصارهم كلما أضاء لهم مشوا فيه وإذا أظلم عليهم قاموا ولو شاء الله لذهب بسمعهم وأبصارهم إن الله على كل شيء قدير

[ك و د] [ب ر ق] [خ ط ف] [ب ص ر] [ك ل ل] [ض و ا] [] [م ش ي] [] [] [ظ ل م] [] [ق و م] [] [ش ي ا] [] [ذ ه ب] [س م ع] [ب ص ر] [] [] [] [ك ل ل] [ش ي ا] [ق د ر]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
يكاد ك و د | KWD̃ YKED̃ yekādu neredeyse Almost
Ye,Kef,Elif,Dal,
10,20,1,4,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
فعل مضارع
البرق ب ر ق | BRG ELBRG l-berḳu şimşek the lightning
Elif,Lam,Be,Re,Gaf,
1,30,2,200,100,
"N – nominative masculine noun → Lightning"
اسم مرفوع
يخطف خ ط ف | ḢŦF YḢŦF yeḣTafu kapıverecek snatches away
Ye,Hı,Tı,Fe,
10,600,9,80,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
فعل مضارع
أبصارهم ب ص ر | BṦR ÊBṦERHM ebSārahum gözlerini their sight.
,Be,Sad,Elif,Re,He,Mim,
,2,90,1,200,5,40,
N – accusative masculine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم منصوب و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
كلما ك ل ل | KLL KLME kullemā zaman Whenever
Kef,Lam,Mim,Elif,
20,30,40,1,
T – time adverb
ظرف زمان
أضاء ض و ا | ŽWE ÊŽEÙ eDā'e aydınlattığı it flashes
,Dad,Elif,,
,800,1,,
V – 3rd person masculine singular (form IV) perfect verb
فعل ماض
لهم | LHM lehum onları for them
Lam,He,Mim,
30,5,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
مشوا م ش ي | MŞY MŞWE meşev yürürler they walk
Mim,Şın,Vav,Elif,
40,300,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
فيه | FYH fīhi o(nun ışığı)nda in it,
Fe,Ye,He,
80,10,5,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
جار ومجرور
وإذا | WÎZ̃E ve iƶā zaman and when
Vav,,Zel,Elif,
6,,700,1,
REM – prefixed resumption particle
T – time adverb
الواو استئنافية
ظرف زمان
أظلم ظ ل م | ƵLM ÊƵLM eZleme karanlık çöktüğü it darkens
,Zı,Lam,Mim,
,900,30,40,
V – 3rd person masculine singular (form IV) perfect verb
فعل ماض
عليهم | ALYHM ǎleyhim üzerlerine on them
Ayn,Lam,Ye,He,Mim,
70,30,10,5,40,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
قاموا ق و م | GWM GEMWE ḳāmū dikilip kalırlar they stand (still).
Gaf,Elif,Mim,Vav,Elif,
100,1,40,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
ولو | WLW velev eğer And if
Vav,Lam,Vav,
6,30,6,
REM – prefixed resumption particle
COND – conditional particle
الواو استئنافية
حرف شرط
شاء ش ي ا | ŞYE ŞEÙ şā'e dileseydi had willed
Şın,Elif,,
300,1,,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
الله | ELLH llahu Allah Allah,
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
لذهب ذ ه ب | Z̃HB LZ̃HB leƶehebe elbette götürürdü He would certainly have taken away
Lam,Zel,He,Be,
30,700,5,2,
EMPH – emphatic prefix lām
V – 3rd person masculine singular perfect verb
اللام لام التوكيد
فعل ماض
بسمعهم س م ع | SMA BSMAHM bisem'ǐhim işitmelerini their hearing,
Be,Sin,Mim,Ayn,He,Mim,
2,60,40,70,5,40,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
جار ومجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وأبصارهم ب ص ر | BṦR WÊBṦERHM ve ebSārihim ve görmelerini and their sight.
Vav,,Be,Sad,Elif,Re,He,Mim,
6,,2,90,1,200,5,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – genitive masculine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
الواو عاطفة
اسم مجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
إن | ÎN inne Şüphesiz Indeed,
,Nun,
,50,
ACC – accusative particle
حرف نصب
الله | ELLH llahe Allah'ın Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – accusative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة منصوب
على | AL ǎlā üzerine (is) on
Ayn,Lam,,
70,30,,
P – preposition
حرف جر
كل ك ل ل | KLL KL kulli her every
Kef,Lam,
20,30,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
شيء ش ي ا | ŞYE ŞYÙ şey'in şey thing
Şın,Ye,,
300,10,,
N – genitive masculine indefinite noun
اسم مجرور
قدير ق د ر | GD̃R GD̃YR ḳadīrun gücü yeter All-Powerful.
Gaf,Dal,Ye,Re,
100,4,10,200,
N – nominative masculine indefinite noun
اسم مرفوع
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |يَكَادُ: neredeyse | الْبَرْقُ: şimşek | يَخْطَفُ: kapıverecek | أَبْصَارَهُمْ: gözlerini | كُلَّمَا: zaman | أَضَاءَ: aydınlattığı | لَهُمْ: onları | مَشَوْا: yürürler | فِيهِ: o(nun ışığı)nda | وَإِذَا: zaman | أَظْلَمَ: karanlık çöktüğü | عَلَيْهِمْ: üzerlerine | قَامُوا: dikilip kalırlar | وَلَوْ: eğer | شَاءَ: dileseydi | اللَّهُ: Allah | لَذَهَبَ: elbette götürürdü | بِسَمْعِهِمْ: işitmelerini | وَأَبْصَارِهِمْ: ve görmelerini | إِنَّ: Şüphesiz | اللَّهَ: Allah'ın | عَلَىٰ: üzerine | كُلِّ: her | شَيْءٍ: şey | قَدِيرٌ: gücü yeter |
Kırık Meal (Harekesiz) : |يكاد YKED̃ neredeyse | البرق ELBRG şimşek | يخطف YḢŦF kapıverecek | أبصارهم ÊBṦERHM gözlerini | كلما KLME zaman | أضاء ÊŽEÙ aydınlattığı | لهم LHM onları | مشوا MŞWE yürürler | فيه FYH o(nun ışığı)nda | وإذا WÎZ̃E zaman | أظلم ÊƵLM karanlık çöktüğü | عليهم ALYHM üzerlerine | قاموا GEMWE dikilip kalırlar | ولو WLW eğer | شاء ŞEÙ dileseydi | الله ELLH Allah | لذهب LZ̃HB elbette götürürdü | بسمعهم BSMAHM işitmelerini | وأبصارهم WÊBṦERHM ve görmelerini | إن ÎN Şüphesiz | الله ELLH Allah'ın | على AL üzerine | كل KL her | شيء ŞYÙ şey | قدير GD̃YR gücü yeter |
Kırık Meal (Okunuş) : |yekādu: neredeyse | l-berḳu: şimşek | yeḣTafu: kapıverecek | ebSārahum: gözlerini | kullemā: zaman | eDā'e: aydınlattığı | lehum: onları | meşev: yürürler | fīhi: o(nun ışığı)nda | ve iƶā: zaman | eZleme: karanlık çöktüğü | ǎleyhim: üzerlerine | ḳāmū: dikilip kalırlar | velev: eğer | şā'e: dileseydi | llahu: Allah | leƶehebe: elbette götürürdü | bisem'ǐhim: işitmelerini | ve ebSārihim: ve görmelerini | inne: Şüphesiz | llahe: Allah'ın | ǎlā: üzerine | kulli: her | şey'in: şey | ḳadīrun: gücü yeter |
Kırık Meal (Transcript) : |YKED̃: neredeyse | ELBRG: şimşek | YḢŦF: kapıverecek | ÊBṦERHM: gözlerini | KLME: zaman | ÊŽEÙ: aydınlattığı | LHM: onları | MŞWE: yürürler | FYH: o(nun ışığı)nda | WÎZ̃E: zaman | ÊƵLM: karanlık çöktüğü | ALYHM: üzerlerine | GEMWE: dikilip kalırlar | WLW: eğer | ŞEÙ: dileseydi | ELLH: Allah | LZ̃HB: elbette götürürdü | BSMAHM: işitmelerini | WÊBṦERHM: ve görmelerini | ÎN: Şüphesiz | ELLH: Allah'ın | AL: üzerine | KL: her | ŞYÙ: şey | GD̃YR: gücü yeter |
Abdulbaki Gölpınarlı : Şimşek neredeyse gözlerini alacak onların. Çakıp etraf aydınlandı mı yürürler, karanlıkta kaldılar mı dururlar. Allah dilerse duymalarını da alır, gözlerini de kör eder. Şüphe yok ki Allah'ın her şeye gücü yeter.
Adem Uğur : (O esnada) şimşek sanki gözlerini çıkaracakmış gibi çakar, onlar için etrafı aydınlatınca orada birazcık yürürler, karanlık üzerlerine çökünce de oldukları yerde kalırlar. Allah dileseydi elbette onların kulaklarını sağır, gözlerini kör ederdi. Allah şüphesiz her şeye kadirdir.
Ahmed Hulusi : O şimşek (hakikat ışığı) neredeyse göze dayalı müşahedelerini kapsayacak. Onlara her aydınlık geldiğinde, o hakikat ışığıyla birkaç adım ilerler, hakikat ışığı kesilince de içine düştükleri karanlıkta kalakalırlar. Allâh dilemiş olsaydı Semi' ve Basıyr isminin onlarda açığa çıkmasını kısardı. Kesinlikle Allâh her şeye Kaadir'dir.
Ahmet Tekin : Şimşek çakar gibi gelen müjde âyetleri, gözlerini kamaştırır, akıllarını karıştırır. Müjdeler, lehlerine olan emir ve hükümler geldikçe, şimşeğin aydınlığında yürüyenler gibi, müslümanlıklarını ilan ederek, müslümanların statüsünden faydalanırlar. Sıkıntı baş gösterip Kur’ân âyetleri aleyhlerine olunca da karanlıktan çıkamayacaklarmış gibi, ne yapacaklarını şaşırırlar. Nifaklarını, ikiyüzlülüklerini açığa vururlar. Eğer Allah’ın sünneti, düzeninin yasaları içinde iradesinin tecellisine uygun olsaydı, onların kulaklarını, gözlerini ve akıllarını da kesinlikle işe yaramaz hale getirirdi. Allah’ın gücü kudreti her şeye yeter.
Ahmet Varol : Çakan şimşek neredeyse gözlerini alacak gibi olur. Bu onların önlerini aydınlatınca o ışıkta yürürler. Ama üzerlerine karanlık bastırınca dimdik ayakta kalırlar. Allah dileseydi onların işitme ve görme kabiliyetlerini alırdı. Allah'ın her şeye gücü yeter.
Ali Bulaç : Çakan şimşek neredeyse gözlerini kapıverecek; önlerini her aydınlattığında (biraz) yürürler, üzerlerine karanlık basıverince de kalakalırlar. Allah dileseydi, işitmelerini de görmelerini de gideriverirdi. Şüphesiz Allah, herşeye güç yetirendir.
Ali Fikri Yavuz : O şimşek, neredeyse gözlerini kapıp alıverecek; onları aydınlatınca da ışığı altında yürürler ve karanlık çökünce dikilip kalırlar. Allah dileseydi, onların işitme ve görme duyularını da giderirdi. Şüphesiz ki Allah, her şeye kâdirdir. (Nerdeyse Kur’an’ın hidayet nuru gözlerini alacak... Kur’anı Kerimin “İslâmın” bahşettiği ganimet ve nimetlerini gördükçe, emniyet içerisinde yürürler. Fakat cihâd ve İslâmın yüklediği vazifelerle karşılaştıkları zaman, karanlıkta dikilip kalanların hâli gibi, geri dururlar. Allah dileseydi, onların mânevi duygularını yok ettiği gibi, mâddi duygularını da gideriverdi.)
Bekir Sadak : Simsegin cakmasi neredeyse gozlerini alir; onlari aydinlattikca isiginda yururler ve uzerlerine karanlik basinca durakalirlar. Allah dileseydi isitme ve gormelerini giderirdi. Dogrusu Allah her seye Kadir'dir. *
Celal Yıldırım : Çakan şimşek neredeyse onların gözlerini kapıp alır. Önlerini aydınlatınca da onun ışığında yürürler. Üzerlerine karanlık çöktüğü zaman ise (oldukları yerde) dikilip kalırlar. Allah dileseydi onların işitmelerini de, gözlerini de alıverirdi. Şüphesiz ki Allah'ın her şeye gücü yeter.
Diyanet İşleri : Şimşek neredeyse gözlerini alıverecek. Önlerini her aydınlatışında ışığında yürürler. Karanlık çökünce dikilip kalırlar. Allah dileseydi, elbette onların işitme ve görme duyularını giderirdi. Şüphesiz Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir.
Diyanet İşleri (eski) : Şimşeğin çakması neredeyse gözlerini alır; onları aydınlattıkça ışığında yürürler ve üzerlerine karanlık basınca durakalırlar. Allah dileseydi işitme ve görmelerini giderirdi. Doğrusu Allah her şeye Kadir'dir.
Diyanet Vakfi : (O esnada) şimşek sanki gözlerini çıkaracakmış gibi çakar, onlar için etrafı aydınlatınca orada birazcık yürürler, karanlık üzerlerine çökünce de oldukları yerde kalırlar. Allah dileseydi elbette onların kulaklarını sağır, gözlerini kör ederdi. Allah şüphesiz her şeye kadirdir.
Edip Yüksel : Şimşek neredeyse gözlerini kapıverecek! Önlerini aydınlattıkça ışığında yürürler. Üzerlerine karanlık basınca da dikilir kalırlar. ALLAH dileseydi işitme ve görmelerini giderirdi. ALLAH herşeye gücü yetendir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : O şimşek nerdeyse gözlerini (n nûrunu) kapıverecek. Önlerini aydınlattımı ışığında yürürler, karanlık üzerlerine çöktümü de dikilip kalırlar. Allah dilemiş olsaydı işitmelerini, görmelerini de alıverirdi. Şüphesiz Allah her şeye kâdirdir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Şimşek neredeyse gözlerini kapıverecek; önlerini aydınlatınca ışığında yürüyorlar, karanlıklar üzerlerine çökünce de dikilip kalıyorlar. Allah dileseydi işitme ve görmelerini alıverirdi. Şüphe yok ki, Allah her şeye gücü yetendir.
Elmalılı Hamdi Yazır : Şimşek nerede ise gözlerini kapıverecek önlerini aydınlattımı ışığında yürüyorlar, karanlık üzerlerine çöktü mü dikilip kalıyorlar, Allah dilemiş olsa idi elbet işitmelerini görmelerini de alıverirdi, şüphe yok ki Allah her şeye kadir, daima kadirdir
Fizilal-il Kuran : Şimşek onların görme yeteneklerini nerede ise alıverecek. Çevrelerini aydınlatınca şimşeğin ışığı altında yürürler, fakat üzerlerine karanlık çökünce oldukları yerde kalakalırlar. Allah dileseydi, onların işitme ve görme yeteneklerini büsbütün giderirdi. Hiç kuşkusuz Allah her şeyi yapabilir.
Gültekin Onan : Şimşek neredeyse gözlerini kapıverecek! Önlerini aydınlattıkça ışığında yürürler. Üzerlerine karanlık basınca da dikilir kalırlar. Tanrı dileseydi işitmelerini de, görmelerini de gideriverirdi. Tanrı herşeye gücü yetendir (kadir).
Hakkı Yılmaz : O şimşek nerdeyse gözlerini kapıverecek. Şimşek önlerini aydınlattı mı aydınlığın içinde yürürler, karanlık üzerlerine çöktü mü de dikilip kalırlar. Allah dilemiş olsaydı işitmelerini de, görmelerini de giderirdi. Şüphesiz Allah, her şeye en çok güç yetirendir.
Hasan Basri Çantay : O şimşek hemen hemen gözlerini kapıp alıverecek. Onları aydınlatınca (ışığı) içinde yürürler, başlarına karanlık çökünce ise dikilib kalırlar. Allah dileseydi onların işitmelerini, gözlerini de giderirdi. Şübhe yok ki Allah her şey'e hakkıyle kaadirdir.
Hayrat Neşriyat : O şimşek, nerede ise gözlerini(n nûrunu) kapıp alıverecek! Ne zaman onlara aydınlık verse, onda (onun ışığında) yürürler; onlara karanlık çöktüğü zaman ise (oldukları yerde)dikilip kalırlar. Hâlbuki Allah dileseydi, elbette onların işitmelerini ve görmelerini giderirdi. Şübhesiz ki Allah, herşeye hakkıyla gücü yetendir.
İbni Kesir : Az kalsın şimşek gözlerini alıverecek. Onları aydınlattıkça ışığında yürürler. Üzerlerine karanlık basınca dikilip kalıverirler. Şayet Allah, dileseydi onların işitmelerini de, görmelerini de giderirdi. Muhakkak ki Allah, her şeye Kadir'dir.
İskender Evrenosoğlu : Şimşek neredeyse onların gözlerini kamaştırır. Onları her aydınlatmasında onun (ışığında) yürürler. Ve onların üzerlerine karanlık çökünce de dikilip kalırlar. Ve eğer Allah dileseydi, onların duymalarını da görmelerini de elbette giderirdi. Muhakkak ki Allah, herşeye kâdirdir (herşeye gücü yeter).
Muhammed Esed : Çakan şimşekler neredeyse gözlerini alıverir; ışık verince hareket ederler, karanlık çökünce oldukları yerde çakılıp kalırlar. Şayet Allah dileseydi, onları işitme ve görme (yetenek)lerinden yoksun bırakabilirdi: Çünkü Allah her şeye kadirdir.
Ömer Nasuhi Bilmen : Az kalıyor ki şimşek gözlerini hemen kapıverecek. Her ne zaman önlerini aydınlattı mı, ışığında yürürler. Üzerlerine karanlık çöktükçe de dikilip kalıverirler. Eğer Allah Teâlâ dilemiş olsa idi onların elbette işitmelerini de, görmelerini de gideriverirdi. Şüphe yok ki Allah Teâlâ her şeye kâdirdir.
Ömer Öngüt : O esnada şimşek sanki gözlerini çıkaracakmış gibi çakar. Etraflarını aydınlatınca bir kaç adım yürürler. Fakat üzerlerine karanlık çökünce oldukları yerde kalırlar. Allah dileseydi elbette onların kulaklarını sağır, gözlerini kör ederdi. Şüphesiz ki Allah her şeye kâdirdir.
Şaban Piriş : Şimşek gözlerini kamaştırır gibi olur; şimşek parıldadığında yürürler, ortalık birden kararınca da orada dikilip kalıverirler, eğer Allah isteseydi onları sağır ve kör ederdi. Allah’ın her şeye gücü yeter.
Suat Yıldırım : Şimşek nerdeyse gözlerini köreltecek. Önlerini aydınlattı mı ışığında yürürler, (şimşek sönüp) karanlık çökünce de dikilir kalırlar. Allah dileseydi kulaklarını sağır, gözlerini kör ederdi. Allah gerçekten her şeye kadirdir.
Süleyman Ateş : Neredeyse gözlerini kapıverecek olan şimşek önlerini aydınlattı mı o(nun ışığı)nda yürürler, üzerlerine karanlık çökünce dikilip kalırlar. Allâh dileseydi elbette işitmelerini ve görmelerini de götürürdü. Şüphesiz Allâh'ın her şeyi yapmaya gücü yeter.
Tefhim-ul Kuran : Çakan şimşek, neredeyse gözlerini kapıverecek; önlerini her aydınlattığında (biraz) yürürler, üzerlerine karanlık basıverince de kalakalırlar. Allah dileseydi, işitmelerini de görmelerini de gideriverirdi. Hiç şüphe yok Allah, herşeye güç yetirendir.
Ümit Şimşek : Şimşeğin parıltısı gözlerini alacak gibidir. Şimşek etrafı aydınlatınca o ışıkta biraz yürürler; üzerlerine karanlık çökünce de oldukları yerde kalırlar. Eğer Allah dileseydi, onların kulaklarını sağır, gözlerini kör ederdi. Zira Allah'ın kudreti herşeye yeter.
Yaşar Nuri Öztürk : Şimşek, neredeyse gözlerini çarpıp götürüverecek. Kendilerine her aydınlık sunduğunda, orada yürürler. Üzerlerine karanlık binince çakılıp kalırlar. Eğer Allah dileseydi, işitme güçlerini de gözlerini de elbette alıp götürürdü. Çünkü Allah her şeye Kadîr'dir.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}