» 2 / Bakara  260:

Kuran Sırası: 2
İniş Sırası: 87
Bakara Suresi = Inek Suresi
67-71. ayetlerinde Yahudilere kesilmesi emredilen inekten söz edildigi için bu ismi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَإِذْ (WÎZ̃) = ve iƶ : ve bir zaman
2. قَالَ (GEL) = ḳāle : demişti
3. إِبْرَاهِيمُ (ÎBREHYM) = ibrāhīmu : İbrahim
4. رَبِّ (RB) = rabbi : Rabbim
5. أَرِنِي (ÊRNY) = erinī : bana göster
6. كَيْفَ (KYF) = keyfe : nasıl
7. تُحْيِي (TḪYY) = tuHyī : dirilttiğini
8. الْمَوْتَىٰ (ELMWT) = l-mevtā : ölüleri
9. قَالَ (GEL) = ḳāle : (Allah) dedi
10. أَوَلَمْ (ÊWLM) = evelem : yoksa
11. تُؤْمِنْ (TÙMN) = tu'min : inanmadın mı
12. قَالَ (GEL) = ḳāle : (İbrahim) dedi ki
13. بَلَىٰ (BL) = belā : Hayır (inandım)
14. وَلَٰكِنْ (WLKN) = velākin : fakat
15. لِيَطْمَئِنَّ (LYŦMÙN) = liyeTmeinne : tatmin olması için
16. قَلْبِي (GLBY) = ḳalbī : kalbimin
17. قَالَ (GEL) = ḳāle : dedi
18. فَخُذْ (FḢZ̃) = feḣuƶ : o halde tut
19. أَرْبَعَةً (ÊRBAT) = erbeǎten : dördünü
20. مِنَ (MN) = mine : -dan
21. الطَّيْرِ (ELŦYR) = T-Tayri : kuşlar-
22. فَصُرْهُنَّ (FṦRHN) = fe Surhunne : onları alıştır
23. إِلَيْكَ (ÎLYK) = ileyke : kendine
24. ثُمَّ (S̃M) = ṧumme : sonra
25. اجْعَلْ (ECAL) = c'ǎl : koy
26. عَلَىٰ (AL) = ǎlā : üzerine
27. كُلِّ (KL) = kulli : her
28. جَبَلٍ (CBL) = cebelin : dağın
29. مِنْهُنَّ (MNHN) = minhunne : onlardan
30. جُزْءًا (CZÙE) = cuz'en : bir parça
31. ثُمَّ (S̃M) = ṧumme : sonra
32. ادْعُهُنَّ (ED̃AHN) = d'ǔhunne : onları (kendine) çağır
33. يَأْتِينَكَ (YÊTYNK) = ye'tīneke : sana gelecekler
34. سَعْيًا (SAYE) = seǎ'yen : koşarak
35. وَاعْلَمْ (WEALM) = veǎ'lem : bil ki
36. أَنَّ (ÊN) = enne : şüphesiz
37. اللَّهَ (ELLH) = llahe : Allah
38. عَزِيزٌ (AZYZ) = ǎzīzun : daima üstün
39. حَكِيمٌ (ḪKYM) = Hakīmun : hüküm ve hikmet sahibidir
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَإِذْ: ve bir zaman | قَالَ: demişti | إِبْرَاهِيمُ: İbrahim | رَبِّ: Rabbim | أَرِنِي: bana göster | كَيْفَ: nasıl | تُحْيِي: dirilttiğini | الْمَوْتَىٰ: ölüleri | قَالَ: (Allah) dedi | أَوَلَمْ: yoksa | تُؤْمِنْ: inanmadın mı | قَالَ: (İbrahim) dedi ki | بَلَىٰ: Hayır (inandım) | وَلَٰكِنْ: fakat | لِيَطْمَئِنَّ: tatmin olması için | قَلْبِي: kalbimin | قَالَ: dedi | فَخُذْ: o halde tut | أَرْبَعَةً: dördünü | مِنَ: -dan | الطَّيْرِ: kuşlar- | فَصُرْهُنَّ: onları alıştır | إِلَيْكَ: kendine | ثُمَّ: sonra | اجْعَلْ: koy | عَلَىٰ: üzerine | كُلِّ: her | جَبَلٍ: dağın | مِنْهُنَّ: onlardan | جُزْءًا: bir parça | ثُمَّ: sonra | ادْعُهُنَّ: onları (kendine) çağır | يَأْتِينَكَ: sana gelecekler | سَعْيًا: koşarak | وَاعْلَمْ: bil ki | أَنَّ: şüphesiz | اللَّهَ: Allah | عَزِيزٌ: daima üstün | حَكِيمٌ: hüküm ve hikmet sahibidir |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وإذ WÎZ̃ ve bir zaman | قال GEL demişti | إبراهيم ÎBREHYM İbrahim | رب RB Rabbim | أرني ÊRNY bana göster | كيف KYF nasıl | تحيي TḪYY dirilttiğini | الموتى ELMWT ölüleri | قال GEL (Allah) dedi | أولم ÊWLM yoksa | تؤمن TÙMN inanmadın mı | قال GEL (İbrahim) dedi ki | بلى BL Hayır (inandım) | ولكن WLKN fakat | ليطمئن LYŦMÙN tatmin olması için | قلبي GLBY kalbimin | قال GEL dedi | فخذ FḢZ̃ o halde tut | أربعة ÊRBAT dördünü | من MN -dan | الطير ELŦYR kuşlar- | فصرهن FṦRHN onları alıştır | إليك ÎLYK kendine | ثم S̃M sonra | اجعل ECAL koy | على AL üzerine | كل KL her | جبل CBL dağın | منهن MNHN onlardan | جزءا CZÙE bir parça | ثم S̃M sonra | ادعهن ED̃AHN onları (kendine) çağır | يأتينك YÊTYNK sana gelecekler | سعيا SAYE koşarak | واعلم WEALM bil ki | أن ÊN şüphesiz | الله ELLH Allah | عزيز AZYZ daima üstün | حكيم ḪKYM hüküm ve hikmet sahibidir |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve iƶ: ve bir zaman | ḳāle: demişti | ibrāhīmu: İbrahim | rabbi: Rabbim | erinī: bana göster | keyfe: nasıl | tuHyī: dirilttiğini | l-mevtā: ölüleri | ḳāle: (Allah) dedi | evelem: yoksa | tu'min: inanmadın mı | ḳāle: (İbrahim) dedi ki | belā: Hayır (inandım) | velākin: fakat | liyeTmeinne: tatmin olması için | ḳalbī: kalbimin | ḳāle: dedi | feḣuƶ: o halde tut | erbeǎten: dördünü | mine: -dan | T-Tayri: kuşlar- | fe Surhunne: onları alıştır | ileyke: kendine | ṧumme: sonra | c'ǎl: koy | ǎlā: üzerine | kulli: her | cebelin: dağın | minhunne: onlardan | cuz'en: bir parça | ṧumme: sonra | d'ǔhunne: onları (kendine) çağır | ye'tīneke: sana gelecekler | seǎ'yen: koşarak | veǎ'lem: bil ki | enne: şüphesiz | llahe: Allah | ǎzīzun: daima üstün | Hakīmun: hüküm ve hikmet sahibidir |
Kırık Meal (Transcript) : |WÎZ̃: ve bir zaman | GEL: demişti | ÎBREHYM: İbrahim | RB: Rabbim | ÊRNY: bana göster | KYF: nasıl | TḪYY: dirilttiğini | ELMWT: ölüleri | GEL: (Allah) dedi | ÊWLM: yoksa | TÙMN: inanmadın mı | GEL: (İbrahim) dedi ki | BL: Hayır (inandım) | WLKN: fakat | LYŦMÙN: tatmin olması için | GLBY: kalbimin | GEL: dedi | FḢZ̃: o halde tut | ÊRBAT: dördünü | MN: -dan | ELŦYR: kuşlar- | FṦRHN: onları alıştır | ÎLYK: kendine | S̃M: sonra | ECAL: koy | AL: üzerine | KL: her | CBL: dağın | MNHN: onlardan | CZÙE: bir parça | S̃M: sonra | ED̃AHN: onları (kendine) çağır | YÊTYNK: sana gelecekler | SAYE: koşarak | WEALM: bil ki | ÊN: şüphesiz | ELLH: Allah | AZYZ: daima üstün | ḪKYM: hüküm ve hikmet sahibidir |
Abdulbaki Gölpınarlı : An o zamanı da, hani İbrahîm, Rabbim demişti, ölüyü nasıl diriltirsin? Allah, inanmıyor musun demişti de İbrahîm, evet, inanıyorum ama kalbim tam yatışsın, iyice anlayayım demişti. Allah da demişti ki: Dört kuş al, onları kesip paramparça et, parçalarını birbirine kat, sonra o karışık parçalardan her birini bir dağın üstüne koy, sonra da onları çağır, koşarak sana gelecekler. Bil ki Allah, şüphe yok ki pek yücedir, hikmet sahibidir.
Adem Uğur : İbrahim Rabbine: Ey Rabbim! Ölüyü nasıl dirilttiğini bana göster, demişti. Rabbi ona: Yoksa inanmadın mı? dedi. İbrahim: Hayır! İnandım, fakat kalbimin mutmain olması için (görmek istedim), dedi. Bunun üzerine Allah: Öyleyse dört tane kuş yakala, onları yanına al, sonra (kesip parçala), her dağın başına onlardan bir parça koy. Sonra da onları kendine çağır; koşarak sana gelirler. Bil ki Allah azîzdir, hakîmdir, buyurdu.
Ahmed Hulusi : Hani İbrahim de: "Rabbim, bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster" demişti. Rabbi de: "İman etmedin mi?" demişti. (İbrahim): "Ettim de, kalbimin mutmain olması için (fiilen görmek istedim). . . " "Kuşlardan dört tür al, onları kendine alıştır, sonra onların her birini dört tepeye koy; sonra da onları kendine çağır. Sana koşarak (uçarak) gelsinler. Bil ki Allâh Aziyzdir, Hakiym'dir. "
Ahmet Tekin : Bir zamanlar İbrâhim de: 'Ey Rabbim, ölüleri nasıl dirilteceğini bana göster' demişti. Allah: 'Yoksa inanmadın mı?' buyurdu. İbrâhim: 'Elbette inandım. Fakat kalbimde şüphe kalmaması, mutmain olması, aklımın yatması için görmek istiyorum' dedi. Bunun üzerine Allah: 'Öyleyse dört kuş yakala. Kuşlarla aranda dostluk kurarak kendine bağlı hale getir. Sonra onları kesip parçala, her dağın başına onlardan bir parça koy. Sonra da onları çağır, koşarak sana gelirler. Allah’ın kudretli, hikmet sahibi ve hükümran olduğunu bil.' buyurdu.
Ahmet Varol : Hani İbrahim de, 'Ey Rabbim! Bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster' demişti. (Allah) 'İnanmadın mı?' dedi. O: 'Hayır, inandım. Ama kalbim tamamen mutmain olsun diye!' dedi. (Allah) 'Şu halde kuşlardan dört tane al. Onları kendine alıştır. Sonra onları parçalayıp her bir dağın üzerine onlardan birer parça koy. Sonra da onları kendine çağır, hızla yanına geleceklerdir. Ve bil ki, Allah yücedir, hikmet sahibidir' dedi.
Ali Bulaç : Hani İbrahim: "Rabbim, bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster" demişti. (Allah ona:) "İnanmıyor musun?" deyince, "Hayır (inandım), ancak kalbimin tatmin olması için" dedi. "Öyleyse, dört kuş tut. Onları kendine alıştır, sonra onları (parçalayıp) her bir parçasını bir dağın üzerine bırak, sonra da onları çağır. Sana koşarak gelirler. Bil ki, şüphesiz Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir."
Ali Fikri Yavuz : Bir vakit İbrahim şöyle demişti: “- Ey Rabbim, ölüleri nasıl diriltirsin? bana göster.” Allah: “-Ölüyü dirilttiğime inanmadın mı?” buyurdu. İbrahim: “- Evet, inandım, fakat kalbim tam yatışsın diye sordum.” dedi. Allahü (Tealâ) buyurdu ki, kuşlardan dört cins tut ve iyice gözden geçirdikten sonra kendi elinle parçala ve her dağ başına onlardan birer parça koy. Sonra onları çağır; koşarak sana geleceklerdir. Bil ki Allah, dilediği her şeyde gâlibdir, hikmet sahibidir.
Bekir Sadak : Ibrahim: «Rabbim! Oluleri nasil dirilttigini bana goster» dediginde, «Inanmiyor musun?» deyince de, «Hayir oyle degil, fakat kalbim iyice kansin» demisti. «Oyleyse dort cesit kus al, onlari kendine alistir, sonra onlari parcalayip her dagin uzerine bir parca koy, sonra onlari cagir; kosarak sana gelirler. O halde Allah'in guclu ve Hakim oldugunu bil» demisti.
Celal Yıldırım : Bir vakit de İbrahim: «Rabbim ! Ölüleri nasıl diriltirsin, bana göster ?» demişti. Allah ona : «İnanmadın mı ?» buyurmuştu. O da : «Hayır, inandım (ve inanıyorum) fakat kalbim yatışsın diye (arzuluyorum)» demişti. Allah : (Öyle ise) kuşlardan dört tane tut da onları kendine alıştırıp çevir ve parçalayıp her parçasını bir dağın üzerine koy, sonra da onları çağır, koşarak sana gelirler. Bil ki Allah çok üstündür, çok güçlüdür ve yegâne hikmet sahibidir,» buyurmuştu.
Diyanet İşleri : Hani İbrahim, “Rabbim! Bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster” demişti. (Allah ona) “İnanmıyor musun?” deyince, “Hayır (inandım) ancak kalbimin tatmin olması için” demişti. “Öyleyse, dört kuş tut. Onları kendine alıştır. Sonra onları parçalayıp her bir parçasını bir dağın üzerine bırak. Sonra da onları çağır. Sana uçarak gelirler. Bil ki, şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.”
Diyanet İşleri (eski) : İbrahim: 'Rabbim! Ölüleri nasıl dirilttiğini bana göster' dediğinde, 'İnanmıyor musun?' deyince de, 'Hayır öyle değil, fakat kalbim iyice kansın' demişti. 'Öyleyse dört çeşit kuş al, onları kendine alıştır, sonra onları parçalayıp her dağın üzerine bir parça koy, sonra onları çağır; koşarak sana gelirler. O halde Allah'ın güçlü ve Hakim olduğunu bil' demişti.
Diyanet Vakfi : İbrahim Rabbine: Ey Rabbim! Ölüyü nasıl dirilttiğini bana göster, demişti. Rabbi ona: Yoksa inanmadın mı? dedi. İbrahim: Hayır! İnandım, fakat kalbimin mutmain olması için (görmek istedim), dedi. Bunun üzerine Allah: Öyleyse dört tane kuş yakala, onları yanına al, sonra (kesip parçala), her dağın başına onlardan bir parça koy. Sonra da onları kendine çağır; koşarak sana gelirler. Bil ki Allah azîzdir, hakîmdir, buyurdu.
Edip Yüksel : İbrahim, 'Rabbim, ölüleri nasıl dirilttiğini bana göster,' demişti. 'Yoksa inanmıyor musun,' dedi. 'Evet; ancak kalbimi güçlendirmesi için.,' dedi. 'Dört kuş al ve onları iyice incele (farklı özelliklerini tanı). Sonra her bir dağın üzerine onlardan bir parça yerleştir. Daha sonra onları çağır. Sana hemen gelecekler. Bilesin ki ALLAH Güçlüdür, Bilgedir ,' dedi.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Bir zamanlar İbrahim de: «Ey Rabbim! Ölüleri nasıl dirilttiğini bana göster!» demişti. Allah: «İnanmadın mı ki?» buyurdu. İbrahim: «İnandım, fakat kalbim iyice yatışsın diye istiyorum.» dedi. Allah buyurdu ki: «Öyle ise kuşlardan dördünü tut da onları kendine çevir, iyice tanıdıktan sonra (kesip) her dağın başına onlardan birer parça dağıt, sonra da onları çağır, koşa koşa sana gelecekler ve bil ki, Allah gerçekten çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.»
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Bir vakit İbrahim: «Rabbim, bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster.» demişti. Allah buyurdu: «Yoksa inanmadın mı?» İbrahim: «İnandım, ancak kalbimin iyice yatışması için.» dedi. Allah buyurdu ki: «Öyle ise kuşlardan dördünü tut ve onları kendine çevir, iyice tanıdıktan sonra her dağ başına onlardan birer parça dağıt. Sonra onları çağır, koşa koşa sana gelsinler. Bil ki, Allah gerçekten güçlüdür ve hikmet sahibidir.»
Elmalılı Hamdi Yazır : Bir vakıt da İbrahim: «yarabbi göster bana ölüleri nasıl diriltirsin?» demişti, «inanmadın mı ki? buyurdu, «inandım velâkin kalbim iyice yatışmak için» dedi, öyle ise, buyurdu: Kuşlardan dördünü tut da onları kendine çevir, iyice tanıdıktan sonra her dağ başına onlardan birer parça dağıt sonra da çağır onları sana koşa koşa gelsinler; ve bil ki Allah hakikaten azîzdir, hakîmdir.
Fizilal-il Kuran : Hani İbrahim: “Rabbim, ölüleri nasıl dirilttiğini bana göster” deyince “İnanmıyor musun?” demişti. O da “Hayır öyle değil, ama kalbim iyice mutmain olsun” demişti. “Öyleyse dört çeşit kuş al, onları kendine alıştır. Sonra her dağ başına onlardan birer parça koy. Sonra onları çağır. Koşarak sana gelirler. Ve bil ki şüphesiz Allah Aziz’dir, Hakim’dir.
Gültekin Onan : Hani İbrahim: "Rabbim, bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster" demişti. (Tanrı ona:) "İnanmıyor musun?" deyince, "Hayır (inandım), ancak kalbimin tatmin olması için" dedi. "Öyleyse, dört kuş tut. Onları kendine alıştır, sonra onları (parçalayıp) her bir parçasını bir dağın üzerine bırak, sonra da onları çağır. Sana koşarak gelirler. Bil ki, kuşkusuz Tanrı, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir."
Hakkı Yılmaz : Bir zamanlar İbrâhîm de, “Ey Rabbim! Ölüleri nasıl dirilttiğini bana göster!” demişti. Allah, “İnanmadın mı ki?” dedi. İbrâhîm, “İnandım, fakat kalbim tüm soru işaretlerini gidererek rahata kavuşsun diye” dedi. Allah, “Hemen kuşlardan dördünü tut da onları kendine alıştır. Sonra her dağın üzerine onlardan bir parça bırak. Sonra da kuşları çağır, koşa koşa/ hızlıca sana gelecekler. Ve bil ki, Allah, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olandır, en iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleyen/sağlam yapandır” dedi.
Hasan Basri Çantay : Hani İbrahim: «Ey Rabbim, ölüleri nasıl dirilteceğini bana göster» demiş, (Allah, «Buna) inanmadın mı yoksa» demiş, o da «İnandım. Fakat kalbimin (gözümle de görerek) yatışması için (istedim» diye) söylemişdi. (Allah) dedi ki «Dört kuş tut. Onları kendine alışdır, sonra (kesib, hamur yapıp) her parçasını bir dağın üzerine bırak. Sonra da onları çağır. Koşarak sana geleceklerdir». Bil ki şübhesiz Allah bir kaadir-i mutlakdır, tam bir hüküm ve hikmet saahibidir.
Hayrat Neşriyat : Ve hani İbrâhîm: 'Rabbim! Ölüleri nasıl dirilttiğini bana göster!' demişti. (Rabbi ise:) 'Yoksa inanmadın mı?' buyurdu. (İbrâhîm:) 'Hayır (inandım), fakat kalbimin mutmain olması için (istiyorum)' dedi. (Bunun üzerine Rabbi) buyurdu ki: 'Öyle ise kuş(lar)dan dört tâne yakalayıp onları kendine alıştır, sonra (onları kesip parçala,) her bir dağın üzerine onlardan bir parça koy, sonra da onları çağır, (bak nasıl) koşarak sana geleceklerdir!' Artık bil ki şübhesiz Allah, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır.
İbni Kesir : Hani İbrahim: Rabbım, ölüleri nasıl dirilttiğini bana göster, deyince. İnanmıyor musun? demişti. O da: Hayır öyle değil, ama kalbim iyice mutmain olsun, demişti. Öyleyse dört çeşit kuş al; onları kendine alıştır, sonra her dağ başına onlardan birer parça koy. Sonra onları, çağır, koşarak sana gelirler. Ve bil ki şüphesiz Allah, Aziz'dir, Hakim'dir.
İskender Evrenosoğlu : Hz. İbrâhîm: “Rabbim, ölüleri nasıl dirilteceğini bana göster.” demişti. (Allah) “İnanmıyor musun?” buyurdu. (Hz. İbrâhîm de): “Evet (inanıyorum). Fakat kalbimin tatmin olması için.” dedi. “Öyleyse kuşlardan dört tane tut, sonra onları kendine alıştır (parçalayıp) her dağın üzerine onlardan bir parça koy, sonra da onları çağır. Sana koşarak gelirler. Ve Allah'ın, Azîz (ve) Hakîm olduğunu bil!
Muhammed Esed : Hani İbrahim, "Ey Rabbim! Ölüye nasıl hayat verdiğini bana göster!" demişti. O da, "Yoksa inancın yok mu?" diye sormuştu. (İbrahim) cevap vermişti: "Hayır, ama (görmeme izin ver) ki kalbim tamamen mutmain olsun." "Öyleyse" demişti Allah, "Dört kuş al ve onlara sana itaat etmeyi öğret; sonra onları (etrafındaki) her tepeye ayrı ayrı sal; sonra da çağır: uçarak sana gelecekler. Bil ki Allah her şeye kadirdir, hikmet sahibidir."
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve o vakti de yâdet ki, İbrahim, «Yarabbi! Ölüleri nasıl ihya edeceğini bana göster,» demiş, (Cenâb-ı Hak da) «İnanmadın mı?» diye buyurmuştu. O da, «Evet. İnandım, fakat kalbim mutmain olsun için,» demiş; Allah Teâlâ da: «Kuşlardan dört tanesini tut da onları kendine çevir, sonra her dağ üzerine onlardan birer parça at, sonra da onları çağır, sana koşarak gelirler ve bilki Allah Teâlâ şüphe yok azîzdir, hakîmdir,» diye buyurmuştur.
Ömer Öngüt : İbrahim de bir zaman: “Rabbim! Ölüleri nasıl dirilttiğini bana göster” demişti. Rabbi ona: “İnanmadın mı?” dedi. “Hayır! (İnanmaz değilim), fakat kalbim kuvvet bulsun, mutmain olsun diye (görmek istiyorum). ” dedi. Bunun üzerine Allah: “O halde kuşlardan dördünü tut, onları yanına al, sonra kesip her dağın başına onlardan birer parça koy. Sonra onları kendine çağır, koşarak sana gelecekler. Bil ki Allah Azîz'dir, hükmünde hikmet sahibidir. ” dedi.
Şaban Piriş : İbrahim; -Rabbim, bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster, demişti. (Allah da:) -İnanmıyor musun? buyurunca: -Şüphesiz inanıyorum, fakat kalbimin tatmin olması için! (istiyorum) demişti. -Öyleyse dört kuş tut. Onları kendine alıştır, sonra onları (parçalayıp) her parçasını bir dağın üzerine koy, sonra da onları çağır. Sana koşarak gelirler. Bil ki Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.
Suat Yıldırım : Bir vakit de İbrâhim: "Ya Rabbî, ölüleri nasıl dirilteceğini bana gösterir misin?" demişti. Allah: "Ne o, yoksa buna inanmadın mı?" dedi. İbrâhim şöyle cevap verdi: "Elbette inandım, lâkin sırf kalbim tatmin olsun diye bunu istedim." Allah ona: "Dört kuş tut, onları kendine alıştır. Sonra kesip her dağın başına onlardan birer parça koy. Sonra da onları çağır! Koşa koşa sana geleceklerdir. İyi bil ki Allah azizdir, hakîmdir (üstün kudret, tam hüküm ve hikmet sahibidir).
Süleyman Ateş : İbrâhim de bir zaman: "Rabbim, ölüleri nasıl dirilttiğini bana göster!" demişti. (Allâh); "İnanmadın mı?" dedi, (İbrâhim): "Hayır (inandım), fakat kalbim kuvvet bulsun diye (görmek istiyorum) dedi. "O halde kuşlardan dördünü tut, onları kendine çek (kendine alıştır), sonra her dağın başına onlardan bir parça koy. Sonra onları kendine çağır; koşarak sana gelecekler. Bil ki, Allâh dâimâ üstün, hüküm ve hikmet sâhibidir" dedi.
Tefhim-ul Kuran : Hani İbrahim: «Rabbim, bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster» demişti. (Allah ona:) «İnanmıyor musun?» deyince «Hayır (inandım), ancak kalbimin tatmin olması için.» demişti. Öyleyse, dört kuş tut. Onları kendine alıştır, sonra onları (parçalayıp) her bir parçasını bir dağın üzerine bırak, sonra da onları çağır. Sana koşarak gelirler. Bil ki, şüphesiz Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.»
Ümit Şimşek : Hani, bir de İbrahim 'Rabbim, ölüleri nasıl dirilttiğini bana göster' demişti. Allah 'Yoksa inanmadın mı?' buyurdu. İbrahim 'İnandım,' dedi. 'Lâkin kalbim tatmin olsun istiyorum.' Allah buyurdu ki: 'Dört tane kuş tut, onları kendine alıştır. Sonra her dağın başına onlardan bir parça koy. Sonra da çağır onları; bak nasıl koşarak sana gelecekler. Ve bil ki, Allah'ın kudreti herşeye üstündür, her işinde sonsuz hikmetler vardır.
Yaşar Nuri Öztürk : Hani İbrahim de şöyle yakarmıştı: "Rabb'im, göster bana, nasıl diriltiyorsun ölüleri?" "İnanmadın mı?" diye sordu. "İnandım, dedi, ancak kalbimin tatmin olması için..." Allah dedi ki: "Kuşlardan dört tane al, onları kendine ısındır, alıştır. Sonra her dağın üstüne onlardan bir parça koy. Sonra da onları çağır. Koşarak sana geleceklerdir. Bil ki Allah Azîz'dir, Hakîm'dir.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}