» 2 / Bakara  84:

Kuran Sırası: 2
İniş Sırası: 87
Bakara Suresi = Inek Suresi
67-71. ayetlerinde Yahudilere kesilmesi emredilen inekten söz edildigi için bu ismi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَإِذْ (WÎZ̃) = ve iƶ : hani
2. أَخَذْنَا (ÊḢZ̃NE) = eḣaƶnā : almıştık
3. مِيثَاقَكُمْ (MYS̃EGKM) = mīṧāḳakum : sizden kesin söz
4. لَا (LE) = lā :
5. تَسْفِكُونَ (TSFKWN) = tesfikūne : dökmeyeceksiniz
6. دِمَاءَكُمْ (D̃MEÙKM) = dimā'ekum : birbirinizin kanını
7. وَلَا (WLE) = ve lā :
8. تُخْرِجُونَ (TḢRCWN) = tuḣricūne : çıkarmayacaksınız
9. أَنْفُسَكُمْ (ÊNFSKM) = enfusekum : birbirinizi
10. مِنْ (MN) = min : -dan
11. دِيَارِكُمْ (D̃YERKM) = diyārikum : yurtlarınız-
12. ثُمَّ (S̃M) = ṧumme : sonra
13. أَقْرَرْتُمْ (ÊGRRTM) = eḳrartum : kabul etmiştiniz
14. وَأَنْتُمْ (WÊNTM) = veentum : ve siz
15. تَشْهَدُونَ (TŞHD̃WN) = teşhedūne : şahidsiniz
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَإِذْ: hani | أَخَذْنَا: almıştık | مِيثَاقَكُمْ: sizden kesin söz | لَا: | تَسْفِكُونَ: dökmeyeceksiniz | دِمَاءَكُمْ: birbirinizin kanını | وَلَا: | تُخْرِجُونَ: çıkarmayacaksınız | أَنْفُسَكُمْ: birbirinizi | مِنْ: -dan | دِيَارِكُمْ: yurtlarınız- | ثُمَّ: sonra | أَقْرَرْتُمْ: kabul etmiştiniz | وَأَنْتُمْ: ve siz | تَشْهَدُونَ: şahidsiniz |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وإذ WÎZ̃ hani | أخذنا ÊḢZ̃NE almıştık | ميثاقكم MYS̃EGKM sizden kesin söz | لا LE | تسفكون TSFKWN dökmeyeceksiniz | دماءكم D̃MEÙKM birbirinizin kanını | ولا WLE | تخرجون TḢRCWN çıkarmayacaksınız | أنفسكم ÊNFSKM birbirinizi | من MN -dan | دياركم D̃YERKM yurtlarınız- | ثم S̃M sonra | أقررتم ÊGRRTM kabul etmiştiniz | وأنتم WÊNTM ve siz | تشهدون TŞHD̃WN şahidsiniz |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve iƶ: hani | eḣaƶnā: almıştık | mīṧāḳakum: sizden kesin söz | : | tesfikūne: dökmeyeceksiniz | dimā'ekum: birbirinizin kanını | ve lā: | tuḣricūne: çıkarmayacaksınız | enfusekum: birbirinizi | min: -dan | diyārikum: yurtlarınız- | ṧumme: sonra | eḳrartum: kabul etmiştiniz | veentum: ve siz | teşhedūne: şahidsiniz |
Kırık Meal (Transcript) : |WÎZ̃: hani | ÊḢZ̃NE: almıştık | MYS̃EGKM: sizden kesin söz | LE: | TSFKWN: dökmeyeceksiniz | D̃MEÙKM: birbirinizin kanını | WLE: | TḢRCWN: çıkarmayacaksınız | ÊNFSKM: birbirinizi | MN: -dan | D̃YERKM: yurtlarınız- | S̃M: sonra | ÊGRRTM: kabul etmiştiniz | WÊNTM: ve siz | TŞHD̃WN: şahidsiniz |
Abdulbaki Gölpınarlı : Bir zaman birbirinizin kanını dökmemek, yerinizden yurdunuzdan çıkmamak hususunda kesin söz almıştık sizden. Sonra siz de bunu ikrar etmiş, siz de buna tanık olmuştunuz.
Adem Uğur : (Ey İsrailoğulları!) Birbirinizin kanını dökmeyeceğinize, birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayacağınıza dair sizden söz almıştık. Her şeyi görerek sonunda bunları kabul etmiştiniz.
Ahmed Hulusi : Hani sizden, birbirinizin kanını dökmeyin, birbirinizi yaşadığı yerden uzaklaştırmayın diye söz almıştık. Siz de buna şahitlik eder hâlde ikrar (kabul) etmiştiniz.
Ahmet Tekin : Bizim sizden, birbirinizin kanını dökmeyeceğiniz, içinizden bir kısmını zorla ve zulmederek yurtlarınızdan çıkarmayacağınız konusunda kesin sözünüzü, taahhüdünüzü aldığımızı hatırlayın. Sonra siz Tevrat’taki Allah’ın emrini bilerek, kendiniz ve birbiriniz aleyhine şâhit olacak şekilde buna ikrar da vermiştiniz.
Ahmet Varol : Yine sizden, kanlarınızı akıtmayacaksınız ve birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayacaksınız, diye kesin söz aldık. Siz bunu aynen kabul etmiştiniz ve bizzat kendiniz buna şahitlik ediyorsunuz.
Ali Bulaç : Hani sizden "Birbirinizin kanını dökmeyin, birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayın" diye misak almıştık. Sonra sizler bunu onaylamıştınız, hâlâ (buna) şahitlik ediyorsunuz.
Ali Fikri Yavuz : Yine bir vakıt sizden şöyle kesin söz almıştık: “ Birbirinizin kanlarını dökmiyeceksiniz, birbirinize zulüm yaparak bir kısmınızı yurdlarınızdan çıkarmıyacaksınız.” Sonra, siz de bunları ikrar ve kabul ettiniz. Bununla beraber geçmişlerinizin bu ahdine siz de şâhitlik edersiniz (ve bu ahitleri Tevrat’da da görüyorsunuz.)
Bekir Sadak : Kaninizi dokmeyin, birbirinizi yurdunuzdan surmeyin diye sizden soz almistik, sonra bunu boylece kabul etmistiniz, buna siz sahidsiniz.
Celal Yıldırım : Ve hani birbirinizin kanlarını dökmeyin, birbirinizi yurdunuzdan çıkarmayın, diye sizden söz almıştık. Sonra siz de bunu ikrar etmiştiniz ve buna hâlâ da şâhidlik ediyorsunuzdur.
Diyanet İşleri : Hani, “Birbirinizin kanını dökmeyeceksiniz, birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayacaksınız” diye de sizden kesin söz almıştık. Sonra bunu böylece kabul etmiştiniz. Kendiniz de buna hâlâ şahitlik etmektesiniz.
Diyanet İşleri (eski) : Kanınızı dökmeyin, birbirinizi yurdunuzdan sürmeyin diye sizden söz almıştık, sonra bunu böylece kabul etmiştiniz, buna siz şahidsiniz.
Diyanet Vakfi : (Ey İsrailoğulları!) Birbirinizin kanını dökmeyeceğinize, birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayacağınıza dair sizden söz almıştık. Her şeyi görerek sonunda bunları kabul etmiştiniz.
Edip Yüksel : Birbirinizin kanını dökmeyeceksiniz ve birbirinizi yurtlarından çıkarmıyacaksınız diye de sizden söz almıştık. Bunu kabul etmiş ve tanık olmuştunuz.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Yine bir zamanlar mîsakınızı almıştık; birbirinizin kanlarını dökmeyeceksiniz, nüfusunuzu diyarınızdan çıkarmıyacaksınız. Sonra siz buna ikrar da verdiniz ve ikrarınıza şahit de oldunuz.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Yine bir vakit kesin sözünüzü almıştık: «Birbirinizin kanlarını dökmeyeceksiniz, birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayacaksınız.» Sonra siz bunu ikrar da ettiniz ve ikrarınıza şahit de oldunuz.
Elmalılı Hamdi Yazır : Yine bir vakit misakınızı aldık; biribirinizin kanlarını dökmeyeceksiniz, ve nüfusunuzu diyarınızdan çıkarmıyacaksınız, sonra siz buna ıkrar da verdiniz ve ıkrarınıza şahit de oldunuz
Fizilal-il Kuran : Hani birbirinizin kanını dökmeyeceksiniz, birbirinizi yurtlarınızdan sürmeyeceksiniz diye de sizden söz almıştık. Kendi tanıklığınızla bunu kabul etmiştiniz.
Gültekin Onan : Hani sizden "Birbirinizin kanını dökmeyeceksiniz ve birbirinizi yurtlarınızdan (diyariküm) çıkarmıyacaksınız diye misak almıştık. Sonra sizler bunu onaylamıştınız (akrertüm). Hala da buna tanıklarsınız.
Hakkı Yılmaz : (84,85) "Ve hani Biz, sizin kesin sözünüzü almıştık: “Kanlarınızı dökmeyeceksiniz, kendilerinizi yurtlarınızdan çıkarmayacaksınız.” Sonra siz, tanıklık ederek ikrar verdiniz. Sonra, siz, işte o kimselersiniz; kendi kendinizi öldürüyorsunuz ve sizden bir grubu yurtlarından çıkarıyorsunuz. Onların aleyhinde günah ve düşmanlıkta yardımlaşıyorsunuz. Eğer onlar size esir olarak gelirlerse de onlar için fidye/kurtarmalık almaya çalışırsınız. Hâlbuki o; onların çıkarılmaları, size harâmlaştırılmıştır. Peki, siz Kitab'ın bir bölümüne inanıp da bir bölümüne inanmıyor musunuz? Şu hâlde içinizden böyle yapanların alacağı karşılık dünya hayatında bir rüsvâlıktan başka nedir? Kıyâmet günü de azabın en şiddetlisine uğratılırlar. Allah, yaptıklarınızdan bilgisiz, duyarsız değildir. "
Hasan Basri Çantay : Hani sizden (ey Yahudiler,) : «(Birbirinizin) kanlarını (haksız) yere) akıtmayın, kendinizi kendi yurdlarınızdan çıkarmayın» diye kat'î söz almışdık. Sonra siz de (buna karşı) ikraar vermişdiniz ve haalâ (bu yolda aleyhinizde) şâhidlik edib duruyorsunuz da.
Hayrat Neşriyat : Bir zaman da: 'Birbirinizin kanlarını dökmeyeceksiniz ve birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayacaksınız!' diye sağlam sözünüzü almıştık, sonra (bunu açıkça) kabûl ettiniz. Ve siz(buna) şâhidlik etmektesiniz.
İbni Kesir : Hani; bir de kanınızı dökmeyin, birbirinizi yurdunuzdan sürmeyin diye söz almıştık, sonra bunu ikrar ettiniz ve şahid de oldunuz.
İskender Evrenosoğlu : Ve “Birbirinizin kanlarını dökmeyin, birbirinizi yurdunuzdan çıkarmayın.” diye sizden misak almıştık. Siz de bunu (misakınızı) ikrar etmiştiniz (kabul etmiştiniz) ve sizler (buna) şahitsiniz.
Muhammed Esed : O zaman, birbirinizin kanını dökmeyeceğinize, birbirinizi yurtlarınızdan sürmeyeceğinize dair kesin söz almıştık sizden, siz de kabul etmiştiniz; ve (şimdi de) buna şahitlik yapıyorsunuz.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve bir vakitte Biz, «Kendi kanlarınızı dökmeyeceksiniz ve nefislerinizi yurdunuzdan çıkarmayacaksınız,» diye bir ahdinizi almıştık. Sonra ikrar da etmiştiniz. Ve siz (bu ikrarınıza) şehâdet de edersiniz.
Ömer Öngüt : Bir zamanlar da sizden: “Birbirinizin kanlarını dökmeyeceksiniz, birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayacaksınız. ” diye söz almıştık. Sonra da bunu kabul etmiş, (bu ikrarınıza) şâhit de olmuştunuz.
Şaban Piriş : Sizden “boş yere kanınızı akıtmayınız, birbirinizi yurdunuzdan çıkarmayınız” diye söz almıştık; sonra siz de söz vermiştiniz ve hala buna şahitlik ediyorsunuz.
Suat Yıldırım : Hani sizden, "Birbirinizin kanını dökmeyin, birbirinizi ülkenizden çıkarmayın!" diye söz almıştık, siz de bunu kabul etmiştiniz. Buna siz de şahitlik edersiniz.
Süleyman Ateş : "Birbirinizin kanını dökmeyeceksiniz,birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayacaksınız?" diye sizden kesin söz almıştık; göre göre bunu kabul etmiştiniz.
Tefhim-ul Kuran : Hani sizden «Birbirinizin kanını dökmeyin, birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayın» diye kesin söz almıştık. Sonra sizler bunu onaylamıştınız, hâlâ da (buna) şahitlik etmektesiniz.
Ümit Şimşek : Yine hatırlayın ki, sizden, 'Birbirinizin kanını dökmeyeceksiniz; birbirinizi yurdunuzdan çıkarmayacaksınız' diye söz almıştık; siz de şahitsiniz ki, bu ahdi kabul etmiştiniz.
Yaşar Nuri Öztürk : Sizden şu sözü de almıştık: Birbirinizin kanını dökmeyeceksiniz. Birbirlerinizi yurtlarınızdan çıkarmayacaksınız. Bunu kabul etmiştiniz. Hâlâ da buna tanıklarsınız.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}