Kırık Meal (Transcript) Meali |
|
|ELM: Elif Lâm Mîm | (2:1) | |
|Z̃LK: Budur | ELKTEB: Kitap | LE: yok | RYB: şüphe | FYH: onda | HD̃: yol gösterici/hediye | LLMTGYN: erdemlilere | (2:2) | |
|ELZ̃YN: Kimseler / olanlar | YÙMNWN: Doğrularlar | BELĞYB: gayble / gizlilikle | WYGYMWN: ve Doğrulurlar | ELṦLET: SaLâTe/Desteğe | WMME: ve şeyden | RZGNEHM: rızıklandırıldıkları | YNFGWN: harcarlar | (2:3) | |
|WELZ̃YN: ve Kimseler / olanlar | YÙMNWN: Doğrularlar | BME: -şeyle | ÊNZL: indirilen/sunulan | ÎLYK: sana | WME: ve -şeye | ÊNZL: indirilen/sunulan | MN: -den | GBLK: senden önce | WBEL ËḢRT: ve ahirete de | HM: onlar | YWGNWN: kesinlikle inanırlar | (2:4) | |
|ÊWLÙK: işte onlar | AL: üzeredirler | HD̃: bir hidayet | MN: -nden | RBHM: Rableri- | WÊWLÙK: ve işte | HM: onlardır | ELMFLḪWN: umduklarına erenler | (2:5) | |
|ÎN: elbette | ELZ̃YN: ki | KFRWE: inkar edenler | SWEÙ: eşittir | ALYHM: onlara | ÊÊNZ̃RTHM: onları uyarman | ÊM: yada | LM: | TNZ̃RHM: uyarmasan da | LE: | YÙMNWN: inanmazlar | (2:6) | |
|ḢTM: mühürlemiştir | ELLH: Allah | AL: üzerini | GLWBHM: kalblerinin | WAL: ve üzerini | SMAHM: kulaklarının | WAL: ve üzerine | ÊBṦERHM: gözlerinin | ĞŞEWT: perde inmiştir | WLHM: ve Onların | AZ̃EB: bir azab | AƵYM: büyük | (2:7) | |
|WMN: ve | ELNES: insanlardan | MN: öyleleri de | YGWL: derler | ËMNE: inandık | BELLH: Allah'a | WBELYWM: ve gününe | EL ËḢR: ahiret | WME: olmadıkları halde | HM: onlar | BMÙMNYN: inanıyor | (2:8) | |
|YḢED̃AWN: aldatmağa çalışırlar | ELLH: Allah'ı | WELZ̃YN: ve kimseleri | ËMNWE: inanan | WME: | YḢD̃AWN: aldatamazlar | ÎLE: başkasını | ÊNFSHM: kendilerinden | WME: değiller | YŞARWN: farkında | (2:9) | |
|FY: | GLWBHM: onların kablerinde | MRŽ: hastalık vardır | FZED̃HM: artırmıştır | ELLH: Allah | MRŽE: hastalıklarını | WLHM: ve Onların | AZ̃EB: bir azab | ÊLYM: acı | BME: ötürü | KENWE: olduklarından | YKZ̃BWN: yalancı | (2:10) | |
|WÎZ̃E: zaman | GYL: denildiği | LHM: onlara | LE: yapmayın | TFSD̃WE: bozgunculuk | FY: | ELÊRŽ: yeryüzünde | GELWE: derler | ÎNME: sadece | NḪN: biz | MṦLḪWN: düzelticileriz | (2:11) | |
|ÊLE: İyi bilin ki | ÎNHM: muhakkak | HM: onlar | ELMFSD̃WN: bozgunculardır | WLKN: fakat | LE: değildir | YŞARWN: anlayanlardan | (2:12) | |
|WÎZ̃E: zaman | GYL: denildiği | LHM: onlara | ËMNWE: iman edin | KME: gibi | ËMN: inandıkları | ELNES: insanların | GELWE: derler | ÊNÙMN: inanır mıyız? | KME: gibi | ËMN: inandığı | ELSFHEÙ: beyinsizlerin | ÊLE: iyi bilin ki | ÎNHM: doğrusu onlardır | HM: onlar | ELSFHEÙ: asıl beyinsizler | WLKN: fakat | LE: değildir | YALMWN: bilenlerden | (2:13) | |
|WÎZ̃E: zaman | LGWE: rastladıkları | ELZ̃YN: kimselere | ËMNWE: inanan | GELWE: derler | ËMNE: inandık | WÎZ̃E: ve zaman | ḢLWE: yalnız kaldıkları | ÎL: ile | ŞYEŦYNHM: şeytanları | GELWE: derler | ÎNE: şüphesiz biz | MAKM: sizinle beraberiz | ÎNME: elbette sadece | NḪN: biz | MSTHZÙWN: (onlarla) alay ediyoruz | (2:14) | |
|ELLH: Allah | YSTHZÙ: alay eder | BHM: kendileriyle | WYMD̃HM: ve onları bırakır | FY: içinde | ŦĞYENHM: taşkınları | YAMHWN: bocalayıp dururlar | (2:15) | |
|ÊWLÙK: işte onlar | ELZ̃YN: | EŞTRWE: satın aldılar | ELŽLELT: sapıklığı | BELHD̃: hidayet karşılığında | FME: etmedi | RBḪT: kâr | TCERTHM: ticaretleri | WME: ve değildir | KENWE: olanlardan | MHTD̃YN: doğru yolu bulan | (2:16) | |
|MS̃LHM: Onların durumu | KMS̃L: durumu gibidir | ELZ̃Y: kişinin | ESTWGD̃: yakan | NERE: ateş | FLME: ne zaman ki | ÊŽEÙT: aydınlatır | ME: | ḪWLH: çevresini | Z̃HB: giderdi | ELLH: Allah | BNWRHM: onların nurunu | WTRKHM: ve onları bıraktı | FY: içinde | ƵLMET: karanlıklar | LE: değildir | YBṦRWN: görenlerden | (2:17) | |
|ṦM: sağırdırlar | BKM: dilsizdirler | AMY: kördürler | FHM: onlar | LE: değildir | YRCAWN: dönecek | (2:18) | |
|ÊW: ya da (onlar) | KṦYB: boşanan yağmur gibi | MN: -ten | ELSMEÙ: gök | FYH: içinde | ƵLMET: karanlıklar | WRAD̃: ve gök gürlemesi | WBRG: ve şimşek (ler) | YCALWN: tıkarlar | ÊṦEBAHM: parmaklarını | FY: içine | ËZ̃ENHM: kulakları | MN: -nden | ELṦWEAG: yıldırım sesleri | ḪZ̃R: korkusuyla | ELMWT: ölüm | WELLH: oysa Allah | MḪYŦ: tamamen kuşatmıştır | BELKEFRYN: inkarcıları | (2:19) | |
|YKED̃: neredeyse | ELBRG: şimşek | YḢŦF: kapıverecek | ÊBṦERHM: gözlerini | KLME: zaman | ÊŽEÙ: aydınlattığı | LHM: onları | MŞWE: yürürler | FYH: o(nun ışığı)nda | WÎZ̃E: zaman | ÊƵLM: karanlık çöktüğü | ALYHM: üzerlerine | GEMWE: dikilip kalırlar | WLW: eğer | ŞEÙ: dileseydi | ELLH: Allah | LZ̃HB: elbette götürürdü | BSMAHM: işitmelerini | WÊBṦERHM: ve görmelerini | ÎN: Şüphesiz | ELLH: Allah'ın | AL: üzerine | KL: her | ŞYÙ: şey | GD̃YR: gücü yeter | (2:20) | |
|YE: EY/HEY/AH | ÊYHE: SİZ! | ELNES: insanlar | EABD̃WE: kulluk edin | RBKM: Rabbinize | ELZ̃Y: "o ki;" | ḢLGKM: sizi yarattı | WELZ̃YN: "ve o ki;" | MN: (siz)-den | GBLKM: sizden öncekileri | LALKM: belki | TTGWN: korunursunuz | (2:21) | |
|ELZ̃Y: O (Rabb) ki | CAL: kıldı | LKM: sizin için | ELÊRŽ: yeri | FREŞE: döşek | WELSMEÙ: ve göğü | BNEÙ: bina | WÊNZL: ve indirdi | MN: -ten | ELSMEÙ: gök | MEÙ: su | FÊḢRC: çıkardı | BH: onunla | MN: -den | ELS̃MRET: çeşitli ürünler | RZGE: rızık olarak | LKM: sizin için | FLE: öyleyse | TCALWE: koşmayın | LLH: Allah'a | ÊND̃ED̃E: eşler (denk) | WÊNTM: ve siz de | TALMWN: bile bile | (2:22) | |
|WÎN: eğer | KNTM: iseniz | FY: içinde | RYB: şüphe | MME: -den | NZLNE: sana indirdiğimiz | AL: -e | ABD̃NE: kulumuz (Muhammed) | FÊTWE: haydi getirin | BSWRT: bir sure | MN: | MS̃LH: onun gibi | WED̃AWE: ve çağırın | ŞHD̃EÙKM: şahitlerinizi | MN: -dan | D̃WN: başka | ELLH: Allah | ÎN: eğer | KNTM: iseniz | ṦED̃GYN: doğru | (2:23) | |
|FÎN: yok eğer | LM: | TFALWE: yapmadınızsa | WLN: ki asla yapamayacaksınız | TFALWE: | FETGWE: o halde sakının | ELNER: ateşten | ELTY: ki | WGWD̃HE: onun yakıtı | ELNES: insanlar | WELḪCERT: ve taşlardır | ÊAD̃T: hazırlanmış | LLKEFRYN: inkarcılar için | (2:24) | |
|WBŞR: ve müjdele | ELZ̃YN: kimseleri | ËMNWE: inanan | WAMLWE: ve işleyen | ELṦELḪET: salih işler | ÊN: muhakkak | LHM: onlar için vardır | CNET: cennetler | TCRY: akan | MN: -ndan | TḪTHE: altları | ELÊNHER: ırmaklar | KLME: her | RZGWE: rızıklandırıldıklarında | MNHE: onlardaki | MN: -den | S̃MRT: meyve | RZGE: rızk olarak | GELWE: derler | HZ̃E: Bu | ELZ̃Y: şeydir | RZGNE: rızıklandığımız | MN: -den | GBL: daha önce | WÊTWE: verilmiştir | BH: onlara | MTŞEBHE: ona benzer | WLHM: ve Onların | FYHE: orada | ÊZWEC: eşler | MŦHRT: tertemiz | WHM: ve onlar | FYHE: orada | ḢELD̃WN: ebedi kalacaklardır | (2:25) | |
|ÎN: muhakkak | ELLH: Allah | LE: değildir | YSTḪYY: çekinecek | ÊN: | YŽRB: misal vermekten | MS̃LE: bir örneği | ME: gibi | BAWŽT: bir sivrisineği | FME: hatta olanı | FWGHE: onun da üstünde | FÊME: gerçekten | ELZ̃YN: kimseler | ËMNWE: inanan | FYALMWN: bilirler | ÊNH: kesinlikle o | ELḪG: haktır (gerçektir) | MN: -nden | RBHM: Rableri- | WÊME: ve ise | ELZ̃YN: edenler | KFRWE: inkar | FYGWLWN: derler ki | MEZ̃E: neyi | ÊRED̃: istedi (kasdetti) | ELLH: Allah | BHZ̃E: bu | MS̃LE: misalle | YŽL: saptırır | BH: onunla | KS̃YRE: bir çoğunu | WYHD̃Y: ve yine yola getirir | BH: onunla | KS̃YRE: bir çoğunu | WME: -maz | YŽL: saptır- | BH: onunla | ÎLE: başkasını | ELFESGYN: fasıklardan | (2:26) | |
|ELZ̃YN: onlar ki | YNGŽWN: bozarlar | AHD̃: (verdikleri) sözü | ELLH: Allah'a | MN: -dan | BAD̃: sonra- | MYS̃EGH: söz verip bağlandıktan | WYGŦAWN: ve keserler | ME: şeyi | ÊMR: emrettiği | ELLH: Allah'ın | BH: kendisiyle | ÊN: | YWṦL: birleştirmesini | WYFSD̃WN: ve bozgunculuk yaparlar | FY: -nde | ELÊRŽ: yeryüzü- | ÊWLÙK: işte | HM: onlardır | ELḢESRWN: ziyana uğrayanlar | (2:27) | |
|KYF: nasıl | TKFRWN: inkar edersiniz | BELLH: Allah'a | WKNTM: siz iken | ÊMWETE: ölüler | FÊḪYEKM: O sizi diriltti | S̃M: sonra | YMYTKM: öldürecek | S̃M: sonra | YḪYYKM: diriltecek | S̃M: sonra | ÎLYH: O'na | TRCAWN: döndürüleceksiniz | (2:28) | |
|HW: O | ELZ̃Y: ki | ḢLG: yarattı | LKM: sizin için | ME: ne | FY: varsa | ELÊRŽ: yeryüzünde | CMYAE: hepsini | S̃M: sonra | ESTW: yöneldi | ÎL: -e | ELSMEÙ: gök- | FSWEHN: onları düzenledi | SBA: yedi | SMEWET: gök (olarak) | WHW: ve O | BKL: her | ŞYÙ: şeyi | ALYM: bilir | (2:29) | |
|WÎZ̃: bir zamanlar | GEL: dedi ki | RBK: Rabbin | LLMLEÙKT: meleklere | ÎNY: şüphesiz ben | CEAL: yaratacağım | FY: -nde | ELÊRŽ: yeryüzü- | ḢLYFT: bir halife | GELWE: dediler (melekler) | ÊTCAL: mi yaratacaksın? | FYHE: orada | MN: kimse | YFSD̃: bozgunculuk yapan | FYHE: orada | WYSFK: döken | ELD̃MEÙ: kan | WNḪN: oysa biz | NSBḪ: tesbih ediyor | BḪMD̃K: seni överek | WNGD̃S: ve takdis ediyoruz | LK: seni | GEL: dedi | ÎNY: şüphesiz ben | ÊALM: bilirim | ME: şeyleri | LE: değilsiniz | TALMWN: siz biliyor | (2:30) | |
|WALM: ve öğretti | ËD̃M: Adem'e | ELÊSMEÙ: isimleri | KLHE: bütün | S̃M: sonra | ARŽHM: onları sunup | AL: -e | ELMLEÙKT: melekler- | FGEL: ve dedi | ÊNBÙWNY: bana söyleyin | BÊSMEÙ: isimlerini | HÙLEÙ: onların | ÎN: eğer | KNTM: iseniz | ṦED̃GYN: doğru kimseler | (2:31) | |
|GELWE: dediler ki | SBḪENK: Seni tesbih ederiz | LE: yoktur | ALM: bilgimiz | LNE: bizim | ÎLE: başka | ME: şeyden | ALMTNE: bize öğrettiğin | ÎNK: şüphesiz sen | ÊNT: sen | ELALYM: bilensin | ELḪKYM: hakim olansın | (2:32) | |
|GEL: (Allah) dedi ki | YE: EY/HEY/AH | ËD̃M: Adem | ÊNBÙHM: bunlara haber ver | BÊSMEÙHM: onların isimlerini | FLME: ne zaman ki | ÊNBÊHM: bunlara haber verince | BÊSMEÙHM: onların isimlerini | GEL: (Allah) dedi ki | ÊLM: değil miydim? | ÊGL: size demiş | LKM: size | ÎNY: şüphesiz ben | ÊALM: bilirim | ĞYB: gayblarını | ELSMEWET: göklerin | WELÊRŽ: ve yerin | WÊALM: ve bilirim | ME: şeyleri | TBD̃WN: sizin açıkladıklarınız | WME: ve şeyleri | KNTM: olduğunuz | TKTMWN: gizlemekte | (2:33) | |
|WÎZ̃: hani | GLNE: demiştik | LLMLEÙKT: Meleklere | ESCD̃WE: secde edin | L ËD̃M: Adem'e | FSCD̃WE: hemen secde ettiler | ÎLE: hariç | ÎBLYS: İblis | ÊB: kaçındı | WESTKBR: ve kibirlendi | WKEN: ve oldu | MN: -dan | ELKEFRYN: inkarcılar- | (2:34) | |
|WGLNE: ve dedik ki | YE: EY/HEY/AH | ËD̃M: Adem | ESKN: oturun | ÊNT: sen | WZWCK: ve eşin | ELCNT: cennette | WKLE: ve yeyin | MNHE: ondan | RĞD̃E: bol bol | ḪYS̃: yerde | ŞÙTME: dilediğiniz | WLE: -mayın | TGRBE: yaklaş- | HZ̃H: şu | ELŞCRT: ağaca | FTKWNE: olursunuz | MN: -den | ELƵELMYN: zalimler- | (2:35) | |
|FÊZLHME: onlar(ın ayağın)ı kaydırdı | ELŞYŦEN: şeytan | ANHE: oradan | FÊḢRCHME: çıkardı | MME: yerden | KENE: bulundukları | FYH: içinde | WGLNE: ve dedik ki | EHBŦWE: inin | BAŽKM: kiminiz | LBAŽ: kiminize | AD̃W: düşman olarak | WLKM: sizin için vardır | FY: -nde | ELÊRŽ: yeryüzü- | MSTGR: kalmak | WMTEA: ve nimet | ÎL: | ḪYN: bir süre | (2:36) | |
|FTLG: derken aldı | ËD̃M: Adem | MN: -nden | RBH: Rabbi- | KLMET: kelimeler | FTEB: tevbesini kabul etti | ALYH: onun | ÎNH: şüphesiz | HW: O | ELTWEB: tevbeyi çok kabul edendir | ELRḪYM: çok esirgeyendir | (2:37) | |
|GLNE: dedik | EHBŦWE: inin | MNHE: oradan | CMYAE: hepiniz | FÎME: zaman | YÊTYNKM: size geldiği | MNY: benden | HD̃: bir hidayet | FMN: kimler | TBA: uyarsa | HD̃EY: benim hidayetime | FLE: artık yoktur | ḢWF: bir korku | ALYHM: onlara | WLE: ve olmazlar | HM: onlar | YḪZNWN: üzülenlerden | (2:38) | |
|WELZ̃YN: ve kimseler | KFRWE: inkar eden | WKZ̃BWE: ve yalanlayan | B ËYETNE: ayetlerimizi | ÊWLÙK: işte onlar | ÊṦḪEB: halkıdır | ELNER: ateş | HM: onlar | FYHE: orada | ḢELD̃WN: ebedi kalacaklardır | (2:39) | |
|YE: EY/HEY/AH | BNY: Çocuklar | ÎSREÙYL: İsrail | EZ̃KRWE: hatırlayın | NAMTY: ni'metleri | ELTY: "o ki;" | ÊNAMT: ni'metlendirdim | ALYKM: sizleri | WÊWFWE: ve tutun | BAHD̃Y: bana verdiğiniz sözü | ÊWF: ben de tutayım | BAHD̃KM: size verdiğim sözü | WÎYEY: ve sadece benden | FERHBWN: korkun | (2:40) | |
|W ËMNWE: ve inanın | BME: şeye | ÊNZLT: indirdiğim | MṦD̃GE: doğrulayıcı olarak | LME: bulunanı | MAKM: sizin yanınızda | WLE: | TKWNWE: ve olmayın | ÊWL: ilk | KEFR: inkar eden | BH: onu | WLE: | TŞTRWE: ve satmayın | B ËYETY: benim ayetlerimi | S̃MNE: bedele | GLYLE: azıcık | WÎYEY: ve benden | FETGWN: sakının | (2:41) | |
|WLE: | TLBSWE: ve katıştırmayın | ELḪG: gerçeği | BELBEŦL: batılla | WTKTMWE: ve gizlemeyin | ELḪG: hakkı | WÊNTM: siz | TALMWN: bildiğiniz halde | (2:42) | |
|WÊGYMWE: ve doğrulun | ELṦLET: SalâTe/Desteğe | W ËTWE: ve verin | ELZKET: zekatı | WERKAWE: ve eğilin | MA: beraber | ELREKAYN: eğilenlerle | (2:43) | |
|ÊTÊMRWN: Emretmediniz mi | ELNES: insanlara | BELBR: iyilikle | WTNSWN: ve unutuyorsunuz | ÊNFSKM: kendinizi | WÊNTM: ve size | TTLWN: seslendirilen/okunan | ELKTEB: Kitabı/yazgıyı | ÊFLE: -yok mu | TAGLWN: akletmek | (2:44) | |
|WESTAYNWE: arayın | BELṦBR: sabırla | WELṦLET: ve destekle(zikrullah/mesaj) | WÎNHE: ve Kİ o | LKBYRT: büyüklenmesin | ÎLE: başkasına | AL: -üzerine | ELḢEŞAYN: dinginlik- | (2:45) | |
|ELZ̃YN: onlar ki | YƵNWN: bilirler | ÊNHM: şüphesiz onlar | MLEGW: kavuşacaklardır | RBHM: Rablerine | WÊNHM: ve gerçekten onlar | ÎLYH: O'na | RECAWN: döneceklerdir | (2:46) | |
|YE: EY/HEY/AH | BNY: Çocuklar | ÎSREÙYL: İsrail | EZ̃KRWE: hatırlayın | NAMTY: ni'metimi | ELTY: ki | ÊNAMT: ni'metlendirdim | ALYKM: sizi | WÊNY: ve şüphesiz | FŽLTKM: sizi üstün kıldım | AL: üzerine | ELAELMYN: alemler | (2:47) | |
|WETGWE: ve sakının | YWME: günden | LE: | TCZY: cezalandırılmaz | NFS: hiç kimse | AN: -den(günahından) | NFS: kimse- | ŞYÙE: bir şey | WLE: | YGBL: kabul edilmez | MNHE: kimseden | ŞFEAT: şefaat da | WLE: | YÙḢZ̃: ve alınmaz | MNHE: ondan | AD̃L: fidye de | WLE: ve yapılamaz | HM: onlara | YNṦRWN: hiçbir yardım | (2:48) | |
|WÎZ̃: hani | NCYNEKM: sizi kurtarmıştık | MN: -nden | ËL: ailesi- | FRAWN: Fir'avn | YSWMWNKM: onlar size reva görüyor | SWÙ: en kötüsünü | ELAZ̃EB: azabın | YZ̃BḪWN: boğazlayıp | ÊBNEÙKM: oğullarınızı | WYSTḪYWN: sağ bırakıyorlardı | NSEÙKM: kadınlarınızı | WFY: ve vardı | Z̃LKM: bunda sizin için | BLEÙ: bir imtihan | MN: -den | RBKM: Rabbiniz- | AƵYM: büyük | (2:49) | |
|WÎZ̃: hani | FRGNE: yarmıştık | BKM: sizin için | ELBḪR: denizi | FÊNCYNEKM: sizi kurtarmış | WÊĞRGNE: ve boğmuştuk | ËL: ailesini | FRAWN: Fir'avn | WÊNTM: ve siz de | TNƵRWN: görüyordunuz | (2:50) | |
|WÎZ̃: hani | WEAD̃NE: sözleşmiştik | MWS: Musa ile | ÊRBAYN: kırk | LYLT: gece için | S̃M: sonra | ETḢZ̃TM: siz (tanrı) edinmiştiniz | ELACL: buzağıyı | MN: -ndan | BAD̃H: onun ardı- | WÊNTM: ve siz | ƵELMWN: zalimlerdiniz | (2:51) | |
|S̃M: sonra | AFWNE: affetmiştik | ANKM: sizi | MN: -ndan | BAD̃: ardı- | Z̃LK: bunun | LALKM: belki | TŞKRWN: şükredersiniz (diye) | (2:52) | |
|WÎZ̃: ve hani | ËTYNE: vermiştik | MWS: Musa'ya | ELKTEB: Kitap | WELFRGEN: ve furkan | LALKM: belki | THTD̃WN: hidayete erersiniz (diye) | (2:53) | |
|WÎZ̃: ve hani | GEL: demişti ki | MWS: Musa | LGWMH: kavmine | YE: EY/HEY/AH | GWM: kavmim | ÎNKM: şüphesiz sizler | ƵLMTM: zulmettiniz | ÊNFSKM: kendinize | BETḢEZ̃KM: (tanrı) edinmekle | ELACL: buzağıyı | FTWBWE: gelin tevbe edin de | ÎL: | BERÙKM: yaratıcınıza | FEGTLWE: ve öldürün | ÊNFSKM: nefislerinizi | Z̃LKM: bu | ḢYR: daha iyidir | LKM: sizin için | AND̃: katında | BERÙKM: yaratıcınız | FTEB: tevbenizi kabul buyurmuş olur | ALYKM: sizin | ÎNH: şüphesiz | HW: O | ELTWEB: tevbeyi çok kabul edendir | ELRḪYM: merhametlidir | (2:54) | |
|WÎZ̃: ve hani | GLTM: demiştiniz | YE: EY/HEY/AH | MWS: Musa | LN: | NÙMN: inanmayız | LK: sana | ḪT: kadar | NR: görünceye | ELLH: Allah'ı | CHRT: açıkça | FÊḢZ̃TKM: derhal sizi yakalamıştı | ELṦEAGT: yıldırım gürültüsü | WÊNTM: siz de | TNƵRWN: bunu görüyordunuz | (2:55) | |
|S̃M: sonra | BAS̃NEKM: sizi tekrar diriltmiştik | MN: -ndan | BAD̃: ardı- | MWTKM: ölümünüzün | LALKM: belki | TŞKRWN: şükredersiniz (diye) | (2:56) | |
|WƵLLNE: ve gölgelendirdik | ALYKM: üstünüze | ELĞMEM: bulutu | WÊNZLNE: ve indirdik | ALYKM: size | ELMN: kudret helvası | WELSLW: ve bıldırcın | KLWE: yeyin | MN: -den | ŦYBET: güzellikler- | ME: şeyleri | RZGNEKM: rızık olarak verdiğimiz | WME: ve değildi | ƵLMWNE: bize zulmediyor | WLKN: ama | KENWE: idiler | ÊNFSHM: kendilerine | YƵLMWN: zulmetmekteler | (2:57) | |
|WÎZ̃: hani | GLNE: demiştik ki | ED̃ḢLWE: girin | HZ̃H: şu | ELGRYT: kente | FKLWE: yeyin | MNHE: oradan | ḪYS̃: yerde | ŞÙTM: dilediğiniz | RĞD̃E: bol bol | WED̃ḢLWE: girin | ELBEB: kapıdan | SCD̃E: secde ederek | WGWLWE: ve deyin | ḪŦT: hitta (ya Rabbi bizi affet) | NĞFR: biz de bağışlayalım | LKM: sizin | ḢŦEYEKM: hatalarınızı | WSNZYD̃: ve daha fazlasını vereceğiz | ELMḪSNYN: güzel davrananlara | (2:58) | |
|FBD̃L: fakat değiştirdiler | ELZ̃YN: onlar ki | ƵLMWE: zalimler | GWLE: bir sözle | ĞYR: başka | ELZ̃Y: | GYL: söylenenden | LHM: kendilerine | FÊNZLNE: biz de indirdik | AL: üzerine | ELZ̃YN: | ƵLMWE: zulmedenlerin | RCZE: bir azab | MN: -ten | ELSMEÙ: gök- | BME: dolayı | KENWE: yaptıkları | YFSGWN: kötülüklerden | (2:59) | |
|WÎZ̃: hani | ESTSG: su istemişti | MWS: Musa | LGWMH: kavmi için | FGLNE: demiştik | EŽRB: vur | BAṦEK: asanla | ELḪCR: taşa | FENFCRT: fışkırmıştı | MNH: ondan | ES̃NTE: | AŞRT: on iki | AYNE: göze (pınar) | GD̃: elbette | ALM: bilmişti | KL: bütün | ÊNES: insanlar | MŞRBHM: kendi içecekleri yeri | KLWE: yeyin | WEŞRBWE: ve için | MN: -ından | RZG: rızk- | ELLH: Allah'ın | WLE: -mayın | TAS̃WE: ve (başkalarına) saldır- | FY: -nde | ELÊRŽ: yeryüzü- | MFSD̃YN: bozgunculuk yaparak | (2:60) | |
|WÎZ̃: hani | GLTM: siz demiştiniz ki | YE: EY/HEY/AH | MWS: Musa | LN: asla | NṦBR: biz dayanamayız | AL: | ŦAEM: yemeğe | WEḪD̃: bir | FED̃A: du'a et | LNE: bizim için | RBK: Rabbine | YḢRC: çıkarsın | LNE: bize | MME: şeylerden | TNBT: bitirdiği | ELÊRŽ: yerin | MN: -nden | BGLHE: sebzesi- | WGS̃EÙHE: ve acurundan | WFWMHE: ve sarımsağından | WAD̃SHE: ve mercimeğinden | WBṦLHE: ve soğanından | GEL: dedi ki | ÊTSTBD̃LWN: değiştirmek mi istiyorsunuz? | ELZ̃Y: olanı | HW: o | ÊD̃N: daha aşağı | BELZ̃Y: olanla | HW: o | ḢYR: iyi | EHBŦWE: inin | MṦRE: bir şehre | FÎN: şüphesiz | LKM: sizin için vardır | ME: şeyler | SÊLTM: istediğiniz | WŽRBT: ve vuruldu | ALYHM: üzerlerine | ELZ̃LT: alçaklık | WELMSKNT: ve yoksulluk (damgası) | WBEÙWE: ve uğradılar | BĞŽB: bir gazaba | MN: -tan | ELLH: Allah- | Z̃LK: işte bu | BÊNHM: şüphesiz öyle | KENWE: oldu | YKFRWN: (çünkü) inkar ediyorlar | B ËYET: ayetlerini | ELLH: Allah'ın | WYGTLWN: ve öldürüyorlardı | ELNBYYN: peygamberleri | BĞYR: etmediği halde | ELḪG: hak | Z̃LK: işte bu | BME: sebebiyledir | AṦWE: isyan etmeleri | WKENWE: ve oldukları | YATD̃WN: sınırı aşmış | (2:61) | |
|ÎN: şüphesiz | ELZ̃YN: | ËMNWE: inananlar | WELZ̃YN: | HED̃WE: ve yahudiler | WELNṦER: ve hıristiyanlar | WELṦEBÙYN: ve sabiiler | MN: kim | ËMN: inanırsa | BELLH: Allah'a | WELYWM: ve gününe | EL ËḢR: ahiret | WAML: ve yaparsa | ṦELḪE: iyi işler | FLHM: onlar için vardır | ÊCRHM: mükafatları | AND̃: katında | RBHM: rablerinin | WLE: ve yoktur | ḢWF: korku | ALYHM: onlara | WLE: ve yoktur | HM: onlara | YḪZNWN: hüzün | (2:62) | |
|WÎZ̃: hani | ÊḢZ̃NE: almıştık | MYS̃EGKM: sizin sözünüzü | WRFANE: ve kaldırmıştık | FWGKM: üzerinize | ELŦWR: dağı | ḢZ̃WE: tutun | ME: şeyi | ËTYNEKM: size verdiğimiz | BGWT: kuvvetle | WEZ̃KRWE: ve hatırlayın | ME: şeyi | FYH: içinde olan | LALKM: belki de siz | TTGWN: korunursunuz | (2:63) | |
|S̃M: sonra | TWLYTM: dönmüştünüz | MN: -ından | BAD̃: ard- | Z̃LK: bunun | FLWLE: eğer olmasaydı | FŽL: iyiliği | ELLH: Allah'ın | ALYKM: size | WRḪMTH: ve merhameti | LKNTM: elbette olurdunuz | MN: -dan | ELḢESRYN: ziyana uğrayanlar- | (2:64) | |
|WLGD̃: ve elbette | ALMTM: bilmişsinizdir | ELZ̃YN: | EATD̃WE: haddi aşanları | MNKM: içinizden | FY: -nde | ELSBT: cumartesi günü- | FGLNE: işte dedik ki | LHM: onlara | KWNWE: olun | GRD̃T: maymunlar | ḢESÙYN: aşağılık | (2:65) | |
|FCALNEHE: ve bunu yaptık | NKELE: ibretlik bir ceza | LME: şey için | BYN: arasındaki (önündeki) | YD̃YHE: onların iki eli | WME: ve şey (için) | ḢLFHE: ardından gelen | WMWAƵT: ve bir öğüt | LLMTGYN: müttakiler için | (2:66) | |
|WÎZ̃: hani | GEL: demişti | MWS: Musa | LGWMH: kavmine | ÎN: şüphesiz | ELLH: Allah | YÊMRKM: size emrediyor | ÊN: ki | TZ̃BḪWE: kesmenizi | BGRT: bir inek | GELWE: dediler | ÊTTḢZ̃NE: bizimle ediyor musun? | HZWE: alay | GEL: dedi | ÊAWZ̃: sığınırım | BELLH: Allah'a | ÊN: | ÊKWN: olmaktan | MN: -den | ELCEHLYN: cahiller- | (2:67) | |
|GELWE: dediler | ED̃A: du'a et | LNE: bizim için | RBK: Rabbine | YBYN: açıklasın | LNE: bize | ME: ne olduğunu | HY: onun | GEL: dedi ki | ÎNH: şüphesiz O | YGWL: diyor ki | ÎNHE: gerçekten o | BGRT: bir inektir | LE: olmayan | FERŽ: yaşlı | WLE: ve olmayan | BKR: körpe | AWEN: orta yaşlı | BYN: arasında | Z̃LK: bunun | FEFALWE: haydi yapın | ME: şeyi | TÙMRWN: size emredilen | (2:68) | |
|GELWE: dediler ki | ED̃A: du'a et | LNE: bizim için | RBK: Rabbine | YBYN: açıklasın | LNE: bize | ME: nedir | LWNHE: onun rengi | GEL: dedi ki | ÎNH: şüphesiz O | YGWL: diyor | ÎNHE: gerçekten o | BGRT: bir inektir | ṦFREÙ: sarı renginde | FEGA: parlak | LWNHE: onun rengi | TSR: sevinç verir | ELNEƵRYN: bakanlara | (2:69) | |
|GELWE: dediler ki | ED̃A: du'a et | LNE: bizim için | RBK: Rabbine | YBYN: açıklasın | LNE: bize | ME: nasıl bir şey olduğunu | HY: onun | ÎN: zira | ELBGR: o inek | TŞEBH: benzer geldi | ALYNE: bize | WÎNE: ama mutlaka biz | ÎN: eğer | ŞEÙ: dilerse | ELLH: Allah | LMHTD̃WN: hidayeti buluruz | (2:70) | |
|GEL: dedi ki | ÎNH: şüphesiz O | YGWL: şöyle diyor | ÎNHE: gerçekten o | BGRT: bir inektir | LE: olmayan | Z̃LWL: boyundurluk altında | TS̃YR: sürmek için | ELÊRŽ: yeri | WLE: | TSGY: ve sulamaz | ELḪRS̃: ekin | MSLMT: kusursuz | LE: yoktur | ŞYT: hiçbir alacası | FYHE: onda | GELWE: dediler | EL ËN: işte şimdi | CÙT: getirdin | BELḪG: doğruyu | FZ̃BḪWHE: ve boğazladılar onu | WME: | KED̃WE: az daha | YFALWN: yapmayacaklardı | (2:71) | |
|WÎZ̃: hani | GTLTM: siz öldürmüştünüz | NFSE: bir adam | FED̃ERÊTM: birbirinizle atışmıştınız | FYHE: onun hakkında | WELLH: oysa Allah | MḢRC: ortaya çıkarıcıdır | ME: şeyi | KNTM: olduğunuz | TKTMWN: gizlemiş | (2:72) | |
|FGLNE: dedik ki | EŽRBWH: vurun ona (öldürülene) | BBAŽHE: (ineğin) bir parçasıyla | KZ̃LK: işte böylece | YḪYY: diriltir | ELLH: Allah | ELMWT: ölüleri | WYRYKM: ve size gösterir | ËYETH: ayetlerini | LALKM: umulur ki | TAGLWN: düşünürsünüz | (2:73) | |
|S̃M: sonra yine | GST: katılaştı | GLWBKM: kalbleriniz | MN: -ından | BAD̃: ard- | Z̃LK: bunun | FHY: şimdi onlar | KELḪCERT: taş gibi | ÊW: hatta | ÊŞD̃: daha da | GSWT: katıdır | WÎN: çünkü | MN: | ELḪCERT: öyle taş | LME: var ki | YTFCR: fışkırır | MNH: içinden | ELÊNHER: ırmaklar | WÎN: ve şüphesiz | MNHE: öylesi de | LME: var ki | YŞGG: çatlayıverir de | FYḢRC: çıkar | MNH: ondan | ELMEÙ: su | WÎN: ve şüphesiz | MNHE: ondan | LME: öylesi de var ki | YHBŦ: aşağı yuvarlanır | MN: -ndan | ḢŞYT: korkusu- | ELLH: Allah | WME: ve değildir | ELLH: Allah | BĞEFL: gafil | AME: -dan | TAMLWN: yaptıklarınız- | (2:74) | |
|ÊFTŦMAWN: umuyor musunuz? | ÊN: ki | YÙMNWE: inanacaklar | LKM: size | WGD̃: oysa | KEN: vardı ki | FRYG: bir grup | MNHM: bunlardan | YSMAWN: işitirlerdi de | KLEM: sözünü | ELLH: Allah'ın | S̃M: sonra | YḪRFWNH: onu değiştirirlerdi | MN: -ından | BAD̃: ard- | ME: | AGLWH: düşünüp akıl erdirdikten | WHM: ve onlar | YALMWN: bildikleri halde | (2:75) | |
|WÎZ̃E: zaman | LGWE: rastladıkları | ELZ̃YN: kimselerle | ËMNWE: inanan | GELWE: derler | ËMNE: inandık | WÎZ̃E: zaman | ḢLE: yalnız kaldıkları | BAŽHM: onların bazısı | ÎL: -na | BAŽ: bazısı- | GELWE: derler | ÊTḪD̃S̃WNHM: onlara haber mi veriyorsunuz | BME: şeyleri | FTḪ: açtığı | ELLH: Allah'ın | ALYKM: size | LYḪECWKM: sizin aleyhinizde delil olarak kullansınlar | BH: onu | AND̃: katında | RBKM: Rabbiniz | ÊFLE: | TAGLWN: Aklınızı kullanmıyor musunuz? | (2:76) | |
|ÊWLE: | YALMWN: bilmiyorlar mı ki? | ÊN: şüphesiz | ELLH: Allah | YALM: bilir | ME: şeyleri | YSRWN: onların gizledikleri | WME: ve şeyleri | YALNWN: açığa vurdukları | (2:77) | |
|WMNHM: onların içinde vardır | ÊMYWN: ümmiler | LE: | YALMWN: bilmezler | ELKTEB: Kitabı | ÎLE: dışında | ÊMENY: kuruntuları | WÎN: | HM: onlar | ÎLE: sadece | YƵNWN: zannediyorlar | (2:78) | |
|FWYL: vay haline | LLZ̃YN: o kimselerin ki | YKTBWN: yazıyorlar | ELKTEB: Kitabı | BÊYD̃YHM: elleriyle | S̃M: sonra | YGWLWN: diyorlar | HZ̃E: bu | MN: | AND̃: katındandır | ELLH: Allah | LYŞTRWE: satmak için | BH: onu | S̃MNE: paraya | GLYLE: azıcık | FWYL: vay haline | LHM: onların | MME: ötürü | KTBT: yazdığından | ÊYD̃YHM: ellerinin | WWYL: vay haline | LHM: onların | MME: ötürü | YKSBWN: kazandıklarından | (2:79) | |
|WGELWE: Bir de dediler ki | LN: asla | TMSNE: bize dokunmayacaktır | ELNER: ateş | ÎLE: dışında | ÊYEME: gün | MAD̃WD̃T: sayılı birkaç | GL: De ki | ÊTḢZ̃TM: aldınız mı? | AND̃: katında | ELLH: Allah | AHD̃E: bir söz (bu hususta) | FLN: öyleyse | YḢLF: dönmez | ELLH: Allah | AHD̃H: sözünden | ÊM: yoksa | TGWLWN: söylüyorsunuz | AL: hakkında | ELLH: Allah | ME: bir şey | LE: | TALMWN: bilmediğiniz | (2:80) | |
|BL: evet | MN: kim | KSB: kazanır | SYÙT: bir günah | WÊḪEŦT: ve kuşatmış olursa | BH: kendisini | ḢŦYÙTH: suçu | FÊWLÙK: işte onlar | ÊṦḪEB: halkıdır | ELNER: ateş | HM: onlar | FYHE: orada | ḢELD̃WN: sürekli kalacaklardır | (2:81) | |
|WELZ̃YN: kimseler | ËMNWE: inanan | WAMLWE: ve yapanlar | ELṦELḪET: yararlı işler | ÊWLÙK: işte onlar da | ÊṦḪEB: halkıdır | ELCNT: cennet | HM: onlar | FYHE: orada | ḢELD̃WN: sürekli kalacaklardır | (2:82) | |
|WÎZ̃: ve hani | ÊḢZ̃NE: biz almıştık | MYS̃EG: bir söz | BNY: oğullarından | ÎSREÙYL: İsrail | LE: | TABD̃WN: kulluk etmeyeceksiniz | ÎLE: başkasına | ELLH: Allah'tan | WBELWELD̃YN: ve anaya-babaya | ÎḪSENE: iyilik edeceksiniz | WZ̃Y: ve | ELGRB: yakınlara | WELYTEM: ve yetimlere | WELMSEKYN: ve yoksullara | WGWLWE: ve söyleyin | LLNES: insanlara | ḪSNE: güzeli | WÊGYMWE: ve doğrulun | ELṦLET: SaLâTe/Desteğe | W ËTWE: ve verin | ELZKET: zekatı | S̃M: sonra | TWLYTM: döndünüz | ÎLE: hariç | GLYLE: pek azınız | MNKM: sizden olan | WÊNTM: ve siz | MARŽWN: yüz çeviriyorsunuz | (2:83) | |
|WÎZ̃: hani | ÊḢZ̃NE: almıştık | MYS̃EGKM: sizden kesin söz | LE: | TSFKWN: dökmeyeceksiniz | D̃MEÙKM: birbirinizin kanını | WLE: | TḢRCWN: çıkarmayacaksınız | ÊNFSKM: birbirinizi | MN: -dan | D̃YERKM: yurtlarınız- | S̃M: sonra | ÊGRRTM: kabul etmiştiniz | WÊNTM: ve siz | TŞHD̃WN: şahidsiniz | (2:84) | |
|S̃M: Ama | ÊNTM: siz | HÙLEÙ: | TGTLWN: öldürüyorsunuz | ÊNFSKM: birbirinizi | WTḢRCWN: ve çıkarıyorsunuz | FRYGE: bir grubu | MNKM: sizden | MN: | D̃YERHM: yurtlarından | TƵEHRWN: birleşiyorsunuz | ALYHM: onlara karşı | BELÎS̃M: günah | WELAD̃WEN: ve düşmanlıkla | WÎN: ve eğer | YÊTWKM: size geldiklerinde | ÊSER: esir olarak | TFED̃WHM: fidyelerini veriyorsunuz | WHW: ve o | MḪRM: yasaklanmış iken | ALYKM: size | ÎḢRECHM: onları çıkarmak | ÊFTÙMNWN: yoksa siz inanıyorsunuz da | BBAŽ: bir kısmına | ELKTEB: Kitabın | WTKFRWN: inkar mı ediyorsunuz | BBAŽ: bir kısmını | FME: nedir? | CZEÙ: cezası | MN: kimsenin | YFAL: yapan | Z̃LK: bunu | MNKM: sizden | ÎLE: başka | ḢZY: rezil olmaktan | FY: -nda | ELḪYET: hayatı- | ELD̃NYE: dünya | WYWM: ve gününde | ELGYEMT: kıyamet | YRD̃WN: onlar itilirler | ÎL: | ÊŞD̃: en şiddetlisine | ELAZ̃EB: azabın | WME: değildir | ELLH: Allah | BĞEFL: gafil | AME: -dan | TAMLWN: yaptıklarınız- | (2:85) | |
|ÊWLÙK: işte onlar | ELZ̃YN: kimselerdir | EŞTRWE: satın alan | ELḪYET: hayatını | ELD̃NYE: dünya | BEL ËḢRT: ahireti verip | FLE: | YḢFF: hiç hafifletilmez | ANHM: onlardan | ELAZ̃EB: azab | WLE: ve hiç | HM: onlara | YNṦRWN: yardım edilmez | (2:86) | |
|WLGD̃: ve andolsun | ËTYNE: verdik | MWS: Musa'ya | ELKTEB: Kitabı | WGFYNE: birbiri ardınca gönderdik | MN: -ndan | BAD̃H: arkası- | BELRSL: peygamberler | W ËTYNE: ve verdik | AYS: Îsa'ya | EBN: oğlu | MRYM: Meryem | ELBYNET: açık deliller | WÊYD̃NEH: ve onu destekledik | BRWḪ: Ruh ile (Ruh'ül-Kudüs) | ELGD̃S: Kudüs (Ruh'ül-Kudüs) | ÊFKLME: öyle mi? | CEÙKM: size gelse | RSWL: bir peygamber | BME: şey ile | LE: | THW: istemediği | ÊNFSKM: canınızın | ESTKBRTM: büyüklük taslayarak | FFRYGE: kimini | KZ̃BTM: yalanlayacak | WFRYGE: kimini de | TGTLWN: öldüreceksiniz | (2:87) | |
|WGELWE: ve dediler | GLWBNE: kalblerimiz | ĞLF: perdelidir | BL: bilakis | LANHM: onları la'netlemiştir | ELLH: Allah | BKFRHM: inkarlarından dolayı | FGLYLE: artık çok az | ME: | YÙMNWN: inanırlar | (2:88) | |
|WLME: Ne zaman ki | CEÙHM: onlara geldi | KTEB: bir Kitap (Kur'an) | MN: | AND̃: katından | ELLH: Allah | MṦD̃G: doğrulayıcı | LME: şeyi | MAHM: yanlarında bulunan (Tevrat)ı | WKENWE: ve idiler | MN: | GBL: daha önce | YSTFTḪWN: yardım istedikleri | AL: karşı | ELZ̃YN: kimselere | KFRWE: inkar eden | FLME: ne zaman | CEÙHM: kendilerine gelince | ME: şey | ARFWE: o bildikleri (Kur'an) | KFRWE: inkar ettiler | BH: onu | FLANT: artık la'neti | ELLH: Allah'ın | AL: üzerine olsun! | ELKEFRYN: inkarcıların | (2:89) | |
|BÙSME: ne kötüdür | EŞTRWE: sattıkları şey | BH: onunla | ÊNFSHM: kendilerini | ÊN: için | YKFRWE: inkar etmek | BME: şeyi | ÊNZL: indirdiği | ELLH: Allah'ın | BĞYE: çekemeyerek | ÊN: | YNZL: (vahiy) indirmesini | ELLH: Allah'ın | MN: | FŽLH: lutfundan | AL: üzerine | MN: kimsenin | YŞEÙ: dilediği | MN: -ndan | ABED̃H: kulları- | FBEÙWE: uğradılar | BĞŽB: gazab | AL: üstüne | ĞŽB: gazaba | WLLKEFRYN: ve inkar edenler için | AZ̃EB: bir azab vardır | MHYN: alçaltıcı | (2:90) | |
|WÎZ̃E: zaman | GYL: denildiği | LHM: onlara | ËMNWE: inanın | BME: şeye | ÊNZL: indirdiği | ELLH: Allah'ın | GELWE: derler | NÙMN: inanırız | BME: şeye | ÊNZL: indirilen | ALYNE: bize | WYKFRWN: ve inkar ederler | BME: şeyi | WREÙH: ondan sonra gelen | WHW: halbuki o | ELḪG: haktır | MṦD̃GE: doğrulayan | LME: şeyi | MAHM: yanlarında bulunan | GL: de ki | FLM: neden? | TGTLWN: öldürüyordunuz | ÊNBYEÙ: peygamberlerini | ELLH: Allah'ın | MN: | GBL: daha önce | ÎN: gerçekten | KNTM: idiyseniz | MÙMNYN: inanıyor | (2:91) | |
|WLGD̃: Andolsun | CEÙKM: size gelmişti | MWS: Musa | BELBYNET: apaçık delillerle | S̃M: sonra | ETḢZ̃TM: (ilah) edinmiştiniz | ELACL: buzağıyı | MN: -ndan | BAD̃H: ardı- | WÊNTM: ve siz | ƵELMWN: zalimler olarak | (2:92) | |
|WÎZ̃: hani bir zaman | ÊḢZ̃NE: almıştık | MYS̃EGKM: kesin sözünüzü | WRFANE: ve kaldırmıştık | FWGKM: üzerinize | ELŦWR: Tur(dağın)ı | ḢZ̃WE: tutun | ME: şeyi | ËTYNEKM: size verdiğimiz | BGWT: kuvvetle | WESMAWE: dinleyin (demiştik) | GELWE: dediler | SMANE: dinledik | WAṦYNE: ve isyan ettik | WÊŞRBWE: ve içirildi | FY: | GLWBHM: kalblerine | ELACL: buzağı (sevgisi) | BKFRHM: inkarlarıyla | GL: de ki | BÙSME: ne kötü şey | YÊMRKM: size emrediyor | BH: onunla | ÎYMENKM: imanınız | ÎN: eğer | KNTM: iseniz | MÙMNYN: inanan kimseler | (2:93) | |
|GL: de ki | ÎN: eğer | KENT: ise | LKM: size ait | ELD̃ER: yurdu | EL ËḢRT: ahiret | AND̃: katında | ELLH: Allah | ḢELṦT: gerçekten | MN: (değil de) | D̃WN: başkasının | ELNES: insanlardan | FTMNWE: haydi temenni edin | ELMWT: ölümü | ÎN: eğer | KNTM: iseniz | ṦED̃GYN: sözünüzde doğru | (2:94) | |
|WLN: | YTMNWH: fakat (ölümü) istemezler | ÊBD̃E: asla | BME: dolayı | GD̃MT: yapıp sunduğu işlerden | ÊYD̃YHM: ellerinin | WELLH: Allah | ALYM: bilir | BELƵELMYN: zalimleri | (2:95) | |
|WLTCD̃NHM: onları bulursun | ÊḪRṦ: en düşkünü | ELNES: insanların | AL: | ḪYET: hayata | WMN: | ELZ̃YN: kimselerden | ÊŞRKWE: ortak koşan(lar) | YWD̃: ister | ÊḪD̃HM: her biri | LW: olsa | YAMR: yaşatılmasını | ÊLF: bin | SNT: yıl | WME: ve değildir | HW: o | BMZḪZḪH: onu uzaklaştıracak | MN: -dan | ELAZ̃EB: azab- | ÊN: oysa | YAMR: (o kadar) yaşaması | WELLH: Allah | BṦYR: görüyor | BME: şeyleri | YAMLWN: yaptıkları | (2:96) | |
|GL: de ki | MN: kim | KEN: ise (bilsin ki) | AD̃WE: düşmandır | LCBRYL: Cebrail'e | FÎNH: şüphesiz o | NZLH: onu indirmiştir | AL: | GLBK: kalbine | BÎZ̃N: izniyle | ELLH: Allah'ın | MṦD̃GE: doğrulayıcı olarak | LME: | BYN: | YD̃YH: kendinden öncekileri | WHD̃: ve hidayet | WBŞR: ve müjdeci | LLMÙMNYN: inananlar için | (2:97) | |
|MN: kim | KEN: ise | AD̃WE: düşman | LLH: Allah'a | WMLEÙKTH: ve meleklerine | WRSLH: ve resullerine | WCBRYL: ve Cebrail'e | WMYKEL: ve Mikail'e | FÎN: şüphesiz | ELLH: Allah da | AD̃W: düşmanıdır | LLKEFRYN: inkar edenlerin | (2:98) | |
|WLGD̃: andolsun | ÊNZLNE: indirdik | ÎLYK: sana | ËYET: ayetler | BYNET: apaçık | WME: ve etmez | YKFR: inkar | BHE: onları | ÎLE: başkası | ELFESGWN: fasıklardan | (2:99) | |
|ÊWKLME: ne zaman | AEHD̃WE: anlaştılarsa | AHD̃E: ahitle | NBZ̃H: onu bozdular | FRYG: bir grup | MNHM: onlardan | BL: zaten | ÊKS̃RHM: çokları | LE: | YÙMNWN: inanmazlar | (2:100) | |
|WLME: ne zaman | CEÙHM: onlara geldiyse | RSWL: bir elçi | MN: | AND̃: katından | ELLH: Allah'ın | MṦD̃G: doğrulayan | LME: şeyleri | MAHM: yanlarındaki | NBZ̃: attılar | FRYG: bir gurup | MN: | ELZ̃YN: kendilerine | ÊWTWE: verilenlerden | ELKTEB: kitap | KTEB: kitabı | ELLH: Allah'ın | WREÙ: arkasına | ƵHWRHM: sırtlarının | KÊNHM: sanki gibi | LE: | YALMWN: bilmiyorlarmış | (2:101) | |
|WETBAWE: ve uydular | ME: şeye | TTLW: uyduduğu | ELŞYEŦYN: şeytanların | AL: hakkında | MLK: mülkü | SLYMEN: Süleyman'ın | WME: | KFR: küfre girmedi | SLYMEN: Süleyman | WLKN: fakat | ELŞYEŦYN: şeytanlar | KFRWE: küfre girdiler | YALMWN: öğreterek | ELNES: insanlara | ELSḪR: sihri | WME: ve şeyi | ÊNZL: indirilen | AL: | ELMLKYN: iki meleğe | BBEBL: Babil'de | HERWT: Harut | WMERWT: ve Marut (isimli) | WME: | YALMEN: onlar öğretmezlerdi | MN: | ÊḪD̃: hiç kimseye | ḪT: | YGWLE: demedikçe | ÎNME: şüphesiz | NḪN: biz | FTNT: fitneyiz | FLE: | TKFR: sakın küfre girmeyin | FYTALMWN: fakat öğreniyorlardı | MNHME: bunlardan | ME: şeyi | YFRGWN: ayıran | BH: onunla | BYN: arasını | ELMRÙ: eşi | WZWCH: ve karısının | WME: ve değildir | HM: ama onlar | BŽERYN: zarar veriyor | BH: onunla | MN: | ÊḪD̃: hiç kimseye | ÎLE: başka | BÎZ̃N: izninden | ELLH: Allah'ın | WYTALMWN: onlar öğreniyorlardı | ME: şeyi | YŽRHM: zarar veren | WLE: değil | YNFAHM: yarar vereni | WLGD̃: andolsun | ALMWE: gayet iyi biliyorlardı ki | LMN: kimsenin | EŞTREH: onu satın alan | ME: yoktur | LH: onun | FY: | EL ËḢRT: ahirette | MN: | ḢLEG: bir nasibi | WLBÙS: ve ne kötüdür | ME: şey | ŞRWE: sattıkları | BH: onunla | ÊNFSHM: kendilerini | LW: keşke | KENWE: | YALMWN: (bunu) bilselerdi! | (2:102) | |
|WLW: ve eğer | ÊNHM: şüphesiz onlar | ËMNWE: iman etseler | WETGWE: ve sakınmış olsalardı | LMS̃WBT: sevabı | MN: | AND̃: katından | ELLH: Allah'ın | ḢYR: daha hayırlı (olurdu) | LW: keşke | KENWE: idi | YALMWN: bilseler | (2:103) | |
|YE: EY/HEY/AH | ÊYHE: SİZ! | ELZ̃YN: kimseler | ËMNWE: inanan(lar) | LE: | TGWLWE: demeyin | REANE: Ra'ina (bizi gözet yahut: kaba söz) | WGWLWE: deyin | ENƵRNE: unzurna (bize bak) | WESMAWE: ve dinleyin | WLLKEFRYN: ve kafirler için vardır | AZ̃EB: bir azab | ÊLYM: acı | (2:104) | |
|ME: | YWD̃: arzu etmezler | ELZ̃YN: kimseler | KFRWE: inkar eden(ler) | MN: -nden | ÊHL: ehli- | ELKTEB: kitab | WLE: | ELMŞRKYN: ve müşriklerden | ÊN: | YNZL: indirilmesini | ALYKM: size | MN: hiçbir | ḢYR: hayır | MN: -den | RBKM: rabbiniz- | WELLH: oysa Allah | YḢTṦ: tahsis eder | BRḪMTH: rahmetini | MN: kimseye | YŞEÙ: dilediği | WELLH: Allah | Z̃W: sahibidir | ELFŽL: lutuf | ELAƵYM: büyük | (2:105) | |
|ME: ne ki | NNSḢ: biz neshedersek | MN: (bir parça) | ËYT: ayeti | ÊW: veya | NNSHE: onu unutturursak | NÊT: getiririz | BḢYR: daha iyisini | MNHE: ondan | ÊW: ya da | MS̃LHE: benzerini | ÊLM: | TALM: bilmez misin? | ÊN: şüphesiz | ELLH: Allah'ın | AL: | KL: her | ŞYÙ: şeye | GD̃YR: gücü yeter | (2:106) | |
|ÊLM: | TALM: bilmez misin? | ÊN: şüphesiz | ELLH: Allah | LH: onundur | MLK: mülkü | ELSMEWET: göklerin | WELÊRŽ: ve yerin | WME: ve yoktur | LKM: size | MN: | D̃WN: başka | ELLH: Allah'tan | MN: hiçbir | WLY: koruyucu | WLE: ve (ne de) | NṦYR: bir yardımcı | (2:107) | |
|ÊM: yoksa | TRYD̃WN: arzu (mu) ediyorsunuz? | ÊN: | TSÊLWE: istekte bulunmayı | RSWLKM: rasulunüzden | KME: gibi | SÙL: istedikleri | MWS: Musa'dan | MN: | GBL: daha önce | WMN: ve kim | YTBD̃L: değiştirirse | ELKFR: inkarı | BELÎYMEN: imana | FGD̃: şüphesiz (o) | ŽL: sapıtmıştır | SWEÙ: dümdüz | ELSBYL: yolu | (2:108) | |
|WD̃: isterler | KS̃YR: bir çoğu | MN: -nden | ÊHL: ehli- | ELKTEB: kitap | LW: şayet | YRD̃WNKM: sizi döndürmek | MN: | BAD̃: sonra | ÎYMENKM: imanınızdan | KFERE: kafirler olarak | ḪSD̃E: hasetle | MN: | AND̃: | ÊNFSHM: içlerindeki | MN: | BAD̃: sonra | ME: | TBYN: apaçık belli olduktan | LHM: onlara | ELḪG: gerçek | FEAFWE: affedin | WEṦFḪWE: hoş görün | ḪT: kadar | YÊTY: getirinceye | ELLH: Allah | BÊMRH: emrini | ÎN: şüphesiz | ELLH: Allah | AL: | KL: her | ŞYÙ: şeye | GD̃YR: gücü yetendir | (2:109) | |
|WÊGYMWE: ve doğrulun | ELṦLET: SaLâTe/Desteğe | W ËTWE: ve verin | ELZKET: zekatı | WME: ne ki | TGD̃MWE: ne gönderirsiniz | LÊNFSKM: kendiniz için | MN: | ḢYR: hayırdan | TCD̃WH: bulursunuz | AND̃: katında | ELLH: Allah'ın | ÎN: şüphesiz | ELLH: Allah | BME: şeyleri | TAMLWN: yaptıklarınız | BṦYR: görür | (2:110) | |
|WGELWE: ve dediler | LN: | YD̃ḢL: asla giremez | ELCNT: cennete | ÎLE: başkası | MN: kimseden | KEN: olan | HWD̃E: Yahudi | ÊW: veyahut | NṦER: hıristiyan | TLK: işte bu | ÊMENYHM: onların kuruntusudur | GL: de ki | HETWE: getirin | BRHENKM: delilinizi | ÎN: eğer | KNTM: iseniz | ṦED̃GYN: doğru | (2:111) | |
|BL: hayır | MN: kim | ÊSLM: teslim ederse | WCHH: yüzünü | LLH: Allah'a | WHW: ve o | MḪSN: işini güzel yaparak | FLH: Zira onlar/onlarsa | ÊCRH: mükafatı | AND̃: yanındadır | RBH: Rabbinin | WLE: ve yoktur | ḢWF: korku | ALYHM: onlara | WLE: ve yoktur | HM: onlara | YḪZNWN: üzülmek | (2:112) | |
|WGELT: ve dediler ki | ELYHWD̃: Yahudiler | LYST: değiller | ELNṦER: Hıristiyanlar | AL: üzerinde | ŞYÙ: bir şey (temel) | WGELT: ve dediler ki | ELNṦER: Hıristiyanlar da | LYST: değildirler | ELYHWD̃: Yahudiler | AL: üzerinde | ŞYÙ: bir şey (temel) | WHM: oysa onlar | YTLWN: okuyorlar | ELKTEB: Kitabı | KZ̃LK: böylece | GEL: söylediler | ELZ̃YN: kimseler | LE: | YALMWN: bilmeyen(ler) | MS̃L: benzerini | GWLHM: onların sözlerinin | FELLH: artık Allah | YḪKM: hüküm verecektir | BYNHM: aralarında | YWM: günü | ELGYEMT: kıyamet | FYME: şey hakkında | KENWE: oldukları | FYH: onda | YḢTLFWN: ihtilaf halinde | (2:113) | |
|WMN: ve kim olabilir | ÊƵLM: daha zalim | MMN: kimseden | MNA: men eden | MSECD̃: mescidlerinde | ELLH: Allah'ın | ÊN: | YZ̃KR: anılmasına | FYHE: içinde | ESMH: isminin | WSA: ve çalışandan | FY: | ḢREBHE: onların harabolmasına | ÊWLÙK: işte | ME: yoktur | KEN: olmaları | LHM: onlar için | ÊN: | YD̃ḢLWHE: girmeleri | ÎLE: dışında | ḢEÙFYN: korka korka | LHM: onlar için vardır | FY: | ELD̃NYE: dünyada | ḢZY: rezillik | WLHM: ve Onların | FY: | EL ËḢRT: ahirette | AZ̃EB: azap | AƵYM: büyük bir | (2:114) | |
|WLLH: ve Allah'ındır | ELMŞRG: doğu da | WELMĞRB: batı da | FÊYNME: nereye | TWLWE: dönerseniz | FS̃M: oradadır | WCH: yüzü (zatı) | ELLH: Allah'ın | ÎN: şüphesiz | ELLH: Allah'(ın) | WESA: (rahmeti ve ni'meti) boldur | ALYM: (her şeyi) bilendir | (2:115) | |
|WGELWE: ve dediler ki | ETḢZ̃: edindi | ELLH: Allah | WLD̃E: çocuk | SBḪENH: O yücedir | BL: bilakis | LH: onundur | ME: ne varsa | FY: | ELSMEWET: göklerde | WELÊRŽ: ve yerde | KL: hepsi | LH: O'na | GENTWN: boyun eğmiştir | (2:116) | |
|BD̃YA: (O) yaratıcısıdır | ELSMEWET: göklerin | WELÊRŽ: ve yerin | WÎZ̃E: zaman | GŽ: hükmettiği | ÊMRE: bir işe (şeye) | FÎNME: şüphesiz sadece | YGWL: der | LH: ona | KN: ol | FYKWN: hemen oluverir | (2:117) | |
|WGEL: dediler ki | ELZ̃YN: kimseler | LE: | YALMWN: bilmeyen(ler) | LWLE: değil miydi? | YKLMNE: bizimle konuşmalı | ELLH: Allah | ÊW: ya da | TÊTYNE: bize gelmeli | ËYT: bir ayet (mu'cize) | KZ̃LK: işte böyle | GEL: söyle(mişler)di | ELZ̃YN: kimseler | MN: | GBLHM: onlardan önceki(ler de) | MS̃L: benzerini | GWLHM: onların dediklerinin | TŞEBHT: birbirine benzedi | GLWBHM: kalbleri | GD̃: elbette | BYNE: iyice açıkladık | EL ËYET: ayetleri | LGWM: kavimler için | YWGNWN: bilmek isteyen | (2:118) | |
|ÎNE: doğrusu biz | ÊRSLNEK: seni gönderdik | BELḪG: gerçekle | BŞYRE: müjdeleyici | WNZ̃YRE: ve uyarıcı olarak | WLE: değilsin | TSÊL: sen sorumlu | AN: | ÊṦḪEB: halkından | ELCḪYM: cehennem | (2:119) | |
|WLN: ve olmazlar | TRŽ: razı | ANK: senden | ELYHWD̃: (ne) yahudiler | WLE: (ne de) | ELNṦER: hıristiyanlar | ḪT: kadar | TTBA: sen uyuncaya | MLTHM: onların milletine (dinine) | GL: de ki | ÎN: şüphesiz | HD̃: hidayeti | ELLH: Allah'ın | HW: odur | ELHD̃: asıl doğru yol | WLÙN: eğer | ETBAT: uyarsan | ÊHWEÙHM: onların arzularına | BAD̃: sonra | ELZ̃Y: | CEÙK: sana gelen | MN: -den | ELALM: ilim- | ME: yoktur | LK: sana | MN: | ELLH: Allah'tan | MN: hiç | WLY: bir dost | WLE: ve hiç | NṦYR: bir yardımcı | (2:120) | |
|ELZ̃YN: kimseler | ËTYNEHM: kendilerine verdiğimiz | ELKTEB: Kitabı | YTLWNH: onu okuyanlar | ḪG: doğru bir | TLEWTH: okuyuşla | ÊWLÙK: işte onlar | YÙMNWN: inananlardır | BH: ona | WMN: ve kim | YKFR: inkar ederse | BH: onu | FÊWLÙK: işte | HM: onlar | ELḢESRWN: ziyana uğrayanlardır | (2:121) | |
|YE: EY/HEY/AH | BNY: Çocuklar | ÎSREÙYL: İsrail | EZ̃KRWE: hatırlayın | NAMTY: ni'meti | ELTY: | ÊNAMT: verdiğim | ALYKM: size | WÊNY: gerçekten | FŽLTKM: sizi üstün kıldığımı | AL: üzerine | ELAELMYN: alemler | (2:122) | |
|WETGWE: sakının | YWME: şu günden (ki) | LE: | TCZY: cezasını çekmez | NFS: kimse | AN: | NFS: kimsenin | ŞYÙE: bir şeyle | WLE: | YGBL: ve kabul edilmez | MNHE: ondan | AD̃L: fidye | WLE: | TNFAHE: ona fayda vermez | ŞFEAT: şefaat | WLE: | HM: onlara | YNṦRWN: yardım da edilmez | (2:123) | |
|WÎZ̃: zaman | EBTL: imtihan ettiği | ÎBREHYM: İbrahim'i | RBH: Rabbi | BKLMET: kelimelerle | FÊTMHN: o da onları tamamlamıştı | GEL: (Allah) dedi ki | ÎNY: şüphesiz ben | CEALK: seni yapacağım | LLNES: insanlar için | ÎMEME: önder | GEL: (İbrahim) dedi ki | WMN: -dan da | Z̃RYTY: benim soyum- | GEL: buyurdu | LE: | YNEL: ulaşmaz | AHD̃Y: ahdim | ELƵELMYN: zalimlere | (2:124) | |
|WÎZ̃: hani | CALNE: biz kıldık | ELBYT: Yapı | MS̃EBT: toplanma yeri | LLNES: insanlara | WÊMNE: ve güven yeri | WETḢZ̃WE: siz de edinin | MN: -ından | MGEM: makam- | ÎBREHYM: İbrahim'in | MṦL: destekleyen/destekleyici | WAHD̃NE: ve emretmiştik | ÎL: | ÎBREHYM: İbrahim'e | WÎSMEAYL: ve İsma'il'e | ÊN: Kİ | ŦHRE: -temizlemek | BYTY: Yapıları | LLŦEÙFYN: tavaf edenler için | WELAEKFYN: ibadete kapananlar | WELRKA: ve rüku edenler | ELSCWD̃: secde edenler | (2:125) | |
|WÎZ̃: ve hani | GEL: demişti ki | ÎBREHYM: İbrahim | RB: Rabbim | ECAL: kıl | HZ̃E: bu | BLD̃E: şehri | ËMNE: güvenli | WERZG: ve rızıklandır | ÊHLH: halkını | MN: | ELS̃MRET: ürünlerle | MN: kimseleri | ËMN: inanan | MNHM: onlardan | BELLH: Allah'a | WELYWM: ve gününe | EL ËḢR: ahiret | GEL: (Rabbi) buyurdu ki | WMN: kimseyi | KFR: inkar eden | FÊMTAH: onu geçindiririm | GLYLE: az bir (süre) | S̃M: sonra | ÊŽŦRH: onu mahkum ederim | ÎL: | AZ̃EB: azabına | ELNER: cehennem | WBÙS: ve ne kötü | ELMṦYR: dönüş yeridir | (2:126) | |
|WÎZ̃: ve zaman | YRFA: yükselttiği | ÎBREHYM: İbrahim | ELGWEAD̃: temellendirdiği | MN: -dan | ELBYT: Yapı | WÎSMEAYL: İsma'il'(le beraber) | RBNE: Rabbi'imiz | TGBL: kabul buyur | MNE: bizden | ÎNK: kuşkusuz sen | ÊNT: (yalnız) sen | ELSMYA: işitensin | ELALYM: bilensin | (2:127) | |
|RBNE: Rabbimiz | WECALNE: bizi yap | MSLMYN: teslim olanlardan | LK: sana | WMN: | Z̃RYTNE: neslimizden de | ÊMT: bir ümmet (çıkar) | MSLMT: teslim olan | LK: sana | WÊRNE: ve bize göster | MNESKNE: ibadet yollarımızı | WTB: ve tevbemizi kabul et | ALYNE: bizden | ÎNK: şüphesiz sen | ÊNT: (ancak) sensin | ELTWEB: tevbeleri kabul eden | ELRḪYM: çok merhametli olan | (2:128) | |
|RBNE: Rabbimiz | WEBAS̃: gönder | FYHM: onlara | RSWLE: bir elçi | MNHM: kendi içlerinden | YTLW: okuyacak | ALYHM: kendilerine | ËYETK: senin ayetlerini | WYALMHM: ve onlara öğretecek | ELKTEB: Kitabı | WELḪKMT: ve hikmeti | WYZKYHM: ve onları temizleyecek | ÎNK: şüphesiz sensin | ÊNT: yalnız sen | ELAZYZ: Aziz olan | ELḪKYM: Hakim olan | (2:129) | |
|WMN: ve kim ki | YRĞB: yüz çevirir | AN: | MLT: milletinden (dininden) | ÎBREHYM: İbrahim'in | ÎLE: başka | MN: kimseen | SFH: sefih kılan | NFSH: nefsini | WLGD̃: Andolsun ki | EṦŦFYNEH: biz onu seçmiştik | FY: | ELD̃NYE: dünyada | WÎNH: ve şüphesiz o | FY: | EL ËḢRT: ahirette de | LMN: | ELṦELḪYN: salihlerdendir | (2:130) | |
|ÎZ̃: hani | GEL: demişti | LH: ona | RBH: Rabbi | ÊSLM: İslam ol (teslim ol) | GEL: dedi | ÊSLMT: teslim oldum | LRB: Rabbine | ELAELMYN: alemlerin | (2:131) | |
|WWṦ: ve vasiyyet etti | BHE: bunu | ÎBREHYM: İbrahim | BNYH: kendi oğullarına | WYAGWB: ve Ya'kub da | YE: EY/HEY/AH | BNY: Çocuklar | ÎN: şüphesiz | ELLH: Allah | EṦŦF: seçti | LKM: sizin için | ELD̃YN: bu dini | FLE: | TMWTN: öyleyse ölmeyin | ÎLE: başka (bir şekilde) | WÊNTM: sizler | MSLMWN: müslümanlar olmaktan | (2:132) | |
|ÊM: yoksa | KNTM: siz | ŞHD̃EÙ: şahit miydiniz | ÎZ̃: zaman | ḪŽR: geldiği | YAGWB: Ya'kub'a | ELMWT: ölüm hali | ÎZ̃: o zaman | GEL: (Ya'kub) dedi ki | LBNYH: oğullarına | ME: neye | TABD̃WN: kulluk edeceksiniz | MN: | BAD̃Y: benden sonra | GELWE: dediler ki | NABD̃: kulluk edeceğiz | ÎLHK: senin tanrına | WÎLH: ve tanrısına | ËBEÙK: ataların | ÎBREHYM: İbrahim | WÎSMEAYL: ve İsma'il | WÎSḪEG: ve İshak'ın | ÎLHE: Tanrı'sına | WEḪD̃E: tek | WNḪN: ve biz | LH: O'na | MSLMWN: teslim olanlarız | (2:133) | |
|TLK: onlar | ÊMT: bir ümmetti | GD̃: elbette | ḢLT: gelip geçti | LHE: kendilerine | ME: şeyler | KSBT: onların kazandıkları | WLKM: size aittir | ME: şeyler | KSBTM: sizin kazandıklarınız | WLE: | TSÊLWN: siz sorulmazsınız | AME: şeyden | KENWE: oldukları | YAMLWN: onların yapıyor | (2:134) | |
|WGELWE: ve dediler | KWNWE: olun ki | HWD̃E: Yahudi | ÊW: veya | NṦER: hıristiyan | THTD̃WE: doğru yolu bulasınız | GL: de ki | BL: bilakis (uyarız) | MLT: milletine (dinine) | ÎBREHYM: İbrahim'in | ḪNYFE: hanif | WME: | KEN: O değildi | MN: | ELMŞRKYN: ortak koşanlardan | (2:135) | |
|GWLWE: deyin | ËMNE: inandık | BELLH: Allah'a | WME: ve şeye | ÊNZL: indirilen | ÎLYNE: bize | WME: ve şeye | ÊNZL: indirilen | ÎL: | ÎBREHYM: İbrahim'e | WÎSMEAYL: ve İsma'il'e | WÎSḪEG: ve İshak'a | WYAGWB: ve Ya'kub'a | WELÊSBEŦ: ve torunlarına | WME: ve şeye | ÊWTY: verilen | MWS: Musa'ya | WAYS: ve Îsa'ya | WME: ve şeye | ÊWTY: verilen | ELNBYWN: peygamberlere | MN: -nden | RBHM: rableri- | LE: | NFRG: ayırım yapmayız | BYN: arasında | ÊḪD̃: hiçbiri | MNHM: onların | WNḪN: ve biz | LH: O'na | MSLMWN: teslim olanlarız | (2:136) | |
|FÎN: eğer | ËMNWE: iman ederlerse | BMS̃L: gibi | ME: | ËMNTM: sizin iman ettiğiniz | BH: ona | FGD̃: elbette | EHTD̃WE: doğru yolu bulmuş olurlar | WÎN: eğer | TWLWE: dönerlerse | FÎNME: mutlaka | HM: onlar | FY: içine | ŞGEG: anlaşmazlık (düşerler) | FSYKFYKHM: onlara karşı sana yeter | ELLH: Allah | WHW: ve O | ELSMYA: işitendir | ELALYM: bilendir | (2:137) | |
|ṦBĞT: boyası (ile boyan) | ELLH: Allah'ın | WMN: ve kimdir | ÊḪSN: daha güzeli | MN: -'tan | ELLH: Allah- | ṦBĞT: boyası | WNḪN: ve biz ancak | LH: O'na | AEBD̃WN: kulluk ederiz | (2:138) | |
|GL: söyle (onlara) | ÊTḪECWNNE: bizimle tartışıyor musunuz? | FY: hakkında | ELLH: Allah | WHW: O iken | RBNE: bizim de Rabbimiz | WRBKM: sizin de Rabbiniz | WLNE: bizimdir | ÊAMELNE: bizim yaptıklarımız | WLKM: sizindir | ÊAMELKM: sizin yaptıklarınız | WNḪN: ve biz | LH: O'na | MḢLṦWN: gönülden bağlananlarız | (2:139) | |
|ÊM: yoksa | TGWLWN: söylüyor(mu)sunuz | ÎN: şüphesiz | ÎBREHYM: İbrahim | WÎSMEAYL: ve İsma'il | WÎSḪEG: ve İshak | WYAGWB: ve Ya'kub | WELÊSBEŦ: ve torunlarının | KENWE: olduklarını | HWD̃E: yahudi | ÊW: yahut | NṦER: hıristiyan | GL: de ki | ÊÊNTM: siz mi | ÊALM: daha iyi bilirsiniz | ÊM: yoksa | ELLH: Allah (mı) | WMN: ve kimdir | ÊƵLM: daha zalim | MMN: kimseden | KTM: gizleyen | ŞHED̃T: şahitliği | AND̃H: yanında bulunan | MN: tarafından | ELLH: Allah | WME: ve değildir | ELLH: Allah | BĞEFL: gafil | AME: -dan | TAMLWN: yaptıklarınız- | (2:140) | |
|TLK: İşte onlar | ÊMT: bir ümmetti | GD̃: ki | ḢLT: gelip geçti | LHE: onlarındır | ME: şeyler | KSBT: kazandıkları | WLKM: ve sizindir | ME: şeyler | KSBTM: sizin kazandıklarınız | WLE: | TSÊLWN: sorulmazsınız | AME: şeylerden | KENWE: oldukları | YAMLWN: onların yapıyor | (2:141) | |
|SYGWL: diyecekler ki | ELSFHEÙ: bazı beyinsizler | MN: -dan | ELNES: insanlar- | ME: nedir | WLEHM: onları çeviren | AN: -nden | GBLTHM: kıbleleri- | ELTY: o ki | KENWE: bulunurlar | ALYHE: üzerinde | GL: de ki | LLH: Allah'ındır | ELMŞRG: doğu | WELMĞRB: ve batı | YHD̃Y: O iletir | MN: kimseyi | YŞEÙ: dilediğini (dileyeni) | ÎL: -a | ṦREŦ: yol- | MSTGYM: doğru | (2:142) | |
|WKZ̃LK: ve böylece | CALNEKM: sizi kıldık | ÊMT: bir ümmet | WSŦE: vasat | LTKWNWE: olmanız için | ŞHD̃EÙ: şahit | AL: -a | ELNES: insanlar- | WYKWN: ve olması için | ELRSWL: rasulün (de) | ALYKM: size | ŞHYD̃E: şahit | WME: | CALNE: ve yap(ma)dık | ELGBLT: bir kıble | ELTY: | KNT: olduğunuzu | ALYHE: üzerinde | ÎLE: sadece (yaptık) | LNALM: bilmek için | MN: kimseyi | YTBA: uyan | ELRSWL: Elçi'ye | MMN: kimseden | YNGLB: geriye dönen | AL: üzerinde | AGBYH: ökçesi | WÎN: ve elbette | KENT: | LKBYRT: ağır gelir | ÎLE: başkasına | AL: | ELZ̃YN: kimseye | HD̃: yol gösterdiği | ELLH: Allah'ın | WME: değildir | KEN: | ELLH: Allah | LYŽYA: zayi edecek | ÎYMENKM: sizin imanınızı | ÎN: şüphesiz | ELLH: Allah | BELNES: insanlara | LRÙWF: şefkatlidir | RḪYM: merhametlidir | (2:143) | |
|GD̃: elbette | NR: görüyoruz | TGLB: çevrilip durduğunu | WCHK: yüzünün | FY: doğru | ELSMEÙ: göğe | FLNWLYNK: elbette seni döndüreceğiz | GBLT: bir kıbleye | TRŽEHE: hoşlanacağın | FWL: (Bundan böyle) çevir | WCHK: yüzünü | ŞŦR: tarafına | ELMSCD̃: Mescid-i | ELḪREM: Haram'a | WḪYS̃: ve nerede | ME: | KNTM: olursanız | FWLWE: çevirin | WCWHKM: yüzlerinizi | ŞŦRH: o yöne | WÎN: şüphesiz | ELZ̃YN: kimseler | ÊWTWE: verilen | ELKTEB: kitap | LYALMWN: elbette bilirler | ÊNH: bunun | ELḪG: bir gerçek olduğunu | MN: -nden | RBHM: Rableri- | WME: değildir | ELLH: Allah | BĞEFL: habersiz | AME: -ndan | YAMLWN: onların yaptıkları- | (2:144) | |
|WLÙN: ve eğer | ÊTYT: sen getirsen | ELZ̃YN: kimselere | ÊWTWE: verilen | ELKTEB: Kitap | BKL: her türlü | ËYT: ayeti | ME: değildir | TBAWE: uyacak | GBLTK: senin kıblene | WME: ve değilsin | ÊNT: sen (de) | BTEBA: uyacak | GBLTHM: onların kıblesine | WME: ve değildir | BAŽHM: onların bazısı | BTEBA: uymazlar | GBLT: kıblesine | BAŽ: diğerlerinin | WLÙN: ve eğer | ETBAT: uyarsan | ÊHWEÙHM: onların keyiflerine | MN: -den | BAD̃: sonra | ME: şey(den) | CEÙK: sana gelen | MN: -den | ELALM: ilim- | ÎNK: şüphesiz sen | ÎZ̃E: o takdirde | LMN: -den (olursun) | ELƵELMYN: zalimler- | (2:145) | |
|ELZ̃YN: kimseler | ËTYNEHM: kendilerine verdiğimiz | ELKTEB: Kitap | YARFWNH: onu tanırlar | KME: gibi | YARFWN: tanıdıkları | ÊBNEÙHM: oğullarını | WÎN: ve (yine) elbette | FRYGE: bir grup | MNHM: onlardan | LYKTMWN: gizlerler | ELḪG: gerçeği | WHM: onlar | YALMWN: bildikleri (halde) | (2:146) | |
|ELḪG: Gerçek | MN: -dendir | RBK: Rabbin- | FLE: | TKWNN: artık olma | MN: -dan | ELMMTRYN: kuşkulananlar- | (2:147) | |
|WLKL: her (ümmetin) vardır | WCHT: bir yönü | HW: o(nun) | MWLYHE: yöneldiği | FESTBGWE: O halde koşun | ELḢYRET: hayır işlerine | ÊYN: nerede | ME: | TKWNWE: olsanız | YÊT: getirir | BKM: sizi | ELLH: Allah | CMYAE: bir araya | ÎN: kuşkusuz | ELLH: Allah | AL: üzerine | KL: her | ŞYÙ: şey | GD̃YR: kadirdir | (2:148) | |
|WMN: ve | ḪYS̃: nereden | ḢRCT: çıkarsan (yola) | FWL: çevir | WCHK: yüzünü | ŞŦR: tarafına | ELMSCD̃: Mescid-i | ELḪREM: Haram | WÎNH: bu elbette | LLḪG: bir gerçektir | MN: -den | RBK: Rabbin- | WME: ve değildir | ELLH: Allah | BĞEFL: habersiz | AME: -dan | TAMLWN: yaptıklarınız- | (2:149) | |
|WMN: ve | ḪYS̃: nereden | ḢRCT: çıkarsan (yola) | FWL: çevir | WCHK: yüzünü | ŞŦR: doğru | ELMSCD̃: Mescid-i | ELḪREM: Haram'a | WḪYS̃: ve nerede | ME: | KNTM: olursanız | FWLWE: çevirin | WCWHKM: yüzünüzü | ŞŦRH: o yana | LÙLE: diye | YKWN: olmasın | LLNES: hiç kimsenin | ALYKM: aleyhinizde | ḪCT: bir delili | ÎLE: başkasının | ELZ̃YN: kimselerden | ƵLMWE: zalim olan | MNHM: onlardan | FLE: | TḢŞWHM: onlardan çekinmeyin | WEḢŞWNY: benden çekinin | WLÊTM: ve tamamlayayım | NAMTY: ni'metimi | ALYKM: size | WLALKM: umulur ki | THTD̃WN: hidayete erersiniz | (2:150) | |
|KME: gibi | ÊRSLNE: gönderdiğimiz | FYKM: kendi içinizden | RSWLE: bir Elçi | MNKM: sizden olan | YTLW: okuyan | ALYKM: size | ËYETNE: ayetlerimizi | WYZKYKM: ve sizi temizleyen | WYALMKM: ve size öğreten | ELKTEB: Kitabı | WELḪKMT: ve hikmeti | WYALMKM: ve size öğreten | ME: şeyleri | LM: | TKWNWE: olduğunuz | TALMWN: bilmiyor | (2:151) | |
|FEZ̃KRWNY: Öyle ise beni anın | ÊZ̃KRKM: ben de sizi anayım | WEŞKRWE: ve şükredin | LY: bana | WLE: ve | TKFRWN: inkar etmeyin | (2:152) | |
|YE: EY/HEY/AH | ÊYHE: SİZ! | ELZ̃YN: -kimseler | ËMNWE: inanan / doğrulayan | ESTAYNWE: umun / bekleyin | BELṦBR: sabırla | WELṦLET: ve SaLâT'le / destekle | ÎN: muhakkak ki | ELLH: Allah | MA: beraberdir | ELṦEBRYN: sabredenlerle | (2:153) | |
|WLE: | TGWLWE: demeyin | LMN: kimselere | YGTL: öldürülen | FY: -nda | SBYL: yolu- | ELLH: Allah | ÊMWET: ölüdürler | BL: bilakis | ÊḪYEÙ: onlar diridirler | WLKN: ama | LE: olmazsınız | TŞARWN: siz farkında | (2:154) | |
|WLNBLWNKM: andolsun sizi imtihan edeceğiz | BŞYÙ: şeylerle | MN: (gibi) | ELḢWF: korku | WELCWA: ve açlık | WNGṦ: ve noksanlığı | MN: | ELÊMWEL: mallarınızın | WELÊNFS: ve canlarınızın | WELS̃MRET: ve ürünlerinizin | WBŞR: ve müjdele | ELṦEBRYN: sabredenleri | (2:155) | |
|ELZ̃YN: onlar ki | ÎZ̃E: zaman | ÊṦEBTHM: onlara eriştiği | MṦYBT: bir bela | GELWE: derler | ÎNE: şüphesiz biz | LLH: Allah içiniz | WÎNE: ve şüphesiz biz | ÎLYH: O'na | RECAWN: döneceğiz | (2:156) | |
|ÊWLÙK: İşte | ALYHM: onlaradır | ṦLWET: destek | MN: -nden | RBHM: Rableri- | WRḪMT: ve rahmet | WÊWLÙK: ve işte | HM: onlardır | ELMHTD̃WN: doğru yolu bulanlar | (2:157) | |
|ÎN: şüphesiz | ELṦFE: Safa | WELMRWT: ve Merve | MN: -ndandır | ŞAEÙR: nişanları | ELLH: Allah'ın | FMN: kim | ḪC: hacceder | ELBYT: Yapıyı | ÊW: ya da | EATMR: ömre yaparsa | FLE: yoktur | CNEḪ: hiçbir günah | ALYH: kendisine | ÊN: | YŦWF: tavaf etmesinde | BHME: onları | WMN: ve kim | TŦWA: kendiliğinden yaparsa | ḢYRE: bir iyilik | FÎN: şüphesiz | ELLH: Allah | ŞEKR: karşılığını verir | ALYM: (yaptığını) bilir | (2:158) | |
|ÎN: doğrusu | ELZ̃YN: kimseler | YKTMWN: gizleyen | ME: şeyleri | ÊNZLNE: indirdiğimiz | MN: -den | ELBYNET: açık deliller- | WELHD̃: ve hidayeti | MN: | BAD̃: sonra | ME: | BYNEH: biz açıkça belirttikten | LLNES: insanlara | FY: | ELKTEB: Kitapta | ÊWLÙK: işte onlara | YLANHM: la'net eder | ELLH: Allah | WYLANHM: ve la'net eder | ELLEANWN: bütün la'net edebilenler | (2:159) | |
|ÎLE: ancak hariç | ELZ̃YN: (kimseler) | TEBWE: tevbe edip | WÊṦLḪWE: uslananlar | WBYNWE: ve (gerçeği) açıklayanlar | FÊWLÙK: işte onlar | ÊTWB: tevbelerini kabul ederim | ALYHM: onların | WÊNE: çünkü ben | ELTWEB: tevbeyi çok kabul edenim | ELRḪYM: çok esirgeyenim | (2:160) | |
|ÎN: doğrusu | ELZ̃YN: kimseler | KFRWE: inkar edip te | WMETWE: ölen | WHM: ve onlar | KFER: kafir olarak | ÊWLÙK: işte | ALYHM: onların üstünedir | LANT: la'neti | ELLH: Allah'ın | WELMLEÙKT: ve meleklerin | WELNES: ve insanların | ÊCMAYN: tüm | (2:161) | |
|ḢELD̃YN: ebedi kalırlar | FYHE: (la'net) içinde | LE: | YḢFF: hafifletilmez | ANHM: onlardan | ELAZ̃EB: azab | WLE: ve yoktur | HM: onlara | YNƵRWN: gözetme | (2:162) | |
|WÎLHKM: Tanrınız | ÎLH: Tanrı'dır | WEḪD̃: bir tek | LE: yoktur | ÎLH: tanrı | ÎLE: başka | HW: O'ndan | ELRḪMN: Rahman'dır | ELRḪYM: Rahim'dir | (2:163) | |
|ÎN: şüphesiz | FY: | ḢLG: yaratılışında | ELSMEWET: göklerin | WELÊRŽ: ve yerin | WEḢTLEF: ve değişmesinde | ELLYL: gece | WELNHER: ve gündüzün | WELFLK: ve gemilerde | ELTY: | TCRY: taşıyıp giden | FY: | ELBḪR: denizde | BME: şeyleri | YNFA: faydasına olan | ELNES: insanların | WME: | ÊNZL: indirip | ELLH: Allah'ın | MN: -ten | ELSMEÙ: gök- | MN: | MEÙ: su | FÊḪYE: dirilterek | BH: onunla | ELÊRŽ: yeri | BAD̃: sonra | MWTHE: öldükten | WBS̃: yaymasında | FYHE: orada | MN: -ten | KL: her çeşit- | D̃EBT: canlıyı | WTṦRYF: ve evirip çevirmesinde | ELRYEḪ: rüzgarları | WELSḪEB: ve bulutları | ELMSḢR: emre hazır bekleyen | BYN: arasında | ELSMEÙ: yer | WELÊRŽ: ve gök | L ËYET: elbette deliller vardır | LGWM: bir topluluk için | YAGLWN: düşünen | (2:164) | |
|WMN: -dan | ELNES: İnsanlar- | MN: kimi | YTḢZ̃: tutar | MN: | D̃WN: başka | ELLH: Allah'tan | ÊND̃ED̃E: eşler | YḪBWNHM: onları severler | KḪB: sever gibi | ELLH: Allah'ı | WELZ̃YN: (kimseler) | ËMNWE: inanan(lar) | ÊŞD̃: en çok | ḪBE: severler | LLH: Allah'ı | WLW: keşke | YR: görselerdi | ELZ̃YN: (kimseler) | ƵLMWE: zulmedenler | ÎZ̃: zaman | YRWN: gördükleri | ELAZ̃EB: azabı | ÊN: gerçekten | ELGWT: kuvvetin | LLH: Allah'a aittir | CMYAE: bütünüyle | WÊN: ve gerçekten | ELLH: Allah'ın | ŞD̃YD̃: şiddetlidir | ELAZ̃EB: azabı | (2:165) | |
|ÎZ̃: işte | TBRÊ: uzak durdular | ELZ̃YN: kimseler | ETBAWE: uyulan | MN: -den | ELZ̃YN: kimseler- | ETBAWE: uyan | WRÊWE: gördüler | ELAZ̃EB: azabı | WTGŦAT: kesildi | BHM: onların | ELÊSBEB: bağları | (2:166) | |
|WGEL: ve şöyle dediler | ELZ̃YN: kimseler | ETBAWE: uyan | LW: keşke | ÊN: | LNE: bizim için (mümkün olsaydı) | KRT: bir dönüş (dünyaya) | FNTBRÊ: uzak dursaydık | MNHM: onlardan | KME: gibi | TBRÙWE: uzak durdukları | MNE: bizden | KZ̃LK: böylece | YRYHM: onlara gösterir | ELLH: Allah | ÊAMELHM: bütün fiillerini | ḪSRET: hasretler (pişmanlık kaynağı olarak) | ALYHM: onlara | WME: ve değildir | HM: onlar | BḢERCYN: çıkacak | MN: -ten | ELNER: ateş- | (2:167) | |
|YE: EY/HEY/AH | ÊYHE: SİZ! | ELNES: insanlar | KLWE: yeyin | MME: şeylerden | FY: bulunan | ELÊRŽ: yeryüzünde | ḪLELE: helal | ŦYBE: temiz | WLE: | TTBAWE: ve izlemeyin | ḢŦWET: adımlarını | ELŞYŦEN: şeytanın | ÎNH: çünkü o | LKM: sizin | AD̃W: düşmanınızdır | MBYN: apaçık | (2:168) | |
|ÎNME: daima | YÊMRKM: O size emreder | BELSWÙ: kötülük | WELFḪŞEÙ: ve hayasızlığı | WÊN: | TGWLWE: ve söylemenizi | AL: hakkında | ELLH: Allah | ME: şeyleri | LE: | TALMWN: bilmediğiniz | (2:169) | |
|WÎZ̃E: zaman | GYL: dendiği | LHM: onlara | ETBAWE: uyun | ME: şeye | ÊNZL: indirdiği | ELLH: Allah'ın | GELWE: derler | BL: hayır bilakis | NTBA: uyarız | ME: şeye (yola) | ÊLFYNE: biz bulduğumuz | ALYH: üzerinde | ËBEÙNE: atalarımızı | ÊWLW: -da mı? | KEN: olsalar- | ËBEÙHM: onların ataları | LE: | YAGLWN: düşünmeyen | ŞYÙE: bir şey | WLE: | YHTD̃WN: ve doğru yolu bulamayan | (2:170) | |
|WMS̃L: durumu | ELZ̃YN: kimselerin | KFRWE: inkar eden | KMS̃L: haline benzer | ELZ̃Y: kimsenin | YNAG: haykıran | BME: şeylere(hayvanlara) | LE: | YSMA: bir şey işitmeyen | ÎLE: başka | D̃AEÙ: çağırmadan | WND̃EÙ: ve bağırtıdan | ṦM: sağırdırlar | BKM: dilsizdirler | AMY: kördürler | FHM: onun için onlar | LE: | YAGLWN: düşünmezler | (2:171) | |
|YE: EY/HEY/AH | ÊYHE: SİZ! | ELZ̃YN: kimseler | ËMNWE: inananlar | KLWE: yeyin | MN: -nden | ŦYBET: iyileri- | ME: ne ki | RZGNEKM: size rızık olarak verdik | WEŞKRWE: ve şükredin | LLH: Allah'a | ÎN: eğer | KNTM: iseniz | ÎYEH: yalnızca ona | TABD̃WN: (ona) tapıyor | (2:172) | |
|ÎNME: şüphesiz | ḪRM: haram kıldı | ALYKM: size | ELMYTT: leş | WELD̃M: ve kan | WLḪM: ve etini | ELḢNZYR: domuz | WME: ve şeyleri | ÊHL: kesilen | BH: adına | LĞYR: başkası | ELLH: Allah'tan | FMN: ama kim | EŽŦR: mecbur kalırsa | ĞYR: -maksızın | BEĞ: saldır- | WLE: | AED̃: ve sınırı aşmaksızın | FLE: yoktur | ÎS̃M: günah | ALYH: ona | ÎN: muhakkak ki | ELLH: Allah | ĞFWR: çok bağışlayandır | RḪYM: çok esirgeyendir | (2:173) | |
|ÎN: şüphesiz | ELZ̃YN: kimseler | YKTMWN: gizleyen | ME: bir şey | ÊNZL: indirdiği | ELLH: Allah'ın | MN: -tan | ELKTEB: Kitap- | WYŞTRWN: ve satanlar | BH: onu | S̃MNE: paraya | GLYLE: azıcık | ÊWLÙK: işte onlar | ME: bir şey | YÊKLWN: yemezler | FY: -na | BŦWNHM: karınları- | ÎLE: başka | ELNER: ateşten | WLE: | YKLMHM: onlara konuşmayacak | ELLH: Allah | YWM: günü | ELGYEMT: Kıyamet | WLE: | YZKYHM: ve onları temizlemeyecektir | WLHM: ve Onların | AZ̃EB: bir azab | ÊLYM: acıklı | (2:174) | |
|ÊWLÙK: onlar | ELZ̃YN: kimselerdir | EŞTRWE: satın alan | ELŽLELT: sapıklığı | BELHD̃: hidayet karşılığında | WELAZ̃EB: ve azab | BELMĞFRT: mağfiret karşılığında | FME: ne kadar | ÊṦBRHM: cesaretlidirler | AL: karşı | ELNER: ateşe | (2:175) | |
|Z̃LK: işte böyle | BÊN: gerçekten | ELLH: Allah | NZL: indirmiştir | ELKTEB: Kitabı | BELḪG: hak olarak | WÎN: ve elbette | ELZ̃YN: kimseler | EḢTLFWE: ayrılığa düşen | FY: -ta | ELKTEB: Kitap- | LFY: içindedirler | ŞGEG: anlaşmazlık | BAYD̃: derin bir | (2:176) | |
|LYS: değildir | ELBR: iyilik | ÊN: | TWLWE: çevirmeniz | WCWHKM: yüzlerinizi | GBL: tarafına | ELMŞRG: doğu | WELMĞRB: ve batı | WLKN: fakat | ELBR: iyilik | MN: kişinin | ËMN: inanmasıdır | BELLH: Allah'a | WELYWM: ve gününe | EL ËḢR: ahiret | WELMLEÙKT: ve meleklere | WELKTEB: ve Kitaba | WELNBYYN: ve peygamberlere | W ËT: ve vermesidir | ELMEL: malını | AL: | ḪBH: sevdiği | Z̃WY: | ELGRB: garibe | WELYTEM: ve yetime | WELMSEKYN: ve miskine | WEBN: ve -çocuğuna | ELSBYL: sokak / yol | WELSEÙLYN: ve dilenciye | WFY: ve | ELRGEB: ezilene / kölelere | WÊGEM: ve doğrulun | ELṦLET: SaLâTe/Desteğe | W ËT: ve verin | ELZKET: zekatı | WELMWFWN: ve uygula | BAHD̃HM: andlaşmalarını | ÎZ̃E: -zaman | AEHD̃WE: andlaştıkları | WELṦEBRYN: ve sabrettikleri | FY: -nda / içinde | ELBÊSEÙ: sıkıntı | WELŽREÙ: ve hastalık | WḪYN: ve hali | ELBÊS: gerginlik / stres | ÊWLÙK: işte | ELZ̃YN: kimseler | ṦD̃GWE: Sadık / Bağlı | WÊWLÙK: ve işte | HM: onlardır | ELMTGWN: erdemlenen / muttaki | (2:177) | |
|YE: EY/HEY/AH | ÊYHE: SİZ! | ELZ̃YN: - kimseler | ËMNWE: doğrulayan / iman eden | KTB: farz kılındı | ALYKM: size | ELGṦEṦ: kısas | FY: | ELGTL: öldürmelerde | ELḪR: hür | BELḪR: hür ile | WELABD̃: köle | BELABD̃: köle ile | WELÊNS̃: kadın | BELÊNS̃: kadın ile | FMN: kimse | AFY: affedilen | LH: kendisi | MN: tarafından | ÊḢYH: kardeşi | ŞYÙ: bir şey | FETBEA: artık uymalıdır | BELMARWF: örfe | WÊD̃EÙ: ve (diyeti) ödemelidir | ÎLYH: ona | BÎḪSEN: güzelce | Z̃LK: bu | TḢFYF: bir hafifletme | MN: tarafından | RBKM: Rabbiniz | WRḪMT: ve rahmettir | FMN: artk kim | EATD̃: haddi aşarsa | BAD̃: sonra | Z̃LK: bundan | FLH: Zira onlar/onlarsa | AZ̃EB: bir azab | ÊLYM: acıklı | (2:178) | |
|WLKM: ve sizin için vardır | FY: | ELGṦEṦ: kısasta | ḪYET: hayat | YE: EY/HEY/AH | ÊWLY: sahipleri | ELÊLBEB: akıl/anlayış | LALKM: böylece | TTGWN: korunursunuz | (2:179) | |
|KTB: yazıldı (farz kılındı) | ALYKM: size | ÎZ̃E: zaman | ḪŽR: geldiği | ÊḪD̃KM: birinize | ELMWT: ölüm | ÎN: eğer | TRK: bırakacaksa | ḢYRE: bir hayır (mal) | ELWṦYT: vasiyyet etmek | LLWELD̃YN: anaya babaya | WELÊGRBYN: ve yakınlara | BELMARWF: uygun bir biçimde | ḪGE: bir haktır (borçtur) | AL: üzerine | ELMTGYN: muttakiler | (2:180) | |
|FMN: artık kim | BD̃LH: (vasiyyeti) değiştirirse | BAD̃ME: sonra bir şey | SMAH: işittikten | FÎNME: elbette | ÎS̃MH: günahı | AL: üzerinedir | ELZ̃YN: kimselerin | YBD̃LWNH: onu değiştiren | ÎN: şüphesiz | ELLH: Allah | SMYA: işitendir | ALYM: bilendir | (2:181) | |
|FMN: her kim de | ḢEF: korkar da | MN: -den | MWṦ: vasiyyet eden- | CNFE: hata(sından) | ÊW: veya | ÎS̃ME: günah(ından) | FÊṦLḪ: ve düzeltirse | BYNHM: aralarını | FLE: yoktur | ÎS̃M: günah | ALYH: ona | ÎN: elbette | ELLH: Allah | ĞFWR: bağışlayandır | RḪYM: esirgeyendir | (2:182) | |
|YE: EY/HEY/AH | ÊYHE: SİZ! | ELZ̃YN: kimseler | ËMNWE: iman eden | KTB: yazıldı | ALYKM: sizin üzerinize de | ELṦYEM: oruç | KME: gibi | KTB: yazıldığı | AL: üzerine | ELZ̃YN: kimseler | MN: | GBLKM: sizden önceki(ler) | LALKM: umulur ki siz | TTGWN: korunursunuz | (2:183) | |
|ÊYEME: günlerdir | MAD̃WD̃ET: sayılı | FMN: kim | KEN: olursa | MNKM: sizden | MRYŽE: hasta | ÊW: veya | AL: | SFR: seferde | FAD̃T: sayısınca tutar | MN: -de | ÊYEM: günler- | ÊḢR: başka | WAL: ve (lazımdır) | ELZ̃YN: kimselerin | YŦYGWNH: ona (güç) dayanan(lar) | FD̃YT: fidye vermesi | ŦAEM: doyuracak | MSKYN: bir yoksulu | FMN: artık kim | TŦWA: gönülden | ḢYRE: bir iyilik yaparsa | FHW: o | ḢYR: hayırlıdır | LH: kendisi için | WÊN: ve | TṦWMWE: oruç tutmanız | ḢYR: daha hayırlıdır | LKM: sizin için | ÎN: eğer | KNTM: siz | TALMWN: bilirseniz | (2:184) | |
|ŞHR: ayı | RMŽEN: ramazan | ELZ̃Y: ki | ÊNZL: indirilmiştir | FYH: onda | ELGR ËN: Kur'an | HD̃: hidayet olarak | LLNES: insanlara | WBYNET: ve açıklayıcı | MN: | ELHD̃: hidayeti | WELFRGEN: doğruyu ve yanlışı ayırdetmeyi | FMN: kim | ŞHD̃: şahit olursa | MNKM: içinizden | ELŞHR: o aya | FLYṦMH: oruç tutsun | WMN: kim | KEN: olur | MRYŽE: hasta | ÊW: yahut | AL: üzere olursa | SFR: sefer | FAD̃T: sayısınca tutsun | MN: | ÊYEM: günlerde | ÊḢR: başka | YRYD̃: ister | ELLH: Allah | BKM: sizin için | ELYSR: kolaylık | WLE: | YRYD̃: istemez | BKM: sizin için | ELASR: güçlük | WLTKMLWE: ve tamamlamanızı (ister) | ELAD̃T: sayıyı | WLTKBRWE: ve yüceltmenizi (ister) | ELLH: Allah'ı | AL: dolayı | ME: | HD̃EKM: size doğru yolu gösterdiğinden | WLALKM: ve umulur ki siz | TŞKRWN: şükredersiniz | (2:185) | |
|WÎZ̃E: ve ne zaman | SÊLK: sana sorar(lar)sa | ABED̃Y: kullarım | ANY: benden | FÎNY: şüphesiz ben | GRYB: (onlara) yakınım | ÊCYB: karşılık veririm | D̃AWT: du'asına | ELD̃EA: du'a edenin | ÎZ̃E: zaman | D̃AEN: bana du'a ettiği | FLYSTCYBWE: O halde onlar da karşılık versinler | LY: bana | WLYÙMNWE: inansınlar ki | BY: bana | LALHM: böylece onlar | YRŞD̃WN: doğru yola erişirler | (2:186) | |
|ÊḪL: helal kılındı | LKM: size | LYLT: gecesi | ELṦYEM: oruç | ELRFS̃: yaklaşmak | ÎL: | NSEÙKM: kadınlarınıza | HN: onlar | LBES: elbisenizdir | LKM: sizin | WÊNTM: ve siz de | LBES: elbisesisiniz | LHN: onların | ALM: bildi | ELLH: Allah | ÊNKM: gerçekten siz | KNTM: olduğunuzu | TḢTENWN: yazık ediyorsunuz | ÊNFSKM: kendinize | FTEB: tevbenizi kabul etti | ALYKM: sizden | WAFE: ve affetti | ANKM: sizi | FEL ËN: artık şimdi | BEŞRWHN: onlara yaklaşın | WEBTĞWE: ve arayın | ME: şeyleri | KTB: yaz(ıp takdir etmiş ol)duğu | ELLH: Allah'ın | LKM: sizin için | WKLWE: ve yiyin | WEŞRBWE: ve için | ḪT: kadar | YTBYN: ayırdelinceye | LKM: sizce | ELḢYŦ: iplik | ELÊBYŽ: beyaz | MN: -ten | ELḢYŦ: iplik- | ELÊSWD̃: siyah | MN: | ELFCR: şafağın | S̃M: sonra | ÊTMWE: tamamlayın | ELṦYEM: orucu | ÎL: dek | ELLYL: gece (oluncaya) | WLE: | TBEŞRWHN: (kadınlara) yaklaşmayın | WÊNTM: siz | AEKFWN: ibadete çekilmiş iken | FY: | ELMSECD̃: mescidlerde | TLK: bunlar | ḪD̃WD̃: sınırlarıdır | ELLH: Allah'ın | FLE: | TGRBWHE: bunlara yaklaşmayın | KZ̃LK: işte böyle | YBYN: açıklar ki | ELLH: Allah | ËYETH: ayetlerini | LLNES: insanlara | LALHM: umulur ki | YTGWN: korunup sakınırlar | (2:187) | |
|WLE: | TÊKLWE: yemeyin | ÊMWELKM: mallarınızı | BYNKM: aranızda | BELBEŦL: batıl (sebepler) ile | WTD̃LWE: ve atmayın | BHE: onları | ÎL: | ELḪKEM: hakimler(in önün)e | LTÊKLWE: yemeniz için | FRYGE: bir kısmını | MN: | ÊMWEL: mallarından | ELNES: insanların | BELÎS̃M: günah bir biçimde | WÊNTM: ve siz | TALMWN: bildiğiniz halde | (2:188) | |
|YSÊLWNK: sana soruyorlar | AN: | ELÊHLT: hilallerden | GL: de ki | HY: onlar | MWEGYT: vakit ölçüleridir | LLNES: insanlar için | WELḪC: ve hac | WLYS: ve değildir | ELBR: iyilik | BÊN: | TÊTWE: girmek | ELBYWT: evlere | MN: -ndan | ƵHWRHE: arkaları- | WLKN: fakat | ELBR: iyilik | MN: kişinin | ETG: takvasıdır | WÊTWE: ve girin | ELBYWT: evlere | MN: -ndan | ÊBWEBHE: kapıları- | WETGWE: ve sakının | ELLH: Allah'tan | LALKM: umulur ki | TFLḪWN: kurtuluşa erersiniz | (2:189) | |
|WGETLWE: ve savaşın | FY: | SBYL: yolunda | ELLH: Allah | ELZ̃YN: kimselerle | YGETLWNKM: sizinle savaşan(lar) | WLE: | TATD̃WE: aşırı gitmeyin | ÎN: şüphesiz | ELLH: Allah | LE: | YḪB: sevmez | ELMATD̃YN: aşırı gidenleri | (2:190) | |
|WEGTLWHM: ve onları öldürün | ḪYS̃: nerede | S̃GFTMWHM: yakalarsanız | WÊḢRCWHM: ve onları çıkarın | MN: | ḪYS̃: yer(Mekke)den | ÊḢRCWKM: sizi çıkardıkları | WELFTNT: ve fitne | ÊŞD̃: daha kötüdür | MN: -ten | ELGTL: adam öldürmek- | WLE: | TGETLWHM: onlarla savaşmayın | AND̃: yanında | ELMSCD̃: Mescid-i | ELḪREM: Haram | ḪT: kadar | YGETLWKM: sizinle savaşıncaya | FYH: orada | FÎN: fakat eğer | GETLWKM: onlar sizinle savaşırlarsa | FEGTLWHM: hemen onları öldürün | KZ̃LK: böyledir | CZEÙ: cezası | ELKEFRYN: kafirlerin | (2:191) | |
|FÎN: eğer | ENTHWE: (saldırılarına) son verirlerse | FÎN: gerçekten | ELLH: Allah | ĞFWR: bağışlayandır | RḪYM: esirgeyendir | (2:192) | |
|WGETLWHM: onlarla savaşın | ḪT: kadar | LE: | TKWN: kalmayıncaya | FTNT: fitne | WYKWN: ve oluncaya (kadar) | ELD̃YN: din | LLH: Allah'ın | FÎN: eğer | ENTHWE: (saldırılarına) son verirlerse | FLE: artık olmaz | AD̃WEN: düşmanlık | ÎLE: başkasına | AL: -den | ELƵELMYN: zalimler- | (2:193) | |
|ELŞHR: ayı | ELḪREM: haram | BELŞHR: aya karşılıktır | ELḪREM: haram | WELḪRMET: ve hürmetler | GṦEṦ: karşılıklıdır | FMN: kim | EATD̃: saldırırsa | ALYKM: size | FEATD̃WE: siz de saldırın | ALYH: ona | BMS̃L: gibi | ME: | EATD̃: saldırdığı | ALYKM: size | WETGWE: korkun | ELLH: Allah'tan | WEALMWE: bilin ki | ÊN: gerçekten | ELLH: Allah | MA: beraberdir | ELMTGYN: muttakilerle | (2:194) | |
|WÊNFGWE: infak edin | FY: | SBYL: yolunda | ELLH: Allah | WLE: | TLGWE: kendinizi atmayın | BÊYD̃YKM: kendi ellerinizle | ÎL: | ELTHLKT: tehlikeye | WÊḪSNWE: ve iyilik edin | ÎN: doğrusu | ELLH: Allah | YḪB: sever | ELMḪSNYN: iyilik edenleri | (2:195) | |
|WÊTMWE: ve tamamlayın | ELḪC: haccı | WELAMRT: ve ömreyi | LLH: Allah için | FÎN: eğer | ÊḪṦRTM: engellenmiş olursanız | FME: şeyi (kesin) | ESTYSR: kolayınıza gelen | MN: -dan | ELHD̃Y: kurban- | WLE: | TḪLGWE: tıraş etmeyin | RÙWSKM: başlarınızı | ḪT: kadar | YBLĞ: varıncaya | ELHD̃Y: kurban | MḪLH: yerine | FMN: kim (varsa) | KEN: olan | MNKM: içinizden | MRYŽE: hasta | ÊW: ya da | BH: bulunan | ÊZ̃: bir rahatsızlığı | MN: -ndan | RÊSH: başı- | FFD̃YT: fidye (versin) | MN: | ṦYEM: oruçtan | ÊW: veya | ṦD̃GT: sadakadan | ÊW: veya | NSK: kurbandan | FÎZ̃E: zaman | ÊMNTM: güvene kavuştuğunuz | FMN: kimse | TMTA: faydalanmak isteyen | BELAMRT: ömre ile | ÎL: kadar | ELḪC: hac (zamanın)a | FME: şeyi (kessin) | ESTYSR: kolayına geleni | MN: -dan | ELHD̃Y: kurban- | FMN: kimse | LM: | YCD̃: (kurban) bulamayan | FṦYEM: oruç tutar | S̃LES̃T: üç | ÊYEM: gün | FY: | ELḪC: hacda | WSBAT: ve yedi gün | ÎZ̃E: zaman | RCATM: döndüğünüz | TLK: böylece | AŞRT: on (gündür) | KEMLT: tamamı | Z̃LK: bu | LMN: kimseler içindir | LM: | YKN: olmayanlar | ÊHLH: ailesi | ḪEŽRY: hazır | ELMSCD̃: Mescid-i | ELḪREM: Haram'da | WETGWE: sakının | ELLH: Allah'tan | WEALMWE: ve bilin ki | ÊN: gerçekten | ELLH: Allah'ın | ŞD̃YD̃: şiddetlidir | ELAGEB: cezası | (2:196) | |
|ELḪC: Hac | ÊŞHR: aylardadır | MALWMET: bilinen | FMN: kim | FRŽ: farz ederse (kendisine) | FYHN: onda (o aylarda) | ELḪC: haccı | FLE: yoktur | RFS̃: kadına yaklaşmak | WLE: ve yoktur | FSWG: günaha sapmak | WLE: yoktur | CD̃EL: kavga etmek | FY: | ELḪC: hacda | WME: ne varsa | TFALWE: yaptığınız | MN: | ḢYR: iyilikten | YALMH: onu bilir | ELLH: Allah | WTZWD̃WE: ve yanınıza azık alın | FÎN: şüphesiz | ḢYR: en hayırlısı | ELZED̃: azığın | ELTGW: takvadır | WETGWN: ve benden sakının | YE: EY/HEY/AH | ÊWLY: sahipleri | ELÊLBEB: akıl/anlayış | (2:197) | |
|LYS: yoktur | ALYKM: sizin için | CNEḪ: bir günah | ÊN: | TBTĞWE: aramanızda | FŽLE: lutfunu | MN: | RBKM: Rabbinizin | FÎZ̃E: zaman | ÊFŽTM: ayrılıp akın ettiğiniz | MN: -tan | ARFET: Arafat- | FEZ̃KRWE: anın (hatırlayın) | ELLH: Allah'ı | AND̃: yanında | ELMŞAR: Meş'ar-i | ELḪREM: Haram | WEZ̃KRWH: O'nu anın | KME: gibi | HD̃EKM: sizi hidayet ettiği | WÎN: ve | KNTM: siz idiniz | MN: | GBLH: O'ndan önce | LMN: | ELŽELYN: sapıklardan | (2:198) | |
|S̃M: sonra | ÊFYŽWE: siz de akın edin | MN: | ḪYS̃: yerden | ÊFEŽ: akın ettiği | ELNES: insanların | WESTĞFRWE: ve mağfiret dileyin | ELLH: Allah'tan | ÎN: şüphesiz | ELLH: Allah | ĞFWR: Gafurdur | RḪYM: Rahimdir | (2:199) | |
|FÎZ̃E: zaman | GŽYTM: bitirince | MNESKKM: ibadetlerinizi | FEZ̃KRWE: anın | ELLH: Allah'ı | KZ̃KRKM: andığınız gibi | ËBEÙKM: atalarınızı | ÊW: veya | ÊŞD̃: daha kuvvetli | Z̃KRE: bir anışla | FMN: | ELNES: insanlardan | MN: kimi | YGWL: der ki | RBNE: Rabbimiz | ËTNE: bize ver | FY: | ELD̃NYE: dünyada | WME: ve yoktur | LH: onun | FY: | EL ËḢRT: ahirette | MN: hiçbir | ḢLEG: nasibi | (2:200) | |
|WMNHM: ve onlardan | MN: kimi de | YGWL: derki | RBNE: Rabbimiz | ËTNE: bize ver | FY: | ELD̃NYE: dünyada da | ḪSNT: güzellik | WFY: | EL ËḢRT: ahirette de | ḪSNT: güzellik | WGNE: ve bizi koru | AZ̃EB: azabından | ELNER: ateş | (2:201) | |
|ÊWLÙK: işte | LHM: onlara vardır | NṦYB: bir pay | MME: | KSBWE: kazandıklarından | WELLH: Allah | SRYA: çabuk görendir | ELḪSEB: hesabı | (2:202) | |
|WEZ̃KRWE: ve anın | ELLH: Allah'ı | FY: | ÊYEM: günlerde | MAD̃WD̃ET: sayılı | FMN: kim | TACL: acele ederse | FY: | YWMYN: iki gün içinde | FLE: yoktur | ÎS̃M: günah | ALYH: ona | WMN: ve kim | TÊḢR: geri kalırsa | FLE: yoktur | ÎS̃M: günah | ALYH: ona da | LMN: kimse için | ETG: sakınan | WETGWE: korkun | ELLH: Allah'tan | WEALMWE: ve bilin ki | ÊNKM: şüphesiz siz | ÎLYH: O'nun huzuruna | TḪŞRWN: toplanacaksınız | (2:203) | |
|WMN: | ELNES: insanlardan | MN: kiminin | YACBK: senin hoşuna gider | GWLH: sözü | FY: dair | ELḪYET: hayatına | ELD̃NYE: dünya | WYŞHD̃: ve şahid tutar | ELLH: Allah'ı | AL: | ME: olana | FY: | GLBH: kalbinde | WHW: oysa o | ÊLD̃: en azılısıdır | ELḢṦEM: hasımların | (2:204) | |
|WÎZ̃E: zaman | TWL: döndüğü | SA: çalışır | FY: | ELÊRŽ: yeryüzünde | LYFSD̃: bozgunculuğa | FYHE: orada | WYHLK: ve yok etmeğe | ELḪRS̃: ekin | WELNSL: ve nesli | WELLH: Allah | LE: | YḪB: sevmez | ELFSED̃: bozgunculuğu | (2:205) | |
|WÎZ̃E: ve zaman | GYL: dendiği | LH: ona | ETG: kork | ELLH: Allah'tan | ÊḢZ̃TH: kendisini sürükler | ELAZT: gururu | BELÎS̃M: günaha | FḪSBH: artık ona yeter | CHNM: cehennem | WLBÙS: ve ne kötü | ELMHED̃: bir yataktır o | (2:206) | |
|WMN: | ELNES: insanlardan | MN: öylesi var ki | YŞRY: satar | NFSH: kendisini | EBTĞEÙ: aramak için | MRŽET: rızasını | ELLH: Allah'ın | WELLH: Allah da | RÙWF: çok şefkatlidir | BELABED̃: kullar(ın)a | (2:207) | |
|YE: EY/HEY/AH | ÊYHE: SİZ! | ELZ̃YN: kimeler | ËMNWE: iman eden(ler) | ED̃ḢLWE: girin | FY: | ELSLM: islama (veya barışa) | KEFT: hepiniz birlikte | WLE: | TTBAWE: izlemeyin | ḢŦWET: adımlarını | ELŞYŦEN: şeytanın | ÎNH: çünkü o | LKM: size | AD̃W: düşmandır | MBYN: apaçık | (2:208) | |
|FÎN: eğer | ZLLTM: kayarsanız | MN: | BAD̃: sonra | ME: | CEÙTKM: size geldikten | ELBYNET: açık deliller | FEALMWE: bilin ki | ÊN: şüphesiz | ELLH: Allah | AZYZ: daima üstündür | ḪKYM: hüküm ve hikmet sahibidir | (2:209) | |
|HL: mı? | YNƵRWN: gözlüyorlar | ÎLE: | ÊN: | YÊTYHM: gelmesini | ELLH: Allah'ın | FY: içinde | ƵLL: gölgeler | MN: | ELĞMEM: buluttan | WELMLEÙKT: ve meleklerin | WGŽY: ve bitirilmesini | ELÊMR: işin | WÎL: (halbuki) | ELLH: Allah'a | TRCA: döndürülür | ELÊMWR: bütün işler | (2:210) | |
|SL: sor | BNY: oğullarına | ÎSREÙYL: İsrail | KM: nice | ËTYNEHM: onlara verdik | MN: | ËYT: ayetlerden | BYNT: açık | WMN: ve kim | YBD̃L: değiştirirse | NAMT: ni'metini | ELLH: Allah'ın | MN: | BAD̃: sonra | ME: | CEÙTH: geldikten | FÎN: şüphesiz | ELLH: Allah'ın | ŞD̃YD̃: çetindir | ELAGEB: cezası | (2:211) | |
|ZYN: süslü gösterildi | LLZ̃YN: kimselere | KFRWE: inkar edenler€ | ELḪYET: hayatı | ELD̃NYE: dünya | WYSḢRWN: ve alay ederler | MN: | ELZ̃YN: kimselerle | ËMNWE: inanan(lar) | WELZ̃YN: ve kimselerle | ETGWE: takva sahipleri | FWGHM: onlardan üstündürler | YWM: gününde | ELGYEMT: kıyamet | WELLH: Allah | YRZG: rızık verir | MN: kimseye | YŞEÙ: dilediği | BĞYR: | ḪSEB: hesapsız | (2:212) | |
|KEN: idi | ELNES: insanlar | ÊMT: ümmet | WEḪD̃T: bir tek | FBAS̃: sonra gönderdi | ELLH: Allah | ELNBYYN: peygamberleri | MBŞRYN: müjdeciler | WMNZ̃RYN: ve uyarıcılar olarak | WÊNZL: ve indirdi | MAHM: onlarla beraber | ELKTEB: Kitabı | BELḪG: hak olarak | LYḪKM: hükmetmek üzere | BYN: arasında | ELNES: insanlar | FYME: (konularda) | EḢTLFWE: anlaşmazlığa düştükleri | FYH: onda | WME: ve | EḢTLF: anlaşmazlığa düştü(ler) | FYH: o(Kitap hakkı)nda | ÎLE: dışında | ELZ̃YN: kendilerine | ÊWTWH: (Kitap) verilmiş olanlar | MN: | BAD̃: sonra | ME: | CEÙTHM: kendilerine geldikten | ELBYNET: açık deliller | BĞYE: sırf kıskançlıktan ötürü | BYNHM: aralarındaki | FHD̃: bunun üzerine iletti | ELLH: Allah | ELZ̃YN: kimseleri | ËMNWE: iman eden | LME: | EḢTLFWE: ayrılığa düştükleri | FYH: kendisinde | MN: | ELḪG: gerçeğe | BÎZ̃NH: kendi izniyle | WELLH: Allah | YHD̃Y: iletir | MN: kimseyi | YŞEÙ: dilediği | ÎL: | ṦREŦ: yola | MSTGYM: doğru | (2:213) | |
|ÊM: yoksa | ḪSBTM: sandınız (mı) | ÊN: ki | TD̃ḢLWE: gireceksiniz | ELCNT: cennete | WLME: | YÊTKM: başınıza gelmeden | MS̃L: durumu | ELZ̃YN: | ḢLWE: geçenlerin | MN: | GBLKM: sizden önce | MSTHM: onlara dokunmuştu | ELBÊSEÙ: sıkıntı | WELŽREÙ: ve yoksulluk | WZLZLWE: ve sarsılmışlardı ki | ḪT: nihayet | YGWL: diyorlardı | ELRSWL: peygamber | WELZ̃YN: ve kimseler | ËMNWE: inanan | MAH: onunla birlikte | MT: ne zaman | NṦR: yardımı | ELLH: Allah'ın | ÊLE: İyi bilin ki | ÎN: şüphesiz | NṦR: yardımı | ELLH: Allah'ın | GRYB: yakındır | (2:214) | |
|YSÊLWNK: sana soruyorlar | MEZ̃E: ne | YNFGWN: (Allah yolunda) harcayacaklarını | GL: de ki | ME: şey | ÊNFGTM: vereceğiniz | MN: -dan | ḢYR: hayır- | FLLWELD̃YN: ana-baba içindir | WELÊGRBYN: ve yakınlar | WELYTEM: ve öksüzler | WELMSEKYN: ve yoksullar | WEBN: | ELSBYL: ve yolda kalmış(lar) | WME: ve ne | TFALWE: yaparsanız | MN: -dan | ḢYR: hayır- | FÎN: muhakkak | ELLH: Allah | BH: onunla birlikte | ALYM: bilir | (2:215) | |
|KTB: yazıldı (farz kılındı) | ALYKM: size | ELGTEL: savaş | WHW: halbuki o | KRH: hoşunuza gitmez | LKM: sizin | WAS: olur ki bazen | ÊN: | TKRHWE: hoşlanmadığınız | ŞYÙE: bir şey | WHW: o | ḢYR: hayırlıdır | LKM: sizin için | WAS: ve olur ki | ÊN: | TḪBWE: hoşlandığınız | ŞYÙE: bir şey (de) | WHW: o | ŞR: kötüdür | LKM: sizin için | WELLH: Allah | YALM: bilir | WÊNTM: siz ise | LE: | TALMWN: bilmezsiniz | (2:216) | |
|YSÊLWNK: sana soruyorlar | AN: | ELŞHR: ayında | ELḪREM: haram | GTEL: savaşmaktan | FYH: onda | GL: de ki | GTEL: savaş | FYH: O (aylar)da | KBYR: büyük bir günahtır | WṦD̃: ve alıkoymak | AN: -ndan | SBYL: yolu- | ELLH: Allah | WKFR: ve inkar etmek | BH: O'nu | WELMSCD̃: ve Mescid-i | ELḪREM: Haram(dan) | WÎḢREC: sürüp çıkarmak | ÊHLH: halkını | MNH: ondan (Mekke'den) | ÊKBR: daha büyük (bir günahtır) | AND̃: yanında | ELLH: Allah | WELFTNT: ve fitne | ÊKBR: daha büyük(bir günah)tır | MN: -ten | ELGTL: öldürmek- | WLE: | YZELWN: vazgeçmezler | YGETLWNKM: sizinle savaşmaktan | ḪT: kadar | YRD̃WKM: sizi döndürünceye | AN: -den | D̃YNKM: dininiz- | ÎN: eğer | ESTŦEAWE: güçleri yetse | WMN: ve kim | YRTD̃D̃: döner | MNKM: sizden | AN: -nden | D̃YNH: dini- | FYMT: ve ölürse | WHW: ve o | KEFR: kafir olarak | FÊWLÙK: işte | ḪBŦT: boşa çıkmıştır | ÊAMELHM: onların bütün yaptıkları | FY: | ELD̃NYE: dünyada (da) | WEL ËḢRT: ahirette (de) | WÊWLÙK: ve onlar | ÊṦḪEB: halkıdır | ELNER: ateş | HM: ve onlar | FYHE: orada | ḢELD̃WN: sürekli kalacaklardır | (2:217) | |
|ÎN: muhakkak | ELZ̃YN: kimseler | ËMNWE: iman edenler | WELZ̃YN: ve kimseler | HECRWE: ve hicret edenler | WCEHD̃WE: ve cihat edenler | FY: | SBYL: yolunda | ELLH: Allah | ÊWLÙK: işte onlar | YRCWN: umarlar | RḪMT: rahmetini | ELLH: Allah'ın | WELLH: Allah | ĞFWR: çok bağışlayan | RḪYM: çok merhamet edendir | (2:218) | |
|YSÊLWNK: sana soruyorlar | AN: -tan | ELḢMR: şarap- | WELMYSR: ve kumardan | GL: de ki | FYHME: o ikisinde vardır | ÎS̃M: günah | KBYR: büyük | WMNEFA: ve bazı yararlar | LLNES: insanlar için | WÎS̃MHME: fakat onların günahı | ÊKBR: daha büyüktür | MN: -ndan | NFAHME: yararı- | WYSÊLWNK: ve sana soruyorlar | MEZ̃E: ne | YNFGWN: infak edeceklerini | GL: de ki | ELAFW: Af (ihtiyaçlarınızdan fazlasını) | KZ̃LK: böyle | YBYN: açıklıyor | ELLH: Allah | LKM: size | EL ËYET: ayetleri | LALKM: umulur ki | TTFKRWN: düşünürsünüz | (2:219) | |
|FY: (hakkında) | ELD̃NYE: dünya | WEL ËḢRT: ve ahiret | WYSÊLWNK: ve sana soruyarlar | AN: -den | ELYTEM: öksüzler- | GL: de ki | ÎṦLEḪ: ıslah etmek | LHM: onları(n durumlarını) | ḢYR: hayırlıdır | WÎN: ve eğer | TḢELŦWHM: onlara karışırsanız | FÎḢWENKM: sizin kardeşlerinizdir | WELLH: Allah | YALM: bilir | ELMFSD̃: bozanı | MN: -den | ELMṦLḪ: ıslah eden- | WLW: ve eğer | ŞEÙ: dileseydi | ELLH: Allah | LÊANTKM: sizi zora sokardı | ÎN: şüphesiz | ELLH: Allah | AZYZ: daima üstündür | ḪKYM: hüküm ve hikmet sahibidir | (2:220) | |
|WLE: | TNKḪWE: evlenmeyin | ELMŞRKET: müşrik (Allah'a ortak koşan) kadınlarla | ḪT: kadar | YÙMN: inanıncaya | WLÊMT: bir cariye | MÙMNT: inanan | ḢYR: daha hayırlıdır | MN: -dan | MŞRKT: ortak koşan (hür) kadın- | WLW: ve eğer | ÊACBTKM: hoşunuza gitse bile | WLE: | TNKḪWE: evlendirmeyin | ELMŞRKYN: ortak koşan erkeklerle | ḪT: kadar | YÙMNWE: iman edinceye | WLABD̃: ve bir köle | MÙMN: inanan | ḢYR: daha hayırlıdır | MN: -ten | MŞRK: müşrik erkek- | WLW: eğer | ÊACBKM: hoşunuza gitse bile | ÊWLÙK: (Zira) onlar | YD̃AWN: çağırıyorlar | ÎL: | ELNER: ateşe | WELLH: Allah ise | YD̃AW: çağırıyor | ÎL: | ELCNT: cennete | WELMĞFRT: ve mağfirete | BÎZ̃NH: izniyle | WYBYN: ve açıklar | ËYETH: ayetlerini | LLNES: insanlara | LALHM: umulur ki | YTZ̃KRWN: düşünürler | (2:221) | |
|WYSÊLWNK: ve sana soruyorlar | AN: -den | ELMḪYŽ: adet görme- | GL: de ki | HW: o | ÊZ̃: eziyettir | FEATZLWE: çekilin | ELNSEÙ: kadınlardan | FY: süresince | ELMḪYŽ: adet | WLE: | TGRBWHN: onlara yaklaşmayın | ḪT: kadar | YŦHRN: temizleninceye | FÎZ̃E: zaman | TŦHRN: temizlendikleri | FÊTWHN: onlara varın | MN: -den | ḪYS̃: yer- | ÊMRKM: size emrettiği | ELLH: Allah'ın | ÎN: şüphesiz | ELLH: Allah | YḪB: sever | ELTWEBYN: tevbe edenleri | WYḪB: ve sever | ELMTŦHRYN: temizlenenleri | (2:222) | |
|NSEÙKM: kadınlarınız | ḪRS̃: bir tarladır | LKM: sizin için | FÊTWE: varın | ḪRS̃KM: tarlanıza | ÊN: biçimde | ŞÙTM: dilediğiniz | WGD̃MWE: ve hazırlık yapın | LÊNFSKM: kendiniz için | WETGWE: ve sakının | ELLH: Allah'tan | WEALMWE: ve bilin ki | ÊNKM: şüphesiz siz | MLEGWH: O'na kavuşacaksınız | WBŞR: ve müjdele | ELMÙMNYN: İnananları | (2:223) | |
|WLE: | TCALWE: kılmayın | ELLH: Allah'ı | ARŽT: engel | LÊYMENKM: yeminlerinize | ÊN: | TBRWE: iyilik etmenize | WTTGWE: ve sakınmanıza | WTṦLḪWE: ve düzetmeye | BYN: arasını | ELNES: insanların | WELLH: Allah | SMYA: işitendir | ALYM: bilendir | (2:224) | |
|LE: | YÙEḢZ̃KM: sizi sorumlu tutmaz | ELLH: Allah | BELLĞW: kasıtsız | FY: dolayı | ÊYMENKM: yeminlerinizden | WLKN: fakat | YÙEḢZ̃KM: sorumlu tutar | BME: dolayı | KSBT: kazandığından | GLWBKM: kalblerinizin | WELLH: Allah | ĞFWR: bağışlayandır | ḪLYM: halimdir | (2:225) | |
|LLZ̃YN: kimseler için | YÙLWN: yaklaşmamağa yemin edenler | MN: | NSEÙHM: kadınlarına | TRBṦ: bekleme (hakkı) vardır | ÊRBAT: dört | ÊŞHR: ay | FÎN: eğer | FEÙWE: (o süre içinde) dönerlerse | FÎN: şüphesiz | ELLH: Allah | ĞFWR: bağışlayan | RḪYM: merhamet edendir | (2:226) | |
|WÎN: eğer | AZMWE: kesin karar verirlerse | ELŦLEG: boşamaya | FÎN: şüphesiz | ELLH: Allah | SMYA: işitendir | ALYM: bilendir | (2:227) | |
|WELMŦLGET: boşanmış kadınlar | YTRBṦN: gözetlerler | BÊNFSHN: kendilerini | S̃LES̃T: üç | GRWÙ: kur' (üç adet veya üç temizlik süresi) | WLE: | YḪL: helal olmaz | LHN: kendilerine | ÊN: | YKTMN: gizlemeleri | ME: | ḢLG: yarattığını | ELLH: Allah'ın | FY: -nde | ÊRḪEMHN: kendi rahimleri- | ÎN: eğer | KN: idiyseler | YÙMN: inanıyor | BELLH: Allah'a | WELYWM: ve gününe | EL ËḢR: ahiret | WBAWLTHN: kocaları | ÊḪG: hak sahibidirler | BRD̃HN: onları geri almağa | FY: | Z̃LK: bu arada | ÎN: eğer | ÊRED̃WE: isterlerse | ÎṦLEḪE: barışmak | WLHN: (kadınların) vardır | MS̃L: gibi | ELZ̃Y: | ALYHN: (erkeklerin) kendileri üzerindeki | BELMARWF: (örfe uygun) hakları | WLLRCEL: erkeklerin (hakları) | ALYHN: onlar (kadınlar) üzerinde | D̃RCT: bir derece fazladır | WELLH: Allah | AZYZ: azizdir | ḪKYM: hakimdir | (2:228) | |
|ELŦLEG: boşama | MRTEN: iki defadır | FÎMSEK: ya tutmak (lazım)dır | BMARWF: iyilikle | ÊW: ya da | TSRYḪ: salıvermek | BÎḪSEN: güzelce | WLE: | YḪL: helal değildir | LKM: size | ÊN: | TÊḢZ̃WE: geri almanız | MME: şeylerden | ËTYTMWHN: onlara verdiğiniz | ŞYÙE: bir şey | ÎLE: başka | ÊN: eğer | YḢEFE: korkarlarsa | ÊLE: | YGYME: koruyamamaktan | ḪD̃WD̃: sınırlarını | ELLH: Allah'ın | FÎN: eğer | ḢFTM: korkarsanız | ÊLE: | YGYME: koruyamamaktan | ḪD̃WD̃: sınırlarını | ELLH: Allah'ın | FLE: yoktur | CNEḪ: bir günah | ALYHME: ikisine de | FYME: (kadının ayrılmak için verdiği) | EFTD̃T: fidye | BH: hakkında | TLK: işte bunlar | ḪD̃WD̃: sınırlarıdır | ELLH: Allah'ın | FLE: | TATD̃WHE: sakın bunları aşmayın | WMN: ve kim(ler) | YTAD̃: aşarsa | ḪD̃WD̃: sınırlarını | ELLH: Allah'ın | FÊWLÙK: işte | HM: onlar | ELƵELMWN: zalimlerdir | (2:229) | |
|FÎN: eğer | ŦLGHE: (erkek) yine boşarsa | FLE: | TḪL: helal olmaz | LH: ona | MN: | BAD̃: artık bundan sonra | ḪT: kadar | TNKḪ: (kadın) nikahlanıncaya | ZWCE: kocaya | ĞYRH: başka bir | FÎN: eğer | ŦLGHE: O (vardığı adam) da boşarsa | FLE: yoktur | CNEḪ: bir günah | ALYHME: kendilerine | ÊN: | YTRECAE: tekrar birbirlerine dönmelerinde | ÎN: eğer | ƵNE: inanırlarsa | ÊN: | YGYME: koruyacaklarına | ḪD̃WD̃: sınırlarını | ELLH: Allah'ın | WTLK: işte bunlar | ḪD̃WD̃: sınırlarıdır | ELLH: Allah'ın | YBYNHE: açıklamaktadır | LGWM: bir toplum için | YALMWN: bilen | (2:230) | |
|WÎZ̃E: zaman | ŦLGTM: boşadığınız | ELNSEÙ: kadınları | FBLĞN: ulaştıklarında | ÊCLHN: (iddetlerinin) sonuna | FÊMSKWHN: ya onları tutun | BMARWF: iyilikle | ÊW: ya da | SRḪWHN: bırakın | BMARWF: iyilikle | WLE: | TMSKWHN: onları (yanınızda) tutmayın | ŽRERE: zarar vermek için | LTATD̃WE: haklarına tecavüz edip | WMN: kim | YFAL: yaparsa | Z̃LK: bunu | FGD̃: muhakkak | ƵLM: zulmetmiştir | NFSH: kendine | WLE: | TTḢZ̃WE: edinmeyin | ËYET: ayetlerini | ELLH: Allah'ın | HZWE: eğlence | WEZ̃KRWE: düşünün | NAMT: ni'metini | ELLH: Allah'ın | ALYKM: size olan | WME: | ÊNZL: indirdiklerini | ALYKM: size | MN: -tan | ELKTEB: Kitap- | WELḪKMT: ve Hikmet(ten) | YAƵKM: size öğüt vermek için | BH: onunla | WETGWE: ve korkun | ELLH: Allah'tan | WEALMWE: ve bilin ki | ÊN: şüphesiz | ELLH: Allah | BKL: her | ŞYÙ: şeyi | ALYM: bilir | (2:231) | |
|WÎZ̃E: ve zaman | ŦLGTM: boşadığınız | ELNSEÙ: kadınları | FBLĞN: ulaştıklarında | ÊCLHN: (iddetlerinin) sonuna | FLE: | TAŽLWHN: engel olmayın | ÊN: | YNKḪN: evlenmelerine | ÊZWECHN: (eski) kocalarıyla | ÎZ̃E: takdirde | TREŽWE: anlaştıkları | BYNHM: kendi aralarında | BELMARWF: güzelce | Z̃LK: bu | YWAƵ: verilen bir öğüttür | BH: onunla | MN: kimseye | KEN: olan | MNKM: içinizden | YÙMN: inanan | BELLH: Allah'a | WELYWM: ve gününe | EL ËḢR: ahiret | Z̃LKM: bu | ÊZK: daha iyi | LKM: sizin için | WÊŦHR: ve daha temizdir | WELLH: Allah | YALM: bilir | WÊNTM: ve siz | LE: | TALMWN: bilmezsiniz | (2:232) | |
|WELWELD̃ET: ve anneler | YRŽAN: emzirirler | ÊWLED̃HN: çocuklarını | ḪWLYN: iki yıl | KEMLYN: tam | LMN: kimse için | ÊRED̃: isteyen | ÊN: | YTM: tamamlamak | ELRŽEAT: emzirmeyi | WAL: üzerinedir | ELMWLWD̃: babanın | LH: (çocuk kendisine ait olan) | RZGHN: onların yiyecekleri | WKSWTHN: ve giyecekleri | BELMARWF: uygun biçimde | LE: | TKLF: yükümlü tutulmaz | NFS: hiç kimse | ÎLE: başka | WSAHE: gücünün yettiğinden | LE: | TŽER: zarara sokulmasın | WELD̃T: (ne) anne | BWLD̃HE: çocuğu yüzünden | WLE: ve (ne de) | MWLWD̃: baba | LH: (çocuğun aidolduğu) | BWLD̃H: çocuğu yüzünden | WAL: ve üzerinde | ELWERS̃: mirasçının | MS̃L: aynı (yükümlülük var)dır | Z̃LK: bunun | FÎN: eğer | ÊRED̃E: isterlerse | FṦELE: sütten kesmek | AN: | TREŽ: rızalarıyla | MNHME: kendi aralarında | WTŞEWR: ve danışarak | FLE: yoktur | CNEḪ: günah | ALYHME: kendilerine | WÎN: eğer | ÊRD̃TM: isterseniz | ÊN: | TSTRŽAWE: (sütannesi tutup) emzirtmek | ÊWLED̃KM: çocuklarınızı | FLE: yine yoktur | CNEḪ: bir günah | ALYKM: üzerinize | ÎZ̃E: sonra | SLMTM: verdikten | ME: şeyi (ücreti) | ËTYTM: verdiğiniz | BELMARWF: güzelce | WETGWE: ve korkun | ELLH: Allah'tan | WEALMWE: ve bilin ki | ÊN: şüphesiz | ELLH: Allah | BME: her şeyi | TAMLWN: yaptığınız | BṦYR: görmektedir | (2:233) | |
|WELZ̃YN: kimselerin | YTWFWN: ölen(ler) | MNKM: içinizden | WYZ̃RWN: geriye bıraktıkları | ÊZWECE: eşleri | YTRBṦN: (bekleyip) gözetlerler | BÊNFSHN: kendilerini | ÊRBAT: dört | ÊŞHR: ay | WAŞRE: ve on (gün) | FÎZ̃E: zaman | BLĞN: bitirdiği | ÊCLHN: sürelerini | FLE: yoktur | CNEḪ: bir günah | ALYKM: size | FYME: | FALN: yapmalarında | FY: için | ÊNFSHN: kendileri | BELMARWF: uygun olanı | WELLH: Allah | BME: -dan | TAMLWN: yaptıklarınız- | ḢBYR: haberdardır | (2:234) | |
|WLE: yoktur | CNEḪ: bir günah | ALYKM: size | FYME: | ARŽTM: üstü kapalı biçimde bildirmenizden | BH: ona | MN: | ḢŦBT: evlenme isteğinizi | ELNSEÙ: kadınlara | ÊW: yahut | ÊKNNTM: gizlemenizden | FY: | ÊNFSKM: içinizde | ALM: bilir | ELLH: Allah | ÊNKM: şüphesiz sizin | STZ̃KRWNHN: onları anacağınızı | WLKN: fakat | LE: | TWEAD̃WHN: sakın onlarla sözleşmeyin | SRE: gizli(buluşma)ya | ÎLE: dışında | ÊN: | TGWLWE: söylemeniz | GWLE: bir söz | MARWFE: iyi (meşru) | WLE: | TAZMWE: ve kalkışmayın | AGD̃T: akdine (kıymaya) | ELNKEḪ: nikah | ḪT: kadar | YBLĞ: ulaşıncaya | ELKTEB: yazılanın (iddetinin) | ÊCLH: sonuna | WEALMWE: ve bilin ki | ÊN: şüphesiz | ELLH: Allah | YALM: bilir | ME: şeyi | FY: | ÊNFSKM: içinizden geçen | FEḪZ̃RWH: O'ndan sakının | WEALMWE: ve yine bilin ki | ÊN: şüphesiz | ELLH: Allah | ĞFWR: bağışlayandır | ḪLYM: halimdir | (2:235) | |
|LE: yoktur | CNEḪ: bir günah | ALYKM: size | ÎN: eğer | ŦLGTM: boşarsınız | ELNSEÙ: kadınları | ME: | LM: | TMSWHN: henüz dokunmadan | ÊW: ya da | TFRŽWE: belirlemeden | LHN: onlara | FRYŽT: mehir(lerini) | WMTAWHN: ve onları faydalandırsın | AL: | ELMWSA: eli geniş olan | GD̃RH: kendi gücü nisbetinde | WAL: | ELMGTR: eli dar olan da | GD̃RH: kendi gücü nisbetinde | MTEAE: bir geçimlikle | BELMARWF: güzel | ḪGE: bu bir borçtur | AL: üzerine | ELMḪSNYN: iyilik edenlerin | (2:236) | |
|WÎN: ve eğer | ŦLGTMWHN: onları boşarsanız | MN: | GBL: önce | ÊN: | TMSWHN: henüz dokunmadan | WGD̃: takdirde | FRŽTM: (bir mehir) tesbit ettiğiniz | LHN: onlar için | FRYŽT: vermeniz gerekir | FNṦF: yarısını | ME: şeyin (mehrin) | FRŽTM: tesbit ettiğiniz | ÎLE: hariç | ÊN: | YAFWN: (kadının) vazgeçmesi | ÊW: veya | YAFW: vazgeçmesi | ELZ̃Y: kimsenin (erkeğin) | BYD̃H: elinde olan | AGD̃T: akdi | ELNKEḪ: nikah | WÊN: | TAFWE: (erkekler) sizin affetmeniz | ÊGRB: daha yakındır | LLTGW: takvaya | WLE: | TNSWE: unutmayın | ELFŽL: iyilik etmeyi | BYNKM: birbirinize | ÎN: şüphesiz | ELLH: Allah | BME: -şeyleri | TAMLWN: yaptıkları- | BṦYR: görür | (2:237) | |
|ḪEFƵWE: korumacılık | AL: -üstüne | ELṦLWET: destekler- | WELṦLET: ve SaLâTın/Desteğin | ELWSŦ: özünü/ortasını | WGWMWE: ve -doğrulmak | LLH: Allah'a | GENTYN: kanaate | (2:238) | |
|FÎN: eğer | ḢFTM: (bir tehlikeden) korkarsanız | FRCELE: yaya | ÊW: yahut | RKBENE: binmiş olarak | FÎZ̃E: zaman da | ÊMNTM: güvene kavuştuğunuz | FEZ̃KRWE: anın | ELLH: Allah'ı | KME: şekilde | ALMKM: size öğrettiği | ME: şeyleri | LM: | TKWNWE: olmadığınız | TALMWN: biliyor | (2:239) | |
|WELZ̃YN: ve kimseler | YTWFWN: ölen | MNKM: içinizden | WYZ̃RWN: ve geriye bırakan(erkek)ler | ÊZWECE: eşler | WṦYT: vasiyyet etsinler | LÊZWECHM: eşlerinin | MTEAE: geçimlerinin sağlanmasını | ÎL: kadar | ELḪWL: bir yıla | ĞYR: | ÎḢREC: (evlerinden) çıkarılmadan | FÎN: şayet | ḢRCN: kendileri çıkarlarsa | FLE: yoktur | CNEḪ: bir günah | ALYKM: sizin için | FY: | ME: bir şey | FALN: yapmalarında | FY: hakkında | ÊNFSHN: kendileri | MN: | MARWF: uygun olanı | WELLH: Allah | AZYZ: daima üstündür | ḪKYM: hüküm ve hikmet sahibidir | (2:240) | |
|WLLMŦLGET: ve boşanmış kadınların | MTEA: geçimlerini sağlamak | BELMARWF: uygun olan şekilde | ḪGE: bir haktır (borçtur) | AL: üzerine | ELMTGYN: müttakiler | (2:241) | |
|KZ̃LK: böyle | YBYN: açıklamaktadır | ELLH: Allah | LKM: size | ËYETH: ayetlerini | LALKM: umulur ki | TAGLWN: düşünürsünüz | (2:242) | |
|ÊLM: | TR: görmedin mi? | ÎL: | ELZ̃YN: kimseleri | ḢRCWE: çıkanları | MN: -ndan | D̃YERHM: yurtları- | WHM: ve onlar | ÊLWF: binlerce kişi iken | ḪZ̃R: korkusuyla | ELMWT: ölüm | FGEL: demişti | LHM: onlara | ELLH: Allah | MWTWE: Ölün! | S̃M: sonra | ÊḪYEHM: kendilerini diriltmişti | ÎN: şüphesiz | ELLH: Allah | LZ̃W: sahibidir | FŽL: ikram | AL: karşı | ELNES: insanlara | WLKN: ama | ÊKS̃R: çoğu | ELNES: insanların | LE: | YŞKRWN: şükretmezler | (2:243) | |
|WGETLWE: ve savaşın | FY: | SBYL: yolunda | ELLH: Allah | WEALMWE: ve bilin ki | ÊN: şüphesiz | ELLH: Allah | SMYA: işitendir | ALYM: bilendir | (2:244) | |
|MN: kimdir | Z̃E: | ELZ̃Y: o kimse | YGRŽ: borç olarak verecek | ELLH: Allah'a | GRŽE: bir borcu | ḪSNE: güzel | FYŽEAFH: arttırması karşılığnda | LH: ona | ÊŽAEFE: fazlasıyla | KS̃YRT: kat kat | WELLH: Allah | YGBŽ: (rızkı) kısar da | WYBSŦ: açar da | WÎLYH: ve hep O'na | TRCAWN: döndürüleceksiniz | (2:245) | |
|ÊLM: | TR: görmedin mi? | ÎL: | ELMLÎ: ileri gelenlerini | MN: | BNY: oğullarının | ÎSREÙYL: İsrail | MN: | BAD̃: sonra | MWS: Musa'dan | ÎZ̃: hani | GELWE: demişlerdi | LNBY: Peygamberlerine | LHM: onlar | EBAS̃: gönder | LNE: bize | MLKE: bir hükümdar | NGETL: (onun önderliğinde) savaşalım | FY: -nda | SBYL: yolu- | ELLH: Allah | GEL: dedi | HL: | ASYTM: olurmu ki? | ÎN: eğer | KTB: yazılınca (farz kılınınca) | ALYKM: size | ELGTEL: savaş | ÊLE: | TGETLWE: savaşmazsanız | GELWE: dediler ki | WME: | LNE: bizler | ÊLE: | NGETL: neden savaşmayalım | FY: | SBYL: yolunda | ELLH: Allah | WGD̃: oysa | ÊḢRCNE: biz çıkarılıp sürüldük | MN: -dan | D̃YERNE: yurtlarımız- | WÊBNEÙNE: ve oğullarımız(ın arasın)dan | FLME: fakat | KTB: yazılınca | ALYHM: kendilerine | ELGTEL: savaş | TWLWE: yüz çevirdiler | ÎLE: hariç | GLYLE: pek azı | MNHM: içlerinden | WELLH: Allah | ALYM: bilir | BELƵELMYN: zalimleri | (2:246) | |
|WGEL: ve dedi ki | LHM: onlara | NBYHM: peygamberleri | ÎN: gerçekten | ELLH: Allah | GD̃: elbette | BAS̃: gönderdi | LKM: size | ŦELWT: Talut'u | MLKE: hükümdar | GELWE: dediler ki | ÊN: nasıl | YKWN: olabilir | LH: onun | ELMLK: hükümdarlık (mülk) | ALYNE: bizim üzerimize | WNḪN: biz | ÊḪG: daha layıkız | BELMLK: hükümdarlığa | MNH: ondan | WLM: | YÙT: ve verilmemiştir | SAT: genişlik | MN: -dan | ELMEL: mal- | GEL: dedi | ÎN: şüphesiz | ELLH: Allah | EṦŦFEH: onu (hükümdar) seçti | ALYKM: sizin üzerinize | WZED̃H: ve onun artırdı | BSŦT: gücünü | FY: | ELALM: bilgisinin | WELCSM: ve cisminin | WELLH: Allah | YÙTY: verir | MLKH: mülkünü | MN: kimseye | YŞEÙ: dilediği | WELLH: Allah(ın) | WESA: (lutfu) geniştir | ALYM: (O herşeyi) bilendir | (2:247) | |
|WGEL: ve dedi ki | LHM: onlara | NBYHM: peygamberleri | ÎN: muhakkak | ËYT: alameti | MLKH: onun hükümdarlığının | ÊN: | YÊTYKM: size gelmesidir | ELTEBWT: (Allah'ın Ahid sandığı) Tabut'un | FYH: onun içinde | SKYNT: bir huzur bulunan | MN: -den | RBKM: Rabbiniz- | WBGYT: ve bir kalıntı | MME: -ndan | TRK: geriye bıraktığı- | ËL: ailesinin | MWS: Musa | W ËL: ve ailesinin | HERWN: Harun | TḪMLH: taşıdığı | ELMLEÙKT: meleklerin | ÎN: Kİ | FY: -dair | Z̃LK: buna- | L ËYT: delil/işaret (olsun) diye | LKM: size | ÎN: Kİ | KNTM: -idiniz/oldunuz | MÙMNYN: doğrulaşmış- | (2:248) | |
|FLME: ne zaman ki | FṦL: aralandı | ŦELWT: Talut | BELCNWD̃: ordularla | GEL: dedi | ÎN: Kİ | ELLH: Allah | MBTLYKM: deneyecek sizi | BNHR: nehirle | FMN: kim | ŞRB: içerse | MNH: ondan | FLYS: değildir | MNY: benden | WMN: ve kim | LM: | YŦAMH: ondan tadmazsa | FÎNH: şüphesiz o | MNY: bendendir | ÎLE: dışında | MN: kimsenin | EĞTRF: avuçlayan | ĞRFT: bir avuç | BYD̃H: eliyle | FŞRBWE: hepsi içtiler | MNH: ondan | ÎLE: hariç | GLYLE: pek azı | MNHM: içlerinden | FLME: nihayet | CEWZH: (ırmağı) geçince | HW: o (Talut) | WELZ̃YN: ve kimseler | ËMNWE: iman eden | MAH: beraberindekiler | GELWE: dediler | LE: | ŦEGT: gücümüz yok | LNE: bizim | ELYWM: bugün | BCELWT: Calut'a | WCNWD̃H: ve askerlerine karşı | GEL: dedi | ELZ̃YN: kimseler | YƵNWN: kanaat getiren | ÊNHM: elbette onların | MLEGW: kavuşacaklarına | ELLH: Allah'a | KM: nice | MN: | FÙT: topluluk | GLYLT: az olan | ĞLBT: galib gelmiştir | FÙT: topluluğa | KS̃YRT: çok olan | BÎZ̃N: izniyle | ELLH: Allah'ın | WELLH: Allah | MA: beraberdir | ELṦEBRYN: sabredenlerle | (2:249) | |
|WLME: ne zaman | BRZWE: karşılaşsalar | LCELWT: Calut | WCNWD̃H: ve askerleriyle | GELWE: şöyle dediler | RBNE: Rabbimiz | ÊFRĞ: dök | ALYNE: üzerimize | ṦBRE: sabır | WS̃BT: ve sağlam tut | ÊGD̃EMNE: ayaklarımızı | WENṦRNE: ve bize yardım et | AL: karşı | ELGWM: topluluğuna | ELKEFRYN: kafirler | (2:250) | |
|FHZMWHM: derken onları bozdular | BÎZ̃N: izniyle | ELLH: Allah'ın | WGTL: ve öldürdü | D̃EWWD̃: Davud | CELWT: Calut'u | W ËTEH: ve ona (Davud'a) verdi | ELLH: Allah | ELMLK: hükümdarlık | WELḪKMT: ve hikmet | WALMH: ve ona öğretti | MME: şeyleri | YŞEÙ: dilediği | WLWLE: eğer | D̃FA: savmasaydı | ELLH: Allah | ELNES: insanların | BAŽHM: bir kısmını | BBAŽ: bir kısmıyle | LFSD̃T: bozulurdu | ELÊRŽ: dünya | WLKN: fakat | ELLH: Allah | Z̃W: sahibidir | FŽL: lutuf | AL: karşı | ELAELMYN: bütün alemlere | (2:251) | |
|TLK: bunlar | ËYET: ayetleridir | ELLH: Allah'ın | NTLWHE: okuyoruz (açıklıyoruz) | ALYK: sana | BELḪG: hak olarak | WÎNK: elbette sen | LMN: | ELMRSLYN: gönderilenlerdensin | (2:252) | |
|TLK: işte o | ELRSL: elçiler ki | FŽLNE: üstün kıldık | BAŽHM: kimini | AL: karşı | BAŽ: kimine | MNHM: onlardan | MN: kimine | KLM: konuştu | ELLH: Allah | WRFA: ve yükseltti | BAŽHM: kimini de | D̃RCET: derecelerle | W ËTYNE: ve verdik | AYS: Îsa'ya | EBN: oğlu | MRYM: Meryem | ELBYNET: açık deliller | WÊYD̃NEH: ve onu destekledik | BRWḪ: Ruh ile | ELGD̃S: Kudüs | WLW: ve eğer | ŞEÙ: dileseydi | ELLH: Allah | ME: | EGTTL: öldürmezlerdi | ELZ̃YN: kimseleri (milletleri) | MN: | BAD̃HM: onların arkasından gelen | MN: | BAD̃: sonra | ME: | CEÙTHM: gelmiş olduktan | ELBYNET: açık deliller | WLKN: fakat | EḢTLFWE: anlaşmazlığa düştüler | FMNHM: onlardan | MN: kimileri | ËMN: inandı | WMNHM: ve onlardan | MN: kimi de | KFR: inkar etti | WLW: eğer | ŞEÙ: dileseydi | ELLH: Allah | ME: | EGTTLWE: birbirlerini öldürmezlerdi | WLKN: ama | ELLH: Allah | YFAL: yapar | ME: şeyi | YRYD̃: dilediği | (2:253) | |
|YE: EY/HEY/AH | ÊYHE: SİZ! | ELZ̃YN: kimseler | ËMNWE: inanan(lar) | ÊNFGWE: infak edin | MME: | RZGNEKM: size verdiğimiz rızıktan | MN: | GBL: önce | ÊN: | YÊTY: gelmezden | YWM: gün | LE: olmadığı | BYA: alışverişin | FYH: içinde | WLE: ve hiçbir | ḢLT: dostluğun | WLE: ve hiçbir | ŞFEAT: şefaatin | WELKEFRWN: ve kafirler | HM: ta kendileridir | ELƵELMWN: zalimlerin | (2:254) | |
|ELLH: Allah (ki) | LE: yoktur | ÎLH: tanrı | ÎLE: başka | HW: O'ndan | ELḪY: daima diridir | ELGYWM: koruyup yöneticidir | LE: | TÊḢZ̃H: O'nu tutmaz | SNT: ne bir uyuklama | WLE: ve ne de | NWM: bir uyku | LH: O'nundur | ME: ne | FY: varsa | ELSMEWET: göklerde | WME: ve ne | FY: varsa | ELÊRŽ: yerde | MN: kimdir | Z̃E: | ELZ̃Y: ki | YŞFA: şefaat edebilir | AND̃H: kendisinin katında | ÎLE: dışında | BÎZ̃NH: O'nun izni | YALM: bilir | ME: olanı | BYN: | ÊYD̃YHM: onların önünde | WME: ve olanı | ḢLFHM: arkalarında | WLE: | YḪYŦWN: kavrayamazlar | BŞYÙ: hiçbir şey | MN: -nden | ALMH: O'nun ilmi- | ÎLE: dışında | BME: şeyler | ŞEÙ: dilediği | WSA: kaplamıştır | KRSYH: O'nun Kürsüsü | ELSMEWET: gökleri | WELÊRŽ: ve yeri | WLE: | YÙWD̃H: O'na ağır gelmez | ḪFƵHME: onları koru(yup gözet)mek | WHW: O | ELALY: yücedir | ELAƵYM: büyüktür | (2:255) | |
|LE: yoktur | ÎKREH: zorlama | FY: | ELD̃YN: Dinde | GD̃: elbette | TBYN: seçilip belli olmuştur | ELRŞD̃: doğruluk | MN: | ELĞY: sapıklıktan | FMN: kim | YKFR: inkar eder | BELŦEĞWT: tağut (şeytan)ı | WYÙMN: ve inanırsa | BELLH: Allah'a | FGD̃: muhakkak ki o | ESTMSK: yapışmıştır | BELARWT: bir kulpa | ELWS̃G: sağlam | LE: | ENFṦEM: kopmayan | LHE: | WELLH: Allah | SMYA: işitendir | ALYM: bilendir | (2:256) | |
|ELLH: Allah | WLY: dostudur | ELZ̃YN: kimselerin | ËMNWE: inananların | YḢRCHM: onları çıkarır | MN: -dan | ELƵLMET: karanlıklar- | ÎL: | ELNWR: aydınlığa | WELZ̃YN: kimselerin | KFRWE: inkar eden | ÊWLYEÙHM: dostları da | ELŦEĞWT: tağuttur | YḢRCWNHM: (O da) onları çıkarır | MN: -tan | ELNWR: aydınlık- | ÎL: | ELƵLMET: karanlıklara | ÊWLÙK: İşte onlar | ÊṦḪEB: halkıdır | ELNER: ateş | HM: onlar | FYHE: orada | ḢELD̃WN: ebedi kalacaklardır | (2:257) | |
|ÊLM: | TR: görmedin mi? | ÎL: | ELZ̃Y: kimseyi | ḪEC: tartışan | ÎBREHYM: İbrahim'le | FY: hakkında | RBH: Rabbi | ÊN: diye | ËTEH: kendisine verdi | ELLH: Allah | ELMLK: hükümdarlık | ÎZ̃: zaman | GEL: dediği | ÎBREHYM: İbrahim | RBY: benim Rabbim | ELZ̃Y: ki | YḪYY: yaşatır | WYMYT: ve öldürür | GEL: dedi | ÊNE: ben de | ÊḪYY: yaşatır | WÊMYT: ve öldürürüm | GEL: dedi ki | ÎBREHYM: İbrahim | FÎN: şüphesiz | ELLH: Allah | YÊTY: getirir | BELŞMS: güneşi | MN: -dan | ELMŞRG: doğu- | FÊT: sen de getir | BHE: onu | MN: -dan | ELMĞRB: batı- | FBHT: şaşırıp kaldı | ELZ̃Y: kimse (o adam) | KFR: inkar eden | WELLH: Allah | LE: | YHD̃Y: doğru yola iletmez | ELGWM: toplumu | ELƵELMYN: zalim | (2:258) | |
|ÊW: yahut | KELZ̃Y: şu kimse gibi ki | MR: uğramıştı | AL: | GRYT: bir kasabaya | WHY: o kimse | ḢEWYT: (duvarları) yığılmış | AL: üstüne | ARWŞHE: çatıları | GEL: dedi ki | ÊN: nasıl | YḪYY: diriltecek | HZ̃H: bunu | ELLH: Allah | BAD̃: sonra | MWTHE: öldükten | FÊMETH: kendisini öldürüp | ELLH: Allah (da) | MEÙT: yüz | AEM: sene | S̃M: sonra | BAS̃H: diriltti | GEL: dedi | KM: ne kadar | LBS̃T: kaldın | GEL: dedi | LBS̃T: kaldım | YWME: bir gün | ÊW: ya da | BAŽ: birazı (kadar) | YWM: bir günün | GEL: (Allah) dedi | BL: bilakis | LBS̃T: kaldın | MEÙT: yüz | AEM: yıl | FENƵR: bak | ÎL: | ŦAEMK: yiyeceğine | WŞREBK: ve içeceğine | LM: | YTSNH: bozulmamış | WENƵR: ve bak | ÎL: | ḪMERK: eşeğine | WLNCALK: seni kılalım diye | ËYT: bir ibret | LLNES: insanlar için | WENƵR: ve bak | ÎL: | ELAƵEM: kemiklere | KYF: nasıl | NNŞZHE: onları birbiri üstüne koyuyor | S̃M: sonra | NKSWHE: onlara giydiriyoruz | LḪME: et | FLME: bu işler | TBYN: açıkça belli olunca | LH: ona | GEL: dedi ki | ÊALM: biliyorum ki | ÊN: şüphesiz | ELLH: Allah | AL: | KL: her | ŞYÙ: şeye | GD̃YR: kadirdir | (2:259) | |
|WÎZ̃: ve bir zaman | GEL: demişti | ÎBREHYM: İbrahim | RB: Rabbim | ÊRNY: bana göster | KYF: nasıl | TḪYY: dirilttiğini | ELMWT: ölüleri | GEL: (Allah) dedi | ÊWLM: yoksa | TÙMN: inanmadın mı | GEL: (İbrahim) dedi ki | BL: Hayır (inandım) | WLKN: fakat | LYŦMÙN: tatmin olması için | GLBY: kalbimin | GEL: dedi | FḢZ̃: o halde tut | ÊRBAT: dördünü | MN: -dan | ELŦYR: kuşlar- | FṦRHN: onları alıştır | ÎLYK: kendine | S̃M: sonra | ECAL: koy | AL: üzerine | KL: her | CBL: dağın | MNHN: onlardan | CZÙE: bir parça | S̃M: sonra | ED̃AHN: onları (kendine) çağır | YÊTYNK: sana gelecekler | SAYE: koşarak | WEALM: bil ki | ÊN: şüphesiz | ELLH: Allah | AZYZ: daima üstün | ḪKYM: hüküm ve hikmet sahibidir | (2:260) | |
|MS̃L: durumu | ELZ̃YN: kimselerin | YNFGWN: infak edenler(in) | ÊMWELHM: mallarını | FY: | SBYL: yolunda | ELLH: Allah | KMS̃L: durumu gibidir | ḪBT: bir tohumun | ÊNBTT: veren | SBA: yedi | SNEBL: başak | FY: | KL: her | SNBLT: başağında | MEÙT: yüz | ḪBT: tohum | WELLH: Allah | YŽEAF: kat kat verir | LMN: kimseye | YŞEÙ: dilediği | WELLH: Allah(ın) | WESA: (lutfu) geniştir | ALYM: (O) bilendir | (2:261) | |
|ELZ̃YN: kimseler | YNFGWN: infak eden | ÊMWELHM: mallarını | FY: | SBYL: yolunda | ELLH: Allah | S̃M: sonra | LE: | YTBAWN: ardından | ME: şeyleri | ÊNFGWE: verdikleri | MNE: başa kakmayan | WLE: | ÊZ̃: ve eziyet etmeyenlerin | LHM: vardır | ÊCRHM: ödülleri | AND̃: katında | RBHM: Rableri | WLE: yoktur | ḢWF: korku | ALYHM: onlara | WLE: | HM: ve onlar | YḪZNWN: üzülmeyeceklerdir | (2:262) | |
|GWL: bir söz (söylemek) | MARWF: güzel | WMĞFRT: ve affetmek | ḢYR: iyidir | MN: -dan | ṦD̃GT: sadaka- | YTBAHE: peşinden gelen | ÊZ̃: eziyet | WELLH: Allah | ĞNY: zengindir | ḪLYM: halimdir | (2:263) | |
|YE: EY/HEY/AH | ÊYHE: SİZ! | ELZ̃YN: kimseler | ËMNWE: iman edenler | LE: | TBŦLWE: boşa çıkarmayın | ṦD̃GETKM: sadakalarınızı | BELMN: başa kakmakla | WELÊZ̃: ve eziyet etmekle | KELZ̃Y: gibi | YNFG: infak eden | MELH: malını | RÙEÙ: gösteriş için | ELNES: insanlara | WLE: | YÙMN: inanmayan | BELLH: Allah'a | WELYWM: ve gününe | EL ËḢR: ahiret | FMS̃LH: öylesinin durumu | KMS̃L: benzer ki | ṦFWEN: şu kayaya | ALYH: üzerinde bulunan | TREB: toprak | FÊṦEBH: ona isabet etttiğinde | WEBL: bir sağnak (yağmur) | FTRKH: onu bırakır | ṦLD̃E: sert bir taş halinde | LE: | YGD̃RWN: (Böyleleri) elde edemezler | AL: hiçbir | ŞYÙ: şey | MME: şeylerden | KSBWE: kazandıkları | WELLH: Allah | LE: | YHD̃Y: doğru yola iletmez | ELGWM: toplumunu | ELKEFRYN: kafirler | (2:264) | |
|WMS̃L: durumu da | ELZ̃YN: kimselerin | YNFGWN: infak eden | ÊMWELHM: mallarını | EBTĞEÙ: kazanmak | MRŽET: rızasını | ELLH: Allah'ın | WTS̃BYTE: ve kökleştirmek için | MN: | ÊNFSHM: kendilerindekini (imanı) | KMS̃L: benzer | CNT: bir bahçeye | BRBWT: tepe üzerinde bulunan | ÊṦEBHE: değince | WEBL: bol yağmur | F ËTT: veren | ÊKLHE: ürününü | ŽAFYN: iki kat | FÎN: eğer | LM: | YṦBHE: değmese bile | WEBL: yağmur | FŦL: çisinti olur | WELLH: Allah | BME: şeyleri | TAMLWN: yaptıklarınız | BṦYR: görmektedir | (2:265) | |
|ÊYWD̃: ister mi ki? | ÊḪD̃KM: biriniz | ÊN: | TKWN: olmasını | LH: kendisinin | CNT: bir bahçesi | MN: -dan | NḢYL: hurmalar- | WÊANEB: ve üzümler(den) | TCRY: akan | MN: | TḪTHE: altından | ELÊNHER: ırmaklar | LH: bulunan | FYHE: içinde | MN: | KL: her çeşit | ELS̃MRET: meyvası | WÊṦEBH: ve kendisine geldiğinde | ELKBR: ihtiyarlık | WLH: ve onlar | Z̃RYT: ve çocuklarının bulunduğu | ŽAFEÙ: aciz | FÊṦEBHE: isabet etsin | ÎAṦER: birden bir kasırga | FYH: onlara | NER: ateşli | FEḪTRGT: yakıp kül etsin | KZ̃LK: böylece | YBYN: açıklıyor | ELLH: Allah | LKM: size | EL ËYET: ayetleri | LALKM: umulurki | TTFKRWN: düşünürsünüz | (2:266) | |
|YE: EY/HEY/AH | ÊYHE: SİZ! | ELZ̃YN: kimseler | ËMNWE: iman eden(ler) | ÊNFGWE: infak edin | MN: -nden | ŦYBET: iyileri- | ME: şeylerin | KSBTM: kazandıklarınız | WMME: ve şeylerden | ÊḢRCNE: çıkardığımız | LKM: sizin için | MN: -den | ELÊRŽ: yer- | WLE: | TYMMWE: kalkışmayın | ELḢBYS̃: kötü şeyleri | MNH: | TNFGWN: sadaka vermeye | WLSTM: | B ËḢZ̃YH: kendinize alamayacağınız | ÎLE: başka şekilde | ÊN: | TĞMŽWE: göz yummadan | FYH: ondan | WEALMWE: bilin ki | ÊN: şüphesiz | ELLH: Allah | ĞNY: zengindir | ḪMYD̃: övülmüştür | (2:267) | |
|ELŞYŦEN: şeytan | YAD̃KM: size vaad eder | ELFGR: fakirliği | WYÊMRKM: ve size emreder | BELFḪŞEÙ: çirkin şeyleri yapmayı | WELLH: Allah ise | YAD̃KM: size va'adediyor | MĞFRT: bağışlama | MNH: kendi tarafından | WFŽLE: ve lutuf | WELLH: şüphesiz Allah'ın | WESA: (lutfu) geniştir | ALYM: (O) bilendir | (2:268) | |
|YÙTY: verir | ELḪKMT: Hikmeti | MN: kimseye | YŞEÙ: dilediği | WMN: ve kimse | YÙT: verilen | ELḪKMT: Hikmet | FGD̃: elbette | ÊWTY: verilmiştir | ḢYRE: hayır | KS̃YRE: çok | WME: | YZ̃KR: bunu anlamaz | ÎLE: başkası | ÊWLW: sahiplerinden | ELÊLBEB: akıl | (2:269) | |
|WME: ve ne | ÊNFGTM: infak ederseniz | MN: | NFGT: nafaka olarak | ÊW: veya | NZ̃RTM: (ne) adarsanız | MN: | NZ̃R: adak olarak | FÎN: şüphesiz | ELLH: Allah | YALMH: onu bilir | WME: yoktur | LLƵELMYN: zalimler için | MN: hiçbir | ÊNṦER: yardımcı | (2:270) | |
|ÎN: eğer | TBD̃WE: açıktan verirseniz | ELṦD̃GET: sadakaları | FNAME: ne güzeldir | HY: bu | WÎN: eğer | TḢFWHE: onları gizler | WTÙTWHE: ve verirseniz | ELFGREÙ: fakirlere | FHW: bu | ḢYR: daha iyidir | LKM: sizin için | WYKFR: ve kapatır | ANKM: sizden | MN: bir kısmını | SYÙETKM: günahlarınızın | WELLH: Allah | BME: şeylerden | TAMLWN: yaptıklarınız | ḢBYR: haberdardır | (2:271) | |
|LYS: değildir | ALYK: senin üzerine | HD̃EHM: onları hidayet etmek | WLKN: fakat | ELLH: Allah'tır | YHD̃Y: doğru yola ileten | MN: kimseyi | YŞEÙ: dilediği | WME: | TNFGWE: verdiğiniz | MN: her | ḢYR: hayır | FLÊNFSKM: kendiniz içindir | WME: | TNFGWN: infak edemezsiniz | ÎLE: dışında | EBTĞEÙ: kazanmak için | WCH: (yüzü) rızasını | ELLH: Allah'ın | WME: ve ne | TNFGWE: verseniz | MN: -dan | ḢYR: hayır- | YWF: tastamam verilir | ÎLYKM: size | WÊNTM: ve siz | LE: asla | TƵLMWN: zulmedilmezsiniz | (2:272) | |
|LLFGREÙ: (Sadakalar) fakirler içindir | ELZ̃YN: kimseler (için) | ÊḪṦRWE: kapanıp kalan | FY: | SBYL: yolunda | ELLH: Allah | LE: yoktur | YSTŦYAWN: güçleri | ŽRBE: gezmeye | FY: -nde | ELÊRŽ: yeryüzü- | YḪSBHM: onları sanırlar | ELCEHL: bilmeyenler | ÊĞNYEÙ: zengin | MN: dolayı | ELTAFF: utangaçlıklarından | TARFHM: onları tanırsın | BSYMEHM: simalarından | LE: | YSÊLWN: istemezler | ELNES: insanlardan | ÎLḪEFE: ısrarla | WME: ne varsa | TNFGWE: yaptığınız | MN: -dan | ḢYR: hayır- | FÎN: şüphesiz | ELLH: Allah | BH: onu | ALYM: bilir | (2:273) | |
|ELZ̃YN: o kimseler ki | YNFGWN: infak edenler | ÊMWELHM: mallarını | BELLYL: gece | WELNHER: ve gündüz | SRE: gizli | WALENYT: ve açık | FLHM: vardır | ÊCRHM: ödülü | AND̃: yanında | RBHM: Rableri | WLE: yoktur | ḢWF: korku | ALYHM: onlara | WLE: | HM: ve onlar | YḪZNWN: üzülmeyeceklerdir | (2:274) | |
|ELZ̃YN: o kimseler ki | YÊKLWN: yerler | ELRBE: Riba (faiz) | LE: | YGWMWN: kalkamazlar | ÎLE: ancak | KME: gibi | YGWM: kalkarlar | ELZ̃Y: kimse | YTḢBŦH: çarptığı | ELŞYŦEN: şeytanın | MN: | ELMS: dokunup | Z̃LK: bu | BÊNHM: onların | GELWE: demelerindendir | ÎNME: şüphesiz | ELBYA: alışveriş de | MS̃L: gibidir | ELRBE: riba (faiz) | WÊḪL: oysa helal kılmıştır | ELLH: Allah | ELBYA: alış-verişi | WḪRM: ve haram kılmıştır | ELRBE: ribayı | FMN: kime | CEÙH: gelir de | MWAƵT: bir öğüt | MN: -nden | RBH: Rabbi- | FENTH: (ribadan) vazgeçerse | FLH: Zira onlar/onlarsa | ME: ne varsa | SLF: geçmişte | WÊMRH: ve işi de | ÎL: kalmıştır | ELLH: Allah'a | WMN: kim | AED̃: tekrar (ribaya) dönerse | FÊWLÙK: onlar | ÊṦḪEB: halkıdır | ELNER: ateş | HM: onlar | FYHE: orada | ḢELD̃WN: ebedi kalacaklardır | (2:275) | |
|YMḪG: mahveder | ELLH: Allah | ELRBE: ribayı | WYRBY: ve artırır | ELṦD̃GET: sadakaları | WELLH: Allah | LE: | YḪB: sevmez | KL: hiçbir | KFER: inkarcıları | ÊS̃YM: günahkar | (2:276) | |
|ÎN: şüphesiz | ELZ̃YN: kimseler | ËMNWE: iman eden | WAMLWE: ve işler yapanlar | ELṦELḪET: salih (güzel) | WÊGEMWE: ve -doğrulmak | ELṦLET: SaLâTe/Desteğe | W ËTWE: ve vermek | ELZKET: zekatı | LHM: işte onların | ÊCRHM: ödülleri | AND̃: yanındadır | RBHM: Rableri | WLE: yoktur | ḢWF: korku | ALYHM: onlara | WLE: | HM: ve onlar | YḪZNWN: üzülmeyeceklerdir | (2:277) | |
|YE: EY/HEY/AH | ÊYHE: SİZ! | ELZ̃YN: kimseler | ËMNWE: iman eden(ler) | ETGWE: korkun | ELLH: Allah'tan | WZ̃RWE: ve bırakın (almayın) | ME: ne varsa | BGY: geri kalan | MN: -dan | ELRBE: riba- | ÎN: eğer | KNTM: idiyseniz | MÙMNYN: inanıyor | (2:278) | |
|FÎN: eğer | LM: | TFALWE: böyle yapmazsanız | FÊZ̃NWE: bilin | BḪRB: savaşa açıldığını | MN: (tarafından) | ELLH: Allah | WRSWLH: ve Elçisi | WÎN: ve eğer | TBTM: tevbe ederseniz | FLKM: sizindir | RÙWS: ana | ÊMWELKM: malınız | LE: | TƵLMWN: ne haksızlık edersiniz | WLE: | TƵLMWN: ne de haksızlığa uğratılırsınız | (2:279) | |
|WÎN: eğer (borçlu) | KEN: ise | Z̃W: (içinde) | ASRT: darlık | FNƵRT: beklemek (lazımdır) | ÎL: kadar | MYSRT: bir kolaylığa | WÊN: ve eğer | TṦD̃GWE: sadaka olarak bağışlarsanız | ḢYR: daha hayırlıdır | LKM: sizin için | ÎN: eğer | KNTM: | TALMWN: bilirseniz | (2:280) | |
|WETGWE: sakının | YWME: şu günden | TRCAWN: döndürüleceğiniz | FYH: onda | ÎL: | ELLH: Allah'a | S̃M: sonra | TWF: tastamam verilecektir | KL: her | NFS: kişiye | ME: ne | KSBT: kazandıysa | WHM: ve onlara | LE: | YƵLMWN: haksızlık edilmeyecektir | (2:281) | |
|YE: EY/HEY/AH | ÊYHE: SİZ! | ELZ̃YN: kimseler | ËMNWE: iman eden(ler) | ÎZ̃E: zaman | TD̃EYNTM: birbirinize verdiğiniz | BD̃YN: borç | ÎL: kadar | ÊCL: süreye | MSM: belirli bir | FEKTBWH: onu yazın | WLYKTB: ve yazsın | BYNKM: aranızda | KETB: bir yazıcı | BELAD̃L: adaletle | WLE: | YÊB: kaçınmasın (yazsın) | KETB: yazıcı | ÊN: | YKTB: yazmaktan | KME: şekilde | ALMH: kendisine öğrettiği | ELLH: Allah'ın | FLYKTB: yazdırsın | WLYMLL: yazdırsın | ELZ̃Y: kimse | ALYH: üzerinde | ELḪG: hak olan (borçlu) | WLYTG: korksun | ELLH: Allah'tan | RBH: Rabbi olan | WLE: | YBḢS: eksik etmesin | MNH: ondan (borcundan) | ŞYÙE: hiçbir şeyi | FÎN: eğer | KEN: ise | ELZ̃Y: kimse | ALYH: | ELḪG: borçlu olan | SFYHE: aklı ermez | ÊW: yahut | ŽAYFE: zayıf | ÊW: ya da | LE: | YSTŦYA: güç yetiremiyecek | ÊN: | YML: kendisi yazdırmaya | HW: o | FLYMLL: yazdırsın | WLYH: onun velisi | BELAD̃L: adaletle | WESTŞHD̃WE: şahid tutun | ŞHYD̃YN: iki şahidi | MN: -den | RCELKM: erkekleriniz- | FÎN: eğer | LM: | YKWNE: yoksa | RCLYN: iki erkek | FRCL: (o zaman) bir erkek | WEMRÊTEN: iki kadın | MMN: kimse | TRŽWN: razı olduğunuz | MN: -den | ELŞHD̃EÙ: şahidler- | ÊN: ta ki | TŽL: şaşırırsa | ÎḪD̃EHME: kadınlardan biri | FTZ̃KR: hatırlatması için | ÎḪD̃EHME: biri | ELÊḢR: diğerine | WLE: | YÊB: kaçınmasınlar | ELŞHD̃EÙ: şahidler | ÎZ̃E: zaman | ME: bir şeye | D̃AWE: çağrıldıkları | WLE: | TSÊMWE: üşenmeyin | ÊN: | TKTBWH: yazmaktan | ṦĞYRE: az olsun | ÊW: veya | KBYRE: çok olsun | ÎL: kadar | ÊCLH: onu süresine | Z̃LKM: bu | ÊGSŦ: daha adaletli | AND̃: katında | ELLH: Allah | WÊGWM: ve daha sağlam | LLŞHED̃T: şahidlik için | WÊD̃N: ve daha elverişlidir | ÊLE: | TRTEBWE: kuşkulanmamanız için | ÎLE: ancak | ÊN: | TKWN: olursa | TCERT: ticaret | ḪEŽRT: peşin | TD̃YRWNHE: hemen alıp vereceğiniz | BYNKM: aranızda | FLYS: yoktur | ALYKM: üzerinize | CNEḪ: bir günah | ÊLE: ötürü | TKTBWHE: onu yazmamanızdan | WÊŞHD̃WE: ve şahid tutun | ÎZ̃E: zaman da | TBEYATM: alışveriş yaptığınız | WLE: | YŽER: asla zarar verilmesin | KETB: yazana da | WLE: ve | ŞHYD̃: şahide de | WÎN: eğer | TFALWE: (bir zarar) yaparsanız | FÎNH: şüphesiz | FSWG: kötülük olur | BKM: kendinize | WETGWE: korkun | ELLH: Allah'tan | WYALMKM: ve size öğretiyor | ELLH: Allah | WELLH: Allah | BKL: her | ŞYÙ: şeyi | ALYM: bilir | (2:282) | |
|WÎN: ve eğer | KNTM: olur da | AL: | SFR: seferde | WLM: | TCD̃WE: bulamazsanız | KETBE: yazacak birini | FRHEN: rehinler (yeter) | MGBWŽT: alınan | FÎN: eğer | ÊMN: güvenirseniz | BAŽKM: biriniz | BAŽE: diğerinize | FLYÙD̃: ödesin | ELZ̃Y: kimse | EÙTMN: kendisine güvenilen | ÊMENTH: emanetini | WLYTG: ve korksun | ELLH: Allah'tan | RBH: Rabbi olan | WLE: | TKTMWE: gizlemeyin | ELŞHED̃T: şahidliği | WMN: ve kimse | YKTMHE: onu gizleyen | FÎNH: şüphesiz o | ËS̃M: günahkardır | GLBH: onun kalbi | WELLH: Allah | BME: şeyleri | TAMLWN: yaptıklarınız | ALYM: bilir | (2:283) | |
|LLH: Allah'ındır | ME: ne | FY: varsa | ELSMEWET: göklerde | WME: ve ne | FY: varsa | ELÊRŽ: yerde | WÎN: ve eğer | TBD̃WE: açıklasanız da | ME: şeyi | FY: | ÊNFSKM: içlerinizdeki | ÊW: veya | TḢFWH: gizleseniz de | YḪESBKM: sizi hesaba çeker | BH: onunla | ELLH: Allah | FYĞFR: bağışlar | LMN: kimseyi | YŞEÙ: dilediği | WYAZ̃B: azabeder | MN: kimseyi | YŞEÙ: dilediği | WELLH: Allah | AL: | KL: her | ŞYÙ: şeye | GD̃YR: kadirdir | (2:284) | |
| ËMN: inandı | ELRSWL: Resul | BME: şeye | ÊNZL: indirilen | ÎLYH: kendisine | MN: -nden | RBH: Rabbi- | WELMÙMNWN: ve mü'minler (de) | KL: hepsi | ËMN: inandı | BELLH: Allah'a | WMLEÙKTH: ve meleklerine | WKTBH: ve Kitaplarına | WRSLH: ve peygamberlerine | LE: | NFRG: ayırdetmeyiz (dediler) | BYN: arasını | ÊḪD̃: hiçbirini | MN: -nden | RSLH: O'nun elçileri- | WGELWE: ve dediler ki | SMANE: İşittik | WÊŦANE: ve ita'at ettik | ĞFRENK: bağışlamanı dileriz | RBNE: Rabbimiz | WÎLYK: sanadır | ELMṦYR: dönüş(ümüz) | (2:285) | |
|LE: | YKLF: teklif etmez | ELLH: Allah | NFSE: kimseye | ÎLE: başkasını | WSAHE: gücünün yettiğinden | LHE: (herkesin) kendine | ME: şey | KSBT: kazandığı | WALYHE: ve aleyhinedir | ME: şey (kötülük) | EKTSBT: işlediği | RBNE: Rabbimiz | LE: | TÙEḢZ̃NE: bizi sorumlu tutma | ÎN: eğer | NSYNE: unutursak | ÊW: ya da | ÊḢŦÊNE: yanılırsak | RBNE: Rabbimiz | WLE: | TḪML: yük yükleme | ALYNE: bize | ÎṦRE: ağır | KME: gibi | ḪMLTH: yüklediğin | AL: üzerine | ELZ̃YN: | MN: | GBLNE: bizden öncekilerin | RBNE: Rabbimiz | WLE: | TḪMLNE: bize yükleme | ME: şeyleri | LE: | ŦEGT: gücümüzün yetmediğimiz | LNE: bizim | BH: ona | WEAF: ve affet | ANE: bizi | WEĞFR: bağışla | LNE: bizi | WERḪMNE: bize merhamet et | ÊNT: sen | MWLENE: bizim sahibimizsin | FENṦRNE: bize yardım eyle | AL: karşı | ELGWM: toplumuna | ELKEFRYN: kafirler | (2:286) | |