DEM – feminine singular demonstrative pronoun اسم اشارة
أمة
ا م م | EMM
ÊMT
ummetun
bir ümmetti
(was) a community
,Mim,Te merbuta, ,40,400,
N – nominative feminine singular indefinite noun اسم مرفوع
قد
|
GD̃
ḳad
elbette
(which)
Gaf,Dal, 100,4,
CERT – particle of certainty حرف تحقيق
خلت
خ ل و | ḢLW
ḢLT
ḣalet
gelip geçti
has passed away,
Hı,Lam,Te, 600,30,400,
V – 3rd person feminine singular perfect verb فعل ماض
لها
|
LHE
lehā
kendilerine
for it
Lam,He,Elif, 30,5,1,
P – prefixed preposition lām PRON – 3rd person feminine singular personal pronoun جار ومجرور
ما
|
ME
mā
şeyler
what
Mim,Elif, 40,1,
REL – relative pronoun اسم موصول
كسبت
ك س ب | KSB
KSBT
kesebet
onların kazandıkları
it earned
Kef,Sin,Be,Te, 20,60,2,400,
V – 3rd person feminine singular perfect verb فعل ماض
ولكم
|
WLKM
velekum
size aittir
and for you
Vav,Lam,Kef,Mim, 6,30,20,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and) P – prefixed preposition lām PRON – 2nd person masculine plural personal pronoun الواو عاطفة جار ومجرور
ما
|
ME
mā
şeyler
what
Mim,Elif, 40,1,
REL – relative pronoun اسم موصول
كسبتم
ك س ب | KSB
KSBTM
kesebtum
sizin kazandıklarınız
you have earned.
Kef,Sin,Be,Te,Mim, 20,60,2,400,40,
V – 2nd person masculine plural perfect verb PRON – subject pronoun فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل
ولا
|
WLE
ve lā
And not
Vav,Lam,Elif, 6,30,1,
REM – prefixed resumption particle NEG – negative particle الواو استئنافية حرف نفي
تسألون
س ا ل | SEL
TSÊLWN
tuselūne
siz sorulmazsınız
you will be asked
Te,Sin,,Lam,Vav,Nun, 400,60,,30,6,50,
V – 2nd person masculine plural passive imperfect verb PRON – subject pronoun فعل مضارع مبني للمجهول والواو ضمير متصل في محل رفع نائب فاعل
عما
|
AME
ǎmmā
şeyden
about what
Ayn,Mim,Elif, 70,40,1,
P – preposition REL – relative pronoun حرف جر اسم موصول
كانوا
ك و ن | KWN
KENWE
kānū
oldukları
they used to
Kef,Elif,Nun,Vav,Elif, 20,1,50,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb PRON – subject pronoun فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
يعملون
ع م ل | AML
YAMLWN
yeǎ'melūne
onların yapıyor
do.
Ye,Ayn,Mim,Lam,Vav,Nun, 10,70,40,30,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb PRON – subject pronoun فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.
Konu Başlığı: -
Kırık Meal (Arapça) : |تِلْكَ: onlar | أُمَّةٌ: bir ümmetti | قَدْ: elbette | خَلَتْ: gelip geçti | لَهَا: kendilerine | مَا: şeyler | كَسَبَتْ: onların kazandıkları | وَلَكُمْ: size aittir | مَا: şeyler | كَسَبْتُمْ: sizin kazandıklarınız | وَلَا: | تُسْأَلُونَ: siz sorulmazsınız | عَمَّا: şeyden | كَانُوا: oldukları | يَعْمَلُونَ: onların yapıyor |
Kırık Meal (Harekesiz) : |تلك TLKonlar | أمة ÊMTbir ümmetti | قد GD̃elbette | خلت ḢLTgelip geçti | لها LHEkendilerine | ما MEşeyler | كسبت KSBTonların kazandıkları | ولكم WLKMsize aittir | ما MEşeyler | كسبتم KSBTMsizin kazandıklarınız | ولا WLE | تسألون TSÊLWNsiz sorulmazsınız | عما AMEşeyden | كانوا KENWEoldukları | يعملون YAMLWNonların yapıyor |
Kırık Meal (Okunuş) : |tilke: onlar | ummetun: bir ümmetti | ḳad: elbette | ḣalet: gelip geçti | lehā: kendilerine | mā: şeyler | kesebet: onların kazandıkları | velekum: size aittir | mā: şeyler | kesebtum: sizin kazandıklarınız | ve lā: | tuselūne: siz sorulmazsınız | ǎmmā: şeyden | kānū: oldukları | yeǎ'melūne: onların yapıyor |
Kırık Meal (Transcript) : |TLK: onlar | ÊMT: bir ümmetti | GD̃: elbette | ḢLT: gelip geçti | LHE: kendilerine | ME: şeyler | KSBT: onların kazandıkları | WLKM: size aittir | ME: şeyler | KSBTM: sizin kazandıklarınız | WLE: | TSÊLWN: siz sorulmazsınız | AME: şeyden | KENWE: oldukları | YAMLWN: onların yapıyor |
Abdulbaki Gölpınarlı : Onlar birer ümmetti, gelip geçtiler. Onların kazançları kendilerine, sizin kazancınız size. Onların yaptıkları sizden sorulmaz.
Adem Uğur : Onlar bir ümmetti, gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorguya çekilmezsiniz.
Ahmed Hulusi : İşte onlar bir ümmetti (topluluktu), geçtiler gittiler! Onların kazandıkları kendilerine aittir, sizin kazandıklarınız da size! Ve size onların yaptıklarının hesabı sorulmayacaktır.
Ahmet Tekin : Onlar hayatlarını yaşayarak geçip giden milletlerdir. Onların işledikleri sâlih amellerin, yaptıkları hayırların, kazandıkları sevapların, yüklendikleri günahların, isyanların ve haksızlıkların karşılığını görecektir. Siz de işlediğiniz sâlih amellerin, kazandığınız sevapların, yüklendiğiniz günahların, isyanların, haksızlıkların karşılığını göreceksiniz. Siz onların işledikleri amellerden, günahlardan, hesaplarından sorumlu tutulmayacaksınız.
Ahmet Varol : Bunlar geçmiş bir ümmettir. Onların kazandıkları kendilerine sizin kazandıklarınız ise sizedir. Siz onların yaptıklarından sorumlu tutulmayacaksınız.
Ali Bulaç : Onlar bir ümmetti; gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz, onların yaptıklarından sorumlu değilsiniz.
Ali Fikri Yavuz : İşte o (İbrahim ve Yakub evlâdı) bir ümmetti, geldi geçti. Onların kazandıkları kendilerine, (ve ey Yahûdiler), sizin de kazandığınız sizindir. Onların yaptıklarından siz sorulmazsınız.
Bekir Sadak : Onlar gecmis birer ummettir. Kazandiklari kendilerine, kazandiklariniz da sizedir. Onlarin yapmis olduklarindan sorumlu degilsiniz.
Celal Yıldırım : O bir ümmetdi ki gelip geçti. Onların kazandığı kendilerine, sizin kazandığınız da size aittir. Onların işlediklerinden sorulacak değilsiniz.
Diyanet İşleri : Onlar gelip geçmiş bir ümmettir. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorumlu tutulacak değilsiniz.
Diyanet İşleri (eski) : Onlar geçmiş birer ümmettir. Kazandıkları kendilerine, sizin kazandıklarınız da sizedir. Onların yapmış olduklarından sorumlu değilsiniz.
Diyanet Vakfi : Onlar bir ümmetti, gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorguya çekilmezsiniz.
Edip Yüksel : Geçmişteki bir toplum bu! Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorulmazsınız.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Onlar bir ümmetti, geldi geçti. Onlara kendi kazandıkları, size de kendi kazandığınız. Siz onların yaptıklarından sorguya çekilecek değilsiniz.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Onlar bir ümmetti gelip geçti. Onlara kendi kazandıkları, size de kendi kazandığınız; siz onların yaptıklarından sorulacak değilsiniz.
Elmalılı Hamdi Yazır : O, bir ümmetti geldi geçti, ona kendi kazandığı, size de kendi kazandığınız, siz onların amellerinden sorulacak değilsiniz
Fizilal-il Kuran : Onlar gelip geçmiş bir ümmettir. Onların kazandıkları kendilerine, sizin kazandığınız da sizedir. Siz onların yaptıklarından sorumlu tutulmazsınız.
Gültekin Onan : Onlar bir ümmetti, gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorulmazsınız / siz onların yaptıklarından sorumlu değilsiniz.
Hakkı Yılmaz : Onlar, gelip geçen bir önderli toplumdur. Onların kazandıkları kendilerinedir, sizin kazandıklarınız da kendinizedir. Siz, onların yaptıklarından sorumlu olmazsınız.
Hasan Basri Çantay : Onlar birer ümmetdi (gelib) geçdi. (o ümmetlerin) kazandığı kendilerinin, sizin kazandığınız da (ey Yahudiler) sizin ve siz, onların işlemiş olduklarından mes'ul olacak değilsiniz.
Hayrat Neşriyat : Bunlar gerçekten gelip geçmiş bir ümmettir. (Onların) kazandıkları kendilerine,(sizin) kazandıklarınız da sizedir. Ve (siz) onların yapmakta olduklarından suâl olunmayacaksınız!
İbni Kesir : Onlar bir ümmetti gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandığınız da sizin. Ve siz, onların yapmış olduklarından sorulmazsınız.
İskender Evrenosoğlu : İşte onlar bir ümmetti ki geldi, geçti. Onların kazandığı şeyler kendilerine, sizin kazandıklarınız sizedir. Onların yapmış olduklarından size sorulmaz (siz sorumlu değilsiniz).
Muhammed Esed : Şimdi o toplumlar geçip gittiler; onların kazandıkları kendilerine yazılacak, sizin kazandıklarınız ise size; ve siz, onların yaptıklarından ötürü yargılanacak değilsiniz.
Ömer Nasuhi Bilmen : Onlar bir ümmettir ki, gelip geçmişlerdir. Onların kazandıkları kendilerinedir, sizin kazandığınız şeyler de size aittir. Ve siz onların yapmış oldukları amellerden mes'ul olmayacaksınızdır.
Ömer Öngüt : Onlar bir ümmetti, gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerine, sizin kazandıklarınız da size âittir. Siz onların yaptıklarından sorumlu değilsiniz.
Şaban Piriş : Onlar gelip geçmiş bir ümmettir. Onların kazandıkları onlara, sizin kazandığınız da size aittir. Onların yaptıklarından siz sorguya çekilmeyeceksiniz.
Suat Yıldırım : İşte onlar bir ümmetti, geldi geçti... Onların kazandığı kendilerine, sizin kazandığınız da sizedir. Siz onların işlediklerinden sorguya çekilmezsiniz.
Süleyman Ateş : Onlar bir ümmetti, gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerine, sizin kazandıklarınız size âittir. Siz onların yaptıklarından sorulmazsınız.
Tefhim-ul Kuran : Onlar bir ümmetti; gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz, onların yaptıklarından sorumlu tutulmayacaksınız.
Ümit Şimşek : Onlar bir ümmetti, gelip geçti. Onların kazandığı onlara, sizin kazandığınız sizedir. Onların yaptıkları sizden sorulmaz.
Yaşar Nuri Öztürk : İşte bunlar bir ümmetti, gelip geçtiler. Kazandıkları kendilerinindir. Sizin kazandıklarınız da sizin olacaktır. Siz onların yapıp ettiklerinden sorguya çekilmeyeceksiniz.
Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için
TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen
dikkatli olunuz.]