» 7 / A’râf  135:

Kuran Sırası: 7
İniş Sırası: 39
Araf Suresi = Yüksek/Orta Yer Suresi
46. Ayette yer alan cennet ve cehennem arasindaki orta yer bölgesindeki insanlardan bahsedildigi için bu adi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. فَلَمَّا (FLME) = felemmā : ne zaman
2. كَشَفْنَا (KŞFNE) = keşefnā : biz kaldırsak
3. عَنْهُمُ (ANHM) = ǎnhumu : onlardan
4. الرِّجْزَ (ELRCZ) = r-ricze : azabı
5. إِلَىٰ (ÎL) = ilā : kadar
6. أَجَلٍ (ÊCL) = ecelin : bir süreye
7. هُمْ (HM) = hum : onlar
8. بَالِغُوهُ (BELĞWH) = bāliğūhu : geçirecekleri
9. إِذَا (ÎZ̃E) = iƶā : hemen
10. هُمْ (HM) = hum : onlar
11. يَنْكُثُونَ (YNKS̃WN) = yenkuṧūne : yeminlerini bozarlar
ne zaman | biz kaldırsak | onlardan | azabı | kadar | bir süreye | onlar | geçirecekleri | hemen | onlar | yeminlerini bozarlar |

[] [KŞF] [] [RCZ] [] [ECL] [] [BLĞ] [] [] [NKS̃]
FLME KŞFNE ANHM ELRCZ ÎL ÊCL HM BELĞWH ÎZ̃E HM YNKS̃WN

felemmā keşefnā ǎnhumu r-ricze ilā ecelin hum bāliğūhu iƶā hum yenkuṧūne
فلما كشفنا عنهم الرجز إلى أجل هم بالغوه إذا هم ينكثون

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فلما | FLME felemmā ne zaman But when
كشفنا ك ش ف | KŞF KŞFNE keşefnā biz kaldırsak We removed
عنهم | ANHM ǎnhumu onlardan from them
الرجز ر ج ز | RCZ ELRCZ r-ricze azabı the punishment
إلى | ÎL ilā kadar till
أجل ا ج ل | ECL ÊCL ecelin bir süreye a (fixed) term
هم | HM hum onlar (which) they
بالغوه ب ل غ | BLĞ BELĞWH bāliğūhu geçirecekleri were to reach [it],
إذا | ÎZ̃E iƶā hemen then,
هم | HM hum onlar they
ينكثون ن ك ث | NKS̃ YNKS̃WN yenkuṧūne yeminlerini bozarlar broke (the word).

7:135 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ne zaman | biz kaldırsak | onlardan | azabı | kadar | bir süreye | onlar | geçirecekleri | hemen | onlar | yeminlerini bozarlar |

[] [KŞF] [] [RCZ] [] [ECL] [] [BLĞ] [] [] [NKS̃]
FLME KŞFNE ANHM ELRCZ ÎL ÊCL HM BELĞWH ÎZ̃E HM YNKS̃WN

felemmā keşefnā ǎnhumu r-ricze ilā ecelin hum bāliğūhu iƶā hum yenkuṧūne
فلما كشفنا عنهم الرجز إلى أجل هم بالغوه إذا هم ينكثون

[] [ك ش ف] [] [ر ج ز] [] [ا ج ل] [] [ب ل غ] [] [] [ن ك ث]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فلما | FLME felemmā ne zaman But when
Fe,Lam,Mim,Elif,
80,30,40,1,
CONJ – prefixed conjunction fa (and)
T – time adverb
الفاء عاطفة
ظرف زمان
كشفنا ك ش ف | KŞF KŞFNE keşefnā biz kaldırsak We removed
Kef,Şın,Fe,Nun,Elif,
20,300,80,50,1,
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
عنهم | ANHM ǎnhumu onlardan from them
Ayn,Nun,He,Mim,
70,50,5,40,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
الرجز ر ج ز | RCZ ELRCZ r-ricze azabı the punishment
Elif,Lam,Re,Cim,Ze,
1,30,200,3,7,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
إلى | ÎL ilā kadar till
,Lam,,
,30,,
P – preposition
حرف جر
أجل ا ج ل | ECL ÊCL ecelin bir süreye a (fixed) term
,Cim,Lam,
,3,30,
N – genitive masculine indefinite noun
اسم مجرور
هم | HM hum onlar (which) they
He,Mim,
5,40,
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
ضمير منفصل
بالغوه ب ل غ | BLĞ BELĞWH bāliğūhu geçirecekleri were to reach [it],
Be,Elif,Lam,Ğayn,Vav,He,
2,1,30,1000,6,5,
N – nominative masculine plural active participle
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
اسم مرفوع والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
إذا | ÎZ̃E iƶā hemen then,
,Zel,Elif,
,700,1,
SUR – surprise particle
حرف فجاءة
هم | HM hum onlar they
He,Mim,
5,40,
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
ضمير منفصل
ينكثون ن ك ث | NKS̃ YNKS̃WN yenkuṧūne yeminlerini bozarlar broke (the word).
Ye,Nun,Kef,Se,Vav,Nun,
10,50,20,500,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |فَلَمَّا: ne zaman | كَشَفْنَا: biz kaldırsak | عَنْهُمُ: onlardan | الرِّجْزَ: azabı | إِلَىٰ: kadar | أَجَلٍ: bir süreye | هُمْ: onlar | بَالِغُوهُ: geçirecekleri | إِذَا: hemen | هُمْ: onlar | يَنْكُثُونَ: yeminlerini bozarlar |
Kırık Meal (Harekesiz) : |فلما FLME ne zaman | كشفنا KŞFNE biz kaldırsak | عنهم ANHM onlardan | الرجز ELRCZ azabı | إلى ÎL kadar | أجل ÊCL bir süreye | هم HM onlar | بالغوه BELĞWH geçirecekleri | إذا ÎZ̃E hemen | هم HM onlar | ينكثون YNKS̃WN yeminlerini bozarlar |
Kırık Meal (Okunuş) : |felemmā: ne zaman | keşefnā: biz kaldırsak | ǎnhumu: onlardan | r-ricze: azabı | ilā: kadar | ecelin: bir süreye | hum: onlar | bāliğūhu: geçirecekleri | iƶā: hemen | hum: onlar | yenkuṧūne: yeminlerini bozarlar |
Kırık Meal (Transcript) : |FLME: ne zaman | KŞFNE: biz kaldırsak | ANHM: onlardan | ELRCZ: azabı | ÎL: kadar | ÊCL: bir süreye | HM: onlar | BELĞWH: geçirecekleri | ÎZ̃E: hemen | HM: onlar | YNKS̃WN: yeminlerini bozarlar |
Abdulbaki Gölpınarlı : Uğrayacakları son belâya dek üstlerine çöken musîbeti giderdik mi derhal yeminlerini bozuyorlardı.
Adem Uğur : Biz, ulaşacakları bir müddete kadar onlardan azabı kaldırınca hemen sözlerinden dönüverdiler.
Ahmed Hulusi : Kendilerine verdiğimiz mühlet sona erene kadar onlardan bu azabı kaldırdığımızda, bir de bakarsın ki onlar yine sözlerinden dönmüşler!
Ahmet Tekin : Biz, erişecekleri bir vakte, denizde boğulmalarına kadar, bir müddet, onlardan azâbı kaldırınca, derhal yeminlerini bozdular.
Ahmet Varol : Üzerlerinden, erişecekleri belli bir zamana kadar o felaketi kaldırdığımızda onlar derhal sözlerinden dönüyorlardı.
Ali Bulaç : Ne zaman ki, onların erişebilecekleri bir süreye kadar, o iğrenç azabı çekip giderdik, onlar yine andlarını bozdular.
Ali Fikri Yavuz : Vaktaki (azaba) erişecekleri bir müddete kadar üzerlerinden biz azabı kaldırdık, hemen yeminlerini bozdular.
Bekir Sadak : Azabi nasil olsa sonuna gelecekleri bir muddet icin uzerlerinden kaldirinca, hemen sozlerinden cayiyorlardi.
Celal Yıldırım : Ne vakit ki, erişecekleri (mukadder) süreye kadar azabı kendilerinden kaldırdık, bir de ne bakarsın yeminlerini yerine getirmiyorlardı.
Diyanet İşleri : Fakat erişecekleri bir süreye kadar biz azabı üzerlerinden kaldırınca hemen yeminlerini bozarlar.
Diyanet İşleri (eski) : Azabı nasıl olsa sonuna gelecekleri bir müddet için üzerlerinden kaldırınca, hemen sözlerinden cayıyorlardı.
Diyanet Vakfi : Biz, ulaşacakları bir müddete kadar onlardan azabı kaldırınca hemen sözlerinden dönüverdiler.
Edip Yüksel : Onları söz konusu felaketlerden herhangi bir süre için kurtarınca da sözlerinden dönüyorlardı.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Ne zaman ki, belli bir süreye kadar onlardan azabı kaldırdık, derhal yeminlerini bozdular.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Erişecekleri belirli bir süreye kadar azabı kendilerinden sıyırdığımız zaman, derhal yeminlerini bozdular.
Elmalılı Hamdi Yazır : Vaktaki irişecekleri bir müddete kadar azâbı kendilerinden sıyırdık derhal yeminlerini bozdular
Fizilal-il Kuran : Fakat o azabı günün birinde dolduracakları belirli bir sürenin sonuna kadar başlarından savar- savmaz hemen sözlerinden dönüverdiler.
Gültekin Onan : Ne zaman ki onların erişebilecekleri bir ecele kadar o iğrenç azabı çekip giderdik, onlar yine andlarını bozdular.
Hakkı Yılmaz : Ne zaman ki, ulaşacakları belli bir süreye kadar onlardan cezayı kaldırdık, derhal sözlerinden cayıveriyorlar.
Hasan Basri Çantay : Vaktaki biz, kendilerinin erişecekleri bir müddete kadar, onlardan azabı giderdik, bir de ne bakarsın: Onlar yeminlerini bozuyorlar bile.
Hayrat Neşriyat : Nihâyet onların kendisine erişici oldukları bir vakte kadar (biz) kendilerindenazâbı kaldırınca, onlar hemen yeminlerini bozdular.
İbni Kesir : Onların erişecekleri bir süreye kadar azabı üzerlerinden kaldırınca; bir de bakarsın, onlar sözlerinden cayıyorlardı.
İskender Evrenosoğlu : Böylece onlar, o ecele (sona) ulaşana kadar onlardan azabı kaldırdığımız (açtığımız) zaman, onlar sözlerini nakzediyorlar (sözlerinden dönüyorlar).
Muhammed Esed : Ama ne zaman ki sözlerini gereğince yerine getirmeleri için kendilerine süre verip de bu musibeti üzerlerinden kaldırsak, (hemen) sözlerinden geri dönerlerdi.
Ömer Nasuhi Bilmen : Vaktâ ki onların erişecekleri bir müddete kadar kendilerinden azabı açıverdik. Onlar derhal yeminlerini bozar oldular.
Ömer Öngüt : Biz onlardan, geçinecekleri bir süreye kadar azabı kaldırınca, hemen sözlerinden dönüverdiler.
Şaban Piriş : Onlardan azabı, onlara ulaşacak belirli bir süreye kadar kaldırdığımız zaman; onlar verdikleri sözü o an bozuyorlardı.
Suat Yıldırım : Biz, geçirecekleri bir süreye kadar onlardan azabı kaldırınca da yeminlerinden döndüler.
Süleyman Ateş : Biz onlardan, geçirecekleri bir süreye kadar azâbı kaldırınca, hemen yeminlerini bozmağa başladılar.
Tefhim-ul Kuran : Ne zaman ki, onların erişebilecekleri bir süreye kadar, o iğrenç azabı çekip gideriverdik, onlar yine andlarını bozdular.
Ümit Şimşek : Erişecekleri bir süreye kadar onlardan azabı kaldırdığımızda ise sözlerinden dönerlerdi.
Yaşar Nuri Öztürk : Dolduracakları bir süreye kadar kendilerinden azabı kaldırdığımızda, hemen yeminlerini bozdular.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}