» 7 / A’râf  28:

Kuran Sırası: 7
İniş Sırası: 39
Araf Suresi = Yüksek/Orta Yer Suresi
46. Ayette yer alan cennet ve cehennem arasindaki orta yer bölgesindeki insanlardan bahsedildigi için bu adi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَإِذَا (WÎZ̃E) = ve iƶā : ve zaman
2. فَعَلُوا (FALWE) = feǎlū : onlar yaptıkları
3. فَاحِشَةً (FEḪŞT) = fāHişeten : bir kötülük
4. قَالُوا (GELWE) = ḳālū : dediler
5. وَجَدْنَا (WCD̃NE) = vecednā : bulduk
6. عَلَيْهَا (ALYHE) = ǎleyhā : bu (yolda)
7. ابَاءَنَا ( ËBEÙNE) = ābā'enā : babalarımızı
8. وَاللَّهُ (WELLH) = vallahu : Allah
9. أَمَرَنَا (ÊMRNE) = emeranā : bize emretti
10. بِهَا (BHE) = bihā : bunu
11. قُلْ (GL) = ḳul : de
12. إِنَّ (ÎN) = inne : muhakkak
13. اللَّهَ (ELLH) = llahe : Allah
14. لَا (LE) = lā :
15. يَأْمُرُ (YÊMR) = ye'muru : emretmez
16. بِالْفَحْشَاءِ (BELFḪŞEÙ) = bil-feHşā'i : kötülüğü
17. أَتَقُولُونَ (ÊTGWLWN) = eteḳūlūne : mi söylüyorsunuz?
18. عَلَى (AL) = ǎlā : karşı
19. اللَّهِ (ELLH) = llahi : Allah'a
20. مَا (ME) = mā : şeyleri
21. لَا (LE) = lā :
22. تَعْلَمُونَ (TALMWN) = teǎ'lemūne : bilmediğiniz
ve zaman | onlar yaptıkları | bir kötülük | dediler | bulduk | bu (yolda) | babalarımızı | Allah | bize emretti | bunu | de | muhakkak | Allah | | emretmez | kötülüğü | mi söylüyorsunuz? | karşı | Allah'a | şeyleri | | bilmediğiniz |

[] [FAL] [FḪŞ] [GWL] [WCD̃] [] [EBW] [] [EMR] [] [GWL] [] [] [] [EMR] [FḪŞ] [GWL] [] [] [] [] [ALM]
WÎZ̃E FALWE FEḪŞT GELWE WCD̃NE ALYHE ËBEÙNE WELLH ÊMRNE BHE GL ÎN ELLH LE YÊMR BELFḪŞEÙ ÊTGWLWN AL ELLH ME LE TALMWN

ve iƶā feǎlū fāHişeten ḳālū vecednā ǎleyhā ābā'enā vallahu emeranā bihā ḳul inne llahe ye'muru bil-feHşā'i eteḳūlūne ǎlā llahi teǎ'lemūne
وإذا فعلوا فاحشة قالوا وجدنا عليها آباءنا والله أمرنا بها قل إن الله لا يأمر بالفحشاء أتقولون على الله ما لا تعلمون

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإذا | WÎZ̃E ve iƶā ve zaman And when
فعلوا ف ع ل | FAL FALWE feǎlū onlar yaptıkları they do
فاحشة ف ح ش | FḪŞ FEḪŞT fāHişeten bir kötülük immorality
قالوا ق و ل | GWL GELWE ḳālū dediler they say,
وجدنا و ج د | WCD̃ WCD̃NE vecednā bulduk """We found"
عليها | ALYHE ǎleyhā bu (yolda) on it
آباءنا ا ب و | EBW ËBEÙNE ābā'enā babalarımızı our forefathers
والله | WELLH vallahu Allah and Allah
أمرنا ا م ر | EMR ÊMRNE emeranā bize emretti (has) ordered us
بها | BHE bihā bunu "of it."""
قل ق و ل | GWL GL ḳul de Say,
إن | ÎN inne muhakkak """Indeed,"
الله | ELLH llahe Allah Allah
لا | LE (does) not
يأمر ا م ر | EMR YÊMR ye'muru emretmez order
بالفحشاء ف ح ش | FḪŞ BELFḪŞEÙ bil-feHşā'i kötülüğü immorality.
أتقولون ق و ل | GWL ÊTGWLWN eteḳūlūne mi söylüyorsunuz? Do you say
على | AL ǎlā karşı about
الله | ELLH llahi Allah'a Allah
ما | ME şeyleri what
لا | LE not
تعلمون ع ل م | ALM TALMWN teǎ'lemūne bilmediğiniz "you know?"""

7:28 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve zaman | onlar yaptıkları | bir kötülük | dediler | bulduk | bu (yolda) | babalarımızı | Allah | bize emretti | bunu | de | muhakkak | Allah | | emretmez | kötülüğü | mi söylüyorsunuz? | karşı | Allah'a | şeyleri | | bilmediğiniz |

[] [FAL] [FḪŞ] [GWL] [WCD̃] [] [EBW] [] [EMR] [] [GWL] [] [] [] [EMR] [FḪŞ] [GWL] [] [] [] [] [ALM]
WÎZ̃E FALWE FEḪŞT GELWE WCD̃NE ALYHE ËBEÙNE WELLH ÊMRNE BHE GL ÎN ELLH LE YÊMR BELFḪŞEÙ ÊTGWLWN AL ELLH ME LE TALMWN

ve iƶā feǎlū fāHişeten ḳālū vecednā ǎleyhā ābā'enā vallahu emeranā bihā ḳul inne llahe ye'muru bil-feHşā'i eteḳūlūne ǎlā llahi teǎ'lemūne
وإذا فعلوا فاحشة قالوا وجدنا عليها آباءنا والله أمرنا بها قل إن الله لا يأمر بالفحشاء أتقولون على الله ما لا تعلمون

[] [ف ع ل] [ف ح ش] [ق و ل] [و ج د] [] [ا ب و] [] [ا م ر] [] [ق و ل] [] [] [] [ا م ر] [ف ح ش] [ق و ل] [] [] [] [] [ع ل م]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإذا | WÎZ̃E ve iƶā ve zaman And when
Vav,,Zel,Elif,
6,,700,1,
REM – prefixed resumption particle
T – time adverb
الواو استئنافية
ظرف زمان
فعلوا ف ع ل | FAL FALWE feǎlū onlar yaptıkları they do
Fe,Ayn,Lam,Vav,Elif,
80,70,30,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
فاحشة ف ح ش | FḪŞ FEḪŞT fāHişeten bir kötülük immorality
Fe,Elif,Ha,Şın,Te merbuta,
80,1,8,300,400,
N – accusative feminine indefinite noun
اسم منصوب
قالوا ق و ل | GWL GELWE ḳālū dediler they say,
Gaf,Elif,Lam,Vav,Elif,
100,1,30,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
وجدنا و ج د | WCD̃ WCD̃NE vecednā bulduk """We found"
Vav,Cim,Dal,Nun,Elif,
6,3,4,50,1,
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
عليها | ALYHE ǎleyhā bu (yolda) on it
Ayn,Lam,Ye,He,Elif,
70,30,10,5,1,
P – preposition
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
جار ومجرور
آباءنا ا ب و | EBW ËBEÙNE ābā'enā babalarımızı our forefathers
,Be,Elif,,Nun,Elif,
,2,1,,50,1,
N – accusative masculine plural noun
PRON – 1st person plural possessive pronoun
اسم منصوب و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
والله | WELLH vallahu Allah and Allah
Vav,Elif,Lam,Lam,He,
6,1,30,30,5,
"REM – prefixed resumption particle
PN – nominative proper noun → Allah"
الواو استئنافية
لفظ الجلالة مرفوع
أمرنا ا م ر | EMR ÊMRNE emeranā bize emretti (has) ordered us
,Mim,Re,Nun,Elif,
,40,200,50,1,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
PRON – 1st person plural object pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
بها | BHE bihā bunu "of it."""
Be,He,Elif,
2,5,1,
P – prefixed preposition bi
PRON – 3rd person feminine singular personal pronoun
جار ومجرور
قل ق و ل | GWL GL ḳul de Say,
Gaf,Lam,
100,30,
V – 2nd person masculine singular imperative verb
فعل أمر
إن | ÎN inne muhakkak """Indeed,"
,Nun,
,50,
ACC – accusative particle
حرف نصب
الله | ELLH llahe Allah Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – accusative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة منصوب
لا | LE (does) not
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
يأمر ا م ر | EMR YÊMR ye'muru emretmez order
Ye,,Mim,Re,
10,,40,200,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
فعل مضارع
بالفحشاء ف ح ش | FḪŞ BELFḪŞEÙ bil-feHşā'i kötülüğü immorality.
Be,Elif,Lam,Fe,Ha,Şın,Elif,,
2,1,30,80,8,300,1,,
P – prefixed preposition bi
N – genitive feminine singular noun
جار ومجرور
أتقولون ق و ل | GWL ÊTGWLWN eteḳūlūne mi söylüyorsunuz? Do you say
,Te,Gaf,Vav,Lam,Vav,Nun,
,400,100,6,30,6,50,
INTG – prefixed interrogative alif
V – 2nd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
الهمزة همزة استفهام
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
على | AL ǎlā karşı about
Ayn,Lam,,
70,30,,
P – preposition
حرف جر
الله | ELLH llahi Allah'a Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – genitive proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مجرور
ما | ME şeyleri what
Mim,Elif,
40,1,
REL – relative pronoun
اسم موصول
لا | LE not
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
تعلمون ع ل م | ALM TALMWN teǎ'lemūne bilmediğiniz "you know?"""
Te,Ayn,Lam,Mim,Vav,Nun,
400,70,30,40,6,50,
V – 2nd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَإِذَا: ve zaman | فَعَلُوا: onlar yaptıkları | فَاحِشَةً: bir kötülük | قَالُوا: dediler | وَجَدْنَا: bulduk | عَلَيْهَا: bu (yolda) | ابَاءَنَا: babalarımızı | وَاللَّهُ: Allah | أَمَرَنَا: bize emretti | بِهَا: bunu | قُلْ: de | إِنَّ: muhakkak | اللَّهَ: Allah | لَا: | يَأْمُرُ: emretmez | بِالْفَحْشَاءِ: kötülüğü | أَتَقُولُونَ: mi söylüyorsunuz? | عَلَى: karşı | اللَّهِ: Allah'a | مَا: şeyleri | لَا: | تَعْلَمُونَ: bilmediğiniz |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وإذا WÎZ̃E ve zaman | فعلوا FALWE onlar yaptıkları | فاحشة FEḪŞT bir kötülük | قالوا GELWE dediler | وجدنا WCD̃NE bulduk | عليها ALYHE bu (yolda) | آباءنا ËBEÙNE babalarımızı | والله WELLH Allah | أمرنا ÊMRNE bize emretti | بها BHE bunu | قل GL de | إن ÎN muhakkak | الله ELLH Allah | لا LE | يأمر YÊMR emretmez | بالفحشاء BELFḪŞEÙ kötülüğü | أتقولون ÊTGWLWN mi söylüyorsunuz? | على AL karşı | الله ELLH Allah'a | ما ME şeyleri | لا LE | تعلمون TALMWN bilmediğiniz |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve iƶā: ve zaman | feǎlū: onlar yaptıkları | fāHişeten: bir kötülük | ḳālū: dediler | vecednā: bulduk | ǎleyhā: bu (yolda) | ābā'enā: babalarımızı | vallahu: Allah | emeranā: bize emretti | bihā: bunu | ḳul: de | inne: muhakkak | llahe: Allah | : | ye'muru: emretmez | bil-feHşā'i: kötülüğü | eteḳūlūne: mi söylüyorsunuz? | ǎlā: karşı | llahi: Allah'a | : şeyleri | : | teǎ'lemūne: bilmediğiniz |
Kırık Meal (Transcript) : |WÎZ̃E: ve zaman | FALWE: onlar yaptıkları | FEḪŞT: bir kötülük | GELWE: dediler | WCD̃NE: bulduk | ALYHE: bu (yolda) | ËBEÙNE: babalarımızı | WELLH: Allah | ÊMRNE: bize emretti | BHE: bunu | GL: de | ÎN: muhakkak | ELLH: Allah | LE: | YÊMR: emretmez | BELFḪŞEÙ: kötülüğü | ÊTGWLWN: mi söylüyorsunuz? | AL: karşı | ELLH: Allah'a | ME: şeyleri | LE: | TALMWN: bilmediğiniz |
Abdulbaki Gölpınarlı : Onlar, kötü bir iş yapınca babalarımız da derler, bu işi yaparlardı, öyle bulduk onları ve Allah emretti bunu bize. De ki: Allah kesin olarak kötülüğü emretmez. Allah'a, bilmediğiniz şeyi mi isnâd ediyorsunuz?
Adem Uğur : Onlar bir kötülük yaptıkları zaman: "Babalarımızı bu yolda bulduk. Allah da bize bunu emretti" derler. De ki: Allah kötülüğü emretmez. Allah'a karşı bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?
Ahmed Hulusi : Ne zaman fahişet (şirk veya hakikati inkâra yol açan bir fiil veya düşünce) ortaya koysalar: "Babalarımızı da bu hâl üzere bulduk ve Allâh bunu emretti bize" dediler. . . De ki: "Kesinlikle Allâh fahşayı (ihtiva edenleri) emretmez! Bilgisine sahip olmadığınız şeyleri Allâh'a mı atfediyorsunuz?"
Ahmet Tekin : Onlar gayrı meşrû ilişkiler içinde yaşarlarken; 'Babalarımızı bu yolda, bu hayatı yaşarken gördük. Allah bize böyle bir düzeni yaşamamızı emretti.' derler. Sen de: 'Allah, meşrû olmayan, aklın mantığın kabul etmeyeceği bir düzeni yaşamayı, zinayı, haddi aşmayı, cimriliği, ahlâksızlığı emretmez, Allah adına, bilemeyeceğiniz şeyleri ne cesaretle söylüyorsunuz ?' de.
Ahmet Varol : Onlar bir hayasızlık yaptıklarında: 'Biz babalarımızı bu işler üzere bulduk, Allah da bize böyle emretti' derler. De ki: 'Allah kesinlikle hayasızlığı emretmez. Siz Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?'
Ali Bulaç : Onlar, 'çirkin bir hayasızlık' işlediklerinde: "biz atalarımızı bunun üzerinde bulduk. Allah bunu bize emretti" derler. De ki: "Şüphesiz Allah, 'çirkin hayasızlıkları' emretmez. Bilmediğiniz bir şeyi Allah'a karşı mı söylüyorsunuz?"
Ali Fikri Yavuz : Bir edebsizlik (şirk üzre ve çıplak olarak Beytullah’ı tavaf) ettikleri zaman: “-Atalarımızı böyle bulduk; bize, bunu Allah emretti” derler. Sen de ki, “- Allah edebsizliği emretmez. Bilmediğiniz şeyleri Allah’ın üzerine mi atarsınız?”
Bekir Sadak : Onlar bir fenalik yaptiklari zaman, «Babalarimizi bu yolda bulduk, Allah da bize bunu emretti» derler. De ki: «Allah fenaligi emretmez. Bilmediginiz seyi Allah'a karsi mi soyluyorsunuz?»
Celal Yıldırım : Onlar (o Şeytan'ın dostu ve yandaşları) bir terbiyesizlikte bulunduklarında, «babalarımızı bu yolda bulduk, Allah da bize bunu emretmiştir» dediler. De ki: Allah, edepsizlik ve terbiyesizlikle emretmez. Bilmediğiniz şeyi Allah'a karşı mı (iftirada bulunup) söylüyorsunuz?!
Diyanet İşleri : Çirkin bir iş işledikleri vakit, “Biz atalarımızı bunun üzerinde bulduk, Allah da bize bunu emretti” derler. De ki: “Şüphesiz, Allah çirkin işleri emretmez. Siz bilmediğiniz şeyleri Allah’ın üzerine mi atıyorsunuz?”
Diyanet İşleri (eski) : Onlar bir fenalık yaptıkları zaman, 'Babalarımızı bu yolda bulduk, Allah da bize bunu emretti' derler. De ki: 'Allah fenalığı emretmez. Bilmediğiniz şeyi Allah'a karşı mı söylüyorsunuz?'
Diyanet Vakfi : Onlar bir kötülük yaptıkları zaman: «Babalarımızı bu yolda bulduk. Allah da bize bunu emretti» derler. De ki: Allah kötülüğü emretmez. Allah'a karşı bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?
Edip Yüksel : Herhangi bir kötü şey işledikleri zaman, 'Atalarımızı böyle yapar bulduk; ALLAH da bize öyle emretti,' derler. De ki: 'ALLAH kötü bir şeyi emretmez. ALLAH hakkında nasıl olur da bilmediklerinizi söylersiniz?'
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Onlar bir kötülük yaptıkları zaman: «Babalarımızı bu yolda bulduk, bunu bize Allah emretti.» derler. De ki: «Allah kötülüğü emretmez. Allah'a karşı bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?»
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Onlar bir edepsizlik yaptıkları zaman da: «Atalarımızı böyle bulduk ve bize bunu Allah emretti.» derler. De ki: «Allah, edepsizliği emretmez. Bilmediğiniz şeyleri Allah'ın üzerine mi atıyorsunuz?»
Elmalılı Hamdi Yazır : Ve bir edebsizlik yaptıkları zaman da atalarımızı böyle bulduk ve bize bunu Allah emretti derler, Allah, de, edebsizliği emretmez, bilmediğiniz şeyleri Allahın üzerine mi atıyorsunuz?
Fizilal-il Kuran : Onlar bir kötülük işlediklerinde 'Biz atalarımızdan böyle gördük, böyle yapmamızı emreden Allah'dır' derler. Onlara de ki; Allah kötülük işlemeyi emretmez. Allah adına bilmediğiniz bir şeyi mi söylüyorsunuz?
Gültekin Onan : Onlar 'çirkin bir hayasızlık' işlediklerinde: "Biz atalarımızı bunun üzerinde bulduk. Tanrı bunu bize böyle buyurdu / bunu bize Tanrı buyurdu" derler. De ki: "Kuşkusuz Tanrı 'çirkin hayasızlıkları' buyurmaz. Tanrı'ya karşı bilmediğiniz birşeyi mi söylüyorsunuz?"
Hakkı Yılmaz : Ve onlar bir iğrençlik yaptıkları zaman, “Atalarımızı bu yolda bulduk, bunu bize Allah emretti” derler. De ki: “Allah iğrençliği emretmez. Allah'a karşı bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?”
Hasan Basri Çantay : Onlar (o îman etmeyenler) bir hayaasızlık yapdıkları zaman «Biz atalarımızı da bunun üzerinde bulduk. Allah da bize bunu emretdi» dediler. (Onlara) söyle: «Allah hiç bir zaman kötülüğü emretmez. Bilmeyeceğiniz şeyleri Allahın üzerine mi (atıb) söylüyorsunuz»?
Hayrat Neşriyat : Hem (o müşrikler) çirkin bir iş yaptıkları zaman: '(Biz) babalarımızı bunun üzerinde bulduk, Allah da bize bunu emretti' derler. De ki: 'Şübhesiz Allah, çirkin işleri emretmez! Allah’a karşı (aslâ) bilemeyeceğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?'
İbni Kesir : Onlar; bir hayasızlık yaptıkları zaman: Biz atalarımızı da onun üzerinde bulduk. Allah da bize onu emretti, dediler. De ki: Allah; hiçbir zaman hayasızlığı emretmez. Siz, bilmediğiniz şeyi Allah'a karşı mı söylüyorsunuz?
İskender Evrenosoğlu : Kötü (çirkin) bir şey yaptıkları zaman: “Babalarımızı onun üzerinde bulduk (onlardan böyle gördük) ve Allah onu bize emretti.” dediler. (Onlara şöyle) de: “Muhakkak ki; Allah, fahşayı (kötülüğü, çirkinliği) emretmez. Allah'a bilmediğiniz bir şeyi mi söylüyorsunuz?”
Muhammed Esed : Ve (bunun içindir ki) ne zaman utanç verici bir iş işleseler, "biz atalarımızı da bu işi yapar bulduk; hem, Allah emretmiştir bunu bize" derler hemen. De ki: "Bakın, Allah asla utanç ve tiksinti veren işleri emretmez. Siz, yoksa hakkında hiçbir şey bilmediğiniz bir şeyi mi Allaha yakıştırıyorsunuz?"
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve onlar bir yaramazlık yaptıkları zaman, «Biz babalarımızı da bunun üzerinde bulduk, ve Allah bununla bize emretmiştir,» derler. De ki: «Şüphe yok Allah Teâlâ fahiş şeyler ile emretmez. Siz bilmediğiniz şeyleri Allah Teâlâ'ya karşı söyler misiniz?»
Ömer Öngüt : Onlar bir hayâsızlık yaptıkları zaman: “Biz atalarımızı da bu yolda bulduk. Allah da bize bunu emretti. ” derler. De ki: “Allah hiçbir zaman hayâsızlığı emretmez. Siz bilmediğiniz şeyleri Allah'a karşı mı söylüyorsunuz?”
Şaban Piriş : Onlar kötü bir iş yaptıkları zaman: -Atalarımızı böyle yaparken bulduk, Allah da bunu bize emretti, derler. De ki: -Allah, kötülüğü emretmez. Bilmediğiniz şeyi Allah’a mı atıyorsunuz?
Suat Yıldırım : Onlar çirkin bir iş yaptıklarında: "Babalarımızı bu yolda bulduk, esasen Allah böyle yapmamızı emretti." derler. De ki: "Allah Teâlâ kötü olan şeyi asla emretmez. Ne o, yoksa siz Allah’ın söylediğini bilmediğiniz birtakım sözleri O’na iftira ederek Allah’a mı mal ediyorsunuz?"
Süleyman Ateş : Onlar bir kötülük yaptıkları zaman: "Babalarımızı bu yolda bulduk, bunu bize Allâh emretti." dediler. "Allâh kötülüğü emretmez, de, Allah'a karşı bilmediğiniz şeyler mi söylüyorsunuz?"
Tefhim-ul Kuran : Onlar, 'çirkin bir hayasızlık' işlediklerinde: «Biz atalarımızı bunun üzerinde bulduk. Allah da bunu bize emretti» derler. De ki: «Şüphesiz Allah, 'çirkin hayasızlıkları' emretmez. Bilmediğiniz bir şeyi Allah'a karşı mı söylüyorsunuz?»
Ümit Şimşek : Onlar çirkin bir iş yaptıklarında, 'Atalarımızdan gördük; bunu bize Allah emretti' derler. De ki: Allah hiçbir zaman çirkin şeyler emretmez. Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?
Yaşar Nuri Öztürk : Bir iğrençlik yaptıklarında şöyle derler: "Atalarımızı bu hal üzere bulmuştuk. Yani Allah emretti bize bunu." De ki: "Allah, edepsizliği/iğrençliği emretmez. Allah hakkında, bilmediğiniz şeyler mi söylüyorsunuz?"


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}