» 7 / A’râf  83:

Kuran Sırası: 7
İniş Sırası: 39
Araf Suresi = Yüksek/Orta Yer Suresi
46. Ayette yer alan cennet ve cehennem arasindaki orta yer bölgesindeki insanlardan bahsedildigi için bu adi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. فَأَنْجَيْنَاهُ (FÊNCYNEH) = feenceynāhu : biz de onu kurtardık
2. وَأَهْلَهُ (WÊHLH) = ve ehlehu : ve ailesini
3. إِلَّا (ÎLE) = illā : yalnız
4. امْرَأَتَهُ (EMRÊTH) = mraetehu : karısı
5. كَانَتْ (KENT) = kānet : oldu
6. مِنَ (MN) = mine : -dan
7. الْغَابِرِينَ (ELĞEBRYN) = l-ğābirīne : geride kalanlar-
biz de onu kurtardık | ve ailesini | yalnız | karısı | oldu | -dan | geride kalanlar- |

[NCW] [EHL] [] [MRE] [KWN] [] [ĞBR]
FÊNCYNEH WÊHLH ÎLE EMRÊTH KENT MN ELĞEBRYN

feenceynāhu ve ehlehu illā mraetehu kānet mine l-ğābirīne
فأنجيناه وأهله إلا امرأته كانت من الغابرين

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فأنجيناه ن ج و | NCW FÊNCYNEH feenceynāhu biz de onu kurtardık So We saved him
وأهله ا ه ل | EHL WÊHLH ve ehlehu ve ailesini and his family
إلا | ÎLE illā yalnız except
امرأته م ر ا | MRE EMRÊTH mraetehu karısı his wife,
كانت ك و ن | KWN KENT kānet oldu she was
من | MN mine -dan of
الغابرين غ ب ر | ĞBR ELĞEBRYN l-ğābirīne geride kalanlar- those who stayed behind.

7:83 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

biz de onu kurtardık | ve ailesini | yalnız | karısı | oldu | -dan | geride kalanlar- |

[NCW] [EHL] [] [MRE] [KWN] [] [ĞBR]
FÊNCYNEH WÊHLH ÎLE EMRÊTH KENT MN ELĞEBRYN

feenceynāhu ve ehlehu illā mraetehu kānet mine l-ğābirīne
فأنجيناه وأهله إلا امرأته كانت من الغابرين

[ن ج و] [ا ه ل] [] [م ر ا] [ك و ن] [] [غ ب ر]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فأنجيناه ن ج و | NCW FÊNCYNEH feenceynāhu biz de onu kurtardık So We saved him
Fe,,Nun,Cim,Ye,Nun,Elif,He,
80,,50,3,10,50,1,5,
REM – prefixed resumption particle
V – 1st person plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
الفاء استئنافية
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
وأهله ا ه ل | EHL WÊHLH ve ehlehu ve ailesini and his family
Vav,,He,Lam,He,
6,,5,30,5,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative masculine noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
الواو عاطفة
اسم منصوب والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
إلا | ÎLE illā yalnız except
,Lam,Elif,
,30,1,
EXP – exceptive particle
أداة استثناء
امرأته م ر ا | MRE EMRÊTH mraetehu karısı his wife,
Elif,Mim,Re,,Te,He,
1,40,200,,400,5,
N – accusative feminine noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
اسم منصوب والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
كانت ك و ن | KWN KENT kānet oldu she was
Kef,Elif,Nun,Te,
20,1,50,400,
V – 3rd person feminine singular perfect verb
فعل ماض
من | MN mine -dan of
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
الغابرين غ ب ر | ĞBR ELĞEBRYN l-ğābirīne geride kalanlar- those who stayed behind.
Elif,Lam,Ğayn,Elif,Be,Re,Ye,Nun,
1,30,1000,1,2,200,10,50,
N – genitive masculine plural active participle
اسم مجرور
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |فَأَنْجَيْنَاهُ: biz de onu kurtardık | وَأَهْلَهُ: ve ailesini | إِلَّا: yalnız | امْرَأَتَهُ: karısı | كَانَتْ: oldu | مِنَ: -dan | الْغَابِرِينَ: geride kalanlar- |
Kırık Meal (Harekesiz) : |فأنجيناه FÊNCYNEH biz de onu kurtardık | وأهله WÊHLH ve ailesini | إلا ÎLE yalnız | امرأته EMRÊTH karısı | كانت KENT oldu | من MN -dan | الغابرين ELĞEBRYN geride kalanlar- |
Kırık Meal (Okunuş) : |feenceynāhu: biz de onu kurtardık | ve ehlehu: ve ailesini | illā: yalnız | mraetehu: karısı | kānet: oldu | mine: -dan | l-ğābirīne: geride kalanlar- |
Kırık Meal (Transcript) : |FÊNCYNEH: biz de onu kurtardık | WÊHLH: ve ailesini | ÎLE: yalnız | EMRÊTH: karısı | KENT: oldu | MN: -dan | ELĞEBRYN: geride kalanlar- |
Abdulbaki Gölpınarlı : Onu ve akrabasını kurtardık, ancak karısı kurtulmadı ve o, kavmiyle kalanlardandı.
Adem Uğur : Biz de onu ve karısından başka aile efradını kurtardık; çünkü karısı geride kalanlardan (kâfirlerden) idi.
Ahmed Hulusi : Onu ve Onun inananlarını kurtardık. . . Karısı hariç! O gelmeyip, yere göçenlerden oldu!
Ahmet Tekin : Onu, karısı hariç ailesini, iman edenleri kurtardık. Karısı geride kalanlardan, kâfirlerden oldu.
Ahmet Varol : Biz de onu ve karısı dışında bütün ailesini kurtardık. O (karısı) ise azapta kalanlardandı.
Ali Bulaç : Bunun üzerine biz, karısı dışında onu ve ailesini kurtardık; o (karısı) ise (helake uğrayanlar arasında) geride kalanlardandı.
Ali Fikri Yavuz : Biz de Lût (Aleyhisselâm) ile ailesini ve bağlılarını kurtardık; yalnız karısı, (gizli küfrü sebebiyle) yere geçenlerden oldu.
Bekir Sadak : Bunun uzerine Lut'u ve taraftarlarini kurtadik; yalniz karisi, geride kalip helake ugrayanlardan oldu.
Celal Yıldırım : Bunun üzerine biz Lût'u da, onun ev halkını da kurtardık, ancak karısını değil, o geriye kalıp (gazaba uğrayanlardan) oldu.
Diyanet İşleri : Bunun üzerine biz de onu ve karısı dışında aile fertlerini kurtardık. Karısı ise azab içinde kalanlardan oldu.
Diyanet İşleri (eski) : Bunun üzerine Lut'u ve taraftarlarını kurtardık; yalnız karısı, geride kalıp helake uğrayanlardan oldu.
Diyanet Vakfi : Biz de onu ve karısından başka aile efradını kurtardık; çünkü karısı geride kalanlardan (kâfirlerden) idi.
Edip Yüksel : Onu ve ailesini kurtardık. Karısı hariç. O geride kalanlardan oldu.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Biz de onu ve ailesini kurtardık, yalnız karısı(nı kurtarmadık) çünkü o, geride kalanlardan oldu.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Biz de onu ve ailesini kurtardık; ancak karısı kalıp yere geçenlerden oldu.
Elmalılı Hamdi Yazır : Biz de onu ve ehlini kurtardık, ancak karısı kalıb yere geçenlerden oldu
Fizilal-il Kuran : Lût'u ve eşi dışındaki yakınlarını kurtardık. Eşi ise geride kalıp helak olanlardan oldu.
Gültekin Onan : Bunun üzerine biz, karısı dışında onu ve ehlini (ailesini) kurtardık; o (karısı) ise [yok edilenler arasında] geride kalanlardandı.
Hakkı Yılmaz : "Bunun üzerine Biz de o'nu ve ailesini kurtardık, yalnız karısını kurtarmadık; o, geride kalanlardan; düşünce bakımından günâhkar toplumla beraber olanlardan idi. "
Hasan Basri Çantay : Bunun üzerine biz de hem onu, hem geride kalanlardan olan karısından başka bütün ehlini kurtardık.
Hayrat Neşriyat : Bunun üzerine (biz de) onu ve ehlini kurtardık; ancak karısı hâriç; (o,) geride(azabda) kalanlardan oldu.
İbni Kesir : Bunun üzerine Biz de, hem onu, hem de ehlini kurtardık. Ancak karısı, geride kalanlardan oldu.
İskender Evrenosoğlu : Böylece Biz, onun eşi (hanımı) hariç, onu ve ailesini kurtardık. O, geride kalanlardan oldu.
Muhammed Esed : Bunun üzerine onun ve geride kalanlar arasında bulunan karısı dışında yandaşlarını kurtardık.
Ömer Nasuhi Bilmen : Artık Biz O'nu ve ehlini kurtardık, zevcesi müstesna, o geriye kalıp helâk olanlardan oldu.
Ömer Öngüt : Biz de onu ve âilesini kurtardık. Yalnız karısı geride kalıp helâka uğrayanlardan oldu.
Şaban Piriş : Biz de Lût’u ve âilesini kurtardık; yalnız karısı geride kalanlardan oldu.
Suat Yıldırım : Biz de onu ve ailesini kurtardık. Ancak eşi geride kalıp helâk olanlardan oldu.
Süleyman Ateş : Biz de onu ve âilesini kurtardık, yalnız karısı geride kalanlardan oldu.
Tefhim-ul Kuran : Bunun üzerine biz, karısı dışında onu ve ailesini kurtardık; o (karısı) ise (helake uğrayanlar arasında) geride kalanlardandı.
Ümit Şimşek : Biz de Lût'u ve ailesini kurtardık-ancak karısı müstesna; o geride kalıp helâk olanlardan idi.
Yaşar Nuri Öztürk : Biz de onu ve ailesini kurtardık karısı müstesna. O, yere geçenlerden oldu.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}