Araf Suresi = Yüksek/Orta Yer Suresi 46. Ayette yer alan cennet ve cehennem arasindaki orta yer bölgesindeki insanlardan bahsedildigi için bu adi almistir.
REM – prefixed resumption particle V – 1st person plural (form IV) perfect verb PRON – subject pronoun PRON – 3rd person masculine singular object pronoun الفاء استئنافية فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
وأهله
ا ه ل | EHL
WÊHLH
ve ehlehu
ve ailesini
and his family
Vav,,He,Lam,He, 6,,5,30,5,
CONJ – prefixed conjunction wa (and) N – accusative masculine noun PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun الواو عاطفة اسم منصوب والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
إلا
|
ÎLE
illā
yalnız
except
,Lam,Elif, ,30,1,
EXP – exceptive particle أداة استثناء
امرأته
م ر ا | MRE
EMRÊTH
mraetehu
karısı
his wife,
Elif,Mim,Re,,Te,He, 1,40,200,,400,5,
N – accusative feminine noun PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun اسم منصوب والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
كانت
ك و ن | KWN
KENT
kānet
oldu
she was
Kef,Elif,Nun,Te, 20,1,50,400,
V – 3rd person feminine singular perfect verb فعل ماض
N – genitive masculine plural active participle اسم مجرور
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.
Konu Başlığı: -
Kırık Meal (Arapça) : |فَأَنْجَيْنَاهُ: biz de onu kurtardık | وَأَهْلَهُ: ve ailesini | إِلَّا: yalnız | امْرَأَتَهُ: karısı | كَانَتْ: oldu | مِنَ: -dan | الْغَابِرِينَ: geride kalanlar- |
Kırık Meal (Harekesiz) : |فأنجيناه FÊNCYNEHbiz de onu kurtardık | وأهله WÊHLHve ailesini | إلا ÎLEyalnız | امرأته EMRÊTHkarısı | كانت KENToldu | من MN-dan | الغابرين ELĞEBRYNgeride kalanlar- |
Kırık Meal (Okunuş) : |feenceynāhu: biz de onu kurtardık | ve ehlehu: ve ailesini | illā: yalnız | mraetehu: karısı | kānet: oldu | mine: -dan | l-ğābirīne: geride kalanlar- |
Kırık Meal (Transcript) : |FÊNCYNEH: biz de onu kurtardık | WÊHLH: ve ailesini | ÎLE: yalnız | EMRÊTH: karısı | KENT: oldu | MN: -dan | ELĞEBRYN: geride kalanlar- |
Abdulbaki Gölpınarlı : Onu ve akrabasını kurtardık, ancak karısı kurtulmadı ve o, kavmiyle kalanlardandı.
Adem Uğur : Biz de onu ve karısından başka aile efradını kurtardık; çünkü karısı geride kalanlardan (kâfirlerden) idi.
Ahmed Hulusi : Onu ve Onun inananlarını kurtardık. . . Karısı hariç! O gelmeyip, yere göçenlerden oldu!
Ahmet Tekin : Onu, karısı hariç ailesini, iman edenleri kurtardık. Karısı geride kalanlardan, kâfirlerden oldu.
Ahmet Varol : Biz de onu ve karısı dışında bütün ailesini kurtardık. O (karısı) ise azapta kalanlardandı.
Ali Bulaç : Bunun üzerine biz, karısı dışında onu ve ailesini kurtardık; o (karısı) ise (helake uğrayanlar arasında) geride kalanlardandı.
Ali Fikri Yavuz : Biz de Lût (Aleyhisselâm) ile ailesini ve bağlılarını kurtardık; yalnız karısı, (gizli küfrü sebebiyle) yere geçenlerden oldu.
Bekir Sadak : Bunun uzerine Lut'u ve taraftarlarini kurtadik; yalniz karisi, geride kalip helake ugrayanlardan oldu.
Celal Yıldırım : Bunun üzerine biz Lût'u da, onun ev halkını da kurtardık, ancak karısını değil, o geriye kalıp (gazaba uğrayanlardan) oldu.
Diyanet İşleri : Bunun üzerine biz de onu ve karısı dışında aile fertlerini kurtardık. Karısı ise azab içinde kalanlardan oldu.
Diyanet İşleri (eski) : Bunun üzerine Lut'u ve taraftarlarını kurtardık; yalnız karısı, geride kalıp helake uğrayanlardan oldu.
Diyanet Vakfi : Biz de onu ve karısından başka aile efradını kurtardık; çünkü karısı geride kalanlardan (kâfirlerden) idi.
Edip Yüksel : Onu ve ailesini kurtardık. Karısı hariç. O geride kalanlardan oldu.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Biz de onu ve ailesini kurtardık, yalnız karısı(nı kurtarmadık) çünkü o, geride kalanlardan oldu.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Biz de onu ve ailesini kurtardık; ancak karısı kalıp yere geçenlerden oldu.
Elmalılı Hamdi Yazır : Biz de onu ve ehlini kurtardık, ancak karısı kalıb yere geçenlerden oldu
Fizilal-il Kuran : Lût'u ve eşi dışındaki yakınlarını kurtardık. Eşi ise geride kalıp helak olanlardan oldu.
Gültekin Onan : Bunun üzerine biz, karısı dışında onu ve ehlini (ailesini) kurtardık; o (karısı) ise [yok edilenler arasında] geride kalanlardandı.
Hakkı Yılmaz : "Bunun üzerine Biz de o'nu ve ailesini kurtardık, yalnız karısını kurtarmadık; o, geride kalanlardan; düşünce bakımından günâhkar toplumla beraber olanlardan idi. "
Hasan Basri Çantay : Bunun üzerine biz de hem onu, hem geride kalanlardan olan karısından başka bütün ehlini kurtardık.
Hayrat Neşriyat : Bunun üzerine (biz de) onu ve ehlini kurtardık; ancak karısı hâriç; (o,) geride(azabda) kalanlardan oldu.
İbni Kesir : Bunun üzerine Biz de, hem onu, hem de ehlini kurtardık. Ancak karısı, geride kalanlardan oldu.
İskender Evrenosoğlu : Böylece Biz, onun eşi (hanımı) hariç, onu ve ailesini kurtardık. O, geride kalanlardan oldu.
Muhammed Esed : Bunun üzerine onun ve geride kalanlar arasında bulunan karısı dışında yandaşlarını kurtardık.
Ömer Nasuhi Bilmen : Artık Biz O'nu ve ehlini kurtardık, zevcesi müstesna, o geriye kalıp helâk olanlardan oldu.
Ömer Öngüt : Biz de onu ve âilesini kurtardık. Yalnız karısı geride kalıp helâka uğrayanlardan oldu.
Şaban Piriş : Biz de Lût’u ve âilesini kurtardık; yalnız karısı geride kalanlardan oldu.
Suat Yıldırım : Biz de onu ve ailesini kurtardık. Ancak eşi geride kalıp helâk olanlardan oldu.
Süleyman Ateş : Biz de onu ve âilesini kurtardık, yalnız karısı geride kalanlardan oldu.
Tefhim-ul Kuran : Bunun üzerine biz, karısı dışında onu ve ailesini kurtardık; o (karısı) ise (helake uğrayanlar arasında) geride kalanlardandı.
Ümit Şimşek : Biz de Lût'u ve ailesini kurtardık-ancak karısı müstesna; o geride kalıp helâk olanlardan idi.
Yaşar Nuri Öztürk : Biz de onu ve ailesini kurtardık karısı müstesna. O, yere geçenlerden oldu.
Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için
TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen
dikkatli olunuz.]