Araf Suresi = Yüksek/Orta Yer Suresi 46. Ayette yer alan cennet ve cehennem arasindaki orta yer bölgesindeki insanlardan bahsedildigi için bu adi almistir.
REM – prefixed resumption particle N – nominative masculine plural noun PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun الواو استئنافية اسم مرفوع و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
يمدونهم
م د د | MD̃D̃
YMD̃WNHM
yemuddūnehum
onları çekerler
they plunge them
Ye,Mim,Dal,Vav,Nun,He,Mim, 10,40,4,6,50,5,40,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb PRON – subject pronoun PRON – 3rd person masculine plural object pronoun فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
في
|
FY
fī
içine
in
Fe,Ye, 80,10,
P – preposition حرف جر
الغي
غ و ي | ĞWY
ELĞY
l-ğayyi
azgınlığın
the error,
Elif,Lam,Ğayn,Ye, 1,30,1000,10,
N – genitive masculine noun اسم مجرور
ثم
|
S̃M
ṧumme
sonra
then
Se,Mim, 500,40,
CONJ – coordinating conjunction حرف عطف
لا
|
LE
lā
hiç
not
Lam,Elif, 30,1,
NEG – negative particle حرف نفي
يقصرون
ق ص ر | GṦR
YGṦRWN
yuḳSirūne
yakalarını bırakmazlar
they cease.
Ye,Gaf,Sad,Re,Vav,Nun, 10,100,90,200,6,50,
V – 3rd person masculine plural (form IV) imperfect verb PRON – subject pronoun فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.
Konu Başlığı: -
Kırık Meal (Arapça) : |وَإِخْوَانُهُمْ: kardeşleri ise | يَمُدُّونَهُمْ: onları çekerler | فِي: içine | الْغَيِّ: azgınlığın | ثُمَّ: sonra | لَا: hiç | يُقْصِرُونَ: yakalarını bırakmazlar |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وإخوانهم WÎḢWENHMkardeşleri ise | يمدونهم YMD̃WNHMonları çekerler | في FYiçine | الغي ELĞYazgınlığın | ثم S̃Msonra | لا LEhiç | يقصرون YGṦRWNyakalarını bırakmazlar |
Kırık Meal (Okunuş) : |veiḣvānuhum: kardeşleri ise | yemuddūnehum: onları çekerler | fī: içine | l-ğayyi: azgınlığın | ṧumme: sonra | lā: hiç | yuḳSirūne: yakalarını bırakmazlar |
Kırık Meal (Transcript) : |WÎḢWENHM: kardeşleri ise | YMD̃WNHM: onları çekerler | FY: içine | ELĞY: azgınlığın | S̃M: sonra | LE: hiç | YGṦRWN: yakalarını bırakmazlar |
Abdulbaki Gölpınarlı : Müşriklerin kardeşleri olan Şeytanlar, müşrikleri azgınlığa sürerler, sonra da onları azdırmaktan hiç geri kalmazlar.
Adem Uğur : (Şeytanların) dostlarına gelince, şeytanlar onları azgınlığa sürüklerler. Sonra da yakalarını bırakmazlar.
Ahmed Hulusi : (Şeytanların) kardeşleri ise onları duygusallığa, azgınlığa sürüklerler. . . Sonra da yakalarını hiç bırakmazlar!
Ahmet Tekin : Şeytanların dostlarına gelince, şeytanlar onların inançları ve düşüncelerindeki sapmayı artırırlar. Sonra da yakalarını bırakmazlar.
Ahmet Varol : (Şeytanlar) kardeşlerini ise azgınlığın içine sürüklerler ve sonra hiç peşlerini bırakmazlar.
Ali Bulaç : (Şeytan'ın) Kardeşleri ise, onları sapıklığa sürüklerler, sonra peşlerini bırakmazlar.
Ali Fikri Yavuz : Kâfirlerin kardeşleri olan Şeytanlar, kâfirleri sapıklığa çekerler. Sonra da yakalarını bırakmazlar.
Bekir Sadak : seytanin kardesleri onlari azginliga suruklerler ve bundan hic geri durmazlar.
Celal Yıldırım : (Şeytan'ın) kardeşleri ise bunları sapıklığa çekip sürüklerler, sonra da bir daha peşlerini bırakmazlar.
Diyanet İşleri : Şeytanlara kardeş olanlara gelince, şeytanlar onları azgınlığın içine çekerler, sonra da bundan hiç geri durmazlar.
Diyanet İşleri (eski) : Şeytanın kardeşleri onları azgınlığa sürüklerler ve bundan hiç geri durmazlar.
Diyanet Vakfi : (Şeytanların) dostlarına gelince, şeytanlar onları azgınlığa sürüklerler. Sonra da yakalarını bırakmazlar.
Edip Yüksel : (Şeytanlar) kardeşlerini ise azgınlığa sürüklerler ve bundan hiç geri durmazlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Şeytanların kardeşlerine gelince, onlar öbürlerini sapıklığa sürüklerler, sonra da yakalarını bırakmazlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Şeytanların kardeşleri ise, bunları sapıklığa sürüklerler, sonra da yakalarını bırakmazlar.
Elmalılı Hamdi Yazır : Şeytanların ihvanı ise onlar bunları dalâle sürükler, sonra da yakalarını bırakmazlar
Fizilal-il Kuran : Şeytanın kardeşleri, dostları azgınlıkta şeytanlara yardakçılık ederler, sonra da ellerinden geleni yapmaya devam ederler.
Gültekin Onan : (Şeytanın) Kardeşleri ise onları sapıklığa sürüklerler, sonra peşlerini bırakmazlar.
Hakkı Yılmaz : (201,202) Kendi kardeşleri onları sapıklığa sürüklediği ve bırakmadığı hâlde şüphesiz Allah'ın koruması altına giren şu kimseler, kendilerine şeytândan bir vesvese, karanlık kuruntu, sırnaşma gibi bir tufan iliştiği zaman, hatırlarlar/düşünürler. Sonra bir de bakarsın ki onlar görüp bilmişlerdir!
Hasan Basri Çantay : (Şeytanların) kardeşleri (olan kâfirleri) ise bunlar sapıklığa sürerler, sonra da (bir daha yakalarını) bırakmazlar.
Hayrat Neşriyat : (Şeytanların) kardeşlerine (kâfirlere) gelince, (şeytanlar) onları azgınlığa sürüklerler; sonra da yakalarını bırakmazlar.
İbni Kesir : Kardeşleri ise onları azgınlığa sürüklerler. Sonra da bırakmazlar.
İskender Evrenosoğlu : Ve onların (şeytanların) kardeşleri onları cehenneme sürüklerler. Sonra (bundan) vazgeçmezler.
Muhammed Esed : kendi (inançsız) kardeşleri onları sapıklığa sürüklemek isteseler bile. Sonra (doğru olan neyse, onu yapmaktan) geri kalmazlar.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve kardeşleri onları dalâlete sürükler dururlar. Sonra (o dalâleti) terketmezler.
Ömer Öngüt : (Şeytanların) kardeşlerine gelince; şeytanlar onları azgınlığa sürüklerler. Sonra da yakalarını bırakmazlar.
Şaban Piriş : Şeytanların kardeşleri onları azgınlığa sürüklemekten geri durmazlar.
Suat Yıldırım : Şeytanların dostlarına gelince, şeytanlar onları azgınlığa sürükler, sonra da yakalarını bırakmazlar.
Süleyman Ateş : Kardeşleri ise onları, azgınlığa çekerler, hiç yakalarını bırakmazlar.
Tefhim-ul Kuran : (Şeytan'ın) Kardeşleri ise, onları sapıklığa sürüklerler, sonra peşlerini bırakmazlar.
Ümit Şimşek : Şeytanların kardeşleri de onları azgınlığa sürükler, bir daha da yakalarını bırakmazlar.
Yaşar Nuri Öztürk : Yoldaşları ise onları sürekli azgınlığa iterler, sonra da yakalarını bırakmazlar.
Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için
TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen
dikkatli olunuz.]