» 7 / A’râf  168:

Kuran Sırası: 7
İniş Sırası: 39
Araf Suresi = Yüksek/Orta Yer Suresi
46. Ayette yer alan cennet ve cehennem arasindaki orta yer bölgesindeki insanlardan bahsedildigi için bu adi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَقَطَّعْنَاهُمْ (WGŦANEHM) = ve ḳaTTaǎ'nāhum : ve onları ayırdık
2. فِي (FY) = fī :
3. الْأَرْضِ (ELÊRŽ) = l-erDi : yeryüzünde
4. أُمَمًا (ÊMME) = umemen : topluluklara
5. مِنْهُمُ (MNHM) = minhumu : onlardan kimi
6. الصَّالِحُونَ (ELṦELḪWN) = S-SāliHūne : iyi kişilerdir
7. وَمِنْهُمْ (WMNHM) = ve minhum : ve kimi de
8. دُونَ (D̃WN) = dūne : alçaktır
9. ذَٰلِكَ (Z̃LK) = ƶālike : bundan
10. وَبَلَوْنَاهُمْ (WBLWNEHM) = ve belevnāhum : ve onları sınadık
11. بِالْحَسَنَاتِ (BELḪSNET) = bil-Hasenāti : iyiliklerle
12. وَالسَّيِّئَاتِ (WELSYÙET) = ve sseyyiāti : ve kötülüklerle
13. لَعَلَّهُمْ (LALHM) = leǎllehum : belki
14. يَرْجِعُونَ (YRCAWN) = yerciǔne : dönerler (diye)
ve onları ayırdık | | yeryüzünde | topluluklara | onlardan kimi | iyi kişilerdir | ve kimi de | alçaktır | bundan | ve onları sınadık | iyiliklerle | ve kötülüklerle | belki | dönerler (diye) |

[GŦA] [] [ERŽ] [EMM] [] [ṦLḪ] [] [D̃WN] [] [BLW] [ḪSN] [SWE] [] [RCA]
WGŦANEHM FY ELÊRŽ ÊMME MNHM ELṦELḪWN WMNHM D̃WN Z̃LK WBLWNEHM BELḪSNET WELSYÙET LALHM YRCAWN

ve ḳaTTaǎ'nāhum l-erDi umemen minhumu S-SāliHūne ve minhum dūne ƶālike ve belevnāhum bil-Hasenāti ve sseyyiāti leǎllehum yerciǔne
وقطعناهم في الأرض أمما منهم الصالحون ومنهم دون ذلك وبلوناهم بالحسنات والسيئات لعلهم يرجعون

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وقطعناهم ق ط ع | GŦA WGŦANEHM ve ḳaTTaǎ'nāhum ve onları ayırdık And We divided them
في | FY in
الأرض ا ر ض | ERŽ ELÊRŽ l-erDi yeryüzünde the earth
أمما ا م م | EMM ÊMME umemen topluluklara (as) nations.
منهم | MNHM minhumu onlardan kimi Among them
الصالحون ص ل ح | ṦLḪ ELṦELḪWN S-SāliHūne iyi kişilerdir (are) the righteous
ومنهم | WMNHM ve minhum ve kimi de and among them
دون د و ن | D̃WN D̃WN dūne alçaktır (are) other than
ذلك | Z̃LK ƶālike bundan that.
وبلوناهم ب ل و | BLW WBLWNEHM ve belevnāhum ve onları sınadık And We tested them
بالحسنات ح س ن | ḪSN BELḪSNET bil-Hasenāti iyiliklerle with the good
والسيئات س و ا | SWE WELSYÙET ve sseyyiāti ve kötülüklerle and the bad,
لعلهم | LALHM leǎllehum belki so that they may
يرجعون ر ج ع | RCA YRCAWN yerciǔne dönerler (diye) return.

7:168 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve onları ayırdık | | yeryüzünde | topluluklara | onlardan kimi | iyi kişilerdir | ve kimi de | alçaktır | bundan | ve onları sınadık | iyiliklerle | ve kötülüklerle | belki | dönerler (diye) |

[GŦA] [] [ERŽ] [EMM] [] [ṦLḪ] [] [D̃WN] [] [BLW] [ḪSN] [SWE] [] [RCA]
WGŦANEHM FY ELÊRŽ ÊMME MNHM ELṦELḪWN WMNHM D̃WN Z̃LK WBLWNEHM BELḪSNET WELSYÙET LALHM YRCAWN

ve ḳaTTaǎ'nāhum l-erDi umemen minhumu S-SāliHūne ve minhum dūne ƶālike ve belevnāhum bil-Hasenāti ve sseyyiāti leǎllehum yerciǔne
وقطعناهم في الأرض أمما منهم الصالحون ومنهم دون ذلك وبلوناهم بالحسنات والسيئات لعلهم يرجعون

[ق ط ع] [] [ا ر ض] [ا م م] [] [ص ل ح] [] [د و ن] [] [ب ل و] [ح س ن] [س و ا] [] [ر ج ع]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وقطعناهم ق ط ع | GŦA WGŦANEHM ve ḳaTTaǎ'nāhum ve onları ayırdık And We divided them
Vav,Gaf,Tı,Ayn,Nun,Elif,He,Mim,
6,100,9,70,50,1,5,40,
REM – prefixed resumption particle
V – 1st person plural (form II) perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
الواو استئنافية
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
في | FY in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
الأرض ا ر ض | ERŽ ELÊRŽ l-erDi yeryüzünde the earth
Elif,Lam,,Re,Dad,
1,30,,200,800,
"N – genitive feminine noun → Earth"
اسم مجرور
أمما ا م م | EMM ÊMME umemen topluluklara (as) nations.
,Mim,Mim,Elif,
,40,40,1,
N – accusative feminine plural indefinite noun
اسم منصوب
منهم | MNHM minhumu onlardan kimi Among them
Mim,Nun,He,Mim,
40,50,5,40,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
الصالحون ص ل ح | ṦLḪ ELṦELḪWN S-SāliHūne iyi kişilerdir (are) the righteous
Elif,Lam,Sad,Elif,Lam,Ha,Vav,Nun,
1,30,90,1,30,8,6,50,
N – nominative masculine plural active participle
اسم مرفوع
ومنهم | WMNHM ve minhum ve kimi de and among them
Vav,Mim,Nun,He,Mim,
6,40,50,5,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
الواو عاطفة
جار ومجرور
دون د و ن | D̃WN D̃WN dūne alçaktır (are) other than
Dal,Vav,Nun,
4,6,50,
LOC – accusative location adverb
ظرف مكان منصوب
ذلك | Z̃LK ƶālike bundan that.
Zel,Lam,Kef,
700,30,20,
DEM – masculine singular demonstrative pronoun
اسم اشارة
وبلوناهم ب ل و | BLW WBLWNEHM ve belevnāhum ve onları sınadık And We tested them
Vav,Be,Lam,Vav,Nun,Elif,He,Mim,
6,2,30,6,50,1,5,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
بالحسنات ح س ن | ḪSN BELḪSNET bil-Hasenāti iyiliklerle with the good
Be,Elif,Lam,Ha,Sin,Nun,Elif,Te,
2,1,30,8,60,50,1,400,
P – prefixed preposition bi
N – genitive feminine plural noun
جار ومجرور
والسيئات س و ا | SWE WELSYÙET ve sseyyiāti ve kötülüklerle and the bad,
Vav,Elif,Lam,Sin,Ye,,Elif,Te,
6,1,30,60,10,,1,400,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – genitive feminine plural noun
الواو عاطفة
اسم مجرور
لعلهم | LALHM leǎllehum belki so that they may
Lam,Ayn,Lam,He,Mim,
30,70,30,5,40,
ACC – accusative particle
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
حرف نصب من اخوات «ان» و«هم» ضمير متصل في محل نصب اسم «لعل»
يرجعون ر ج ع | RCA YRCAWN yerciǔne dönerler (diye) return.
Ye,Re,Cim,Ayn,Vav,Nun,
10,200,3,70,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَقَطَّعْنَاهُمْ: ve onları ayırdık | فِي: | الْأَرْضِ: yeryüzünde | أُمَمًا: topluluklara | مِنْهُمُ: onlardan kimi | الصَّالِحُونَ: iyi kişilerdir | وَمِنْهُمْ: ve kimi de | دُونَ: alçaktır | ذَٰلِكَ: bundan | وَبَلَوْنَاهُمْ: ve onları sınadık | بِالْحَسَنَاتِ: iyiliklerle | وَالسَّيِّئَاتِ: ve kötülüklerle | لَعَلَّهُمْ: belki | يَرْجِعُونَ: dönerler (diye) |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وقطعناهم WGŦANEHM ve onları ayırdık | في FY | الأرض ELÊRŽ yeryüzünde | أمما ÊMME topluluklara | منهم MNHM onlardan kimi | الصالحون ELṦELḪWN iyi kişilerdir | ومنهم WMNHM ve kimi de | دون D̃WN alçaktır | ذلك Z̃LK bundan | وبلوناهم WBLWNEHM ve onları sınadık | بالحسنات BELḪSNET iyiliklerle | والسيئات WELSYÙET ve kötülüklerle | لعلهم LALHM belki | يرجعون YRCAWN dönerler (diye) |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve ḳaTTaǎ'nāhum: ve onları ayırdık | : | l-erDi: yeryüzünde | umemen: topluluklara | minhumu: onlardan kimi | S-SāliHūne: iyi kişilerdir | ve minhum: ve kimi de | dūne: alçaktır | ƶālike: bundan | ve belevnāhum: ve onları sınadık | bil-Hasenāti: iyiliklerle | ve sseyyiāti: ve kötülüklerle | leǎllehum: belki | yerciǔne: dönerler (diye) |
Kırık Meal (Transcript) : |WGŦANEHM: ve onları ayırdık | FY: | ELÊRŽ: yeryüzünde | ÊMME: topluluklara | MNHM: onlardan kimi | ELṦELḪWN: iyi kişilerdir | WMNHM: ve kimi de | D̃WN: alçaktır | Z̃LK: bundan | WBLWNEHM: ve onları sınadık | BELḪSNET: iyiliklerle | WELSYÙET: ve kötülüklerle | LALHM: belki | YRCAWN: dönerler (diye) |
Abdulbaki Gölpınarlı : Onları, yeryüzünde takım-takım topluluklar haline getirdik, dağıttık. İçlerinde iyileri var, onlardan daha aşağı derecede bulunanları var. Belki Tanrıya dönerler, itaate girerler diye de onları iyiliklerle, kötülüklerle sınadık.
Adem Uğur : Onları (yahudileri) gurup gurup yeryüzüne dağıttık. Onlardan iyi kimseler vardır, yine onlardan bundan aşağıda olanları da vardır. (Kötülüklerinden) belki dönerler diye onları iyilik ve kötülüklerle imtihan ettik.
Ahmed Hulusi : Onları yeryüzünde topluluklar hâlinde parçaladık. . . Onlardan sâlihler vardır. . . Onlardan bunun mertebe olarak altında olanları da vardır. . . Belki hakikate dönerler diye onları iyiliklerle ve kötülüklerle denedik.
Ahmet Tekin : Yahudileri tutkun, yetişmiş, organize cemaatler halinde yeryüzüne, değişik ülkelere dağıttık. Onlar arasında iyi kimseler de vardı. İçlerinden bazıları daha aşağı durumdaydılar. İsyandan, Hak yoldan sapmaktan, küfürden belki vazgeçerler diye, onları refah, güvenlik ve nimetlerle, sıkıntı, korku ve felâketlerle imtihan ettik.
Ahmet Varol : Onları yeryüzünde değişik toplumlara ayırdık. Onların içinde salih olanlar da vardır aşağı derecelerde olanlar da. Belki dönerler diye onları iyiliklerle ve kötülüklerle imtihan ettik.
Ali Bulaç : Onları yeryüzünde ayrı ayrı topluluklar olarak paramparça dağıttık. Kimileri salih (davranışlarda) bulunuyor, kimileri de bunların dışında olan aşağılıklardır. Onları iyiliklerle ve kötülüklerle imtihan ettik, ki dönsünler.
Ali Fikri Yavuz : O Yahudî’leri yeryüzünde birçok ümmetlere ayırdık; içlerinde sâlihleri (iyileri) de vardı, bunlardan aşağı (küfürde) olanlar da. Onları hem nimetle, hem de musibetle imtihan ettik ki, gerçeğe dönsünler.
Bekir Sadak : Biz onlari yeryuzunde iyiler ve asagiliklar olarak boluk boluk ayirdik; iyilige donerler diye onlari guzellikler ve kotuluklerle sinadik.
Celal Yıldırım : Onları yeryüzünde parça parça edip birkaç topluluğa ayırdık: Kimileri iyiler ve düzenli, kimileri de bundan aşağı düzensiz; iyilik ve düzene dönerler diye onları birtakım iyilikler ve kötülüklerle denedik.
Diyanet İşleri : Biz onları yeryüzünde parça parça topluluklara ayırdık. Onlardan iyi kimseler vardır. İçlerinden öyle olmayanları da vardı. Belki dönüş yaparlar diye de onları güzellikler ve kötülükler ile sınadık.
Diyanet İşleri (eski) : Biz onları yeryüzünde iyiler ve aşağılıklar olarak bölük bölük ayırdık; iyiliğe dönerler diye onları güzellikler ve kötülüklerle sınadık.
Diyanet Vakfi : Onları (yahudileri) gurup gurup yeryüzüne dağıttık. Onlardan iyi kimseler vardır, yine onlardan bundan aşağıda olanları da vardır. (Kötülüklerinden) belki dönerler diye onları iyilik ve kötülüklerle imtihan ettik.
Edip Yüksel : Onları yeryüzünde topluluklara ayırdık. Bir kısmı iyi, diğer bir kısmı ise aşağılık durumdaydı. Dönerler diye onları iyilikler ve kötülüklerle sınadık.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Ve onları yeryüzünde birçok ümmetlere ayırdık. İçlerinde iyi olanları da vardı, olmayanları da. Onları biz, bazan nimetlerle, bazan da musibetlerle imtihana çektik. Sonunda belki hakka dönerler diye.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ve onları yeryüzünde birçok milletlere parçaladık. İçlerinde iyi olanları da vardı, iyinin altında olanları da. Onları bazan nimet, bazan da musibet ile imtihan ettik ki, döneler.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ve onları yer yüzünde bir çok ümmetlere parçaladık, içlerinden salihleri de vardı, beri benzerleri de. Ve onları kâh ni'met ve kâh musibet ile imtihan da ettik ki rücu' ederler
Fizilal-il Kuran : Biz yahudileri yeryüzünde çeşitli gruplara ayırdık. Kimileri iyi kimselerdir, kimileri öyle değildir. Ola ki doğru yola dönerler diye onları iyilikler ile ve kötülükler ile sınavdan geçirdik.
Gültekin Onan : Onları yeryüzünde ümmetlere ayırdık. Kimileri salih (davranışlarda) bulunuyor, kimileri de bunların dışında olan aşağılıklardır. Onları iyiliklerle ve kötülüklerle sınadık ki dönsünler.
Hakkı Yılmaz : Ve onları yeryüzünde birçok önderli toplumlara ayırdık. Onlardan bir kısmı düzgün kimselerdi, bir kısmı da bundan aşağı idi. Ve Biz, onları dönsünler diye iyiliklerle ve kötülüklerle sınama yaptık.
Hasan Basri Çantay : Onları — kimi salâh erbabı, kimi bu (salandan) aşağı ümmetler olmak üzere — perişan bir suretde yer yüzüne dağıtdık. Onları hem iyi, hem fena hallerle imtihaana çekdik ki (gözlerini açıb iyiliğe) dönsünler.
Hayrat Neşriyat : Onları (o yahudileri) ise yeryüzünde parça parça topluluklar hâlinde böldük. Onlardan bir kısmı sâlih kimselerdir, bir kısmı da bundan aşağıdır. Onları iyiliklerle ve kötülüklerle imtihân ettik; tâ ki (kötülüklerden) dönsünler.
İbni Kesir : Biz; onları, yeryüzünde cemaatlere ayırdık. İçlerinden kimisi salihlerdi, kimisi de onlardan aşağıdırlar. Belki dönerler diye onları güzellikler ve kötülüklerle denedik.
İskender Evrenosoğlu : Ve yeryüzünde onları ümmetlere (topluluklara) ayırdık. Onlardan bir kısmı salihler ve bir kısmı bunlardan başkalarıdır (salih olmayanlar). Ve onları, hasenat (pozitif derece kazandıran ameller) ve seyyiat (negatif derece kazandıran ameller) ile imtihan ettik ki; böylece (Allah'a) dönsünler diye.
Muhammed Esed : Ve onları (ayrı topluluklar halinde yeryüzüne dağıttık; onlardan bazıları dürüst ve erdemli kimselerdi; bazılarıysa böyle değildi: bu sonrakileri hem bağış ve bolluk ile hem de darlık ve sıkıntı ile sınadık, ki belki doğru yola dönerler.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve onları yeryüzünde parça parça ümmetler kıldık. Onlardan sâlih kimseler vardır. Ve onlardan onun dûnunda kimseler de vardır. Ve onları iyiliklerle ve kötülüklerle imtihan ettik, tâ ki (fenalıklarından) dönüversinler.
Ömer Öngüt : Biz (yahudileri) yeryüzünde birçok topluluklara ayırdık. İçlerinden bazıları iyi kimselerdir. (İslâm'ı kabul edenlerdir). Bundan aşağı olanlar da vardır. Belki dönerler diye onları iyilik ve kötülüklerle imtihan ettik.
Şaban Piriş : Onları yeryüzünde topluluklara böldük. Salih olanları da vardır; olmayanları da! Onları belki dönerler diye iyilik ve kötülükle deneriz.
Suat Yıldırım : Onları parça parça topluluklar halinde dünyanın her yerine dağıttık. Aralarında iyi kimseler de vardı, iyi olmayanlar da. Kötülüklerden dönüş yaparlar diye onları gâh nimetler, gâh musîbetlerle imtihan ettik.
Süleyman Ateş : Onları yeryüzünde topluluklara ayırdık. Onlardan kimi iyi kişilerdi, kimi de alçak! Belki dönerler diye onları iyiliklerle de, kötülüklerle de sınadık.
Tefhim-ul Kuran : Onları yer yüzünde ayrı ayrı topluluklar olarak paramparça dağıttık. Kimileri salih (davranışlarda) bulunuyor, kimileri de bunların dışında olan aşağılıklardır. Umulur ki dönerler diye, onları iyiliklerle ve kötülüklerle imtihan ettik.
Ümit Şimşek : Onları bölük bölük yeryüzüne dağıttık. Onlardan iyi ve hayırlı olanlar da vardır, olmayanlar da. İsyanlarından dönsünler diye, Biz onları iyilikle de, kötülükle de sınadık.
Yaşar Nuri Öztürk : Ve onları yeryüzünde birçok ümmetlere böldük. İçlerinde barışsever iyiler vardı ama böyle olmayan aşağılıklar da vardı. Belki dönerler ümidiyle onları güzelliklerle de kötülüklerle de imtihana çektik.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}