» 7 / A’râf  161:

Kuran Sırası: 7
İniş Sırası: 39
Araf Suresi = Yüksek/Orta Yer Suresi
46. Ayette yer alan cennet ve cehennem arasindaki orta yer bölgesindeki insanlardan bahsedildigi için bu adi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَإِذْ (WÎZ̃) = ve iƶ : zaman
2. قِيلَ (GYL) = ḳīle : denildiği
3. لَهُمُ (LHM) = lehumu : onlara
4. اسْكُنُوا (ESKNWE) = skunū : oturun
5. هَٰذِهِ (HZ̃H) = hāƶihi : şu
6. الْقَرْيَةَ (ELGRYT) = l-ḳaryete : kentte
7. وَكُلُوا (WKLWE) = ve kulū : ve yeyin
8. مِنْهَا (MNHE) = minhā : orada
9. حَيْثُ (ḪYS̃) = Hayṧu : yerden
10. شِئْتُمْ (ŞÙTM) = şi'tum : dilediğiniz
11. وَقُولُوا (WGWLWE) = ve ḳūlū : ve deyin
12. حِطَّةٌ (ḪŦT) = HiTTatun : affet
13. وَادْخُلُوا (WED̃ḢLWE) = vedḣulū : ve girin
14. الْبَابَ (ELBEB) = l-bābe : kapıdan
15. سُجَّدًا (SCD̃E) = succeden : secde ederek
16. نَغْفِرْ (NĞFR) = neğfir : bağışlayalım
17. لَكُمْ (LKM) = lekum : sizin
18. خَطِيئَاتِكُمْ (ḢŦYÙETKM) = ḣaTiyātikum : hatalarınızı
19. سَنَزِيدُ (SNZYD̃) = senezīdu : biz daha fazlasını da vereceğiz
20. الْمُحْسِنِينَ (ELMḪSNYN) = l-muHsinīne : iyilik edenlere
zaman | denildiği | onlara | oturun | şu | kentte | ve yeyin | orada | yerden | dilediğiniz | ve deyin | affet | ve girin | kapıdan | secde ederek | bağışlayalım | sizin | hatalarınızı | biz daha fazlasını da vereceğiz | iyilik edenlere |

[] [GWL] [] [SKN] [] [GRY] [EKL] [] [ḪYS̃] [ŞYE] [GWL] [ḪŦŦ] [D̃ḢL] [BWB] [SCD̃] [ĞFR] [] [ḢŦE] [ZYD̃] [ḪSN]
WÎZ̃ GYL LHM ESKNWE HZ̃H ELGRYT WKLWE MNHE ḪYS̃ ŞÙTM WGWLWE ḪŦT WED̃ḢLWE ELBEB SCD̃E NĞFR LKM ḢŦYÙETKM SNZYD̃ ELMḪSNYN

ve iƶ ḳīle lehumu skunū hāƶihi l-ḳaryete ve kulū minhā Hayṧu şi'tum ve ḳūlū HiTTatun vedḣulū l-bābe succeden neğfir lekum ḣaTiyātikum senezīdu l-muHsinīne
وإذ قيل لهم اسكنوا هذه القرية وكلوا منها حيث شئتم وقولوا حطة وادخلوا الباب سجدا نغفر لكم خطيئاتكم سنزيد المحسنين

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإذ | WÎZ̃ ve iƶ zaman And when
قيل ق و ل | GWL GYL ḳīle denildiği it was said
لهم | LHM lehumu onlara to them,
اسكنوا س ك ن | SKN ESKNWE skunū oturun """Live"
هذه | HZ̃H hāƶihi şu (in) this
القرية ق ر ي | GRY ELGRYT l-ḳaryete kentte city
وكلوا ا ك ل | EKL WKLWE ve kulū ve yeyin and eat
منها | MNHE minhā orada from it
حيث ح ي ث | ḪYS̃ ḪYS̃ Hayṧu yerden wherever
شئتم ش ي ا | ŞYE ŞÙTM şi'tum dilediğiniz you wish
وقولوا ق و ل | GWL WGWLWE ve ḳūlū ve deyin and say,
حطة ح ط ط | ḪŦŦ ḪŦT HiTTatun affet """Repentance,"""
وادخلوا د خ ل | D̃ḢL WED̃ḢLWE vedḣulū ve girin and enter
الباب ب و ب | BWB ELBEB l-bābe kapıdan the gate
سجدا س ج د | SCD̃ SCD̃E succeden secde ederek prostrating,
نغفر غ ف ر | ĞFR NĞFR neğfir bağışlayalım We will forgive
لكم | LKM lekum sizin for you
خطيئاتكم خ ط ا | ḢŦE ḢŦYÙETKM ḣaTiyātikum hatalarınızı your sins.
سنزيد ز ي د | ZYD̃ SNZYD̃ senezīdu biz daha fazlasını da vereceğiz We will increase (reward)
المحسنين ح س ن | ḪSN ELMḪSNYN l-muHsinīne iyilik edenlere "(of) the good-doers."""

7:161 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

zaman | denildiği | onlara | oturun | şu | kentte | ve yeyin | orada | yerden | dilediğiniz | ve deyin | affet | ve girin | kapıdan | secde ederek | bağışlayalım | sizin | hatalarınızı | biz daha fazlasını da vereceğiz | iyilik edenlere |

[] [GWL] [] [SKN] [] [GRY] [EKL] [] [ḪYS̃] [ŞYE] [GWL] [ḪŦŦ] [D̃ḢL] [BWB] [SCD̃] [ĞFR] [] [ḢŦE] [ZYD̃] [ḪSN]
WÎZ̃ GYL LHM ESKNWE HZ̃H ELGRYT WKLWE MNHE ḪYS̃ ŞÙTM WGWLWE ḪŦT WED̃ḢLWE ELBEB SCD̃E NĞFR LKM ḢŦYÙETKM SNZYD̃ ELMḪSNYN

ve iƶ ḳīle lehumu skunū hāƶihi l-ḳaryete ve kulū minhā Hayṧu şi'tum ve ḳūlū HiTTatun vedḣulū l-bābe succeden neğfir lekum ḣaTiyātikum senezīdu l-muHsinīne
وإذ قيل لهم اسكنوا هذه القرية وكلوا منها حيث شئتم وقولوا حطة وادخلوا الباب سجدا نغفر لكم خطيئاتكم سنزيد المحسنين

[] [ق و ل] [] [س ك ن] [] [ق ر ي] [ا ك ل] [] [ح ي ث] [ش ي ا] [ق و ل] [ح ط ط] [د خ ل] [ب و ب] [س ج د] [غ ف ر] [] [خ ط ا] [ز ي د] [ح س ن]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإذ | WÎZ̃ ve iƶ zaman And when
Vav,,Zel,
6,,700,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
T – time adverb
الواو عاطفة
ظرف زمان
قيل ق و ل | GWL GYL ḳīle denildiği it was said
Gaf,Ye,Lam,
100,10,30,
V – 3rd person masculine singular passive perfect verb
فعل ماض مبني للمجهول
لهم | LHM lehumu onlara to them,
Lam,He,Mim,
30,5,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
اسكنوا س ك ن | SKN ESKNWE skunū oturun """Live"
Elif,Sin,Kef,Nun,Vav,Elif,
1,60,20,50,6,1,
V – 2nd person masculine plural imperative verb
PRON – subject pronoun
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
هذه | HZ̃H hāƶihi şu (in) this
He,Zel,He,
5,700,5,
DEM – feminine singular demonstrative pronoun
اسم اشارة
القرية ق ر ي | GRY ELGRYT l-ḳaryete kentte city
Elif,Lam,Gaf,Re,Ye,Te merbuta,
1,30,100,200,10,400,
N – accusative feminine noun
اسم منصوب
وكلوا ا ك ل | EKL WKLWE ve kulū ve yeyin and eat
Vav,Kef,Lam,Vav,Elif,
6,20,30,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 2nd person masculine plural imperative verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
منها | MNHE minhā orada from it
Mim,Nun,He,Elif,
40,50,5,1,
P – preposition
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
جار ومجرور
حيث ح ي ث | ḪYS̃ ḪYS̃ Hayṧu yerden wherever
Ha,Ye,Se,
8,10,500,
LOC – location adverb
ظرف مكان
شئتم ش ي ا | ŞYE ŞÙTM şi'tum dilediğiniz you wish
Şın,,Te,Mim,
300,,400,40,
V – 2nd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل
وقولوا ق و ل | GWL WGWLWE ve ḳūlū ve deyin and say,
Vav,Gaf,Vav,Lam,Vav,Elif,
6,100,6,30,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 2nd person masculine plural imperative verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
حطة ح ط ط | ḪŦŦ ḪŦT HiTTatun affet """Repentance,"""
Ha,Tı,Te merbuta,
8,9,400,
N – nominative feminine indefinite noun
اسم مرفوع
وادخلوا د خ ل | D̃ḢL WED̃ḢLWE vedḣulū ve girin and enter
Vav,Elif,Dal,Hı,Lam,Vav,Elif,
6,1,4,600,30,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 2nd person masculine plural imperative verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
الباب ب و ب | BWB ELBEB l-bābe kapıdan the gate
Elif,Lam,Be,Elif,Be,
1,30,2,1,2,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
سجدا س ج د | SCD̃ SCD̃E succeden secde ederek prostrating,
Sin,Cim,Dal,Elif,
60,3,4,1,
N – accusative masculine plural indefinite active participle
اسم منصوب
نغفر غ ف ر | ĞFR NĞFR neğfir bağışlayalım We will forgive
Nun,Ğayn,Fe,Re,
50,1000,80,200,
V – 1st person plural imperfect verb, jussive mood
فعل مضارع مجزوم
لكم | LKM lekum sizin for you
Lam,Kef,Mim,
30,20,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 2nd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
خطيئاتكم خ ط ا | ḢŦE ḢŦYÙETKM ḣaTiyātikum hatalarınızı your sins.
Hı,Tı,Ye,,Elif,Te,Kef,Mim,
600,9,10,,1,400,20,40,
N – accusative feminine plural noun
PRON – 2nd person masculine plural possessive pronoun
اسم منصوب والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
سنزيد ز ي د | ZYD̃ SNZYD̃ senezīdu biz daha fazlasını da vereceğiz We will increase (reward)
Sin,Nun,Ze,Ye,Dal,
60,50,7,10,4,
FUT – prefixed future particle sa
V – 1st person plural imperfect verb
حرف استقبال
فعل مضارع
المحسنين ح س ن | ḪSN ELMḪSNYN l-muHsinīne iyilik edenlere "(of) the good-doers."""
Elif,Lam,Mim,Ha,Sin,Nun,Ye,Nun,
1,30,40,8,60,50,10,50,
N – accusative masculine plural (form IV) active participle
اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَإِذْ: zaman | قِيلَ: denildiği | لَهُمُ: onlara | اسْكُنُوا: oturun | هَٰذِهِ: şu | الْقَرْيَةَ: kentte | وَكُلُوا: ve yeyin | مِنْهَا: orada | حَيْثُ: yerden | شِئْتُمْ: dilediğiniz | وَقُولُوا: ve deyin | حِطَّةٌ: affet | وَادْخُلُوا: ve girin | الْبَابَ: kapıdan | سُجَّدًا: secde ederek | نَغْفِرْ: bağışlayalım | لَكُمْ: sizin | خَطِيئَاتِكُمْ: hatalarınızı | سَنَزِيدُ: biz daha fazlasını da vereceğiz | الْمُحْسِنِينَ: iyilik edenlere |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وإذ WÎZ̃ zaman | قيل GYL denildiği | لهم LHM onlara | اسكنوا ESKNWE oturun | هذه HZ̃H şu | القرية ELGRYT kentte | وكلوا WKLWE ve yeyin | منها MNHE orada | حيث ḪYS̃ yerden | شئتم ŞÙTM dilediğiniz | وقولوا WGWLWE ve deyin | حطة ḪŦT affet | وادخلوا WED̃ḢLWE ve girin | الباب ELBEB kapıdan | سجدا SCD̃E secde ederek | نغفر NĞFR bağışlayalım | لكم LKM sizin | خطيئاتكم ḢŦYÙETKM hatalarınızı | سنزيد SNZYD̃ biz daha fazlasını da vereceğiz | المحسنين ELMḪSNYN iyilik edenlere |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve iƶ: zaman | ḳīle: denildiği | lehumu: onlara | skunū: oturun | hāƶihi: şu | l-ḳaryete: kentte | ve kulū: ve yeyin | minhā: orada | Hayṧu: yerden | şi'tum: dilediğiniz | ve ḳūlū: ve deyin | HiTTatun: affet | vedḣulū: ve girin | l-bābe: kapıdan | succeden: secde ederek | neğfir: bağışlayalım | lekum: sizin | ḣaTiyātikum: hatalarınızı | senezīdu: biz daha fazlasını da vereceğiz | l-muHsinīne: iyilik edenlere |
Kırık Meal (Transcript) : |WÎZ̃: zaman | GYL: denildiği | LHM: onlara | ESKNWE: oturun | HZ̃H: şu | ELGRYT: kentte | WKLWE: ve yeyin | MNHE: orada | ḪYS̃: yerden | ŞÙTM: dilediğiniz | WGWLWE: ve deyin | ḪŦT: affet | WED̃ḢLWE: ve girin | ELBEB: kapıdan | SCD̃E: secde ederek | NĞFR: bağışlayalım | LKM: sizin | ḢŦYÙETKM: hatalarınızı | SNZYD̃: biz daha fazlasını da vereceğiz | ELMḪSNYN: iyilik edenlere |
Abdulbaki Gölpınarlı : Hani o zaman onlara, bu şehirde yerleşin ve dilediğiniz yerde dilediğiniz şeyi yiyin ve bu makam, suçların döküldüğü makamdır deyin, kapıdan yerlere kapanırcasına eğilerek girin de suçlarınızı örtelim, iyi hareket edenlerin mükâfatını daha da fazlasıyla verelim denmişti.
Adem Uğur : Onlara denildi ki: Şu şehirde (Kudüs'te) yerleşin, ondan (nimetlerinden) dilediğiniz gibi yeyin, "bağışlanmak istiyoruz" deyin ve kapıdan eğilerek girin ki hatalarınızı bağışlayalım. İyilik yapanlara ileride ihsanımızı daha da artıracağız.
Ahmed Hulusi : Hani onlara: "Şu şehirde yerleşin. . . Ondan istediğiniz yerden yeyin. 'Mağfiret et', deyin ve kapısından secdenin anlamını yaşayarak girin ki, hatalarınızı sizin için mağfiret edelim. . . Muhsinlere daha da ziyade edeceğiz" denildi.
Ahmet Tekin : Hani onlara: 'Şu şehire, Kudüs’e yerleşin. Orada Allah’ın sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak iradesinin tecellisi içinde dilediğiniz yerlerde yeyin. Bağışlanmak istiyoruz deyin. Kapılardan, şehrin giriş noktalarından saygıyla birlikte secde ederek girin ki, hatalarınızı bağışlayalım. İyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan mü’minlere nimetlerimizi daha da artıracağız.' denilmişti.
Ahmet Varol : Onlara: 'Şu şehirde oturun, orada istediğiniz yerden yiyin, 'bağışlanma diliyoruz (:hitta)' deyin ve secde ederek kapıdan girin ki biz de hatalarınızı bağışlayalım. İyilik edenlere ise daha fazlasını vereceğiz' denilmişti.
Ali Bulaç : Onlara: "Bu şehirde oturun, ondan istediğiniz yerden yeyin, 'dileğimiz bağışlanmadır' deyin ve kapısından secde ederek girin, (biz de) hatalarınızı bağışlayalım. İyilik yapanların (armağanlarını) arttıracağız" denildiğinde,
Ali Fikri Yavuz : O vakit onlara (İsrailoğullarına) şöyle denilmişti; “- Şu şehirde (Beytü’l-Makdis’de) yerleşin ve onun mahsüllerinden dilediğinizi yeyin; günahlarımızı bağışla, diye dua edin. O şehrin kapısından, Allah’a şükr için secde ederek girin ki, size suçlarınızı bağışlayalım. İyilik edenlere ileride ziyadesini vereceğiz.”
Bekir Sadak : Onlara: «su sehirde oturun, diledigniz gibi yiyip icin, «affet!» deyin ve secde ederek kapisindan girin; Biz de yanilmalarinizi bagislariz. Iyi davrananlara daha da artiracagiz» denmisti.
Celal Yıldırım : Bir zaman onlara : Şu kasabaya yerleşin ve dilediğiniz yerde dilediğiniz gibi yiyin ; «günahlarımızı ve ağırlıklarımızı kaldırıp at!» deyin ve kapıdan eğilerek tevazu ile girin ki, hatâlarınızı bağışlayalım, denildi. İyilik edenlere mükâfatlarını artıracağız.
Diyanet İşleri : O zaman onlara denilmişti ki: “Şu memlekete yerleşin. Orada dilediğiniz gibi yiyin ve ‘Hıtta (Ya Rabbi, bizi affet)’ deyin. Kentin kapısından eğilerek tevazu ile girin ki biz de sizin hatalarınızı bağışlayalım. İyilik edenlere daha da fazlasını vereceğiz.”
Diyanet İşleri (eski) : Onlara: 'Şu şehirde oturun, dilediğiniz gibi yiyip için, 'affet!' deyin ve secde ederek kapısından girin; Biz de yanılmalarınızı bağışlarız. İyi davrananlara daha da artıracağız' denmişti.
Diyanet Vakfi : Onlara denildi ki: Şu şehirde (Kudüs'te) yerleşin, ondan (nimetlerinden) dilediğiniz gibi yeyin, «bağışlanmak istiyoruz» deyin ve kapıdan eğilerek girin ki hatalarınızı bağışlayalım. İyilik yapanlara ileride ihsanımızı daha da artıracağız.
Edip Yüksel : Hatırla ki kendilerine, 'Bu şehirde oturun, oradan dilediğiniz gibi yiyin, dostça konuşun ve kapıdan alçak gönüllü olarak girin ki hatalarınızı bağışlayalım. İyilik yapanlara fazlasını vereceğiz,' denildiğinde,
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Ve o vakit onlara denilmişti ki; Şu şehre yerleşin ve orada dilediğiniz şeylerden yiyin, «hitta» (günahlarımızı bağışla.) deyin ve secde ederek kapısından girin ki, suçlarınızı bağışlayalım. İyilere nimetlerimizi daha da arttıracağız.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ve o vakit onlara denilmişti ki: «Şu şehre yerleşin ve orada dilediğiniz yerde yiyin, «Bağışla bizi!» deyin ve secde ederek kapıya girin ki size suçlarınızı bağışlayalım, iyilere ileride daha fazlasını vereceğiz.»
Elmalılı Hamdi Yazır : Ve o vakit onlara denilmişti ki şu şehre sakin olun ve ondan dilediğiniz yerde yeyin ve «hıtta» deyin ve secde ederek kapıya girin ki size suçlarınızı bağışlayalım, muhsinlere ilerde ziyadesini vereceğiz
Fizilal-il Kuran : Hani onlara denmişti ki; «Şu kasabada oturunuz, orada ne isterseniz yiyiniz, kasabanın kapısından girerken, başlarınızı eğerek 'Bağışla bizi' deyiniz ki, günahlarınızı affedelim ve iyilik edenlerin mükâfatını arttıralım.»
Gültekin Onan : Onlara: "Bu şehirde oturun, ondan istediğiniz yerden yiyin, 'dileğimiz bağışlanmadır' deyin ve kapısından secde ederek girin, (biz de) hatalarınızı bağışlayalım. İyilik yapanların (armağanlarını) arttıracağız" denildiğinde,
Hakkı Yılmaz : Ve bir zaman onlara, “Şu kente yerleşin ve oradan dilediğiniz şeyleri yiyin ve “Hitta” [günahlarımızı bağışla]! deyin ve teslim olmuş olarak kapıdan girin. Biz suçlarınızı bağışlayacağız, iyilere arttıracağız” denilmişti.
Hasan Basri Çantay : O zaman onlara: «Şu şehirde yerleşin. Onun dilediğiniz yerinden yeyin. «Hıtta» deyin. Kapısından hepiniz secde edici olarak girin ki suçlarınızı yarlığayalım. İyi hareket edenlere ileride daha fazlasıyle vereceğiz» denilmişdi.
Hayrat Neşriyat : Bir zaman onlara şöyle denilmişti: 'Şu şehre (Kudüs’e) yerleşin; ondan dilediğiniz yerde yiyin; ' حِطَّةٌ (Yâ Rab! Bizi affet!)’ deyin ve kapıdan secde eden (hürmetle eğilen)kimseler olarak girin ki sizin hatâlarınızı bağışlayalım. (Bu bağışlamadan sonra) yakında iyilik edenlere (mükâfâtlarını) daha da artıracağız.'
İbni Kesir : Hani onlara denilmişti ki: Şu şehirde oturun, dilediğiniz gibi yeyin, için. «Affet» deyin ve kapısından secde ederek girin ki; yanılmalarınızı bağışlayalım. İhsan edenlere daha da arttıracağız.
İskender Evrenosoğlu : Ve onlara: “Bu şehirde yerleşin ve ondan dilediğiniz yerden yeyin, af dilediğinizi söyleyin ve kapıdan secde ederek girin.” denilmişti. “Sizin hatalarınızı mağfiret edelim ve muhsinlere daha da arttıralım.”
Muhammed Esed : Hani, size şöyle dendiği zaman(ı hatırlayın): "Bu ülkede yerleşin ve oranın ürünlerinden dilediğiniz gibi yararlanın; ve (bunu yaparken) "Bizden günahlarımızın yükünü kaldır!" diye niyaz edin. Ve alçak gönüllülükle (şehrin) kapı(sın)dan girin; (ki, böylece) sizin günahlarınızı bağışlayalım (ve) iyilik yapanları kat kat ödüllendirelim!"
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve o vakti ki onlara denilmişti: «Şu beldede oturunuz. Ve ondan dilediğiniz yerde yeyiniz ve 'Hıtta' deyiniz ve secde eder olduğunuz halde kapıya giriniz ki, size hatalarınızı bağışlayalım, muhsin olanlara (mükâfaatlarını) elbette arttıracağızdır.»
Ömer Öngüt : Onlara denildi ki: “Şu şehirde oturun. Orada dilediğiniz gibi yiyin. 'Hıtta (bizi affet!)' deyin ve kapısından secde ederek girin ki, biz de hatalarınızı bağışlayalım. Biz iyilik edenlere daha da artıracağız. ”
Şaban Piriş : Onlara: -Bu ülkede oturun ve orada dilediğiniz yerden yiyin, “bağışla” diyerek kapıdan secde edip girin ki biz de sizi bağışlayalım. İyiler için daha fazlasını vereceğiz, denilmişti.
Suat Yıldırım : O vakit onlara denildi ki: "Şu şehre (Kudüs’e) yerleşin, oranın ürünlerinden dilediğiniz şekilde yiyin, yararlanın, "Affet bizi ya Rebbenâ! (hıtta)" deyin ve şehrin kapısından tevazû ile eğilerek girin ki suçlarınızı bağışlayalım. İyi ve güzel davrananlara, ayrıca daha fazla mükâfatlar vereceğiz."
Süleyman Ateş : Onlara: "Şu kentte oturun. Orada dilediğiniz yerden yeyin, (Allah'a niyaz edip bizi) affet deyin ve secde ederek kapıdan girin ki hatâlarınızı bağışlayalım; biz iyilik edenlere daha fazlasını da vereceğiz." denildi.
Tefhim-ul Kuran : Onlara: «Bu şehirde oturun, ondan istediğiniz yerden yeyin, 'dileğimiz bağışlanmadır' deyin ve kapısından secde ederek girin, (biz de) hatalarınızı bağışlayalım. İyilik yapanların (armağanlarını) arttıracağız» denildiğinde,
Ümit Şimşek : Bir de 'Şu beldede yerleşin ve orada dilediğiniz yerde yiyip için,' dedik. 'Yalnız, 'Hıtta' deyip kapıdan secde ederek girin ki hatâlarınızı bağışlayalım. İyilik yapanları ise, ziyadesiyle ödüllendireceğiz.'
Yaşar Nuri Öztürk : Onlara şöyle denildi: Şu kentte oturun, orada istediğiniz yerden yiyin. 'Affet' diye yalvarın; kapıdan da secde ederek girin ki, hatalarınızı bağışlayalım. Güzel düşünüp güzel iş yapanlara daha fazlasını da vereceğiz.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}