» 7 / A’râf  133:

Kuran Sırası: 7
İniş Sırası: 39
Araf Suresi = Yüksek/Orta Yer Suresi
46. Ayette yer alan cennet ve cehennem arasindaki orta yer bölgesindeki insanlardan bahsedildigi için bu adi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. فَأَرْسَلْنَا (FÊRSLNE) = feerselnā : biz de gönderdik
2. عَلَيْهِمُ (ALYHM) = ǎleyhimu : onların üzerine
3. الطُّوفَانَ (ELŦWFEN) = T-Tūfāne : tufan
4. وَالْجَرَادَ (WELCRED̃) = velcerāde : ve çekirge
5. وَالْقُمَّلَ (WELGML) = velḳummele : ve kımıl (haşerat)
6. وَالضَّفَادِعَ (WELŽFED̃A) = ve DDefādiǎ : ve kurbağalar
7. وَالدَّمَ (WELD̃M) = ve ddeme : ve Kan
8. ايَاتٍ ( ËYET) = āyātin : mu'cizeler olarak
9. مُفَصَّلَاتٍ (MFṦLET) = mufeSSalātin : ayrı ayrı
10. فَاسْتَكْبَرُوا (FESTKBRWE) = festekberū : ama yine büyüklük tasladılar
11. وَكَانُوا (WKENWE) = ve kānū : ve oldular
12. قَوْمًا (GWME) = ḳavmen : bir topluluk
13. مُجْرِمِينَ (MCRMYN) = mucrimīne : suçlu
biz de gönderdik | onların üzerine | tufan | ve çekirge | ve kımıl (haşerat) | ve kurbağalar | ve Kan | mu'cizeler olarak | ayrı ayrı | ama yine büyüklük tasladılar | ve oldular | bir topluluk | suçlu |

[RSL] [] [ŦWF] [CRD̃] [GML] [ŽFD̃A] [D̃MW] [EYY] [FṦL] [KBR] [KWN] [GWM] [CRM]
FÊRSLNE ALYHM ELŦWFEN WELCRED̃ WELGML WELŽFED̃A WELD̃M ËYET MFṦLET FESTKBRWE WKENWE GWME MCRMYN

feerselnā ǎleyhimu T-Tūfāne velcerāde velḳummele ve DDefādiǎ ve ddeme āyātin mufeSSalātin festekberū ve kānū ḳavmen mucrimīne
فأرسلنا عليهم الطوفان والجراد والقمل والضفادع والدم آيات مفصلات فاستكبروا وكانوا قوما مجرمين

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فأرسلنا ر س ل | RSL FÊRSLNE feerselnā biz de gönderdik So We sent
عليهم | ALYHM ǎleyhimu onların üzerine on them
الطوفان ط و ف | ŦWF ELŦWFEN T-Tūfāne tufan the flood
والجراد ج ر د | CRD̃ WELCRED̃ velcerāde ve çekirge and the locusts
والقمل ق م ل | GML WELGML velḳummele ve kımıl (haşerat) and the lice
والضفادع ض ف د ع | ŽFD̃A WELŽFED̃A ve DDefādiǎ ve kurbağalar and the frogs
والدم د م و | D̃MW WELD̃M ve ddeme ve Kan and the blood
آيات ا ي ي | EYY ËYET āyātin mu'cizeler olarak (as) signs
مفصلات ف ص ل | FṦL MFṦLET mufeSSalātin ayrı ayrı manifest,
فاستكبروا ك ب ر | KBR FESTKBRWE festekberū ama yine büyüklük tasladılar but they showed arrogance
وكانوا ك و ن | KWN WKENWE ve kānū ve oldular and they were
قوما ق و م | GWM GWME ḳavmen bir topluluk a people,
مجرمين ج ر م | CRM MCRMYN mucrimīne suçlu criminal.

7:133 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

biz de gönderdik | onların üzerine | tufan | ve çekirge | ve kımıl (haşerat) | ve kurbağalar | ve Kan | mu'cizeler olarak | ayrı ayrı | ama yine büyüklük tasladılar | ve oldular | bir topluluk | suçlu |

[RSL] [] [ŦWF] [CRD̃] [GML] [ŽFD̃A] [D̃MW] [EYY] [FṦL] [KBR] [KWN] [GWM] [CRM]
FÊRSLNE ALYHM ELŦWFEN WELCRED̃ WELGML WELŽFED̃A WELD̃M ËYET MFṦLET FESTKBRWE WKENWE GWME MCRMYN

feerselnā ǎleyhimu T-Tūfāne velcerāde velḳummele ve DDefādiǎ ve ddeme āyātin mufeSSalātin festekberū ve kānū ḳavmen mucrimīne
فأرسلنا عليهم الطوفان والجراد والقمل والضفادع والدم آيات مفصلات فاستكبروا وكانوا قوما مجرمين

[ر س ل] [] [ط و ف] [ج ر د] [ق م ل] [ض ف د ع] [د م و] [ا ي ي] [ف ص ل] [ك ب ر] [ك و ن] [ق و م] [ج ر م]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فأرسلنا ر س ل | RSL FÊRSLNE feerselnā biz de gönderdik So We sent
Fe,,Re,Sin,Lam,Nun,Elif,
80,,200,60,30,50,1,
REM – prefixed resumption particle
V – 1st person plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
الفاء استئنافية
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
عليهم | ALYHM ǎleyhimu onların üzerine on them
Ayn,Lam,Ye,He,Mim,
70,30,10,5,40,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
الطوفان ط و ف | ŦWF ELŦWFEN T-Tūfāne tufan the flood
Elif,Lam,Tı,Vav,Fe,Elif,Nun,
1,30,9,6,80,1,50,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
والجراد ج ر د | CRD̃ WELCRED̃ velcerāde ve çekirge and the locusts
Vav,Elif,Lam,Cim,Re,Elif,Dal,
6,1,30,3,200,1,4,
"CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative masculine noun → Locust"
الواو عاطفة
اسم منصوب
والقمل ق م ل | GML WELGML velḳummele ve kımıl (haşerat) and the lice
Vav,Elif,Lam,Gaf,Mim,Lam,
6,1,30,100,40,30,
"CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative masculine plural noun → Louse"
الواو عاطفة
اسم منصوب
والضفادع ض ف د ع | ŽFD̃A WELŽFED̃A ve DDefādiǎ ve kurbağalar and the frogs
Vav,Elif,Lam,Dad,Fe,Elif,Dal,Ayn,
6,1,30,800,80,1,4,70,
"CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative masculine plural noun → Frog"
الواو عاطفة
اسم منصوب
والدم د م و | D̃MW WELD̃M ve ddeme ve Kan and the blood
Vav,Elif,Lam,Dal,Mim,
6,1,30,4,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative masculine noun
الواو عاطفة
اسم منصوب
آيات ا ي ي | EYY ËYET āyātin mu'cizeler olarak (as) signs
,Ye,Elif,Te,
,10,1,400,
N – accusative feminine plural indefinite noun
اسم منصوب
مفصلات ف ص ل | FṦL MFṦLET mufeSSalātin ayrı ayrı manifest,
Mim,Fe,Sad,Lam,Elif,Te,
40,80,90,30,1,400,
ADJ – accusative feminine plural indefinite adjective
صفة منصوبة
فاستكبروا ك ب ر | KBR FESTKBRWE festekberū ama yine büyüklük tasladılar but they showed arrogance
Fe,Elif,Sin,Te,Kef,Be,Re,Vav,Elif,
80,1,60,400,20,2,200,6,1,
REM – prefixed resumption particle
V – 3rd person masculine plural (form X) perfect verb
PRON – subject pronoun
الفاء استئنافية
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
وكانوا ك و ن | KWN WKENWE ve kānū ve oldular and they were
Vav,Kef,Elif,Nun,Vav,Elif,
6,20,1,50,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
قوما ق و م | GWM GWME ḳavmen bir topluluk a people,
Gaf,Vav,Mim,Elif,
100,6,40,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
مجرمين ج ر م | CRM MCRMYN mucrimīne suçlu criminal.
Mim,Cim,Re,Mim,Ye,Nun,
40,3,200,40,10,50,
ADJ – accusative masculine plural (form IV) active participle
صفة منصوبة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |فَأَرْسَلْنَا: biz de gönderdik | عَلَيْهِمُ: onların üzerine | الطُّوفَانَ: tufan | وَالْجَرَادَ: ve çekirge | وَالْقُمَّلَ: ve kımıl (haşerat) | وَالضَّفَادِعَ: ve kurbağalar | وَالدَّمَ: ve Kan | ايَاتٍ: mu'cizeler olarak | مُفَصَّلَاتٍ: ayrı ayrı | فَاسْتَكْبَرُوا: ama yine büyüklük tasladılar | وَكَانُوا: ve oldular | قَوْمًا: bir topluluk | مُجْرِمِينَ: suçlu |
Kırık Meal (Harekesiz) : |فأرسلنا FÊRSLNE biz de gönderdik | عليهم ALYHM onların üzerine | الطوفان ELŦWFEN tufan | والجراد WELCRED̃ ve çekirge | والقمل WELGML ve kımıl (haşerat) | والضفادع WELŽFED̃A ve kurbağalar | والدم WELD̃M ve Kan | آيات ËYET mu'cizeler olarak | مفصلات MFṦLET ayrı ayrı | فاستكبروا FESTKBRWE ama yine büyüklük tasladılar | وكانوا WKENWE ve oldular | قوما GWME bir topluluk | مجرمين MCRMYN suçlu |
Kırık Meal (Okunuş) : |feerselnā: biz de gönderdik | ǎleyhimu: onların üzerine | T-Tūfāne: tufan | velcerāde: ve çekirge | velḳummele: ve kımıl (haşerat) | ve DDefādiǎ: ve kurbağalar | ve ddeme: ve Kan | āyātin: mu'cizeler olarak | mufeSSalātin: ayrı ayrı | festekberū: ama yine büyüklük tasladılar | ve kānū: ve oldular | ḳavmen: bir topluluk | mucrimīne: suçlu |
Kırık Meal (Transcript) : |FÊRSLNE: biz de gönderdik | ALYHM: onların üzerine | ELŦWFEN: tufan | WELCRED̃: ve çekirge | WELGML: ve kımıl (haşerat) | WELŽFED̃A: ve kurbağalar | WELD̃M: ve Kan | ËYET: mu'cizeler olarak | MFṦLET: ayrı ayrı | FESTKBRWE: ama yine büyüklük tasladılar | WKENWE: ve oldular | GWME: bir topluluk | MCRMYN: suçlu |
Abdulbaki Gölpınarlı : Bunun üzerine, ayrı-ayrı mucize olmak üzere onlara tufan, çekirge, haşerât, kurbağa ve kan gönderdik, fakat ululanıp inanmaya tenezzül etmediler ve zâten de suçlu bir topluluktu onlar.
Adem Uğur : Biz de ayrı ayrı mucizeler olarak onların üzerine tufan, çekirge, haşere, kurbağalar ve kan gönderdik; yine de büyüklük tasladılar ve günahkâr bir kavim oldular.
Ahmed Hulusi : Biz de onların üzerine tafsilâtlı işaretler olarak tufan, çekirge, haşerat, kurbağalar ve kan yağdırdık! (Yine de) büyüklendiler ve suçlu bir topluluk oldular.
Ahmet Tekin : Biz de kudretimizin ayrı ayrı alâmetleri, mûcizeleri olmak üzere, başlarına tûfanlar, çekirgeler, haşereler, kurbağalar ve kan âfetleri musallat ettik. Yine de büyüklük taslamayı, serkeşliği, zorbalığı, diktatörlüğü terketmediler. İslâm’a planlı cephe alarak, müslümanlığı, müslüman nesilleri yozlaştırma, yok etme suçu işleyen, güç ve iktidar sahibi âsi, suçlu ve günahkâr bir kavim olmaya devam ettiler.
Ahmet Varol : Biz ayrı ayrı alametler olarak üzerlerine tufan, çekirge, haşarat, kurbağalar ve kan gönderdik. Ama onlar yine büyüklük tasladılar ve suçlular toplumu oldular.
Ali Bulaç : Bunun üzerine, ayrı ayrı mucizeler (ayetler) olarak üzerlerine tufan, çekirge, buğday güvesi, kurbağa ve kan musallat kıldık. Yine büyüklük tasladılar ve suçlu-günahkar bir kavim oldular.
Ali Fikri Yavuz : Biz de, kudretimizin ayrı ayrı alâmetleri olmak üzere, başlarına (sel felâketi) tufan, (ekinlerine) çekirge, haşerat, (evlerine) kurbağa ve (sularına) kan gönderdik. Yine de inad ettiler, kibirlendiler. Onlar öyle mücrimler gürûhu idiler.
Bekir Sadak : Bunun uzerine su baskinini, cekirgeyi, haserati, kurbagalari ve kani birbirinden ayri mucizeler olarak onlara musallat kildik; yine de buyukluk taslayip suclu bir millet oldular.
Celal Yıldırım : O nedenle (kudretimizin yüceliğinin) ayrı ayrı belgeleri olmak üzere başlarına tufan (sel baskını) çekirge, haşere, kurbağa ve kan gönderdik ; buna rağmen gurur ve kibir gösterdiler. Zaten onlar suçlu günahkâr bir kavim idiler.
Diyanet İşleri : Biz de, her biri ayrı ayrı birer mucize olmak üzere başlarına tufan, çekirge, ürün güvesi (haşarat), kurbağalar ve kan gönderdik. (Hiçbirinden ders almadılar.) Büyüklük tasladılar ve suçlu bir kavim oldular.
Diyanet İşleri (eski) : Bunun üzerine su baskınını, çekirgeyi, haşeratı, kurbağaları ve kanı birbirinden ayrı mucizeler olarak onlara musallat kıldık; yine de büyüklük taslayıp suçlu bir millet oldular.
Diyanet Vakfi : Biz de ayrı ayrı mucizeler olarak onların üzerine tufan, çekirge, haşere, kurbağalar ve kan gönderdik; yine de büyüklük tasladılar ve günahkâr bir kavim oldular.
Edip Yüksel : Üzerlerine tufan, çekirge, haşerat, kurbağa ve kan gibi ayrı ayrı işaretler gönderdik. Buna rağmen büyüklük taslamaya devam ettiler ve suçlu bir topluluk oldular.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Biz de kudretimizin ayrı ayrı alâmetleri olmak üzere başlarına tufan, çekirge, haşereler, kurbağalar ve kan gönderdik, yine inad edip direndiler ve çok mücrim (suçlu) bir kavim oldular.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Biz de kudretimizin ayrı ayrı mucizeleri olmak üzere başlarına tufan, çekirge, haşereler, kurbağalar ve kan gönderdik. Yine inat ettiler ve çok suçlu bir toplum oldular.
Elmalılı Hamdi Yazır : Biz de kudretimizin ayrı ayrı âyetleri olmak üzere başlarına tufan gönderdik, çekirge gönderdik, haşerat gönderdik, kurbağalar gönderdik, kan gönderdik yine inad ettiler ve çok mücrim bir kavm oldular
Fizilal-il Kuran : Biz de onlara, ayrı ayrı birer mucize olarak su baskını, çekirge sürüsü, zararlı böcek salgını, kurbağalar ve kan gönderdik. Yine de burun kıvırarak günahkâr bir toplum oldular.
Gültekin Onan : Bunun üzerine, ayrı ayrı ayetler olarak üzerlerine tufan, çekirge, buğday güvesi, kurbağa ve kan musallat ettik. Yine büyüklük tasladılar ve suçlu-günahkar bir kavim oldular.
Hakkı Yılmaz : Biz de belirli aralıklarla âyetler olmak üzere üzerlerine tufanı, çekirgeleri, haşereleri, kurbağaları ve kanı gönderdik. Yine büyüklük tasladılar ve bir suçlular toplumu oldular.
Hasan Basri Çantay : Bunun üzerine biz de, ayrı ayrı alâmetler olmak üzere, başlarına tuufan, çekirge, haşerat, kurbağalar ve kan gönderdik. (Böyle iken) yine (îman etmeyi) kibirlerine yediremediler. Onlar öyle günahkârlar güruhu idiler.
Hayrat Neşriyat : Artık (biz de) onların üzerine ayrı ayrı mu'cizeler olarak; tûfan, çekirge, haşerât, kurbağalar ve (sularına) kan gönderdik, buna rağmen büyüklük tasladılar ve bir günahkârlar topluluğu oldular.
İbni Kesir : Bunun üzerine, biz de birbirinden ayrı mucizeler olarak başlarına tufan, çekirge, haşerat, kurbağalar ve kan gönderdik. Yine de büyüklük taslayıp suçlular güruhu oldular.
İskender Evrenosoğlu : Bundan sonra, onların üzerine ayrı ayrı (zaman zaman) mucizeler, tufan, çekirge (afeti), bit (afeti), kurbağa (afeti) ve kan gönderdik. Buna rağmen kibirlendiler ve mücrim (günahkâr ve suçlu) bir kavim oldular.
Muhammed Esed : Bunun üzerine, Biz de onlara selleri, çekirge (baskınlarını), haşereleri, kurbağaları ve kan(a dönüşen suyu) musallat ettik; (hepsi de) apaçık ayetler/alametlerdi (onlar için): ama burunlarını dikip kurumlandılar; çünkü günaha gömülüp gitmiş bir topluluktu onlar.
Ömer Nasuhi Bilmen : Artık biz onların üzerine ayrı ayrı harikalar olmak üzere tufanı, çekirgeleri, böcekleri, kurbağaları, kanı gönderdik. Yine böbürlendiler ve günahkârlar olan bir kavim oldular.
Ömer Öngüt : Bunun üzerine biz de birbirinden ayrı mucizeler olarak başlarına sel baskını, çekirge, haşerat, kurbağalar ve kan gönderdik. Yine de kibirlerine yediremediler. Onlar öyle günahkârlar gürûhu idiler.
Şaban Piriş : Bu yüzden onlara, tufanı, çekirgeyi, küçük keneyi, kurbağaları ve kanı apaçık işaretler olarak musallat ettik. Buna rağmen büyüklendiler. Onlar zaten suçlu bir toplum idi.
Suat Yıldırım : Biz de kudretimizin ayrı ayrı delilleri olarak onların üzerine tufan gönderdik, çekirgeler gönderdik, haşerat gönderdik, kurbağalar gönderdik, kan gönderdik. Yine de inad edip büyüklük tasladılar ve suçlu bir topluluk oldular.
Süleyman Ateş : Biz de onların üzerine ayrı ayrı mu'cizeler olarak tûfân, çekirge, kımıl (haşerât), kurbağalar ve kan gönderdik; ama yine büyüklük tasladılar ve suçlu bir topluluk oldular.
Tefhim-ul Kuran : Bunun üzerine biz de, ayrı ayrı mucizeler (ayetler) olarak üzerlerine tufan, çekirge, buğday güvesi, kurbağa ve kan musallat kıldık. Yine büyüklük tasladılar ve suçlu-günahkâr bir kavim oldular.
Ümit Şimşek : Biz de onlara ayrı ayrı mucizeler olarak tufan, çekirge, haşerat, kurbağa ve kan gönderdik. Yine de onlar iman etmeyi kibirlerine yediremediler ve bir mücrimler güruhu olup çıktılar.
Yaşar Nuri Öztürk : Biz de onlar üzerine, açık mucizeler olarak tufan, çekirge, haşerat, kurbağalar ve kan gönderdik; yine de kibre saptılar ve günahkar bir topluluk oluverdiler.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}