» 7 / A’râf  70:

Kuran Sırası: 7
İniş Sırası: 39
Araf Suresi = Yüksek/Orta Yer Suresi
46. Ayette yer alan cennet ve cehennem arasindaki orta yer bölgesindeki insanlardan bahsedildigi için bu adi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. قَالُوا (GELWE) = ḳālū : dediler ki
2. أَجِئْتَنَا (ÊCÙTNE) = eci'tenā : sen bize mi geldin?
3. لِنَعْبُدَ (LNABD̃) = lineǎ'bude : kulluk etmemiz için
4. اللَّهَ (ELLH) = llahe : Allah'a
5. وَحْدَهُ (WḪD̃H) = veHdehu : tek olan
6. وَنَذَرَ (WNZ̃R) = ve neƶera : ve bırakalım diye
7. مَا (ME) = mā : şeyleri
8. كَانَ (KEN) = kāne : oldukları
9. يَعْبُدُ (YABD̃) = yeǎ'budu : tapıyor
10. ابَاؤُنَا ( ËBEÙNE) = ābā'unā : atalarımızın
11. فَأْتِنَا (FÊTNE) = fe'tinā : (haydi) bize getir
12. بِمَا (BME) = bimā : şeyi
13. تَعِدُنَا (TAD̃NE) = teǐdunā : bizi tehdidettiğin
14. إِنْ (ÎN) = in : eğer
15. كُنْتَ (KNT) = kunte : isen
16. مِنَ (MN) = mine : -dan
17. الصَّادِقِينَ (ELṦED̃GYN) = S-Sādiḳīne : doğrular-
dediler ki | sen bize mi geldin? | kulluk etmemiz için | Allah'a | tek olan | ve bırakalım diye | şeyleri | oldukları | tapıyor | atalarımızın | (haydi) bize getir | şeyi | bizi tehdidettiğin | eğer | isen | -dan | doğrular- |

[GWL] [CYE] [ABD̃] [] [WḪD̃] [WZ̃R] [] [KWN] [ABD̃] [EBW] [ETY] [] [WAD̃] [] [KWN] [] [ṦD̃G]
GELWE ÊCÙTNE LNABD̃ ELLH WḪD̃H WNZ̃R ME KEN YABD̃ ËBEÙNE FÊTNE BME TAD̃NE ÎN KNT MN ELṦED̃GYN

ḳālū eci'tenā lineǎ'bude llahe veHdehu ve neƶera kāne yeǎ'budu ābā'unā fe'tinā bimā teǐdunā in kunte mine S-Sādiḳīne
قالوا أجئتنا لنعبد الله وحده ونذر ما كان يعبد آباؤنا فأتنا بما تعدنا إن كنت من الصادقين

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
قالوا ق و ل | GWL GELWE ḳālū dediler ki They said,
أجئتنا ج ي ا | CYE ÊCÙTNE eci'tenā sen bize mi geldin? """Have you come to us"
لنعبد ع ب د | ABD̃ LNABD̃ lineǎ'bude kulluk etmemiz için that we (should) worship
الله | ELLH llahe Allah'a Allah
وحده و ح د | WḪD̃ WḪD̃H veHdehu tek olan Alone
ونذر و ذ ر | WZ̃R WNZ̃R ve neƶera ve bırakalım diye and we forsake
ما | ME şeyleri what
كان ك و ن | KWN KEN kāne oldukları used to
يعبد ع ب د | ABD̃ YABD̃ yeǎ'budu tapıyor worship
آباؤنا ا ب و | EBW ËBEÙNE ābā'unā atalarımızın our forefathers?
فأتنا ا ت ي | ETY FÊTNE fe'tinā (haydi) bize getir Then bring us
بما | BME bimā şeyi of what
تعدنا و ع د | WAD̃ TAD̃NE teǐdunā bizi tehdidettiğin you promise us,
إن | ÎN in eğer if
كنت ك و ن | KWN KNT kunte isen you are
من | MN mine -dan of
الصادقين ص د ق | ṦD̃G ELṦED̃GYN S-Sādiḳīne doğrular- "the truthful."""

7:70 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

dediler ki | sen bize mi geldin? | kulluk etmemiz için | Allah'a | tek olan | ve bırakalım diye | şeyleri | oldukları | tapıyor | atalarımızın | (haydi) bize getir | şeyi | bizi tehdidettiğin | eğer | isen | -dan | doğrular- |

[GWL] [CYE] [ABD̃] [] [WḪD̃] [WZ̃R] [] [KWN] [ABD̃] [EBW] [ETY] [] [WAD̃] [] [KWN] [] [ṦD̃G]
GELWE ÊCÙTNE LNABD̃ ELLH WḪD̃H WNZ̃R ME KEN YABD̃ ËBEÙNE FÊTNE BME TAD̃NE ÎN KNT MN ELṦED̃GYN

ḳālū eci'tenā lineǎ'bude llahe veHdehu ve neƶera kāne yeǎ'budu ābā'unā fe'tinā bimā teǐdunā in kunte mine S-Sādiḳīne
قالوا أجئتنا لنعبد الله وحده ونذر ما كان يعبد آباؤنا فأتنا بما تعدنا إن كنت من الصادقين

[ق و ل] [ج ي ا] [ع ب د] [] [و ح د] [و ذ ر] [] [ك و ن] [ع ب د] [ا ب و] [ا ت ي] [] [و ع د] [] [ك و ن] [] [ص د ق]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
قالوا ق و ل | GWL GELWE ḳālū dediler ki They said,
Gaf,Elif,Lam,Vav,Elif,
100,1,30,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
أجئتنا ج ي ا | CYE ÊCÙTNE eci'tenā sen bize mi geldin? """Have you come to us"
,Cim,,Te,Nun,Elif,
,3,,400,50,1,
INTG – prefixed interrogative alif
V – 2nd person masculine singular perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 1st person plural object pronoun
الهمزة همزة استفهام
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل و«نا» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
لنعبد ع ب د | ABD̃ LNABD̃ lineǎ'bude kulluk etmemiz için that we (should) worship
Lam,Nun,Ayn,Be,Dal,
30,50,70,2,4,
PRP – prefixed particle of purpose lām
V – 1st person plural imperfect verb, subjunctive mood
اللام لام التعليل
فعل مضارع منصوب
الله | ELLH llahe Allah'a Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – accusative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة منصوب
وحده و ح د | WḪD̃ WḪD̃H veHdehu tek olan Alone
Vav,Ha,Dal,He,
6,8,4,5,
N – accusative masculine noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
اسم منصوب والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ونذر و ذ ر | WZ̃R WNZ̃R ve neƶera ve bırakalım diye and we forsake
Vav,Nun,Zel,Re,
6,50,700,200,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 1st person plural imperfect verb, subjunctive mood
الواو عاطفة
فعل مضارع منصوب
ما | ME şeyleri what
Mim,Elif,
40,1,
REL – relative pronoun
اسم موصول
كان ك و ن | KWN KEN kāne oldukları used to
Kef,Elif,Nun,
20,1,50,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
يعبد ع ب د | ABD̃ YABD̃ yeǎ'budu tapıyor worship
Ye,Ayn,Be,Dal,
10,70,2,4,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
فعل مضارع
آباؤنا ا ب و | EBW ËBEÙNE ābā'unā atalarımızın our forefathers?
,Be,Elif,,Nun,Elif,
,2,1,,50,1,
N – nominative masculine plural noun
PRON – 1st person plural possessive pronoun
اسم مرفوع و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
فأتنا ا ت ي | ETY FÊTNE fe'tinā (haydi) bize getir Then bring us
Fe,,Te,Nun,Elif,
80,,400,50,1,
RSLT – prefixed result particle
V – 2nd person masculine singular imperative verb
PRON – 1st person plural object pronoun
الفاء واقعة في جواب الشرط
فعل أمر و«نا» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
بما | BME bimā şeyi of what
Be,Mim,Elif,
2,40,1,
P – prefixed preposition bi
REL – relative pronoun
جار ومجرور
تعدنا و ع د | WAD̃ TAD̃NE teǐdunā bizi tehdidettiğin you promise us,
Te,Ayn,Dal,Nun,Elif,
400,70,4,50,1,
V – 2nd person masculine singular imperfect verb
PRON – 1st person plural object pronoun
فعل مضارع و«نا» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
إن | ÎN in eğer if
,Nun,
,50,
COND – conditional particle
حرف شرط
كنت ك و ن | KWN KNT kunte isen you are
Kef,Nun,Te,
20,50,400,
V – 2nd person masculine singular perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
من | MN mine -dan of
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
الصادقين ص د ق | ṦD̃G ELṦED̃GYN S-Sādiḳīne doğrular- "the truthful."""
Elif,Lam,Sad,Elif,Dal,Gaf,Ye,Nun,
1,30,90,1,4,100,10,50,
N – genitive masculine plural active participle
اسم مجرور
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |قَالُوا: dediler ki | أَجِئْتَنَا: sen bize mi geldin? | لِنَعْبُدَ: kulluk etmemiz için | اللَّهَ: Allah'a | وَحْدَهُ: tek olan | وَنَذَرَ: ve bırakalım diye | مَا: şeyleri | كَانَ: oldukları | يَعْبُدُ: tapıyor | ابَاؤُنَا: atalarımızın | فَأْتِنَا: (haydi) bize getir | بِمَا: şeyi | تَعِدُنَا: bizi tehdidettiğin | إِنْ: eğer | كُنْتَ: isen | مِنَ: -dan | الصَّادِقِينَ: doğrular- |
Kırık Meal (Harekesiz) : |قالوا GELWE dediler ki | أجئتنا ÊCÙTNE sen bize mi geldin? | لنعبد LNABD̃ kulluk etmemiz için | الله ELLH Allah'a | وحده WḪD̃H tek olan | ونذر WNZ̃R ve bırakalım diye | ما ME şeyleri | كان KEN oldukları | يعبد YABD̃ tapıyor | آباؤنا ËBEÙNE atalarımızın | فأتنا FÊTNE (haydi) bize getir | بما BME şeyi | تعدنا TAD̃NE bizi tehdidettiğin | إن ÎN eğer | كنت KNT isen | من MN -dan | الصادقين ELṦED̃GYN doğrular- |
Kırık Meal (Okunuş) : |ḳālū: dediler ki | eci'tenā: sen bize mi geldin? | lineǎ'bude: kulluk etmemiz için | llahe: Allah'a | veHdehu: tek olan | ve neƶera: ve bırakalım diye | : şeyleri | kāne: oldukları | yeǎ'budu: tapıyor | ābā'unā: atalarımızın | fe'tinā: (haydi) bize getir | bimā: şeyi | teǐdunā: bizi tehdidettiğin | in: eğer | kunte: isen | mine: -dan | S-Sādiḳīne: doğrular- |
Kırık Meal (Transcript) : |GELWE: dediler ki | ÊCÙTNE: sen bize mi geldin? | LNABD̃: kulluk etmemiz için | ELLH: Allah'a | WḪD̃H: tek olan | WNZ̃R: ve bırakalım diye | ME: şeyleri | KEN: oldukları | YABD̃: tapıyor | ËBEÙNE: atalarımızın | FÊTNE: (haydi) bize getir | BME: şeyi | TAD̃NE: bizi tehdidettiğin | ÎN: eğer | KNT: isen | MN: -dan | ELṦED̃GYN: doğrular- |
Abdulbaki Gölpınarlı : Dediler ki: Sen bize tek Allah'a kulluk etmemizi ve atalarımızın taptıklarını bırakmamızı sağlamak için mi geldin? Doğru söyleyenlerdensen tehdît ettiğin şeyi meydana getir bakalım.
Adem Uğur : Dediler ki: Sen bize tek Allah'a kulluk etmemiz ve atalarımızın tapmakta olduklarını bırakmamız için mi geldin? Eğer doğrulardan isen, bizi tehdit ettiğini (azabı) bize getir.
Ahmed Hulusi : Dediler ki: "TEK olan O Allâh'a kulluk edelim, babalarımızın tapınmakta olduklarını bırakalım diye mi bize geldin? Eğer doğru söylüyorsan, bizi tehdit ettiğini getir (görelim)!"
Ahmet Tekin : Onlar: 'Sen bize, tek Allah’ı ilâh tanımamız, candan müslümanlar olarak Allah’a teslim olmamız, saygıyla Allah’a kulluk ve ibadet etmemiz, tek O’nun şeriatına bağlanmamız, O’na boyun eğmemiz, atalarımızın tapmakta olduklarını bırakmamız için mi geldin? Eğer söylediklerinin arkasında isen, söylediklerinde doğru isen, bizi tehdit ettiğin o azâbı getir.' dediler.
Ahmet Varol : Onlar: 'Sen bize, babalarımızın taptığı şeyleri bırakmamız ve yalnız Allah'a kulluk etmemiz için mi geldin? Eğer doğru sözlülerden isen bize, tehdit ettiğin şeyi getir' dediler.
Ali Bulaç : Dediler ki: "Sen bize yalnızca Allah'a kulluk etmemiz ve atalarımızın tapmakta olduklarınızı bırakmamız için mi geldin? Eğer gerçekten doğru isen, bize vadettiğin şeyi getir, bakalım."
Ali Fikri Yavuz : Hûd’a kavminin kâfirleri şöyle dediler: “- Sen, bize yalnız Allah’a ibadet ve itaat etmemiz, bir de babalarımızın tapındıkları putları terk etmemiz için mi geldin? Eğer doğru söyleyenlerden isen, haydi bizi korkutup durduğun azabı başımıza getir bakalım.”
Bekir Sadak : «ize yalniz Allah'a kulluk etmemizi, babalarimizin taptiklarini birakmamizi soylemek icin mi geldin? Dogru sozlulerden isen haydi bizi tehdit ettigin azaba ugrat» dediler.
Celal Yıldırım : Onlar, «yalnız Allah'a ibâdet etmemiz ve babalarımızın İbâdet edip taptıklarını terketmemiz için mi geldin ?! Haydi eğer doğrulardan isen bizi tehdîd edip durduğun azabı getir» dediler.
Diyanet İşleri : Onlar, “Sen bize tek Allah’a ibadet edelim, atalarımızın ibadet edegeldiklerini bırakalım diye mi geldin? Eğer doğru söyleyenlerden isen, haydi bizi tehdit ettiğin azabı bize getir” dediler.
Diyanet İşleri (eski) : 'Bize yalnız Allah'a kulluk etmemizi, babalarımızın taptıklarını bırakmamızı söylemek için mi geldin? Doğru sözlülerden isen haydi bizi tehdit ettiğin azaba uğrat' dediler.
Diyanet Vakfi : Dediler ki: Sen bize tek Allah'a kulluk etmemiz ve atalarımızın tapmakta olduklarını bırakmamız için mi geldin? Eğer doğrulardan isen, bizi tehdit ettiğini (azabı) bize getir.
Edip Yüksel : Dediler ki: 'Sadece ALLAH'a kulluk edelim ve atalarımızın taptıklarını terkedelim diye mi bize geldin? Doğru sözlü isen bizi kendisiyle tehdit ettiğin şeyi getir bakalım.'
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Dediler ki: «Ya, demek sen tek Allah'a kulluk edelim ve atalarımızın taptıklarını bırakalım diye mi (bize) geldin? Eğer doğrulardan isen bizi tehdit ettiğin (o azabı) bize getir!»
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Sen bize yalnız Allah'a tapalım ve atalarımızın tapmakta olduklarını bırakalım diye mi geldin? Eğer doğru söyleyenlerden isen, haydi bizi korkuttuğun o azabı başımıza getir de görelim! dediler.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ya, dediler: sen bize yalnız Allaha tapalım atalarımızın tapageldiklerini bırakalım diyemi geldin, eğer sadıklardan isen haydi bizi tehdid edib durduğun o azâbı başımıza getir görelim
Fizilal-il Kuran : Soydaşları ona dedi ki: Sen bize tek Allah'a kulluk edelim, atalarımızın taptıkları ilâhları bırakalım diye mi geldin. Eğer söylediklerin doğru ise ilerde çarpılacağımızı söylediğin azabı şimdi başımıza getir, bakalım.
Gültekin Onan : Dediler ki: Sen bize yalnızca Tanrı'ya kulluk etmemiz ve atalarımızın tapmakta olduklarını bırakmamız için mi geldin? Eğer gerçekten doğru isen, bize vadettiğin şeyi getir bakalım.
Hakkı Yılmaz : "Onlar dediler ki: “Demek sen Allah'a; başkasını karıştırmadan kulluk edelim ve atalarımızın kulluk ettiklerini bırakalım diye mi bize geldin? Eğer doğrulardan isen, bizi tehdit ettiğin şeyi bize getir!” "
Hasan Basri Çantay : Dediler: «Sen bize yalınız Allaha kulluk etmemiz, atalarımızın tapmakda olduklarını bırakmamız için mi geldin? O halde doğruculardan isen bizi tehdid etmekde olduğun şey'i (azabı) getir bize».
Hayrat Neşriyat : Dediler ki: '(Sen) bize, 'Bir olan Allah’a ibâdet edelim ve atalarımızın tapageldiklerini bırakalım’ diye mi geldin? Eğer (iddiânda) doğru kimselerden isen, haydi bizi (kendisiyle) tehdîd etmekte olduğun (azâb)ı bize getir!'
İbni Kesir : Dediler ki: Sen, bize; yalnız Allah'a kulluk etmemiz ve atalarımızın tapmakta olduklarını bırakmamız için mi geldin? Şayet sadıklardan isen; tehdit ettiklerini getir bize.
İskender Evrenosoğlu : Dediler ki: “Tek bir Allah'a kul olmamız için ve babalarımızın ibadet ettiği şeyleri terketmemiz için mi bize geldin? Eğer sen sadıklardan isen bize vaadettiğin şeyi (azabı) artık bize getir.”
Muhammed Esed : Şöyle cevap verdiler: "Bir tek Allaha kulluk edelim de atalarımızın kulluk edegeldiği bütün öteki tanrıları bırakalım diye mi geldin bize? Eğer doğru sözlü biriysen, haydi getir (de görelim) bizi tehdit edip durduğun azabı!"
Ömer Nasuhi Bilmen : Dediler ki: «Sen bize geldin mi ki, yalnız bir tanrıya tapalım ve babalarımızın tapar olduklarını terkeyleyelim! Haydi, eğer sen doğru sözlü kimselerden isen bizi korkutur olduğun şeyi bize getir bakalım.»
Ömer Öngüt : Dediler ki: “Sen bize yalnızca Allah'a kulluk etmemiz ve atalarımızın taptıklarını bırakmamız için mi geldin? Eğer gerçekten doğru sözlülerden isen hadi bizi tehdit edip durduğun azabı başımıza getir. ”
Şaban Piriş : -Bir tek ilaha kulluk etmemiz ve atalarımızın kulluk ettiklerini bırakmamız için mi bize geldin? Bizi tehdit ettiğin azabı haydi başımıza getir. Doğru söyleyenlerden isen! dediler.
Suat Yıldırım : "Yâ!" dediler "Sen bize yalnız Allah’a ibadet edelim, atalarımızın taptıklarını ise bırakalım diye mi geldin?Eğer doğru söyleyenlerden isen haydi, bizi tehdit edip durduğun o felaketi başımıza getir de görelim!"
Süleyman Ateş : Dediler ki; "Ya, demek sen, tek Allah'a kulluk edelim ve atalarımızın taptıklarını bırakalım diye mi bize geldin? Eğer doğrulardan isen bizi tehdid ettiğin(o azâb)ı bize getir!"
Tefhim-ul Kuran : Dediler ki: «Sen bize yalnızca Allah'a kulluk etmemiz ve atalarımızın tapmakta olduklarını bırakmamız için mi geldin? Eğer gerçekten doğru sözlülerden isen, bize vadettiğin şeyi getir, bakalım.»
Ümit Şimşek : Onlar 'Yoksa sen atalarımızın taptıklarını bırakıp da yalnız Allah'a kulluk edelim diye mi bize geldin?' dediler. 'Eğer doğru söylüyorsan, bize vaad ettiğin azabı getir de görelim.'
Yaşar Nuri Öztürk : Dediler ki: "Sen, yalnız Allah'a ibadet edelim de atalarımızın kulluk etmekte olduklarını terk edelim diye mi bize geldin? Eğer doğru sözlü isen hadi bize bizi tehdit ettiğini getir."


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}