» 3 / Âl-i Imrân  135:

Kuran Sırası: 3
İniş Sırası: 89
Ali Imran Suresi = Imran Ailesi Suresi
Imran ailesinden bahsedildiginden bu adi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَالَّذِينَ (WELZ̃YN) = velleƶīne : ve onlar
2. إِذَا (ÎZ̃E) = iƶā : zaman
3. فَعَلُوا (FALWE) = feǎlū : yaptıkları
4. فَاحِشَةً (FEḪŞT) = fāHişeten : bir kötülük
5. أَوْ (ÊW) = ev : ya da
6. ظَلَمُوا (ƵLMWE) = Zelemū : zulmettikleri
7. أَنْفُسَهُمْ (ÊNFSHM) = enfusehum : nefislerine
8. ذَكَرُوا (Z̃KRWE) = ƶekerū : hatırlayarak
9. اللَّهَ (ELLH) = llahe : Allah'ı
10. فَاسْتَغْفَرُوا (FESTĞFRWE) = festeğferū : bağışlanmasını dilerler
11. لِذُنُوبِهِمْ (LZ̃NWBHM) = liƶunūbihim : günahlarının
12. وَمَنْ (WMN) = ve men : ve kim
13. يَغْفِرُ (YĞFR) = yeğfiru : bağışlayabilir
14. الذُّنُوبَ (ELZ̃NWB) = ƶ-ƶunūbe : günahları
15. إِلَّا (ÎLE) = illā : başka
16. اللَّهُ (ELLH) = llahu : Allah'tan
17. وَلَمْ (WLM) = velem :
18. يُصِرُّوا (YṦRWE) = yuSirrū : ve onlar ısrar etmezler
19. عَلَىٰ (AL) = ǎlā :
20. مَا (ME) = mā : şeylerde (hatalarında)
21. فَعَلُوا (FALWE) = feǎlū : yaptıkları
22. وَهُمْ (WHM) = vehum : onlar
23. يَعْلَمُونَ (YALMWN) = yeǎ'lemūne : bile bile
ve onlar | zaman | yaptıkları | bir kötülük | ya da | zulmettikleri | nefislerine | hatırlayarak | Allah'ı | bağışlanmasını dilerler | günahlarının | ve kim | bağışlayabilir | günahları | başka | Allah'tan | | ve onlar ısrar etmezler | | şeylerde (hatalarında) | yaptıkları | onlar | bile bile |

[] [] [FAL] [FḪŞ] [] [ƵLM] [NFS] [Z̃KR] [] [ĞFR] [Z̃NB] [] [ĞFR] [Z̃NB] [] [] [] [ṦRR] [] [] [FAL] [] [ALM]
WELZ̃YN ÎZ̃E FALWE FEḪŞT ÊW ƵLMWE ÊNFSHM Z̃KRWE ELLH FESTĞFRWE LZ̃NWBHM WMN YĞFR ELZ̃NWB ÎLE ELLH WLM YṦRWE AL ME FALWE WHM YALMWN

velleƶīne iƶā feǎlū fāHişeten ev Zelemū enfusehum ƶekerū llahe festeğferū liƶunūbihim ve men yeğfiru ƶ-ƶunūbe illā llahu velem yuSirrū ǎlā feǎlū vehum yeǎ'lemūne
والذين إذا فعلوا فاحشة أو ظلموا أنفسهم ذكروا الله فاستغفروا لذنوبهم ومن يغفر الذنوب إلا الله ولم يصروا على ما فعلوا وهم يعلمون

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
والذين | WELZ̃YN velleƶīne ve onlar And those
إذا | ÎZ̃E iƶā zaman when
فعلوا ف ع ل | FAL FALWE feǎlū yaptıkları they did
فاحشة ف ح ش | FḪŞ FEḪŞT fāHişeten bir kötülük immorality
أو | ÊW ev ya da or
ظلموا ظ ل م | ƵLM ƵLMWE Zelemū zulmettikleri wronged
أنفسهم ن ف س | NFS ÊNFSHM enfusehum nefislerine themselves -
ذكروا ذ ك ر | Z̃KR Z̃KRWE ƶekerū hatırlayarak they remember
الله | ELLH llahe Allah'ı Allah
فاستغفروا غ ف ر | ĞFR FESTĞFRWE festeğferū bağışlanmasını dilerler then ask forgiveness
لذنوبهم ذ ن ب | Z̃NB LZ̃NWBHM liƶunūbihim günahlarının for their sins -
ومن | WMN ve men ve kim and who
يغفر غ ف ر | ĞFR YĞFR yeğfiru bağışlayabilir (can) forgive
الذنوب ذ ن ب | Z̃NB ELZ̃NWB ƶ-ƶunūbe günahları the sins
إلا | ÎLE illā başka except
الله | ELLH llahu Allah'tan Allah?
ولم | WLM velem And not
يصروا ص ر ر | ṦRR YṦRWE yuSirrū ve onlar ısrar etmezler they persist
على | AL ǎlā on
ما | ME şeylerde (hatalarında) what
فعلوا ف ع ل | FAL FALWE feǎlū yaptıkları they did
وهم | WHM vehum onlar while they
يعلمون ع ل م | ALM YALMWN yeǎ'lemūne bile bile know.

3:135 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve onlar | zaman | yaptıkları | bir kötülük | ya da | zulmettikleri | nefislerine | hatırlayarak | Allah'ı | bağışlanmasını dilerler | günahlarının | ve kim | bağışlayabilir | günahları | başka | Allah'tan | | ve onlar ısrar etmezler | | şeylerde (hatalarında) | yaptıkları | onlar | bile bile |

[] [] [FAL] [FḪŞ] [] [ƵLM] [NFS] [Z̃KR] [] [ĞFR] [Z̃NB] [] [ĞFR] [Z̃NB] [] [] [] [ṦRR] [] [] [FAL] [] [ALM]
WELZ̃YN ÎZ̃E FALWE FEḪŞT ÊW ƵLMWE ÊNFSHM Z̃KRWE ELLH FESTĞFRWE LZ̃NWBHM WMN YĞFR ELZ̃NWB ÎLE ELLH WLM YṦRWE AL ME FALWE WHM YALMWN

velleƶīne iƶā feǎlū fāHişeten ev Zelemū enfusehum ƶekerū llahe festeğferū liƶunūbihim ve men yeğfiru ƶ-ƶunūbe illā llahu velem yuSirrū ǎlā feǎlū vehum yeǎ'lemūne
والذين إذا فعلوا فاحشة أو ظلموا أنفسهم ذكروا الله فاستغفروا لذنوبهم ومن يغفر الذنوب إلا الله ولم يصروا على ما فعلوا وهم يعلمون

[] [] [ف ع ل] [ف ح ش] [] [ظ ل م] [ن ف س] [ذ ك ر] [] [غ ف ر] [ذ ن ب] [] [غ ف ر] [ذ ن ب] [] [] [] [ص ر ر] [] [] [ف ع ل] [] [ع ل م]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
والذين | WELZ̃YN velleƶīne ve onlar And those
Vav,Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
6,1,30,700,10,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
REL – masculine plural relative pronoun
الواو عاطفة
اسم موصول
إذا | ÎZ̃E iƶā zaman when
,Zel,Elif,
,700,1,
T – time adverb
ظرف زمان
فعلوا ف ع ل | FAL FALWE feǎlū yaptıkları they did
Fe,Ayn,Lam,Vav,Elif,
80,70,30,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
فاحشة ف ح ش | FḪŞ FEḪŞT fāHişeten bir kötülük immorality
Fe,Elif,Ha,Şın,Te merbuta,
80,1,8,300,400,
N – accusative feminine indefinite noun
اسم منصوب
أو | ÊW ev ya da or
,Vav,
,6,
CONJ – coordinating conjunction
حرف عطف
ظلموا ظ ل م | ƵLM ƵLMWE Zelemū zulmettikleri wronged
Zı,Lam,Mim,Vav,Elif,
900,30,40,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
أنفسهم ن ف س | NFS ÊNFSHM enfusehum nefislerine themselves -
,Nun,Fe,Sin,He,Mim,
,50,80,60,5,40,
N – accusative feminine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم منصوب و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ذكروا ذ ك ر | Z̃KR Z̃KRWE ƶekerū hatırlayarak they remember
Zel,Kef,Re,Vav,Elif,
700,20,200,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
الله | ELLH llahe Allah'ı Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – accusative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة منصوب
فاستغفروا غ ف ر | ĞFR FESTĞFRWE festeğferū bağışlanmasını dilerler then ask forgiveness
Fe,Elif,Sin,Te,Ğayn,Fe,Re,Vav,Elif,
80,1,60,400,1000,80,200,6,1,
CONJ – prefixed conjunction fa (and)
V – 3rd person masculine plural (form X) perfect verb
PRON – subject pronoun
الفاء عاطفة
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
لذنوبهم ذ ن ب | Z̃NB LZ̃NWBHM liƶunūbihim günahlarının for their sins -
Lam,Zel,Nun,Vav,Be,He,Mim,
30,700,50,6,2,5,40,
P – prefixed preposition lām
N – genitive masculine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
جار ومجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ومن | WMN ve men ve kim and who
Vav,Mim,Nun,
6,40,50,
REM – prefixed resumption particle
INTG – interrogative noun
الواو استئنافية
اسم استفهام
يغفر غ ف ر | ĞFR YĞFR yeğfiru bağışlayabilir (can) forgive
Ye,Ğayn,Fe,Re,
10,1000,80,200,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
فعل مضارع
الذنوب ذ ن ب | Z̃NB ELZ̃NWB ƶ-ƶunūbe günahları the sins
Elif,Lam,Zel,Nun,Vav,Be,
1,30,700,50,6,2,
N – accusative masculine plural noun
اسم منصوب
إلا | ÎLE illā başka except
,Lam,Elif,
,30,1,
RES – restriction particle
أداة حصر
الله | ELLH llahu Allah'tan Allah?
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
ولم | WLM velem And not
Vav,Lam,Mim,
6,30,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
يصروا ص ر ر | ṦRR YṦRWE yuSirrū ve onlar ısrar etmezler they persist
Ye,Sad,Re,Vav,Elif,
10,90,200,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form IV) imperfect verb, jussive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع مجزوم والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
على | AL ǎlā on
Ayn,Lam,,
70,30,,
P – preposition
حرف جر
ما | ME şeylerde (hatalarında) what
Mim,Elif,
40,1,
REL – relative pronoun
اسم موصول
فعلوا ف ع ل | FAL FALWE feǎlū yaptıkları they did
Fe,Ayn,Lam,Vav,Elif,
80,70,30,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
وهم | WHM vehum onlar while they
Vav,He,Mim,
6,5,40,
CIRC – prefixed circumstantial particle
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
الواو حالية
ضمير منفصل
يعلمون ع ل م | ALM YALMWN yeǎ'lemūne bile bile know.
Ye,Ayn,Lam,Mim,Vav,Nun,
10,70,30,40,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَالَّذِينَ: ve onlar | إِذَا: zaman | فَعَلُوا: yaptıkları | فَاحِشَةً: bir kötülük | أَوْ: ya da | ظَلَمُوا: zulmettikleri | أَنْفُسَهُمْ: nefislerine | ذَكَرُوا: hatırlayarak | اللَّهَ: Allah'ı | فَاسْتَغْفَرُوا: bağışlanmasını dilerler | لِذُنُوبِهِمْ: günahlarının | وَمَنْ: ve kim | يَغْفِرُ: bağışlayabilir | الذُّنُوبَ: günahları | إِلَّا: başka | اللَّهُ: Allah'tan | وَلَمْ: | يُصِرُّوا: ve onlar ısrar etmezler | عَلَىٰ: | مَا: şeylerde (hatalarında) | فَعَلُوا: yaptıkları | وَهُمْ: onlar | يَعْلَمُونَ: bile bile |
Kırık Meal (Harekesiz) : |والذين WELZ̃YN ve onlar | إذا ÎZ̃E zaman | فعلوا FALWE yaptıkları | فاحشة FEḪŞT bir kötülük | أو ÊW ya da | ظلموا ƵLMWE zulmettikleri | أنفسهم ÊNFSHM nefislerine | ذكروا Z̃KRWE hatırlayarak | الله ELLH Allah'ı | فاستغفروا FESTĞFRWE bağışlanmasını dilerler | لذنوبهم LZ̃NWBHM günahlarının | ومن WMN ve kim | يغفر YĞFR bağışlayabilir | الذنوب ELZ̃NWB günahları | إلا ÎLE başka | الله ELLH Allah'tan | ولم WLM | يصروا YṦRWE ve onlar ısrar etmezler | على AL | ما ME şeylerde (hatalarında) | فعلوا FALWE yaptıkları | وهم WHM onlar | يعلمون YALMWN bile bile |
Kırık Meal (Okunuş) : |velleƶīne: ve onlar | iƶā: zaman | feǎlū: yaptıkları | fāHişeten: bir kötülük | ev: ya da | Zelemū: zulmettikleri | enfusehum: nefislerine | ƶekerū: hatırlayarak | llahe: Allah'ı | festeğferū: bağışlanmasını dilerler | liƶunūbihim: günahlarının | ve men: ve kim | yeğfiru: bağışlayabilir | ƶ-ƶunūbe: günahları | illā: başka | llahu: Allah'tan | velem: | yuSirrū: ve onlar ısrar etmezler | ǎlā: | : şeylerde (hatalarında) | feǎlū: yaptıkları | vehum: onlar | yeǎ'lemūne: bile bile |
Kırık Meal (Transcript) : |WELZ̃YN: ve onlar | ÎZ̃E: zaman | FALWE: yaptıkları | FEḪŞT: bir kötülük | ÊW: ya da | ƵLMWE: zulmettikleri | ÊNFSHM: nefislerine | Z̃KRWE: hatırlayarak | ELLH: Allah'ı | FESTĞFRWE: bağışlanmasını dilerler | LZ̃NWBHM: günahlarının | WMN: ve kim | YĞFR: bağışlayabilir | ELZ̃NWB: günahları | ÎLE: başka | ELLH: Allah'tan | WLM: | YṦRWE: ve onlar ısrar etmezler | AL: | ME: şeylerde (hatalarında) | FALWE: yaptıkları | WHM: onlar | YALMWN: bile bile |
Abdulbaki Gölpınarlı : Onlar, kötü bir iş işlediler mi, yahut nefislerine bir zulümde bulundular mı Allah'ı anıp suçlarının yarlıganmasını dileyenlerdir ve Allah'tan başka kimdir günahları yarlıgayan? Onlar, işledikleri suçta, bile bile ısrar da etmezler.
Adem Uğur : Yine onlar ki, bir kötülük yaptıklarında, ya da kendilerine zulmettiklerinde Allah'ı hatırlayıp günahlarından dolayı hemen tevbe-istiğfar ederler. Zaten günahları Allah'tan başka kim bağışlayabilir ki! Bir de onlar, işledikleri kötülüklerde, bile bile ısrar etmezler.
Ahmed Hulusi : Onlar utanılacak bir iş yaptıklarında veya (Allâh'tan perdelenerek) nefslerine zulmettiklerinde; Allâh'ı düşünüp yaptıkları yanlış, kusur dolayısıyla istiğfar ederler. Suçları da Allâh'tan başka kim bağışlayabilir (ki)! Onlar yaptıkları yanlışlarda ısrarlı değillerdir.
Ahmet Tekin : İlâhî emirlere yapışanlar, büyük günah işledikleri zaman, yahut kendilerine, birbirlerine zulmettikleri, haksızlık ettikleri zaman Allah’ın büyüklüğünü, tehdidini hatırlayıp ibadet ederek, günahlarından dolayı Allah’tan bağışlanma dilerler. Allah’tan başka, günahları kim bağışlayabilir? Onlar bile bile işledikleri günahlarda ısrar etmezler.
Ahmet Varol : Onlar bir fenalık yaptıklarında yahut kendi kendilerine haksızlık ettiklerinde Allah'ı anar ve günahlarının bağışlanmasını dilerler. Günahları Allah'tan başka kim bağışlar? Onlar işlediklerinde bile bile ısrar etmezler.
Ali Bulaç : Ve 'çirkin bir hayasızlık' işledikleri ya da nefislerine zulmettikleri zaman, Allah'ı hatırlayıp hemen günahlarından dolayı bağışlanma isteyenlerdir. Allah'tan başka günahları bağışlayan kimdir? Bir de onlar yaptıkları (kötü şeylerde) bile bile ısrar etmeyenlerdir.
Ali Fikri Yavuz : Ve bir günâh işledikleri veya nefislerine zulüm ettikleri zaman Allah’ı anarak hemen günahlarının bağışlanmasını istiyenler, (ki günahları Allah’dan başka kim bağışlayabilir?) hem de yaptıkları günaha bile bile ısrar etmemiş olanlar (var ya);
Bekir Sadak : Onlar fena bir sey yaptiklarinda veya kendilerine zulmettiklerinde Allah'i anarlar, gunahlarinin bagislanmasini dilerler. Gunahlari Allah'tan baska bagislayan kim vardir? Onlar, yaptiklarinda bile bile direnmezler.
Celal Yıldırım : Ve onlar ki, bir hayâsızlık işledikleri veya kendilerine zulmettiklerinde Allah'ı anar, günahlarından dolayı istiğfar ederler —günahları da Allah'tan başka kim bağışlar?— ve yaptıkları (kötülük, kusur ve günah) üzerinde ısrar edip bile bile durmazlar.
Diyanet İşleri : Yine onlar, çirkin bir iş yaptıkları, yahut nefislerine zulmettikleri zaman Allah’ı hatırlayıp hemen günahlarının bağışlanmasını isteyenler -ki Allah’tan başka günahları kim bağışlar- ve bile bile işledikleri (günah) üzerinde ısrar etmeyenlerdir.
Diyanet İşleri (eski) : Onlar fena bir şey yaptıklarında veya kendilerine zulmettiklerinde Allah'ı anarlar, günahlarının bağışlanmasını dilerler. Günahları Allah'tan başka bağışlayan kim vardır? Onlar, yaptıklarında bile bile direnmezler.
Diyanet Vakfi : Yine onlar ki, bir kötülük yaptıklarında, ya da kendilerine zulmettiklerinde Allah'ı hatırlayıp günahlarından dolayı hemen tevbe-istiğfar ederler. Zaten günahları Allah'tan başka kim bağışlayabilir ki! Bir de onlar, işledikleri kötülüklerde, bile bile ısrar etmezler.
Edip Yüksel : Onlar ki bir günah işledikleri, yahut kendilerine zulmettikleri zaman ALLAH'ı anımsar ve günahları için bağışlanma dilerler -Zaten ALLAH'tan başka kim günahları bağışlayabilir ki?- ve onlar bile bile günah işlemeye devam etmez
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Ve onlar çirkin bir günah işledikleri, yahut nefislerine zulmettikleri zaman Allah'ı hatırlayarak hemen günahlarının bağışlanmasını dilerler. Allah'tan başka günahları kim bağışlayabilir? Bir de onlar, bile bile, işledikleri (günah) üzerinde ısrar etmezler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Onlar bir kusur işledikleri veya kendilerine bir zulmettiklerinde Allah'ı ananlar ve hemen günahlarının bağışlanmasını isteyenlerdir. Zaten günahları Allah'tan başka kim bağışlayabilir ki? Bir de onlar, yaptıklarına bile bile ısrar etmezler.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ve onlar ki bir kabahat yaptıkları veya nefislerine bir zulmettikleri vakıt Allahı anarlar da derhal günahlarına istiğfar ederler, günahları da Allahdan başka kim mağfiret eder? Hem yaptıklarına bile bile ısrar etmezler
Fizilal-il Kuran : Yine onlar bir kötülük işlediklerinde ya da kendilerine zulmettiklerinde Allah'ı hatırlayarak hemen günahlarının affedilmesini dilerler. Günahları Allah'tan başka kim affedebilir? Onlar işledikleri günahlarda bile bile ısrar etmezler.
Gültekin Onan : Ve 'çirkin bir hayasızlık' işledikleri ya da nefislerine zulmettikleri zaman. Tanrı'yı hatırlayıp hemen günahlarından dolayı bağışlanma isteyenlerdir. Tanrı'dan başka günahları bağışlayan kimdir? Bir de onlar yaptıkları (kötü şeylerde) bile bile ısrar etmeyenlerdir.
Hakkı Yılmaz : (133-135) Ve Rabbinizden bağışlanmaya, bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcama yapan, öfkelerini yutan, insanları affeden, çirkin bir hayâsızlık işledikleri ya da kendi kendilerine haksızlık ettikleri zaman, Allah'ı hatırlayıp hemen günahlarından dolayı bağışlanma isteyen, –Allah'tan başka günahları bağışlayan kimdir?– yaptıkları kötü şeylerde bile bile ısrar etmeyen, Allah'ın koruması altına girmiş kişiler için hazırlanmış eni göklerle yer kadar olan cennete koşuşun. Ve Allah, iyilik, güzellik üretenleri sever.
Hasan Basri Çantay : Ve çirkin bir günâh işledikleri, yâhud nefslerine zulmetdikleri vakit Allahı hatırlayarak hemen günâhlarının yarlığanmasını isteyenlerdir. Günâhları Allahtan başka kim yarlığar? Bir de onlar işledikleri (günâh) üzerinde, bilib dururlarken ısrar etmeyenlerdir.
Hayrat Neşriyat : Ve (onlar,) çirkin bir iş yaptıkları veya nefislerine zulmettikleri zaman, Allah’ı zikredip günahlarının bağışlanmasını isterler. Zâten Allah’dan başka, günahları kim bağışlar? Hem (onlar,) işledikleri (günahları)nda kendileri bile bile ısrâr etmeyen kimselerdir.
İbni Kesir : Onlar ki; fena bir şey yaptıklarında veya kendilerine zulmettiklerinde Allah'ı anarlar. Hemen günahlarının bağışlanmasını dilerler. Günahları, Allah'tan başka kim bağışlar? Hem onlar yaptıklarında bile bile ısrar da etmezler.
İskender Evrenosoğlu : Ve onlar (takva sahipleri), bir kötülük yaptıkları veya nefslerine zulmettikleri zaman Allah'ı zikrederler, hemen günahları için mağfiret dilerler. Ve Allah'tan başka kim günahları mağfiret eder. Ve onlar, yaptıkları şeylerde (hatalarda), bilerek ısrar etmezler.
Muhammed Esed : Ve onlar, utanç verici bir iş yaptıkları veya kendi kendilerine (başka türlü) bir zulüm işledikleri zaman, Allah'ı anar ve günahlarının affı için yalvarırlar -zaten Allah'tan başka kim günahları affedebilir?- ve her ne (zulüm) işlemişlerse onda bilerek ısrar etmezler.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve öyle zâtlar ki, bir büyük günah yaptıkları veya nefislerine zulmettikleri zaman Allah Teâlâ'yı zikrederler, hemen günahları için istiğfarda bulunurlar. Ve kimdir Allah Teâlâ'dan başka günahları mağfiret eden? Ve onlar yaptıklarında bile bile ısrar etmezler.
Ömer Öngüt : Onlar ki bir kötülük yaptıklarında veya kendilerine zulmettiklerinde, Allah'ı hatırlayarak hemen günahlarının bağışlanmasını dilerler. Günahları Allah'tan başka kim bağışlayabilir? Bir de onlar işledikleri kötülüklerde, bile bile ısrar etmezler.
Şaban Piriş : Muhsinler, bir çirkin iş yaptıklarında veya nefislerine zulmettiklerinde Allah’ı zikredip günahları için mağfiret dilerler. Allah’tan başka günahları kim bağışlar? Onlar, yaptıklarında bile bile ısrar etmezler.
Suat Yıldırım : O müttakiler ki çirkin bir iş yaptıklarında veya kendi nefislerine zulmettiklerinde, peşinden hemen Allah’ı anar, günahlarının affedilmesini dilerler. Zaten günahları Allah’tan başka kim affeder ki? Bir de onlar, bile bile işledikleri günahlarda ısrar etmez, o günahları sürdürmezler.
Süleyman Ateş : Ve onlar bir kötülük yaptıkları, ya da nefislerine zulmettikleri zaman, Allâh'ı hatırlayarak hemen günâhlarının bağışlanmasını dilerler; günâhları da Allah'tan başka kim bağışlayabilir? Ve onlar, hatâlarında bile bile, ısrar etmezler.
Tefhim-ul Kuran : Ve 'çirkin bir hayasızlık' işledikleri ya da nefislerine zulmettikleri zaman, Allah'ı hatırlayıp hemen günahlarından dolayı bağışlanma isteyenlerdir. Allah'tan başka günahları bağışlayan kimdir? Bir de onlar yaptıkları üzerinde bildikleri halde ısrarla durmayanlardır.
Ümit Şimşek : O takvâ sahipleri, çirkin bir iş yaptıkları, yahut bir günahla nefislerine zulmettikleri zaman Allah'ı hatırlarlar ve günahlarının bağışlanmasını isterler. Zaten Allah'tan başka günahları bağışlayacak kim var? Onlar, işledikleri günahta bile bile ısrar etmezler.
Yaşar Nuri Öztürk : Onlar, çirkin bir iş yaptıklarında yahut öz benliklerine zulmettiklerinde, Allah'ı hatırlar da günahları için af dilerler. Günahları Allah'tan başka kim affeder ki? Ve onlar yaptıklarında bile bile ısrar etmezler.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}